Connect with us

Dünya

“Türkiye’ye diz çöktürmek için yıllardır çırpınanların heveslerini kursaklarında bırakarak 2023 hedeflerimize yürüyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’de düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Türkiye’ye diz çöktürmek için yıllardır çırpınanların heveslerini kursaklarında bırakarak 2023 hedeflerimize yürüyoruz. Milletimize tek vaatleri eski Türkiye’yi yeniden hortlatmak olanların tersine biz, 2053 vizyonu, 2071 vizyonu demeye devam diyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mersin Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen toplu açılış törenine katılarak, bir konuşma gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersinli vatandaşlarla bir araya gelmekten büyük mutluluk duyduğunu vurgulayarak, bugünkü törende son dönemde şehre kazandırılan eser ve hizmetlerin toplu açılışını gerçekleştireceklerini ifade etti.

Yatırım bedeli 3 milyar 260 milyon lirayı bulan bu eserler arasında eğitimden sağlığa, ulaşımdan sanayiye ve turizme kadar her alanda tesisin bulunduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim alanında aralarında Toroslar Cahit Zarifoğlu Anadolu Lisesi’nin de yer aldığı çeşitli yatırımların bugün resmen hizmete açılacağını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta Anamur Devlet Hastanesi’nin, ulaşımda bölünmüş yol ve kavşaklarıyla Mersin Gözne Yolu’nun açılışını yapacaklarını, Mezitli Hükûmet Konağı, Erdemli Adalet Sarayı, Emniyet Müdürlüğü, Çevik Kuvvet ve Özel Harekât hizmet binaları gibi kamu yatırımlarının da bugün resmen hizmete alınacağını söyledi.

Mersin’in önemli turizm alanlarından Cennet-Cehennem Ören Yeri ve Meryem Ana Kilisesi’nin restorasyonunun tamamlandığını, buraların yanı sıra BN Termal Otel’in ve Emir Sultan Camii’nin resmî açılışlarını da bugün yaptıklarını belirterek, “Özel sektörümüzün Mersin’de 1,2 milyar liralık yatırımla hayata geçirdiği 19 ayrı projenin açılışını da buradan gerçekleştiriyoruz. Tarsus Organize Sanayi Bölgemizin üçüncü kısmı ile modern fabrika ve yenilik merkezimizi de bugün resmen hizmete veriyoruz” bilgisini paylaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu eser ve hizmetlerin hayırlı olması temennisinde bulunarak, yatırımların Mersin’e kazandırılmasında emeği geçen herkesi tebrik etti.

AKKUYU NÜKLEER GÜÇ SANTRALİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplu açılış törenine gelmeden önce Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşaatında incelemelerde bulunduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mühendislerimizin ve işçilerimizin gayretleriyle santral inşaatının hızla yükseldiğine şahit oldum. 10 bini Türk, 3 bini Rus olmak üzere 13 bin mühendisin çalıştığı böyle bir eserin inşallah birinci ünitesi 2023’ün Mayısında bitecek. Kendi alanında en son ve en güvenli teknolojiyle inşa edilen Türkiye’nin ilk nükleer santralinin bu ünitesini inşallah 2023 Mayısına yetiştireceğiz. Bu projeyi 2023 hedeflerimizin önemli sembollerinden biri olarak görüyoruz. Dünyada 32 ülkede 443 nükleer santral hâlen faaliyette, 19 ülkede 51 nükleer santral inşa safhasında iken Türkiye’yi bu imkândan mahrum bırakmak isteyenlerin derdi başkadır. Akkuyu’daki tesis, üreteceği elektrikle kalkınmamıza, karbon emisyonunda sağlayacağı azaltımla çevremize, teknolojisiyle bu alandaki atılımlarımıza çok önemli katkılar sağlayacaktır. İklim değişikliği tartışmalarının giderek arttığı bir dönemde, bizim gibi ülkeler için hâlen en önemli enerji kaynağı alternatifi nükleer santrallerdir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amacımız ülkemizi en kısa sürede ikinci, üçüncü nükleer santrallerine kavuşturacak adımları da atmaktır” ifadesini kullandı.

Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde dört ünite yapılacağını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mersin, bu önemli yatırıma ev sahipliği yaparak büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasında da en önde olduğunu ispatlamıştır” değerlendirmesinde bulundu.

“MERSİN LİMANI VE SERBEST BÖLGESİ, ÜLKEMİZİN EN ÖNEMLİ DIŞ TİCARET MERKEZLERİNDEN BİRİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akkuyu’daki bu stratejik yatırımın ülkeye kazandırılması ve inşasında emeği geçenleri tebrik ederek, şunları kaydetti: “Mersin Limanı ve Serbest Bölgesi, ülkemizin en önemli dış ticaret merkezlerinden biridir. Bu yılın ilk yedi ayında Mersin’den yapılan ihracat 2,2 milyar doları geçerken yine bu bölgeden yapılan ithalat da 2 milyar doları bulmuştur. Serbest bölgede faaliyet gösteren firmalarımız, 10 bin kişilik istihdamları ve ocak-ağustos döneminde 2,2 milyar dolara yaklaşan ticaret hacmi ile ekonomimize çok ciddi katkı sağlıyorlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’deki bu güzel tablonun gelişerek sürmesi için her türlü desteği sağladıklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 1,5 yıllık dönemde ihracatçılara ve KOBİ’lere 364 milyon lira kredi ve sigorta desteği verdiklerini söyledi.

Mersin’in aynı zamanda 69 odaya kayıtlı, 55 bine yakın esnaf ve sanatkârıyla bölgenin en hareketli ticaret merkezi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgın döneminde şehrimizdeki 26 bine yakın esnafımıza 103 milyon lira gelir kaybı desteği, 4 binin üzerinde esnafımıza 8 milyon liraya yakın kira desteği verdik. Yangın ve sel afetlerinde zarar gören hiçbir vatandaşımızı, üreticimizi, çiftçimizi, esnafımızı yalnız bırakmadık. Zararlarını tazmin ederek tahrip olan evlerini, ahırlarını, seralarını yeniden yaparak bu ülkede hiç kimsenin sahipsiz olmadığını gösterdik” diye konuştu.

“ÜLKEMİZE SIĞINAN MİLYONLARCA MAĞDURA KUCAK AÇTIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada on milyonlarca insanın iç çatışma, siyasi istikrarsızlık, sosyal huzursuzluk ve ekonomik sıkıntılar sebebiyle yerinden yurdundan edildiği bir dönemde devletin tüm imkânlarını vatandaşların emrine sunduklarını belirterek, “Sadece kendi vatandaşlarımızın güvenliğini teminle ve ihtiyaçlarını karşılamakla yetinmedik. Ülkemize sığınan milyonlarca mağdura da kucak açtık” diye konuştu.

Mersin’in bu büyük kardeşlik ve insanlık örneğinin yükünü en çok çeken illerden biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir dönem terörden, bir dönem güney komşularından kaynaklanan büyük göç yüküne rağmen Mersin’in, kalbini ve kollarını mazlumlara açan onurlu duruşundan asla taviz vermediğini ifade etti.

Tarih boyunca her kesimden, her inançtan, her meşrepten insanı bağrına basan Mersin’in bugün de kendine yakışanı yaptığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tabii Türkiye, üzerine yıkılan bu ağır sorumluluğu tek başına ilanihaye taşıyacak değildir. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bu konuda yük paylaşması gereken çevrelerin artık daha gerçekçi ve somut adımlar atmasının vakti gelmiştir. Biz kardeşliğimizin, insanlığımızın gereğini yaptık, yapmayı sürdürürüz. Daha önce Irak’ta, ardından Suriye’de, Libya’da, Karabağ’da şimdi de Afganistan’da yaşanan trajediler, bütün bunlar karşısında bizim kadar ilkeli duruş sergileyen ve fedakârlık yapan hiçbir ülke yoktur. Ama bu hasletimizi kendi güvenlik ve refah bencilliklerinin bekçiliğine dönüştürmeye kalkanların istismar aracı hâline gelecek de değiliz. Önümüzdeki dönemde daha adil ve hakkaniyetli yük paylaşımı için gereken girişimleri yerine getirmeye devam edeceğiz.”

“2053 VİZYONU, 2071 VİZYONU DEMEYE DEVAM EDİYORUZ”

Mersinlinin hakkını, hukukunu kimseye yedirmeyeceklerini, fedakârlığını ve yüce gönüllülüğünü kimsenin görmezden gelmesine izin vermeyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu bilin, Akdeniz’de elde ettiğimiz kazanımlara sahip çıkarak Mersin’in bölgede zaten zirvede olan yıldızını daha da yükseğe çıkarmak için tüm gücümüzle mücadele ediyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha çok üreten, daha çok kazanan, daha çok büyüyen ve daha çok gelişen bir Mersin için durup dinlenmeden çalışacaklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Her ne kadar birileri hâlâ büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda ilerlediğimizi görmeye yanaşmasa da biz milletimizle beraber bu yolda yürüyeceğiz. Türkiye’ye diz çöktürmek için yıllardır çırpınanların heveslerini kursaklarında bırakarak 2023 hedeflerimize yürüyoruz. Milletimize tek vaatleri eski Türkiye’yi yeniden hortlatmak olanların tersine biz ‘2053 vizyonu, 2071 vizyonu’ demeye devam ediyoruz. Bay Kemal rahatsız oluyor. Varsın olsun. Bay Kemal’e şunu söylemek lazım, bu ülkede senin bir dikili ağacın var mı? Bir eseriniz var mı? Biz eserlerimizle övünüyoruz. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Biz bunların sadece sözünü etmekle kalmıyor eser ve hizmet siyasetimizle adım adım taşlarını da döşüyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’in, Türkiye için kritik bir dönüm noktası olan bu kutlu yolda daha güçlü destek vereceğine inandıklarını belirterek, “2023 inşallah bir dönüm noktası olacak. ‘Büyük ve güçlü Türkiye’ derken bu ifadeyi içi boş bir siyasi slogan olarak söylemiyoruz. Bu iddiamızı geçtiğimiz 19 yılda her alanda ülkemize kazandırdığımız güçlü eser ve hizmet siyasetiyle, altyapısıyla bunun üzerine bina ediyoruz” diye konuştu.

MERSİN’E KAZANDIRILAN ESERLER

Mersin’in bu dönemde Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş eserlere ve hizmetlere kavuştuğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 19 yılda Mersin’e 38 milyar lira yatırım yapıldığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde 5 bin 617 adet yeni derslik ve toplam 61 spor tesisi inşa ettiklerini, Tarsus Üniversitesi’ni kurduklarını, yükseköğrenim öğrencileri için 4 bin 726 kişi kapasiteli yurt binaları açtıklarını ve sosyal yardımlarda Mersinli ihtiyaç sahibi vatandaşları 7 milyar liralık kaynakla desteklediklerini söyledi.

Sağlıkta 15’i hastaneden oluşan toplam 47 sağlık tesisi inşa ettiklerini, Mersin’i 1.300 yataklı şehir hastanesiyle buluşturduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir hastanesi standardındaki 600 yataklı Tarsus Devlet Hastanesi’nin yapımının devam ettiğini, aralarında 200 yataklı Mezitli Devlet Hastanesi’nin de bulunduğu altı sağlık tesisinin plan, proje ve ihale çalışmalarının sürdüğünü bildirdi.

Mersin’de 3 bin 890 toplu konutu sosyal donatısıyla birlikte vatandaşın istifadesine sunduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 945 konutun yapımına devam ettiklerini, dar gelirli vatandaşlar için Mezitli’de 262, Mut ikinci etapta 324 konut yaptıklarını, Mezitli’deki konutları yılsonuna kadar hak sahibi vatandaşlara vereceklerini bildirdi.

Gülnar ilçesinde 205 konut, bir cami ve ticaret merkezinin inşasında sona gelindiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akdeniz ilçesi Çay Mahallesi’nde kentsel dönüşüm projesi kapsamında 416 konut, 36 dükkân, cami ve ticaret merkezinin inşaatının sürdüğünü, bu konutları da yılsonuna kadar vatandaşlara teslim etmeyi planladıklarını söyledi.

Mersin’de dört millet bahçesi projesi olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin ve Muzaffer Yalçıntaş Millet Bahçelerinin açılışını yaptıklarını, Mezitli ve Aydıncık Millet Bahçelerinde de çalışmaları hızlandırdıklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’i son 19 yılda 278 kilometre ilave bölünmüş yola kavuşturduklarını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapımı devam eden Çukurova Bölgesel Havalimanı bağlantı, Tarsus-Çamlıyayla, Silifke-Mut ayrımı, Gülnar-Aydıncık, Tarsus Turizm Merkezi ve Anamur-Kazancı-Ermenek yollarını seneye tamamlayacaklarını söyledi.

Akdeniz sahil yolunun kalan kesimlerini, Silifke-Mut, Gülnar-Mut, Erdemli-Güzeloluk-Ayrancı yollarını ve Mersin-Tarsus otoyol ayrımı ile Mersin Organize Sanayi Bölge Otoyol Bağlantı Kavşağını ise 2023’te hizmete alacaklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adana-Mersin demir yolunu yeniledik, seyahat süresinin eskiye göre yarı yarıya indirdik. Mersin, Adana, Osmaniye, Gaziantep hızlı tren hattında çalışmalarımız etap etap sürüyor. Çukurova Bölgesel Havalimanımızın inşaatı ilerliyor. Mersin’e iki yat limanı, Anamur’a bir iskele kazandırdık. Erdemli balıkçı barınağının yapımı devam ediyor. Mersin’e sekiz baraj ve 11 gölet inşa ettik. 13 baraj ve sekiz gölet daha inşa ediyoruz” bilgisini paylaştı.

“MERSİN’E DAHA BÜYÜK YATIRIMLAR YAPMAK, DAHA BÜYÜK PROJELER KAZANDIRMAK İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tarsusluların hasretle beklediği sulama, içme suyu ve enerji maksatlı olarak Pamuklu Barajı’nın inşasında sona yaklaşıldığına işaret ederek, Mersin’de 135 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtıklarını, yapımı devam eden tesislerle 243 bin dekar araziyi daha sulamaya açacaklarını bildirdi.

Mersin şehir merkezi ve Tarsus ilçesinin içme suyu ihtiyacını inşa ettikleri isale hattı vasıtasıyla karşıladıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Mersinli çiftçilerimize toplam 2,5 milyar liralık tarımsal destek verdik. Sanayide son 19 yılda Mersin’e yeni üç organize sanayi bölgesi, bir endüstri bölgesi, iki teknopark, 11 araştırma geliştirme merkezi ve bir tasarım merkezi kurduk. Enerjide Yenişehir, Akdeniz, Toroslar, Mezitli ve Tarsus ilçelerimize doğal gaz geldi. İşte biz buyuz. Modern dünya neyi yaşıyorsa, neden istifade ediyorsa benim Mersinli kardeşim de ondan istifade edecek. Yakında Mut’a, seneye Erdemli ve Silifke’ye ve 2023 yılında Anamur, Aydıncık, Bozyazı ve Gülnar’a da doğal gaz arzı sağlamayı planladığımız müjdesini sizlerle paylaşmak istiyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde her alanda Mersin’e daha büyük yatırımlar yapmak, daha büyük projeler kazandırmak için çalışmaya devam edeceğiz.”

Ülkeye ve millete eser ve hizmet kazandırmanın nasip işi olduğunu ve kendilerinin bu şerefe nail olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yıllarca bu ülkede siyaset yapıp, siyasi parti faaliyeti yürütüp, hatta zaman zaman iktidara bile gelip de çaktığı tek çivi, yaptığı tek hayırlı hizmeti olmayanlar var. Siyaseti yalanla, iftirayla, çarpıtmayla ülke gündemini bulandırmak, insanları kandırmaya çalışmak sananlar, eserin, hizmetin, yatırımın kıymetini bilmezler. Milletin derdi ile dertlenmeyenler hiçbir yaraya merhem olamazlar, hiçbir beklentiye cevap veremezler. Yönetime geldikleri yerlerde sadece hayal kırıklığına yol açarlar. Sadece kaynak israfına, vakit kaybına sebep olurlar.”

Vatandaşlardan, karşısına gelenleri ağızlarından çıkan laflarla değil, yaptıkları, ortaya koydukları eserleri, gerçekleştirdikleri icraatlarıyla ölçüp biçmesini isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bu ülkeye daha fazla demokrasi getireceğini söyleyenlerin geçmişte millete nasıl zulüm ettiklerini, insanları inançlarından, fikirlerinden, hatta kıyafetlerinden dolayı nasıl ötekileştirdiklerini hatırlayın. Kendilerinin ülkeyi daha iyi kalkındıracaklarını söyleyenlerin geçmişte yapılan her işe, her yatırıma, her hizmete nasıl köstek olduklarını hatırlayın. Ondan sonra da bir bakın, kafa aynı kafa mı? Evet, aynı kafa. Öyleyse aynı kafadan farklı neticeler çıkartmasını beklemek akıl karı bir iş değildir. Siyaset adına ‘düğün evinin tefçisi, ölü evinin yasçısı’ gibi davrananların millet olarak da sevinçlerimize ortak olduğunu, hüzünlerini paylaştığını görmedik. Akdeniz’de petrol ve doğal gaz ararız, Rumların ağzıyla karşı çıkarlar. Karadeniz’de doğal gaz buluruz, kendi akıllarınca dalga konusu yaparak elde edilen başarıyı itibarsız hâle getirmeye çalışırlar. Sınır ötesine harekât yaparız, teröristlerin ve zalim rejimlerin safında yer alırlar. Ülkemize yönelik haksız, hukuksuz, adaletsiz nice saldırı olur ya kulaklarının üstüne yatarlar ya onlar da aynı koroya katılırlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu zihniyetin, Türkiye’nin aleyhindeki her kampanyanın içerideki borazanlığına soyunduğunu, yerli ve millî her adıma karşı çıkarak gerçek yüzünü de ortaya koyduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Ülkemiz maruz kaldığı saldırılara karşı dimdik ayakta kalmayı, bununla yetinmeyip siyasi, ekonomik, askerî olarak sınırları ötesinde geniş bir etki alanı oluşturmayı bunlara rağmen başarmıştır. Vesayetin koltuk değnekçiliğinden darbecilerin yoldaşlığına, teröristlerin destekçiliğinden emperyalistlerin figüranlığına ne ararsanız bunlarda, Bay Kemal’de var. Tek olmayan yerli duruştur, millî duruştur, eser ve hizmet siyasetidir. Cumhur İttifakı olarak nasıl Türkiye’yi darbecilerden temizlediysek, terör örgütlerinin kuşatmasından çıkarttıysak, bölgesel bir güç hâline getirdiysek, küresel sistemde söz sahibi yaptıysak inşallah bundan sonra çok daha fazlasını milletimize kazandıracağız. Yeter ki birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sahip çıkalım.”

Dünya

“Bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden ülkemizi uzakta tutacağız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “86 milyonun emaneti emin ve ehil ellerde güvendedir. Türkiye Yüzyılı’nın inşasına Allah’ın izniyle kimse mani olamayacaktır. Bugüne kadar nice badirenin üstesinden nasıl alnımızın akıyla geldiysek, bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden de ülkemizi inşallah uzakta tutacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Kurban Bayramı sonrasında sizlerle beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum. Yakın çevremizdeki tüm sıkıntılara, çatışmalara, zulümlere rağmen millet olarak Kurban Bayramı’nı barış, huzur ve güvenlik içinde geride bıraktık. Bu vesileyle bir kez daha aziz milletimizin ve İslam âleminin Kurban Bayramı’nı canıgönülden tebrik ediyorum. Rabbimden bizleri layıkı veçhiyle idrak edeceğimiz bayramlara kavuşturmasını niyaz ediyorum.

Kurbanlarını keserek yaptıkları hayır ve hasenatla bayramın bereketini aileleri, komşuları ve dostlarıyla paylaşarak 81 vilayetimizle birlikte Afrika’dan Asya’ya gönül coğrafyamızın en ücra köşelerine kadar milletimizin yardım elini uzatarak bu mübarek günleri ihya eden tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun diyorum.

Hac farizasını yerine getirerek ülkemize dönmeye başlayan vatandaşlarımızın haclarının mebrur ve makbul olmasını Cenabı Allah’tan tüm kalbimle niyaz ediyorum.

Yine bu vesileyle Gazze ve Batı Şeria başta olmak üzere Filistin topraklarında, İsrail’in alçakça saldırıları altında türlü imkânsızlıklar içinde Kurban Bayramı’nı idrak etmeye çalışan Filistinli kardeşlerimize de muhabbetlerimi iletiyorum.

Devletimizin ilgili kurumlarının yanı sıra vakıf, dernek ve hayırseverlerimizi de bu bayramda Filistin halkını yalnız bırakmadıkları için tebrik ediyorum.

İçimizdeki kimi gafillere rağmen milletimiz kendine yakışır şekilde hamdolsun bu bayramda da mazlumları unutmamış, paylaşmanın bereketine ve dayanışmanın gücüne inanarak kardeşlik görevini layıkıyla ifa etmenin gayretinde olmuştur. Bayram boyunca vatandaşlarımızın emniyeti ve huzuru için fedakârca görev yapan güvenlik kuvvetlerimize de buradan tebriklerimi sunuyorum.

Trafik kazaları sebebiyle hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa, yakınlarını kaybedenlere de sabrı cemil diliyorum.

Bu sene can kayıplarının önüne geçmek için gerçekten yoğun çaba harcadık. Jandarma ve emniyet birimlerimiz gece gündüz demeden sahadaydı. Milyonlarca vatandaşımızın güvenli, konforlu, sorunsuz bir şekilde seyahatlerini gerçekleştirmeleri için kelimenin tam anlamıyla seferber oldular.

“ULAŞTIRMA ALTYAPIMIZIN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA GÖRMÜŞ OLDUK”

Hava ve demir yollarında artan talebi karşılamak için de gerekli tedbirler alındı. Bakınız burada bazı çarpıcı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum.

4-9 Haziran 2025 tarihleri arasında otoyollarımızdan 16,3 milyon araç geçişi yapıldı, yani ülkemizdeki toplam araç sayısının yarısından fazlası yollardaydı. Yüksek hızlı tren, ana hat ve bölgesel trenler ile kent içi raylı sistemleri ise toplam 2 milyon 783 bin kişi kullandı. Havalimanlarımızda 3,9 milyon yolcuyu uğurladık. Proje aşamasından açılışına kadar çok sayıda haksız eleştirinin muhatabı olan İstanbul Havalimanı’nda bir milyon 152 bin yolcuya hizmet verdik. Esenboğa Havalimanı ise aynı dönemde 189 bin 470 yolcu kullandı. Antalya, Muğla Milas, Bodrum ve Dalaman ile Aydın Adnan Menderes havalimanlarımızda farklı günlerde yolcu rekorları kırıldı. Ulaştırma altyapımızın geliştirilmesi için yaptığımız devasa yatırımların önemini bu süreçte bir kez daha görmüş olduk. Bu alandaki yatırım zincirimize yeni halkalar etmeyi sürdürüyoruz.

“TÜRKİYE’Yİ KÜRESEL TİCARETİN LOJİSTİK MERKEZİ HÂLİNE GETİRECEĞİZ”

Ankara-Kırıkkale-Çorum, Samsun Hızlı Demir Yolu Projesi’nde Delici Çorum etabının temelini iki gün önce attık. Saatte 200 kilometre hıza uygun şekilde planlanan hattımız tamamlandığında, Ankara-Kırıkkale-Çorum arasında kesintisiz hızlı tren bağlantısı sağlanacak. Çorum-Ankara arası 1 saat 15 dakikaya inecek. 173 kilometrelik Çorum-Merzifon-Samsun kesimlerinin de bitmesiyle Ankara-Samsun arası seyahat süresi 2,5 saat olacak. Yılda 12 milyon yolcu ve 14 milyon ton yük taşınacak bu hat ile inşallah Samsun Limanı ile Mersin Limanı’nı birleştireceğiz. İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerindeki yük trafiğini hafifletecek, Türkiye’yi küresel ticaretin lojistik merkezi hâline getireceğiz. Beş istasyon, sekiz tünel, 26 köprü ve viyadük ile 16 üst geçitten oluşan hattı, Allah nasip ederse 2029 yılında devreye almayı planlıyoruz. Mahallî İdareler Seçimleri döneminde muhalefetin çeşitli spekülasyonlarına konu olan hattımızın şehirlerimize şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum.

“SAVUNMA SANAYİİNE VERDİĞİMİZ EMEĞİN KARŞILIĞINI GÖRÜYORUZ”

Savunma sanayiine verdiğimiz emeğin de karşılığını yavaş yavaş görüyoruz. 2 sene önce tanıtımını yaptığımızda birilerinin kalorifer peteğine benziyor diyerek akıllarınca dalga geçtiği millî muharip uçağımız KAAN projesinde çok önemli bir sözleşmeye imza attık. Indo Defence 2025 Fuarı’nda ilk etapta 48 adet KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik mutabakata varıldı. Toplam tutarı yaklaşık 15 milyar doları bulan bu tarihî anlaşmanın da ülkemiz savunma sanayiimiz ve Endonezyalı kardeşlerimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

“BÖLGEMİZDE BİR SÜREDİR ÇOK CİDDİ GERİLİMLER, ÇATIŞMALAR, SAVAŞLAR YAŞANIYOR”

Bölgemizde bir süredir çok ciddi gerilimler, çatışmalar, savaşlar yaşanıyor. Rusya-Ukrayna Savaşı her iki tarafı da yıpratan ağır sonuçlarıyla sürüyor. Pakistan-Hindistan arasındaki gerilim çatışma boyutuyla çok uzun sürmese de tarafların sahip oldukları güç sebebiyle potansiyel tehlike vasfını koruyor. İsrail’in Gazze’de tüm dünyanın gözleri önünde işlediği soykırım ile Lübnan ve Suriye’de gerçekleştirdiği pervasız eylemler hepimizin yüreğini kanatıyor. Aynı İsrail şimdi de komşumuz İran’a karşı bir saldırı başlattı. İran’ın nükleer tesislerini hedef alma bahanesiyle girişilen saldırın aslında çok kapsamlı ve sinsi amaçları olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.

“ÇATIŞMALARI DURDURMAK İÇİN YOĞUN BİR DİPLOMASİ TRAFİĞİ YÜRÜTÜYORUZ”

Biz en başından beri İran’ın nükleer programıyla ilgili tartışmaların müzakere masasında yürütülmesi gerektiğini savunduk, bugün de aynı noktadayız. Cuma gününden beri gerek şahsen biz gerek Dışişleri Bakanımız çatışmaları durdurmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Şimdiye kadar, ABD Başkanı Sayın Trump, İran Cumhurbaşkanı Sayın Pezeşkiyan, Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin, Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Sisi, Ürdün Kralı Sayın İkinci Abdullah, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Sayın Muhammed bin Selman, Pakistan Başkanı Sayın Şerif, Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Şara, Umman Sultanı Sayın Heysem bin Tarık, Kuveyt Emiri Sayın Şeyh Mişel el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Irak Başkanı Sayın Sudani’nin de aralarında olduğu birçok liderle görüşmem oldu. Bu görüşmelerde İsrail’in artık haydutluğa varan saldırganlığının tüm bölgemiz için oluşturduğu tehdit ve tehlikelere dikkat çektik. Sorunun çözümünün diplomasi ve diyalogla mümkün olduğunu ifade ettik. Türkiye olarak kolaylaştırıcılık dâhil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu tüm muhataplarımıza açık açık aktardık.

“BU KADİM COĞRAFYADA HİÇBİR ÜLKE KENDİ SINIRLARINDAN İBARET DEĞİLDİR”

Bir defa şunun bilinmesi çok çok önemlidir: Masada çözülebilecek meseleleri silahla, yıkımla, kanla, kaosla, sivil-asker ayrımı yapmadan önüne gelen her şeyi bombalamayla hâlletmeye çalışmanın ileride nelere yol açacağını kimse tahmin edemez. Tarih bu tür şımarıklıkların beklenmedik sonuçlarını ortaya koyan örneklerle doludur. Her ne kadar millî şairimiz Mehmet Akif, ‘Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?’ demiş olsa da biz ibret alınması temennimizi ısrarla dile getirmeye devam edeceğiz. Batı’nın sınırsız desteğiyle İran’a saldıran, Gazze’yi yerle bir eden, bölgedeki her ülkeye kabadayılık taslayan İsrail, aslında ne yaptığının farkında değil. Belki ileride yaptığı hatanın farkına varacak ama korkarız o vakit iş işten çoktan geçmiş olacak. Unutulmamalıdır ki, bu kadim coğrafyada hiçbir ülke kendi sınırlarından ve yönetiminden ibaret değildir. Binlerce yıllık derin ilişkiler sebebiyle bölgedeki her hadise tüm toplumları yakından ilgilendirir, etkiler, orta ve uzun vadeli sonuçlar doğurur.

Nitekim Filistin halkına ve topraklarına saldırmak sadece oradaki birkaç milyon insanla sınırlı bir hadise değildir. Yine İran topraklarına ve halkına saldırmakta sadece İran devletini ilgilendiren bir vaka da değildir. Aynı tespitleri Pakistan ve Afganistan coğrafyası ile Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Afrika Bölgesi için de yapabiliriz. Hele hele Türkiye mevzu bahis olduğunda kıtaları aşan bir etki gücünden söz etmek mümkündür. Bölgemizde bu hakikatler gözetilmeden atılan her adım ileride yaşanacak başka felaketlere davetiye çıkartır. Bu felaketler de genellikle zalimlerin bertaraf olmasıyla sonuçlanır. Dolayısıyla, İsrail yaptığı her zulümle, döktüğü her kanla, işlediği her insanlık suçuyla adım adım kendi varlığını ve toplumunun geleceğini riske etmektedir. Çünkü zulümle abat olunmaz. Zulmün sonu derin bir pişmanlıktır.

Biz Türkiye ve Türk milleti olarak medeniyet mirasımızın bize vaaz ettiği ahlak, vicdan, adalet, hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde önce kendi vatandaşımızı, onunla birlikte dost ve kardeş toplumları, en nihayetinde de tüm insanlığı kucaklamak için samimi bir gayret içerisindeyiz. Bu gayretimizi kimi zaman yaptığımız yardımlarla, kimi zaman diplomatik desteklerimizle, kimi zaman ticari ve teknolojik ortaklıklarımıza, kimi zaman da sosyal ve kültürel kaynaşmalarımızla somutlaştırıyoruz. Yakın zamanda Balkanlar’da, Karabağ’da, Libya’da, Suriye’de bu yaklaşımın neticelerini hep birlikte takip ettik. İnşallah bundan sonra da sadece kendi içimizde birliği, beraberliği, kardeşliği yüceltmekle kalmayacak, aynı iklimin bölgemizde de hâkim olmasını sağlayacak girişimlerimize devam edeceğiz.

“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI KONUSUNDA DÜNYANIN ÖNDE GELEN ÜLKELERİ ARASINA GİRDİK”

Bölgemizde yaşanan krizlerin bize verdiği bir diğer önemli mesajı devletimizle, milletimizle, her kesimden insanımızla çok iyi görmemiz gerekiyor. Şayet siyasi, sosyal, ekonomik, askerî olarak güçlü değilseniz, kendinize yeterli değilseniz caydırıcılık seviyesine ulaşamamışsanız işiniz çok zor. Her an kendin sizden daha güçlü gören birisi tepenize yumruğu indirebilir, sizi boyunduruğu altına alabilir, haraca bağlayabilir, zelil bir duruma düşürebilir. Millet olarak biz böyle bir utançla yaşamaktansa, ölmeyi tercih edecek karaktere sahibiz. Daha önce de söyledim, toprağın üstünde onursuzca yaşamaktansa, toprağın altında şereflice yatmayı yeğleriz. Bu irademizi mücadelelerle dolu tarihimizde defalarca ortaya koyduk. Elbette bu duruma düşmemek, kimilerinin yaptığı gibi öyle lafla, edebiyatla, mangalda kül bırakmayan afaki söylemlerle olmuyor. Bunun için çalışacaksınız, geliştireceksiniz, üreteceksiniz, ter dökeceksiniz, rüştünüzü tüm dünyaya ispat edeceksiniz.

İktidara geldiğimizde ülkemizde savunma sanayii adına, hadi hiçbir şey yoktu demeyelim, ama gerçek anlamda dişe dokunur, sözünü ettiğimiz caydırıcılık gücünün altını dolduracak kayda değer bir birikim yoktu. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın ardından başlatılan iyi niyetli girişimler montaj sanayi diyebileceğimiz seviyenin ötesine geçememişti. Yenilikçilik adına ise ortada hiçbir çaba, hiçbir faaliyet yoktu. Hemen kolları sıvadık, acil ihtiyaçlar dışındaki hazır alım siparişlerini iptal ettik. Bu kaynağı üzerine ilaveler de yaparak büyüttük ve savunma sanayiimizin emrine verdik. Tabii ki 23 yılda bu noktaya ulaşmak öyle kolay olmadı. Dışarıdan gelen engellemeleri zaten normal karşılıyoruz. Ama içeride birilerinin yapılan her işi kötüleyerek bürokraside, akademide, medyada olmadık engeller çıkartarak sabote etmeye kalkışmalarını asla unutmadık, unutmayacağız.

Aynı zihniyet bugün de fırsatını bulduğu her konuda ve her an sabotajlarına devam ediyor. Bunlar bedenen bu ülkenin vatandaşı ama ruhlarını emperyalistlerin emrine vermiş mankurtlardır. Her ne yaptıysak bizden gözüküp oklarını bize fırlatan bu emperyalist uşaklarına rağmen yaptık. Geldiğimiz noktada bilhassa insansız hava araçları konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdik. Zırhlı kara araçları konusunda âdeta küresel bir markaya dönüştük. Kendi insanlı ve insansız uçaklarımızı, kendi füzelerimizi, kendi radarlarımızı, kendi deniz araçlarımızı, kendi haberleşme sistemlerimizi geliştiriyor, üretiyoruz.

“TÜRKİYE SAFRALARINDAN KURTULDUKÇA HER ALANDA GELECEĞİNE UMUTLA BAKMAKTADIR”

Şunu büyük bir gururla ve gönül huzuruyla ifade etmek isterim: En zoru artık atık olarak geride kalmıştık. Bir ürünü tasarımı, yazılımı, donanımı ve diğer unsurlarıyla üretim aşamasına getirmenin ne demek olduğunu en iyi biz biliriz. Şimdi envanterimize giren bu ürünlerin caydırıcılığımızı destekleyecek şekilde ve miktarda imal etme safhasına geldik. Millî savaş uçağımız KAAN bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Aynı şekilde orta ve uzun menzilli füze stoklarımızı son gelişmeler ışığında caydırıcılık düzeyine getirecek üretim planlamalarını yapıyoruz. İnşallah, çok uzun olmayan bir süreçte hiç ama hiç kimsenin bize efelenmeyi dahi göze alamayacağı bir savunma kapasitesine erişmiş olacağız. Bunun şartı ise siyasi istikrarı korumaktan, ekonomimizi güçlü tutmaktan, sosyal barışı tahkim etmekten, diplomatik ilişkilerimizi geliştirmekten geçiyor.

‘Zahmet olmadan rahmet olmaz’ derler. Devlet ve millet olarak bazı sıkıntıları çekecek, bazı fedakârlıkları yapacağız ki hedeflerimize ulaşabilelim. Böyle bir vizyonu olmayan sadece karanlık ilişkilerin ve kaynakların mahsulü şişirmelerle ülkenin başına tebelleş edilmeye çalışılan zihniyete ve siyasetçi tiplerine karşı yürütülen mücadelenin de bu perspektiften okunmasında fayda görüyorum. Türkiye safralarından kurtuldukça her alanda geleceğine umutla bakmaktadır. Şundan kimsenin şüphesi olmasın: İktidarımız ve ittifakımız bölgemizin içinde bulunduğu bu sancılı dönemde Türkiye’nin istiklal ve istikbalinin temelidir ve teminatıdır. 86 milyonun emaneti emin ve ehil ellerde güvendedir. Türkiye Yüzyılı’nın inşasına Allah’ın izniyle kimse mani olamayacaktır.

“TÜRKİYE, TÜM HADİSELERİ DEVLET AKLIYLA OKUMAKTA VE SOĞUKKANLI BİR ŞEKİLDE DEĞERLENDİRMEKTEDİR”

Bugüne kadar nice badirenin üstesinden nasıl anlımızın akıyla geldiysek, bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden de ülkemizi inşallah uzakta tutacağız. Ülkemizin politik ve sosyal kutuplaşma yoluyla sokak ve gerilim siyasetiyle, içi boş hamasi söylemlere zaafa uğratılması bu ülkede kimsenin hayrına değildir. İktidarı zaafa düşürmek için ülkenin zaafa düşmesine bile eyvallah diyenler, tarih önünde de, mahşeri vicdanda da bunun hesabını veremezler. Muhalefetin tribünleri oynama uğruna Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlangıcında yaptıkları yanlışa tekrar düşmemelerini arzu ediyoruz. Gün, özellikle sorumlu siyaset yapma günüdür.

Türkiye, tüm hadiseleri devlet aklıyla ve köklü tecrübesiyle okumakta, sağduyulu ve soğukkanlı bir şekilde değerlendirmekte, 86 milyonun tamamının güvenliği ve huzuru için gerekli adımları atmaktadır. Birileri gibi ateşe benzin dökmenin değil, daha fazla büyümeden bir an önce yangını söndürmenin derdindeyiz. Amacımız, bölgemizde sulhu sükûnun hâkim olması, istikrar ve güven ortamının çok güçlü biçimde tesis ve tahkim edilmesidir. Gelişmeleri günlük siyasete polemik malzemesi yapmanın, bölgesel istikrarın tesisi ve ülke güvenliği için verilen mücadele de ortadayken, haksız ve mesnetsiz suçlamalarda bulunanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz.

“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK İHTİYACI, BİRLİK VE KARDEŞLİK SİYASETİDİR”

Şu hususa herkesin dikkat etmesi gerektiğine inanıyorum: Biz, millet olarak tarih boyunca metanetimizi, asaletimizi, uhuvvetimizi, dayanışmamızı muhafaza ederek önümüze konulan engelleri teker teker aştık. Bekamıza yönelik saldırıları bu şekilde püskürttük. Üzerimizde oynanan oyunları bu şekilde bozduk. Karanlık tünellerden yine bu şekilde aydınlığa çıktık. Bugün de Türkiye’nin en büyük ihtiyacı, birlik ve kardeşlik siyasetidir. Birbirimize inanarak, birbirimize güvenerek, 86 milyon kalp kalbe vererek güzel yarınlara inşallah, hep beraber varacağız. Türkiye’yi bölgesinde ve dünyada müessir bir güce dönüştürme hedefimizde hiçbir sapma olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyorum. Bugün dünden daha iyiyiz, daha güçlüyüz, daha ileri bir konumdayız, inşallah yarın bugünden de güçlü olacağız. Allah’ın yardımı, aziz milletimizin duasıyla durmadan, duraksamadan çalışmaya, ülkemizi, milletimizi kalkındıracak hizmetlere imza atmaya devam edeceğiz.

Nitekim bölgemizde yaşanan tüm krizlere rağmen milletimizin dertlerine derman olmanın gayretindeyiz. Deprem bölgemizin yeniden inşa ve ihyası gündemimizin ilk sırasındaki yerini korumaktadır. Şimdiye kadar 201 bin konutun anahtarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. İnşallah perşembe günü Kahramanmaraş’ta 250 bininci afet konutunun da anahtarlarını depremzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken kabine toplantımızın ve alınan kararların hayırlara vesile olmasını diliyorum.”

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

HABER BURADA

Dünya

Hayatımıza kattığınız güç, güven ve sevgi için tüm babalarımıza minnettarız. Babalar Günü’nüz kutlu olsun. Genç Gazeteciler

‘Başta şehit ve gazilerimizin babaları olmak üzere tüm babalarımızın Babalar Günü kutlu olsun” Yaşamımızın her anında varlıklarıyla bizlere güç veren babalarımız; sevgi ve fedakârlık sembolü olarak, annelerimizle birlikte en değerli varlıklarımız olup güçlü bir aile yapısının temelini oluşturmaktadırlar

Gelecek nesillerin yetiştirilmesinde, bilinçli, kültürlü, öz değerlerine sahip, sağlıklı bir toplum yapısının oluşturulmasında ve aile kurumunun yaşatılmasında hiç şüphesiz ki büyük rolü olan babalarımızdan alacağımız dersler, hayat boyu bize rehberlik edecektir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir Hadis-i Şerifinde, “Babanın çocuğuna duası, Peygamber’in ümmetine olan duası gibidir.” buyurarak, ailelerinin mutluluğunu, kendileri için en büyük mutluluk olarak gören babalarımızın duasının ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir. Bizler de bu Hadis-i Şerifin bilincinde evlatlar olarak, babalarımıza gereken sevgi ve saygıyı göstermeli, sağlıklarında hayır dualarını almak için gayret göstermeli, babalarımızın sadece bugün değil her zaman gönüllerini hoş tutmalı, onlara saygı, sevgi ve vefamızı en güzel şekilde göstermeliyiz.

Bu önemli günün, babalarımızın rızasını ve hayır duasını alabilmek için bir vesile olması temennisiyle; başta şehit ve gazilerimizin babaları olmak üzere tüm babalarımızın Babalar Günü’nü kutluyor, vefat etmiş olanlara Yüce Allah’tan rahmet diliyoruz

GENÇ GAZETECİLER TÜRKİYE

Mehmet Ali Setencioğlu | Enerji Petrol Medya Ceo

HABER BURADA

Dünya

Endonezya, Türkiye’den 48 adet KAAN savaş uçağı alıyor

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), uluslararası alanda stratejik bir başarıya imza attı. Endonezya’da düzenlenen INDO Defence 2025 fuarında Türkiye tarafından millî imkanlarla tasarlanan, geliştirilen ve üretilen Millî Muharip Uçak KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik anlaşma sağlandı. Anlaşma kapsamında, 48 adet KAAN 5. Nesil Savaş Uçağı Endonezya’ya teslim edilecek.

11 Haziran tarihinde Jakarta’da gerçekleştirilen imza törenine Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Endonezya Savunma Bakanı Sjafrie Sjamsoeddin, TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, Milli Savunma Bakan Yardımcısı ve TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanvekili Şuay Alpay ve TUSAŞ Genel Müdürü Dr. Mehmet Demiroğlu katıldı.

Atılan imzalar kapsamında 48 adetlik Millî Muharip Uçak KAAN’ın teslimatı 120 ay içerisinde gerçekleşecek. Teslim edilecek KAAN uçaklarında ise millî imkanlarla üretilecek motor yer alacak.

Bu anlaşma, sadece Millî Muharip Uçak KAAN’ın teslimatını değil; Endonezya’ya havacılık alanında teknoloji transferini de kapsayacak. Türkiye ve Endonezya gerçekleştireceği stratejik iş birliğiyle bilgi paylaşımını ve yerel kabiliyetlerin geliştirilmesini de hedefleyecek. Öte yandan anlaşmayla birlikte KAAN’ın üretiminde Endonezya’nın sahip olduğu yerel kabiliyetlerden yararlanılacak.

KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik ilk duyuruyu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Erdoğan, “Yerli ve millî savunma sanayimizin kaydettiği gelişimi ve ulaştığı noktayı gözler önüne seren bu anlaşmanın Türkiye ve Endonezya için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Anlaşmanın huzurunda imzalandığı kıymetli mevkidaşım, Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto’ya selam ve teşekkürlerimi iletiyorum. Savunma Sanayii Başkanlığımız ve TUSAŞ başta olmak üzere KAAN’ın üretiminde ve Türkiye tarihinin bu rekor ihracat sözleşmesinin imzalanmasında emeği geçen tüm kuruluşlarımızı tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.

KAAN: Türkiye’nin 5. Nesil Savaş Uçağı

KAAN, Türk mühendisliğinin geldiği en üst noktayı temsil eden, 5. nesil çok rollü savaş uçağıdır. Yüksek manevra kabiliyeti, düşük radar görünürlüğü (stealth), yapay zekâ destekli aviyonikleri ve ağ destekli harp yetenekleriyle dikkat çekmektedir. Hava-hava ve hava-yer görevlerinde üstün başarı sağlaması hedeflenen KAAN, aynı zamanda Türkiye’nin savunma alanındaki tam bağımsızlık vizyonunun simgesidir. İlk uçuşunu 21 Şubat 2024 tarihinde başarıyla gerçekleştiren KAAN, bu tarihi adımıyla Türk havacılığı açısından yeni bir dönemi başlatmıştır. 6 Mayıs 2024’te ise KAAN gök vatan ile ikinci kez bir araya gelmiştir.

Millî Muharip Uçak KAAN projesinin ilerleyen aşamalarında ise uçağa millî motorun entegrasyonu ile KAAN’ın tamamen millî hâle getirilmesi ve ihracat potansiyelinin daha da arttırılması hedeflenmektedir.

GENÇ GAZETECİLER ENDONEZYA

HABER BURADA

DÜNYA

seers cmp badge