Connect with us

Dünya

“Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 952. Yıl Dönümü

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 952. Yıl Dönümü Kutlama Programı’nda yaptığı konuşmada, “Şu hakikat asla unutulmamalıdır ki; Malazgirt öyle sıradan bir savaş, sıradan bir zafer değildir. Biz Anadolu’ya Malazgirt’le ayak basmadık, çok daha öncesinden beri zaten buradaydık. Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Millî Park Alanı’nda düzenlenen Malazgirt Zaferi’nin 952. Yıl Dönümü Kutlama Programı’nda bir konuşma yaptı.

Malazgirt Zaferi’nin 952. yıl dönümü vesilesiyle tarihin önemli dönüm noktalarından birine şahitlik eden mübarek topraklarda tekrar bir arada olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sözlerimin hemen başında Anadolu’yu bizlere vatan hâline getiren tüm kahramanlarımızı, şehitlerimizi, gazilerimizi, gönül sultanlarımızı rahmetle, şükranla yâd ediyorum. Sultan Alparslan’ın ve ordusunda yer alan her bir neferin bize emaneti olan bu toprakları kanımızın son damlasına kadar koruma azim ve kararlılığımızı buradan bir kez daha ilan ediyoruz” diye konuştu.

“MALAZGİRT, SAHİP OLDUĞU MANEVİ MİRASLA KALBİMİZDE AYRI BİR KONUMA SAHİPTİR”

Malazgirt’in sıradan bir savaş ve zafer olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Biz Anadolu’ya Malazgirt’le ayak basmadık. Çok daha öncesinden beri zaten buradaydık. Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır. Burada kazanılan zafer önce Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluşunu sağlayarak Haçlı akınlarına en büyük darbeyi vurmuştur. Ardından aynı inançla bayrağını yükselten Osmanlı’nın başarılı mücadeleleriyle Balkanlar’ın ve İstanbul’un fethine vesile olmuştur. Bir başka ifadeyle Malazgirt, İznik’in de Konya’nın da Bursa’nın da Edirne’nin de İstanbul’un da büyük kardeşidir. Bizi Viyana önlerine götüren zaferler zincirinin çıkış noktası işte burasıdır. Malazgirtli vatandaşlarım böyle bir mirasa sahip oldukları için ne kadar şükretseler, ne kadar gururlansalar azdır. Her ilimizin, her ilçemizin bizim kalbimizdeki elbette ayrıdır ama Malazgirt sahip olduğu bu manevi mirasla kalbimizde hepsinden ayrı bir konuma sahiptir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün de Ahlat’ta olduklarını anımsatarak, “Ahlat, binlerce yıllık geçmişe sahip Belh’ten ata coğrafyamızın sembol şehri Buhara’ya kadar medeniyetimizin pek çok merkeziyle kardeşliği olan bir yerdir” dedi.

“BU TOPRAKLARDA YAŞAYAN İNSANLAR AYNI ULVİ GAYE UĞRUNDA KENETLENİYOR”

Malazgirt’le birlikte burayı da tekrar canlandırarak ecdada vefalarını göstermenin gayreti içinde olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: “Malazgirt’teki şu görüntü, bize sahip olduğumuz tarihin ve kültürün zenginliğini, derinliğini, gücünü ve en önemlisi devamlılığını hatırlatıyor. Bu topraklar bin yıldır üzerinde dalga dalga yükselen, ‘Ya Allah, bismillah, Allahuekber’ nidalarıyla feyizleniyor, bereketleniyor. Bu topraklarda yaşayan insanlar kökenlerine, meşreplerine, farklılıklarına bakmaksızın hep aynı ulvi gaye uğrunda kenetleniyor, bütünleşiyor.”

Selahaddin Eyyubi’siyle, Yavuz Sultan Selim’iyle, Fatih Sultan Mehmet’iyle ve Gazi Mustafa Kemal’iyle Selçuklu’dan Osmanlı’ya oradan Cumhuriyet’e güçlü bir direnişin bu topraklarda yer aldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bin yıllık varlığımıza rağmen bize insanlığın en eski yurdu Anadolu’yu yar etmek istemeyenlerin sürekli birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize saldırmasının sebebi işte budur” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu saldırıları yapanların derdinin Türkler, Kürtler, Araplar ya da diğer köken ve inançlara sahip insanlar ya da hak, özgürlük, eşitlik, demokrasi olmadığını belirterek, şunları söyledi: “Bunların tek derdi hepimizi de kuşatan ve maziden atiye uzanan o kadim köprüyü yıkarak yeniden kendilerine alan açmaktır. Öyle ki asırlardır uğraştıkları hâlde ulaşmayı başaramadıkları bu hedef için her değeri istismar eder, herkesi kullanırlar. Bizim her yıl olduğu gibi bu sene de bugün buradan verdiğimiz şu görüntü var ya, bakın yüzbinler şu anda Malazgirt Ovası’nda, bu mesaj var ya tüm hevesleri kursaklarda bırakıyor. Çünkü bu meydandan tek millet mesajı yükseliyor. Çünkü bu meydandan tek bayrak mesajı yükseliyor. Çünkü bu meydandan tek vatan mesajı yükseliyor. Çünkü bu meydandan tek devlet mesajı yükseliyor. Dün doğuda ve batıda devrinin en büyük devletlerini yüreğindeki imanıyla ve bileğinin gücü yanında hakka ve hakikate olan bağlılığıyla dize getiren ecdadın torunlarına da böylesi yakışır.”

“BU COĞRAFYADA YAŞADIĞIMIZ HER HADİSE BİZE VATANIMIZIN KIYMETİNİ TEKRAR TEKRAR GÖSTERDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt’te açtıkları kapıyı, Söğüt’te diktikleri çınarla yedi iklim, üç kıtaya yayan kahramanlara layık olmak için gece gündüz çalıştıklarını söyledi.

Toprağın, “bir avuç kuru toz” olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuru toprağı vatan hâline getiren, onu kanlarıyla yoğurarak koruyanlar, adaletle yönetenler ve üzerinde yaşayan herkesi şefkatle kucaklayanlardır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletçe bin yıldır bunun yapıldığını vurgulayarak, “İrili ufaklı onlarca beyliğiyle, Selçuklusuyla, Osmanlısıyla, Cumhuriyeti’yle hep aynı vatan davasının peşinden gittik, gidiyoruz. Yol uzun. Hacı Bayram’ın, Hacı Bektaş’ın gönüllere, ilmik ilmik işlediği, Mimar Sinan’ın nakış nakış taşa kazıdığı bir serencamı beraberce yaşadık. Acısıyla, tatlısıyla bu coğrafyada yaşadığımız her hadise bize vatanımızın kıymetini tekrar tekrar gösterdi. Malazgirt Zaferi’ni yeni bin yılın başında kazanmıştık. Şimdi ikinci bin yılın başında yine aynı heyecanla buradayız” diye konuştu.

“ESER VE HİZMETLERİMİZLE CUMHURİYETİMİZİN KAZANIMLARINI TAHKİM ETTİK”

Alandakilere, “31 Mart’a hazır mıyız? Yerel yönetim seçimlerine hazır mıyız? İllerimizi, maalesef bizlere yakışmaz hâle getirenlerin elinden tekrar geri almaya hazır mıyız? Anadolu’daki son devletimiz Cumhuriyetimizin 100. yılına ulaştığımız 2023 yılını yeni bir şahlanış vesilesi hâline getirmekte kararlı mıyız?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandan aldığı “Evet” sözleri üzerine şöyle devam etti: “Bu öylesine ifade edilmiş hamaset, rastgele söylenmiş bir söz değildir. Bugün burada gerisinde çok büyük emeklerin ve mücadelelerin olduğu bir vizyondan söz ediyoruz. Sadece son 20 yılda ülkemizin her karış toprağına ulaştırdığımız eser ve hizmetlerimizle Cumhuriyetimizin kazanımlarını tahkim ettik. Artık bu güçlü altyapı üzerinde asıl hedeflerimize yönelmenin vaktidir, diyoruz. Bazı başlangıçlar vardır ki tarihin akışını değiştirir. İşte biz de Cumhuriyetimizin yeni asrına böyle bir başlangıçla girmek istiyoruz. Tarihimize zaferler ayı olarak geçen ağustostan aldığımız ilhamla, gençlerimize devredeceğimiz bu özlemimizi, bu hedefimizi her geçen gün daha yüksek bir sesle haykırıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün bu hayallerini dile getirmelerine dahi tahammülü olmayanların, bugün attıkları adımları, katettikleri mesafeyi çaresizlikle izlediğini belirterek, “Birilerinin sürekli felaket tellallığı yaparak, sürekli kendi köhnemiş ve küflenmiş kabullerini dayatarak karamsarlık yaymaya çalışmasına bakmayın. Onlar belki henüz tarihin tozlu raflarına kaldırıldıklarının farkında değiller ama gençlerimiz, kendilerine bunu her fırsatta hatırlatıyor, hatırlatmaya devam edecektir. Biz Türkiye Yüzyılı’nı gençlerimizle birlikte adım adım inşa ederken onların tek yapabileceği, ortaya çıkan zafer anıtını seyretmek olacaktır” ifadelerini kullandı.

Bu topraklarda Alparslanlar, Selahaddin Eyyubiler, Çağrılar, Ertuğrullar, Muratlar, Fatihler, Süleymanlar, Yavuzlar, Mustafa Kemaller, Hayme Analar, Nene Hatunlar, Şerife Bacıların eksik olmayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla Türkiye Yüzyılı’nın inşasının önüne de geçilemeyecektir. Malazgirt ruhu işte budur. Gençlerimize tarih boyunca bizi zor duruma düşürenin, hiçbir zaman düşmanın gücü olmadığını özellikle hatırlatmak isterim. Biz, hep içeriden aldığımız darbelerle sarsıldık. Millet olarak istiklalimiz ve istikbalimizi tehdit eden sıkıntıları, sadece birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, halel geldiğinde yaşadık. Dikkat ederseniz her fırsatta ne diyoruz? Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız, diyoruz. Ülkesinin büyüklüğünü, milletinin gücünü, sadece ekranların köşelerinden kayıp giden rakamlarla ölçmeye kalkan mankurtlara rağmen bunu başaracağız. Gençlerimizin gözünde bu ışığı görüyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerini tüm illerden ve dünyanın dört bir yanından takip eden her bir vatandaşın yüreğindeki sesi duyduğunu dile getirerek, Yahya Kemal’in “Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi/ Senin uğrunda ölen ordu budur Ya Rabbi/ Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın/ Galip et, çünkü bu son ordusudur İslam’ın” dizeleriyle alandakilere seslendi.

Malazgirt’teki bu buluşmayı, Türkiye Yüzyılı’nın yeni bir ahitleşmesi olarak kabul ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sultan Alparslan’ı ve aziz şehitleri tekrar tazimle yâd ettiğini söyledi.

Jandarma Mehteran Birliğinin gösteri sunduğu törende, Kur’an-ı Kerim okundu, dualar edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından Okçular Vakfı Başkanı Haydar Ali Yıldız, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye günün anısına hediye takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcılarla aile fotoğrafı da çektirdi.

Dünya

“Ülkemiz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur”

“BUGÜNE KADAR 80 BİNE YAKIN KONUTU VE KÖY EVİNİ HAK SAHİPLERİNE TESLİM ETTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD-DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokol Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Nüfusunun yüzde 71’i deprem riski yüksek yerlerde ikamet eden ülkemiz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AFAD Merkezi’nde gerçekleştirilen AFAD-DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokol Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bugün sel ve taşkınları azaltma yolunda kritik bir adım daha attıklarını belirtti.

Devletin ilgili kurumlarının, sel, taşkın afeti öncesi, anı ve sonrasına müdahale noktasında lojistik ve teknik kapasitesini bu vesileyle güçlendirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD envanterinde bulunan 111 iş makinesinin, DSİ’nin kullanımına verilmesini kapsayan protokolün her iki kurumun etkinliğini arttıracağını söyledi.

Bugün ilk etapta 31 iş makinasının devir teslimini gerçekleştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu iş makinalarının da hizmete girmesiyle birlikte DSİ’deki ekskavatör sayısının 816’ya ulaştığını bildirdi.

“KARADENİZ BÖLGEMİZDEKİ 13 İLİMİZDE RİSK AZALTMA FAALİYETLERİNE SÜRATLE BAŞLIYORUZ”

Yerli ve millî üretim olan ekskavatörlerin özellikle sel ve heyelan riski yüksek bölgelerde görev yaptığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Karadeniz Bölgemizdeki 13 ilimizde risk azaltma faaliyetlerine süratle başlıyoruz. Böylelikle, önceki senelerde yaşadığımız sel, taşkın ve heyelan afetlerinin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Derelerimizdeki temizlik ve ıslah çalışmalarına hız vermek suretiyle yoğun yağış dönemi başlamadan gerekli tedbirleri hayata geçireceğiz. Her zaman söylediğimiz gibi depremler, seller, heyelanlar, yangınlar gibi tabiat olaylarının önüne geçemeyiz. Fakat bunların yol açacağı zararları en aza indirmek bizlerin elindedir. Bizim inancımızda tedbir tevekküle mani değildir. Hangi meselede olursa olsun önce her türlü önlemi bihakkın almak, ardından da Rabb’imizin takdirine teslim olmaktır. Tedbirsiz tevekkül, samimiyetin değil, cehaletin alametidir. Hz. Mevlana bu hakikati ‘akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir’ diyerek ifade etmiştir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü imza töreniyle, özellikle yağış mevsimi kapıyı çalmadan riski en yüksek yerlerden başlayarak devlet olarak üzerlerine düşeni yapacaklarını dile getirdi.

Protokol sayesinde kullanıma sunulan yeni iş makinalarının da yardımıyla 2024 yılını daha sorunsuz, sıkıntısız, can ve mal kaybı yaşamadan atlatacaklarına inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD ve DSİ’ye çalışmalarında kolaylıklar diledi.

“COĞRAFYA KADERDİR SÖZÜNÜN NE DEMEK OLDUĞUNU BİZLER ÇOK İYİ BİLİYORUZ”

Sadece jeopolitik açıdan değil coğrafi olarak da kritik bir bölgede yaşadıkları için tedbirleri buna göre almaları gerektiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Negatif ve pozitif anlamlarıyla ‘coğrafya kaderdir’ sözünün ne demek olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. Akdeniz Havzası’nda yer alan Türkiye, aynı coğrafyayı paylaştığı diğer ülkelerle birlikte iklim krizinin can yakıcı sonuçlarını en çok hisseden, bundan en fazla mağdur olan devletlerin başında geliyor. 2023 senesi, ülkemizle birlikte tüm dünyada en sıcak yıl olarak maalesef kayıtlara geçti. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilik olarak adlandırılan üçlü gezegen krizi karşısında en yoğun mücadeleyi veren ülkelerden biri olduk. Son yıllarda, depremden sel baskınlarına yangınlardan taşkınlara, salgından savaşa, çok farklı sınamalarla karşı karşıya kaldık. Tedbirli olmak ile tedbirsiz yakalanmak arasındaki devasa farkı bu sınamaların tamamında bizzat tecrübe ettik. Binlerce canımız, plansızlığa, hazırlıksızlığa kurban giderken vaktinde önlem alındığında can ve mal kayıplarını nasıl azaltabileceğimizi de yine bu hadiselerden bizzat görmüş olduk.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evvelsi gün İstanbul’un göbeğindeki bir parkta çok basit tedbirler alınmadığı için 5 yaşında bir evladımız göz göre göre hayatını kaybetti. Bu acı olay öncesinde Beşiktaş Gayrettepe’deki gece kulübü yangınında 29 emekçimiz, Antalya’daki teleferik faciasında ise bir vatandaşımızı ihmallere kurban verdik. Lafa gelince işçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu iş cinayetlerinin hiçbirinde sesi, soluğu çıkmadı. Hatta Antalya’daki teleferik faciasının sorumlularını ellerinden gelse neredeyse demokrasi kahramanı ilan edeceklerdi” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinde aynı kesimlerin nasıl tavır aldıklarını herkesin gayet iyi hatırladığını belirterek, bu kesimlerin AFAD başta olmak üzere devletin kurumlarına karşı çok yoğun bir linç kampanyası yürüttüklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tamamı yalan ve çarpıtma üzerinden resmî kurumlarımız, gönüllü kuruluşlarımız, sahada canla başla çalışan askerimiz, polisimiz, yardım ve kurtarma görevlilerimiz fütursuzca eleştirildi. Vicdanları yaralayan ithamların muhatabı oldu. Daha sonra bu kirli kampanyayı, sırf oy tercihlerinden dolayı depremzedelerimizi hedef alacak, onlara hakaretler savuracak kadar ileriye götürdüler. Oysa toplam 14 milyon insanımızı ve 11 ilimizdeki 7 bin mahalle ve köyü etkileyen bu depremler, son bir asırda maruz kaldığımız en ağır tabii affetti.”

“BUGÜNE KADAR 80 BİNE YAKIN KONUTU VE KÖY EVİNİ HAK SAHİPLERİNE TESLİM ETTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, asrın felaketi olarak nitelenen depremlerde 680 bini konut, 170 bini iş yeri olmak üzere toplam 850 bin bağımsız bölümün kullanılamaz hâle geldiğini anımsattı.

Depremin şehirlere yol açtığı maddi hasarın toplamının 104 milyar doları geçtiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aramızdan ayrılan 53 binden fazla kardeşimizin acısı yüreklerimizde hiç dinmeyecek. Rabb’im, afetlerde kaybettiğimiz tüm kardeşlerimize rahmet ve merhamet eylesin” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid-19 salgınıyla başlayan, ardından savaşlarla katmerlenen ekonomik zorlukların, depremin omuzlarına bindirdiği yükle daha da ağırlaştığını dile getirdi.

Bu zorluklara rağmen asrın felaketinin üstesinden asrın birlikteliğiyle geldiklerini ve geleceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar 80 bine yakın konutu ve köy evini hak sahiplerine teslim ettik. Her ay 10-15 bin konutun teslimatını yaparak, yıl sonuna kadar bu rakamı 200 bine ulaştırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerinin Türkiye açısından bir kırılma noktası olduğunu ifade ederek deprem öncesinde son 21 yılda afete hazırlık bakımdan attıkları her olumlu adımın faydasını, çok net bir şekilde gördüklerini söyledi.

“VATANDAŞLARIMIZIN EN ZOR GÜNLERİNDE DEVLETİMİZ TÜM KURUMLARIYLA SEFERBER OLMUŞTUR”

Afet yönetiminin daha önce farklı kurumların uhdesinde olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu da özellikle afet anında ciddi koordinasyon sorunu olarak ortaya çıkarıyordu. Söz konusu görevleri bir araya toplayarak 2009 senesinde Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığını yani AFAD’ı kurduk. Devletimizin ilgili tüm kurumlarını afet öncesi ve sonrası süreçlere dâhil ederek, koordinasyon ve iş birliğini güçlendirdik. Bugün vatandaşlarımız AFAD’ı, UMKE’si, Kızılayı, polisi, jandarması, sosyal yardım uzmanıyla en sıkıntılı günlerinde devletini yanında buluyor” diye konuştu.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün, özellikle orman yangını, sel ve taşkınlarla mücadelede vazgeçilmez roller üstlendiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Van, Elazığ, İzmir ve Maraş depremlerinden Manavgat orman yangınına, Batı Karadeniz ve Kumluca’daki sel baskınlarından diğer tabii afetlere kadar vatandaşlarımızın en zor günlerinde devletimiz tüm kurumlarıyla seferber olmuştur. Bize örnek gösterilen batılı ülkelerin aylar boyunca yapamadığı işleri, bizim kurumlarımız, hamdolsun, günler içinde tamamlamaktadır. Zaman zaman ortaya çıkan sorunları da hızla çözüme kavuşturuyoruz.”

“KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİYLE ÜLKENİN DÖRT BİR YANINDA 3,3 MİLYON KONUTUN İNŞASINI TAMAMLADIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi yanında TOKİ vasıtasıyla dayanıklı, modern, sağlam binalar inşa ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “2003 yılından bu yana TOKİ tarafından yapılan bina sayısı 1 milyon 351 bini aşıyor. Kentsel dönüşüm projeleriyle ülkenin dört bir yanında 3,3 milyon konutun inşasını tamamladık. Muhalefetin haksız eleştirilerine maruz kalan TOKİ binalarımız, 6 Şubat depremlerinden alnının akıyla hamdolsun çıkmıştır. 6 Şubat’ta yıkılan tüm binaların yüzde 90’ından fazlası, 1999 yılı öncesinin inşaat standartlarında yapılanlardı. Tünel kalıp sistemlerinin ve sismik izolatörlerin ne kadar hayati öneme sahip olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Aynı durum sel, taşkın, su baskını ve heyelan gibi yüreklerimizin yandığı diğer felaketler için de geçerlidir. Doğrudan dere yatağına inşa edilen bir binanın, yüzde 100 güvenli olduğunu kimse söyleyemez. Temizliği ve ıslahı vaktinde yapılmayan dereler, ciddi risk taşıyor demektir. Tabiatla uyumlu bir yapılaşma, şehirleşme ve yaşam tarzı yerine, tabiata ters bir anlayışla hareket edildiğinde bedel ödemek, maalesef, kaçınılmaz hâle geliyor.”

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın sayıları detaylı olarak paylaştığını; karşı karşıya olunan risk ve tehditleri açıkça ifade ettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar DSİ tarafından inşa edilen 10 bin 765 tesisle toplam 20 milyon dekar alanda taşkın kontrolü sağladıklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buna rağmen ülkemizde son 3 yılda, 386’sı Karadeniz’de olmak üzere toplam bin 500 adet sel, su baskını ve taşkın meydana geldi. Bu afetlerde, gerçekten üzülerek ifade ediyorum, 113 insanımız hayatını kaybederken 405 kardeşimiz de yaralandı. Sadece taşkınlardan dolayı oluşan fatura, 4 milyar doları bulmaktadır. Geldiğimiz noktada şu hakikati çok net bir şekilde görebiliyoruz. Şayet yuvalarımızda gönül rahatlığıyla oturmak; şehirlerimizde güven içinde yaşamak; köylerimizde, yaylalarımızda endişesiz hayat sürmek istiyorsak hem tabiata saygılı olmak hem de gereken tedbirleri almak mecburiyetindeyiz” değerlendirmesini yaptı.

“BİZİM BÜTÜN DERDİMİZ İNSANIMIZI YAŞATMAKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, afet öncesi yapılan 1 birim harcamanın, afet sonrası ortalama 15 birime karşılık geldiğini akıldan çıkarılmadan hareket edilmesinin şart olduğunu vurgulayarak, “Diğer türlü, Allah korusun, tarihin tekerrür etmesine mani olamayız. Bunun için sadece kurumsal kapasitenin ve iş birliğinin güçlendirilmesi yeterli değildir. Başta deprem olmak üzere ülkemizin doğal afetlere hazırlık noktasındaki eksikleri de süratle giderilmelidir. Nüfusunun yüzde 71’i deprem riski yüksek yerlerde ikamet eden Türkiye’miz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur” dedi.

Bilim adamlarının her gün deprem konusunda uyarılarda bulunduğunu ve önceki hafta Tokat’ın 5,6 büyüklüğünde bir depremle sarsıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Deprem İstanbul’umuz için bir beka meselesi hâline gelmişken yani deprem gerçeği kendini sürekli hatırlatırken hiçbirimizin dönüşüm projelerini geri plana itme, önemsiz hâle getirme lüksü yoktur. Ülke ve millet meselesinin siyasi partisi olmaz. Afetlere hazırlık, bizim nazarımızda siyaset üstü bir konudur. Açık söylüyorum, bizim bütün derdimiz insanımızı yaşatmaktır. Bizim amacımız, vatandaşımıza müreffeh bir gelecek sunmak. İhmalden, siyasi rekabetten, tembellikten veya para hırsından dolayı daha fazla acı çekmek, daha fazla yıkım ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Hükûmet olarak kentsel dönüşüm, sel ve taşkın riskini azaltma, dere ıslahı, ağaçlandırma gibi insanlarımızın can ve mal emniyetini sağlayacak her türlü projeye gereken desteği vereceğimizin bilinmesini istiyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD-DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokolü’nün hayırlara vesile olması temennisinde bulunarak, sözlerini, “AFAD Başkanlığımıza ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüze başta afetlere hazırlık çalışmaları olmak üzere milletimize karşı görevlerinde başarılar temenni ediyorum. Rabb’im, ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten, musibetten, görünür-görünmez tüm kazalardan korusun, diyorum. Afetlerde ve insani krizlerde fedakârca görev yapan AFAD ve DSİ teşkilatımızın tüm mensuplarına şükranlarımı sunuyorum” diye tamamladı.

HABER BURADA

Dünya

“Hollanda ile ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçleniyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte ile düzenlediği ortak basın toplantısı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada, “Görüşmelerimizde ülkelerimiz arasındaki çok boyutlu iş birliğini gözden geçirdik. İkili münasebetlerimizi daha ileri seviyelere taşıma kararlılığımızı teyit ettik. Ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçlenmeye devam ediyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte Vahdettin Köşkü’nde baş başa görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin başında, Hollanda Başbakanı Rutte’yi, heyet üyelerini ve basın mensuplarını selamladı.

Hollanda Başbakanı Rutte’yi ve heyetini İstanbul’da misafir etmekten büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye-Hollanda Dostluk Anlaşması’nın 100’üncü, İş Gücü Anlaşması’nın ise 60’ıncı yılını idrak ediyoruz. Böyle bir dönemde gerçekleşen ziyaret ikili ilişkilerimiz açısından ayrı bir anlam taşıyor” diye konuştu.

“İKİLİ TİCARETİMİZ GEÇTİĞİMİZ SENE 13 MİLYAR DOLARI BULDU”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki münasebetlerin geçmişinin 400. yılı aştığını anımsatarak, şöyle devam etti: “Görüşmelerimizde ülkelerimiz arasındaki çok boyutlu iş birliğini gözden geçirdik. İkili münasebetlerimizi daha ileri seviyelere taşıma kararlılığımızı teyit ettik. Ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçlenmeye devam ediyor. Hollanda, Türkiye’deki en büyük yabancı yatırımcı ülke konumundadır. Girişimcilerimiz ise Hollanda’da 6 milyar avro değerindeki yatırımlarıyla yaklaşık 80 bin kişiye istihdam sağlıyor. İkili ticaretimiz geçtiğimiz sene 13 milyar doları buldu. Bu rakamı ilk aşamada 15 milyar dolara, ardından da 20 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Savunma sanayi, yeşil ve dijital dönüşüm ile enerji sektörlerinde tesis edeceğimiz yeni ortaklıklar bu hedefe ulaşmamıza yardımcı olacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik çalışmaların bir an önce başlatılmasının önemli olduğunu belirterek Türkiye olarak bu duruma atfettikleri ehemmiyete görüşmede bir kez daha dikkati çektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yle ilişkilerini, hakkaniyet ve stratejik perspektifle ele alması noktasında Hollanda’nın desteğini beklediklerini dile getirdi.

“GAZZE’DE DEVAM EDEN KATLİAMLARIN DURDURULMASI VE KALICI ATEŞKESİN TEMİNİ BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR”

Hollanda Başbakanı Rutte ile başta Gazze ve Ukrayna özelinde ortak güvenliği ilgilendiren gelişmeler hakkında da fikir alışverişinde bulunduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Gazze’de devam eden katliamların durdurulması ve kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor. Ateşkes ve insani yardımların Gazze’ye kesintisiz ulaştırılması hususunda İsrail yönetimine daha fazla baskı yapılması gerekiyor. Bölgeyle temaslarında ateşkes, barış ve istikrar için gereken adımların atılması yönündeki beklentilerimizi vurguladık. Terörle mücadele konusu da istişarelerimizin en öncelikli başlıklarından biriydi. Türkiye’nin bölücü terörle mücadele noktasında ödediği ağır bedeller ortadadır. Aralarında çocukların, kadınların, sivillerin ve güvenlik güçlerimizin olduğu binlerce vatandaşımızı PKK’nın saldırılarında kurban verdik. Müttefiklik hukukuna uygun biçimde PKK ve uzantıları başta olmak üzere hiçbir terör örgütüne müsamaha gösterilmemesi gerektiğini ifade ettim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, temmuz ayında Washington’da gerçekleştirilecek NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi ile hazırlıklarının da gündemlerinde yer aldığını belirterek, ittifak içerisindeki dayanışmayı ve müttefikler arasındaki insicamı sağlamanın öncelikle NATO Genel Sekreteri’nin görevi olduğunu ve bu kapsamda bu göreve aday olan Hollanda Başbakanı Rutte ile yeni NATO Genel Sekreteri’nde ne tür hasletleri görmek istediklerini paylaştıklarını ifade etti.

Müstakbel genel sekreterin, NATO’nun Avrupa Atlantik Güvenliği’nin sağlanmasındaki asli konumunun korunmasına öncelik vermesi gerektiğini beklediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ayrıca müttefikler arasındaki savunma sanayi alanındaki yaptırım, kısıtlama ve engellemelerin ortadan kaldırılmasında, tıpkı Sayın Stoltenberg gibi yoğun ve güçlü çaba sarf edilmesi şarttır. Bu hususları genel sekreterlik için adaylığını açıklayan Romanya Cumhurbaşkanı Sayın Iohannis’le ayrıca geçtiğimiz hafta talebi üzerine yaptığım telefon görüşmesinde paylaştım. Bu sürece, kararımızı stratejik akıl ve hakkaniyet çerçevesinde vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte’ye ziyaretleri için bir kez daha teşekkür ettiğini sözlerine ekledi.

HOLLANDA BAŞBAKANI RUTTE: “NATO’NUN GÜNEY KANADININ TÜRKİYE’NİN LİDERLİĞİNE İHTİYACI VAR”

Hollanda Başbakanı Rutte de konuşmasında görüşmede, gündemde yer alan konuların ele alındığını söyleyerek ikili nitelikte konular olduğunu ancak jeopolitik önem taşıyan meselelerin de konuşulduğunu kaydetti ve “Türkiye belirleyici bir rol oynuyor. Bunu yaparken de Gazze’deki durumu çözmeye yönelik çabalar sarf ediyor. Aynı zamanda Ukrayna’daki bu korkunç savaşla ilgili de çabaları var. O bakımdan siz önemli bir rol oynamaktasınız” diye konuştu.

Türkiye’nin bu ihtilafları çözüme kavuşturma gayreti içerisinde olduğunu vurgulayan Hollanda Başbakanı Rutte, “Türkiye jeopolitik bir aktör. Türkiye’nin (bölgede) çok etkisi var” dedi.

Hollanda Başbakanı Rutte, Türkiye ve Hollanda ilişkilerinin uzun yıllara dayandığını dile getirerek, görüşmede Gazze ve Ukrayna dahil olmak üzere birçok meselenin konuşulduğunu aktardı.

NATO Genel Sekreterliğine adaylığının söz konusu olduğunu söyleyen Hollanda Başbakanı Rutte, şunları kaydetti: “Türkiye NATO’da çok önemli bir müttefik. ABD’nin ardından Türkiye NATO bünyesindeki en büyük ikinci askerî gücü temsil ediyor. Türkiye zorlu bir bölgede, zor komşuları olan bir coğrafyada yer alan bir ülke. Maalesef gündeminde terörizm var.”

Görüşmede terörle mücadelenin de ele alındığını kaydeden Hollanda Başbakanı Rutte, “Bütün bu bölgede ve genel transatlantik ilişkilerinin istikrarı bakımından NATO’nun güney kanadının Türkiye’ye ihtiyacı var, Türkiye’nin liderliğine ihtiyacı var” ifadesini kullandı.

Hollanda Başbakanı Rutte’nin konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yolculuğunda kendisine başarılar diledi.

HABER BURADA

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte ile görüştü

“Türkiye’ye Hoş Geldiniz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hollanda Başbakanı Mark Rutte’yi Vahdettin Köşkü’nde kabul etti.

HABER BURADA

DÜNYA

seers cmp badge