Connect with us

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1. Dönem Hâkim ve Savcı Yardımcıları Eğitimi Açılış Töreni’nde konuştu

“Adalete dair hemen her başlıkta çok kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Adalet Akademisi 1. Dönem Hâkim ve Savcı Yardımcıları Eğitim Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Adalete dair hemen her başlıkta çok kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz. İyi tesis edilmiş, nesnel, bağımsız ve tarafsız işleyen bir yargı, ekonomik gelişme ve kalkınmanın da güvencesidir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Türkiye Adalet Akademisi 1. Dönem Hâkim ve Savcı Yardımcıları Eğitim Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, yargı faaliyetlerinin gücünü ve itibarını hukukçunun ehliyetinden, adalete bağlılık gibi üstün ahlaki değerlerinden aldığını vurguladı.

Bu hakikat temelinde, güven veren adalet için etkin eğitim anlayışıyla Adalet Akademisi’nin yenilendiğini, güçlendirildiğini, imkânlarının genişletildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı sisteminin belkemiğini oluşturan hâkim ve savcıların en iyi şekilde yetişmeleri ve görevlerini layıkıyla yapabilmeleri için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesinin, bu inançla sürdürülen bir fikri takibin ve arayışın ürünü olduğuna dikkati çekerek, ülkede hukuk öğrenimi görmüş önemli sayıda insanın, hukuk eğitimi veren önemli sayı ve çeşitlilikte kurumların, fakültelerin bulunduğunu kaydetti.

Son 22 yılda avukat, noter, hukuk eğitimi görmüş personel, hâkim ve savcı sayılarında kayda değer bir artış sağlandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “2002 yılında 9 bin civarında olan hâkim savcı sayımız neredeyse 3 kata yakın bir artışla bugün 25 bine yaklaştı. Hiç şüphesiz bu sayısal büyümeye kalitenin de eşlik etmesi, niceliğin nitelikle desteklenmesi önemlidir. Bu bakımdan adaletin tecellisine nezaret edenlerin eğitimi, yetiştirilmesi ayrı ve başlı başına mühim bir meseledir. Hukukta belli ölçüde kurumsallaşmış, artık gelenekselleşmiş bir eğitimden, bu eğitimin bir metodolojisinden söz edebiliriz. Ancak bu eğitimin iyi bir hâkim, iyi bir savcı veya iyi bir avukat olarak temayüz etmesinin garantisi olmadığını yine hepimiz biliriz.”

“MESLEKİ BİLGİ, BECERİ VE YETERLİLİK FAKÜLTE EĞİTİMİNİ AŞAN BİR ÇABAYI GEREKTİRİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şu ayrımı çok iyi yapmamız şarttır. Hukuk fakülteleri ideal ve mevzu hukuku öğretir. Mesleki bilgi, beceri ve yeterlilik ise fakülte eğitimini aşan bir çabayı gerektirir. Mesleki olgunluk ve yeterlilik bizzat o mesleği icra ederek gelişen melekelerdir. Bilgiyi, hikmet ve irfanla buluşturan değerlerdir. Fakat değerler ile bilgi arasında bağ kurmayı sağlayan köprü ise tecrübedir. Hazreti Mevlana’ya atfedilen bir sözde bu ayrım şöyle anlatılıyor: ‘Gençlerin aynada göremediklerini yaşlılar bir tuğla parçasında okurlar.’”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilgiye erişmenin çok kolay olduğunu, cep telefonu veya bilgisayardan istenilen bilgiye süratle ulaşıldığını ama tecrübe ve bilgeliğin, insanı malumat yığını arasında yolunu kaybetmekten koruyan bir rehber olma vasfını hâlen koruduğunu belirtti.

“SİZLERİN VE SİZDEN SONRA GELECEKLERİN MESLEĞE EN İYİ ŞEKİLDE HAZIRLANMASINI AMAÇLIYORUZ”

Hâkim ve savcı yardımcılığı mekanizmasıyla bu dengeyi tutturmaya, bilgiyle tecrübeyi harmanlamaya çalıştıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni yetiştirme modelimizle sizlerin ve sizden sonra geleceklerin mesleğe en iyi şekilde hazırlanmasını amaçlıyoruz. Buna göre adaylıkta süre 2 yılken yardımcılıkta süreyi 3 yıla çıkardık. Akademideki eğitim süresini 7 aydan 10 aya yükselttik. Böylece yardımcıların 300 saat daha fazla eğitim almalarını sağlayacağız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yardımcıların sınav ve değerlendirme süreçlerini de yoğunlaştırdıklarını, araştırma, analitik düşünme, muhakeme ve yazım kabiliyetinin geliştirilmesi amacıyla da hâkim ve savcı yardımcılarına tez hazırlama yükümlülüğü getirdiklerini kaydetti.

Yardımcıların böylece 10 ay sürecek akademi eğitimleri ve usta çırak ilişkisi içerisinde 26 ay sürecek eğitici hâkim ve savcı yanındaki eğitimleriyle birlikte 3 yıllık yoğun, teorik ve pratik yönü güçlü, dolu dolu bir eğitimden geçeceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk hukukunun başucu kitaplarından Mecelle’de hâkimin tanımı çok veciz bir şekilde şöyle yapılmaktadır. Yürürlüğe girişinden 150 yıl sonra bile güncel arayışlara ilham kaynağı olan bu tanıma göre ‘Hâkim; hâkim, fehim, müstakim, emin, mekin ve metindir.’ Günümüz Türkçesiyle ifade edecek olursak, hâkimin bilge, feraset sahibi, dosdoğru, güvenilir, saygın ve zorluklar karşısında yılmayan metin bir karaktere sahip olması beklenir. Bu değer ve meziyetler bir ölçüde bilgi ve eğitimle ancak hepsinden daha ziyade tecrübeyle kazanılır” ifadesini kullandı.

Usta çırak ilişkisi içinde geçecek iki yıllık süre sonunda hâkim ve savcı yardımcılarının kürsü görevlerine tam manasıyla hazır hâle geleceklerine inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta eğitimlerine başlayan bin 76 hâkim ve savcı yardımcısını tebrik etti, başarılar diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sistemin fikri hazırlığından hayata geçirilmesine kadar tüm safhalarda emeği ve katkısı olan bakanları, milletvekillerini, uzmanları tebrik etti.

“ÇOK ÇETİN MÜCADELELER YÜRÜTTÜK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, adalete dair her başlıkta çok kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Toplum hâlinde bir arada yaşamanın şartlarından birisinin de bu birlikteliğin hukukunu oluşturmak, uygulamak ve gözetmek olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak insanın olduğu her yerde çatışma ve çelişkiler de kaçınılmazdır. Arzu edilmese dahi suç işlenir, hukuki ihtilaflar baş gösterir. Hukuk devleti bu ihtilaf ve çatışmalara hızlı, doğru ve kesin cevaplar vermeyi gerektirir. Adil ve etkili işleyen bir yargı sistemi, bunun kurumsal çerçevesidir. İyi tesis edilmiş bağımsız, nesnel ve tarafsız işleyen bir yargı, bu sistemin varlığı ekonomik gelişme ve kalkınmanın da güvencesidir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, adalet ve kalkınma kavramlarını birbirine bağlayarak çıktıkları siyaset yolculuğunda, bağımsız, tarafsız, adil ve etkili bir adalet sisteminin kökleşmesi için büyük emek verdiklerini söyledi.

Reform iradesini hep bu istikamette canlı tutuklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Hükûmet konaklarının bir katına sıkışmış adliyeler vardı. Bu, tarih oldu. Modern adliye binalarıyla adaletin çehresini değiştirdik. Dijital dönüşümle hizmete hız ve kolaylık getirdik. Çağın ve ihtiyaçların gerisinde kalan mevzuatı yeniledik. Artan bütçe payıyla daha kaliteli hizmet için imkân sağladık. Yeni mahkemeler kurarak milletimizin adalete erişimini güçlendirdik. Arabuluculuk ve uyuşmazlık yöntemlerinin kapsamını genişlettik. Tüm bunlarla birlikte güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir adalet sistemini tesis etmek için çok çetin mücadeleler yürüttük. Adalet hizmetlerinde fark oluşturan bütün bu yatırım ve hizmetlere rağmen başından beri insan dedik. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ dedik. Bu gün de ‘önce insan’ diyoruz, ‘her şey insan içindir’ diyoruz.”

“KENDİMİZE YENİ HEDEFLER BELİRLEYEREK YOLA DEVAM EDECEĞİZ”

Adaletin konusunun da sermayesinin de insan olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer yatırımlar ne kadar anlamlı olursa olsun adalet hizmetlerinin kalitesinde sağladıkları iyileşmeyi en büyük eserleri olarak gördüklerinin, bunu daha da geliştireceklerinin altını çizdi.

“Toplumdan yükselen taleplere, beklentilere ve serzenişlere göre yeni adımlar atacak, kendimize yeni hedefler belirleyerek yola devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, adliyenin kapısını adaletin kapısı hâline getirmenin sürekli çalışmayı, toplumu takip etmeyi ve reform iradesini diri tutmayı gerektirdiğini söyledi.

“İHTİYATI ELDEN BIRAKMADAN MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”

Hak ve adalet sancağını yere düşürmeden taşımanın, mücadele etmenin, kendini yenilemeyi gerektirdiğini, kendilerinin de bunun derdinde olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Geçmişte yargı araçsallaştırılarak bu millete çok büyük acılar yaşatıldı. 1960’dan beri bu ülkede yargı, üzülerek söylüyorum sivil siyaseti sınırlamanın, siyasete istikamet çizmenin yani vesayetin bir vasıtası olarak kullanıldı. Darbe dönemlerinde katledilen demokrasimizle özellikle adalet, adalete duyulan güven oldu. Yassıada mahkemelerinin, 12 Eylül mahkemelerinin verdiği kararların utancı, yıllarca adalet sistemimizin peşini bırakmadı. 28 Şubat döneminde işlenen hukuk cinayetleri, yıllar boyunca milletin vicdanını kanatmaya devam etti. Vesayetçilerin milleti hizaya sokmak için kullandığı bir sopaya dönüşen yargı kurumu görüntüsü, Türk demokrasisinde çok derin yaralar açtı.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Önce 17-25 Aralık emniyet yargı girişiminde, ardından 15 Temmuz ihanetinde FETÖ’cü militanların pervasızlıklarını çok iyi hatırlıyoruz. Karar alırken hukuk ve vicdanları yerine, bağlı oldukları örgüte veya vesayet odaklarına bakanların bu ülkeye verdiği zararın faturasını hâlen ödüyoruz. Ülkemizi ve milletimizi bir daha böyle sınamalarla karşı karşıya bırakmamakta kararlıyız. Devletimizi vesayet aparatlarından ve FETÖ artıklarından ne kadar temizlemiş olursak olalım dikkati ve ihtiyatı elden bırakmadan mücadeleyi sürdüreceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sevgili genç kardeşlerim bugün hayalini kurduğumuz çok değerli bir mesleğin sizler giriş kapısındasınız, hâkim, savcı yardımcılığı döneminin sonunda inşallah her biriniz hak ettiğiniz o cübbeyi giyerek kürsüdeki yerinizi alacaksınız. Çıktığınız bu zorlu yolculukta hepinize üstün muvaffakiyetler diliyorum” dedi.

“AZIĞINIZ BİLGİ, REHBERİNİZ AKIL VE VİCDAN, MENZİLİNİZ ADALET OLSUN”

“Azığınız bilgi, rehberiniz akıl ve vicdan, menziliniz adalet olsun” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yarın kürsüdeki yerlerinizi aldığınızda büyük veya küçük, önemli veya önemsiz pek çok davaya bakacaksınız. Konusu, içeriği, mahiyeti ne olursa olsun, önünüze gelen her olayda, her davada, her dosyada, bir insan hayatına dokunacağınızı hatırda tutmalısınız” diye konuştu.

Hiç kimsenin sebepsiz yere başkalarıyla nizalı duruma düşmek istemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ancak bir niza çıkmış ve zorunlu biçimde mahkemenin kapısı çalınmışsa, herkes saygın bir muamele görmek ve hakkına erişeceğinden emin olmak ister. Şunu lütfen unutmayınız, ihtilafların adilane biçimde çözülmesi, tarafların meşru çıkarının korunmasıyla kalmaz, toplum düzeninde de kırılan bir parçayı onarır, yerli yerine koyar.”

Adaletin tesisinde dava sahiplerinin tatminini aşan çok daha büyük bir sosyal faydanın olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin bilgi ve tanıklığına giren bir haksızlığın giderilmesinde, geniş toplum kesimlerinin merak ve ilgisinin doğal karşılanması gerektiğini söyledi.

“TOPLUM VİCDANINI TESKİN ETMEYEN KARARLAR, SOSYAL BARIŞ VE HUZURUN İNŞASINA DA KATKI SUNAMAZ”

“İlamların üzerinde, mahkemelerimizin Türk milleti adına karar verdiği yazıyorsa, davalarda toplumsal hassasiyetlerin gözetilmesi gayet tabiidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Toplum vicdanını teskin etmeyen kararlar, sosyal barış ve huzurun inşasına da katkı sunamazlar. Geçmişte bunun sayısız örneğini gördük. Bugün de zaman zaman görüyoruz. Toplumda cezasızlık algısına hizmet eden bazı kötü örneklerle maalesef karşılaşabiliyoruz. Bunların oranını en aza indirmek için yürütme ve yasama olarak üzerimize ne düşüyorsa yapmanın gayretindeyiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu çok net vurgulamak isterim, suç işleyenin, milletin malına, mülküne, namusuna ve canına kastedenin yeri sokaklar değildir, son raddeye kadar cezasını çekeceği hapishanelerdir. Şayet burada bir sıkıntı, eksik varsa gidermek boynumuzun borcudur. Tabii bunu söylerken vicdan tartısında hiçbir ağırlığı olmayan art niyetli kampanyaları, reyting ve etkileşim uğruna köpürtülen gösterileri ayrı tutuyorum” diye ekledi.

“SOSYAL MEDYA MECRALARI, GİDEREK BÜYÜK BİR OPERASYON AYGITINA DÖNÜŞMEYE BAŞLADI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbir kuralın, değerin, ahlaki sınırın olmadığı sosyal medya mecraları, giderek büyük bir operasyon aygıtına dönüşmeye başladı” ifadesini kullandı.

Etkileşim odaklı yeni medya düzeninin en büyük kurbanının adaletin temel ilkeleri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sanal âlemde karşılıklı mevzilenmiş infaz mangaları, her gün hedef tahtasına konacak bir şahıs, olay ve kurum mutlaka buluyor. Masumiyet karinesinin ihlal edilmesinden hoyratça yapılan aşırı genellemelere, hâkim ve savcılarımızın hedef gösterilmesinden itibar suikastlarına varıncaya kadar hukuk adına pek çok hukuksuzluğa imza atılıyor. Sadece adalet kurumuna değil toplumun iç barışına da zarar veren bu furyanın hep birlikte önüne geçmemiz gerektiği kanaatindeyim.”

“YÜRÜYEN SORUŞTURMANIN SELAMETİNİ KORUMAK, GÖZETMEK HERKESİN MESULİYETİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, adalet ve vicdan ölçüsünün başka hiçbir duygunun esiri olmaması için hızlı bir süreç yönetiminin faydalı olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: “Toplumun ilgisine mazhar olan her olayda haber ve bilgi alma hakkına elbette saygı duyuyoruz ancak toplumun merakını gideren yayınlar yaparken yürüyen soruşturmanın selametini de korumak, gözetmek herkesin mesuliyetidir. Ceza soruşturmalarında gizlilik kuralının gayesi hakikati örtmek değil maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını engelleyecek müdahalelerin önüne geçmektir. Milletimizin gündemini meşgul eden ve 85 milyon olarak hepimizin yüreğini yakan son hadiselere bu zaviyeden bakılmasında yarar görüyoruz.”

“ADALETİN TECELLİSİNE DESTEK VERMELİYİZ”

“İnsanlık olarak, toplum olarak nereye gidiyoruz?” sorusunun çok sık sorulduğu bugünlerde daha soğukkanlı olunması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Adaletin tecellisine destek vermeliyiz. Masum çocukların naaşı üzerinden milletin inanç değerleriyle, toplumun temeli olan aile kurumuyla, dinî müesseselerle siyasi ve ideolojik hesap görülmesine müsaade etmemeliyiz. Adaletin reyting ve etkileşim avcılığına kurban edilmesine göz yummamalıyız. Bu konuda herkesin, başta medyamız olmak üzere, tüm sorumluluk sahiplerinin azami hassasiyet göstermesi gerektiğine inanıyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütünün katlettiği binlerce bebek, çocuk ve genç için bugüne kadar seslerini çıkarmayanların riyakârlıklarını ibretle takip ettiklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Daha düne kadar bölücü canilerin terör eylemlerini aklama yarışına girenler, bugün vahşi bir cinayet üzerinden millete vicdan, ahlak, insanlık dersi vermeye kalkıyor. Katledilen çocuklar arasında bile ayrım yapacak kadar istismar siyasetine bulaşanları milletimizin takdirine havale ediyoruz. Milletimiz, derin irfanıyla kimin nerede durduğunu görmekte, kimin ne yapmaya çalıştığını gayet iyi bilmektedir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâkim ve savcı yardımcılarına eğitimlerinde başarılar diledi.

Genç Gazeteciler ANKARA

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT 47. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda düzenlenen TRT 47. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Konuşmasına salondakileri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışından gelen misafir çocuklara Türkiye’de bulunmaları ve sevinçlere ortak oldukları için teşekkür etti.

Program öncesi İstanbul’da ve Marmara Bölgesi’nde depremlerin meydana geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kısa bir süre önce İstanbul’da ve Marmara Bölgemizde 6,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İstanbullu kardeşlerim başta olmak üzere depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyoruz. AFAD ve Sağlık Bakanlığımız başta olmak üzere devletimizin tüm birimleri şu an teyakkuz halinde. Arama-tarama çalışmalarımız hassasiyetle devam ediyor. Biz de süreci çok yakından takip ediyoruz. Buraya gelmeden önce bakan arkadaşlarımızın yanı sıra AFAD Başkanımız ve İstanbul Valimizden en güncel bilgileri aldım. Elhamdülillah, şimdilik sıkıntılı bir durum görünmüyor. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü musibetten, afetten, kazadan, beladan, muhafaza eylesin diyorum.”

Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm çocukların 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bayramı sizlere armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimizi, şehit ve gazilerimizi şükranla yâd ediyorum” ifadesini kullandı.

TRT’nin bir yandan sorumlu yayın ve habercilik anlayışıyla başarılarına her gün yenisini eklerken, diğer yandan böylesine güzel ve anlamlı etkinliklerle kalpleri buluşturmaya devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1979’dan bu yana her sene düzenlenen uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği, TRT’mizin yüz akı işlerinden bir diğerini teşkil ediyor” dedi.

“KARDEŞLİĞİ NE KADAR YÜCELTİRSENİZ, DÜNYAMIZ O DERECE YAŞANILIR HÂLE GELECEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 120 farklı ülkeden 130 binden fazla çocuğun Türkiye’deki bu etkinliklerde misafir edildiğini anımsatarak, şunları kaydetti:

“Şenliklerin 47’ncisini ‘Hayat çocuklar gülünce güzel’ temasıyla gerçekleştiriyoruz. 30 ülkeden 600 gül yüzlü evladımızı külliyemizde ağırlayarak onların coşkusuna, mutluluğuna, enerjisine biz de ortak oluyoruz. Bugün burada yaşadığınız sevincin hiç azalmamasını, hayatınız boyunca yüzünüzden tebessümlerin asla eksik olmamasını temenni ediyorum. İnançlarımız, dillerimiz ve kültürlerimiz farklı olsa da hepimiz büyük insanlık ailesinin fertleriyiz. Hepimiz Hazreti Adem ile Hazreti Havva’nın çocuklarıyız. Siz çocuklar, kardeşliği ne kadar yüceltirseniz, unutmayınız dünyamız o derece yaşanılır hâle gelecektir.

Kalplerinizdeki sevgiyle, yüreklerinizdeki umutla, birbirinize duyduğunuz o tertemiz güvenle barışı ve huzuru sizler tesis edeceksiniz. Kötülere ve kötülüklere rağmen bu dünyayı sizler güzelleştireceksiniz. Kısacası bizim uğruna bedeller ödeyerek çetin mücadeleler neticesinde belli bir aşamaya getirdiğimiz hayallerin geri kalanını gerçeğe sizler dönüştüreceksiniz. Sizlere güveniyoruz, sizlere inanıyoruz. Hayat yolculuğunuzda hepinize şimdiden başarılar diliyor, her birinizi o ışık saçan gözlerinizden öpüyorum.”

Organizasyonun düzenlenmesinde emeği geçen TRT ailesine de teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuklardan aileleri ve arkadaşlarına Türkiye’den kucak dolusu selam götürmelerini istedi.

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

HABER BURADA

Dünya

“Çocuklar bu ülkenin temeli, yarının umududur. Onlara göstereceğimiz sevgi, geleceğe yapılmış en değerli yatırımdır.” 23 Nisan bayramınız kutlu olsun!

23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin açıldığı ve Türk Milletinin egemenliğini ilan ettiği tarihtir.

Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz’ Mustafa Kemal Atatürk.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1924’te 23 Nisan gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929 tarihinde Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiş ve bu tarihten itibaren 23 Nisan yurt sathında Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. Çocuklara armağan edilen tek evrensel bayram olma özelliği taşıyan 23 Nisan, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin onlara güveninin göstergesidir. Atatürk, dünya tarihinde çocuklara bayram armağan eden tek liderdir.

UNESCO’nun 1979 yılını “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilan etmesiyle, bu bayram dünya çocuklarıyla bir arada, büyük bir coşku ve heyecanla kutlanmaktadır. Dünya barışı adına, geleceğin büyükleri ve yöneticileri olan çocukların bu gün vesilesiyle bir araya gelmeleri, çocukça bir masumiyetle birbirleriyle kucaklaşmaları bizim için gurur kaynağı olmuştur.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, gelecek nesillere verdiği önemi şu sözleriyle ifade etmektedir; “Küçük hanımlar, Küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” Sözleriyle çocuklarımızın geleceğin umudu ve mimarı olduklarını belirtmiştir.

“Çocuklar bu ülkenin temeli, yarının umududur. Onlara göstereceğimiz sevgi, geleceğe yapılmış en değerli yatırımdır.” 23 Nisan bayramınız kutlu olsun!

Genç Gazeteciler

Enerji petrol medya Ceo – Mehmet Ali setencioğlu

HABER BURADA

Dünya

“TÜRKSAT 6A ile Türkiye, kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A Hizmete Alma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz TÜRKSAT 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜRKSAT Gölbaşı Yerleşkesi’nde düzenlenen TÜRKSAT 6A Hizmete Alma Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A’nın, 9 Temmuz 2024’te uzaya fırlatıldığını, ilk test yayınının ise 17 Şubat’ta yapıldığını belirtti.

Tüm süreçlerin sorunsuz ve sıkıntısız bir şekilde tamamlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A’nın ülke ve millet için hayırlı olmasını diledi.

Tasarımından üretimine, nakliyesinden uzaya fırlatılmasına, yörüngeye oturtulmasından test aşamasına kadar projenin başarıyla ilerletilmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, projeye destek olan ve uzay sanayisine gönül vermiş tüm personeli tebrik etti.

En az 15 yıl hizmet verecek TÜRKSAT 6A ile birlikte TÜRKSAT’ın işlettiği haberleşme uydularının sayısının altıya, uzaydaki uyduların toplam mevcudunun da 10’a yükseldiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yer sabit özelliği taşıyan yeni haberleşme uydusunun televizyon yayıncılığı başta olmak üzere acil durum haberleşmesi hizmetlerini de geniş bir kapsama alanında sunacağını söyledi.

Kesintisiz televizyon yayıncılığı açısından kritik önem taşıyan TÜRKSAT 6A ile televizyon yayını yapılan uyduların artık yedeklenebileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzay iletişim ve haberleşme sektörleri için atılmış çok büyük bir adım olan TÜRKSAT 6A uydusunun ülke ve millet için hayır getirmesini temenni etti.

Özellikle haberleşme uyduları gibi teknolojilerin dışa bağımlı olmadan üretilmesinin millî güvenlik açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz TÜRKSAT 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi. Yeni haberleşme uydumuz, yerli ve millî teknoloji üretme hedefimiz doğrultusunda 20 yıla yayılan titiz, yoğun ve meşakkatli bir çalışmanın ürünüdür.” ifadesini kullandı.

“KARAMSARLIK AŞILAYANLARA, KENDİ ÜLKESİNDEN UMUDUNU KESENLERE KULAK ASMADIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktaya gelmenin kolay olmadığını belirterek, hayata geçirilen teknoloji transfer programıyla 3A, 4A ve 4B uydularının üretiminde TÜRKSAT mühendislerinin de yer almasını sağladıklarını anımsattı.

Devamında 5A ve 5B uydularının yapımında 12 mühendisi tasarım, üretim ve test başlıkları süreçlerine doğrudan dâhil ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllara sâri bu çalışmalar ve tecrübelerle uzay teknolojileri alanında pek çok kritik eşiğin aşıldığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece en yüksek yerlilik oranına sahip TÜRKSAT 6A uydusunu üretme imkân, yetenek ve tecrübesine sahip olunduğunun altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yapamayız’ diyenlere inat, ‘Biz yaparız, hatta daha iyisini yaparız’ dedik. Karamsarlık aşılayanlara, kendi ülkesinden, kendi milletinden umudunu kesenlere asla kulak asmadık. Yani yılmadan, yorulmadan, inanç, sabır ve azimle çalışarak bugünlere kadar hamdolsun alnımızın akıyla geldik. Bugünkü başarı, lafa her başladıklarında ‘Bizden bir şey olmaz’ diyerek gençlere umutsuzluk aşılayan eşik zihniyete indirilmiş ağır bir darbedir” diye konuştu.

Mühendislere ve Türkiye’nin uzaydaki varlığına güç katanlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 yıldır olduğu gibi önce hayalleri hedeflere sonra da hedefleri gerçeklere dönüştürmeye devam edeceklerini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve millî haberleşme uydusu ile TÜRKSAT’ın hizmet verdiği alanın, Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya’yı da kapsayacak şekilde daha da genişleyeceğini belirterek, “Uydularımızın dünya genelinde ulaştığı nüfus 3,5 milyardan 5 milyara yükselecek” ifadelerini kullandı.

Teknoloji transferi ve tecrübe kazanımı sayesinde Türkiye’nin artık uydu ve bileşenlerinin tasarım ve üretiminde önemli bir pazar payına sahip olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, devrim niteliğindeki bu projeyle, yerli ve millî bir haberleşme uydusu platformuna sahip olunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana paydaşların yanı sıra alt yüklenicilerle birlikte uydu üretim ekosistemi kurarak, birçok kurum ve kuruluşun uzay sanayisine katkı vermesini sağladıklarını kaydederek, şöyle konuştu: “Tüm aşamalarda aktif roller üstlenen onlarca mühendis ve personelimizle birlikte uydu ve uzay teknolojileri için insan kaynağı yetiştirmiş olduk. Proje paydaşlarının geliştirdiği ekipmanlarla uluslararası ölçekte rekabet edebilme düzeyine eriştik. İhracat kapasitemizi daha da güçlendirdik. SpaceX ile ortak çalışmalar yürütme yanında fırlatma süreci de TÜRKSAT tarafından yönetildi. Dünya nüfusunun yüzde 60’ından fazlasını yani 5 milyarlık bir nüfusu ihtiva eden kapsama alanıyla uzay çalışmaları ve uydu yayıncılığında parmakla gösterilen ülkeler arasına girdik.”

Elde edilen bu kazanım ve etkinliklerle millî uydu markası oluşturma ve millî uzay şirketi kurulması noktasında önemli bir fırsatın yakalandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelecekteki ay ve derin uzay görevleri, haberleşme uyduları ve takım uydu projelerinin hayata geçirilmesinde de yine bu birikimden istifade edeceğiz” dedi.

Çıtayı sürekli yukarıya çıkartarak hedeflere ulaşacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyadaki gelişmelere baktığımızda şu gerçeği hepimiz görmekteyiz, Türkiye’nin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmaktadır. Küresel sistemde hak ettiğimiz yere gelmeye çok yakınız” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiç kimsenin bu fırsatı heba etmesine izin veremeyeceklerini vurgulayarak, daha önce dünyada benzer değişimler olurken, Türkiye’nin kendi iç çekişmeleriyle meşgul olduğunu anımsattı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler yaşanırken biz millet olarak enerjimizi gereksiz, faydasız, boş tartışmalarla harcadık. Türkiye’nin dışarıyla ilgilenmemesi için her şey yapıldı, her şey denendi. Mezhep, köken, görüş farklılıkları üzerinden bizi iç meselelerimizle meşgul ederek, Türkiye’yi küresel rekabette minder dışına itmeyi başardılar. Bizimle aynı ligde olan ülkeler, teknolojide birbirleriyle kıran kırana bir yarış içindeyken, hatırlayın bu ülkenin gündemi, başörtüsüydü, sakaldı, sarıktı, çarşaftı, irtica idi, yeşil sermayeydi. Kendilerine bir iç düşman ürettiler ve Türkiye’yi o iç düşmanla oyaladılar. Peki, sonuçta ne oldu? Türkiye kaybetti, millet kaybetti. Eller koşar adım ilerlerken, biz yıllarca yerimizde saydık. Rakiplerimizle aramızdaki mesafenin açılmasına engel olamadık. Ekonomide, demokraside, dış politikada, toplumsal barış ve huzurda çok ağır faturalar ödemek zorunda kaldık.”

“TÜRKİYE’NİN İSMİ, BÖLGESİNİN BİR KUTUP BAŞI OLARAK HER PLATFORMDA DAHA FAZLA ZİKREDİLİYOR”

Bugün de dünyanın büyük bir dönüşümün arifesinde olduğunu, gümrük tarifeleri restleşmeleri ile küresel ticaretin kurallarının kökten değiştiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut krizlerin çözülemediği gibi her gün yeni bir gerilime uyanıldığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası sistemin, Gazze’deki soykırımla birlikte itibarını iyice kaybettiğine işaret ederek, şunları kaydetti: “Batı dünyası ve kurumları eski etkinliğini tamamen yitirmiş durumda. Yapay zekâ teknolojilerinin nereye varacağını kimse kestiremiyor. Yani eski sistem hızla yıkılırken, yerine ne konacağını tam olarak kimse kestiremiyor. Türkiye’nin ismi, bölgesinin bir kutup başı olarak her platformda daha fazla zikrediliyor. Ama böylesi kritik bir dönemde bakıyorsunuz, ana muhalefet partisi eliyle Türkiye tekrar tartışmaların, eski kavgaların içine çekilmek isteniyor. Ülkemize geçmişte bedel ödetmiş bayat senaryolar yine bu çevrelerin figüranlığında tekrar tedavüle konulmaya çalışılıyor. Sokaklarımızın terörize edilmesinden, Türkiye’nin Batıya ve batılı medya kuruluşlarına pervasızca şikâyet edilmesine, üniversite ve lise gençliğinin kışkırtılmasından, boykot çağrılarıyla ülke ekonomisine zarar verilmesine kadar tüm tuşlara aynı anda basılıyor.

Son olarak gerilim ve istismar siyasetlerine Gazze soykırımını alet ettiler. 50 bin masum katledilirken, ‘bize ne Filistin’den’ diyerek tam 18 aydır sustukları, topraklarını savunan Filistinli direnişçilere ‘terörist’ iftirası attıkları bir insani trajediden siyasi rant sağlamaya çalıştılar. Şunu açık ve net söylemek isterim, oyuncular değişmiş olsa da oynanan oyunun aynı olduğunu biz biliyoruz. Milletimiz de ne yapılmaya çalışıldığının gayet farkında. Dolayısıyla ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, arzu ettikleri kaos ve kargaşa ortamını bir türlü oluşturamıyorlar. Hükûmet olarak biz de hizmet ve eser siyasetimizden kopmayarak onların tuzağına düşmüyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Türkiye’nin en stratejik projelerinden biri olan Silvan Sulama Tüneli’nin kazılarına başlayarak neticeyi aldıklarını anımsattı.

“TARİHÎ BİR BAŞARI HİKÂYESİNE ŞAHİTLİK EDİYORUZ”

Yine geçen hafta İstanbul Havalimanı’nda eş zamanlı üçlü bağımsız pist dönemini başlattıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Amerika’dan sonra bu uygulamayı hayata geçiren ikinci ülke olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin “oraya uçak inmez” dediği havalimanına artık aynı anda üç uçağın inip kalktığına dikkati çekerek, “Bugün de hamdolsun TÜRKSAT 6A’yı devreye alıyoruz. Bundan 31 yıl önce TÜRKSAT 1B uydusu ile başlayan uzay maceramızı çok daha yüksek bir düzeye eriştirmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. İnançla, azimle, emekle her cümlesi bilgi, tecrübe ve alın teriyle yazılmış tarihî bir başarı hikâyesine hep birlikte şahitlik ediyoruz.”

Projede yer alan kurumlarla, mühendislerle, çalışanlarla ne kadar iftihar edilse az olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bütün bunlar, inşa edilmekte olan Türkiye Yüzyılı’nın müjdeleridir. Allah’ın izniyle çok daha iyi yerlerde olacağız. Gençlerimize güçlü, müreffeh ve itibarlı bir Türkiye teslim edeceğiz. Milletimizin desteğiyle çıktığımız bu yolda Rabbim hepimize yardımcı olsun. Bizi daha nice başarılara ulaştırsın diyorum. Bu vesileyle 15 Temmuz hain darbe girişiminde FETÖ’cü teröristler tarafından burada şehit edilen Ahmet Özsoy ve Ali Karslı kardeşlerime Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. İlk yerli ve millî haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A’nın bir kez daha ülkemiz ve milletimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Projede emeği, katkısı, alın teri ve fikir teri olan tüm kardeşlerimi kutluyorum.”

GENÇ GAZETECİLER TÜRKİYE

HABER BURADA

DÜNYA

seers cmp badge