Connect with us

Güncel

Ticaret Bakanı Ruhsar PEKCAN,e-ticarette “daha güvenli alışveriş” dönemi başlıyor

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, e-ticarette güven ortamının tesis edilmesi için Bakanlık olarak TOBB’un iş birliğiyle güven damgası sistemini oluşturduklarını belirterek, “e-ticarette gizlilik, hizmet kalitesi ve tüketicinin yaşadığı endişelerin giderilmesi konusunda güven damgasının etkin rol oynamasını bekliyoruz.” dedi.

Pekcan, Ticaret Bakanlığında gerçekleştirilen “Elektronik Ticarette Güven Damgası Tanıtım Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, dijitalleşmeye yeni projelerle devam ettiklerini belirterek, ticarette karşılıklı güveninin önemini anlattı.

Alıcı ve satıcının birbirini karşılıklı olarak görmediği e-ticaret ortamında güven unsurunun daha fazla ön plana çıktığına dikkati çeken Pekcan, yapılan araştırmaların da bunu ortaya koyduğunu söyledi. Pekcan, Türkiye’de yaklaşık 75 milyon kişinin geniş bantlı internet sistemine ulaşım sağladığını ancak e-ticaretin kullanım oranının yüzde 5,3’te kaldığını, gelişmiş ülkelerde bu oranın yüzde 11 seviyelerinde bulunduğunu söyledi.

Pekcan, Türkiye İstatistik Kurumu verilerinin, tüketicilerin yüzde 45’inin ödemede sistemlerine duyulan güvensizlik ve gizlilik konusunda, yüzde 27’sinin ise satış, iade ve şikayetlerinin değerlendirilmesi konusunda karşılaşabileceği sorunları dikkate alarak e-ticarete yanaşmadığını gösterdiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

“e-ticarette güven ortamının tesis edilmesi için Bakanlık olarak TOBB’un iş birliğiyle güven damgası sistemini oluşturmuş bulunuyoruz. e-ticarette gizlilik, hizmet kalitesinin sağlanması ve tüketicinin yaşadığı endişelerin giderilmesi konusunda güven damgasının etkin rol oynamasını bekliyoruz.”

 “İşletmelerin tanınırlık ve güvenini artıracak”

TOBB’u güven damgası sağlayıcı olarak yetkilendirdiklerini dile getiren Pekcan, sisteme elektronik ticaret yapan bütün firmaların gönüllülük esasına göre başvurabileceklerini ifade etti.

Pekcan, ilgili yasal düzenlemedeki kriterleri sağladığı tespit edilen e-ticaret sitelerine güven damgası tahsis edileceğini belirterek, şöyle konuştu:

“Tüketicinin korunması, kişisel veriler ve ödeme sistemleri konusunda ilgili mevzuatlara uygun davranacak bu siteler denetlenecek ve belli aralıklarla yapılacak sızma testleri sayesinde de güvenlik açıkları varsa tespit edilecek. Burada alıcıların sipariş hakkında bilgi alabilmesi, talep ve şikayetlerinin etkin bir şekilde yönetilmesi sağlanacak. Elektronik ticarete konu malın stok bilgisi, içeriği, malzemesi, ölçüleri, kargo ve takip sistemi hakkında da bilgi alınabilecek. Ayrıca GDS tarafından oluşturulacak çevrim içi şikayet sistemi ile e-ticarette ortaya çıkan uyuşmazlıklar da çok daha hızlı bir şekilde çözülebilecek.

Tebliğ kapsamında Güven Damgası Sağlayıcılarının uluslararası güven damgası kuruluşlarından en az birine üye olmasını talep ediyoruz. Böylece, bu kuruluşların uluslararası geçerliliği olan logolarını güven damgası alan e-ticaret firmalarımız kendi sitelerinde kullanabilecek. Bu bize şunlarıne getirecek? Şirketlerimizin yeni pazarlara açılmasını, yeni müşterilere ulaşmasını kolaylaştıracak, e-ticaret girişimcilerinin ulusal ve uluslararası pazarlarda tanınırlığını, itibarlarını ve rekabet güçlerini artıracak ve ihracatımızı da pozitif yönde etkileyecek. E-ticaret yapmak isteyen küçük işletmelerimizin de tanınırlığını ve güvenirliğini artıracak.”

 ETBİS’in detayları yakın zamanda paylaşılacak

Elektronik ticaret verilerinin toplanması ile ilgili 2 Ocak’ta Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi’ni (ETBİS) devreye aldıklarını hatırlatan Pekcan, en kısa zamanda bu bilgi sisteminin detaylarını paylaşacaklarını söyledi.

Pekcan, bu sistem ile artık e-ticaretteki verileri kayıt altına alacaklarını ifade ederek, bu verilerle yol haritasını çizebilmeyi öngördüklerini kaydetti.

İlk defa e-ticarette güven damgası almaya hak kazanan 12 firma temsilcisine damga plaketlerini Bakan Pekcan ve Hisarcıklıoğlu takdim etti.

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Migros Ticaret AŞ İcra Başkanı Özgür Tort, Avrupa ve Türkiye’de online gıda satışını 23 yıl önce Migros’un başlattığını ifade ederek, bugün Türkiye’nin 58 ilinde taze ürün teslimatı yapabilen tek online kanal olan Migros Sanal Market’in ardından, “Macroonline”, “Tazedirekt” ve “Migros Hemen” ile online satış ağını yıllar içinde ihtiyaçlara yönelik genişlettiklerini bildirdi. Tort, Migros Sanal Market’in bu deneyimi sayesinde Ticaret Bakanlığı’nın yetkisi ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından verilen Türkiye’nin Güven Damgası belgesini alan ilk firmalar arasında yer aldığını kaydetti

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Elektronik Ticarette Güven Damgası Tanıtım Toplantısı”nda güven damgası ile e-ticaret sektöründe daha güvenli alışveriş döneminin başladığını söyledi.​

Ticaret Bakanlığında, Bakan Ruhsar Pekcan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Elektronik Ticarette Güven Damgası Tanıtım Toplantısı”nda konuşan Hisarcıklıoğlu, e-ticaret sektörüne yönelik değerlendirmede bulundu.

Türkiye’de güven damgası almaya hak kazanan ilk 12 e-ticaret sitesine bugün güven damgalarını vereceklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, böylelikle sektörde daha güvenli alışveriş dönemini başlatmış olacaklarını vurguladı.

Hisarcıklıoğlu, Ticaret Bakanlığının ticareti kolaylaştırmak üzere çok sayıda yeniliğe imza attığına dikkati çekerek, e-ticareti kayıt altına alacak “Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi”nin kurulduğunu, Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu çıkarıldığını ve Taşınır Rehin Sicil Sistemi’nin (TARES) kurulduğunu belirtti.

Ticaret sicili müdürlüklerinin, şirket kuruluşlarında tek temas noktası haline getirildiğini, kare kodlu çek uygulamasının devreye alındığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, Hal Kayıt Sistemi (HKS) Mobil Uygulaması başlatıldığını, lisanslı depoculuk sisteminin hayata geçtiğini, Ürün İhtisas Borsası kurulduğunu anımsattı.

Güven damgası uygulamasının da e-ticareti kolaylaştırmak için atılan bir adım olduğunun altını çizen Hisarcıklıoğlu, “Bakanlığımızın Türkiye’deki tek güven damgası sağlayıcı olarak Birliğimize güvendiği için de ayrıca teşekkür ediyorum.” dedi.

Hisarcıklıoğlu, dijitalleşmenin artık hayatın her alanında var olduğuna işaret ederek, e-ticaretin de bu dijital devrimin en önemli itici güçlerinden biri olduğunu, milyarlarca tüketicinin ve milyonlarca işletmenin hayatını değiştiren bir yenilik olduğunu dile getirdi.

E-ticaretin, tüketicileri yeni ürünlere, satıcılarıysa yeni müşterilere ulaştırdığını aktaran Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:

“Tüketiciler çok sayıda ürüne kolayca ulaşabiliyor. e-ticaret büyüdükçe işletmelerin cirosu, tüketicilerin refahı artıyor. Yani tüketici de üretici de kazanıyor. Ama Türkiye, e-ticarette henüz yolun başında. 2019 yılında ülkemizdeki insanların sadece yüzde 34’ü internetten ürün ya da hizmet satın almış. AB ülkelerinde bu oran yüzde 70’in üzerinde. Toplam perakende içinde e-ticaretin payı Türkiye’de yüzde 5,3. AB’deyse bu oran ortalama yüzde 9’un üzerinde ve hızla artmaya devam ediyor. Türkiye’nin e-ticaret büyüklüğünde, gelişmiş ülkelerle arasındaki farkı kapatması için, yenilikçi uygulamalara ihtiyaç var. İşte güven damgası e-ticaret sitelerine güvenmesi için güzel bir örnek. İnternetten alışveriş yapmaya çekinen tüketicilerdeki güven eksikliğini azaltacak bir uygulama. Gazetelerde e-ticaretle ilgili olumsuz haberlere devamlı rastlıyoruz. Bu olumsuz haberler hep insanların aklında kalıyor. e-ticaret yapmak isteyenleri caydırabiliyor. İşte güven damgası uygulamasıyla bunu değiştirmeyi amaçlıyoruz.”

“Herkes bu damgayı kullanamayacak”

Hisarcıklıoğlu, güven damgası olan e-ticaret sitelerinin farkını da açıklayarak, “Damganın varlığı, sitenin TOBB denetiminden geçtiğini gösterir. Biz bu kapsamda, e-ticaret sitesinin Ticaret Bakanlığımızın tebliğinde yayınladığı şartları taşıyıp taşımadığını kontrol ediyoruz. İki temel unsura odaklanıyoruz. Birincisi, ‘Sitenin teknik altyapısı, asgari güvenlik şartlarını taşıyor mu?’, ikincisi, ‘Sitenin iş süreçleri tebliğde sıralanan kanunlara uygun mu tasarlanmış?’ Her iki sorunun cevabı ‘evet’ ise güven damgasını tahsis ediyoruz. Sitedeki damganın gerçek olup olmadığını merkezden kontrol ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

Tüketici damgasının üzerine gidip tıkladığında güven damgasının web sitesindeki doğrulama sayfasına yönleneceğinin altını çizen Hisarcıklıoğlu, bu sayede isteyen herkesin bu damgayı kullanmasının da önüne geçeceklerini bildirdi.

Hisarcıklıoğlu, bu damganın varlığının TOBB’un e-ticaret sitesine garantör ya da kefil olduğu anlamına gelmediğini, taraflar arasında bir uzlaşmazlık olursa, çözüm mercinin tüketici hakem heyetleri ya da mahkemeler olduğunu vurgulayarak, “TOBB’un görevi, güven damgası olan sitelerle ilgili şikayetleri muhatabına ulaştırmak. Oluşturduğumuz şikayet sistemi, bakanlığımıza da açık. Tüketiciler, güven damgası olan e-ticaret sitelerinden daha güvenli alışveriş yapabilirler. Karşılaştıkları sorunların muhatabına ulaştığından ve kişisel verilerinin uluslararası güvenlik standartlarında korunduğundan emin olabilirler. ” dedi.

e-ticarette güven damgası alan şirketlere de işaret eden Rifat Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

“ePttAVM, ülkemizin milli kargo şirketinin e-ticaret girişimi. PTT’nin dijital dönüşümünün amiral gemisi. Farmasi, 1950’de kurulan ve dijital dönüşümü gerçekleştirebilmiş bir ilaç ve kozmetik firması. Gittigidiyor.com, Türkiye’de kurulan, daha sonra dünyanın en büyük e-ticaret şirketlerinden biri olan eBay tarafından satın alınan bir girişim. Pegasus Havayolları, Türkiye’nin önde gelen, ezber bozan havayolu şirketlerinden. Sahibinden.com, 40 milyondan fazla ziyaretçisi olan Türkiye’nin en büyük ilan sitesi kurduğu pazar yerine güven damgası alıyor. Modanisa, Financial Times’ın Orta Doğu’nun en başarılı 25 startup’ı arasına giren bir girişim. Sigortam.net, sigortacılığı dijitalleştiren öncü bir şirket. Beko ve Arçelik, ülkemizin gururu beyaz eşya üreticileri. Kurdukları e-ticaret sistemi üzerinden bayilerine satış yaptırıyor, bayilik sistemini güçlendiriyorlar. Migros Sanal Market, internet üzerinden hızlı tüketim malları satmaya 1997 yılında başlamış bir ulusal zincirimiz. Sarar, bayrağımızı yurt dışında da dalgalandıran önemli markalarımızdan biri. Sefamerve, 70 ülkeye yılda 7,5 milyon ürün satan bir giyim perakendecisi. Kendilerini tebrik ediyor ve başarıların devamını diliyorum.”

Dünya

“Bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden ülkemizi uzakta tutacağız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “86 milyonun emaneti emin ve ehil ellerde güvendedir. Türkiye Yüzyılı’nın inşasına Allah’ın izniyle kimse mani olamayacaktır. Bugüne kadar nice badirenin üstesinden nasıl alnımızın akıyla geldiysek, bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden de ülkemizi inşallah uzakta tutacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Kurban Bayramı sonrasında sizlerle beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum. Yakın çevremizdeki tüm sıkıntılara, çatışmalara, zulümlere rağmen millet olarak Kurban Bayramı’nı barış, huzur ve güvenlik içinde geride bıraktık. Bu vesileyle bir kez daha aziz milletimizin ve İslam âleminin Kurban Bayramı’nı canıgönülden tebrik ediyorum. Rabbimden bizleri layıkı veçhiyle idrak edeceğimiz bayramlara kavuşturmasını niyaz ediyorum.

Kurbanlarını keserek yaptıkları hayır ve hasenatla bayramın bereketini aileleri, komşuları ve dostlarıyla paylaşarak 81 vilayetimizle birlikte Afrika’dan Asya’ya gönül coğrafyamızın en ücra köşelerine kadar milletimizin yardım elini uzatarak bu mübarek günleri ihya eden tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun diyorum.

Hac farizasını yerine getirerek ülkemize dönmeye başlayan vatandaşlarımızın haclarının mebrur ve makbul olmasını Cenabı Allah’tan tüm kalbimle niyaz ediyorum.

Yine bu vesileyle Gazze ve Batı Şeria başta olmak üzere Filistin topraklarında, İsrail’in alçakça saldırıları altında türlü imkânsızlıklar içinde Kurban Bayramı’nı idrak etmeye çalışan Filistinli kardeşlerimize de muhabbetlerimi iletiyorum.

Devletimizin ilgili kurumlarının yanı sıra vakıf, dernek ve hayırseverlerimizi de bu bayramda Filistin halkını yalnız bırakmadıkları için tebrik ediyorum.

İçimizdeki kimi gafillere rağmen milletimiz kendine yakışır şekilde hamdolsun bu bayramda da mazlumları unutmamış, paylaşmanın bereketine ve dayanışmanın gücüne inanarak kardeşlik görevini layıkıyla ifa etmenin gayretinde olmuştur. Bayram boyunca vatandaşlarımızın emniyeti ve huzuru için fedakârca görev yapan güvenlik kuvvetlerimize de buradan tebriklerimi sunuyorum.

Trafik kazaları sebebiyle hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa, yakınlarını kaybedenlere de sabrı cemil diliyorum.

Bu sene can kayıplarının önüne geçmek için gerçekten yoğun çaba harcadık. Jandarma ve emniyet birimlerimiz gece gündüz demeden sahadaydı. Milyonlarca vatandaşımızın güvenli, konforlu, sorunsuz bir şekilde seyahatlerini gerçekleştirmeleri için kelimenin tam anlamıyla seferber oldular.

“ULAŞTIRMA ALTYAPIMIZIN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA GÖRMÜŞ OLDUK”

Hava ve demir yollarında artan talebi karşılamak için de gerekli tedbirler alındı. Bakınız burada bazı çarpıcı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum.

4-9 Haziran 2025 tarihleri arasında otoyollarımızdan 16,3 milyon araç geçişi yapıldı, yani ülkemizdeki toplam araç sayısının yarısından fazlası yollardaydı. Yüksek hızlı tren, ana hat ve bölgesel trenler ile kent içi raylı sistemleri ise toplam 2 milyon 783 bin kişi kullandı. Havalimanlarımızda 3,9 milyon yolcuyu uğurladık. Proje aşamasından açılışına kadar çok sayıda haksız eleştirinin muhatabı olan İstanbul Havalimanı’nda bir milyon 152 bin yolcuya hizmet verdik. Esenboğa Havalimanı ise aynı dönemde 189 bin 470 yolcu kullandı. Antalya, Muğla Milas, Bodrum ve Dalaman ile Aydın Adnan Menderes havalimanlarımızda farklı günlerde yolcu rekorları kırıldı. Ulaştırma altyapımızın geliştirilmesi için yaptığımız devasa yatırımların önemini bu süreçte bir kez daha görmüş olduk. Bu alandaki yatırım zincirimize yeni halkalar etmeyi sürdürüyoruz.

“TÜRKİYE’Yİ KÜRESEL TİCARETİN LOJİSTİK MERKEZİ HÂLİNE GETİRECEĞİZ”

Ankara-Kırıkkale-Çorum, Samsun Hızlı Demir Yolu Projesi’nde Delici Çorum etabının temelini iki gün önce attık. Saatte 200 kilometre hıza uygun şekilde planlanan hattımız tamamlandığında, Ankara-Kırıkkale-Çorum arasında kesintisiz hızlı tren bağlantısı sağlanacak. Çorum-Ankara arası 1 saat 15 dakikaya inecek. 173 kilometrelik Çorum-Merzifon-Samsun kesimlerinin de bitmesiyle Ankara-Samsun arası seyahat süresi 2,5 saat olacak. Yılda 12 milyon yolcu ve 14 milyon ton yük taşınacak bu hat ile inşallah Samsun Limanı ile Mersin Limanı’nı birleştireceğiz. İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerindeki yük trafiğini hafifletecek, Türkiye’yi küresel ticaretin lojistik merkezi hâline getireceğiz. Beş istasyon, sekiz tünel, 26 köprü ve viyadük ile 16 üst geçitten oluşan hattı, Allah nasip ederse 2029 yılında devreye almayı planlıyoruz. Mahallî İdareler Seçimleri döneminde muhalefetin çeşitli spekülasyonlarına konu olan hattımızın şehirlerimize şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum.

“SAVUNMA SANAYİİNE VERDİĞİMİZ EMEĞİN KARŞILIĞINI GÖRÜYORUZ”

Savunma sanayiine verdiğimiz emeğin de karşılığını yavaş yavaş görüyoruz. 2 sene önce tanıtımını yaptığımızda birilerinin kalorifer peteğine benziyor diyerek akıllarınca dalga geçtiği millî muharip uçağımız KAAN projesinde çok önemli bir sözleşmeye imza attık. Indo Defence 2025 Fuarı’nda ilk etapta 48 adet KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik mutabakata varıldı. Toplam tutarı yaklaşık 15 milyar doları bulan bu tarihî anlaşmanın da ülkemiz savunma sanayiimiz ve Endonezyalı kardeşlerimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

“BÖLGEMİZDE BİR SÜREDİR ÇOK CİDDİ GERİLİMLER, ÇATIŞMALAR, SAVAŞLAR YAŞANIYOR”

Bölgemizde bir süredir çok ciddi gerilimler, çatışmalar, savaşlar yaşanıyor. Rusya-Ukrayna Savaşı her iki tarafı da yıpratan ağır sonuçlarıyla sürüyor. Pakistan-Hindistan arasındaki gerilim çatışma boyutuyla çok uzun sürmese de tarafların sahip oldukları güç sebebiyle potansiyel tehlike vasfını koruyor. İsrail’in Gazze’de tüm dünyanın gözleri önünde işlediği soykırım ile Lübnan ve Suriye’de gerçekleştirdiği pervasız eylemler hepimizin yüreğini kanatıyor. Aynı İsrail şimdi de komşumuz İran’a karşı bir saldırı başlattı. İran’ın nükleer tesislerini hedef alma bahanesiyle girişilen saldırın aslında çok kapsamlı ve sinsi amaçları olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.

“ÇATIŞMALARI DURDURMAK İÇİN YOĞUN BİR DİPLOMASİ TRAFİĞİ YÜRÜTÜYORUZ”

Biz en başından beri İran’ın nükleer programıyla ilgili tartışmaların müzakere masasında yürütülmesi gerektiğini savunduk, bugün de aynı noktadayız. Cuma gününden beri gerek şahsen biz gerek Dışişleri Bakanımız çatışmaları durdurmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Şimdiye kadar, ABD Başkanı Sayın Trump, İran Cumhurbaşkanı Sayın Pezeşkiyan, Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin, Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Sisi, Ürdün Kralı Sayın İkinci Abdullah, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Sayın Muhammed bin Selman, Pakistan Başkanı Sayın Şerif, Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Şara, Umman Sultanı Sayın Heysem bin Tarık, Kuveyt Emiri Sayın Şeyh Mişel el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Irak Başkanı Sayın Sudani’nin de aralarında olduğu birçok liderle görüşmem oldu. Bu görüşmelerde İsrail’in artık haydutluğa varan saldırganlığının tüm bölgemiz için oluşturduğu tehdit ve tehlikelere dikkat çektik. Sorunun çözümünün diplomasi ve diyalogla mümkün olduğunu ifade ettik. Türkiye olarak kolaylaştırıcılık dâhil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu tüm muhataplarımıza açık açık aktardık.

“BU KADİM COĞRAFYADA HİÇBİR ÜLKE KENDİ SINIRLARINDAN İBARET DEĞİLDİR”

Bir defa şunun bilinmesi çok çok önemlidir: Masada çözülebilecek meseleleri silahla, yıkımla, kanla, kaosla, sivil-asker ayrımı yapmadan önüne gelen her şeyi bombalamayla hâlletmeye çalışmanın ileride nelere yol açacağını kimse tahmin edemez. Tarih bu tür şımarıklıkların beklenmedik sonuçlarını ortaya koyan örneklerle doludur. Her ne kadar millî şairimiz Mehmet Akif, ‘Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?’ demiş olsa da biz ibret alınması temennimizi ısrarla dile getirmeye devam edeceğiz. Batı’nın sınırsız desteğiyle İran’a saldıran, Gazze’yi yerle bir eden, bölgedeki her ülkeye kabadayılık taslayan İsrail, aslında ne yaptığının farkında değil. Belki ileride yaptığı hatanın farkına varacak ama korkarız o vakit iş işten çoktan geçmiş olacak. Unutulmamalıdır ki, bu kadim coğrafyada hiçbir ülke kendi sınırlarından ve yönetiminden ibaret değildir. Binlerce yıllık derin ilişkiler sebebiyle bölgedeki her hadise tüm toplumları yakından ilgilendirir, etkiler, orta ve uzun vadeli sonuçlar doğurur.

Nitekim Filistin halkına ve topraklarına saldırmak sadece oradaki birkaç milyon insanla sınırlı bir hadise değildir. Yine İran topraklarına ve halkına saldırmakta sadece İran devletini ilgilendiren bir vaka da değildir. Aynı tespitleri Pakistan ve Afganistan coğrafyası ile Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Afrika Bölgesi için de yapabiliriz. Hele hele Türkiye mevzu bahis olduğunda kıtaları aşan bir etki gücünden söz etmek mümkündür. Bölgemizde bu hakikatler gözetilmeden atılan her adım ileride yaşanacak başka felaketlere davetiye çıkartır. Bu felaketler de genellikle zalimlerin bertaraf olmasıyla sonuçlanır. Dolayısıyla, İsrail yaptığı her zulümle, döktüğü her kanla, işlediği her insanlık suçuyla adım adım kendi varlığını ve toplumunun geleceğini riske etmektedir. Çünkü zulümle abat olunmaz. Zulmün sonu derin bir pişmanlıktır.

Biz Türkiye ve Türk milleti olarak medeniyet mirasımızın bize vaaz ettiği ahlak, vicdan, adalet, hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde önce kendi vatandaşımızı, onunla birlikte dost ve kardeş toplumları, en nihayetinde de tüm insanlığı kucaklamak için samimi bir gayret içerisindeyiz. Bu gayretimizi kimi zaman yaptığımız yardımlarla, kimi zaman diplomatik desteklerimizle, kimi zaman ticari ve teknolojik ortaklıklarımıza, kimi zaman da sosyal ve kültürel kaynaşmalarımızla somutlaştırıyoruz. Yakın zamanda Balkanlar’da, Karabağ’da, Libya’da, Suriye’de bu yaklaşımın neticelerini hep birlikte takip ettik. İnşallah bundan sonra da sadece kendi içimizde birliği, beraberliği, kardeşliği yüceltmekle kalmayacak, aynı iklimin bölgemizde de hâkim olmasını sağlayacak girişimlerimize devam edeceğiz.

“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI KONUSUNDA DÜNYANIN ÖNDE GELEN ÜLKELERİ ARASINA GİRDİK”

Bölgemizde yaşanan krizlerin bize verdiği bir diğer önemli mesajı devletimizle, milletimizle, her kesimden insanımızla çok iyi görmemiz gerekiyor. Şayet siyasi, sosyal, ekonomik, askerî olarak güçlü değilseniz, kendinize yeterli değilseniz caydırıcılık seviyesine ulaşamamışsanız işiniz çok zor. Her an kendin sizden daha güçlü gören birisi tepenize yumruğu indirebilir, sizi boyunduruğu altına alabilir, haraca bağlayabilir, zelil bir duruma düşürebilir. Millet olarak biz böyle bir utançla yaşamaktansa, ölmeyi tercih edecek karaktere sahibiz. Daha önce de söyledim, toprağın üstünde onursuzca yaşamaktansa, toprağın altında şereflice yatmayı yeğleriz. Bu irademizi mücadelelerle dolu tarihimizde defalarca ortaya koyduk. Elbette bu duruma düşmemek, kimilerinin yaptığı gibi öyle lafla, edebiyatla, mangalda kül bırakmayan afaki söylemlerle olmuyor. Bunun için çalışacaksınız, geliştireceksiniz, üreteceksiniz, ter dökeceksiniz, rüştünüzü tüm dünyaya ispat edeceksiniz.

İktidara geldiğimizde ülkemizde savunma sanayii adına, hadi hiçbir şey yoktu demeyelim, ama gerçek anlamda dişe dokunur, sözünü ettiğimiz caydırıcılık gücünün altını dolduracak kayda değer bir birikim yoktu. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın ardından başlatılan iyi niyetli girişimler montaj sanayi diyebileceğimiz seviyenin ötesine geçememişti. Yenilikçilik adına ise ortada hiçbir çaba, hiçbir faaliyet yoktu. Hemen kolları sıvadık, acil ihtiyaçlar dışındaki hazır alım siparişlerini iptal ettik. Bu kaynağı üzerine ilaveler de yaparak büyüttük ve savunma sanayiimizin emrine verdik. Tabii ki 23 yılda bu noktaya ulaşmak öyle kolay olmadı. Dışarıdan gelen engellemeleri zaten normal karşılıyoruz. Ama içeride birilerinin yapılan her işi kötüleyerek bürokraside, akademide, medyada olmadık engeller çıkartarak sabote etmeye kalkışmalarını asla unutmadık, unutmayacağız.

Aynı zihniyet bugün de fırsatını bulduğu her konuda ve her an sabotajlarına devam ediyor. Bunlar bedenen bu ülkenin vatandaşı ama ruhlarını emperyalistlerin emrine vermiş mankurtlardır. Her ne yaptıysak bizden gözüküp oklarını bize fırlatan bu emperyalist uşaklarına rağmen yaptık. Geldiğimiz noktada bilhassa insansız hava araçları konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdik. Zırhlı kara araçları konusunda âdeta küresel bir markaya dönüştük. Kendi insanlı ve insansız uçaklarımızı, kendi füzelerimizi, kendi radarlarımızı, kendi deniz araçlarımızı, kendi haberleşme sistemlerimizi geliştiriyor, üretiyoruz.

“TÜRKİYE SAFRALARINDAN KURTULDUKÇA HER ALANDA GELECEĞİNE UMUTLA BAKMAKTADIR”

Şunu büyük bir gururla ve gönül huzuruyla ifade etmek isterim: En zoru artık atık olarak geride kalmıştık. Bir ürünü tasarımı, yazılımı, donanımı ve diğer unsurlarıyla üretim aşamasına getirmenin ne demek olduğunu en iyi biz biliriz. Şimdi envanterimize giren bu ürünlerin caydırıcılığımızı destekleyecek şekilde ve miktarda imal etme safhasına geldik. Millî savaş uçağımız KAAN bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Aynı şekilde orta ve uzun menzilli füze stoklarımızı son gelişmeler ışığında caydırıcılık düzeyine getirecek üretim planlamalarını yapıyoruz. İnşallah, çok uzun olmayan bir süreçte hiç ama hiç kimsenin bize efelenmeyi dahi göze alamayacağı bir savunma kapasitesine erişmiş olacağız. Bunun şartı ise siyasi istikrarı korumaktan, ekonomimizi güçlü tutmaktan, sosyal barışı tahkim etmekten, diplomatik ilişkilerimizi geliştirmekten geçiyor.

‘Zahmet olmadan rahmet olmaz’ derler. Devlet ve millet olarak bazı sıkıntıları çekecek, bazı fedakârlıkları yapacağız ki hedeflerimize ulaşabilelim. Böyle bir vizyonu olmayan sadece karanlık ilişkilerin ve kaynakların mahsulü şişirmelerle ülkenin başına tebelleş edilmeye çalışılan zihniyete ve siyasetçi tiplerine karşı yürütülen mücadelenin de bu perspektiften okunmasında fayda görüyorum. Türkiye safralarından kurtuldukça her alanda geleceğine umutla bakmaktadır. Şundan kimsenin şüphesi olmasın: İktidarımız ve ittifakımız bölgemizin içinde bulunduğu bu sancılı dönemde Türkiye’nin istiklal ve istikbalinin temelidir ve teminatıdır. 86 milyonun emaneti emin ve ehil ellerde güvendedir. Türkiye Yüzyılı’nın inşasına Allah’ın izniyle kimse mani olamayacaktır.

“TÜRKİYE, TÜM HADİSELERİ DEVLET AKLIYLA OKUMAKTA VE SOĞUKKANLI BİR ŞEKİLDE DEĞERLENDİRMEKTEDİR”

Bugüne kadar nice badirenin üstesinden nasıl anlımızın akıyla geldiysek, bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden de ülkemizi inşallah uzakta tutacağız. Ülkemizin politik ve sosyal kutuplaşma yoluyla sokak ve gerilim siyasetiyle, içi boş hamasi söylemlere zaafa uğratılması bu ülkede kimsenin hayrına değildir. İktidarı zaafa düşürmek için ülkenin zaafa düşmesine bile eyvallah diyenler, tarih önünde de, mahşeri vicdanda da bunun hesabını veremezler. Muhalefetin tribünleri oynama uğruna Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlangıcında yaptıkları yanlışa tekrar düşmemelerini arzu ediyoruz. Gün, özellikle sorumlu siyaset yapma günüdür.

Türkiye, tüm hadiseleri devlet aklıyla ve köklü tecrübesiyle okumakta, sağduyulu ve soğukkanlı bir şekilde değerlendirmekte, 86 milyonun tamamının güvenliği ve huzuru için gerekli adımları atmaktadır. Birileri gibi ateşe benzin dökmenin değil, daha fazla büyümeden bir an önce yangını söndürmenin derdindeyiz. Amacımız, bölgemizde sulhu sükûnun hâkim olması, istikrar ve güven ortamının çok güçlü biçimde tesis ve tahkim edilmesidir. Gelişmeleri günlük siyasete polemik malzemesi yapmanın, bölgesel istikrarın tesisi ve ülke güvenliği için verilen mücadele de ortadayken, haksız ve mesnetsiz suçlamalarda bulunanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz.

“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK İHTİYACI, BİRLİK VE KARDEŞLİK SİYASETİDİR”

Şu hususa herkesin dikkat etmesi gerektiğine inanıyorum: Biz, millet olarak tarih boyunca metanetimizi, asaletimizi, uhuvvetimizi, dayanışmamızı muhafaza ederek önümüze konulan engelleri teker teker aştık. Bekamıza yönelik saldırıları bu şekilde püskürttük. Üzerimizde oynanan oyunları bu şekilde bozduk. Karanlık tünellerden yine bu şekilde aydınlığa çıktık. Bugün de Türkiye’nin en büyük ihtiyacı, birlik ve kardeşlik siyasetidir. Birbirimize inanarak, birbirimize güvenerek, 86 milyon kalp kalbe vererek güzel yarınlara inşallah, hep beraber varacağız. Türkiye’yi bölgesinde ve dünyada müessir bir güce dönüştürme hedefimizde hiçbir sapma olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyorum. Bugün dünden daha iyiyiz, daha güçlüyüz, daha ileri bir konumdayız, inşallah yarın bugünden de güçlü olacağız. Allah’ın yardımı, aziz milletimizin duasıyla durmadan, duraksamadan çalışmaya, ülkemizi, milletimizi kalkındıracak hizmetlere imza atmaya devam edeceğiz.

Nitekim bölgemizde yaşanan tüm krizlere rağmen milletimizin dertlerine derman olmanın gayretindeyiz. Deprem bölgemizin yeniden inşa ve ihyası gündemimizin ilk sırasındaki yerini korumaktadır. Şimdiye kadar 201 bin konutun anahtarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. İnşallah perşembe günü Kahramanmaraş’ta 250 bininci afet konutunun da anahtarlarını depremzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken kabine toplantımızın ve alınan kararların hayırlara vesile olmasını diliyorum.”

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

HABER BURADA

Dünya

Hayatımıza kattığınız güç, güven ve sevgi için tüm babalarımıza minnettarız. Babalar Günü’nüz kutlu olsun. Genç Gazeteciler

‘Başta şehit ve gazilerimizin babaları olmak üzere tüm babalarımızın Babalar Günü kutlu olsun” Yaşamımızın her anında varlıklarıyla bizlere güç veren babalarımız; sevgi ve fedakârlık sembolü olarak, annelerimizle birlikte en değerli varlıklarımız olup güçlü bir aile yapısının temelini oluşturmaktadırlar

Gelecek nesillerin yetiştirilmesinde, bilinçli, kültürlü, öz değerlerine sahip, sağlıklı bir toplum yapısının oluşturulmasında ve aile kurumunun yaşatılmasında hiç şüphesiz ki büyük rolü olan babalarımızdan alacağımız dersler, hayat boyu bize rehberlik edecektir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir Hadis-i Şerifinde, “Babanın çocuğuna duası, Peygamber’in ümmetine olan duası gibidir.” buyurarak, ailelerinin mutluluğunu, kendileri için en büyük mutluluk olarak gören babalarımızın duasının ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir. Bizler de bu Hadis-i Şerifin bilincinde evlatlar olarak, babalarımıza gereken sevgi ve saygıyı göstermeli, sağlıklarında hayır dualarını almak için gayret göstermeli, babalarımızın sadece bugün değil her zaman gönüllerini hoş tutmalı, onlara saygı, sevgi ve vefamızı en güzel şekilde göstermeliyiz.

Bu önemli günün, babalarımızın rızasını ve hayır duasını alabilmek için bir vesile olması temennisiyle; başta şehit ve gazilerimizin babaları olmak üzere tüm babalarımızın Babalar Günü’nü kutluyor, vefat etmiş olanlara Yüce Allah’tan rahmet diliyoruz

GENÇ GAZETECİLER TÜRKİYE

Mehmet Ali Setencioğlu | Enerji Petrol Medya Ceo

HABER BURADA

Dünya

Endonezya, Türkiye’den 48 adet KAAN savaş uçağı alıyor

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), uluslararası alanda stratejik bir başarıya imza attı. Endonezya’da düzenlenen INDO Defence 2025 fuarında Türkiye tarafından millî imkanlarla tasarlanan, geliştirilen ve üretilen Millî Muharip Uçak KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik anlaşma sağlandı. Anlaşma kapsamında, 48 adet KAAN 5. Nesil Savaş Uçağı Endonezya’ya teslim edilecek.

11 Haziran tarihinde Jakarta’da gerçekleştirilen imza törenine Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Endonezya Savunma Bakanı Sjafrie Sjamsoeddin, TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, Milli Savunma Bakan Yardımcısı ve TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanvekili Şuay Alpay ve TUSAŞ Genel Müdürü Dr. Mehmet Demiroğlu katıldı.

Atılan imzalar kapsamında 48 adetlik Millî Muharip Uçak KAAN’ın teslimatı 120 ay içerisinde gerçekleşecek. Teslim edilecek KAAN uçaklarında ise millî imkanlarla üretilecek motor yer alacak.

Bu anlaşma, sadece Millî Muharip Uçak KAAN’ın teslimatını değil; Endonezya’ya havacılık alanında teknoloji transferini de kapsayacak. Türkiye ve Endonezya gerçekleştireceği stratejik iş birliğiyle bilgi paylaşımını ve yerel kabiliyetlerin geliştirilmesini de hedefleyecek. Öte yandan anlaşmayla birlikte KAAN’ın üretiminde Endonezya’nın sahip olduğu yerel kabiliyetlerden yararlanılacak.

KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik ilk duyuruyu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Erdoğan, “Yerli ve millî savunma sanayimizin kaydettiği gelişimi ve ulaştığı noktayı gözler önüne seren bu anlaşmanın Türkiye ve Endonezya için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Anlaşmanın huzurunda imzalandığı kıymetli mevkidaşım, Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto’ya selam ve teşekkürlerimi iletiyorum. Savunma Sanayii Başkanlığımız ve TUSAŞ başta olmak üzere KAAN’ın üretiminde ve Türkiye tarihinin bu rekor ihracat sözleşmesinin imzalanmasında emeği geçen tüm kuruluşlarımızı tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.

KAAN: Türkiye’nin 5. Nesil Savaş Uçağı

KAAN, Türk mühendisliğinin geldiği en üst noktayı temsil eden, 5. nesil çok rollü savaş uçağıdır. Yüksek manevra kabiliyeti, düşük radar görünürlüğü (stealth), yapay zekâ destekli aviyonikleri ve ağ destekli harp yetenekleriyle dikkat çekmektedir. Hava-hava ve hava-yer görevlerinde üstün başarı sağlaması hedeflenen KAAN, aynı zamanda Türkiye’nin savunma alanındaki tam bağımsızlık vizyonunun simgesidir. İlk uçuşunu 21 Şubat 2024 tarihinde başarıyla gerçekleştiren KAAN, bu tarihi adımıyla Türk havacılığı açısından yeni bir dönemi başlatmıştır. 6 Mayıs 2024’te ise KAAN gök vatan ile ikinci kez bir araya gelmiştir.

Millî Muharip Uçak KAAN projesinin ilerleyen aşamalarında ise uçağa millî motorun entegrasyonu ile KAAN’ın tamamen millî hâle getirilmesi ve ihracat potansiyelinin daha da arttırılması hedeflenmektedir.

GENÇ GAZETECİLER ENDONEZYA

HABER BURADA

DÜNYA

seers cmp badge