Connect with us

Dünya

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başakşehir-Çam ve Sakura Şehir Hastanesi-Kayaşehir Metro Hattı Açılış Töreni’ne katıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başakşehir-Çam ve Sakura Şehir Hastanesi-Kayaşehir Metro Hattı Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Metro istasyonlarımızın tasarımını özgün bir anlayışla gerçekleştirdik. İstanbul’umuza sadece bir ulaşım altyapısı değil, aynı zamanda sembol mekânlar da kazandırmak istedik” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kayaşehir Metro İstasyonu’nda düzenlenen Başakşehir-Çam ve Sakura Şehir Hastanesi-Kayaşehir Metro Hattı Açılış Töreni’ne katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, İstanbul’un önemli bir meselesini daha çözmek için burada olduklarını kaydederek uzunluğu 6,2 kilometreyi bulan metro hattının ülkeye, şehre, ilçeye ve millete hayırlı olmasını diledi.

Metro hattının İstanbul’a kazandırılmasında emeği geçen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nu ve ekibini tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüklenici firmaları, mühendisinden işçisine emeği geçen herkesi canıgönülden kutladığını ifade etti.

“İSTANBUL’A KARŞI SORUMLULUKLARIMIZIN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEKTEN KİMSE BİZİ ALIKOYAMAZ”

İstanbul’u yer altından ve üstünden demir ağlarla örme vizyonlarını adım adım hayata geçirdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Her fırsatta altını çizerek ifade ediyorum. Biz İstanbul’a ve İstanbullulara aşığız. Biz bu aziz şehri kalbimizin tüm hücreleriyle seviyoruz. Böylesine derin bir muhabbetle bağlı olduğumuz İstanbul’u -kimse kusura bakmasın- birilerinin ihtiraslarına kurban edemeyiz. Fatih’in emaneti olan bu güzel şehrin günbegün karanlığa sürüklenmesine seyirci kalamayız. Evimiz, yuvamız, göz bebeğimiz olan İstanbul’a karşı sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmekten kimse bizi alıkoyamaz. Havasını birlikte soluduğumuz, güzelliğini birlikte seyrettiğimiz, güneşinin sıcaklığına birlikte uyandığımız İstanbullu hemşehrilerimize mahcup olamayız.”

Bu anlayışla nerede bir eksik, sıkıntı, acil ihtiyaç varsa müdahale ettiklerini, gereken neyse yapmaktan çekinmediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ulaştırma Bakanlığımız, asıl sorumlusu becerip işi devam ettiremediği için, bu metro hattını maalesef Büyükşehir Belediyesi yapmadığı için devraldı. Bakın 3 yılı geçti. Bu Büyükşehir Belediyesi ne yazık ki İstanbul’a evet bir çivi dahi çakamadı. Tabii buna asıl dersi ben inanıyorum ki 2024’te verecek İstanbul ama şimdi 14 Mayıs’ta parlamento seçimlerinde bunlara dersi verecek” ifadelerini kullandı.

“METRO HATTIMIZLA BÖLGENİN ÖNEMLİ BİR İHTİYACINI GİDERİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu metro hattı devralındığında fiziki ilerleme oranının yüzde 5 olduğunu aktararak, “Yani kazılmış 100 metrelik tünel ve 4’te biri ancak biten viyadük dışında ortada hiçbir şey yoktu. Gece gündüz demeden çalışarak 24 ay içinde metro hattını açılışa hazır hâle getirdik. Hattımızın test ve devreye alma işlerini de başarıyla tamamladık. Bugün de sizlerin hizmetine vermenin gururunu yaşıyoruz. Biraz sonra beraber bineceğiz” dedi.

Metro istasyonlarının tasarımını özgün bir anlayışla gerçekleştirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul’umuza sadece bir ulaşım altyapısı değil, aynı zamanda sembol mekânlar da kazandırmak istedik. Çam ve Sakura Şehir Hastanesi istasyonunda Çam ve Sakura’yla birlikte tüm şehir hastanelerimizi tanıtan özel atrium inşa ettik. Kayaşehir istasyonumuzda ışıklarıyla ahşap görünümü veren kaplamasıyla yer altında bekleyen yolculara sıcak bir atmosfer sunduk. Estetik özellikleri yanında metro hattımızla bölgenin önemli bir ihtiyacını da gideriyoruz. Kent merkezi ile Çam ve Sakura Şehir Hastanesi arasında artık ulaşım daha hızlı, ekonomik ve güvenli olacaktır. Biliyorsunuz Çam ve Sakura Şehir Hastanesi açılacağı zaman oranın yolunu da asıl sorumlusu yapmadığı için yani Büyükşehir yapmadığı için biz inşa etmiştik. Bu metro hattımızı diğer toplu taşıma modlarıyla entegre ederek, İstanbul Havalimanı dahil birçok yere kolayca ulaşılabilmesini sağladık. Artık beklemek, trafikte vakit kaybetmek zorunda kalmayacaksınız. Başakşehir, size bu yakışır da onun için.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayaşehir-Mahmutbey arasının 20 dakikada, Metrokent-Bakırköy arasının 29, Metrokent-İstanbul Havalimanı arasının 24, Çam ve Sakura Şehir Hastanesi-Bakırköy arasının da 23 dakikada gidilebileceğini söyledi.

“ESERLERİMİZLE VE HİZMETLERİMİZLE KONUŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Böylece Bakanlığımızın tamamlayıp şehrimizin hizmetine sunduğu metro hattı uzunluğunu 130 kilometrenin de üzerine çıkarıyoruz. Birileri inşaatı başlamış metro hatlarına -biliyorsunuz ne yapıyorlar- beton döküyorlar beton. Bakanlığımız ise toplam 55,7 kilometre uzunluğundaki beş metro hattında çalışmalarını sürdürüyor. İstanbul’un raylı sistem ağı, şu an açılan projeyle 325,5 kilometreye ulaştı. Yapımı devam eden projelerimiz bittiğinde bu rakam 380 kilometrenin üzerine çıkacak. İstanbul raylı sistem ağının yüzde 50’den fazlasını Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız şehrimize kazandırmış olacak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimileri sadece laf yapar, kimileri de işte böyle iş yapar iş. Hizmet yapar. Biz laf üstüne laf koyanlardan değil, hep taş üstüne taş koyanlardan olduk. Bu şehrin omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun hakkını vermeye çalıştık. Farklı hevesler peşinde koşmak yerine tüm enerjimizi ve mesaimizi İstanbul’a ve İstanbullulara hizmet etmek aldı. Biz bu şehre aşığız. Biz bu şehrin dertlisiyiz. İnşallah bundan sonra da eserlerimizle ve hizmetlerimizle koşmaya, konuşmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların artık uğurlamaya hazırlandıkları Ramazan-ı Şeriflerini tebrik ederek, Allah’tan tuttukları oruçları, yaptıkları ibadetleri, okudukları hatimleri katında kabul etmesini, kendilerini ramazana kavuşturduğu gibi sağlıkla, afiyetle Ramazan Bayramı’na da kavuşturmasını diledi.

Ramazanın yardımlaşma ve dayanışma ayı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedî azaptan kurtuluş olan bu mübarek ayı artık ortaladıklarını, sonuna doğru yola çıktıklarını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bereketli bir ramazan yaşadıklarını aktararak, “Birileri seccadelerin üstüne ayakkabıyla basabilir. Ne yapalım, bunları da iyi tanımak lazım. Kıblesi Kabe olmayanın artık seccadesi nereye bakar bilemem” dedi.

Ramazanı, “Tüm Müslümanların vahdetinin sembolü, oruçla, namazla, zikirle gönülleri arındırma mevsimi” olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece bereketiyle değil aynı zamanda sevinciyle de geldiğini ifade etti.

“ŞEHİRLERİMİZİ YENİDEN AYAĞA KALDIRMAK İÇİN DEVLETİMİZİN TÜM İMKÂNLARINI SEFERBER ETMİŞ DURUMDAYIZ”

Ancak bu sene deprem afeti sebebiyle ramazanı biraz buruk yaşadıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatını kaybeden 50 binin üzerindeki vatandaşın acısının hâlâ taze olduğunu, kalplerinin bir yarısı buradaysa diğer yarısının da deprem bölgesinde olduğunu vurguladı. Vefat edenlere Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, onların şehitler safında, sevgililer sevgilisi Hazreti Peygamber’e komşu olduklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremzedeleri asla unutmadıklarını ve ihmal etmediklerini belirterek, şöyle devam etti: “Şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak için devletimizin tüm imkânlarını seferber etmiş durumdayız. Bir taraftan enkazları kaldırırken, diğer taraftan konutlarımızın yapımına hızla başladık. Şimdiden 78 bin konut ve köy evinin yapım süreci başladı. Bunlardan 42 bininin temelini attık. Bu sayılar her gün daha da yükseliyor. Deprem bölgesinde toplamda 650 bin konut ve köy evi yapacağız. İnşallah bir yıl içinde 319 bin konut ve köy evini bitirip, hak sahiplerine teslim edeceğiz. Şimdiye kadar yaşadığımız afetlerin tamamında bunu yaptık. Evi yanan, su altında kalan, deprem sebebiyle evleri, iş yerleri yıkılan tüm kardeşlerimizi yeni yuvalarına kısa sürede kavuşturduk. Van’dan Malatya’ya, Elazığ’dan İzmir’e kadar geçmişte afetle sarsılmış şehirlerimizde yaşayan insanlarımız bize dua ediyor, ‘Allah razı olsun.’ diyor. 6 Şubat depremlerinin vurduğu 11 ilimizdeki 14 milyon vatandaşımızın da inşallah dualarını alacağız. Buradan iddiayla söylüyorum; Türkiye’de böylesine büyük bir afetin altından kalkabilecek, bizim dışımızda hiçbir iktidar ve ittifak olmamıştır. Elini vicdanına koyan her bir vatandaşımız bu gerçeği kabul edecektir.”

“Nasıl at binenin kılıç kuşananınsa imar ve ihya da bizim işimizdir. Bu işi biz biliriz. Yıllarca bunu ispatladık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “TOKİ vasıtasıyla yaptığımız 1 milyon 200 bin konut bunun ispatıdır. Ulaştırmada 6 bin 100 kilometreden alıp 28 bin kilometre ilaveye çıkardığımız bölünmüş yollar bunun ispatıdır. Sayısını 26’dan alıp 31 ilaveyle 57’ye yükselttiğimiz havalimanları bunun ispatıdır. Sıfırdan ülkemize kazandırdığımız toplam 30 bin 197 yataklı 21 şehir hastanesi bunun ispatıdır. Çam Sakura bunun ispatıdır. Murat Dilmener bunun ispatıdır. Feriha Öz bunun ispatıdır. Laf değil, icraat icraat. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Çanakkale 1915 Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu, Marmaray, Avrasya Tüneli, sayması saatler sürecek daha nice eser, yatırım ve hizmet bunun ispatıdır.”

“YERLİ VE MİLLÎ ELEKTRİKLİ ARACIMIZ TOGG’U ÜLKEMİZE KAZANDIRDIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yetmez. İşte en son millî gururumuz Togg’un da teslimatlarını başlattık. Bay bay Kemal ne diyordu? ‘Hani bunun fabrikası?’ Dalga geçiyordu. Bay bay Kemal, fabrikasının adresini vereyim sana; Gemlik’te. Eğer Gemlik’e şöyle bir uğrayabilirsen, fabrikayı da görürsün. Ne dedi; ‘Peki bunları kime satacaksınız?’ Bizi topa tuttular. ‘Yapamazsınız, üretemezsiniz.’ diyerek önümüzü kesmeye çalıştılar. Yaptık. 177 bin talep oldu. Daha 1 ayda 177 bin talep. Akla, ahlaka, vicdana sığmayan nice iftira attıkları yerli ve millî elektrikli aracımız Togg’u hamdolsun ülkemize kazandırdık. Türkiye böylece sektörün en iyileriyle rekabet edebilecek çapta bir otomobile, onlarla yarışabilecek güçte bir markaya sahip oldu” diye konuştu.

Yollarda görülmeye başlanan Togg’a yakında dünyanın diğer ülkelerinde de rastlanacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bak, Azerbaycan Cumhurbaşkanı, değerli kardeşim İlham Aliyev’e bir tane gönderdik. Şimdi bir tane de Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev kardeşimize gönderiyoruz. Daha sırada var, inşallah diğerlerine de göndereceğiz. 60 yıllık bir hayalin eseri olan Togg’u, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun da simgelerinden biri hâline getirdik. Rahmetli Erbakan Hoca’mızın biliyorsunuz Devrim otomobili vardı. Biz ise şimdi devrin otomobilini yaptık, devrin otomobilini. İnşallah bu yatırımlar, bütünüyle İHA’lar, SİHA’lar, Akıncılar, bakın arka arkaya savunma sanayinde bunlar da geliyor mu? Geliyor. Şimdi pazartesi günü inşallah uçak gemimizi devreye alıyoruz ve Silahlı Kuvvetlerimize inşallah teslim ediyoruz. Durmak yok, yola devam.”

Yarın Pendik’te olacaklarını, orada da açılışları olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Durmak yok, yola devam. Dedik ya birileri laf, biz ise iş yaparız, iş” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet, kendi aralarında her gün yeni bir kriz yaşayan bir 7’li koalisyon var. Bu 8 de olabilir, 9 da olabilir. Şimdi 4 tane yavru hepsi CHP’nin yanında yer aldılar. Ama biz milletimizle buradayız” değerlendirmesini yaptı.

Seçime 35 gün kaldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, durmadıklarını, kapı kapı dolaştıklarını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sandıkları patlatmaya var mıyız? Cumhur İttifakı olarak, gümbür gümbür iktidara yürümeye var mıyız?” sorusunu yönelterek “Evet” cevabını aldığı vatandaşlarla , “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız” sözlerini tekrarladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdiden Kadir Gecesi’nin, Ramazan Bayramı’nın mübarek olmasını dileyerek, “İnşallah 14 Mayıs Türkiye için, ülkem için ayrı bir bayram olsun” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışın ardından beraberindekilerle metronun ilk sürüşünü gerçekleştirerek Kayaşehir Merkez durağından Şehir Hastanesi durağına geldi.

Dünya

“Hollanda ile ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçleniyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte ile düzenlediği ortak basın toplantısı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada, “Görüşmelerimizde ülkelerimiz arasındaki çok boyutlu iş birliğini gözden geçirdik. İkili münasebetlerimizi daha ileri seviyelere taşıma kararlılığımızı teyit ettik. Ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçlenmeye devam ediyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte Vahdettin Köşkü’nde baş başa görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin başında, Hollanda Başbakanı Rutte’yi, heyet üyelerini ve basın mensuplarını selamladı.

Hollanda Başbakanı Rutte’yi ve heyetini İstanbul’da misafir etmekten büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye-Hollanda Dostluk Anlaşması’nın 100’üncü, İş Gücü Anlaşması’nın ise 60’ıncı yılını idrak ediyoruz. Böyle bir dönemde gerçekleşen ziyaret ikili ilişkilerimiz açısından ayrı bir anlam taşıyor” diye konuştu.

“İKİLİ TİCARETİMİZ GEÇTİĞİMİZ SENE 13 MİLYAR DOLARI BULDU”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki münasebetlerin geçmişinin 400. yılı aştığını anımsatarak, şöyle devam etti: “Görüşmelerimizde ülkelerimiz arasındaki çok boyutlu iş birliğini gözden geçirdik. İkili münasebetlerimizi daha ileri seviyelere taşıma kararlılığımızı teyit ettik. Ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçlenmeye devam ediyor. Hollanda, Türkiye’deki en büyük yabancı yatırımcı ülke konumundadır. Girişimcilerimiz ise Hollanda’da 6 milyar avro değerindeki yatırımlarıyla yaklaşık 80 bin kişiye istihdam sağlıyor. İkili ticaretimiz geçtiğimiz sene 13 milyar doları buldu. Bu rakamı ilk aşamada 15 milyar dolara, ardından da 20 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Savunma sanayi, yeşil ve dijital dönüşüm ile enerji sektörlerinde tesis edeceğimiz yeni ortaklıklar bu hedefe ulaşmamıza yardımcı olacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik çalışmaların bir an önce başlatılmasının önemli olduğunu belirterek Türkiye olarak bu duruma atfettikleri ehemmiyete görüşmede bir kez daha dikkati çektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yle ilişkilerini, hakkaniyet ve stratejik perspektifle ele alması noktasında Hollanda’nın desteğini beklediklerini dile getirdi.

“GAZZE’DE DEVAM EDEN KATLİAMLARIN DURDURULMASI VE KALICI ATEŞKESİN TEMİNİ BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR”

Hollanda Başbakanı Rutte ile başta Gazze ve Ukrayna özelinde ortak güvenliği ilgilendiren gelişmeler hakkında da fikir alışverişinde bulunduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Gazze’de devam eden katliamların durdurulması ve kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor. Ateşkes ve insani yardımların Gazze’ye kesintisiz ulaştırılması hususunda İsrail yönetimine daha fazla baskı yapılması gerekiyor. Bölgeyle temaslarında ateşkes, barış ve istikrar için gereken adımların atılması yönündeki beklentilerimizi vurguladık. Terörle mücadele konusu da istişarelerimizin en öncelikli başlıklarından biriydi. Türkiye’nin bölücü terörle mücadele noktasında ödediği ağır bedeller ortadadır. Aralarında çocukların, kadınların, sivillerin ve güvenlik güçlerimizin olduğu binlerce vatandaşımızı PKK’nın saldırılarında kurban verdik. Müttefiklik hukukuna uygun biçimde PKK ve uzantıları başta olmak üzere hiçbir terör örgütüne müsamaha gösterilmemesi gerektiğini ifade ettim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, temmuz ayında Washington’da gerçekleştirilecek NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi ile hazırlıklarının da gündemlerinde yer aldığını belirterek, ittifak içerisindeki dayanışmayı ve müttefikler arasındaki insicamı sağlamanın öncelikle NATO Genel Sekreteri’nin görevi olduğunu ve bu kapsamda bu göreve aday olan Hollanda Başbakanı Rutte ile yeni NATO Genel Sekreteri’nde ne tür hasletleri görmek istediklerini paylaştıklarını ifade etti.

Müstakbel genel sekreterin, NATO’nun Avrupa Atlantik Güvenliği’nin sağlanmasındaki asli konumunun korunmasına öncelik vermesi gerektiğini beklediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ayrıca müttefikler arasındaki savunma sanayi alanındaki yaptırım, kısıtlama ve engellemelerin ortadan kaldırılmasında, tıpkı Sayın Stoltenberg gibi yoğun ve güçlü çaba sarf edilmesi şarttır. Bu hususları genel sekreterlik için adaylığını açıklayan Romanya Cumhurbaşkanı Sayın Iohannis’le ayrıca geçtiğimiz hafta talebi üzerine yaptığım telefon görüşmesinde paylaştım. Bu sürece, kararımızı stratejik akıl ve hakkaniyet çerçevesinde vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte’ye ziyaretleri için bir kez daha teşekkür ettiğini sözlerine ekledi.

HOLLANDA BAŞBAKANI RUTTE: “NATO’NUN GÜNEY KANADININ TÜRKİYE’NİN LİDERLİĞİNE İHTİYACI VAR”

Hollanda Başbakanı Rutte de konuşmasında görüşmede, gündemde yer alan konuların ele alındığını söyleyerek ikili nitelikte konular olduğunu ancak jeopolitik önem taşıyan meselelerin de konuşulduğunu kaydetti ve “Türkiye belirleyici bir rol oynuyor. Bunu yaparken de Gazze’deki durumu çözmeye yönelik çabalar sarf ediyor. Aynı zamanda Ukrayna’daki bu korkunç savaşla ilgili de çabaları var. O bakımdan siz önemli bir rol oynamaktasınız” diye konuştu.

Türkiye’nin bu ihtilafları çözüme kavuşturma gayreti içerisinde olduğunu vurgulayan Hollanda Başbakanı Rutte, “Türkiye jeopolitik bir aktör. Türkiye’nin (bölgede) çok etkisi var” dedi.

Hollanda Başbakanı Rutte, Türkiye ve Hollanda ilişkilerinin uzun yıllara dayandığını dile getirerek, görüşmede Gazze ve Ukrayna dahil olmak üzere birçok meselenin konuşulduğunu aktardı.

NATO Genel Sekreterliğine adaylığının söz konusu olduğunu söyleyen Hollanda Başbakanı Rutte, şunları kaydetti: “Türkiye NATO’da çok önemli bir müttefik. ABD’nin ardından Türkiye NATO bünyesindeki en büyük ikinci askerî gücü temsil ediyor. Türkiye zorlu bir bölgede, zor komşuları olan bir coğrafyada yer alan bir ülke. Maalesef gündeminde terörizm var.”

Görüşmede terörle mücadelenin de ele alındığını kaydeden Hollanda Başbakanı Rutte, “Bütün bu bölgede ve genel transatlantik ilişkilerinin istikrarı bakımından NATO’nun güney kanadının Türkiye’ye ihtiyacı var, Türkiye’nin liderliğine ihtiyacı var” ifadesini kullandı.

Hollanda Başbakanı Rutte’nin konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yolculuğunda kendisine başarılar diledi.

HABER BURADA

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte ile görüştü

“Türkiye’ye Hoş Geldiniz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hollanda Başbakanı Mark Rutte’yi Vahdettin Köşkü’nde kabul etti.

HABER BURADA

Dünya

“Elimizdeki tüm imkânlarla Filistin’in yanında olmaya devam edeceğiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Parlamenterler Arası Kudüs Platformu 5. Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Gazzeli kardeşlerimizin yaşadığı dramların gündemden düşürülmemesi noktasında hepimiz çaba harcamalıyız. Türkiye olarak elimizdeki tüm imkânlarla Gazze’nin ve Filistin’in yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Parlamenterler Arası Kudüs Platformu 5. Konferansı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıları selamlarken, kalbi Kudüs ve Filistin için atan parlamenterleri ülkede ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.

Katılımcılara, “Medeniyet, tarih ve kültür şehri güzel İstanbul’umuza hepiniz hoş geldiniz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferansın hayırlara vesile olmasını diledi.

Afrika’dan Asya’ya, Amerika’dan Avrupa’ya kadar dünyanın dört bir yanındaki bütün Kudüs sevdalılarına selamlarını ve sevgilerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerin şahsında Filistin davasını kendi meselesi görüp destek veren, Kudüs’e ve Filistin’e sahip çıkan tüm parlamenterlere teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç gün sürecek konferansta gerçekleştirilecek istişarelerin, temas ve ziyaretlerin başarılı geçmesini temenni ederek, şöyle konuştu: “Parlamenterler Arası Kudüs Platformu’nun kuruluşundan bu yana geçen sürede önemli bir boşluğu doldurduğunu memnuniyetle müşahede ettik. Türkiye-Filistin Dostluk Grubu himayelerinde 34 ülkeden 157 üye ile dokuz yıl evvel başlayan girişim bugün 2 bin üyeye ulaştı. Platform faaliyetleriyle, toplantı ve konferanslarıyla, farklı alanlardaki çalışmalarıyla Filistin davasının küresel ölçekte sesi ve nefesi oldu. Birleşmiş Milletler kararlarına, prensiplerine, uluslararası normlara uygun olarak Kudüs ve Filistin’e hizmet eden siz kardeşlerimi tebrik ediyorum.”

“HİÇBİR GÜÇ KALBİMİZDEN KUDÜS SEVGİSİNİ SÖKEMEZ”

Müslüman olmanın, Müslümanca yaşamanın, hakkı, hukuku ve adaleti cesaretle savunmanın zor olduğu günlerden geçildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilhassa ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın mahremiyetine, tarihi statüsüne ve kutsiyetine yönelik tacizler giderek artıyor. İşgalci İsrail tarafından Kudüs’ün kadim kimliği adım adım yok ediliyor. Kandan ve gözyaşından beslenen haçlı zihniyetinin tekrar hortlatılmak istendiğini görüyoruz. Haçlı seferleriyle yakılıp yıkılan Kudüs’ü tekrar ayağa kaldıran ve dört asır boyunca bir esenlik diyarı hâline dönüştüren ecdadın torunları olarak Filistin’de yaşanan menfi, müspet her gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Resulü Ekrem Efendimizin aleyhissalatu vesselam, şu tavsiyesi Kudüs davasında ecdadımız gibi bizim de rehberimizdir; ‘Beytü’l-Makdis’e gidin ve orada namaz kılın. Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılamazsanız oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin.’ Evet, Mescid-i Aksa bizim sadece ilk kıblemiz değildir. Aynı zamanda Hazreti Nebi’nin ve ondan önce gelen peygamberlerin de bize emanetidir. Kudüs-ü Şerif’in her köşesinde bu kutlu beldeye 400 yıl boyunca büyük sevda ile hizmet etmiş kahraman ecdadımın izi, eseri ve mührü vardır. Kimse bu izleri silemez, hiçbir güç kalbimizden Kudüs sevgisini sökemez.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gerçeği yeniden ifade etmek istediğini ve Türkiye olarak “La ilahe illallah, İbrahim halilullah” lafzında sembolleşen kuşatıcı anlayışla Kudüs’e sahip çıkmayı görev bildiklerini söyledi.

Son bir asırdır Haçlı heveslileriyle siyonist yayılmacılık arasında sıkışan Kudüs-ü Şerif’i tüm insanlık için tekrar bir darüsselam hâline getirmek için tüm güçleriyle çalıştıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kudüs’ü savunmanın insanlığı savunmak, barışı savunmak, farklı inançlara saygıyı savunmak olduğu inancıyla mücadelemizi azimle sürdürüyoruz. İnsanlık ve barış adına yürüttüğümüz bu kutlu mücadeleye destek veren Parlamenterler Arası Kudüs Platformu’na şükranlarımı sunuyorum. Rabbim emeklerinizi zayi eylemesin diyorum” diye konuştu.

“GÜNÜMÜZÜN HİTLER’İ VE NAZİLERİ GAZZE’DE 15 BİNDEN FAZLA ÇOCUĞU ÖLDÜREN KATİLLERDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son bir asırdır toprakları aşama aşama işgal edilen Filistin halkının bugün tarihin en vahşi zulümlerinden birine maruz bırakıldığını vurgulayarak şöyle devam etti: “Buradan, mücadeleleriyle Kudüs’le beraber tüm insanlığın onuruna da sahip çıkan Filistinli kahramanlara bir kez daha selamlarımı gönderiyorum. İşgalci zalimler karşısında dik duran Filistin’in yiğit evlatlarını ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum. Dünyanın dört bir yanında Filistin ve Gazzeli kardeşlerimizle dayanışma sergileyen, vicdan sahibi tüm insanlara teşekkür ediyorum. 7 Ekim’den (2023) bu yana yaşananları anlatmaya artık kelimeler yetersiz kalıyor. Modern dönem firavunlarını görmek isteyen hiç uzağa gitmesin, son 203 gündür 35 bin Filistinliyi acımasızca katledenlere baksın. Günümüzün Hitler’i ve Nazileri Gazze’de 15 binden fazla çocuğu öldüren katillerdir. Netanyahu kendisinden önceki caniler gibi adını ‘Gazze Kasabı’ olarak tarihe utançla yazdırmıştır. Alnına yapışan bu kara leke ne yaparsa yapsın çıkmayacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu şekilde konuşunca birilerinin rahatsız olduğunu belirterek “Cürmü yüzüne söylenen her suçlu gibi İsrail yönetimi de antisemitizmle itham ederek bizi susturabileceğini zannediyor” ifadesini kullandı.

İsrail’in elindeki basın ve lobi gücüyle Gazze’de işlediği cinayetlerin üstünü örtebileceğini düşündüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan onlara şu hakikati tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum; ne yaparsanız boş ne kadar uğraşsanız da beyhude. Tayyip Erdoğan’ın kalbine de kavline de zincir vuramazsınız. Sizin tehditlerinize ve baskılarınıza asla boyun eğmeyiz” dedi.

“HİÇ KİMSE BİZDEN SOYKIRIMA SESSİZ KALMAMIZI BEKLEYEMEZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ey Netanyahu, duam şu; Ya Rab, Kahhar ismi şerifinle tecelli ederek başta Netanyahu olmak üzere bu siyonistleri kahru perişan eyle. Birileri dönse de biz yolumuzdan dönmeyiz, dönmeyeceğiz. Çünkü biz Allah’a ve hesap gününe inanıyoruz. Biz şartlara göre, esen rüzgâra göre, konjonktüre göre sözünü, duruşunu, tavrını belirleyen tatlı su siyasetçilerinden değiliz. Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık. Bu kutlu yola ömrümüzü adadık. Yarım asırlık siyasi hayatımız boyunca bedel ödemekten asla çekinmedik. Biz birilerine şirin gözükmeksizin değil ‘Filistin bir sınav kâğıdı, her mümin kulun önünde’ diyen merhum Cahit Zarifoğlu’nun ifadesinde anlamını bulan o ağır imtihanı hakkıyla vermenin derdindeyiz.

Kimse kusura bakmasın, tüm imkânsızlıklara rağmen Filistinli kardeşlerimiz tam 203 gündür tek başlarına direnirken, yalnız başlarına tüm insanlığın onurunu savunurken hiç kimse bizden soykırıma sessiz kalmamızı bekleyemez. Sırf İsrail ve Batılı destekçileri öyle istedi diye Hamas’a terör örgütü iftirası atanlardan olamayız. İsrail’e gönüllü veya ücreti mukabili uşaklık yapan lejyonerlerin ve kiralık kalemlerin kavramlarıyla Filistinli direnişçilere terörist yaftası vuramayız. Varsın birileri rahatsız olsun, varsın birilerinin ezberleri bozulsun, biz işgalcilere karşı vatanlarını savunan Hamaslı kardeşlerimizi Filistin’in Kuvayımilliyesi olarak görmeye devam edeceğiz. Bu hakikati de dilimizin döndüğü, gücümüzün yettiği kadar her platformda cesaretle dillendirmekten geri durmayacağız. Sesimizle sözümüzle dualarımızla insani yardımlarımızla elimizdeki tüm imkânlarla Filistin davasına, Gazzeli kardeşlerimizin ortaya koyduğu asil ve onurlu direnişe destek vermeye devam edeceğiz.”

Bu konudaki dirayetli tavırlarını geçen hafta görüştüğü Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye açıkça ifade ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in saldırılarında evlatlarını, torunlarını, akrabalarını şehit veren Gazzelilerin acılarını paylaştığını çok net bir şekilde söylediğini kaydetti.

“BAĞIMSIZ FİLİSTİN DEVLETİ’NİN KURULMASI İÇİN ÇABA HARCAMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan bir asır önce topraklarını işgal eden emperyalist güçlere karşı bağımsızlık mücadelesi yürüten kahraman bir milletin evlatları olarak haklı davalarında yanlarında olduğumuzu dile getirdik. İnşallah bundan geri adım atmayacak, 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen, toprak bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti’nin kurulması için samimiyetle çaba harcamayı sürdüreceğiz” diye konuştu.

Gazze’de 203 gündür aralıksız devam eden soykırımı hiçbir sebebin mazur gösteremeyeceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “7 Ekim’de yaşananları tasvip edersiniz veya etmezsiniz bu tamamen sizin bakış açınızla ilgili bir konudur ama bunu öne sürerek kuvözdeki yeni doğmuş bebekleri öldürmeyi, sivillerin üzerine tonlarca bomba yağdırmayı, şehit naaşlarına dahi eziyet etmeyi, bir adet ekmek almak için sıra bekleyen insanları katletmeyi, camileri, kiliseleri, okulları, hastaneleri bilerek hedef almayı, Gazze’yi toplu mezarların olduğu büyük bir kabristana dönüştürmeyi velhasıl savaş hukukunun asgari şartlarına bile riayet etmemeyi haklı çıkaramazsınız. Çok açık söylüyorum. Çocuğunun doğum gününü Gazzeli sabileri öldürerek kutlayan bir zihniyetin insanlıkla en temel insani değerlerle bağı kalmamış demektir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail yönetimi bize laf söylemeden önce bu vahşetle yüzleşmeli, terör örgütü gibi değil, hukukla mukayyet bir devlet mantığıyla hareket etmeyi öğrenmelidir. Bunu yapmadıkları müddetçe bizim de İsrailli yöneticilere karşı tavrımız değişmeyecektir” ifadelerini kullandı.

“Son olarak, daha yeni açıkladım. İsrail’le artık ilişkilerimizi ticari anlamda başta olmak üzere, bunu Dışişleri Bakanım da açıkladı; kestik, kesiyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şunun da özellikle altını çiziyorum. Türkiye, 2000 yılı aşan tarihinin hiçbir döneminde asla soykırım yapmamış, sömürgeci olmamış, savaşta bile olsa masumlara dokunmamış bir ülkedir. Bugüne kadar kimsenin inancına, kökenine, kimliğine bakmadan, başı dara düşen herkese biz kapımızı açtık. Engizisyondan kaçan Musevilere de Nazi zulmünden kaçan Yahudi bilim adamlarına da biz sahip çıktık, ey Netanyahu.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kafkaslar’dan Balkanlar’a, Afrikada’dan Asya’ya kadar kim zulme uğramışsa, hiç düşünmeden imdadına koştuklarını vurgulayarak “13 yıl önce çatışmalar başlayınca Suriyeli komşularımızı nasıl bağrımıza bastıysak Ukrayna’dan kaçan mültecilere de biz güvenli liman olduk” dedi.

“GAZZE’YE GÖNDERDİĞİMİZ İNSANİ YARDIMLARIN TOPLAMI 50 BİN TONA YAKLAŞTI”

Türkiye’nin, millî gelire oranla en fazla insani yardım yapan ülkelerden biri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nerede bir istikrarsızlık ve çatışma varsa, menfaat hesabı gütmeden ateşi söndürmeye çalışıyoruz. Bölgemizde barışın, huzurun, refahın ve güvenliğin hâkim olması için samimiyetle gayret gösteriyoruz. Gazze’ye yardımlarda ilk sırada Türkiye yer alıyor. 7 Ekim’den (2023) bu yana 13 uçak ve dokuz gemiyle Gazze’ye gönderdiğimiz insani yardımların toplamı 50 bin tona yaklaştı. Refakatçileriyle birlikte 900 Gazzeli hastayı tedavilerini yaptırmak üzere, ülkemize getirdik.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insani yardımların yanı sıra Refah’taki Kızılay Aşevi aracılığıyla günlük 10 bin kişilik sıcak yemek dağıtımı yaptıklarını, temiz içme suyu ihtiyacının karşılanması amacıyla günlük 7 ton içme suyunun Gazze’ye geçişini sağladıklarını belirterek “Ticari açıdan 54 ürün grubunda, İsrail’e ihracat kısıtlaması uygulayan tek ülke yine Türkiye’dir. Gazze katliamlarının çok öncesinde askeri amaçla kullanılabilecek malzemelerin sevkini zaten tamamen durdurmuştuk. 9 Nisan’da aldığımız ihracat kısıtlaması kararıyla bu tavrımızı pekiştirmiş olduk” diye konuştu.

Burada samimi bir üzüntüsünü paylaşmak istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçen ay ülkemizde Mahallî İdareler Seçimleri yapıldı. Seçim sürecinde bu konuda büyük bir haksızlığa ve iftiraya maruz kaldık. Şahsımızın Filistin davasını savunurken, ödediği bedeller ortadayken, Türkiye düşmanlarının da sağladığı lojistik destekle birileri ülkemizin ve milletimizin Filistin direnişine verdiği güçlü desteği gölgelemeye çalıştı. Bu kirli kampanyayı meselenin aslını bilmediklerinden değil, hırsları, akıl ve vicdanlarının önüne geçtiği için yürüttüler. Hatta ‘İsrail’e jet satışı yapıldı’ iftirası atacak kadar gözlerini kararttılar. Daha ileri gidiyorum. ‘Jet yakıtı gönderdiler’ diyecek kadar ne yazık ki akıl, vicdan ve ahlak dışı bir sürü iddia gündeme taşındı. Sizin vicdanınız var mı ya? Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının böyle bir adım atması mümkün mü? Akıl, vicdan, ahlak dışı bir sürü iddia bu seçimlerde gündeme taşındı. Daha vahimi bu asılsız ithamların İsrail dâhil Türkiye’nin dik duruşundan rahatsız olan yabancı odaklar tarafından uluslararası basında ve sosyal medya mecralarında köpürtülerek, ülkemiz aleyhine kullanılması çok yaralayıcıydı. Yaralandık.”

“GAZZE’DE KALICI ATEŞKESİN SAĞLANMASI AMACIYLA DİPLOMATİK ÇABALARIMIZI DEVAM ETTİRİYORUZ”

Türkiye’nin çabalarını bilen kardeşlerinin arasında bile istifham oluşturan bu propagandanın içinin boş olduğunun, 1 Nisan sabahı itibarıyla görüldüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Fakat sel gitse de izi kalmış. 3 kuruşluk siyasi çıkar uğruna Filistin’in Türkiye ile ilişkilerini bilen veya bilmeyen, gayet iyi biliyor… Türkiye, bizim iktidarımız döneminde böyle bir şey yapar mı? Yapmaz mı? Bunu çok iyi biliyorlar. Onlar bu iftiraları atsalar da biz yolumuza aynı kararlılıkla devam ediyoruz. Gazzelilerin haklarını savunma maskesi altında Filistin’e en büyük desteği veren ülkemiz yıpratılmak, yıldırılmak istenmiştir. Şimdi aynı çevrelerin, şu utanmazlığa bakın, Kürecik’teki radar üssüyle ilgili benzer yalanlara sarıldığını görüyoruz. Daha önce defalarca açıkladığımız tüm yönleriyle pek çok kez açıklığa kavuşturduğumuz bu meseleyi istismar etmeye çalışıyorlar. Kürecik’teki radar merkezinin ülkemizin ve ittifakımızın güvenliği dışında hiçbir devletle herhangi bir ilişkisi, bağı, irtibatı yoktur ve olamaz. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir şeye zaten izin vermez, vermemiştir ama bir Müslüman olarak her şeyden önce yalan, Allah’ın ve Resulünün en çok nefret ettiği şeydir. Böyle yalan söylemeyin. Kurtulamazsınız. Bunun hesabını da ebedi âlemde vereceksiniz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yalan, çarpıtma ve manipülasyon üzerinden siyaset yapılmayacağını, kendi devletine ve milletine iftira atarak da siyasetçilik oynanmayacağını söyledi.

Hukukun da siyasetin de temel kuralının belli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müddei, iddiasını ispatla mükelleftir. Aksi hâlde müfteridir. Varsa elinizde bir belgeniz, deliliniz çıkarsınız iddialarınızı ispat edersiniz. Bunu yapmıyorsanız kusura bakmayın ama müfteri damgası yemekten ilanihaye kurtulamazsınız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sivil toplum, basın ve siyaset fark etmeksizin Türkiye’deki tüm aktörleri özellikle Filistin konusunda daha özenli bir dil kullanmaya davet ettiğini ifade ederek şunları kaydetti: “Gündeme gelmek uğruna hiç kimsenin Türkiye’nin Filistin davasındaki örnek duruşuna gölge düşürme lüksü yoktur. Bu tür kampanyalara aldırmadan Gazze’de kalıcı ateşkesin sağlanması amacıyla ilk günden beri diplomatik çabalarımızı devam ettiriyoruz. Vahdet olmadan, rahmet olmayacağı inancıyla Filistin hükümetiyle, Filistinli gruplar arasındaki tefrikanın giderilmesi için temaslarımızı artırdık. Hâlihazırda 140 ülkenin tanıdığı Filistin Devleti’nin tanınırlığının artırılması noktasında da çabalarımızı yoğunlaştırdık. İspanya hükümetinin ve Başbakan Sayın Pedro Sanchez’in Filistin’in tanınmasıyla ilgili duruşunu takdir ettiğimizi burada vurgulamak istiyorum. Filistin Devleti’nin tanımaya hazırlanan diğer ülkeleri de baskılar karşısında kararlı tutumlarını sürdürmeye çağırıyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin halkının Birleşmiş Milletlere (BM) tam üye bir devletlerinin olmamasının hem büyük bir ayıp hem de çok ciddi bir haksızlık olduğunu belirtti.

Bu adaletsizliğin süratle giderilmesi gerektiğine inandıkları kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçen hafta Güvenlik Konseyi’nde bu yönde atılan adım, ABD’nin vetosuyla karşılaşmış ve engellenmiştir. Amerika bu kararıyla sadece Filistin halkının değil, Güvenlik Konseyi üyesi diğer devletlerin iradesini de yok saymıştır. İsrail’in daha fazla şımartılmasına sebep olan bu kararı kabul etmiyoruz. Amerikan yönetimi, İsrail’e verdiği koşulsuz askeri ve diplomatik destekle çözüme katkı sunmuyor, sorunun daha da büyümesine vesile oluyor. Gazze’de 35 bin insan acımasızca katledilmişken Amerikan Senatosunun İsrail’e 25 milyar dolarlık askerî yardım paketini onaylaması bunun en net göstergesidir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, adil bir hakemlik yerine İsrail’e hamilik yapmanın, bölgedeki krizlerin derinleşmesi ve yayılmasından başka hiçbir işe yaramayacağını ifade ederek, “1915 olayları üzerinden Türkiye’ye yönelik asılsız ithamları tekrarlamak yerine Amerikan yönetimi, Gazze’ye bakmalı, İsrail’in Gazze’deki soykırım girişimlerini görmeli, bunun engellenmesi için gayret etmelidir. Filistin meselesini, Batılı ülkelerin artık sabır taşımızı çatlatan ikiyüzlü politikalarını reddediyoruz. Amerikan vetosu bizim ‘dünya beşten büyüktür’ tespitimizin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha göstermiştir” şeklinde konuştu.

“SİYONİZM’İN NASIL KORKUNÇ BİR TEDHİŞ OLUŞTURDUĞU ÇOK NET ANLAŞILMIŞTIR”

Gazze krizinde Siyonizm’in Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere küresel ölçekteki tahakkümünü bizzat görmüş olduklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bu süreç, Siyonist şebekenin ekonomiyi, ticareti, medyayı, sanatı, sinemayı, düşünceyi, akademi dünyasını nasıl esir aldığını ortaya çıkardı. Yıllarca bize demokrasiden bahsedenlerin, fikir ve toplanma hürriyetinden dem vuranların söz konusu İsrail olunca, İsrail’in çıkarları olunca nasıl faşizan hale geldiklerine hep birlikte şahit olduk. Batı’nın demokrasi, özgürlük, hukuk, ifade, düşünce, basın hürriyeti gibi değerleri, işin ucu İsrail’e dokununca unutuldu, hemen rafa kaldırıldı.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son bir haftadır Amerikan üniversitelerinde yaşananları tüm dünya gibi kendilerinin de ibretle takip ettiğini belirterek, “Gezi olaylarında İstanbul’a kamp kuranlar, Filistin protestolarını görmüyor. Gazze’deki zulme tepki gösteren aydınlar, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar ve siyasetçiler adeta linç ediliyor. Uluslararası basın kuruluşları Gazze’de öldürülen 140’tan fazla gazeteci meslektaşları hakkında çıkıp tek bir cümle dahi kuramıyor. Siyonizm’in hemen her alanda nasıl korkunç bir tedhiş oluşturduğu, siyasetçilere korku saldığı, şantaj yaptığı, devletleri baskı altında tuttuğu, geride bıraktığımız 7 ay içerisinde çok net anlaşılmıştır. BM Güvenlik Konseyi, İsrail’e söz geçirememiş, Gazze’deki katliamların önüne geçememiştir” ifadelerini kullandı.

“İSRAİL’İN DURDURULMASI İÇİN GAYRETLERİMİZİ ARTIRMALIYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplam 2 milyarlık nüfusuyla İslam dünyasının Gazze imtihanını başarıyla veremediğini dile getirerek, “Bütün insanlığın kaderini beş ülkenin keyfine bırakan mevcut yapının devam ettirilmesi mümkün değildir. Daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna biz inanıyoruz. Ama bunun için hep birlikte daha fazla mücadele etmemiz gerekiyor” dedi.

Yüreğinde Kudüs sevgisi taşıyan parlamenterlerin de desteğiyle daha adil bir dünya hedefine yaklaşacaklarına inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gazzeli kardeşlerimizin yaşadığı dramların gündemden düşürülmemesi noktasında da hepimiz çok daha fazla çaba harcayacağız. İsrail’in durdurulması, Netanyahu denilen bu kasabın başta olmak üzere sorumluların hukuk önünde hesap vermesi için de gayretlerimizi artırmalıyız. Şu anda arkadaşlarımız, Güney Afrika’yla müşterek bir çalışmanın içerisinde evet, Lahey Adalet Divanı’yla münasebetlerini sürdürüyorlar. Biz de takipçisiyiz. Türkiye olarak elimizdeki tüm imkânlarla Gazze’nin ve Filistin’in yanında olmaya devam edeceğiz.”

HABER BURADA

DÜNYA

seers cmp badge