CNN TÜRK ve Kanal D ortak yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen canlı yayında Türkiye ve dünya gündemine dair gelişmeleri değerlendirdi.
“Cumhurbaşkanı ile Özel” yayınında Ahmet Hakan, Buket Aydın ve Başak Şengül’ün sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan; ABD-İran gerginliği ve Orta Doğu’daki gelişmeler, Libya ile imzalanan Doğu Akdeniz mutabakatı ve Libya’ya asker gönderme tezkeresi, Suriye’deki son durum ve kurulması planlanan güvenli bölge, ABD ile ilişkiler, Türkiye’nin otomobili, Kanal İstanbul projesi ve ekonomideki gelişmeler başta olmak üzere gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.
“ABD-İRAN GERGİNLİĞİNİN AZALTILMASI İÇİN ÇOK CİDDİ GAYRET GÖSTERİYORUZ”
İran Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin ABD saldırısında öldürülmesine ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede şu anda çok ciddi sıkıntılar yaşadığının altını çizdi.
Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından herkesin “Bu nereye gider?” sorusunu sorduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu gerginliğin kontrol altında tutulması, azaltılması ve bunun yanında diplomasi usulüyle geride bırakılması için bugüne kadar biz Türkiye olarak çok ciddi gayretler gösterdik, hâlâ da gösteriyoruz. Bu konuyla ilgili olarak Batı ülkeleriyle yaptığımız görüşmeler var. İtidalli ve serin kanlı hareket edilmesi yönündeki telkinlerimizi her vesileyle dile getirdik ve buna da mecburuz. Çünkü işin bir yanında da biz varız” dedi.
Tüm gayretlere ve uluslararası girişimlere rağmen ABD-İran gerginliğinin arzu edilen çözüme kavuşturulmasının şu an için mümkün olamadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Krizin son dönemde özellikle Irak üzerinden tekrar tırmanmaya başladığını gördük. Yerin de Irak olarak seçilmiş olması manidar” ifadesini kullandı.
“BU GERİLİMİN KONTROL ALTINA ALINMASI LAZIM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’taki bazı Amerika hedeflerine yapılan saldırılarla başlayan gerginliğin, Kasım Süleymani’nin de öldürülmesiyle kritik bir aşamaya geldiğine dikkati çekerek Türkiye’nin bölgede her zaman dış müdahalelere karşı durduğunu, bu saldırıyı da bu bakış açısıyla değerlendirdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kasım Süleymani’nin Bağdat’ta öldürülmesinin Irak başta olmak üzere, bölgemizin huzur ve istikrarı üzerinde açısından yarattığı yakın riskleri de kaygıyla takip ediyoruz. Çünkü bu iş burada bitmeyecek. Bunun muhakkak bir takip eden süreci de olacak. Nitekim burada Hamaney’in yapmış olduğu açıklamayı bir kenara atamayız. Kimse de atmamalı. Bunun yanında Trump’ın, ’50 küsur noktayı tespit ettik, herhangi bir şeyin olması hâlinde biz bu 50 küsur noktaya gerekli olarak her türlü vuruşu yaparız.’ açıklaması var. Tüm tarafların zarar göreceği bir noktaya gelmeden bu gerilimin kontrol altına alınması lazım. Orta Doğu çok yoruldu” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE, SADECE BÖLGENİN İSTİKRAR ADASI DEĞİL, BÖLGEDEKİ İSTİKRARIN DA TEMİNATIDIR”
Başta İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani olmak üzere bazı ülke liderleriyle görüştüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İtidal, başka bir çözümümüz yok. Aynı şekilde Irak Cumhurbaşkanı ile yaptığım görüşme var. Yine aynı durum. Bunun yanında Batılı ülkelerle, örneğin Macron ile yaptığım görüşme var. Katar Devlet Başkanı Şeyh Temim ile yaptığım görüşme var. Aynı şekilde yanımdaki arkadaşlarımın muhataplarıyla yaptıkları görüşmeler var. Dışişleri Bakanım Rus Dışişleri Bakanıyla görüşme yaptı. Sekizinde Sayın Putin buraya geliyor. Burada bütün bu konuları, bölgesel ve aynı zamanda Türk Akım ile ilgili konuları enine boyuna masaya yatıracağız” diye konuştu.
Kasım Süleymani’nin kendisini ispat etmiş, İran’ın dinî lideri Hamaney tarafından da kendisine istisnai bir değer verilmiş bir kişi olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir noktada ABD’nin onu seçmiş olması özellikle bölgede ne yazık ki gerginliklerin artmasına vesile olmuştur. Şu anda bir ülkenin, bir devletin en üst kademesindeki bir komutanını tabii ki öldürmek herhâlde karşılıksız bırakılmaz diye düşünüyorum. Bundan dolayı da buradaki seçicilik bana göre isabetli olmamıştır diye düşünüyorum Bu bölgedeki gerginliği maalesef artıran bir adım olmuştur” yorumunda bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump ile son yaptığı görüşmeye değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir de enteresan yanı biz o akşam Trump ile bir görüşme yaptık, dört, beş saat sonra bu olay patlak verdi. Demek ki mesele planlanmıştı. Haberi alınca şok olduk. Ben özellikle kendisine (Trump) İran’la gerilimin tırmandırılmaması telkininde bulundum” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin sadece bölgenin istikrar adası değil, bölgedeki istikrarın da teminatı olduğuna vurgu yaparak şöyle devam etti: “Bu bilinçle davranıyoruz ve özellikle de sürekli diplomasiye dikkati çekiyoruz. Diplomasiyle buradaki süreci bizim çalıştırmamız lazım. Bu istikrar bozulduğu anda İran bundan zarar görür, Irak görür, Türkiye görür. Bu bölgede hepimiz bundan zarar görürüz. Zaten şu anda sen İran’a yaptırımlar uyguluyorsun. Uyguladığın bu yaptırımlar sebebiyle zaten böyle bir zarar söz konusu.”
“ÖDEMESİNİ YAPTIĞIMIZ F-35’LERİ ALAMIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda mesela bize yaptırım uygulamıyor diyebilir miyiz? İşte F-35’ler konusunda ‘Vermeyeceğim’ diyor. Burada Sayın Trump’ın direnmesi lazım. Var ama hâlâ 1 milyar 400 milyon dolar ödemesini yaptığımız F-35’lerimizi alamıyoruz. Yani bizim daha yapmamız gereken 1 milyar dolarlık bir ödeme var ama biz buna rağmen uçaklarımızı alamıyoruz. Peki, bunu uluslararası ilişkilerde veya ticarette nereye yerleştireceğiz? Bu doğru bir yaklaşım mı dürüst bir yaklaşım mı? Ama görüşmelerimizde de söylenen şey, ‘Biz Türkiye’yi seviyoruz. Bu düzelecek, bunların hepsi yoluna girer.’ Girer de bizim canımız çıktıktan sonra bu yoluna girse ne olur. Mesela bir S-400 olayı bahane edildi iş buralara getirildi. Bize Patriot verin, biz onu da alalım onu da alalım. Buna da olumlu bakılmıyor, buna da sıcak bakılmıyor. Böyle bir durum içerisinde biz şu anda bir denge politikası içerisinde Türkiye olarak süreci işletiyoruz” diye ekledi.
LİBYA İLE İMZALANAN MUTABAKAT
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya ile imzalanan mutabakata ilişkin soru üzerine de sürecin 2010 yılındaki Başbakanlığı dönemine dayandığını, bugün yapılan anlaşmanın daha geniş kapsamlısının adımlarının Kaddafi döneminde atıldığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi Libya sahili ile bizim sahil, bu sahiller birbirini görüyorsa siz burada kıta sahanlığı anlaşmasını yaparsınız. Uluslararası bir hak, deniz hukukuna uygun. En ufak bir sıkıntı burada söz konusu değil. Onun için de dikkat ederseniz çok fazla konuşamıyorlar” dedi.
Haritalar üzerinden Libya ile varılan anlaşmayı anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki taraf yönetimi ve halklarının anlaşmadan memnun olduğunu, Türkiye’nin anlaşma yapılan yerlerde yanına uluslararası şirketleri alarak çalışma yapabileceğini vurguladı.
NATO Zirvesi’nde görüştüğü Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ve heyetinin “Bu hukuka aykırıdır” iddiasında bulunduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer hukuka aykırıysa siz hukuka aykırı olmayan yollara başvurun. Oradan bu işi çözün” cevabını verdiğini söyledi.
Türkiye’nin Libya’nın meşru hükûmetiyle çalıştığını ve varılan anlaşmadan geri atmalarının mümkün olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem diplomasiyi öne çıkaracaklarını hem de iş birliğini teşvik edeceklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimsenin ne bizim ne de özellikle Libyalı kardeşlerimizin haklarına gasp edilmesine ve tek taraflı adımlar atmasına da Türkiye olarak izin vermeyeceğiz. Bu konuda kararlılığımız var” dedi.
Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin tezkereye destek verdiği için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ana muhalefet partisi Türk askerine lejyoner diyecek kadar alçalıyor. Bizim askerimiz bir defa oraya bir lejyoner sıfatıyla gitmiyor” ifadesini kullandı.
“Bütün güvenlik kurumlarımız arasında eğitim ve öğretim programlarının düzenlenmesi noktasında teknik bilgi ve tecrübe paylaşımı noktasında bizim askerimizin oradaki görevi koordinasyondur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, orada oluşturulacak harekât merkezinde bir korgeneral bulunacağını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda zaten peyderpey gidiyorlar. Şu anda yoğunlaşma. Şu anda muharip güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak. Bunlar bizim askerimizin içinden değil. Bu farklı ekiplerle o muharip güçler orada çalışacak. Ama işin koordinasyonunu bizim üst düzey askerlerimiz. Bunun içinde korgeneralimiz olmak üzere ve bunun yanında korgeneralimizle birlikte özellikle oradaki emir komuta zincirini elinde tutan gayet iyi yetişmiş ekiplerimiz olacak. Onlarla beraber bu süreci işletmiş olacağız” açıklamasında bulundu.
Anlaşmanın; meşru hükûmetin ayakta kalmasına ve oradan zaferle çıkmasına, kendi topraklarına ve varlıklarına sahip olmasına destek sağlayacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TSK unsurlarının Libya’daki olası mevcudiyetinin amacı, savaşmak veya savaştırmak değil. Bir taraftan da meşru hükûmete destek sağlayarak bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyecek insani trajedilere yol açacak gelişmeleri önlemektir. Hatta bir an önce de anayasayı hazırlamaktır” sözlerine yer verdi.
“SUUDİ ARABİSTAN LİBYA İLE İLGİLİ OLARAK ÇIKARTTIĞIMIZ TEZKEREDEN ÇOK RAHATSIZ”
Rusya’nın Libya’da darbeci hükûmetin çağrısı üzerine “Wagner” tabir edilen 2 bin 500 silahlı unsur bulundurduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte asıl lejyoner onlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 8 Ocak’taki Türkiye ziyaretinde konunun gündeme gelip gelmeyeceği sorusu üzerine de şunları söyledi: “Bunların hepsini konuşacağız. Wagner’in orada olmasından tutun, burada Mısır, Abu Dabi yönetimi, Suud… Çok ilginç bir şey; Suudi Arabistan bizim Libya ile ilgili olarak çıkarttığımız tezkereden çok rahatsız. Niye rahatsız oluyorsun? Sen kalkıyorsun hem darbeciyi destekliyorsun, darbeciyi desteklemene rağmen kimseden sana çıt yok… Türkiye’de şu anda 4 milyona yakın senin dindaşların, soydaşların var ve bunların çoğu Arap. Bunlar bizim topraklarımıza geliyor, bunlara yönelik en ufak bir destek de yok. Bunların hepsi Arap, orada da sesin çıkmıyor ama Türkiye’nin Libya’daki meşru yönetimin davetine icabet etmesi seni rahatsız ediyor. Kusura bakma. Biz burada Suudi Arabistan’ın bizi kınamasından rahatsız olmayız. Tam aksine biz onu kınıyoruz. Kınamasını da asla kale almıyoruz.”
ABD VE RUSYA İLE YAPILAN MUTABAKAT
İdlib’de veya Suriye’de Rusya ile olan mutabakat ve gayretlerinin çok daha farklı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile yapılan mutabakata İdlib’de sivil ölümüne izin vermeyeceklerini vurguladıklarını ancak Suriye rejiminin sivil katliamına devam ettiğini kaydetti.
Türkiye’nin bölgedeki 12 gözetleme kulesinin başarılı şekilde göreve devam ettiğini, Pazartesi’de bir heyetin Moskova’ya gönderildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi Sayın Putin’le biz tabii bunu konuşacağız, bunu görüşeceğiz. Temennim odur ki Sayın Putin’le yaptığımız bu görüşmede biz bu ateşkesi sağlayalım, artık burada bombalar sivillerin üzerine inmesin” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı’nın devam ettiğine işaret ederek ABD ve Rusya’nın yapılan mutabakatlara uymadığını, verdikleri sözleri tutup, bölgeyi terör örgütlerinden temizlemediğini yineledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Almanya Başbakanı Angela Merkel ile bir görüşme gerçekleştireceğini, büyük ihtimalle Irak ve İran konularını ele alacaklarını açıklayarak, şöyle devam etti: “Ama o önemli bir konu olarak da Berlin sürecini önümüze getirecek ve Berlin süreciyle de Libya’yı masaya yatıracağız. Çünkü liderler seviyesinde Berlin sürecini devam ettirmek istiyor. Tabii biz de Sayın Merkel’e şunu söyledik: Yani eğer hakikaten Sayın Putin falan geleceklerse ben de gelirim ama Sayın Putin gelmeyecekse o zaman bizim kendi özel temsilcilerimiz bugüne kadar nasıl geldiyse gene onlar gelsin. Yarın konuşacağız, duruma göre bakacağız. Libya tabii ama ortada daha bu Irak, İran olayı yoktu. Şimdi tabii o da var dolayısıyla bu da şimdi gündeme oturacak. Fakat bütün bunlarla beraber tabii bizim biliyorsunuz Dörtlü Zirvemiz vardı. Bu zirveye de o zaman Putin de katılmıştı. Şimdi katılacağını zannetmiyorum ama şimdi yeni bir aktör Boris Johnson (İngiltere Başbakanı). Londra’da konuştuktan sonra orada böyle bir mutabakat ortaya çıktı. ‘Tamam, o zaman İstanbul’da biz Dörtlü Zirve’yi yapalım.’ dediler. Şimdi Şubat ayı içerisinde Dörtlü Zirve’yi İstanbul’da yapacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ana kadar yapılan harekâtlar neticesinde 8 bin 200 kilometrekare alandan fazlasının terörden arındırıldığını vurgulayarak ABD ve Rusya’nın sözlerinde durmaları hâlinde Resulayn’dan Irak sınırına kadar olan bölgenin temizlenmiş olacağını ifade etti.
“TÜRKİYE’Yİ HEDEF TAHTASINA OTURTAN BEYHUDE YAPTIRIM YASALARINI REDDEDİYORUZ”
Bölgeden çıkan kalitesiz petrolden terör örgütü PKK’nın yan kuruluşları PYD/YPG’nin istifade ettiğini, rejime sattığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim de Sayın Putin’e söylediğim şey şu: Gelin Kamışlı petrolünden verin bize desteği, buranın petrolünü biz kaliteli hâle getirelim ve burayı biz güvenli bölgede yapacağımız konutlarda kullanalım. Rafine edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine “ABD ile ilişkilerde zor bir dönemden geçtiğimizi inkâr edemeyiz” ifadesini kullandı.
ABD Başkanı Trump ile bölgesel ve küresel meseleleri sık sık görüştüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aradığımız zaman ulaşmak benim için artık zor değil. Malumunuz Sayın Trump aleyhinde Kongre’de bir azil süreci yürütülüyor ve bu noktada Kongre üyeleri ülkemizle Amerika arasındaki bazı meseleleri suiistimal etmek suretiyle Sayın Trump’a da zarar vermek istiyorlar. Bu çerçevede Türkiye’yi hedef tahtasına oturtan beyhude yaptırım yasalarını tabii ki biz de reddediyoruz” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Kongresi’nde Türkiye aleyhine yaptırım girişimleri sürerse Türkiye’nin de gerekli cevabı vereceğini dile getirerek ABD’nin köklü müttefiklik ilişkilerine yakışır şekilde tavır ortaya koymasını beklediklerini ve umutlu olduğunu söyledi.
TÜRKİYE’NİN OTOMOBİLİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli otomobili nasıl değerlendirdiği sorusuna da “İlk arkadaşlar bu tasarımını getirdikleri zaman hakikaten bu tasarım bana ayrı bir heyecan vermişti” cevabını verdi.
Yerli otomobilin beş ayrı tasarımı olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda üç tasarımın ortaya çıktığını, otomobilin lacivert renginin çok şık olduğunu belirtti. Otomobilin fabrika yerinin teslim noktasında bulunduğunu, fabrikanın yeri bakımından ihracata yönelik bir konumda olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, otomobilin fiyatına ilişkin de, “Halkımızın inanıyorum ki cebini de rahatlıkla inşallah sıkıntıya sokmadan alabileceği otomobil noktasında olacak diye düşünüyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli otomobilin logosunun da lale olduğunu dile getirdi.
KANAL İSTANBUL PROJESİ
Kanal İstanbul’a ilişkin sorular üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, projelendirme çalışmalarının tamamlandığını, gönlündekinin yap-işlet-devret modeli ile projenin yapılması olduğunu ve daha önce yapılan Marmaray, Avrasya Tüneli ve Osmangazi Köprüsü gibi bu projenin de ihalesinin açıklanacağının altını çizdi.
Projeyi yapacak, yüklenecek firma bulunmaması hâlinde, millî bütçeden projenin yapılacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellemelere rağmen birçok şeyi yapmaya devam ettiklerini, bir ay içerisinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bulunan kütüphanenin de açılışını yapacaklarını, İstanbul’da da Rami Kışlası’nın olduğu yere kütüphane yapılacağını, Atatürk Kültür Merkezi inşasının hızla devam ettiğini, sözlerine ekledi.
İstanbul Boğazı’nda yaşanan sıkıntıların bir daha yaşanmaması için Kanal İstanbul’u hayata geçirmek istediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Ne için bizim boğazımızdan devasa 200 bin tonluk petrol gemileri geçsin? Efendim işle Montrö ile bu iş bağlantılıymış engelleyemezmişsiniz. Bakın arkadaşlarım bu konulara pek cesaret etmiyorlar ama ben cesaret ederek söylüyorum. Benim Asya ve Avrupa yakamı tehdit eden bir konuda biz gereği neyse, bunun gereğini yaparız. Çünkü biz Romen tankeriyle bir facia yaşadık. 7,5 ay o tanker orada yandı. Eğer biz bunlara engel olmazsak yarın daha büyük bir facianın bizim karşımıza gelmeyeceğini bize kim garanti edebilir. Burada bütün tedbirler alındığı için, Kanal İstanbul’da böyle bir sıkıntı söz konusu olmayacağı gibi Asya ve Avrupa Yakası’nda burada âdeta biz yeniden bir İstanbul’u, bir çevrecilik ve şehircilik projesi olarak inşa edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Boğazında yaşanan büyük gemi kazalarını anımsatarak, “Yeni inşa edeceğimiz yerde ise tedbirlerimizi biz bütün olumsuzluklara karşı alıyoruz. Derinlik yatay V şeklindedir. Bunun eni, uzunluğu… Mesela 45 kilometre uzunluğu var. Aynı şekilde 25 metre derinliği var” bilgisini paylaştı.
“KANAL İSTANBUL PROJESİYLE, BOĞAZ’DAKİ TARİHÎ DOKUNUN KORUNMASI VE GÜVENLİĞİ SAĞLANACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul’un seyir emniyetini ve Boğaz’daki trafik yükünün azaltılmasını sağlayacağını ifade ederek Boğaz’dan sadece hafif kuru yük gemilerin geçeceğini böylece Boğaz’daki tarihî dokunun korunması ve güvenliğinin sağlanacağını, can ve mal güvenliğinin sağlanmış olacağını kaydetti.
Kanal İstanbul’la ilgili Montrö Boğazlar Sözleşmesine ilişkin endişelerin dile getirilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bence ona hiç kafayı takmayın. Montrö sadece Boğaz’ı bağlar. Burası Montrö içinde olan bir şey değil. Montrö’nün tamamen dışında olan bir şey” değerlendirmesinde bulundu.
“Savaş gemileri Montrö kapsamında boğazlardan o sınırlamalar çerçevesinde geçemeye devam mı edecek?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onlara da bir çözüm buluruz. Gerekirse buradan da geçebilirler” cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul projesiyle ilgili çalışmaları Başbakanlığı döneminde bilim adamlarıyla yaptığını, 40’a yakın bilim adamıyla o dönem çalışmaları yürüttüğünü, Boğaziçi, İTÜ, ODTÜ ve Gazi üniversitelerinin de aralarında bulunduğu yedi üniversitenin yürüttüğü çalışmaları Ulaştırma ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verildiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem analizi, bitki ve hayvan habitatı ve arkeoloji değerlendirmelerinin de yapıldığının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul için 97 noktada çevresel ölçüm, 15 noktada gürültü ve titreşim ölçümü ile karada, denizde ve gölde bin 700 metre sondaj yapıldığını aktardı.
“2020’DE ENFLASYON DA FAİZ DE TEK HANELİ RAKAMA GELECEK”
Ekonomiye ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hatırlıyor musunuz? 2008 ekonomik krizi olduğu zaman ben bir çıkış yapmıştım. Demiştim ki: Bu kriz bizi teğet geçer. Şu anda parti kurma çalışması yapan bazı arkadaşlar var ya onlar da o zaman benim yanımda olanlar bana karşı çıkmışlardı. ‘Yok şöyledir, yok böyledir.’ Niye? Çünkü talimatı IMF’den alıyorlardı. İnandığımı ben de kararlı bir şekilde sürdürdüm. Böyle bir noktadaydılar. Zaten onlar faizciydi. Ben faizlerin devamlı düşürülmesini istiyordum. Niye? Ortada bir gerçek var. Yüzde 63 politika faiziyle Türkiye’yi devraldık. Yüzde 63’ten aldık ve faizi 4,6’ya kadar indirdik, bunu indirdiğimiz zaman enflasyon da 6,5-7’ye falan gelmişti. Çünkü benim alanım da ekonomi. İnancım şu; sebep netice ilişkisi. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir ve doğru orantılıdır. Faizi düşürdükçe, enflasyon da düşer. Ters orantılı değildir. Benim tezim hâlâ budur. Olay öyle domates, patates meselesi falan değil. Bunların hepsi hikâye. Onlar yan meseleler.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 yılı içerisinde faizi düşürdüklerini, enflasyonun da düşüşe geçtiğini ifade ederek, “2020’de tek haneli rakama faiz de enflasyon da gelecek. Bu neyi getirecek? Bu bir yatırımı getirecek. Ciddi manada yatırımlar artacak” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de yüzde 58 olan tüketici kredi faizlerinin 2019’da yüzde 16’ya kadar düştüğünü, 2020’de ise artık tek haneli rakama ineceğini söyledi.
Türk finans sektörünün öncü kurumlarının, bir kredi derecelendirme şirketinin yüzde 85,05 hissesini satın aldığının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun da yerli ve millî olmanın adımlarından bir tanesi olduğunu, yerel şirketlerin kredi derecelendirilmesi konusunda bundan sonra daha aktif görev alacaklarını ve kredi notu sayesinde kaynakların daha verimli şirketlere giderek ekonomide sağlıklı büyümenin sağlanacağını anlattı.
“VATANDAŞA DAHA İYİ BİR HİZMETİN GÖTÜRÜLMESİ İÇİN NE GEREKİRSE YAPMAK DURUMUNDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP’li belediye başkanlarıyla bir araya gelecek misiniz?” sorusuna da “Hiçbir mani yok. Vakit, saat geldiği anda tekrar bu arkadaşlarımızla, sadece CHP’li değil tüm büyükşehir belediye başkanlarıyla bir araya geliriz. Çünkü bu iş hizmet ve gönül siyasetidir. Bunu yapmamız lazım. Çünkü bu hizmetler ülkemiz, milletimiz, halkımız için. Vatandaşıma daha iyi bir hizmetin götürülmesi için ne gerekirse bunu yapmak durumundayız” cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle arasına mesafe koyan, şiddet ve provokasyondan uzak duran herkesle oturup, konuşabileceğini, istişare edebileceğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 86. yılı nedeniyle Anıtkabir’de düzenlenen anma törenine katıldı.
Anıtkabir’deki tören, devlet erkânının Aslanlı Yol’da yürüyüşü ile başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki heyet, Anıtkabir’de saat 09.05’te Atatürk’ün mozolesine çelenk koyarak saygı duruşunda bulundu.
İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Misak-ı Millî Kulesi’ne geçerek Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı ve şunları yazdı:
“Aziz Atatürk,
Ebedi aleme irtihalinizin 86. yıl dönümünde Zat-ı Âlinizi, bir kez daha rahmetle yâd ediyoruz.
Şahsınızın ve şehitlerimizin emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni her alanda yüceltmek, güçlendirmek, etrafındaki krizlere rağmen istikrar ve güven içinde büyütmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Yeniden büyük Türkiye hedefiyle ve Türkiye Yüzyılı vizyonuyla 85 milyon tek yürek, tek bilek olarak şanlı mazimizden daha aydınlık bir atiye uzanan kutlu yolculuğumuzu emin adımlarla sürdürüyoruz.
Vatan topraklarının her karışında barışın, huzurun, adaletin, kalkınmanın ve kardeşliğin egemen olduğu bir Türkiye’yi inşa edene kadar durmadan, dinlenmeden yürüyeceğiz.
“Türkiye’nin AB katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur”
Genç Gazeteciler Macaristan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda hitap etti.
Misafirperverliği ve nazik daveti için Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün burada Avrupa’nın yüzleştiği çok boyutlu güvenlik sınamalarını ele almak üzere toplanmış bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Güvenlik sınamalarının yalnızca askerî tehditler, terörist saldırılar ve hibrit savaş taktiklerinden ibaret olmaktan çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji arzından siber saldırılara, göç hareketlerinden salgınlara, uluslararası hukukun sistematik ihlallerinden savaşlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan meydan okumaların herkesi etkilediğini bildirdi.
“UKRAYNA’DAKİ SAVAŞIN YOL AÇTIĞI OLUMSUZLUKLAR HER GEÇEN GÜN DAHA DA DERİNLEŞİYOR”
“Huzurumuza, istikrarımıza ve refahımıza kasteden tehditlerin önemli bir kısmı tek başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz boyutlara varmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Siyasi Topluluğu’nu, kıtamıza yönelik ortak tehditleri samimi bir ortamda ele aldığımız bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, civar bölgelerle yakın kültürel bağları, güçlü ordusu, köklü devlet tecrübesi, ilkeli dış politikası ve yetişmiş insan kaynağıyla bir istikrar adası vazifesi görmeye devam edecektir. Avrupa coğrafyasında maalesef savaşın üçüncü yılını geride bırakıyoruz. Ukrayna’daki savaşın yol açtığı olumsuzluklar her geçen gün daha da derinleşiyor. Savaşın uzaması diplomasiye giderek daha az alan bırakıyor. Biz, en başından beri her iki tarafın da masada olduğu bir müzakere sürecini ve devamında kalıcı, adil bir barışa ulaşılmasını savunduk.”
“GAZZE’DE BİR YILDIR SÜREN SOYKIRIM İNSANLIĞIN ORTAK UTANCIDIR”
Geçen hafta Kazan’da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşmeden önce de Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha’yı Ankara’da kabul ettiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki görüşmede de diplomasiye alan açılması yönündeki mesajlarını bir kez daha taraflara ilettiğini, barışın tesisi için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını ve çözüme yönelik çabalara desteklerinin süreceğini ifade ettiklerini bildirdi.
Diğer yandan, yol açtığı yıkım ve sivil zayiat bakımından Ukrayna’daki savaştan çok daha büyük bir insanlık trajedisinin Orta Doğu’da yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bir yıldır süren soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır. Buna son dönemde Batı Şeria ve Lübnan’a gerçekleştirilen gayriahlaki ve gayrihukuki saldırılar da eklenmiştir. Şunu vicdan sahibi herkes görüyor, kabul ve ikrar ediyor, 50 bine yaklaşan can kaybı dikkate alındığında ateşkesin ivedilikle sağlanması, kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardımın bölgeye ulaşması için İsrail’e her boyutta baskı yapılması elzemdir. İsrail’in saldırganlığına kayıtsız şartsız destek verenler, işlenen suçların da ortağı hâline geldiklerini bilmelidirler.”
“FİLİSTİN’İ HENÜZ TANIMAYAN TÜM ÜLKELERE BUNU YAPMALARI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e silah ve mühimmat transferinin durdurulmasını sağlamaya yönelik Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattıklarını, 50’yi aşkın ülke ve uluslararası kuruluşun imzasını taşıyan mektubu BM Genel Sekreteri’ne, BM Güvenlik Konseyi Kasım Ayı Dönem Başkanı Birleşik Krallık’a ve BM Genel Kurul Başkanı’na ilettiklerini belirtti.
Bir diğer önemli hususun da Filistin’in devlet olarak tanınması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İrlanda, Norveç, İspanya ve Slovenya’nın bu yönde attıkları adımları takdirle karşılıyor, kendilerini ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu tanıma kararlarının, bölgede barış isteyen Avrupalı devletler için de bir emsal teşkil ettiğine inanıyorum. Küresel adalete ve barışa katkı vermeleri için Filistin’i henüz tanımayan tüm ülkelere bunu yapmaları çağrısında bulunuyorum” ifadesini kullandı.
“PKK TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELEDE AVRUPALI ORTAKLARIMIZDAN SOMUT İŞ BİRLİĞİ GÖRMEK İSTİYORUZ”
Terörizme karşı iş birliği ve dayanışma hâlinde, terör örgütleri arasında fark gözetmeksizin mücadelenin herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “PKK terör örgütüyle mücadelede Avrupalı ortaklarımızdan somut iş birliği görmek istiyoruz. FETÖ’nün etkin varlık gösterdiği Avrupa ülkelerinden adli ve idari iş birliği taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz. DEAŞ, ülkemizin de önemli katkılarıyla Suriye ve Irak’ta toprak hâkimiyetini kaybetmiş olsa da küresel ölçekte güvenliği tehdit ediyor. Örgütün odağının kaymaya başladığı Batı Afrika ve Orta Asya’daki yabancı terörist savaşçı hareketliliğinin dikkatle takip edilmesini ve bu alanda iş birliğini önemsiyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Avrupa-Atlantik bölgesinde barış, refah ve istikrar için bugüne kadar en çok katkı veren ülkeler arasında yer aldığına işaret ederek, “NATO’nun en önde gelen müttefiklerinden biri olarak, Asya-Pasifik’ten Kuzey Afrika’ya uzanan geniş coğrafyadaki ortaklarımızla istişareleri ve iş birliğimizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
“AB’nin savunma alanındaki gayretlerine Türkiye’nin tam olarak dâhil edilmesi Avrupa’nın barış ve güvenliği için olmazsa olmazdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Avrupa Savunma Ajansına ve Avrupa Daimi Yapılandırılmış İşbirliği kapsamındaki projelere katılımımızın gecikmeksizin önünün açılmasını bekliyoruz. Avrupa’yı ve ötesini etkileyen geniş çaplı sorunlara çözüm bulunabilmesi için Türkiye’nin desteği şarttır. Avrupa’da nefret, İslam karşıtlığı ve ırkçılık, sosyal uyumu ve istikrarı zedeliyor. Müslümanlar başta olmak üzere göçmenlere karşı artan ötekileştirme, ırkçılığın yeni bir yüzü olarak karşımıza çıkıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının yalnızca Müslümanları ve göçmenleri değil, toplumun tamamının huzur ve güvenliğini tehdit eden bir temel insan hakları sorunu olduğu artık kabullenilmelidir. Küresel dengelerin yeniden kurulduğu böylesine belirsiz bir dönemde, hemen her alanda yeni ve etkin politikalar geliştirmemiz elzemdir. Daha derin iş birliği tesis etmemizin önündeki siyasi engellerin, ön yargılı birtakım tutumların artık geride bırakılması gerekiyor. Aksi takdirde, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu fikri ve ekonomik dönüşümleri yakalaması mümkün olamayacaktır.”
“AB İLE İLİŞKİLERİMİZİN SAĞLIKLI BİR ZEMİNDE İLERLETİLMESİ İÇİN DİYALOG VE İŞ BİRLİĞİNE HAZIRIZ”
Bu vesileyle Avrupa kıtasının güvenlik ve istikrarı için AB’nin genişleme politikasının önemine de dikkati çekmek istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakkaniyetli bir genişleme politikasının Birliğin en önemli jeopolitik aracı olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır. Türkiye olarak, AB ile ilişkilerimizin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi için diyalog ve iş birliğine hazırız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi’ne katıldı
Genç Gazeteciler Macaristan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi’ne katıldı.
Budapeşte Puskas Arena’da gerçekleştirilen AST Zirvesi’ne gelişinde, Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra zirvenin açılış oturumuna iştirak etti.
Zirve sonrasında liderler, aile fotoğrafı için bir araya geldi.
Burada çekilen aile fotoğrafındaki liderler arasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Macaristan Başbakanı Orban, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, AB Konseyi Başkanı Charles Michel yer aldı.
Fotoğraf çekiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağında İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, solunda ise Hollanda Başbakanı Dick Schoof bulundu.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.