Connect with us

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara-Niğde Otoyolu Açılış Töreni’nde konuştu

“Türkiye’yi, ahlak ve vicdan dışı yeni oyunlarla rotasından çıkarmaya çalışanlar bir kez daha hüsrana uğrayacaktır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara-Niğde Otoyolu Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı olan 2023’ü, milletimiz için yeni bir zaferin miladı hâline dönüştürmek için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz. Dışarıdaki ve içerideki bozguncuların senaryoları birer birer deşifre oluyor. Vesayetle, terörle, kaosla, darbeyle, nice tuzakla durduramadıkları Türkiye’yi, ahlak ve vicdan dışı yeni oyunlarla rotasından çıkarmaya çalışanlar bir kez daha hüsrana uğrayacaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara-Niğde Otoyolu Açılış Töreni’ne katıldı. Ankara-Niğde Otoyolu Haymana Gişeleri mevkiinde düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, otoyolun Türkiye’ye ve millete hayırlı olmasını diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yap-işlet-devret modeliyle ülkeye kazandırılan ve toplam uzunluğu 330 kilometre olan yolun bugün bir ve üçüncü kesimlerini hizmete aldıklarını söyleyerek yolun ikinci kesiminin de yıl bitmeden trafiğe açılacağını bildirdi.

“HİZMETE AÇILAN BU PROJEYLE TRAFİK AKIŞI HIZLI, KONFORLU, GÜVENLİ ŞEKİLDE SAĞLANACAK”

Marmara-Karadeniz ve Akdeniz bölgelerini birbirine bağlayan bu güzergâhın, Avrupa-Kafkasya-Asya transit koridorunun da önemli bir parçası olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Edirne’den otoyolu kullanmaya başlayan bir aracın bu yolun tamamen hizmete açılmasıyla hiç şehir içine girmeden Şanlıurfa’ya kadar gidebileceğini ifade etti. İstanbul üzerinden de İzmir ve Aydın’a kadar otoyolu kullanarak gitmenin mümkün olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihalesi geçen aylarda yapılan kesimin bitmesiyle bu güzergâhın önce Denizli’ye daha sonra Antalya’ya kadar uzanacağını bildirdi.

Marmara Denizi’ni çepeçevre saran otoyolun ve Çanakkale Köprüsü’nün tamamlanmasıyla ülkenin en yoğun insan ve araç trafiğinin yaşandığı bölgelerin ulaşım sorununun tamamen çözüleceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara-Niğde Otoyolu’nun işte bu büyük ağın en kritik parçalarından biri olduğunu kaydetti.

Hizmete açılan bu projeyle trafik akışının hızlı, konforlu, güvenli şekilde sağlanması yanında pek çok ekonomik fayda da görüleceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mevcut yolda, 317 kilometreyi dört saat 14 dakikada kateden bir sürücü, otoyolu kullandığında 275 kilometre giderek iki saat 22 dakikada aynı noktaya ulaşabilecektir. Hesaplamalara göre yılda bu otoyol sayesinde ülkemizin vakitten 885 milyon lira, akaryakıttan 743 milyon lira olmak üzere toplamda 1 milyar 628 milyon lira kazancı olacaktır. Kazaların azalmasıyla can ve mal güvenliğinin artması bir diğer önemli faydadır. Tuz Gölü, Derinkuyu, Göreme, Kapadokya gibi önemli turizm merkezlerimize erişimin kolaylaşması bu alanda da ülkemize ciddi katkılar sağlayacaktır. Güzergâh boyunca dikilecek 6,5 milyon bitki ve 1,1 milyon metrekare çimlendirmeyle bozkır ikliminin hâkim olduğu bu bölgenin çehresi de değişecektir. Yoğun bir şekilde inşallah ağaçlandırma, çimlendirme bunları da yapmamız lazım.”

“KALKINMANIN VE GELİŞMENİN TEMEL ALT YAPILARINDAN BİRİ DE ULAŞIMDIR”

Döşenen fiber iletişim ağı, sensörler, kameralar, veri ve kontrol merkezi vasıtasıyla akıllı yol olarak tasarlanmasının, Ankara-Niğde Otoyolu’nun bir diğer özelliğini teşkil ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eskiden tamamen insan gücüyle yapılan pek çok işlem, bu yolda akıllı ulaşım sistemi tarafından gerçekleştirilecektir. Trafik yoğunluğundan buzlanmaya, bakım onarım ihtiyacından ileride akıllı araçların kullanımına imkân sağlayacak altyapısına kadar pek çok özelliğiyle bu projeyle geleceğin yolunu inşa ettik” bilgisini verdi.

Yatırım tutarı, işletme süresi ve garanti ücret mukayesesi yapıldığında otoyolun devlet açısından da oldukça karlı bir yatırım olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, otoyolun ülkeye kazandırılmasında emeği geçen tüm kurumları, yüklenici firmaları, mühendisinden işçisine herkesi tebrik etti.

Kalkınmanın ve gelişmenin temel alt yapılarından birinin de ulaşım olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsan ve yük taşımacılığının güvenli, hızlı, ekonomik şekilde yapılamadığı bir ülkede kalkınmayı gerçekleştirebilmek de vatan sathına yaymak da mümkün değildir. Bunun için ulaşımda ‘gitmediğin, gidemediğin yer senin değildir’ anlayışıyla en doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine kadar ülkemizin her karışını erişilebilir kılmak amacıyla yola çıktık” diye konuştu.

“DENİZ YOLUNDA DA İNŞA HÂLİNDEKİ DEV LİMANLARIMIZLA ÜLKEMİZİN ÖNÜNDE YEPYENİ BİR DÖNEMİ BAŞLATIYORUZ”

Özellikle kara yolu, hava yolu, demir yolu taşımacılığında ülkeye âdeta çağ atlattıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deniz yolunda da inşa hâlindeki dev limanlarımızla ülkemizin önünde yepyeni bir dönemi başlatıyoruz” dedi.

Bugünkü açılışla ülkeye son 18 yılda kazandırdıkları yeni otoyol mesafesinin bin 581 kilometreyi bulduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece daha önceden devraldıkları, bin 714 kilometrelik otoyolla ülkenin toplam otoyol uzunluğunun 3 bin 295 kilometreye ulaştığını bildirdi. Bölünmüş yollarda çok daha parlak bir fotoğraf ortaya çıkardıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bölünmüş yol uzunluğumuzu göreve geldiğimizde 6 bin 100 kilometreyle aldık. Yani 79 senede 6 bin 100 kilometre. Biz buna 21 bin 400 kilometre ilave ettik. Toplam 27 bin 500 kilometreye yükselttik. Nereden nereye? Ülkemizin toplam yol ağı da 68 bin 429 kilometreyi buluyor. Son 18 yılda inşa ettiğimiz 361 kilometre uzunluğundaki 3 bin 261 köprüyle ulaşımın daha sağlıklı ve ekonomik olmasını temin ettik. Aynı şekilde bu dönemde uzunluğu 483 kilometreyi bulan 315 tüneli hizmete alarak zor coğrafyalarda ulaşımın hızlı ve güvenli şekilde işlemesini sağladık. Sadece şu son koronavirüs salgını döneminde açtığımız ve inşasını sürdürdüğümüz projeler dahi ülkemize ulaşım alanında kazandırdığımız hizmetleri göstermeye yeterlidir. Son altı ayda Kuzey Marmara Otoyolu’nun Kınalı-Çatalca arasını 9 Martta, Trabzon şehir geçişi Kanuni Bulvarı yolunun önemli kesimini 22 Nisanda, Çanakkale Köprüsü kulelerini 16 Mayısta, Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi’nin bağlantı yollarını 20 Mayısta, Botan çayı beğendik köpürsünü 11 Temmuzda, Amasya çevre yolunu 25 Temmuzda hizmete açtık. Durmak yok, yola devam. Koronavirüs filan engellemiyor, devam edeceğiz.”

“BİZİM İŞİMİZ ESER SİYASETİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında terör örgütünün engellemek için yapmadığını bırakmadığı Cudi Dağı tünellerinin inşasının tamamlandığını, aynı şekilde terör örgütünün yapımına engel olmaya çalıştığı Ilısu Barajı’nı da bitirdiklerini anımsattı.

Son iki yılda yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018’de Ovit Tüneli’ni, Gümüşhane Çevre Yolu’nu, Trabzon Kaşüstü Kavşağı alt geçidini, 2019’da Ordu Çevre Yolu’nu, İstanbul-İzmir Otoyolu’nu, Derevenk Viyadüğü’nü, Mimar Sinan Organize Sanayi Bölgesi köprülü kavşağı ve bağlantı yollarını, Kayseri Boğazköprü ve bağlantı yolunu, Konya Çevre Yolu’nu, Çorlu Çevre Yolu’nu, Menemen-Aliağa-Çandarlı otoyolunu hizmete açtıklarını anlattı. Ayrıca yeni projeleri de yakından takip ettiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1915 Çanakkale Köprüsü’nün her aşamasında bizzat orada bulunduk. Hedefimiz 2022’nin 18 Mart’ında bu köprüyü hizmete açmaktır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimi belediyelerin başlattığı ancak akim bıraktığı bazı projeleri de Bakanlıklar aracılığıyla devam ettirdiklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlardan biri de Adana için sembol olan bir eser olacağına inandığım Seyhan Barajı’nın hemen yanı başındaki köprüdür. Fiziki gerçekleşmesi yüzde 47 seviyesinde olan bu köprünün kalan kısımlarını 530 milyon lira maliyetle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız tamamlayacaktır. Ayrıca köprü giriş ve çıkışlarındaki kavşaklar da yine Bakanlığımızca inşa edilecektir. İnşasına ‘Devlet Bahçeli Köprüsü’ adıyla başlanan bu eserin adını Sayın Bahçeli’nin talebiyle 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak belirledik ve bu şekilde de inşallah bitireceğiz. Görüldüğü gibi durmak yok, yola devam. Bu anlayışla çalışmaları sürdürüyoruz. Hep söylediğimiz gibi bizim siyasetimiz hizmet siyasetidir, bizim işimiz eser siyasetidir, bizim işimiz şu gök kubbede hoş bir sada bırakma siyasetidir.”

“TÜRKİYE’Yİ HER ALANDA HEM KALKINDIRDIK HEM SİYASİ VE EKONOMİK OLARAK GÜÇLENDİRDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği günden beri her anlarının hizmetle geçtiğini, İstanbul’daki başarılarının ardından da milletin kendilerine ülkenin yönetimini tevcih ettiğini ifade ederek şunları kaydetti: “Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak sorumluluk üstlendiğim 18 yıldır Türkiye’yi her alanda hem kalkındırdık hem siyasi ve ekonomik olarak güçlendirdik. Bugün her alanda başı dik bir Türkiye varsa bunu 18 yıldaki başarılarımıza borçluyuz. Eskilerin ‘düt demeye dudak gerek’ diye bir sözü var. Türkiye’nin özellikle son yedi yılda maruz kaldığı bunca iç ve dış fırtınadan sağ salim çıkması daha da önemlisi bölgesel ve küresel bir güç hâline gelmesi demokraside ve ekonomide ülkemizi getirdiğimiz seviye sayesindedir. Türkiye’nin boynundaki siyasi boyundurukları kırıp attık. Türkiye’nin ayaklarına takılan ekonomik prangaları parçalayıp bir kenara fırlattık. Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alan korkuları çiğneyip geçtik. Kendine güvenen, kendine inanan, potansiyelini ve gücünü kendi hedefleri, çıkarları, planları doğrultusunda kullanan bir ülke inşa ettik. Bir Türkiye inşa ettik. Kimsenin parmak sallayarak konuşamayacağı, kimsenin had bildirmeye teşebbüs edemeyeceği, kimsenin üzerinde pervasızca operasyonlar yürütemeyeceği bir Türkiye kurduk.”

Türkiye’nin savunma sanayinde kendi kendine yeterliliğini her geçen yıl artıran bir ülke olarak kimseye minnet etmeden güvenliğini sağlayacak bir konuma geldiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün Doğu Akdeniz’de, güney sınırlarımızda ve daha pek çok yerde Türkiye’nin ağırlığı bu derece belirgin hissediliyorsa gerisinde sahip olduğumuz siyasi, ekonomik, askerî güç vardır. Karadeniz’de keşfettiğimiz doğal gaz rezervi ve hâlen süren diğer çalışmalarımız enerji alanında ülkemizi birinci lige terfi ettirebilecek zenginliktedir” değerlendirmesinde bulundu.

“TÜM HİZMET ALANLARINDA GELİŞMİŞ ÜLKELERİN DAHİ GIPTAYLA TAKİP ETTİĞİ BİR ALTYAPIYA SAHİBİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi olarak “yok hükmünde” kabul edilen bir devletten tüm denklemlerde kritik role sahip bir ülke seviyesine çıkıldığını vurgulayarak şöyle konuştu: “Pek çok uluslararası platformun aranan, takip edilen, sözüne ve tavrına göre pozisyon alınan ülkesi konumuna yükseldik. Ekonomik olarak üç kuruşluk tuzaklarla yerle yeksan edilen zayıf bir yapıdan ardı adına onlarca saldırıyı göğüsleyerek 2023 hedeflerimize yürümeye devam ettiğimiz bir yere geldik. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye kadar tüm hizmet alanlarında gelişmiş ülkelerin dahi gıptayla takip ettiği bir altyapıya sahibiz. Salgın döneminde pek çok ülkenin sağlık sistemi tüm unsurları ile çökerken biz vatandaşlarımıza en iyi hizmeti ücretsiz olarak verdik. İş vereninden çalışanına, esnaf sanatkârından, garip gurebasına kadar toplumun her kesimini destekleyerek, ekonomik ve sosyal dengelerin güçlü kalmasını sağladık. Velhasıl milletimizin gönlündeki yerimize öyle kuru lafla, mugalatayla, yalanla, iftirayla, içi boş şovlarla değil; yaptığımız hizmetler, inşa ettiğimiz eserler, elde ettiğimiz neticelere sahip olduk. İnşallah aynı anlayışla bu yola devam edeceğiz.”

“EVLATLARIMIZA, 2071 VİZYONLARINI HAYATA GEÇİREBİLECEKLERİ BİR TÜRKİYE BIRAKMAKTA KARARLIYIZ”

Türkiye’nin önündeki ilk seçimlerin 2023’te olduğunu, önlerinde yaklaşık üç yıllık kesintisiz bir hizmet dönemi bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı olan 2023’ü, milletimiz için yeni bir zaferin miladı hâline dönüştürmek için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz. Dışarıdaki ve içerideki bozguncuların senaryoları birer birer deşifre oluyor. Vesayetle, terörle, kaosla, darbeyle, nice tuzakla durduramadıkları Türkiye’yi, ahlak ve vicdan dışı yeni oyunlarla rotasından çıkarmaya çalışanlar bir kez daha hüsrana uğrayacaktır. Milletimiz işte tüm bu gerçekleri gördüğü için girdiğimiz her mücadelede, başlattığımız her projede hamdolsun yanımızdadır” diye konuştu.

Bugün bu dev projeler arasında yer alan 178 kilometrelik bir otobanın açılışını yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye’nin istiklal ve istikbal kavgası olarak gördüğümüz bu mücadeleyi, Allah’ın izniyle ne pahasına olursa olsun zafere taşıyacağız. Evlatlarımıza, İstanbul’un fethinin 600’üncü yılını ifade eden 2053 ve Malazgirt Zaferi’nin 1000’inci yılı olan 2071 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri bir Türkiye bırakmakta kararlıyız. Bitirdiğimiz her eseri, başladığımız her projeyi, kazandığımız her başarıyı bu yolda atılmış bir adım olarak görüyoruz. Bugünkü açılışımız da işte bu adımlardan biridir. Bir kez daha Ankara-Niğde Otoyolu’nun ülkemize ve şehirlerimize hayırlı olmasını diliyorum.”

Altyapısı ve teknolojisiyle, geleceğin otoyolu olarak gördüğü projenin hayata geçirilmesinde emeği geçen kurumlar ve firmaları tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, otoyolu kullanacak vatandaşlara güvenli, konforlu, huzurlu seyahatler diledi. Yüklenici firmaya da bundan sonraki projelerde başarı dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına da teşekkür etti.

Yolun her iki yanında da peyzaj çalışmalarının yapılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakanlığın bu konuda elinden gelen desteği vereceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından Niğde gişelerine bağlantı yapıldı. Bağlantı yapılan yerde bulunan Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Enver İskurt ve beraberindeki yetkililer kurdele kesti. Daha sonra Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Ankara-Niğde Otoyolu için hazırlanan anı plaketi takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ankara-Niğde Otoyolu’nun şu anda burada gayet güzel bir tasarımla güzergâh var, kilometreler var, inşallah bugünün anısına bunu Cumhurbaşkanlığında saklayacağız” dedi.

Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yol medeniyettir, yolumuz açık olsun” diyerek, beraberindekilerle kurdele kesti ve Ankara-Niğde Otoyolu’nun tamamlanan 178 kilometrelik birinci ve üçüncü kesiminin açılışını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra makam aracını kendisi kullanarak yolda deneme sürüşü yaptı.

Dünya

“Bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden ülkemizi uzakta tutacağız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “86 milyonun emaneti emin ve ehil ellerde güvendedir. Türkiye Yüzyılı’nın inşasına Allah’ın izniyle kimse mani olamayacaktır. Bugüne kadar nice badirenin üstesinden nasıl alnımızın akıyla geldiysek, bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden de ülkemizi inşallah uzakta tutacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Kurban Bayramı sonrasında sizlerle beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum. Yakın çevremizdeki tüm sıkıntılara, çatışmalara, zulümlere rağmen millet olarak Kurban Bayramı’nı barış, huzur ve güvenlik içinde geride bıraktık. Bu vesileyle bir kez daha aziz milletimizin ve İslam âleminin Kurban Bayramı’nı canıgönülden tebrik ediyorum. Rabbimden bizleri layıkı veçhiyle idrak edeceğimiz bayramlara kavuşturmasını niyaz ediyorum.

Kurbanlarını keserek yaptıkları hayır ve hasenatla bayramın bereketini aileleri, komşuları ve dostlarıyla paylaşarak 81 vilayetimizle birlikte Afrika’dan Asya’ya gönül coğrafyamızın en ücra köşelerine kadar milletimizin yardım elini uzatarak bu mübarek günleri ihya eden tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun diyorum.

Hac farizasını yerine getirerek ülkemize dönmeye başlayan vatandaşlarımızın haclarının mebrur ve makbul olmasını Cenabı Allah’tan tüm kalbimle niyaz ediyorum.

Yine bu vesileyle Gazze ve Batı Şeria başta olmak üzere Filistin topraklarında, İsrail’in alçakça saldırıları altında türlü imkânsızlıklar içinde Kurban Bayramı’nı idrak etmeye çalışan Filistinli kardeşlerimize de muhabbetlerimi iletiyorum.

Devletimizin ilgili kurumlarının yanı sıra vakıf, dernek ve hayırseverlerimizi de bu bayramda Filistin halkını yalnız bırakmadıkları için tebrik ediyorum.

İçimizdeki kimi gafillere rağmen milletimiz kendine yakışır şekilde hamdolsun bu bayramda da mazlumları unutmamış, paylaşmanın bereketine ve dayanışmanın gücüne inanarak kardeşlik görevini layıkıyla ifa etmenin gayretinde olmuştur. Bayram boyunca vatandaşlarımızın emniyeti ve huzuru için fedakârca görev yapan güvenlik kuvvetlerimize de buradan tebriklerimi sunuyorum.

Trafik kazaları sebebiyle hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa, yakınlarını kaybedenlere de sabrı cemil diliyorum.

Bu sene can kayıplarının önüne geçmek için gerçekten yoğun çaba harcadık. Jandarma ve emniyet birimlerimiz gece gündüz demeden sahadaydı. Milyonlarca vatandaşımızın güvenli, konforlu, sorunsuz bir şekilde seyahatlerini gerçekleştirmeleri için kelimenin tam anlamıyla seferber oldular.

“ULAŞTIRMA ALTYAPIMIZIN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA GÖRMÜŞ OLDUK”

Hava ve demir yollarında artan talebi karşılamak için de gerekli tedbirler alındı. Bakınız burada bazı çarpıcı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum.

4-9 Haziran 2025 tarihleri arasında otoyollarımızdan 16,3 milyon araç geçişi yapıldı, yani ülkemizdeki toplam araç sayısının yarısından fazlası yollardaydı. Yüksek hızlı tren, ana hat ve bölgesel trenler ile kent içi raylı sistemleri ise toplam 2 milyon 783 bin kişi kullandı. Havalimanlarımızda 3,9 milyon yolcuyu uğurladık. Proje aşamasından açılışına kadar çok sayıda haksız eleştirinin muhatabı olan İstanbul Havalimanı’nda bir milyon 152 bin yolcuya hizmet verdik. Esenboğa Havalimanı ise aynı dönemde 189 bin 470 yolcu kullandı. Antalya, Muğla Milas, Bodrum ve Dalaman ile Aydın Adnan Menderes havalimanlarımızda farklı günlerde yolcu rekorları kırıldı. Ulaştırma altyapımızın geliştirilmesi için yaptığımız devasa yatırımların önemini bu süreçte bir kez daha görmüş olduk. Bu alandaki yatırım zincirimize yeni halkalar etmeyi sürdürüyoruz.

“TÜRKİYE’Yİ KÜRESEL TİCARETİN LOJİSTİK MERKEZİ HÂLİNE GETİRECEĞİZ”

Ankara-Kırıkkale-Çorum, Samsun Hızlı Demir Yolu Projesi’nde Delici Çorum etabının temelini iki gün önce attık. Saatte 200 kilometre hıza uygun şekilde planlanan hattımız tamamlandığında, Ankara-Kırıkkale-Çorum arasında kesintisiz hızlı tren bağlantısı sağlanacak. Çorum-Ankara arası 1 saat 15 dakikaya inecek. 173 kilometrelik Çorum-Merzifon-Samsun kesimlerinin de bitmesiyle Ankara-Samsun arası seyahat süresi 2,5 saat olacak. Yılda 12 milyon yolcu ve 14 milyon ton yük taşınacak bu hat ile inşallah Samsun Limanı ile Mersin Limanı’nı birleştireceğiz. İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerindeki yük trafiğini hafifletecek, Türkiye’yi küresel ticaretin lojistik merkezi hâline getireceğiz. Beş istasyon, sekiz tünel, 26 köprü ve viyadük ile 16 üst geçitten oluşan hattı, Allah nasip ederse 2029 yılında devreye almayı planlıyoruz. Mahallî İdareler Seçimleri döneminde muhalefetin çeşitli spekülasyonlarına konu olan hattımızın şehirlerimize şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum.

“SAVUNMA SANAYİİNE VERDİĞİMİZ EMEĞİN KARŞILIĞINI GÖRÜYORUZ”

Savunma sanayiine verdiğimiz emeğin de karşılığını yavaş yavaş görüyoruz. 2 sene önce tanıtımını yaptığımızda birilerinin kalorifer peteğine benziyor diyerek akıllarınca dalga geçtiği millî muharip uçağımız KAAN projesinde çok önemli bir sözleşmeye imza attık. Indo Defence 2025 Fuarı’nda ilk etapta 48 adet KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik mutabakata varıldı. Toplam tutarı yaklaşık 15 milyar doları bulan bu tarihî anlaşmanın da ülkemiz savunma sanayiimiz ve Endonezyalı kardeşlerimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

“BÖLGEMİZDE BİR SÜREDİR ÇOK CİDDİ GERİLİMLER, ÇATIŞMALAR, SAVAŞLAR YAŞANIYOR”

Bölgemizde bir süredir çok ciddi gerilimler, çatışmalar, savaşlar yaşanıyor. Rusya-Ukrayna Savaşı her iki tarafı da yıpratan ağır sonuçlarıyla sürüyor. Pakistan-Hindistan arasındaki gerilim çatışma boyutuyla çok uzun sürmese de tarafların sahip oldukları güç sebebiyle potansiyel tehlike vasfını koruyor. İsrail’in Gazze’de tüm dünyanın gözleri önünde işlediği soykırım ile Lübnan ve Suriye’de gerçekleştirdiği pervasız eylemler hepimizin yüreğini kanatıyor. Aynı İsrail şimdi de komşumuz İran’a karşı bir saldırı başlattı. İran’ın nükleer tesislerini hedef alma bahanesiyle girişilen saldırın aslında çok kapsamlı ve sinsi amaçları olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.

“ÇATIŞMALARI DURDURMAK İÇİN YOĞUN BİR DİPLOMASİ TRAFİĞİ YÜRÜTÜYORUZ”

Biz en başından beri İran’ın nükleer programıyla ilgili tartışmaların müzakere masasında yürütülmesi gerektiğini savunduk, bugün de aynı noktadayız. Cuma gününden beri gerek şahsen biz gerek Dışişleri Bakanımız çatışmaları durdurmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Şimdiye kadar, ABD Başkanı Sayın Trump, İran Cumhurbaşkanı Sayın Pezeşkiyan, Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin, Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Sisi, Ürdün Kralı Sayın İkinci Abdullah, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Sayın Muhammed bin Selman, Pakistan Başkanı Sayın Şerif, Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Şara, Umman Sultanı Sayın Heysem bin Tarık, Kuveyt Emiri Sayın Şeyh Mişel el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Irak Başkanı Sayın Sudani’nin de aralarında olduğu birçok liderle görüşmem oldu. Bu görüşmelerde İsrail’in artık haydutluğa varan saldırganlığının tüm bölgemiz için oluşturduğu tehdit ve tehlikelere dikkat çektik. Sorunun çözümünün diplomasi ve diyalogla mümkün olduğunu ifade ettik. Türkiye olarak kolaylaştırıcılık dâhil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu tüm muhataplarımıza açık açık aktardık.

“BU KADİM COĞRAFYADA HİÇBİR ÜLKE KENDİ SINIRLARINDAN İBARET DEĞİLDİR”

Bir defa şunun bilinmesi çok çok önemlidir: Masada çözülebilecek meseleleri silahla, yıkımla, kanla, kaosla, sivil-asker ayrımı yapmadan önüne gelen her şeyi bombalamayla hâlletmeye çalışmanın ileride nelere yol açacağını kimse tahmin edemez. Tarih bu tür şımarıklıkların beklenmedik sonuçlarını ortaya koyan örneklerle doludur. Her ne kadar millî şairimiz Mehmet Akif, ‘Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?’ demiş olsa da biz ibret alınması temennimizi ısrarla dile getirmeye devam edeceğiz. Batı’nın sınırsız desteğiyle İran’a saldıran, Gazze’yi yerle bir eden, bölgedeki her ülkeye kabadayılık taslayan İsrail, aslında ne yaptığının farkında değil. Belki ileride yaptığı hatanın farkına varacak ama korkarız o vakit iş işten çoktan geçmiş olacak. Unutulmamalıdır ki, bu kadim coğrafyada hiçbir ülke kendi sınırlarından ve yönetiminden ibaret değildir. Binlerce yıllık derin ilişkiler sebebiyle bölgedeki her hadise tüm toplumları yakından ilgilendirir, etkiler, orta ve uzun vadeli sonuçlar doğurur.

Nitekim Filistin halkına ve topraklarına saldırmak sadece oradaki birkaç milyon insanla sınırlı bir hadise değildir. Yine İran topraklarına ve halkına saldırmakta sadece İran devletini ilgilendiren bir vaka da değildir. Aynı tespitleri Pakistan ve Afganistan coğrafyası ile Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Afrika Bölgesi için de yapabiliriz. Hele hele Türkiye mevzu bahis olduğunda kıtaları aşan bir etki gücünden söz etmek mümkündür. Bölgemizde bu hakikatler gözetilmeden atılan her adım ileride yaşanacak başka felaketlere davetiye çıkartır. Bu felaketler de genellikle zalimlerin bertaraf olmasıyla sonuçlanır. Dolayısıyla, İsrail yaptığı her zulümle, döktüğü her kanla, işlediği her insanlık suçuyla adım adım kendi varlığını ve toplumunun geleceğini riske etmektedir. Çünkü zulümle abat olunmaz. Zulmün sonu derin bir pişmanlıktır.

Biz Türkiye ve Türk milleti olarak medeniyet mirasımızın bize vaaz ettiği ahlak, vicdan, adalet, hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde önce kendi vatandaşımızı, onunla birlikte dost ve kardeş toplumları, en nihayetinde de tüm insanlığı kucaklamak için samimi bir gayret içerisindeyiz. Bu gayretimizi kimi zaman yaptığımız yardımlarla, kimi zaman diplomatik desteklerimizle, kimi zaman ticari ve teknolojik ortaklıklarımıza, kimi zaman da sosyal ve kültürel kaynaşmalarımızla somutlaştırıyoruz. Yakın zamanda Balkanlar’da, Karabağ’da, Libya’da, Suriye’de bu yaklaşımın neticelerini hep birlikte takip ettik. İnşallah bundan sonra da sadece kendi içimizde birliği, beraberliği, kardeşliği yüceltmekle kalmayacak, aynı iklimin bölgemizde de hâkim olmasını sağlayacak girişimlerimize devam edeceğiz.

“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI KONUSUNDA DÜNYANIN ÖNDE GELEN ÜLKELERİ ARASINA GİRDİK”

Bölgemizde yaşanan krizlerin bize verdiği bir diğer önemli mesajı devletimizle, milletimizle, her kesimden insanımızla çok iyi görmemiz gerekiyor. Şayet siyasi, sosyal, ekonomik, askerî olarak güçlü değilseniz, kendinize yeterli değilseniz caydırıcılık seviyesine ulaşamamışsanız işiniz çok zor. Her an kendin sizden daha güçlü gören birisi tepenize yumruğu indirebilir, sizi boyunduruğu altına alabilir, haraca bağlayabilir, zelil bir duruma düşürebilir. Millet olarak biz böyle bir utançla yaşamaktansa, ölmeyi tercih edecek karaktere sahibiz. Daha önce de söyledim, toprağın üstünde onursuzca yaşamaktansa, toprağın altında şereflice yatmayı yeğleriz. Bu irademizi mücadelelerle dolu tarihimizde defalarca ortaya koyduk. Elbette bu duruma düşmemek, kimilerinin yaptığı gibi öyle lafla, edebiyatla, mangalda kül bırakmayan afaki söylemlerle olmuyor. Bunun için çalışacaksınız, geliştireceksiniz, üreteceksiniz, ter dökeceksiniz, rüştünüzü tüm dünyaya ispat edeceksiniz.

İktidara geldiğimizde ülkemizde savunma sanayii adına, hadi hiçbir şey yoktu demeyelim, ama gerçek anlamda dişe dokunur, sözünü ettiğimiz caydırıcılık gücünün altını dolduracak kayda değer bir birikim yoktu. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın ardından başlatılan iyi niyetli girişimler montaj sanayi diyebileceğimiz seviyenin ötesine geçememişti. Yenilikçilik adına ise ortada hiçbir çaba, hiçbir faaliyet yoktu. Hemen kolları sıvadık, acil ihtiyaçlar dışındaki hazır alım siparişlerini iptal ettik. Bu kaynağı üzerine ilaveler de yaparak büyüttük ve savunma sanayiimizin emrine verdik. Tabii ki 23 yılda bu noktaya ulaşmak öyle kolay olmadı. Dışarıdan gelen engellemeleri zaten normal karşılıyoruz. Ama içeride birilerinin yapılan her işi kötüleyerek bürokraside, akademide, medyada olmadık engeller çıkartarak sabote etmeye kalkışmalarını asla unutmadık, unutmayacağız.

Aynı zihniyet bugün de fırsatını bulduğu her konuda ve her an sabotajlarına devam ediyor. Bunlar bedenen bu ülkenin vatandaşı ama ruhlarını emperyalistlerin emrine vermiş mankurtlardır. Her ne yaptıysak bizden gözüküp oklarını bize fırlatan bu emperyalist uşaklarına rağmen yaptık. Geldiğimiz noktada bilhassa insansız hava araçları konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdik. Zırhlı kara araçları konusunda âdeta küresel bir markaya dönüştük. Kendi insanlı ve insansız uçaklarımızı, kendi füzelerimizi, kendi radarlarımızı, kendi deniz araçlarımızı, kendi haberleşme sistemlerimizi geliştiriyor, üretiyoruz.

“TÜRKİYE SAFRALARINDAN KURTULDUKÇA HER ALANDA GELECEĞİNE UMUTLA BAKMAKTADIR”

Şunu büyük bir gururla ve gönül huzuruyla ifade etmek isterim: En zoru artık atık olarak geride kalmıştık. Bir ürünü tasarımı, yazılımı, donanımı ve diğer unsurlarıyla üretim aşamasına getirmenin ne demek olduğunu en iyi biz biliriz. Şimdi envanterimize giren bu ürünlerin caydırıcılığımızı destekleyecek şekilde ve miktarda imal etme safhasına geldik. Millî savaş uçağımız KAAN bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Aynı şekilde orta ve uzun menzilli füze stoklarımızı son gelişmeler ışığında caydırıcılık düzeyine getirecek üretim planlamalarını yapıyoruz. İnşallah, çok uzun olmayan bir süreçte hiç ama hiç kimsenin bize efelenmeyi dahi göze alamayacağı bir savunma kapasitesine erişmiş olacağız. Bunun şartı ise siyasi istikrarı korumaktan, ekonomimizi güçlü tutmaktan, sosyal barışı tahkim etmekten, diplomatik ilişkilerimizi geliştirmekten geçiyor.

‘Zahmet olmadan rahmet olmaz’ derler. Devlet ve millet olarak bazı sıkıntıları çekecek, bazı fedakârlıkları yapacağız ki hedeflerimize ulaşabilelim. Böyle bir vizyonu olmayan sadece karanlık ilişkilerin ve kaynakların mahsulü şişirmelerle ülkenin başına tebelleş edilmeye çalışılan zihniyete ve siyasetçi tiplerine karşı yürütülen mücadelenin de bu perspektiften okunmasında fayda görüyorum. Türkiye safralarından kurtuldukça her alanda geleceğine umutla bakmaktadır. Şundan kimsenin şüphesi olmasın: İktidarımız ve ittifakımız bölgemizin içinde bulunduğu bu sancılı dönemde Türkiye’nin istiklal ve istikbalinin temelidir ve teminatıdır. 86 milyonun emaneti emin ve ehil ellerde güvendedir. Türkiye Yüzyılı’nın inşasına Allah’ın izniyle kimse mani olamayacaktır.

“TÜRKİYE, TÜM HADİSELERİ DEVLET AKLIYLA OKUMAKTA VE SOĞUKKANLI BİR ŞEKİLDE DEĞERLENDİRMEKTEDİR”

Bugüne kadar nice badirenin üstesinden nasıl anlımızın akıyla geldiysek, bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden de ülkemizi inşallah uzakta tutacağız. Ülkemizin politik ve sosyal kutuplaşma yoluyla sokak ve gerilim siyasetiyle, içi boş hamasi söylemlere zaafa uğratılması bu ülkede kimsenin hayrına değildir. İktidarı zaafa düşürmek için ülkenin zaafa düşmesine bile eyvallah diyenler, tarih önünde de, mahşeri vicdanda da bunun hesabını veremezler. Muhalefetin tribünleri oynama uğruna Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlangıcında yaptıkları yanlışa tekrar düşmemelerini arzu ediyoruz. Gün, özellikle sorumlu siyaset yapma günüdür.

Türkiye, tüm hadiseleri devlet aklıyla ve köklü tecrübesiyle okumakta, sağduyulu ve soğukkanlı bir şekilde değerlendirmekte, 86 milyonun tamamının güvenliği ve huzuru için gerekli adımları atmaktadır. Birileri gibi ateşe benzin dökmenin değil, daha fazla büyümeden bir an önce yangını söndürmenin derdindeyiz. Amacımız, bölgemizde sulhu sükûnun hâkim olması, istikrar ve güven ortamının çok güçlü biçimde tesis ve tahkim edilmesidir. Gelişmeleri günlük siyasete polemik malzemesi yapmanın, bölgesel istikrarın tesisi ve ülke güvenliği için verilen mücadele de ortadayken, haksız ve mesnetsiz suçlamalarda bulunanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz.

“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK İHTİYACI, BİRLİK VE KARDEŞLİK SİYASETİDİR”

Şu hususa herkesin dikkat etmesi gerektiğine inanıyorum: Biz, millet olarak tarih boyunca metanetimizi, asaletimizi, uhuvvetimizi, dayanışmamızı muhafaza ederek önümüze konulan engelleri teker teker aştık. Bekamıza yönelik saldırıları bu şekilde püskürttük. Üzerimizde oynanan oyunları bu şekilde bozduk. Karanlık tünellerden yine bu şekilde aydınlığa çıktık. Bugün de Türkiye’nin en büyük ihtiyacı, birlik ve kardeşlik siyasetidir. Birbirimize inanarak, birbirimize güvenerek, 86 milyon kalp kalbe vererek güzel yarınlara inşallah, hep beraber varacağız. Türkiye’yi bölgesinde ve dünyada müessir bir güce dönüştürme hedefimizde hiçbir sapma olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyorum. Bugün dünden daha iyiyiz, daha güçlüyüz, daha ileri bir konumdayız, inşallah yarın bugünden de güçlü olacağız. Allah’ın yardımı, aziz milletimizin duasıyla durmadan, duraksamadan çalışmaya, ülkemizi, milletimizi kalkındıracak hizmetlere imza atmaya devam edeceğiz.

Nitekim bölgemizde yaşanan tüm krizlere rağmen milletimizin dertlerine derman olmanın gayretindeyiz. Deprem bölgemizin yeniden inşa ve ihyası gündemimizin ilk sırasındaki yerini korumaktadır. Şimdiye kadar 201 bin konutun anahtarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. İnşallah perşembe günü Kahramanmaraş’ta 250 bininci afet konutunun da anahtarlarını depremzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken kabine toplantımızın ve alınan kararların hayırlara vesile olmasını diliyorum.”

GENÇ GAZETECİLER ANKARA

HABER BURADA

Dünya

Hayatımıza kattığınız güç, güven ve sevgi için tüm babalarımıza minnettarız. Babalar Günü’nüz kutlu olsun. Genç Gazeteciler

‘Başta şehit ve gazilerimizin babaları olmak üzere tüm babalarımızın Babalar Günü kutlu olsun” Yaşamımızın her anında varlıklarıyla bizlere güç veren babalarımız; sevgi ve fedakârlık sembolü olarak, annelerimizle birlikte en değerli varlıklarımız olup güçlü bir aile yapısının temelini oluşturmaktadırlar

Gelecek nesillerin yetiştirilmesinde, bilinçli, kültürlü, öz değerlerine sahip, sağlıklı bir toplum yapısının oluşturulmasında ve aile kurumunun yaşatılmasında hiç şüphesiz ki büyük rolü olan babalarımızdan alacağımız dersler, hayat boyu bize rehberlik edecektir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir Hadis-i Şerifinde, “Babanın çocuğuna duası, Peygamber’in ümmetine olan duası gibidir.” buyurarak, ailelerinin mutluluğunu, kendileri için en büyük mutluluk olarak gören babalarımızın duasının ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir. Bizler de bu Hadis-i Şerifin bilincinde evlatlar olarak, babalarımıza gereken sevgi ve saygıyı göstermeli, sağlıklarında hayır dualarını almak için gayret göstermeli, babalarımızın sadece bugün değil her zaman gönüllerini hoş tutmalı, onlara saygı, sevgi ve vefamızı en güzel şekilde göstermeliyiz.

Bu önemli günün, babalarımızın rızasını ve hayır duasını alabilmek için bir vesile olması temennisiyle; başta şehit ve gazilerimizin babaları olmak üzere tüm babalarımızın Babalar Günü’nü kutluyor, vefat etmiş olanlara Yüce Allah’tan rahmet diliyoruz

GENÇ GAZETECİLER TÜRKİYE

Mehmet Ali Setencioğlu | Enerji Petrol Medya Ceo

HABER BURADA

Dünya

Endonezya, Türkiye’den 48 adet KAAN savaş uçağı alıyor

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), uluslararası alanda stratejik bir başarıya imza attı. Endonezya’da düzenlenen INDO Defence 2025 fuarında Türkiye tarafından millî imkanlarla tasarlanan, geliştirilen ve üretilen Millî Muharip Uçak KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik anlaşma sağlandı. Anlaşma kapsamında, 48 adet KAAN 5. Nesil Savaş Uçağı Endonezya’ya teslim edilecek.

11 Haziran tarihinde Jakarta’da gerçekleştirilen imza törenine Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Endonezya Savunma Bakanı Sjafrie Sjamsoeddin, TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, Milli Savunma Bakan Yardımcısı ve TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanvekili Şuay Alpay ve TUSAŞ Genel Müdürü Dr. Mehmet Demiroğlu katıldı.

Atılan imzalar kapsamında 48 adetlik Millî Muharip Uçak KAAN’ın teslimatı 120 ay içerisinde gerçekleşecek. Teslim edilecek KAAN uçaklarında ise millî imkanlarla üretilecek motor yer alacak.

Bu anlaşma, sadece Millî Muharip Uçak KAAN’ın teslimatını değil; Endonezya’ya havacılık alanında teknoloji transferini de kapsayacak. Türkiye ve Endonezya gerçekleştireceği stratejik iş birliğiyle bilgi paylaşımını ve yerel kabiliyetlerin geliştirilmesini de hedefleyecek. Öte yandan anlaşmayla birlikte KAAN’ın üretiminde Endonezya’nın sahip olduğu yerel kabiliyetlerden yararlanılacak.

KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik ilk duyuruyu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Erdoğan, “Yerli ve millî savunma sanayimizin kaydettiği gelişimi ve ulaştığı noktayı gözler önüne seren bu anlaşmanın Türkiye ve Endonezya için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Anlaşmanın huzurunda imzalandığı kıymetli mevkidaşım, Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto’ya selam ve teşekkürlerimi iletiyorum. Savunma Sanayii Başkanlığımız ve TUSAŞ başta olmak üzere KAAN’ın üretiminde ve Türkiye tarihinin bu rekor ihracat sözleşmesinin imzalanmasında emeği geçen tüm kuruluşlarımızı tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.

KAAN: Türkiye’nin 5. Nesil Savaş Uçağı

KAAN, Türk mühendisliğinin geldiği en üst noktayı temsil eden, 5. nesil çok rollü savaş uçağıdır. Yüksek manevra kabiliyeti, düşük radar görünürlüğü (stealth), yapay zekâ destekli aviyonikleri ve ağ destekli harp yetenekleriyle dikkat çekmektedir. Hava-hava ve hava-yer görevlerinde üstün başarı sağlaması hedeflenen KAAN, aynı zamanda Türkiye’nin savunma alanındaki tam bağımsızlık vizyonunun simgesidir. İlk uçuşunu 21 Şubat 2024 tarihinde başarıyla gerçekleştiren KAAN, bu tarihi adımıyla Türk havacılığı açısından yeni bir dönemi başlatmıştır. 6 Mayıs 2024’te ise KAAN gök vatan ile ikinci kez bir araya gelmiştir.

Millî Muharip Uçak KAAN projesinin ilerleyen aşamalarında ise uçağa millî motorun entegrasyonu ile KAAN’ın tamamen millî hâle getirilmesi ve ihracat potansiyelinin daha da arttırılması hedeflenmektedir.

GENÇ GAZETECİLER ENDONEZYA

HABER BURADA

DÜNYA

seers cmp badge