Connect with us

Güncel

12. ULAŞTIRMA VE HABERLEŞME ŞÛRA’SI BAŞLADI

ULAŞTIRMA BAKANI KARAİSMAİLOĞLU: ERİŞEBİLİRLİĞİ MERKEZE ALAN ÇALIŞMALARA HIZ KESMEDEN DEVAM EDİYORUZ”

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 12. Ulaştırma ve Haberleşme Şûra’sında konuştu, ulaştırma ve haberleşme sektöründeki yatırımlara ve hedeflere dikkati çekti. Erişilebilirliği merkeze alan, verimli, sürdürülebilir, akıllı ve entegre hareketliliği sağlamak için çalışmalara hız kesmeden devam ettiklerini belirten Karaismailoğlu, “Bütünsel kalkınmayı sağlayacak ekonomi ve ulaşım koridorlarının gelişimi ve ülkelere etkisi gibi önemli konularda sektördeki işbirliği fırsatlarını, bölgesel sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koyacağız. Geleceğe yönelik fırsatları belirleyeceğiz ve iş birliği olanaklarımızı masaya yatıracağız” dedi..

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 3 gün sürecek 12. Ulaştırma ve Haberleşme Şûra’sının açılışında konuştu. Şûra’da geleceğe yönelik ulaşım ve haberleşme stratejilerini ve çözüm önerilerini ortaya koymak üzere “Lojistik-Mobilite-Dijitalleşme” odağında paneller ve sektör toplantıları gerçekleştirileceğini kaydeden Karaismailoğlu, 3 gün boyunca ulaşım ve iletişim dünyasının kalbinin İstanbul’da atacağını söyledi. Haberleşme ve ulaştırma sektörlerinin, küresel dünyada ekonominin temel sütunları arasında yer aldığını vurgulayan Karaismailoğlu, şöyle devam etti:

“İletişim ve ulaşım çağının hayli gelişmiş bir safhasını yaşıyoruz. Artık ülkelerin sağlıklı bir iletişim ve ulaşım altyapısına sahip olmadan küreselleşen dünyada rekabet etmesi mümkün değildir. Teknolojinin ilerleme ve yeniliklerinin, zamanın akışını hızlandırdığı bir bilgi çağında yaşıyoruz. Artık uzak-yakın, bilinen-bilinmeyen, tanıdık-yabancı gibi kavramlar anlamsızlaştı, sınırlar şeffaflaştı, karşılıklı etkileşimin önündeki engeller büyük ölçüde kalktı.”

BİRKAÇ SAATLİK İLETİŞİM KESİNTİSİNDE YERLİ VE MİLLİ UYGULAMALARIN NE KADAR GEREKLİ OLDUĞUNA ŞAHİT OLDUK

Toplumların, sadece kendilerine sunulanı değil, her alanda dünyada en iyi olanını, anında talep etmeye başladığını kaydeden Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, birkaç saatlik iletişim kesintisinin bile toplumda oluşturduğu rahatsızlığa yerli ve milli uygulamaların ne kadar gerekli olduğuna çok yakında bir kez daha şahit olunduğunu söyledi. “Şeffaflık, özgürlük, adalet, hesap verebilirlik ve iyi yönetim artık sadece dünyanın imtiyazlı bir bölümü için değil, tamamı için geçerli değerler haline dönüştü” diyen Karaismailoğlu, bunu anlamayan, reddeden, dönüşüme ayak uyduramayan

ülkelerin, olayların ve zamanın arkasında kalacağının açık olduğunun altını çizdi.

TEKNOLOJİYE GEM VURMAK MÜMKÜN DEĞİL

Karaismailoğlu, “Şu tartışmasız bir gerçektir ki; teknolojiye gem vurmak mümkün değildir. Çünkü, bugün hayal edilenler yarının gerçeklikleridir. Teknolojik gelişmeler, yarının dünyasını bugünkünden çok daha şeffaf hale getirecek ve hiçbir şeyi dar bölgeler içerisinde bırakmayacak. Ülkelerin dünya ve çağın gereklerine entegre stratejiler dahilinde, ulaşım ve iletişim altyapılarına yatırım yapması şarttır. Bizim için de üç kıtanın kesiştiği noktada bulunan, jeopolitik ve jeostratejik konumuyla Türkiye’nin ulaştırma ve haberleşme stratejisini, bölgesel ve küresel boyutlarıyla planlanması ayrı bir önem taşımaktadır. Çünkü her şeyden önce, dünya üzerinde bir coğrafi alanın bölge olarak adlandırılabilmesi için ülkeler ve halklar arasında iletişim ve etkileşimi mümkün kılacak haberleşme ve ulaşım ağları olmalıdır” diye konuştu.

Bunun tarih boyunca böyle olduğunu kaydeden Karaismailoğlu, “Mesela İpek Yolu ya da Baharat Yolu olmadan Avrasya Bölgesi’nden bahsetmek mümkün değildi. Ulaşım ağları sayesinde farklı medeniyetler birbirleriyle hem ticari, hem de insani ilişkiler geliştirdiler. Bugün de olduğu gibi Türkiye, tarih boyunca hem coğrafi hem kültürel olarak kıtaların, medeniyetlerin ve kadim ulaşım koridorlarının kesişme noktasında yer aldı. Asya ve Avrupa arasındaki doğu-batı koridorunda doğal bir köprü olduğu gibi, Kafkas ülkeleri ve Rusya’dan Afrika’ya uzanan kuzey güney koridorlarının da tam ortasındadır” dedi.

Türkiye’nin 4 saatlik bir uçuş ile 1 milyar 650 milyon insanın yaşadığı, 38 trilyon dolar gayri Safi Milli Hasılaya sahip ve 7 trilyon 45 milyar dolar ticaret hacmi bulunan 67 ülkenin merkezinde olduğuna vurgu yapan Karaismailoğlu, “Jeostratejik konumumuzdan hareketle, ulaşım ve iletişim stratejilerimizi küresel ve bölgesel şartlar ışığında yeniden tanımlamak ve bu stratejileri her daim güncel tutmak Türkiye için vazgeçilmezdir” ifadelerini kullandı.

BÖLÜNMÜŞ YOL AĞINI 28 BİN 340 KM’YE ÇIKARDIK

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Siyaset demek; ülke için eser üretmek, millete hizmet etmek demektir” ifadesine dikkati çeken Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, 19 yıldır bu anlayışla çalıştıklarını, ulaşım ve iletişim alanında gerçekleştirilen yatırımlarla çehresi aydınlanan Türkiye’nin gelecek vizyonunu; dünyanın nabzını tutarak, teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek ve daima entegrasyonu merkeze koyarak şekillendirdiklerini belirtti. Ulaşım ve iletişim alanında Türkiye’nin 2002’den bu yana kat ettiği gelişmelere değinen Karaismailoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Son 19 yılda ülkemizin yıllardır süren ulaşım altyapısı problemini büyük ölçüde çözdük. Nice dev ulaştırma projelerini tamamladık ve hizmete açtık. 2003 yılı öncesi mevcut 6 bin 101 kilometre uzunluğundaki bölünmüş yol ağımızı 28 bin 340 kilometreye çıkardık. Otoyol uzunluğumuzu 3 bin 532 kilometreye ulaştırdık. Osmangazi Köprüsü’nün dahil olduğu İstanbul-İzmir Otoyolu’nu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü içeren Kuzey Marmara Otoyolu’nu, Ankara-Niğde Otoyolu’nu ve Menemen Çandarlı Otoyollarını bitirdik. Edirne’den Şanlıurfa’ya kesintisiz otoyol bağlantısı tesis ettik. Aydın-Denizli Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu Nakkaş-Başakşehir Kesimi ve 1915 Çanakkale Köprüsü’nün de dahil olduğu Malkara- Çanakkale otoyol yapım çalışmalarımız ise devam ediyor. 1915 Çanakkale Köprüsü, 2 bin 23 metre orta açıklık ile Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümünü sembolize edecek. Bu uzunluğu ile tamamlandığında ‘dünyanın en büyük’ orta açıklıklı asma köprüsü unvanına sahip olacak. Yaklaşım viyadükleri ile beraber toplam geçiş uzunluğu ise 4 bin 608 metreye ulaşmaktadır. İki çelik kule arasındaki Köprümüz, dünyada ikiz tabliye olarak tasarlanan nadir asma köprülerden biri olma özelliğine sahip.1915 Çanakkale Köprüsü, feribotla bekleme süresiyle ve hava durumları nedeni ile çoğu zaman saatler süren Çanakkale Boğazı’ndan geçiş süresini 6 dakikaya kadar indirecek. 1915 Çanakkale Köprüsü’nün açılışını 18 Mart 2022’de gerçekleştirerek tüm dünyanın hizmetine sunacağız.”

Yeni otoyol çalışmalarına da devam edeceklerinin altını çizen Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, Yap-İşlet-Devret modeliyle 2023 yılına kadar toplam 6 proje ile 579 kilometre ve 2035 yılına kadar toplam 13 proje ile 3 bin 767 kilometre daha otoyol yapımını hayata geçirmeyi planladıklarını açıkladı. Karaismailoğlu, bölünmüş yol ve otoyol yapımına ağırlık verildiği gibi diğer yolların da fiziki ve geometrik standartlarının iyileştirilmesi çalışmalarına da yoğunlaşarak ayrıca 15 bin km daha tek yolu tamamladıklarını söyledi.

TÜNEL UZUNLUĞUNU 30 KATIN ÜZERİNDE ARTTIRDIK

Geçit vermeyen dağları tünellere, vadileri köprülerle, viyadüklerle aştıklarını kaydeden Karaismailoğlu, 50 kilometre olan toplam tünel uzunluğunu ise tam 30 katın üzerinde artırarak 631 kilometreye yükselttiklerinin altını çizdi. Tünel yapımında 2023 yılına kadar 720 kilometre, 2035 yılına kadar bin 50 kilometre trafiğe açarak hizmet vermeyi hedeflediklerini belirten Karaismailoğlu, “Yollarımızı inşa ederken akıllı ulaşım sistemlerini yaygınlaştırmak için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yakıttan tasarruf etmek, çevreye daha az zarar veren alternatifleri oluşturmak, ekonomik canlılığı ve lojistik hareketliliği tesis etmek için, Bakanlığımız tarafından hayata geçirilen Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri Strateji Belgesi ve 2020-2023 Eylem Planını sıkı sıkıya takip ediyoruz. Karayollarına yaptığımız yatırımlarla taşıt hareketliliği yüzde 170 artmasına rağmen trafik kazalarında yüzde 80’e varan azalma oldu. Yani, bu yatırımlar sayesinde her yıl binlerce can kurtardık” şeklinde konuştu.

58 MİLYONUN ÜZERİNDE YOLCU YHT İLE SEYAHAT ETTİ

Asya ile Avrupa arasında, Çin’den Londra’ya kadar uzanan Demir İpekyolu’nun Orta Koridoru’ndaki Türkiye’nin, uluslararası yük ve yolcu taşımacılığında da stratejik öneminin çok büyük olduğuna dikkati çeken Karaismailoğu, bu gerçeklikten hareketle demiryollarında bir reform süreci başlattıklarını anlattı. 2003 yılına kadar el değmeyen demiryollarının tamamını yenilediklerini vurgulayan Karaismailoğlu, “Milletimizin yarım asırlık hayali Yüksek Hızlı Tren hatlarını inşa ettik. Ankara-Eskişehir-İstanbul-Konya, hızlı tren hatlarını ülkemize kazandırdık. Ülkemizi yeniden demir ağlarla örme hedefleri kapsamında demiryolu uzunluğunu 12 bin 803 kilometreye çıkardık. Bugüne kadar 58 milyon üzerinde yolcu Yüksek Hızlı Trenler ile seyahat etti. Yüksek Hızlı Tren çalışmalarımızı burada bırakmadık. Sonuna geldiğimiz Ankara-Sivas ve Konya Karaman Hızlı Demiryolu hattı inşasını tamamlamak için çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Ayrıca Ankara-İzmir, Ankara-Bursa, Mersin-Adana-Gaziantep, Karaman -Ulukışla güzergahlarında da çalışmalarımız hızla devam ediyor. Bu çalışmaların yanı sıra; sinyalli hat uzunluğumuz yüzde 172, elektrikli hat uzunluğumuz ise yüzde 180 arttırdık” diye konuştu.

BAKÜ-TİFLİS-KARS HATTINDA 1 MİLYON 290 BİN TON YÜK TAŞINDI

Dünyanın en önemli ulaşım projelerinden biri olan Marmaray’la iki kıtayı birbirine deniz altından bağladıklarını ifade eden Karaismailoğlu, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu hattını açarak Asya’dan Avrupa’ya kesintisiz demiryolu bağlantısı sağladıklarını belirtti. Bu hattın Pekin’den Londra’ya uzanan orta koridorun ve Kazakistan’dan Türkiye’ye uzanan Demir İpek Yolu’nun en stratejik bağlantı noktası haline geldiğini ve demiryolu yük taşımacılığı alanında yeni bir çağ başlattığının altını çizen Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, “Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu hattı; Çin ile Türkiye arasındaki yük taşıma süresini 1 aydan 12 güne, Marmaray’ın bu hatta entegre olmasıyla da Uzak Asya ile Batı Avrupa arasındaki süreyi 18 güne düşürmüştür. Asya ile Avrupa arasındaki küresel ticaret ağları için yeni ve çok önemli bir alternatif oluşturmuştur. Bakü-Tiflis-Kars hattında bugüne kadar toplam bin 133 tren, 20 bin 819 vagon ile 1 milyon 290 bin ton yük taşındı” dedi.

185 KM UZUNLUĞUNDA RAYLI SİSTEM YAPIM ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR

Uluslararası ve ulusal demiryolu işletmesiyle birlikte aynı zamanda kent içi raylı sistemlere de ciddi yatırımlar yaptıklarını kaydeden Karaismailoğlu, Türkiye genelinde 12 ayrı şehirde toplam 811,4 kilometre şehir içi raylı sistem hattının işletildiğini vurguladı. Bu hatların 312,2 kilometre uzunluğundaki bölümünün Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yapıldığını belirten Karaismailoğlu, İstanbul, Bursa, Ankara, Kocaeli, Konya, Kayseri ve Gaziantep olmak üzere 7 ayrı şehirde 14 hatta yaklaşık 185 kilometre uzunluğunda raylı sistem yapım çalışmalarının da devam ettiğini belirtti.

“Demiryolu ulaşım ağındaki tüm bu başarılarımızı, yine aynı dönemde gelişen yerli ve milli demiryolu endüstrisi ile adeta taçlandırdık” diyen Karaismailoğlu, raylı sistem araçlarının farklı bölümlerinin yapıldığı üç önemli şirketini TÜRASAŞ çatısı altında birleştirerek Türkiye’nin raylı sistem üretim süreçlerinde yeni bir ivme ve sinerji yakaladıklarını ifade etti. TÜRASAŞ’ı Orta Doğu’nun en büyük raylı sistem araç üreticisi haline getirdiklerini anlatan Karaismailoğlu, “Saatte 160 kilometre hıza sahip Milli Elektrikli Tren setinin test süreçlerini tamamladık. 2022 yılında milli elektrikli lokomotifin seri üretimine başlayacağız.

Saatte 225 kilometre hıza sahip Milli Hızlı Trenin tasarım çalışmalarını tamamlayarak prototip üretim aşamasına geleceğiz. Bu projelerimizle birlikte metro, banliyö ve tramvay tasarım ve üretimi dahil olmak üzere raylı sistem araçları üretiminde ülkemiz için önemli bir aşamaya ulaşmış olacağız” dedi.

HAVACILIK SEKTÖRÜNE 114 MİLYAR TL’NİN ÜZERİNDE YATIRIM YAPILDI

Hava ulaşım faaliyetlerinde son yıllarda eksen kayması yaşandığına dikkati çeken Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Küresel nüfus hareketleri ve ticari dengelere bağlı olarak hava ulaşım faaliyetleri, bugün hızla batıdan doğuya kaymaktadır. Türkiye, coğrafi bakımdan üç kıtanın ortasındaki kilit konumuyla, gelişmiş pazarlar ile gelişmekte olan pazarlar arasındaki uçuş rotaları üzerinde yer almaktadır. Bunları dikkate alarak 2003 yılından itibaren yürüttüğümüz hava ulaşım politikaları ve faaliyetleriyle, dünyada en hızlı gelişim gösteren ülkelerden biri haline geldik. 2003-2021 yılları arasında 114 milyar Lira’nın üzerinde havacılık yatırımı gerçekleştirdik. Bu sayede; 26 noktaya yapılan iç hat uçuşlarımızı, bugün 56 noktaya çıkardık.

2003 yılında 50 ülke ile 60 noktaya uçuş yapılırken, bugün 127 ülkede 329 noktaya ulaştık. Dünyada ulaşamayacağımız yer kalmayacak dedik ve çok şükür bu hedefimizi büyük oranda gerçekleştirdik. Yapımları devam eden Çukurova, Tokat, Rize-Artvin, Bayburt-Gümüşhane ve Yozgat havalimanları ile havayolu ulaşım ağımızı daha da güçlendireceğiz. Bugün ülkemiz, özellikle de İstanbul, dünyanın en büyük küresel transit merkezlerinden biridir. 29 Ekim 2018 tarihinde hizmete geçen İstanbul Havalimanı dev kapasitesiyle, Türkiye’yi uluslararası bir aktarma merkezi yaparak, ülkemizi küresel havacılıkta zirveye taşıdı. Hizmete girdiği ilk günden bugüne 100 milyonun üzerinde yolcu ağırladı. 2021 yılı ilk 8 ay istatistiklerine göre; Avrupa’da en yoğun havalimanları sıralamasında yaklaşık 21 milyon yolcuya hizmet veren İstanbul Havalimanı ilk sırada. Ayrıca İstanbul Havalimanı, “Dünyanın En İyi 10 Havalimanı” arasında 2. sırada yer aldı. Küresel planda iddialı havayolu şirketleri için faaliyet merkezi olarak hizmet edecek bu tür üsse sahip olmak çok ama çok önemli bir unsurdur. Bu bağlamda havayolunun yükselen değeri ve göklerdeki temsilcimiz Türk Hava Yolları’nın daha da güçlenebilmesi için İstanbul Havalimanı çok yerinde bir adım olmuştur. Dünyanın en büyük havayolu şirketlerinden biri olan Türk Hava Yolları, dünyanın en büyük havalimanlarından biri olan İstanbul Havalimanı ile birlikte artık geleceğe çok daha emin adımlarla yürümektedir.”

SIRADA 5B VE 6A UYDULARIMIZ VAR

“İstikbal Göklerdedir sözünden hareketle çıtayı daha da yüksek tutarak uzay havacılığında da büyük başarılar elde ediyoruz” diyen Karaismailoğlu, Türkiye’nin uzayda da söz sahibi olabilmesi için başta haberleşme uyduları olmak üzere, çok amaçlı gözlem ve alçak yörünge uyduları yaptıklarını söyledi. Haberleşmedeki iletişim uydusu Türksat 5A’yı 8 Ocak’ta yörüngesine fırlattıklarını, Haziran ayı içerisinde hizmete aldıklarını anımsatan Karaismailoğlu, 3 kıtaya yayılan geniş bir coğrafyada televizyon ve veri haberleşme hizmeti verildiğini belirtti. Karaismailoğlu, “Şimdi sırada TÜRKSAT 5B ve 6A uydularımız var. Türksat 5B’nin tasarım ve üretim aşamaları başarı ile tamamlandı. Milli Haberleşme Uydumuz Türksat 6A’nın ise montaj, entegrasyon ve testleri Ankara’daki Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nde devam ediyor. Uydunun üretim ve test sürecinin 2022 yılı sonunda tamamlayarak, 2023 yılı ilk çeyreği içinde de fırlatılmasını planlıyoruz. Bunu gerçekleştirdiğimizde haberleşme uydusu üretebilen 10 ülke arasında yer alacağız” diye konuştu.

DENİZ YOLU PAYI YÜZDE 36 ARTTI

Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 90’ının denizyoluyla yapıldığını, denizciliğin dünya için vazgeçilmez olduğunu vurgulayan Karaismailoğlu, düşük maliyetli ve verimli olmasıyla deniz taşımacılığının; sürdürülebilir ekonomik gelişme ve refah için de olmazsa olmaz olduğunu ifade etti. Denizcilik alanında da devrim niteliğinde gelişmeler kaydettiklerini vurgulayan Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, “Ülkemizin toplam dış ticareti içinde deniz yolunun ekonomik payı 2003 yılında 57 milyar dolar iken, 2020 yılında 216 milyar dolara yükseldi. 2021 yılının Ocak-Temmuz döneminde deniz yolunun payı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 36 artarak 158 milyar dolar oldu. 4 Haziran 2021 günü Karadeniz’de faaliyetlerine başlayan Filyos Limanı, yıllık 25 milyon ton konteyner elleçleme kapasitesi ile büyük tonajlı gemilerin yeni adresidir. Rusya, Balkanlar ve Orta Doğu ülkeleri arasındaki potansiyel trafikten kaynaklanacak kombine taşımacılık zinciri için önemli bir aktarma merkezidir. Yine Rize İyidere Lojistik Limanı yapımına da başladık. Yılda 3 milyon ton genel kargo, 8 milyon ton dökme yük, 100 bin TEU konteyner ve 100 bin araçlık ro-ro kapasitesi ile Karadeniz kıyılarında büyük tonajlı gemilerin yanaşabileceği dev yatırımı hayata geçiriyoruz. Bu limanlarımız ile birlikte Ege Denizi’nde yapımı devam eden Çandarlı Limanı ve Akdeniz’deki Mersin Uluslararası Limanı’nda devam eden genişletme çalışmaları ile üç̧ tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin “Denizci Ülke” kimliğini ön plana çıkarıyoruz. 2002 yılında 37 olan tersane sayımız 84’e, yıllık üretim kapasitemiz ise 550 bin dedveyt ton’dan 4,65 milyon deadweıght ton’a yükselmiş ve yerlilik oranımız ise yüzde 60 seviyelerine ulaştı. Dünyanın önde gelen yat imalatçısı olan ülkemiz, 2020 yılı mega yat projesinde sipariş adedi bakımından Dünyada 3’üncü sıradadır” şeklinde konuştu.

KANAL İSTANBUL İLE DENİZCİLİK ALANINDA YENİ BİR ÇAĞIN KAPISINI ARALADIK

Dünya deniz taşımacılığına yeni bir soluk getirecek, Kanal İstanbul ile ulaşım sektörü ve denizcilik alanında yeni bir çağın kapısını araladıklarını vurgulayan Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, “Bu proje, dünyada ve ülkemizde yaşanan teknolojik ve ekonomik gelişmeler, değişen iktisadi yönelimler ve ülkemizin ulaştırma altyapıları konusundaki artan ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan bir vizyon projesidir. Kanal İstanbul kapsamındaki ilk ulaşım köprüsü olan Sazlıdere Köprüsü’nün temelini atarak projemize başladık. Yine diğer ulaşım geçişi olan; Halkalı-Kapıkule yeni demiryolu inşaatı kapsamında Halkalı-Ispartakule arası demiryolu hattı yapım işine başladık. Dünyadaki su yolu projeleri incelendiğinde, İstanbul Boğazı gibi yoğun nüfusun içinden geçen başka bir su yolu bulunmuyor. Her iki yakasında yüzbinlerce sakinin yaşadığı Boğaziçi, gün içinde milyonlarca İstanbullu için ticaret, yaşam ve geçiş yeridir. Gemi trafiğinin oluşturduğu riskler nedeniyle Boğaz, her yıl daha tehlikeli hale geliyor. 100 yıl öncesinde 3-4 bin olan yıllık gemi geçiş sayısı bugün 45 bine ulaştı. Bunun yanında binlerce de şehir içi gemi trafiği seyir halindedir. Boğaz’da ortalama bekleme süresi, her gemi için yaklaşık 14,5 saattir. Bekleme süresi bazen gemi trafiğine ve hava şartlarına bazen de yaşanacak bir kaza veya arızaya bağlı olarak 3-4 günü hatta haftayı bulabilmektedir. Bu çerçevede, İstanbul Boğazı’na alternatif bir geçiş koridorunun planlanması zorunlu hale geldi ve Kanal İstanbul Projesi hayata geçirildi” diye konuştu.

MOBİL İNTERNET KULLANIMI % 31 ARTTI

Ulaşımın her modunda olduğu gibi iletişim ve bilişim sektörünün gelişiminin de 2003 yılından itibaren büyük ivme kazandığını vurgulayan Karaismailoğlu, 2020’de yüzde 16 olan bilişim sektörünün büyüme oranının, 2021’in ilk yarısında yüzde 19’a ulaşmasıyla büyük bir başarıya imza atıldığını söyledi. Fiber hat uzunluğunun 445 bin kilometreyi aştığını ifade eden Karaismailoğlu, 20 bin olan genişbant abone sayısının 86 milyona ulaştığını vurguladı. Abone yoğunluğunun sabitte yüzde 21, mobilde yüzde 82 olduğunu vurgulayan Karaismailoğlu, şöyle konuştu:

“Mobil abone sayısı 85 milyona ulaştı ve abonelerin yüzde 93’ü 4.5G hizmetini kullanmaya başladı. 10 yıl önce mobil operatörlerimizin dakikası 8,6 kuruş olan ortalama tarife ücreti, bugün 1,3 kuruşa geriledi. İnternet kullanım miktarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yıllık bazda sabitte yüzde 39 ve mobilde yüzde 31 artış gösterdi. Bilişim alanımızdaki hedefimizde çok net. Teknolojik gelişmeleri takip eden değil, yön veren ülke olmak olmak istiyoruz. Özellikle 5G teknolojileri ile birlikte sektördeki yerli ve millilik oranlarımızı çok daha yukarı çıkaracağız.5G’ye giden yolda donanım ve yazılım ihtiyaçlarına yerli ve milli imkanlar ile cevap verebilmek amacıyla “Uçtan Uça Yerli ve Millî 5G Haberleşme Şebekesi Projesi”ni geliştirdik. Büyük çoğunluğu ithal edilen donanım ve yazılım ürünlerini, kendi imkanlarımız ile üreterek ülkemizin ihracatına ve istihdamına katkı sağlıyoruz.”

KENTSEL HAREKETLİLİK ENDEKSİ OLUŞTURULACAK

Tüm bu ulaşım ve haberleşme yatırımlarını artık son yıllarda yaşanan bilişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak; insan, yük ve veri hareketliliğini sağlayacak şekilde mobilite, lojistik ve dijitalleşme odağında gerçekleştirdiklerini ifade eden Karaismailoğlu, “Yaygınlaştırdığımız Akıllı ulaşım sistemlerimiz ile seyahat sürelerini azaltmayı, trafik güvenliğini artırmayı, mevcut yol kapasitelerinin daha etkin ve daha verimli kullanılmasını, mobiliteyi, yani hareketliliği artırmayı, enerji verimliliğini yükselterek ülkemizin ekonomisine katkı sağlamayı, çevreye verilen zararları ve emisyonu azaltmayı amaçlıyoruz. Yine erişilebilirliği merkeze alan, verimli, sürdürülebilir, akıllı ve entegre hareketliliği sağlamak için çalışmalarımıza da hız kesmeden devam ediyoruz. Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planı ile Bakanlığımızın mobilite, lojistik, dijitalleşme vizyonu çerçevesinde, ulaşım sistemlerinin, mevcut ve gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçlara uygun hale getirilmesine yönelik strateji ve politikalar geliştirilecek.

Bu çalışma kapsamında tüm paydaşlar bazında kentsel hareketliliğin mevcut performansını ölçmek ve gelecek yatırımlara yön vermek amacıyla bir kentsel hareketlilik endeksi oluşturulacak. Gelecek yatırımların birim hareketlilik indeksi ve ulusal hareketlilik endeksi üzerindeki etkisi tespit edilecektir. Böylece ulusal düzeyde hareketlilik endeksinin yükseltilmesi ve ulaşım yatırımlarının daha etkin bir şekilde yönlendirilerek kaynakların daha verimli tahsis edilmesi hedefliyoruz” diye konuştu.

HEDEFİMİZ HERKES İÇİN ETKİN ULAŞIM VE İLETİŞİM SİSTEMİNİ ÜLKEMİZE KAZANDIRMAK

Ulaşım hizmetlerine erişebilirliğin bir hak olduğu anlayışı çerçevesinde ve “her adımda farklılıkları ortadan kaldıran bir ulaşım ağı oluşturmak” vizyonu doğrultusunda hareket kabiliyeti kısıtlı bireylerin günlük yaşamlarını kolaylaştıran “Erişilebilir Ulaşım Stratejisi ve Eylem Planı”nı hazırladıklarını vurgulayan Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, hareketleri kısıtlı bireylerin sosyal ve ekonomik hayata katılımlarını pekiştiren, yaşam kalitesini artıran, herkes için erişilebilir ulaşım sistemi oluşturduklarını kaydetti. Karaismailoğlu, “Hedefimiz, etik değerleri gözeten, bilimsel temellere dayalı, insana, çevreye ve tarihe duyarlı, şeffaflık, katılımcılık ve paylaşımcılık ilkelerini benimseyen, yerel tabana hitap ederken bölgesel ve küresel entegrasyonu göz ardı etmeyen bir ulaşım altyapısı inşa etmek, yüksek kalitede kesintisiz, konforlu hizmet perspektifi sunan, yenilikçi değerlerle bezenmiş, eşit, dengeli, sürdürülebilir kalkınma hamlelerinin öncüsü olarak, herkes için etkin bir ulaşım ve iletişim sistemini ülkemize kazandırmak” dedi.

12.Ulaştırma ve Haberleşme Şurası ile Türkiye’yi bu hedeflere ulaştıracak politika ve stratejilerin; hep birlikte belirleneceğinin altını çizen Karaismailoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Dünyayı değiştirebilecek mega ulaşım projeleri, kovid-19 sonrası dünyada ulaşımın iyileştirilmesi, esnekliği ve küresel tedarik zincirlerin yeni standartları, bütünsel kalkınmayı sağlayacak ekonomi ve ulaşım koridorlarının gelişimi ve ülkelere etkisi gibi önemli konularda sektördeki işbirliği fırsatlarını, bölgesel sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koyacağız. Geleceğe yönelik fırsatları belirleyeceğiz ve iş birliği olanaklarımızı masaya yatıracağız.”

Dünya

“Türkiye, 85 milyon vatandaşıyla bölgesinin istikrar ve güven kaynağıdır”

Genç Gazeteciler İstanbul

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti “Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları” programında yaptığı konuşmada, “Türkiye, büyük bir ülkedir. Türkiye, 2 bin 300 yılı aşan köklü birikimiyle tecrübeli bir devlettir. Türkiye, 85 milyon vatandaşıyla bölgesinin istikrar ve güven kaynağıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen AK Parti “Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları” programına katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 1 ay önce başlattıkları Türkiye Buluşmaları programları kapsamında İstanbul’da partililerle bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Eylül’den itibaren partinin il ve ilçe teşkilatları başta olmak üzere merkez yürütme kurulu üyelerinden, merkez karar ve yönetim kurulu üyelerine, milletvekillerinden bakanlara kadar tüm kadroyla sahada olduklarını kaydetti.

Çarşı ve pazarda tüccardan çiftçiye, emekliden memura, şehit gazi yakınlarından ihtiyaç sahibi vatandaşlara kadar herkesin kapısını çaldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bu kapsamda 100 bin 800 müstakil noktada milletimizle bir araya geldik. Program sayesinde teşkilat olarak birliğimizi, beraberliğimizi, yol ve dava arkadaşlığımızı perçinledik. Milletimizle kurduğumuz gönül köprülerimizi biraz daha sağlamlaştırdık. Toplumun nabzını tuttuk, tavsiyelerini dinledik, eleştirilerine kulak verdik. 31 Mart Yerel Seçim sonuçlarını milletimizle birlikte açık yüreklilikle değerlendirdik. Nerede eksiğimizin olduğunu tahlil ve tespit etmeye çalıştık. Son 23 yıldır olduğu gibi milletimizin hassas terazisinde hiçbir komplekse kapılmadan kendimizi tarttık, hesaba çektik, kendimize ayna tuttuk.”

“VATANDAŞLARIMIZ ZORLUKLARIN ÜSTESİNDEN GELECEĞİMİZE, ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİNİ YİNE BİZİM SAĞLAYACAĞIMIZA İNANIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kongre süreci öncesinde kendilerine rehberlik edecek çok geniş bir fikir havuzunu derlemiş bulunduklarını, Türkiye Buluşmaları’nda gündeme getirilen tespit, tenkit ve tekliflerden kongre sürecinde azami derecede istifade edeceklerini vurguladı.

Türkiye Buluşmaları’nın AK Parti’nin, milletin kalbindeki sarsılmaz yerini bir kez daha teyit ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Vatandaşlarımız sorunların çözüm adresi olarak ilk sırada partimizi ve ittifakımızı görüyor. Hayat pahalılığı ve enflasyon başta olmak üzere ekonomideki zorlukların üstesinden bizim geleceğimize, etrafı ateş çemberiyle kuşatılmış ülkemizin güvenliğini ve huzurunu yine bizim sağlayacağımıza inanıyor. Bir başka ifadeyle vatandaşlarımız muhalefet aktörlerine güvenmiyor, muhalefetin söylemlerine prim vermiyor. Daha doğrusu onlardan kendisine hayır geleceğine asla ve kata inanmıyor. Zaman zaman serzenişte bulunsa da insanımız son kertede AK Parti’ye ve Cumhur İttifakı’na güveniyor, itimat ediyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti olarak kendilerine verilen bu desteğin kıymetini ve ne anlama geldiğini çok çok iyi bildiklerini, partilerine ve hükûmete yönelik güveni, inancı, teveccühü boşa çıkarmamakta kararlı olduklarını dile getirdi.

Bugüne kadar milleti hayal kırıklığına uğratmadıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra da millete hayal kırıklığı yaşatmayacaklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’ye oy veren, gönül verenler başta olmak üzere 85 milyon vatandaşın kendilerinden beklentilerinin farkında olduklarını ifade etti.

Bu beklentileri karşılamak noktasında son 23 yılda en ufak bir zafiyet göstermediklerini, yine göstermeyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “8. Büyük Olağan Kongremiz, milletimizin partimizden taleplerinin hayata geçirildiği ana zemin olacaktır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kongre sürecimizi, tazelenmenin, yenilenmenin, bununla birlikte büyük bir kucaklaşmanın vesilesine dönüştürmek arzusundayız. Davamızın çilesini çekmiş emektarlarımızın tecrübelerini dışlamadan, AK Parti ruhunu içselleştirmiş, değerlerimizi benimsemiş, AK Parti’nin ufkuna, vizyonuna sahip, dürüst, çalışkan, donanımlı, millet ve memleket sevdalısı yeni isimlerle inşallah kadrolarımızı tahkim ve takviye edeceğiz” ifadesini kullandı.

Kongreleri parti içi bir faaliyet gibi görmediklerini, milletle ortak geleceği inşa edecekleri bir kardeşlik şölenine çevireceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin geleneğine yakışan bir usulde kardeşlik ve dayanışma içinde, Türk siyasetine referans teşkil edecek bir muhabbet ikliminde 8. Olağan Kongre sürecini yöneteceklerini dile getirdi.

“ÖFKE VE NEFRET DİLİNE PRİM VERMEYECEK, NEZAKETLE, HOŞGÖRÜYLE GÖNÜLLER FETHEDEREK YOLUMUZDA İLERLEYECEĞİZ”

Türkiye Buluşmaları’nın milletle kucaklaşma, milletle aralarındaki iletişimi kuvvetlendirme hamlelerinin ilk adımı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu, 12 Ekim’de başlayacak kongrelerimizle birlikte tüm Türkiye sathına taşıyacağız” dedi.

AK Parti olarak, üye sayısı itibarıyla Türkiye’nin en büyük ailesi olduklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz çıkar birliği yapmış bir hareket değil, Türkiye’ye hizmet aşkıyla gönül birliği, kader birliği, yol ve dava arkadaşlığı yapmış bir siyasi partiyiz. AK Parti teşkilatlarını bir arada tutan harç, kardeşlik hukukudur. Biz birbirini ezerek yükselenlerden olmadık. Birbirinin elini tutarak, birbirine omuz vererek yükselenlerden olduk. Hep söylüyorum; makamlar, rütbeler, oturulan koltuklar değişebilir, molalar olabilir, kesintiler olabilir, dinlenmeye çekilenler olabilir ama uğruna ömrümüzü adadığımız AK Parti’nin temsilcisi olduğu kutlu dava inşallah ilelebet payidar olacaktır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinden öncekilerden devraldıkları hizmet kervanının aynı şekilde yoluna devam edeceğini belirterek, “Bu süreçte öfke ve nefret diline prim vermeyecek, nezaketle, hoşgörüyle gönüller fethederek yolumuzda ilerleyeceğiz” dedi.

Her bir arkadaşının yürüttüğü mücadeleye bakmasını istediğini, onlara inanıp güvendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Buluşmaları’nın ülkeye, millete ve AK Parti teşkilatına hayırlı olmasını diledi.

“TÜRKİYE’DE NE DİYORSAK, BM KÜRSÜSÜNDE DE AYNI CÜMLELERİ KURMAKTAN ASLA ÇEKİNMİYORUZ”

Türkiye Buluşmaları’nda görev alan herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 1 yıldır bölgede çok kanlı çatışmalar yaşandığını anımsattı.

İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırımının 1’inci yılını tamamlamak üzere olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geride bırakılan 364 günde, 17 binden fazla çocuğun, binlerce kadının, yaşlının, sivilin, doktorun, gazetecinin alçakça şehit edildiğini, tüm dünyanın gözleri önünde 50 bine yakın masum insanın katledildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası hukuk, temel insan hak ve hürriyetleri, savaş hukuku, insana ve insanlığa dair ne kadar değer varsa hepsi ayaklar altına alındı. 360 kilometrekare içinde işlenmedik suç, işlenmedik barbarlık kalmadı ama ne yaparlarsa yapsınlar, Gazze halkının direniş zeminini kıramadılar. Gazzeli kardeşlerimiz, tüm imkânsızlıklara rağmen ümmetin ve insanlığın yüz akı olarak 364 gündür siyonist işgalcilere karşı kahramanca direniyor” ifadesini kullandı.

Filistin’in kahraman evlatlarına en kalbi muhabbetlerini gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye olarak, tüm imkânlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Bunu da öyle hamaset olsun diye söylemiyorum. Bakınız, İsrail’e karşı ekonomik tedbir uygulayan yegâne devlet biziz. Gazze’ye miktar olarak en fazla yardım gönderen Müslüman ülke biziz. Uluslararası tüm platformlarda Filistin halkının haykıran sesi, nefesi, savunucusu olan hükûmet biziz. İlk gün nerede duruyorsak, bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. İlk gün neyi savunuyorsak, bugün de aynı değerleri savunuyoruz. Türkiye’de ne diyorsak, Birleşmiş Milletler kürsüsünde de aynı cümleleri kurmaktan asla çekinmiyoruz. Yalpalamadan, savrulmadan, kimseden korkmadan, kimsenin baskısına, tehdidine boyun eğmeden mazlumun yanında, zalimlerin karşısındayız.”

“FİLİSTİN BAYRAĞINA DAHİ TAHAMMÜL EDEMİYORLAR”

İsrail’in Lübnan’a başlattığı saldırılar sonrasında en güçlü tepkiyi veren ülkelerden birinin Türkiye olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail hükûmetinin tüm bölgeyi kan gölüne çevirmeyi amaçlayan kirli planlarını gören, deşifre eden, sonuçlarıyla ilgili tüm insanlığı uyaran yine Türkiye’dir. Artık akıl ve basiret sahibi herkes şu gerçeği görüyor; Dini fanatizmle hareket eden mevcut İsrail yönetiminin niyeti bellidir, hedefi bellidir. Neyi gerçekleştirmek istediği çok net bellidir. Batılı güçler ise bunların asıl niyetlerini çok iyi bildikleri hâlde Holokost utancından dolayı Netanyahu ve katliam çetesine seslerini çıkaramamaktadırlar” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır özgürlüklerden bahsedenlerin, Filistinli çocuklar için toplanan göstericilere nasıl davrandıklarını herkesin gördüğünü belirterek, “Bırakın Filistinli mazlumların hakkının savunulmasına izin vermeyi, Filistin bayrağına dahi tahammül edemiyorlar. Terör örgütlerine gelince, ‘protesto hakkı kutsaldır’ diyerek başkentlerinin en geniş meydanlarını açanlar, söz konusu Filistin olunca, Gazze’de katledilen 50 bine yakın masum olunca, faşizmin en nobran hâlini uyguluyorlar. On yıllardır savunageldikleri değerleri İsrail uğruna, İsrail’in katliamlarını örtmek uğruna sadece 1 senede bizzat kendi elleriyle itibarsız hâle getirdiler” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in yayılmacı politikalarına dikkati çekerek şunları kaydetti: “Tıpkı geçen yüzyılın başında olduğu gibi, coğrafyamızda sınırların kanla çizilmesine yönelik sinsi bir plan uygulamaya konulmuştur. Hamas sadece bir bahanedir. Hizbullah sadece bir bahanedir. Yemen, Suriye, İran sadece birer bahanedir. İşgal ve istila politikasını meşrulaştırmak için İsrail hükûmeti her gün yeni bir mazeret üretmektedir. İçimizdeki bazı İsrail dostları, bazı siyonist muhipleri, bazı kalemşorlar her ne kadar gerçekleri gizlemeye çalışsa da şayet durdurulmazsa, Netanyahu ve çetesine ‘dur’ denilmezse, bu yayılmacı politikanın nereye varacağını bizler tahmin edebiliyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail vasıtasıyla yeni bir paylaşım savaşının hem de çok kirli bir savaşın yürütüldüğünü gördüklerini ve tüm tedbirleri buna göre aldıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu herkes bilsin ve anlasın Türkiye büyük bir ülkedir. Türkiye, 2300 yılı aşan köklü birikimiyle tecrübeli bir devlettir. Türkiye, 85 milyon vatandaşıyla bölgesinin istikrar ve güven kaynağıdır. Büyüklüğümüze yaraşır şekilde bugüne kadar nasıl devletimizin ve milletimizin güvenliğinde hiçbir zafiyete izin vermediysek şimdi de aynı hassasiyetle, aynı soğukkanlılıkla, aynı kararlılıkla ve elbette aynı stratejik akılla hamlelerimizi planlıyoruz” diye konuştu.

“BU YANGINI EL ELE VERİP SÖNDÜRMEZSEK ENİNDE SONUNDA SİZE DE ULAŞACAK”

Her karışı şehit kanlarıyla sulanmış vatan toprakları üzerinde ameliyat yapılmasına müsamaha gösteremeyeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “İsrail hükûmetini şımartanları, İsrail hükûmetine koşulsuz destek vererek pervasız hâle getirenleri buradan aklıselimle hareket etmeye davet ediyorum. İşler daha fazla kontrolden çıkmadan, daha çok kan dökülmeden, daha fazla yıkım olmadan yularını elinizde tuttuğunuz bu zalimleri durdurun. Diğer türlü, gözünü kan bürümüş İsrail hükûmetinin harladığı ateş, sadece bu coğrafyayı, bu coğrafyada yaşayan halkları değil, sizleri de yakacak. Büyümesine müsaade ettiğiniz bu yangını el ele verip söndürmezsek eninde sonunda size de ulaşacak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam âlemini de aynı şekilde İsrail saldırganlığının önüne geçmek için ekonomik ve ticari tedbirleri devreye almaya çağırdığını vurgulayarak, şöyle devam etti: “İslam dünyası olarak İsrail’e yönelik önlem almadığımız her gün, bu kan deryası maalesef daha da büyüyecek. Kardeşlik hukukumuzun gereğini yapmak artık bizim için tercihten öte bir mecburiyettir. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditlerin bertaraf edilmesinde AK Parti teşkilatlarına düşen, kardeşlik ruhunu yüceltmek, tam bir dayanışma içinde olmaktır. Birbirimize her zamankinden daha fazla kenetleneceğiz. Her zamankinden daha fazla sahada olacak, çalışacak, koşturacağız. Durmak yok, duraklamak yok, mola, rehavet, yılgınlık yok. Gözlerimizi hedeflerimizden ayırmak asla ve asla yok. Mesuliyetimizin ne kadar ağır olduğunun eminim sizler de idrakindesiniz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefete işaret ederek, şunları söyledi: “Muhalefetin kimi aktörlerinin hâlini milletimiz gibi sizler de görüyorsunuz. Hangi gündemlerin peşinde koştuklarını, dertlerinin ne olduğunu, millete ve şehirlerine hizmet gibi kaygılarının bulunmadığını inanıyorum ki sizler de takip ediyorsunuz. Sabah akşam koltuk kavgasından, ikbal ve parti içi iktidar mücadelesinden başlarını kaldıramıyorlar. 14-28 Mayıs seçimlerinde sandıkta yaşadıkları toplu hezimeti unuttular. 31 Mart gecesinden bu yana yaklaşık 4 yıl sonra yapılacak seçimler için şimdiden birbirleriyle kavgaya tutuştular. Ne millete ve şehirlerine hizmet gibi dertleri var ne de vatandaşa meydanlarda verdikleri sözleri yerine getirme gibi bir hassasiyetleri var.”

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçen sene koltuğundan addedilen eski genel başkan ise bir köşeye atılmanın hıncıyla sosyal medyadan sürekli sağa sola sataşıyor. Partisinin başında olduğu dönemlerde yaptığı gibi milleti kutuplaştırarak, siyasi iklimi gererek kendini gündemde tutmaya çalışıyor. Bölgemizin dört bir tarafından çatışma seslerinin geldiği bir dönemde zehirli dili ve söylemleriyle Türkiye’nin siyasi atmosferinin yumuşamasına, normalleşmesine, tansiyonun düşmesine bir türlü müsaade etmiyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerilimden beslenenler olduğuna vurgu yaparak, “Biz iktidar ve muhalefet arasındaki diyalog zeminini genişletmek için uğraştıkça, sıkılı yumrukları gevşetmek için samimi adımlar attıkça, yıllarca gerilimden beslenenler buna engel olmak için ellerinden geleni yapıyor. Onlara şunu söylemek isterim; ‘Türkiye’ye bir hayrım dokunsun’ diyorsanız gölge etmeyin sizden başka ihsan istemiyorum” diye konuştu.

Bunlara aldırmadan millete hizmet mücadelesini azimle sürdüreceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İşte bugün Oruç Reis Araştırma Gemimizi Somali’ye uğurladık. 2017 yılından beri ülkemize önemli hizmetlerde bulunan Oruç Reis, artık Somali’de her biri beşer bin kilometrekarelik alanı temsil eden üç ruhsat sahasında sismik faaliyet yürütecek. On yıllardır çatışma, istikrarsızlık ve açlıkla anılan Somali bölgesi Oruç Reis’in keşifleri sonrasında artık ekonomik kalkınmayla, refahla, huzurla gündeme gelecek. Somali açıklarındaki sismik araştırma faaliyetlerimizden de Allah’ın izniyle müjdeli haberler alacağımıza inanıyorum.”

“Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Ben sizlere, bu kadroya sonuna kadar inanıyor ve güveniyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Buluşmaları Programı’nın hayırlara vesile olmasını dileyerek, emeği geçenleri tebrik etti.

Genç Gazeteciler İstanbul

HABER BURADA

Dünya

“Teknolojiyi, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda ilerliyoruz”

Genç Gazeteciler Adana

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST 2024’te yaptığı konuşmada, “Teknolojiyi sadece kullanan değil; tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda düzenlenen TEKNOFEST 2024’e katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.

Konuşmasına Adanalıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ağustos’ta Adana’ya gelerek muhteşem bir projenin açılışını yaptıklarını, Adana ile Mersin’in de gurur kaynağı olan Uluslararası Çukurova Havalimanı’nı tüm bölgenin hizmetine sunduklarını hatırlattı.

Şimdi de dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali için Adana’da olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her yıl milyonlarca vatandaşımızın akın ettiği, gençlerimizin heyecanla beklediği TEKNOFEST Adana’ya hepiniz hoş geldiniz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Adana’nın gençlerin coşkusuyla bir başka güzel olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: “Gözlerinin ışıltısında aydınlık yarınlarımızın müjdesi olan siz gençlerimizle Adana ve Şakirpaşa bugün çok farklı. Bugün burada sadece millî teknoloji hamlemizin göz kamaştıran ürünleri yok. Burada aynı zamanda Türkiye Yüzyılı’nın mimarı olacak genç yüreklerimiz, parlak zihinlerimiz var. Burada yarının Hezarfen Ahmet Çelebileri, Cezerileri, Ferganileri, Ali Kuşçuları, Aziz Sancarları var. Burada aşkın diliyle, barışın diliyle, ilmin, teknolojinin, bilimin diliyle konuşan, ufku açık yüz binlerce gencimiz var. Sizlerin vasıtasıyla bilime, araştırmaya, teknolojiye, keşfetmeye özellikle meraklı ülkemizin tüm gençlerini bir kez daha sevgiyle selamlıyorum. Kalplerimizi tekrar buluşturan Rabbime hamdediyorum.

Biz, Çukurova Havalimanı’nı açtığımızda birileri Şakirpaşa ile ilgili yoğun bir algı çalışması yürüttüler. Akla, vicdana, siyasi ahlaka sığmayan bir sürü iddiayı gündeme taşıdılar. Peki, ne oldu? İddialarının hiçbir geçerliliğinin olmadığı bugün bir kez daha ortaya çıktı. Şakirpaşa kapandı mı? Şakirpaşa açık mı? Buyurun biz de bugün Şakirpaşa’ya indik. Ve şimdi Şakirpaşa’da bir TEKNOFEST fuarını şu anda gümbür gümbür buradan dünyaya haykırıyoruz. Algı operasyonlarından etkilenip Şakirpaşa ne olacak diye endişelenen Adanalı gençlerimize sesleniyorum, siz, birilerine bakıp da asla endişe etmeyin. Şakirpaşa eskisinden daha mühim, daha hayati görevler icra edecek. Millî teknoloji hamlemizin simgesi olan TEKNOFEST sadece bir başlangıç. İnşallah burayı tarihine, misyonuna ve önemine uygun şekilde çok etkin bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TEKNOFEST 2024’ün Adana’ya, Türkiye’ye, millete ve özellikle gözleri parlayan gençlere hayırlı, uğurlu olmasını diledi.

“BUGÜN BAŞI DİK, ALNI AK, HUZUR İÇİNDE YAŞIYORSAK, AZİZ ŞEHİTLERİMİZ SAYESİNDEDİR”

Gençlere özgüven aşılayan, umudu ve başarmayı öğreten bu güzide festivalin düzenlenmesinde emeği geçen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfını, sponsorlar ve iştirakçiler ile güvenlik görevlisinden gönüllülere herkesi tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendilerine tek tek teşekkür ediyorum. En büyük teşekkürü de sizler gibi pırıl pırıl evlatlar yetiştiren, vatanına, milletine, devletine, tüm gücüyle hizmet edecek böyle parlak gençler büyüten anne-babalarımıza ediyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldıkları yarışmalarda ödül alan tüm gençleri, takımları kutlayarak, şunları ifade etti: “İsmini yaşattığımız eski Adana Valilerinden, Adana nehirlerini ıslahıyla ve tarıma verdiği destekle bilinen Şakir Paşa’yı da rahmetle anıyorum. Yiğidin sevdiği güzel olunca, ömrü arkasından sökülür gidermiş. Öyle demişler sevgili gençler. İşte bizim gönlümüzde de buraların, Çukurova’nın çok ayrı bir yeri var. İlk fetihlerden Kuvayı Millîye’ye ve günümüze kadar devletine, milletine, hakka ve hakikate sahip çıkan Adana’nın kalbimizde farklı bir yeri var. Toroslar’ın çocukları, Çukurova’nın evlatları, Yemen’den Galiçya’ya, Sarıkamış’tan Çanakkale’ye, coğrafyamızın dört bir yanında hilal uğruna, bekamız uğruna ve sevdamız için şehit düştüler. Bugün başı dik, alnı ak, huzur içinde yaşıyorsak, gölge olarak sadece ay yıldızlı al bayrağımızın gölgesini tanıyorsak, ölümden korkmayan o aziz şehitlerimiz sayesindedir. Bu vesileyle Adana’nın verdiği şehitleri, tüm şehitlerimizle birlikte rahmetle, minnetle yâd ediyorum. Ruhları şad olsun. Rabbim, hepsinden razı olsun.”

Geleceği inşa etmenin, yarınları hayal etmekle başlayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin teknoloji serüveninin geçmiş yıllarda bugünü düşünerek hayal eden, dert ve ideal sahibi şahsiyetlerin emekleriyle şekillendiğini söyledi.

“SON 22 YILDA ELDE ETTİĞİMİZ HİÇBİR KAZANIM, BİZE ALTIN TEPSİDE SUNULMADI”

Biruni, Uluğ Bey, Cabir bin Hayyan, Harezmi, Piri Reis ve daha nice büyüğün bu uğurda fikir ve yürek teri döktüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil ve Necmettin Erbakan’ın hayallerini gerçekleştirmek pahasına bedeller ödediğini, hayalperestlikle suçlanmaktan şüpheli ölümlere kadar pek çok badireyle karşılaştığını hatırlattı.

Onların inandıkları yolda yürümekten hiçbir zaman vazgeçmediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şunu bilmenizi isterim, bugün hepimizi gururlandıran TEKNOFEST’e ulaşmak, buradaki ileri teknoloji ürünlerini yapmak asla kolay değildi. Bilhassa son 22 yılda elde ettiğimiz hiçbir kazanım, bize altın tepside sunulmadı. Zorluklarla karşılaştık, engellerle buluştuk, sabotajlara maruz bırakıldık. İçeriden ve dışarıdan ihanetlere uğradık. Haksızlıkların, çifte standartların her türünü gördük, yaşadık. Neyi başardıysak, bileğimizin gücüyle başardık. Alnımızın teriyle başardık. Yüreğimizi, gerektiğinde canımızı ortaya koyarak başardık. Dün bize parasıyla, savunma sanayii teknolojisi ürünü vermeyen ülkelere artık ihracat yapar hâle geldik.”

Kendilerinden öncekilerin zor zamanlarda verdikleri asil mücadeleye dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de onların açtığı yolda sarsılmadan, yıkılmadan cesaretle yürüdük. O mücadele adamlarından büyük ve güçlü Türkiye için canını dişine takanlardan birisi de merhum Özdemir Bayraktar’dı” dedi.

Özdemir Bayraktar’ın insansız hava araçlarında çığır açan bir isim ve millî teknoloji hamlesinin mihmandarlarından olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BAYKAR’ın bugün hayata geçirdiği pek çok projenin de fikir babasıydı. Kararlıydı, azimliydi, cesurdu. Yılmadı ve yıldırmadan da yoluna devam etti. Kendi ifadesiyle, durumdan vazife çıkaran idealist bir insandı. Bugün İHA ve SİHA’larımız 50’den fazla ülkede Türk savunma sanayini gururla temsil ediyorsa bu başarıda Özdemir ağabeyin çok büyük payı vardır. Kendisine bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun. İnşallah sizler bu mücadeleyi çok daha iyi seviyelere taşıyacaksınız” diye konuştu.

Gençlerin kendilerinin eksiklerini telafi edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Unutmayın, sizler Türkiye’nin umudusunuz, sizler Türkiye’nin istikbali, Türkiye’nin aydınlık yarınlarısınız. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak sizlerden isteğim hayallerinizin peşinden gitmeyi asla bırakmamanızdır. Karşılaştığınız zorluklara aldırmadan sabırla, inançla hedeflerinize doğru yürümekten asla vazgeçmeyin. ‘Yapamazsınız, başaramazsınız’ diyen zihni köleleştirilmiş, iradesi esir alınmış felaket tellallarına kulak asmayın. Unutmayın sabır acıdır, zordur, çetindir ama meyvesi daima tatlıdır. İnancın ve azmin elinden Allah’ın izniyle hiçbir şey kurtulamaz. Sevgili gençler, tüm bunları şu gerçeğin farkında olarak söylüyorum, Türkiye artık eski Türkiye değil, Türkiye 22 yıl öncesinin Türkiye’si asla değil. Ekonomide, savunmada, eğitimde, teknoloji altyapısında 22 yıl öncesi ile kıyas dahi edilemeyecek bir Türkiye’de yaşıyoruz, yaşıyorsunuz.”

“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARINDA DÜNYANIN İLK ÜÇ ÜLKESİ ARASINDAYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 22 yılda gençlerle hayalleri arasına girebilecek birçok engeli kaldırdıklarını belirterek, “Millî gelirde tarihimizde ilk kez 1,1 trilyon dolar sınırını aştık, nereden nereye. Savunma sanayinde yerli ve millî üretimin payını yüzde 80’lere çıkardık. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk üç ülkesi arasındayız” bilgisini verdi.

Araştırma Geliştirme Merkezi sayısını da sıfırdan 1328’e çıkarttıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Buralarda 66 bin 250 projeyi tamamladık, 14 bin 634 proje ise devam ediyor. 22 yıl önce sadece 2 teknopark vardı, bugün 104 teknoparkımız var. Tasarım merkezimiz yokken bugün 332 tane tasarım merkezine sahibiz. Buralarda da 13 bin 101 proje tamamlandı, 2 bin 262 proje devam ediyor. Daha bunlar gibi saymaya kalksak saatler alacak güçlü bir altyapıyı son 22 yıl içerisinde ülkemize kazandırdık.”

Merkezinde gençlerin olduğu 21. yüzyıl Türkiye’sini ilim ve teknolojiyle inşa etmenin gayreti içerisinde olduklarını da vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni, büyük ve güçlü Türkiye’yi yansıtan en önemli tablonun bu sene 10’uncusu düzenlenen TEKNOFEST olduğunu söyledi.

Her geçen yıl katılımcı sayısı artan, ziyaretçi rekorları kıran TEKNOFEST’in geniş yelpazedeki yarışmalarıyla teknoloji ekosistemine ışık tuttuğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TEKNOFEST dışa bağımlılığın, montajcılığın, başkalarına muhtaç yaşamanın ülkemizin kaderi olmadığını bizlere çok net bir biçimde gösteriyor. TEKNOFEST, unutmayın gençler, bir gençlik destanıdır, TEKNOFEST bir teknoloji devrimidir. TEKNOFEST, bereketli Anadolu topraklarında filizlenen idealist gençlerin güçlü sesidir” diye konuştu.

2018’den bu yana TEKNOFEST’in dalga dalga büyüdüğüne hep beraber şahitlik ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “2018’de, 14 farklı kategoride toplam 4 bin 333 takım ve 20 bin yarışmacıyla başlamıştık. Geçen sene İstanbul, Ankara ve İzmir’de 41 farklı kategoride 333 binden fazla takım, 1 milyondan fazla yarışmacıyla, 4,5 milyon ziyaretçiye ulaştık, Allah’a hamdolsun. TEKNOFEST Adana’ya ise 50 farklı kategoride, 790 binden fazla takım, 1 milyon 650 binden fazla yarışmacı başvurdu. Ziyaretçi bakımından da yeni bir rekora imza atacağımıza inanıyorum. Adana ve Mersin başta olmak üzere Akdeniz bölgesindeki tüm gençlerimizi, tüm çocuklarımızı, Şakirpaşa’ya davet ediyorum.”

“GERİLİM, ÇATIŞMA VE SAVAŞLAR COĞRAFYAMIZI İÇTEN İÇE ÇÖKERTİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede son yılların en sancılı günleri yaşandığına işaret ederek, “Gerilim, çatışma ve savaşlar coğrafyamızı içten içe çökertiyor. Gazze ve Lübnan’daki katliamları millet olarak, insanlık olarak içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz” dedi.

Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları başlayalı neredeyse bir yıl olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoğu çocuk ve kadın 50 bin kişinin vahşice siyonist İsrail tarafından katledildiğini söyledi.

Saldırılarda 100 bine yakın insanın da yaralandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Şehirler birer enkaz yığınına döndü. İsrail, Hamas bahanesiyle önce Gazze’yi işgal etti, şimdi de Hizbullah bahanesiyle Lübnan’da kan döküyor. Filistin’in seçilmiş son başbakanı İsmail Heniyye’yi Tahran’da şehit ettikten sonra, geçtiğimiz günlerde de Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı katlettiler. İsrail saldırılarında can veren Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.”

“GAZZE, BATI ŞERİA VE LÜBNAN İLE SINIRLI KALMAYACAK SİNSİ BİR PLAN UYGULAMAYA KONULMUŞTUR”

Uluslararası hukukun tamamen rafa kaldırılmış durumda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgede ateşkese, barışa ve huzura her yaklaşıldığında, İsrail hükümeti bu süreci dinamitleyecek bir provokasyona imza atıyor. Ateşi tüm bölgeye yaymak, coğrafyamızı kana ve gözyaşına boğmak için her yola başvuruyorlar” ifadesini kullandı.

İsrail’in, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’i “istenmeyen kişi” ilan etmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Utanmadan, sıkılmadan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’e, özellikle kalkıyor ‘Birleşmiş Milletler’e gelemez’ diye meydan okuyor. Şu hâle bak, şimdi 196 ülke, herhalde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine sahip çıkacaktır. Sen kim oluyorsun da burada Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne yönelik, Birleşmiş Milletler’e gelemeyeceğine dair ferman gönderiyorsun? Kundaktaki bebekleri dahi öldürmekten zevk alan bir cinnet hâliyle karşı karşıyayız. Tüm bu gerçeklere rağmen ne yazık ki Batılı güçler, bu katliam şebekesine silah, mühimmat, istihbarat ve diplomatik destek vermeyi sürdürüyor. Gazze’ye ve Lübnan’a yağan binlerce tonluk bombaların nereden geldiği, nerede üretildiği, kimler tarafından tedarik edildiği bellidir. Kimse kusura bakmasın ama dökülen her damla kana bombaları atanlar kadar o bombaları temin edenler de aynı derece ortaktır. Burada şunu çok açık ifade etmek durumundayım, bölgemizde sadece Gazze, Batı Şeria ve Lübnan ile sınırlı kalmayacak sinsi bir plan uygulamaya konulmuştur. Bu planın nihai hedefinin neresi olduğunu görmek ve anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur.”

“İSRAİL YÖNETİMİ YAPTIĞI HER AÇIKLAMAYLA ASIL NİYETLERİNİ ORTAYA KOYUYOR”

Tarih bilen, dinler tarihi bilen, siyaset ve diplomasi bilen herkesin meselenin Kudüs, Mescid-i Aksa ve “vadedilmiş topraklar” hezeyanı ile bağlantısını kolayca idrak edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz hepimiz arz-ı mevudun ne olduğunu gayet iyi biliriz. Vaat edilmiş toprakların ne olduğunu gayet iyi biliriz. 30 kilometre mesafede adeta Türkiye’ye meydan okuma yarışına giriyorlar. Bunları biz gayet iyi biliriz. Mevcut İsrail yönetimi yaptığı her açıklamayla, paylaştığı her haritayla asıl niyetlerini ortaya koyuyor” dedi.

Türkiye’nin sahadaki gelişmeleri anbean takip ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin komşular ve bölgedeki tüm kardeş ülkelerle işbirliğini ileriye taşıdığını ifade etti.

Zalimler karşısında insanlık cephesini güçlendirmenin gayretinde olduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Savunma sanayii alanında dışa bağımlılığımızı en aza indirmeye çalışıyor, yerli ve millî üretimi çok güçlü biçimde destekliyoruz. Devlet destekli siber saldırılara ve dijital terör eylemlerine karşı mukavemetimizi sürekli güçlendiriyoruz. Elektronik harp ve millî yazılım konusu zaten gündemimizin üst sırasında yer alıyor. Teknolojiyi sadece kullanan değil tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz. Tanktan zırhlı araçlara, savaş gemisinden denizaltına, uçaktan helikoptere, silahlı ve silahsız insansız hava araçlarından hava savunma sistemlerine kadar çok geniş bir alanda hamdolsun son derece güçlüyüz. İnşallah çok daha iyi yerlerde olacağız. TB2’lerle yakaladığımız, Akıncı ile sürdürdüğümüz ivmeyi savaş uçağımız Kızıl Elma ile çok farklı bir seviyeye taşıyacağız. Şu hakikati lütfen aklınızdan çıkarmayın, Adanalı kardeşlerim ‘Elle gelen öğün olmaz o da arasan bulunmaz.’ atasözünü çok iyi bilir. Biz de savunma sanayii alanı başta olmak üzere dışa bağımlılığın acısını çok iyi bilen bir ülkeyiz. Bize takılan çelmeleri, müttefiklerimizin uyguladığı gizli-açık ambargoları unutmadık.”

Teknolojinin sadece kalkınma ve refah değil bağımsızlık, güvenlik ve egemenlik manasına da geldiğini defalarca tecrübe ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bayraktar’la, ANKA’yla, Akıncı’yla, Aksungur’la, Kızılelma’yla, Atak’la, Hürkuş’la, Hürjet’le, Gökbey’le, Kaan’la, Anadolu’yla, Altay’la ve ülkemizin caydırıcılığını artıran daha nice savunma kabiliyetlerimizle iftihar etmenin sebebi işte budur” dedi.

Türkiye’nin her zaman sulhu sükûnun tarafında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm bunları da savaş heveslisi olduğumuz için değil, vatanımızı ve vatandaşlarımızı kem gözlerden layıkıyla korumak için yapıyoruz. Bölgemizin içinde bulunduğu cinnet hâli karşısında bugüne kadar olduğu gibi yine mazlumların yanında, adaletin safında yer alacağız” ifadesini kullandı.

“Coğrafyamızın yeni bir Sykes-Picot taksimiyle tekrar lime lime edilmesine göz yummayacağız.” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hedefleri yakalamada en büyük güç kaynağının gençler olduğunu söyledi. “Yerli ve millî olsun” diyerek çırpınan gençler oldukça vatanın daima güvende olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mavi Vatan’da, Gök Vatan’da sizlerin sesi, sizlerin nefesi her daim duyulacak. Size güveniyor, inanıyor ve hepinizle iftihar ediyorum. Sizlerle yol yürümekten, sizlere yoldaşlık etmekten onur duyuyorum. ‘Ülkem, milletim, insanlık için ne yapabilirim’ diye gayret eden, düşünen ve hayallerinin peşinden ayrılmayan siz gençleri yetiştiren ailelerinize de teşekkür ediyorum” dedi.

TEKNOFEST logolu montla platforma çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, festival paydaşlarıyla fotoğraf çektirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra TEKNOFEST Girişim Yarışması’nda dereceye giren gençlere ödüllerini verdi. TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra T3 Vakfı Yönetim Kurulu ile TEKNOFEST pozu vererek fotoğraf çektirdi.

Genç Gazeteciler Adana

HABER BURADA

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile ortak basın toplantısında konuştu

Genç Gazeteciler Ankara

“Filistin Devleti’nin tanınması büyük önem ifade ediyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile düzenledikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Barışı ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası teşkilatların etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin Devleti’nin tanınması, daha büyük anlam ve önem ifade ediyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Finlandiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yaptıkları görüşmelerde Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırganlığının da gündemlerinin odağında yer aldığını belirterek şunları söyledi: “İsrail’in katliamlarıyla ilgili tavrımızı hem Birleşmiş Milletlerde hem de bugün Meclisimizde açık yüreklilikle dile getirdim. İsrail’in hakka, hukuka aykırı işgal ve ilhak arayışına karşı tavrımız, tüm devletlerin ve uluslararası kuruluşların asli görevidir.”

“HÂLÂ BUNU YAPMAYAN ÜLKELERE FİLİSTİN DEVLETİ’Nİ TANIMA ÇAĞRIMIZI TEKRARLIYORUZ”

“Buradan bir kez daha Gazze’de acil kalıcı ateşkesin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması çağrımızı tekrarlıyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Lübnan halkının ve hükûmetinin de bu süreçte yanında olmamız gerekiyor. Güvenlik Konseyi başta olmak üzere barışı ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası teşkilatların etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin Devleti’nin tanınması, daha büyük anlam ve önem ifade ediyor. 7 Ekim’den bu yana dokuz ülke Filistin Devleti’ni tanımıştır. Hâlâ bunu yapmayan ülkelere Filistin Devleti’ni tanıma çağrımızı tekrarlıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, “Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye ve Finlandiya öncülüğünde oluşturulan Arabuluculuk Dostları Grubu, bölgedeki çatışmaların sonlandırılabilmesi adına bir inisiyatif başlatabilir mi?” şeklindeki sorusu üzerine Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile bunları da görüştüklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, müşterek atılabilecek adımlar konusunda, her iki ülkenin de ara buluculuk noktasında ne denli başarılı olabileceğini zamanın göstereceğini ifade etti.

İsrail’in ara buluculuğa yaklaşması veya kabulünün söz konusu olmadığının görüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Atılacak adımlarla, temennim odur ki, bakanlarımızın yapacağı ön çalışmalarla böyle bir netice alabilirsek bu netice üzerinden inşallah, bu ara buluculuk çalışmalarına devam ederiz” değerlendirmesini yaptı.

FİNLANDİYA CUMHURBAŞKANI STUBB: “İSRAİL’İN ULUSLARARASI HUKUKA UYMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”

Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb da görüşmede Orta Doğu’da devam etmekte olan çatışmalar konusunun da ele alındığını belirterek, “İsrail’in kendisini savunma ve koruma hakkı olduğunu kabul ederken, kendi güvenliğini sağlama hakkı olduğunu kabul ederken, aynı zamanda İsrail’in uluslararası hukuka uyması gerektiğini de düşünüyoruz. Çünkü yaşanan insanlık trajedisi Gazze’de çok fazla. Şimdi de Lübnan’da aynı şeyi görmeye başladık. Dolayısıyla biz de Finlandiya olarak acil bir ateşkes çağrısında bulunduk Lübnan’da. Saldırıların durması çağrısında bulunduk. Biz de iki devletli bir çözümden yanayız. Bunu sağlayacak siyasi süreci destekliyoruz. Şu anda devam etmekte olan bu iki savaş yani hem Filistin’de hem Lübnan’da yaşananlar belki de barışla sonuçlanacak, barışçıl bir çözüme ulaşılacak ama henüz bu noktadan çok uzaktayız diyebilirim.”

Genç Gazeteciler Ankara

HABER BURADA

DÜNYA

seers cmp badge