G-20 Liderler Zirvesi’nin ikinci oturumunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsana hizmet etmeyen, insana huzur, esenlik ve değer vermeyen, adaleti ve güvenliği temin etmeyen bir sistemin başarı şansı yoktur. Hırs, tahakküm, adaletsizlik ve rant üzerine kurulu mevcut küresel ekonomik mimarinin, ne insanı ne de tabiatı koruması mümkündür” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan’ın dönem başkanlığındaki G-20 Liderler Zirvesi’nin “Kapsayıcı, Sürdürülebilir ve Sağlam Bir Gelecek İnşa Etmek” başlıklı ikinci oturumuna Vahdettin Köşkü’nden canlı bağlantıyla katıldı.
Katılımcıları selamlayarak, zirvenin dünkü oturumunda salgınla mücadele konusunda dile getirilen görüşler için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmak için 10 yıldan kısa bir süre kaldığına dikkati çekti.
“SALGININ YOKSULLUK VE EŞİTSİZLİK BAŞTA OLMAK ÜZERE, BİRÇOK SORUNU DAHA DA DERİNLEŞTİRDİĞİNİ GÖRÜYORUZ”
Bu dönemi iyi değerlendirerek, kaybedilen zamanı telafi etmek gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgının yoksulluk ve eşitsizlik başta olmak üzere, birçok sorunu daha da derinleştirdiğini görüyoruz. Özellikle Afrikalı kardeşlerimiz ile Asyalı ve Latin Amerikalı dostlarımız çok ciddi zorluklar yaşıyor. Mülteciler ve zorla yerlerinden edilen kişiler, salgın karşısında en kırılgan kesimi oluşturuyor. Bu insanlar, ekonomik sıkıntılar yanında, kasıtlı bir şekilde körüklenen İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığıyla da mücadele etmek zorunda kalıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vahim tablonun görmezden gelinemeyeceğine belirterek, savaştan etkilenen bölgelere ve risk altındaki topluluklara yönelik insani yardımların finans kaynaklarını güçlendirmek gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin, son 6 yıldır dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Çoğu Suriyeli olmak üzere 4 milyon yabancıyı ülkemizde misafir ediyoruz. Suriye sınırları içinde, İdlib’te ve daha pek çok yerde milyonlarca ihtiyaç sahibine de insani yardım ve koruma sağlıyoruz. Bu rakamlar, birçoğunuzun büyük şehirlerinin nüfusundan daha fazladır. Ülkemize sığınanların, toplumumuzla uyum içerisinde ve insan onuruna yakışır şekilde yaşamaları için gayretlerimizi sürdürüyoruz. Üstelik bu çabaları, bize verilen destek sözleri büyük ölçüde tutulmamış olmasına rağmen kararlılıkla devam ettiriyoruz. Artık herkesin elini taşın altına koyarak, adil bir külfet ve sorumluluk paylaşımına gitmesini bekliyoruz. İnsana hizmet etmeyen, insana huzur, esenlik ve değer vermeyen, adaleti ve güvenliği temin etmeyen bir sistemin başarı şansı yoktur. Hırs, tahakküm, adaletsizlik ve rant üzerine kurulu mevcut küresel ekonomik mimarinin, ne insanı, ne de tabiatı koruması mümkündür.”
“BÖLGEMİZİN VE GÖNÜL COĞRAFYAMIZIN İSTİKRAR, HUZUR VE İÇ BARIŞINA KATKI SUNMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya genelinde yaklaşık 1,5 milyona ulaşan can kaybını, sadece Kovid-19 virüsünün ölümcül etkisine bağlamanın yanlış olduğunu ifade ederek, “Bu vahim tablonun oluşmasında küresel sistemin artık çözüm yerine sorun üreten, sorunları derinleştiren çarpık yapısının da payı vardır. Salgın, hem mevcut düzenin bu çarpıklıklarını gözler önüne sermiş, hem de tüm insanların aynı gemide olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır” diye konuştu.
“Birlemiş Milletler kürsüsünden sık sık yaptığımız ‘‘dünya beşten büyüktür’ çağrımızın ne kadar isabetli olduğu daha iyi anlaşılmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde Türkiye’nin Suriye’den Libya’ya, Doğu Akdeniz’den Dağlık Karabağ’a Irak’tan Filistin’e kadar farklı cephelerde yürüttüğü hak, özgürlük ve adalet mücadelesinin öneminin de ortaya çıktığını söyledi.
Türkiye’nin attığı bu adımlar dolayısıyla eleştiriye, hatta itibar suikastlerine maruz kalmasının da iyi niyetli bir durum olmadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz öncelikle kendi milli güvenliğimizi, kendi vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini sağlama almaya, ardından da bölgemizin ve gönül coğrafyamızın istikrar, huzur ve iç barışına katkı sunmaya çalışıyoruz” vurgusunda bulundu.
“DOĞU AKDENİZ MESELESİNDE DAİMA SABIRLI VE SOĞUKKANLI DAVRANDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerinin bertaraf edilmesi, ihtilafların önlenmesi ve istikrarın güçlendirilmesi noktasında ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti: “Suriye’de DEAŞ’la göğüs göğüse çarpışan tek NATO ülkesiyiz. Yalnız bırakılmamıza rağmen, bugüne kadar 9 bine yakın yabancı terörist savaşçı yakaladık ve ülkelerine geri gönderdik. Çatışma bölgeleriyle bağlantılı olduğunu tespit ettiğimiz yaklaşık 100 bine yakın kişiye ülkemize giriş yasağı koyduk. Bir dönem teröristlerin cirit attığı bölgeleri güvenli hâle getirerek, 411 bini aşkın Suriyeli kardeşimizin memleketlerine geri dönmesini sağladık. Libya Millî Mutabakat Hükûmeti’ne sağladığımız eğitim ve danışmanlık desteği, ülkenin daha fazla iç savaşa sürüklenmesini engelledi. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin provokasyonlarına rağmen, Doğu Akdeniz meselesinde daima sabırlı, soğukkanlı davrandık. Dağlık Karabağ’da 30 yıldır süren işgalin son bulmasına katkı sunduk. Her ne kadar zor günler yaşasak da, Hazreti Mevlana’nın dediği gibi ümitsizliğin ardında nice ümitler, karanlığın ardında nice güneşler olduğunun farkındayız. Tüm insanlık olarak el ele, gönül gönüle verdiğimizde sıkıntılarımızın daha da hafifleyeceğine inanıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaşadığımız toprakları, sadece atalarımızdan bir miras değil, aynı zamanda çocuklarımızın bizlere bir emaneti olarak görmeliyiz” uyarısında bulunarak, sadece bugünü değil, yarınları; sadece kendilerini değil, çocukları ve gelecek nesilleri de düşünmek gerektiğinin altını çizdi.
Salgın sonrasında insanlığın ekonomik ve sosyal adaletle birlikte çevre sorunlarıyla mücadelede de gereken dersleri çıkaracağına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin tarihî olarak mesuliyeti yok denecek kadar az olmasına rağmen, iklim değişikliği ile mücadeleye aktif katkı sağladığını kaydetti.
“EKOSİSTEM VE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI İÇİN GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALIYORUZ”
Türkiye’deki ekosistem ve biyolojik çeşitliliğin korunması için gerekli önlemleri aldıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son 5 yılda yaptığımız 16,5 milyar dolarlık yatırımla, Türkiye’nin enerjide kurulu güç kapasitesinin yaklaşık yüzde 49’unun yenilenebilir kaynaklardan oluşmasını temin ettik. Elektriğimizin yüzde 63’ünü yerli ve yenilenebilir kaynaklardan üretiyoruz. Güneş enerjisi kurulu gücünde dünyada on üçüncü, Avrupa’da yedinci sıradayız” bilgilerini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevre kirliliği ve iklim değişikliği ile mücadele edilirken, yeni haksızlıkların, yeni çifte standartların oluşmasına da müsaade edilmemesi gerektiğini ifade ederek, “Paris Anlaşması’nın uygulanmasıyla ilgili endişelerimizin hâlen giderilememiş olması, bizi yolumuzdan alıkoymuyor. Ülkemizin, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin Ek-1 listesinden çıkartılmasını bekliyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin çevreyle ilgili yatırımlarını sürdürürken dijital teknolojilere de öncelik verdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeler arasındaki teknolojik uçurumun kapatılmasını amaçlayan “Birleşmiş Miletler En Az Gelişmiş Ülkeler İçin Teknoloji Bankası”na Türkiye’nin ev sahipliği yaptığını, Teknoloji Bankası’nın faaliyetlerinin hep birlikte desteklenmesinin G-20’nin öncelikleriyle de uyumlu olduğunu söyledi.
Zirve’de alınacak kararların dile getirdiği hedeflere ulaşılmasında fayda sağlayacağına olan inancını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu zor dönemde G-20 Dönem Başkanlığı görevini başarılı bir şekilde ifa eden Suudi Arabistan’ı tebrik ediyor, önümüzdeki dönem için de İtalya’ya başarılar diliyorum” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Katar Emiri Şeyh Temim Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde
Türkiye’ye hoş geldiniz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 10. Toplantısı için Türkiye’ye gelen Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Katar Emiri Şeyh Temim, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Katar Emiri Şeyh Temim, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Katar bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim baş başa görüşmelerinin ardından, Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Onuncu Toplantısı’na başkanlık etti.
TÜRKİYE İLE KATAR ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Toplantı sonrası iki ülke arasında yapılacak anlaşmaların imza törenine geçildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim huzurunda imzalanan sekiz anlaşma şöyle:
” – Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında İnsani Yardım Alanında İşbirliği Anlaşması
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında Belgeler ve Arşivler Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında Medya ve İletişim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında Gençlik ve Spor Alanlarında (2025-2026) Yıllarına Ait Uygulama Programı
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında Uluslararası Karayolu Yolcu ve Eşya Taşımacılığı Alanında İşbirliği Anlaşması
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında Ticaretin Kolaylaştırılmasına İlişkin Niyet Beyanı
Savunma Bakanlıkları Arasında Teknik İşbirliği Anlaşması
Savunma Bakanlıkları Arasında Askeri İşbirliği Anlaşması.”
Törende ayrıca Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani “Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Onuncu Toplantısı” bildirisini imza altına aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 86. yılı nedeniyle Anıtkabir’de düzenlenen anma törenine katıldı.
Anıtkabir’deki tören, devlet erkânının Aslanlı Yol’da yürüyüşü ile başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki heyet, Anıtkabir’de saat 09.05’te Atatürk’ün mozolesine çelenk koyarak saygı duruşunda bulundu.
İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Misak-ı Millî Kulesi’ne geçerek Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı ve şunları yazdı:
“Aziz Atatürk,
Ebedi aleme irtihalinizin 86. yıl dönümünde Zat-ı Âlinizi, bir kez daha rahmetle yâd ediyoruz.
Şahsınızın ve şehitlerimizin emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni her alanda yüceltmek, güçlendirmek, etrafındaki krizlere rağmen istikrar ve güven içinde büyütmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Yeniden büyük Türkiye hedefiyle ve Türkiye Yüzyılı vizyonuyla 85 milyon tek yürek, tek bilek olarak şanlı mazimizden daha aydınlık bir atiye uzanan kutlu yolculuğumuzu emin adımlarla sürdürüyoruz.
Vatan topraklarının her karışında barışın, huzurun, adaletin, kalkınmanın ve kardeşliğin egemen olduğu bir Türkiye’yi inşa edene kadar durmadan, dinlenmeden yürüyeceğiz.
“Türkiye’nin AB katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur”
Genç Gazeteciler Macaristan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda hitap etti.
Misafirperverliği ve nazik daveti için Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün burada Avrupa’nın yüzleştiği çok boyutlu güvenlik sınamalarını ele almak üzere toplanmış bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Güvenlik sınamalarının yalnızca askerî tehditler, terörist saldırılar ve hibrit savaş taktiklerinden ibaret olmaktan çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji arzından siber saldırılara, göç hareketlerinden salgınlara, uluslararası hukukun sistematik ihlallerinden savaşlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan meydan okumaların herkesi etkilediğini bildirdi.
“UKRAYNA’DAKİ SAVAŞIN YOL AÇTIĞI OLUMSUZLUKLAR HER GEÇEN GÜN DAHA DA DERİNLEŞİYOR”
“Huzurumuza, istikrarımıza ve refahımıza kasteden tehditlerin önemli bir kısmı tek başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz boyutlara varmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Siyasi Topluluğu’nu, kıtamıza yönelik ortak tehditleri samimi bir ortamda ele aldığımız bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, civar bölgelerle yakın kültürel bağları, güçlü ordusu, köklü devlet tecrübesi, ilkeli dış politikası ve yetişmiş insan kaynağıyla bir istikrar adası vazifesi görmeye devam edecektir. Avrupa coğrafyasında maalesef savaşın üçüncü yılını geride bırakıyoruz. Ukrayna’daki savaşın yol açtığı olumsuzluklar her geçen gün daha da derinleşiyor. Savaşın uzaması diplomasiye giderek daha az alan bırakıyor. Biz, en başından beri her iki tarafın da masada olduğu bir müzakere sürecini ve devamında kalıcı, adil bir barışa ulaşılmasını savunduk.”
“GAZZE’DE BİR YILDIR SÜREN SOYKIRIM İNSANLIĞIN ORTAK UTANCIDIR”
Geçen hafta Kazan’da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşmeden önce de Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha’yı Ankara’da kabul ettiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki görüşmede de diplomasiye alan açılması yönündeki mesajlarını bir kez daha taraflara ilettiğini, barışın tesisi için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını ve çözüme yönelik çabalara desteklerinin süreceğini ifade ettiklerini bildirdi.
Diğer yandan, yol açtığı yıkım ve sivil zayiat bakımından Ukrayna’daki savaştan çok daha büyük bir insanlık trajedisinin Orta Doğu’da yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bir yıldır süren soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır. Buna son dönemde Batı Şeria ve Lübnan’a gerçekleştirilen gayriahlaki ve gayrihukuki saldırılar da eklenmiştir. Şunu vicdan sahibi herkes görüyor, kabul ve ikrar ediyor, 50 bine yaklaşan can kaybı dikkate alındığında ateşkesin ivedilikle sağlanması, kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardımın bölgeye ulaşması için İsrail’e her boyutta baskı yapılması elzemdir. İsrail’in saldırganlığına kayıtsız şartsız destek verenler, işlenen suçların da ortağı hâline geldiklerini bilmelidirler.”
“FİLİSTİN’İ HENÜZ TANIMAYAN TÜM ÜLKELERE BUNU YAPMALARI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e silah ve mühimmat transferinin durdurulmasını sağlamaya yönelik Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattıklarını, 50’yi aşkın ülke ve uluslararası kuruluşun imzasını taşıyan mektubu BM Genel Sekreteri’ne, BM Güvenlik Konseyi Kasım Ayı Dönem Başkanı Birleşik Krallık’a ve BM Genel Kurul Başkanı’na ilettiklerini belirtti.
Bir diğer önemli hususun da Filistin’in devlet olarak tanınması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İrlanda, Norveç, İspanya ve Slovenya’nın bu yönde attıkları adımları takdirle karşılıyor, kendilerini ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu tanıma kararlarının, bölgede barış isteyen Avrupalı devletler için de bir emsal teşkil ettiğine inanıyorum. Küresel adalete ve barışa katkı vermeleri için Filistin’i henüz tanımayan tüm ülkelere bunu yapmaları çağrısında bulunuyorum” ifadesini kullandı.
“PKK TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELEDE AVRUPALI ORTAKLARIMIZDAN SOMUT İŞ BİRLİĞİ GÖRMEK İSTİYORUZ”
Terörizme karşı iş birliği ve dayanışma hâlinde, terör örgütleri arasında fark gözetmeksizin mücadelenin herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “PKK terör örgütüyle mücadelede Avrupalı ortaklarımızdan somut iş birliği görmek istiyoruz. FETÖ’nün etkin varlık gösterdiği Avrupa ülkelerinden adli ve idari iş birliği taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz. DEAŞ, ülkemizin de önemli katkılarıyla Suriye ve Irak’ta toprak hâkimiyetini kaybetmiş olsa da küresel ölçekte güvenliği tehdit ediyor. Örgütün odağının kaymaya başladığı Batı Afrika ve Orta Asya’daki yabancı terörist savaşçı hareketliliğinin dikkatle takip edilmesini ve bu alanda iş birliğini önemsiyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Avrupa-Atlantik bölgesinde barış, refah ve istikrar için bugüne kadar en çok katkı veren ülkeler arasında yer aldığına işaret ederek, “NATO’nun en önde gelen müttefiklerinden biri olarak, Asya-Pasifik’ten Kuzey Afrika’ya uzanan geniş coğrafyadaki ortaklarımızla istişareleri ve iş birliğimizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
“AB’nin savunma alanındaki gayretlerine Türkiye’nin tam olarak dâhil edilmesi Avrupa’nın barış ve güvenliği için olmazsa olmazdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Avrupa Savunma Ajansına ve Avrupa Daimi Yapılandırılmış İşbirliği kapsamındaki projelere katılımımızın gecikmeksizin önünün açılmasını bekliyoruz. Avrupa’yı ve ötesini etkileyen geniş çaplı sorunlara çözüm bulunabilmesi için Türkiye’nin desteği şarttır. Avrupa’da nefret, İslam karşıtlığı ve ırkçılık, sosyal uyumu ve istikrarı zedeliyor. Müslümanlar başta olmak üzere göçmenlere karşı artan ötekileştirme, ırkçılığın yeni bir yüzü olarak karşımıza çıkıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının yalnızca Müslümanları ve göçmenleri değil, toplumun tamamının huzur ve güvenliğini tehdit eden bir temel insan hakları sorunu olduğu artık kabullenilmelidir. Küresel dengelerin yeniden kurulduğu böylesine belirsiz bir dönemde, hemen her alanda yeni ve etkin politikalar geliştirmemiz elzemdir. Daha derin iş birliği tesis etmemizin önündeki siyasi engellerin, ön yargılı birtakım tutumların artık geride bırakılması gerekiyor. Aksi takdirde, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu fikri ve ekonomik dönüşümleri yakalaması mümkün olamayacaktır.”
“AB İLE İLİŞKİLERİMİZİN SAĞLIKLI BİR ZEMİNDE İLERLETİLMESİ İÇİN DİYALOG VE İŞ BİRLİĞİNE HAZIRIZ”
Bu vesileyle Avrupa kıtasının güvenlik ve istikrarı için AB’nin genişleme politikasının önemine de dikkati çekmek istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakkaniyetli bir genişleme politikasının Birliğin en önemli jeopolitik aracı olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır. Türkiye olarak, AB ile ilişkilerimizin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi için diyalog ve iş birliğine hazırız” dedi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.