Connect with us

Dünya

“Tüm hayallerimizi gençlerimizle birlikte kuruyoruz, tüm hedeflerimizi gençlerimizle birlikte belirliyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana’da AK Parti Gençlik Kolları “Bir Gençlik Şöleni”nde yaptığı konuşmada, “Tüm hayallerimizi gençlerimizle birlikte kuruyoruz, tüm hedeflerimizi gençlerimizle birlikte belirliyoruz. Tüm vizyonlarımızı gençlerimiz için oluşturuyoruz. Tüm hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Gençlik Kolları tarafından Yeni Adana Stadyumu’nda düzenlenen “Bir Gençlik Şöleni”ne katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin dört bir yanından gelen gençleri, “Gazi Mustafa Kemal’in ‘Mevcudiyetimizin ve istikbalimizin temeli’ diyerek tarif ettiği sevgili gençler, üstat Necip Fazıl’ın ‘Zaman bendedir ve mekân bana emanettir’ şuurunun temsilcisi olarak gördüğü sevgili gençler, kökü ezelde ve dalı ebette bir büyük davanın idrakinde sevgili gençler, surda açılan mukaddes delikten çağlayan sular gibi geçerek kendisine biçilen gömlekleri yırtıp atan sevgili gençler, velhasıl gözümüzün nuru, geleceğimizin teminatı sevgili gençler” diye hitap ederek selamladı.

Programa gelen 28 farklı bölgeden siyasi parti gençlik teşkilatı temsilcilerine teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlik şölenine katılan ve “cesur yürekli” diye seslendiği sanatçıları da tebrik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bana sizler gibi yol arkadaşları, sizler gibi dava arkadaşları, sizler gibi kalbi imanlı, zihni aydınlık, ufku açık yol arkadaşları verdiği için Rabbime binlerce, milyonlarca kez hamdediyorum” diye konuştu.

“BUNDAN SONRAKİ HEDEFLERİMİZİ DE SİZLERLE BİRLİKTE HAYATA GEÇİRECEĞİZ”

Bu gençliğin, Türkiye’yi hedeflerine ulaştıracak, dünyayı değiştirecek gençlik olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Siz, propaganda edileni, verileni, dayatılanı değil, kendi tarih ve kültür hazinesindeki hakikatleri arayıp bulacak gençliksiniz. Siz, dağılmışları toplayacak, gizlenmişleri açacak, karanlıkları güneşle aydınlatacak gençliksiniz. Siz, çürümüşlüğün, sinsi oyunların, kirli mecraların içinden kendi medeniyet değerlerimizin kılavuzluğunda sıyrılıp erdemli yolları açacak gençliksiniz. Sizde bunu görüyorum. Size inanıyorum. İnanıyorum ki üstadın ifadesiyle ‘Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın, gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın’ dediği gibi karanlıkları yırtıp aşacak gençliksiniz. Gençler siz, Mavera’daki aşk iksirini sağacak, çekirdekleri yarıp özü bulacak, kozaları örecek, uyuyan medeniyeti yeniden diriltecek olan gençliksiniz.”

Bu gençliğin, esir kalmış kardeşlerinin, yardım eli bekleyen mazlumların sevinci olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz mankurtların karşısında milletin mayasını muhafaza edecek, hedef bekleyen akranlarının karşısında kızıl elmanın istikametini gösterecek gençliksiniz. Gençler siz, Medine’nin, Mekke’nin, Kudüs’ün, Diyarbakır’ın, İstanbul’un, Bosna’nın, semalarında ezan sesleri yankılanan tüm diyarların beklediği gençliksiniz. Siz, Sultan Alparslan’dan Osman Gazi’ye, Fatih’ten Yavuz’a, Abdülhamid’den bugüne ecdadın tüm öncülerinin temsilcisi olan gençliksiniz” dedi.

Abdülhamid Han’ın hayatı boyunca, devrinin emperyalistleriyle ve onların içerideki maşalarıyla mücadele etmiş bir medeniyet ve millet sevdalısı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Varsın birileri Gezi olaylarını Abdülhamid Han’ın devrilişine benzeterek emperyalistlere selam dursun, biz ecdadın izinden yürümeyi sürdüreceğiz. Tabii burada altılı masanın etrafında buluşanlara tek tek, Abdülhamid nezdinde yapılan bu ecdat, tarih ve değer düşmanlığına katılıp katılmadıklarını sormak da hakkımızdır. Öyle ya gençlerimizin, kimin kim olduğunu, hangi müşterekler etrafında buluştuğunu bilmeye hakkı var. Siz, işte bu emperyalist ağızlılara hak ettikleri cevabı verecek gençliksiniz. Gençler, Sultan Abdülhamid’e laf atan, dil uzatan hanımefendiye şunu sormak lazım, 33 yıl ‘hasta dev’ diye takdim edilen Osmanlı’yı bir karış toprak kaybetmeden yöneten Sultan Abdülhamid’e hakaret, haddini aşmaktır ve bu haddini aşanlara bu millet inanıyorum ki 2023 seçimlerinde haddini bildirecektir. Meral Hanım sen kim, Sultan Abdülhamid’e saygısızlık kim. Ve o altılı masada olanlardan, isim vermeyeceğim, üç tanesi var ki bunlar Sultan Abdülhamid’e bugüne kadar laf söyletmemişlerdi, şimdi ne oldu bunlara da sus pus oldular. Ne oldu bunlara da aynı masanın etrafında oturdukları hâlde Sultan Abdülhamid cennet mekân, ona laf atanlara haddini bildiremediler. 33 yıl dile kolay. Bu millet, ecdadına hakaret edenlere haddini bildirecektir. Bu akşam buradan ben ilk sinyali veriyorum. Kardeşlerim siz, Mehmet Akif’in Asım’ı, Necip Fazıl’ın ideal gençliği, Nurettin Topçu’nun beklenen gençliği, Karakoç’un diriliş nesli özlemlerini hayata geçirecek gençliksiniz. Siz, bizim 40 yıllık siyasi mücadelemiz ve 20 yıllık iktidarımızda temellerini attığımız büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını 2053 vizyonuyla taçlandıracak gençliksiniz.”

“GENÇLİKTE DURMAK GERİLEMEKTİR, GENÇLİKTE GERİLEMEK YIKILMAKTIR, GENÇLİKTE YIKILMAK ÖLMEKTEN BETERDİR”

Arif Nihat Asya’nın Fetih Marşı şiirinden, “Yürü, hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın? Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın. Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden. Senin de destanını okuyalım ezberden. Haberin yok gibidir taşıdığın değerden. Elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın. Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın” dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizler işte bu gençliksiniz, bunun için her birinizin kalbimizde, zihnimizde ayrı, özel, eşsiz bir yeri var. Bu bakımdan karşımdaki gençliği Allah için seviyorum ve sizin gibi bir gençliğe sahip olduğumuz için de Allah’a hamdediyorum” ifadelerini kullandı.

Gençlere, “2023’e hazır mıyız? Tüm arkadaşlarınıza bu akşamın coşkusunu iletmeye hazır mıyız?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Öyleyse 2023’ün neticesini gözlerinizde okuyorum. Öyleyse Allah’ın izniyle 2023 ile beraber bu süreci devam ettireceğiz. Ve bu kararlılığınız, bu devamlılığınız inşallah 2023 ile birlikte yeni bir dönemi başlatacak ve sizlerle birlikte yine aldığımız emaneti doruğuna yerleştireceğiz. Hiç endişeniz olmasın. Bakın şimdi sizlerle stadyumun içinde, az önce stadyumun dışında yine on binlere hitap ettim. Gençlerimizle aynı istikamete baktığımız, gençlerimizle aynı yolda yürüdüğümüz, gençlerimizle aynı heyecanı paylaştığımız, şu karşımızdaki tabloda tezahür eden, birliğimize, beraberliğimize sahip çıktığımız müddetçe bize tereddüt yok, yeis yok, hüzün yok.

Rabbimizin ‘Gevşemeyin, üzülmeyin eğer gerçekten inanıyorsanız muhakkak üstün olan sizlersiniz’ müjdesi bize hakikati işaret ediyor. Sevgili gençler, tabii sizlerin de bu büyük misyonu taşıyacak gayreti, azmi, iradeyi, kararlılığı, birikimi, mücadeleyi ortaya koymanız gerekiyor. Gençlikte durmak gerilemektir, gençlikte gerilemek yıkılmaktır, gençlikte yıkılmak ölmekten beterdir. Yıkılmaktan, gerilemekten, durmaktan kaçınmanın yolu ise sürekli ileriye, daha ileriye, hep ileriye doğru gitmek, hep yukarıya doğru tırmanmak, zirveden gözünü ayırmamaktır. Hep ileriye giderken, yukarıya doğru tırmanırken, takip edeceğiniz yolu da ancak doğruyu ve yanlışı, iyiliği ve kötülüğü, hakkı ve batılı, adaleti ve zulmü en iyi şekliyle öğrenerek bulabilirsiniz. Ailenizde ruhunuzu, okulunuzda zihninizi, ilim irfan meclislerinde gönlünüzü, spor salonlarında bedeninizi doyuracaksınız ki bu donanımı kazanabilesiniz.”

İstanbul’da düzenlenen Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası’nda Türkiye’nin beş altın, iki bronz madalya kazanarak takım hâlinde Dünya Şampiyonu olduğunu ve madalya kazanan sporcularla görüştüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedefin Paris Olimpiyatları’nda da aynı başarıyı göstermek olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere, Hazreti Lokman’ın oğluna verdiği şu öğüdü aktardı: “Allah’a şirk koşma, günahtan ve yalandan sakın. Namazını dosdoğru kıl. Tövbeyi geciktirme. Selama, duaya, gülümsemeye önem ver. Kasılarak yürüme, bağırarak konuşma. İlim meclislerine katıl, cahilden ve kötü komşudan uzak dur. Erken kalk, az konuş, sözünü dağıtma. İstişare et, doğru arkadaşlar seç, tembel olma. Acele etme, şefkatli ve ikram sever ol. Başa gelene sabret.”

Bu ilkelerin rehberleri ve hayat biçimleri olduğu sürece gençleri hedeflerine ulaşmaktan alıkoyacak hiçbir beşeri gücü tanımadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geleceğin tohumu olan bu gençlik, karşımda ve bu gençlik boy verdikçe dostlarımızın yüzlerindeki tebessüm artarken, husumetlilerimizin yüreklerindeki korku, dağları aşacaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, dün de İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile görüştüğünü ve görüşmelerin konusunun Rusya-Ukrayna savaşı ile ikili ilişkiler olduğunu anlattı.

“Bugün dünyada kalbiyle, ruhuyla, gönlüyle, yüreğiyle bağı kopartılmış, dijital mecralara hapsedilmiş, sadece maddi unsurların merkezinde yer aldığı, kariyer arayışında bir gençlik profili öne çıkmaktadır” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hâlbuki bizim ölçümüz başkadır. Biz ne diyoruz? Her fırsatta, ‘İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız paslı yürek sinede bir yüktür.’ Biz bu gerçeği Kasımpaşa’dan çıkıp Cumhurbaşkanlığı’na kadar uzanan hayat çizgimizin her safhasında bizzat yaşayarak gördük. Hatırlarsanız, 15 Temmuz’da darbecilere karşı, sokaklara çıkıp hainlerin emellerine ulaşmasına engel olan gençlerimiz vardı. Bu gençlerin ellerinde modern silahlar, arkalarında emperyal güçler, önlerinde küresel baronlar yoktu.

Bay Kemal tankların arasından gelip geçip Bakırköy Belediyesi’ne sığınmıştı. Hatırlıyor musunuz? Hatırlayın onları. Çünkü o günden bugüne altı yedi yıl geçti, hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. 15 Temmuz kahramanı gençlerin tek silahları, iman dolu kalpleri, cesaretle çarpan yürekleri, ülke ve millet sevgisiyle ışıldayan gözleriydi. Çağrıyı yaptık, ‘Meydanlara’ dedik ve gençlik meydanlara yürüdü. Türkiye’nin gerektiğinde yedi düvele meydan okuyarak elde ettiği her kazanım, gençlerimizin işte bu hasletleriyle ortaya koydukları onurlu duruşları, verdikleri erdemli mücadeleleri, elde ettikleri başarıları sayesindedir.”

TEKNOFEST gençliği ile 2023 seçimlerine yürüdüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 yıl önce 2023 hedeflerini ilk kez paylaştıklarında, kendilerini hayal görmekle itham eden “tek parti faşizmi artığı” birilerinin, bu hedefler belirlenirken eldeki imkânlara değil, gençlere güvendikleri gerçeğini bilmediklerini söyledi.

Gençlere güvendiklerini, 2023 hedeflerini birer birer hayata geçirirken gençlerin önüne daha büyük vizyonlar koymanın peşinde olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 hedeflerinin arifesine geldiklerini, şimdi de tüm güç ve enerjilerini gençlere 2053 vizyonunu kazandırmak için seferber ettiklerini bildirdi.

“GELECEK ASRA DÜNYADA VE UZAYDA SÖZ SAHİBİ OLARAK GİRECEĞİZ”

Gençlerin de daha sonraki nesiller için 2071 vizyonunun altyapısını kuracağını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin gelecek asra, dünyada ve belki de uzayda söz sahibi ülkelerin ilk sıralarında gireceğine inancını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dikkat ederseniz birileri süresi anlık, saatlik, günlük, hadi bilemediniz haftalık olan yalanlarla kendilerini avuturken biz 10 yıl, 30 yıl, 50 yıl, 70 yıl sonrasının Türkiyesi’ni konuşuyoruz. Bunu da kendi kendimize yapmıyoruz. Kendimiz için çalıp kendimiz oynamıyoruz. Tiyatrovari şovlarla kendi kendimizi kandırmıyoruz. Tüm hayallerimizi, sizlerle, gençlerimizle birlikte kuruyor, tüm hedeflerimizi gençlerimizle birlikte belirliyoruz. Tüm vizyonlarımızı, gençlerimiz için oluşturuyoruz, tüm hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. Çünkü bizim bir derdimiz var. Bizim bir aşkımız var.”

“TÜRKİYE’Yİ KENDİ HEDEFLERİNE DOĞRU YÜRÜTÜYORUZ”

Yeni Adana Stadyumu’nu inşa ederek Adana’nın emrine sunduklarını, hizmet ve eser siyasetiyle yola çıktıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri” deyimini kullandı.

Allah’a ve millete karşı sorumluluklarının bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bizim, ülkemizi, maziden atiye kurduğumuz köprünün kilit taşı olarak gördüğümüz 2023’ten başarıyla çıkarma azmimiz var. Türkiye’yi vesayetin cenderesinden çıkardığımız gibi Türkiye’yi geri kalmışlık zincirlerinden kurtardığımız gibi Türkiye’yi herkesin hak ve özgürlük özlemlerine kavuşturduğumuz gibi Türkiye’yi Cudi’de, Gabar’da, Besler Deresi’nde, Tendürek’te terör örgütlerinin tasarrufundan kurtardığımız gibi Türkiye’yi kendi hedeflerine doğru yürütüyoruz. Bundan sonraki hedeflerimizi de sizlerle birlikte hayata geçirecek, vizyonlarımızı da sizlerle birlikte inşa edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Eskiden Türkiye’de gençleri hem geçmişlerinden kopartmaya hem de karar ve yönetim mekanizmalarının dışında tutmaya çalışan bir zihniyet bulunduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bugün sizlerin gayet tabii olması gereken, aksi düşünülemeyecek haklar, özgürlükler, uygulamalar olarak gördüğünüz hususlar, nesiller boyunca verilen büyük mücadelelerin en başta gelen konuları var. İnsanlarımızın inançlarını öğrenmeleri, ibadetlerini yerine getirmeleri, diledikleri kılık kıyafetle her yere girebilmeleri önünde gizli açık nice engeller vardı. Bizim gençliğimiz ‘Ayasofya ibadete açılacak’ sloganları ile geçti. Bugün Ayasofya Fatih’in emanetine uygun şekilde ibadete açıldı mı? Bizim gençliğimiz ‘Başörtüsüne özgürlük’ sloganları ile geçti. Bugün genç kızlarımız okullarına, çalışan kadınlarımız iş yerlerine başörtüleri ile girebilmektedir. Bizim gençliğimiz Kur’an ve dini bilgiler eğitiminin sembolü olan imam hatiplerin kapısına sinsice kilit vurulmasına karşı çıkmakla geçti. Bugün ülkemizin her yerinde bu eğitim kurumlarımız faaliyetlerini sürdürüyor. Bizim gençliğimiz siyasi karar alma mekanizmalarında temsil taleplerini her platformda dile getirmekle geçti.”

Seçme ve seçilme yaşını 18 yaşına indirdiklerini hatırlatarak gençlerin yanında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversitelerde, ortaöğretimde eğitimden spora her alanda başarılarla dolu geleceği gençlere hazırlayacaklarını ifade etti.

Dünya

“TÜRKİYE’YE YENİ REKORLARI, YENİ SEVİNÇLERİ YAŞATACAĞIZ”

Genç Gazeteciler Ankara

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir. Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sözlerimin hemen başında bu sabah Isparta Keçiborlu’da eğitim uçuşu esnasında kaza kırıma uğrayan askeri helikopterimizde şehit olan altı kahramanımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin ailelerine, sevenlerine, silah arkadaşlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.

“TÜRKİYE, ÖZ GÜVENLİ, KARARLI VE SABIRLI BİR ŞEKİLDE HEDEFLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEKTEDİR”

Türkiye Yüzyılı’nı içeride ve dışarıda attığımız adımlarla günbegün gerçeğe dönüştürüyoruz. Üstat Necip Fazıl’ın kabinemizin misyonunu da belirleyen şu önemli sözlerini kendimize rehber kıldık: ‘Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım.’ Biz de hem bugün halkımızın hem de yarın ruz-i mahşerde Hakk’ın huzuruna görevini layıkıyla yerine getirmiş, geride hayır dualarla anılan eserler bırakmış olarak çıkmanın derdindeyiz, bunun peşindeyiz. İnsanımızın şöyle içinden gelerek söylediği bir, Allah ondan razı olsun, cümlesi bizim için en büyük payedir, şereftir, gurur ve mutluluk kaynağıdır.

Bugüne kadar halka hizmet Hakk’a hizmettir düsturuyla ülkemize ve milletimize aşkla hizmet ettik. Şimdi de diplomatik temaslarla, iyi hesaplanan stratejik hamlelerle açılışını yaptığımız proje, yatırım, hizmet ve eserlerle Türkiye’yi her alanda yüceltmenin gayretindeyiz.

Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim: Türkiye, ayağına ve iradesine vurulan zincirleri tek tek parçalamaktadır. Türkiye, öz güvenli, kararlı ve sabırlı bir şekilde hedeflerini gerçekleştirmektedir. Türkiye, güçlü demokrasisiyle, büyüyen ekonomisiyle, köklü kurumlarıyla dünya meselelerinin seyrini değiştiren barışçı ve aktif politikalarıyla tarihe yön vermekte, hem kendi tarihini ve hem de insanlık tarihini yeniden yazmaktadır. Allah’a binlerce kez hamdolsun ki bugün dünden daha güçlüyüz, bugün dünden daha özgürüz, bugün dünden daha itibarlıyız, bugün dünden daha öz güvenliyiz.

“TÜRKİYE’YE YENİ REKORLARI, YENİ SEVİNÇLERİ YAŞATACAĞIZ”

İnşallah, yarın her alanda çok daha iyi yerlerde olacağız. Milletimizi sığ sulara hapsetmek isteyen vizyonsuzluklara inat umuda tutunmaya, umudu büyütme devam edeceğiz. Siyasi hayatımızın hiçbir döneminde milletimize hayal kırıklığı yaşatmadık. Bundan sonra da aziz milletimize mahcup olmayacak, milletimizi sükûtu hayale biiznillah uğratmayacağız. Son 22 yıldır olduğu gibi Türkiye’yi başarıdan başarıya koşturacak, Türkiye’ye yeni rekorları, yeni sevinçleri, yeni heyecanları yaşatacağız.

Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bir gerçeği tekrar vurgulamak durumundayım: 85 milyon olarak biz muazzam ve muhteşem bir aileyiz. Hepimiz daha mutlu, daha müreffeh, daha kudretli bir Türkiye hayal ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz her hedefi daha büyük hedeflerin mihenk taşı, başlangıç noktası olarak görüyoruz. Tamamladığımız, hizmete verdiğimiz, şehirlerimize kazandırdığımız her eser yeni hizmetler, yeni projeler için azmimizi kamçılıyor, heyecanımız artırıyor. Kalbimizdeki vatan ve millet aşkı gökte bir şimal yıldızı gibi parlıyor, yeniden büyük ve güçlü Türkiye davamızda yolumuzu aydınlatıyor.

Allah’ın izniyle bu millet her engeli aşacak, her saldırıyı savuşturacak güce ziyadesiyle sahiptir. Kardeşliğimize sıkıca sarıldığımız, istikrar ve güven ortamını koruduğumuz, iç cephemizi tıpkı aşılmaz bir kale gibi sağlım tuttuğumuz müddetçe çok daha güzel günler göreceğimizden asla şüphe duymuyoruz. Ülkemizin istikrarlı yürüyüşünü rayından çıkarmak, ilerleyişini kesmek veya yavaşlatmak isteyenlere de millet olarak fırsat vermeyeceğimize inanıyorum.

Son kabine toplantımızdan bu yana iç siyasette ve dış politikada yoğun bir gündemle çalışmalarımızı sürdürdük. Diyanet İşleri Başkanlığımızın her beş yılda bir düzenlediği Din Şûralarının 7’ncisinde hocalarımızla ve kanaat önderlerimizle bir araya geldik. ‘Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri’ başlığıyla gerçekleştirilen şûranın küresel kültürün teşvik ettiği yapay din tehdidiyle mücadelede bir uyanışa vesile olmasını ümit ediyoruz.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülleri’ni takdim ettiğimiz üstat ve ustalarımızı bu vesileyle tekrar tebrik ediyorum.

28 Kasım’da Umman’dan ülkemize devlet başkanı seviyesinde ilk resmî ziyareti gerçekleştiren Umman Sultan Heysem bin Tarık’ı Türkiye’de misafir etmekten özellikle bahtiyar olduğumu söyleyebilirim. Bu tarihî ziyareti farklı alanlarda imzaladığımız 10 anlaşmayla taçlandırdık. Umman’ın krizlerin çözümünde üstlendiği yapıcı rolü takdir ediyor, inşallah bundan sonra Ummanlı kardeşlerimizle daha yakın çalışmayı umuyoruz.

Aynı zamanda Filistin halkıyla dayanışma günü olan 29 Kasım’da artık kendi alanında bir marka hâline gelen TRT World Forum’unun 8’incisine iştirak ettik.

‘Küresel Ticaret Burada’ temasıyla tertiplenen 20. MÜSİAD EXPO Fuarı ise 88 ülkeden iş adamlarını, tüccarları, girişimcileri ülkemizde bir araya getirdi. 1990 yılından bu yana Türkiye’nin ekonomide, ticarette ve demokraside şaha kalkması için emek veren MÜSİAD camiasını bir kez daha kutluyorum.

“DEPREM BÖLGEMİZİ ESKİSİNDEN DAHA DAYANAKLI BİR ŞEKİLDE AYAĞA KALDIRACAĞIZ”

30 Kasım Cumartesi günü Kahramanmaraş’taydık. Maraş’ta hem partimizin il kongresini yaptık hem de deprem konutlarının kura ve anahtar teslim törenini icra ettik. Tören alanından canlı bağlantıyla Hatay’ımızda 5 bin 900, Malatya’mızda 2 bin 313, Adıyaman’ımızda 6 bin 912, Gaziantep’imizde 257, Diyarbakır’ımızda 674, Adana’mızda 668, Şanlıurfa’mızda 2 bin 929, Elazığ’ımızda bin 407, Kahramanmaraş’ımızda 3 bin 499 olmak üzere toplamda 24 bin 559 yuvamızı daha hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. 2024 sonuna kadar 11 ilimizde toplam 201 bin 688 bağımsız bölümü afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz.

Bir depremzedenin elinden tutmak yerine, kimi zaman hakaret ederek, kimi zaman afaki sözler vererek bu sürece köstek olanları tarih affetmeyecektir. ‘Erdoğan bu enkazın altında kalır’ diyerek tüm umudunu milletin sıkıntılarının çoğalmasına bağlayan kifayetsizleri hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyoruz. Son depremzede hak sahibi kardeşimiz de güvenli yuvasına kavuşana kadar bize durmak, dinlenmek, soluklanmak yok. İnşallah devlet millet birlikteliğiyle yaralarımızı saracak, deprem bölgemizi eskisinden daha dayanaklı bir şekilde ayağa kaldıracağız.

2 Aralık Pazartesi günü Karadağ Cumhurbaşkanı değerli dostum Jakov Milatoviç’i ülkemizde ağırladık. Partimiz tarafından düzenlenen Engelsiz Türkiye Programı’nda engel tanımayan kardeşlerimizle bir araya geldik. Hükûmetlerimizin engeli vatandaşlarımızın hayata katılımı noktasında gösterdiği samimi çabalar herkesin malumudur. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı dâhil, kamudan özel sektöre, spordan çeşitli sosyal haklara kadar geniş bir yelpazede engellerimizin yanında olduk. İnşallah bundan sonra da aynı anlayışla yolumuza devam edeceğiz.

3 Aralık tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzce yapımı tamamlanan 564 tesis, proje ve hizmeti resmen devreye aldık. Toplam yatırım bedeli 98 milyar lira olan bu tesislerin ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.

Bu sene Japonya ile diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100’üncü Yıl dönümünü kutluyoruz. Bu anlamlı yıl dönümü münasebetiyle Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ve refikasını ülkemizde misafir ettik. 6 Şubat deprem felaketinin ardından Japon hükûmeti ve halkının milletimizle sergilediği dayanışmayı her zaman şükranla yâd ediyoruz.

7 Aralık Cumartesi günü Gaziantepli kardeşlerimizin misafiriydik. Millî Mücadele’mizin meşale şehirlerinden olan Antep, bugün de üretim ve ticaret başta olmak üzere pek çok alanda âdeta destan yazıyor. Gaziantep halkının Suriyeli mazlumlara sahip çıkması zaten her türlü takdirin üzerindedir. Gaziantep’te ilk önce 5 bin 113 konutun anahtar ve tapu teslim törenini yaptık. Ardından partimizin 8’inci Olağan İl Kongresi’ni her zamanki gibi yine büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik. Türkiye’nin ikinci büyük kütüphanesi olan Şahinbey Millet Kütüphanesini açarak gençlerimizle hasbihal ettik. Bu vesileyle 2024-2025 akademik yılında üniversite öğrencilerine verilen burs ve kredi tutarında yüzde 50 oranında artışa gittiğimizin müjdesini paylaştık. Buna göre ön lisans ve lisans için 2 bin lira olan rakamı 3 bin liraya, yüksek lisansta 4 bin lira olan miktarı 6 bin liraya, doktora öğrencilerimiz 6 bin lira olan tutarı 9 bin liraya çıkardık. Yeni burs miktarlarının üniversite öğrencilerimize ve ailelerine hayırlı olmasını temenni ediyorum.

“SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN KORUNMASINI SAVUNDUK”

Bölgemiz ancak demokrasi ve bir dönüm noktası ifadesiyle tarif ve tahlil edilecek evsafta kritik gelişmelere sahne oluyor. Komşumuz Suriye’de 13 yıldır devam eden iç savaş dün itibarıyla artık yeni bir boyut kazandı. Halep, Hama, Humus ve son olarak Şam, asıl sahiplerinin kontrolüne geçerken; 61 yıldır kanla, zulümle, baskıyla ve zorbalıkla ayakta kalan Baas diktatörlüğü de tamamen çöktü. Verilen sözlere rağmen yıllardır bölücü örgütün işgali altında bulunan Tel Rıfat ve Münbiç’in teröristlerden arındırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Tabii eski rejimin, çekilirken dahi kimi şehirleri bölücü terör örgütünün Suriye uzantısına bırakması, aralarındaki kirli ittifakı bir kez daha teyit etmiştir.

Ülkemizdeki ana muhalefetin son ana kadar umudunu kesmediği Esed rejimi, bu süreç boyunca ‘Türkiye karşıtı’ tutumunu bir an olsun terk etmemiştir. Suriye ihtilafını diyalog yoluyla çözme çağrılarımız eski rejim tarafından küstahça reddedilmiş, ülkemizin uzattığı elin değeri bilinmemiş, manası anlaşılmamıştır. Esed, arkasında 1 milyona yakın insanın katledildiği, 12 milyon insanın göç etmek zorunda kaldığı, birçok şehri enkaza dönmüş bir Suriye bırakarak kaçmıştır. ‘Zulüm ile abad olunamayacağı’ hakikati, Suriye’de bir kez daha tecelli etmiştir.

Şunu milletimizin ve uluslararası kamuoyunun bilmesini isterim: Türkiye, Suriye ihtilafının başından beri komşuluk hukukunun ve büyük devlet olmanın icaplarını harfiyen yerine getirmiştir. Barıştan, özgürlükten, diyalogdan, adaletten, Suriye’nin bir an önce huzura kavuşmasından yana olduk. Devrik rejimin hasmane tutumuna rağmen her şart altında Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunmasını savunduk. Elbette haksızlığa, hukuksuzluğa, baskıya, zulme karşı sesimizi yükseltmekten, tepkimizi ortaya koymaktan hiçbir zaman çekinmedik, ama bunu açık bir düşmanlığa, kör bir husumete de dönüştürmedik. Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir.

“KALBİMİZİN BİR YARISI GAZİANTEP, HATAY İSE DİĞER YARISI HALEP’TİR, ŞAM’DIR”

Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır. Biz bu konuya hep vicdan penceresinden baktık, hep merhamet nazarından yaklaştık, insani mülahazalarla hareket ettik. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz. Tekrar söylüyorum; Suriye halkı, bizim kardeşimizdir. Tüm kesimleriyle, tüm inanç gruplarıyla can dostumuzdur. Bir uçtan diğer uca Suriye’yi karış karış süsleyen türbeler, köprüler, çeşmeler, hanlar, camiler bizim ezelden ebede uzanan kardeşliğimizin nişaneleridir.

Evet, sınırlar ülkeleri fiziken birbirinden ayırabilir, ama kalplere hangi güç sınır çizebilir? Asırlardır birlikte yaşadığımız aramızdaki sınır uzunluğu 910 kilometre, 910 kilometrelik sınırı paylaştığımız komşularımıza sırtımızı dönmemizi bizden kim bekleyebilir? Kalbimizin bir yarısı Antep’se, Hatay’sa, Şanlıurfa’ysa; diğer yarısı Afrin’dir, Halep’tir, Hama’dır, Humus’tur, Şam’dır.

“TÜRKİYE, ZOR BİR DÖNEMDE ZOR BİR İMTİHANI ALNININ AKIYLA VERMEYİ BAŞARMIŞTIR”

Tarihin ve coğrafyanın bize hatırlattığı bu gerçekleri son 13 yıldır ülke ve millet olarak bizzat yaşadık, bilfiil tecrübe ettik. Komşumuzun evinde yangın çıktığında ilk koştuğu yer biz olduk. Devrik rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan Suriyeli kardeşlerimiz canlarını kurtarmak için ilk önce bizim kapımızı çaldı. Az değil, 4,5 milyon Suriyeli bizim evimizde misafir oldu. Bir dönem nüfusu 3 milyon 700 bine ulaşan, ancak şimdi sayıları 2,9 milyona düşen Suriyeli muhacirlere 13 yıl boyunca biz ensarlık yaptık. Bunu da açık söylüyorum: yüksünerek, şikâyet ederek değil, inancımızın ve komşuluk hukukumuzun gereği olarak memnuniyetle yerine getirdik.

Biz muhalefetle bu konuda ne kavgalar verdik. Onlar ‘İktidar olur olmaz sizi kovacağız.’ derken biz tam aksine biz ensarız, onlar muhacirdir demek suretiyle onları evimizde misafir etmenin erdemine ulaştık. Yüzyıllardır mazlumların eman bulduğu bu ülke Allah’a hamdolsun, Suriyeli mazlumlara da güvenli, korunaklı, müşfik bir liman oldu. Bu emsalsiz misafirperverlik insanlık tarihine altın harflerle yazılacaktır. Türkiye, zor bir dönemde zor bir imtihanı alnının akıyla vermeyi başarmıştır. Türk milleti kara günlerinde Suriyeli mazlumlara kucak açmasının izzetini bir şeref payesi olarak ebediyen taşıyacaktır.

“SURİYE İSTİKRARA KAVUŞTUKÇA GÖNÜLLÜ, GÜVENLİ, ONURLU VE DÜZENLİ GERİ DÖNÜŞLER DE ARTACAKTIR”

Bugün bir kez daha muhalefetin kışkırtmalarına aldırmadan, mazluma kol kanat geren necip milletimin her bir ferdine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakı’nda birlikte yol yürüdüğümüz ortaklarımıza bu süreçte sergiledikleri merhametli duruş için aynı şekilde şükranlarımı sunuyorum. Fakat oy hesabıyla nefret söylemlerine başvuran ırkçı lümpenleri, vatanını kaybetmiş yetim ve öksüzlere kin kusan vicdan fukaralarını, sırf Meclis’te üç, beş koltuk kapabilmek uğuruna faşizmin en pespaye biçimine haftalarca sessiz kalanları ise önce Allah’a, sonra haklarına girdikleri Suriyeli mazlumlara ve elbette mahşeri vicdana havale ediyorum.

Suriye’de zalim Esed rejimiyle beraber ülkemizde mülteci düşmanlığını körükleyen necis zihniyette kaybetmiştir. Burada şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Suriye’yi etkisi altına alan kuvvetli değişim rüzgârının başta muhacirler olmak üzere tüm Suriye halkı için hayırlı sonuçlara vesile olacağına inanıyorum. Suriye istikrara kavuştukça inşallah gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşler de artacaktır.

Suriyeli kardeşlerimizin 13 yıldır süren vatan hasreti, inancım ve duam odur ki, artık yavaş yavaş son bulacaktır. Bunun şimdiden emarelerini görmeye başladık. Yığılmalarını önlemek ve trafiği kolaylaştırmak amacıyla Yayladağı Hudut Kapısı’nı da geçişlere açıyoruz. Muhacirlerin gönüllü geri dönüş sürecini de yine tarihimize, kültürümüze ve 13 yıllık müstesna ev sahipliğimize yaraşır şekilde yöneteceğiz. Hiç kimsenin bu insani sürece leke bulaştırmasına müsaade etmeyeceğiz. Suriye kriziyle ilgili politikası dün itibarıyla iflas eden ana muhalefet kendilerini hesaba çekmek, hatalarıyla yüzleşmek yerine çok çirkin, ırkçı bir dille Suriyeli mazlumlar üzerinden yeni istismar alanları oluşturmaya çalışıyor. Ana muhalefetin eski ve yeni yönetimine devrik Şam rejiminin yasını tutmaktan süratle vazgeçip, Suriye halkının sevincine ortak olmalarını tavsiye ediyorum. Kendilerini hapsettikleri cam fanustan çıksınlar, dünyada ve bölgede olanlara kulak kabartsınlar. Bir kez olsun hadiseleri Ankara merkezli okumayı denesinler, yoksa partilerini trajik komik duruma düşürmeye devam ederler.

“TÜRKİYE’NİN BAŞKA BİR ÜLKENİN TOPRAĞINDA VE EGEMENLİĞİNDE GÖZÜ YOKTUR”

Dün itibarıyla artık Suriye’de karanlık bir dönem kapanmış, aydınlık bir dönem başlamıştır. Türkiye binlerce yıllık tecrübe sonucunda billurlaşan devlet aklıyla hadiseleri okumakta, Suriye’deki duruma çok geniş bir perspektiften bakmaktadır. Bugün bazı parametreleri bir kez daha ifade etmek durumundayım: Türkiye’nin başka bir ülkenin toprağında ve egemenliğinde gözü yoktur. Sınır ötesi harekâtlarımızın yegâne amacı vatanımızı ve vatandaşlarımızı terör saldırılarından korumaktır.

Ne PKK ve Suriye’deki uzantıları ne DEAŞ ülkemizin muhatabı değildir, bilakis muarızıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün mutlaka ama mutlaka korunması gerekiyor. Suriye tüm etnik, dinî, mezhebi kimlikleriyle Suriyelilerindir. Suriye’nin bugününe de, geleceğine de karar verecek olan Suriye halkıdır. Komşuları ve kardeşleri olarak bize düşen Suriye halkının ülkelerini yeniden toparlama, yeniden ayağa kaldırma, yeniden mamur etme çabalarına güçlü bir şekilde destek olmaktır. Tekrar söylüyorum: Arap, Türkmen, Kürt, Sünni, Alevi, Nusayri, Hıristiyan fark etmeksizin Suriyelilerin tamamının sulh içinde yaşadığı bir Suriye, Türkiye’nin en büyük özlemi, hayali ve hedefidir. Şurası da kesinlikle unutulmamalıdır: İstikrara kavuşmuş bir Suriye hem kendi vatandaşları hem de bölgedeki diğer ülkeler için güven kaynağı olacaktır.

“TÜRKİYE SINIRLARININ ÖTESİNDE YENİ TERÖR ÇIBANBAŞLARININ ORTAYA ÇIKMASINA GÖZ YUMMAYACAKTIR”

Komşu ülkelerin güvenliği yine Suriye’nin güven içinde, istikrar içinde olmasından geçiyor. Öte yandan bölücü örgütün Suriye uzantısının kargaşayı fırsata çevirmeye dönük aşırı heveskâr tutumunu da dikkatle takip ediyoruz. Kendi akıllarınca farklı hesap yapanlara şunu hatırlatmak istiyorum: Çok önemli, atalarımız güzel söylemiş, çakal ne kadar hile bilirse, kurtta o kadar yol bilir. Türkiye sınırlarının ötesinde yeni terör çıbanbaşlarının ortaya çıkmasına göz yummayacaktır. 13 yıldır her türlü zulme maruz kalan Suriyeli kardeşlerimize yeni acılar, yeni sıkıntılar, yeni dramlar yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.

Buradan kardeş Suriye halkına da seslenmek istiyorum: Aziz Suriyeli kardeşlerim; Türkiye ve Türk milleti dün olduğu gibi bugün de, yarın da yanınızdadır. Siz tüm imkânsızlıklara rağmen kanınızla, canınızla, dişiniz, tırnağınızla destan yazdınız. Zulme ve zalime asla boyun eğmediniz. En zor zamanlarda dahi yeise kapılmadınız. İlk günden itibaren hep ‘Allah büyüktür’ dediniz; ‘O Rahman ve Rahim olandır’ dediniz; ‘O âlemlerin Rabbi’dir’ dediniz; yalnız O’na güvendiniz, yalnız O’ndan yardım dilediniz. Düştüğünüz yerden çok daha güçlü bir şekilde tekrar ayağa kalktınız. Böylece nesilden nesile gururla aktarılacak muhteşem bir kahramanlık hikâyesine imza attınız.

Kardeşlerim; unutmayın men sabera zafera, ‘yenilgi yenilgi büyüyen’ bu şanlı zaferin asıl sahibi sizlersiniz. Sizleri ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum, zaferiniz hayırlı mübarek olsun diyorum. Hürriyet ve adalet mücadelenizde sizi nasıl yalnız bırakmadıysak inşallah, kalkınma mücadelenizde de tüm imkânlarımızla sizi destekleyeceğiz. Gönül gönüle verecek, zorlukların, sıkıntıların üstesinden birlikte geleceğiz. Suriye’nin kalıcı barışa, istikrara ve güvenliğe kavuşması için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim. Hama katliamından beri Suriye’nin özgürlüğü yolunda can veren şehitleri bugün bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.

Suriye’nin esaretten kurtulan şehirlerinde sevinç gözyaşları döken, dua eden, şükür secdesine kapanan, yıllar sonra evlerine, yuvalarına, ailelerine, sevdiklerine kavuşmanın mutluluğunu yaşayan tüm kardeşlerime selam ediyorum.

“EĞİTİMİN ALTYAPISINA YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN EĞİTİMİN KALİTESİNE OLUMLU YANSIDIĞINI GÖRÜYORUZ”

Bugünkü kabine toplantımızda Suriye’deki güncel gelişmelerin yanı sıra, enerjiden eğitime ve sağlığa çeşitli konuları da ele aldık. Eğitimin altyapısına 22 yıldır yaptığımız devasa yatırımların eğitimin kalitesine de olumlu yansıdığını görüyoruz. Uluslararası İzleme Araştırmalarında matematik ve fen bilimlerinde dördüncü ve sekizinci sınıf öğrencilerinde ülkemizin grafiği sürekli yükseliyor. 2023 yılının oranları bunu bir kez daha ortaya koymuştur. Yani eğitim modelimiz özellikle süratle gelişiyor ve bu iyileşme inşallah hızlanacaktır.

“SAĞLIKLI TÜRKİYE YÜZYILI PROGRAMI’NI HAYATA GEÇİRİYORUZ”

Koronavirüs döneminde güçlü sağlık altyapımızın önemini tecrübe etmiştik, şimdi bu alanda yeni bir adım daha atıyoruz. Koruyan, geliştiren ve üreten sağlık modeliyle Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı’nı hayata geçiriyoruz. Üçlü sarmak modelimiz ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığımız TÜSEB öncülüğünde üniversitelerimizi ve özel sektörümüzü buluşturuyoruz. Kritik ilaç, aşı, kit ve tıbbi cihaz ürünlerimizi belirledik. Üreten sağlık modelimiz ülkemizin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına katkı sunacak marka ve katma değer oluşturacak bir süreci geliştirecektir. Yeni modelimizin şimdiden hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

Yarından itibaren asgari ücret tespit komisyonu görüşmelere başlıyor. Hem çalışmalarımızın beklentilerini gözetecek hem de ülkemiz ekonomisine taşınması ağır bir yük getirmeyecek bir anlayışla sürecin yürütüleceğine özellikle inanıyorum. Açık artırma usulüyle asgari ücret açıklayan muhalefeti de ülke ve millet hayrına bir iş yapacaklarsa SGK’ya olan birikmiş borçlarını ödemeye onları davet ediyorum.

Bir diğer güzel haberimiz; Tip 1 Diyabet hastalığıyla mücadelede eden evlatlarımız ve ailelerine yöneliktir. Daha önce bilindiği gibi diyabet hastalarımızın glikoz takibi için gerekli cihazlar geri ödeme kapsamındaydı. Buna ilave olarak artık 18 yaş altındaki Tip 1 Diyabet hastası evlatlarımız için sensörlü cilt altı glikoz izlem cihazlarını, Sosyal Güvenlik Kurumumuz tarafından geri ödeme kapsamına alıyoruz. Acil şifa dileklerimle, evlatlarımıza ve ailelerine hayırlı olsun diyorum.”

Genç Gazeteciler Ankara

HABER BURADA

Dünya

Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya geldi

Genç Gazeteciler Ankara

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Japonya-Türkiye ilişkilerinin 100. yılı dolayısıyla resmî ziyaret için Türkiye’de bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito’nun eşi Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya geldi.

Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ziyaret etti.

Lider eşleri önce İstanbul’un fethedilişinin 571. yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmet’i anmak için açılan “Fatih Sultan Mehmet” sergisini gezdi.

Burada Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Dönemi, Padişahlık Dönemleri, İlim Hayatı ve O Dönemde Yaşayan Âlimler, İstanbul’un Fethi ve Askerî Hayatı, Siyasi Hayatı ile Fatih Döneminde Mutfak, Şair Fatih: Avni, Vakıf Eserleri ve Ölümü bölümleri hakkında bilgi alan Akishino sergide sunulan Fatih Sultan Mehmet’in kaftan, kılıç, zırh gömlek gibi kişisel eşyaları ve o dönemin tarihine ışık tutacak çok sayıda esere hayranlığını dile getirdi.

Emine Erdoğan ve Akishino, sergi ziyaretinin ardından, Cihannüma Salonu’na geçerek hatıra fotoğrafı çektirdi. Lider eşleri, daha sonra, 600 Japonca eserin bulunduğu Japon Kitaplığı bölümüne geçtiler.

Emine Erdoğan, burada bulunan kitapları inceleyen konuğuna, Mevlana’nın “Mesnevi” eserinin Japonca baskısını ve serginin içeriğini de anlatan “Fatih Sultan Mehmet” kataloğu ile İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye” kitabını hediye etti.

ÇOCUKLARDAN KÜRESEL ISINMA SUNUMU

Daha sonra Nasreddin Hoca Kütüphanesi’ne geçen Emine Erdoğan ve Akishino’yu çocuklar sevgiyle karşıladı. Burada çocukların yaptığı resimleri inceleyen lider eşlerine, bir anaokulu çocuğu kendi yaptığı üzerinde lale motifi olan tabağı hediye etti.

Anaokulu çağındaki bir başka çocuk ise Emine Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensesi Akishino’ya küresel ısınma ile ilgili bir sunum yaptı.

“TEMENNİMİZ İŞ BİRLİĞİNİN DAHA DA İLERİYE TAŞINMASI”

Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile gerçekleştirdikleri programa ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıl dönümü kapsamında ülkemizi ziyaret eden Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya gelmekten memnuniyet duydum.

Ülkemizin kültür hazinesine ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ve Japonya kitaplığı bölümünü ziyaret ettik. Farklı medeniyetlerin birikimlerini aynı çatı altında buluşturan kütüphanemizde muhafaza edilen özel ve nadir eserleri tanıtma fırsatı bulduk.

Fatih Sultan Mehmet Sergisi’ni gezerek tarihimizin büyük liderlerinden birinin vizyonunu, sanata ve bilgiye olan bağlılığını yakından inceledik. Japonya Kitaplığı, iki ülkenin ortak mirasına ışık tutan ve dostluk bağlarını güçlendiren bir sembol niteliğinde. Temennimiz bu anlamlı ziyaretin ülkelerimiz arasındaki iş birliğini daha da ileriye taşımasıdır.”

Genç Gazeteciler Ankara

HABER BURADA

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile görüştü

Türkiye’ye Hoş Geldiniz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelişinde giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino, Türkiye ve Japonya bayrakları önünde tokalaşarak poz verdi.

Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino heyetleri eşliğinde görüşmeye geçti.

Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Japonya Veliaht Prensi Akishino’ya, Osmanlı Generali Pertev Paşa’nın İmparator Mutsuhito tarafından ödüllendirildiğini gösteren belge hediye edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, resmî ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Japonya Veliaht Prensi Akishino ve Prenses Kiko ile aile fotoğrafı da çektirdi.

Genç Gazeteciler Ankara

HABER BURADA

DÜNYA

seers cmp badge