Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Dünyanın ve bölgemizin savaşların, çatışmaların, siyasi ve ekonomik krizlerin, sosyal çalkantıların kıskacında sancılı bir süreçten geçtiği şu dönemde, Türkiye rotasından sapmadan hedeflerine doğru ilerliyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Aziz Milletim, değerli basın mensupları, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bereket, rahmet, mağfiret günleri olan Ramazan-ı Şerifi ve bayramı geride bıraktık. Baharın getirdiği enerji ve umutla, hep birlikte daha güzel bir geleceğe yürüyoruz.
Dünyanın ve bölgemizin savaşların, çatışmaları, siyasi ve ekonomik krizlerin, sosyal çalkantıların kıskacında sancılı bir süreçten geçtiği şu dönemde, Türkiye rotasından sapmadan hedeflerine doğru ilerliyor. Hiç şüphesiz devletlerin ve insanlığın tamamını etkileyen olumsuzlukların hayat pahalılığı ve enflasyon gibi sonuçları bize de yansıyor. Ama hamdolsun, diğer ülkelerden farklı olarak biz geçtiğimiz 20 yılda inşa ettiğimiz güçlü altyapıyla son 8-9 yılda yaşadığımız tecrübelerin ışığında 2023 hedefleri ve 2053 vizyonuyla sembolleştirdiğimiz kendi yol haritamıza bağlı kalmayı başardık.
“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’NİN İNŞASINI ADIM ADIM YÜRÜTÜYORUZ”
Türkiye, salgın ve savaş gibi gelişmelerin tetiklediği küresel üretim ve lojistik sistemindeki yeni arayışların merkezi durumundadır. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan küresel yönetim ve güvenlik sistemi kökünden sarsılırken, biz sahip olduğumuz tarihî birikimi, siyasi, ekonomik ve askerî reformlarla canlandırdık.
Artık her alanda kendi ayaklarının üstünde durabilen, bununla kalmayıp tüm dostlarına ve kardeşlerine destek verebilen bir Türkiye var. Yıllardır sürekli dile getirdiğimiz büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını adım adım yürütüyoruz. Hiçbir iç ve dış hadisenin, hiçbir açık ve gizli oyunun bizi bu hedeften uzaklaştırmasına izin vermiyoruz. Bu mücadelede ülke ve milletçe ödediğimiz bedelleri güvenli ve müreffeh geleceğimizin karşılığı olarak görüyoruz.
Gelişmiş ülkelerin bile çaresiz kaldığı sınamaları Türkiye’nin en az kayıpla ve en fazla kazançla geride bırakması elbette birilerinde rahatsızlığa yol açıyor. Ülkemizin önünü yıllarca siyasi istikrarsızlıkla, suni ekonomik krizlerle, terör örgütleriyle, vesayet araçlarıyla, darbelerle, evrensel kavramların arkasına gizlenmiş sinsi projelerle kesilmişti. Bizim dönemimizde de benzer senaryolar, farklı görünümler ve yöntemlerle hep sahnelendi. Bir yandan demokrasi ve kalkınma reformlarımızı karalılıkla hayata geçirirken, diğer yandan da milletimizle birlikte bu kirli oyunları bozarak bugünlere geldik.
Eser ve hizmet siyasetimizle Türkiye’nin ayağındaki geri kalmışlık zincirlerini milletimizle birlikte parçalayıp attık. Hak ve özgürlük alanlarını genişleterek ülkemizi vesayetin boyunduruğundan milletimizle birlikte kurtardık. Diklenmeden dik durarak egemenliğimizi hiçe sayan uluslararası baskıları milletimizle birlikte göğüsledik. Sokaklarımızı kana ve ateşe boğma gayretlerini dirayetli tavrımızla, milletimizle birlikte akamete uğrattık.
Ülkemizin bağrına yerleştirilmiş bir bomba olan FETÖ ihanet çetesini canımızı ortaya koyarak milletimizle birlikte tepeledik. Bölücü terör örgütünün kanlı pençelerini askerlerimizin ve güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesiyle milletimizle birlikte söküp attık. Sınırlarımıza dayanan tacizleri yaptığımız sınır ötesi harekâtlarla milletimizle birlikte püskürttük. Her alçak hamlenin bir parçasını oluşturan ve ekonomimizi hedef alan niyetleri aldığımız tedbirlerle milletimizle birlikte bozduk.
İnsanlığın yakın tarihte yaşadığı en büyük sağlık krizi olan koronavirüs salgınının üstesinden sağlık sistemimizin gücü ve dirayetli yönetimimizle birlikte milletimizle hep beraber el ele yok ettik. Küresel finans, güvenlik, mülteci, sağlık krizleri olarak tezahür eden çarpıklıkların yükünü ülkemizin üzerine yıkma heveslerini yine milletimizle birlikte kursaklarda bıraktık. İnşallah bugünkü ve bundan sonraki tüm sınamaları da yine 85 milyon hep birlikte aşarak bizden sonraki nesillere hak ettikleri Türkiye’yi bırakacağız.
Hedeflerimize ulaşmamıza bir el uzatımı mesafe kaldığı bu kritik aşamada, vatandaşlarımızın hayat pahalılığının yol açtığı sıkıntılar sebebiyle zor günler geçirdiğini biliyoruz. Bilhassa dar gelirli insanlarımızın alım güçlerindeki düşüşün farkındayız. Bir yandan enflasyonu dizginleyecek tedbirleri alırken, diğer yandan da ücretlerde yaptığımız artışlarla alım gücündeki gerilemeyi telafi etmeye çalışıyoruz.
“AİLE DESTEK PROGRAMI GİBİ YENİ UYGULAMALARLA İNSANIMIZI SAHİPSİZ BIRAKMIYORUZ”
Bu çerçevede, yılbaşında asgari ücretten işçi, memur ve emekli maaşlarına kadar geniş bir alanda ciddi artışlar yaptık. Temmuz ayında yapılacak enflasyon farkı artışları ve diğer düzenlemelerle dar gelirlilerin alım gücünü biraz daha iyileştireceğiz. Haziran ayı itibarıyla başvuruları başlayacak aile destek programı gibi yeni uygulamalarla da insanımızı sahipsiz bırakmıyoruz.
Çeşitli başlıklar altında sadece geçtiğimiz ay milletimizin farklı kesimlerine sağladığımız sosyal desteklerin toplam destekleri 5,3 milyar liradır. Elektrik tüketim desteği için geçtiğimiz yıl yaklaşık 2,5 milyon haneye 2,5 milyar lirayı aşkın kaynak tahsis ettik. Doğal gaz tüketim desteği olarak da son 2 ayda 114 milyon lirayı aşkın bir kaynağı vatandaşlarımıza aktardık. Her iki desteğin de kapsamını genişletecek çalışmaları sürdürüyoruz.
Bu vesileyle şu hususu da kamuoyuyla paylaşmak isterim: Ekonomi programımızın merkezinde istihdamı korumak ve geliştirmek vardır. Çalışmak isteyen hiçbir insanımızın işsizlik sebebiyle ailesi ve çevresinin karşısında boynunun bükük dolaşmasına yol açmayacak bir anlayışla ekonomiyi yönetiyoruz. Hamdolsun, bu sayede üretim tarafında oldukça iyi bir yerdeyiz.
Ülkemizi eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, tarımdan spora tüm alanlarda Cumhuriyet tarihinin en iyi seviyesine çıkartmak için yaptığımız yaptırımların meyvelerini toplama vaktidir.
“ÜRÜN VE HİZMETLERDEKİ DENGESİZ FİYATLAMALARA KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ”
Bugün Türkiye, enerji hariç dış ticaret fazlası veren, yani ihracatı ithalatını geçen bir ülke durumuna gelmiştir. Ancak, enerji fiyatlarında 10 kata varan artışlar sadece dış ticaret görünümümüzü bozmakla kalmıyor, ürünü maliyetlerinde de ciddi artışlara yol açıyor. Bununla birlikte, bazı ürünlerdeki fiyat artışları ne enerji fiyatlarındaki yükselişle, ne döviz kuruyla, ne enflasyonla izah edilemeyecek seviyelerdedir.
Hep söylediğim gibi, sair faktörlerle izahı mümkün olmayan, sırf aç gözlülükten, fırsatçılıktan, tamahkârlıktan kaynaklanan fiyat artışları hukuk değil ahlak meselesidir. Bilhassa da üretim ve satış tekelinin söz konusu olduğu ürün ve hizmetlerdeki dengesiz fiyatlamalara karşı mücadele ediyoruz, denetimleri sıkılaştırdık. Üretici ve tüketici arasındaki ilişkiyi en sağlıklı zemine oturtma amacıyla hazırladığımız hal, perakende ve elektronik kanunlarıyla ilgili çalışmalar bitmek üzeredir. Stokçuluk ve fiyatları etkileme suçuyla ilgili cezaları da yeniden düzenliyoruz. Bu tür suçlara verilen cezaları caydırıcılık temelinde yükseltiyoruz. Ayrıca, üretim maliyetlerini dengeleyerek arzı artırmaya ve böylece fiyatları istikrara kavuşturmaya yönelik de hazırlıklar yürütüyoruz.
Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayla büyütme politikamızın başarıya ulaşacağından asla şüphe etmiyoruz. Sabırla, azimle, inançla yürüdüğümüz bu yolun sonu ülkemizin selametine, milletimizin refahına, insanımızın huzuruna çıkmaktadır. Yeter ki bu zor günleri birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkarak geride bırakalım. Yeter ki kendimize güvenerek, umudumuzu canlı tutarak, vizyonumuzu genişleterek, hedeflerimizi büyüterek daha çok çalışalım, daha çok üretelim, daha çok mücadele edelim, işte o zaman aydınlık bir geleceğin bizi beklediğini hep birlikte göreceğiz.
Bu ülkenin her hak ve özgürlük talebini nasıl biz karşıladıysak, her eksiğini nasıl biz tamamladıysak, her hayalini nasıl biz gerçeğe dönüştürdüysek, asırlık meselelerini nasıl biz hal yoluna koyduysak, hâlihazırdaki sıkıntıları da yine biz çözeriz. Bunun için gereken her türlü donanıma ve kararlılığa sahibiz.
“SİYASET VE TOPLUM MÜHENDİSLİKLERİYLE TÜRKİYE’Yİ YÖNLENDİRME DEVRİ ARTIK BİTMİŞTİR”
Siyasetteki 40 yılı aşkın tecrübemize, Belediye Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak ülke yönetimindeki 30 yıla yaklaşan birimimize güveniyoruz. Ülkemizin potansiyeline ve 85 milyon vatandaşımıza gücüne itimadımızla inşallah bu mücadeleyi de zaferle taçlandıracağız.
Yalanlarla, çarpıtmalarla, iftiralarla, dışarıdan yazılmış senaryolara dayalı siyaset ve toplum mühendislikleriyle Türkiye’yi yönlendirme devri artık bitmiştir. Millî iradenin üstünlüğüne teslim olmayan hiç kimsenin bu ülkede yetki ve sorumluluk sahibi olamayacağı gerçeğine inşallah 2023’te bir kez daha hep birlikte şahitlik edeceğiz.
Aziz milletim; bu vesileyle ülkemiz gündemindeki kimi hususlarla ilgili yürüttüğümüz hazırlıklar sonunda ortaya çıkan müjdeleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
İlk müjdemiz, konut almak isteyen vatandaşlarımız ve konut yapan firmalarımızla ilgilidir. Hükûmetlerimiz döneminde ürettiğimiz 1 milyon 100 binin üzerindeki konutla vatandaşlarımızı uygun şartlarda ev sahibi yapmıştık. Aynı şekilde bankacılık sektörünün verdiği uygun şartlı kredilerle milyonlarca vatandaşımız özel sektör tarafından inşa edilen projelerden ev sahibi olmuştur. Son dönemde küresel ekonomide ham madde fiyatlarında görülen fahiş yükselişler ve tedarik sorunlarının yol açtığı sıkıntılar sebebiyle konut inşasında yavaşlama ve konut fiyatlarında çok büyük artışlar yaşandı.
“KONUT FİNANSMANI KONUSUNDA 3 AYRI PAKETİ MİLLETİMİZİN HİZMETİNE SUNUYORUZ”
Vatandaşlarımızı özellikle konut sektöründeki bu arızi dalgalanmadan korumak amacıyla bir dizi tedbiri hayata geçirme kararı aldık. Bu çerçevede, konut finansmanı konusunda 3 ayrı paketi milletimizin hizmetine sunuyoruz
Birinci paketle ilk defa ve tek konut sahibi olacak vatandaşımıza 2 milyon liraya kadar değere sahip birinci el satın almalar için 10 yıla kadar vadeli ve aylık yüzde 0,99 faizli konut kredisi sağlıyoruz.
İkinci paket birinci ve ikinci konutları da kapsıyor, konut değerinin en az yarısı 1 Nisan 2022 tarihinden önce açılmış döviz tevdiat hesaplarının bozdurulması veya fiziki altınların Merkez Bankasına satılarak karşılanması şartıyla alınacak konutlar bu paketten yararlanabilecek. Konut değeri 2 milyon lirayla sınırlı bu paket 10 yıla kadar vadeli ve aylık yüzde 0,89 faizli konut kredisi içeriyor. Bu paketin bir amacı da döviz ve altın varlıklarının Türk Lirasına dönüşümünü teşvik etmektir.
Üçüncü paketimiz inşaat sektörüne yöneliktir. Mayıs ayı başı itibariyle asgari yüzde 40’ı tamamlanmış ve asgari yüzde 50’si satılmamış inşaat projelerinin bir an önce tamamlanabilmesi için 20 milyar liralık bir kaynak ayırdık. 1 yıl boyunca konut fiyatlarını internet sitelerinde duyurdukları fiyatta sabit tutma taahhüdü veren firmalarımız belli bir rakama kadar ve 36 ay vadeyle bu finansmandan yararlanabilecek. Böylece inşaat hâlindeki projelerin hızla tamamlanarak kısa vadede ki konut arzının artmasını, böylece fiyatların dengeye gelmesini hedefliyoruz.
“SOSYAL KONUT PROJELERİNE HIZ VERİYORUZ”
Bunların yanında TOKİ vasıtasıyla yürüttüğümüz vatandaşlarımıza uygun fiyat sunulan düşük maliyetli, düşük satış fiyatlı sosyal konut projelerine de hız veriyoruz. Düşük gelir grubundaki vatandaşlarımızı ev sahibi yapmaya yönelik sosyal konut projeleri için TOKİ’ye 30 milyar liralık finans sağlayacağız.
Sosyal konut projelerimizin istismarını önlemek için de bu yolla edinilen konutların 5 yıl süreyle satışına izin vermeyeceğiz. Ayrıca küçük ölçekli müteahhitlere şehir içindeki küçük parsellere konut yapabilmeleri için metrekaresini belli bir fiyatın üzerinde satamamaları şartıyla uygun maliyetli kredi kullandıracağız. Bu tür alanların rezerv konut alanı ilanı yoluyla çeşitli vergilerden istisna olmasını temin ederek maliyetlerin düşürülmesi yoluna da gideceğiz. Rezerv alanlarda yapılan ve uygun maliyetli krediyle desteklenen konutlar da 5 yıl süreyle satış tahdidine tabi olacaktır. Sistemin sağlıklı işleyişini sağlamak için denetimde TOKİ ve Emlak Konut gibi bu alanda birikimi olan kuruluşlarımızı da kullanacağız.
Kentsel dönüşüm çalışmaları konut arzını artırmak için destek vereceğimiz bir diğer alandır. Ada düzeyinde sadece hak sahiplerine yönelik uygun maliyetli kredilerle kentsel dönüşüm projelerini hızlandıracağız. Özellikle hak sahipleriyle müteahhitlerin bir araya gelerek yürütecekleri bu projelerin denetimini de yine ilgili kuruluşlarımız vasıtasıyla daha sıkı şekilde gerçekleştireceğiz. Vatandaşlarımızı hızlı, güvenli ve ekonomik şekilde konut sahibi yapmayı amaçlayan bu destek paketleri ve uygulamalarımızın hayırlı olmasını diliyorum.
YERLİ VE MİLLÎ PASAPORT ÜRETİMİ
Uzun süredir hazırlıklarını yürüttüğümüz bir diğer önemli projemiz de yerli ve millî pasaport üretimidir. Çip krizi sebebiyle küresel tedarik imkânları zorlaşan pasaport üretimini ülkemizde gerçekleştirecek altyapıyı kurduk. Dünyanın en güvenli pasaportlarından biri olan yeni pasaportumuzun sayfaları Topkapı Sarayı ile başlayıp, 1. Meclis Binasıyla sona eriyor ve tam ortasında da Ayasofya Camisi bulunuyor. Ağustos ayı itibariyle vatandaşlarımıza verilmeye başlanacak yeni pasaportumuzun da ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Aziz milletim, 1000 yıllık vatanımız Anadolu tarihin her döneminde çeşitli sebeplerle diğer coğrafyalardan gelen insanlara kucak açmış, yurt olmuştur. Özellikle son 150 yılda Kafkasya’dan Balkanlar’a dört bir yanda başı dara düşen, hayatı ve geleceği tehdit altına giren tüm kardeşlerimiz yönünü Anadolu’ya çevirmiştir. Bu topraklarda yaşayanlar da canını ve onurunu kurtarmak için gelen hiç kimseyi el görmemiş, dışlamamış, ötekileştirmemiş, hele hele husumet asla beslememiştir.
Hep birlikte vatanımızı, ezanımızı, bayrağımızı, istiklalimizi ve istikbalimizi korumak, ülkemizi geliştirmek, devletimizi güçlendirmek, milletimizi kalkındırmak için çalıştık, çabaladık. Gerektiğinde Çanakkale’den İstiklal Harbine ve 15 Temmuz’a kadar her durumda vatanımız uğrunda canımızı vermekten kaçınmadık. Kol kola şehadete yürüdük, koyun koyuna aynı mezarda yattık. Sık sık dile getirdiğimiz gibi bizim devletimizin sınırları başkadır, milletimizin gönül sınırları bambaşkadır.
Devletimizin sınırları doğudan batıya Edirne’den Kars’a, kuzeyden güneye Sinop’tan Hatay’a uzanır. Milletimizin gönül sınırları ise merhale-merhale Avrupa’dan Asya’nın en uçlarına, Sibirya’dan Afrika’nın derinliklerine, okyanusları aşıp bir uçtan diğerine, Amerika’ya kadar uzanan genişliğe sahiptir. Bilhassa tarih ve medeniyet birlikteliğimizin olduğu coğrafyalardaki kardeşlerimizle gerçekten çok hasbi, çok yakın bağlarımızın olduğunu kimse inkâr edemez.
Resmî sınırlarımız kimi ile bir asrı aşkın süredir, kimi ile daha fazladır farklı da olsa, hiçbir zaman bu kardeşlerimizde aramızdaki gönül bağını koparmadık. 1. Dünya Savaşı ve millî mücadelenin ardından yeni devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğumuzda gönül coğrafyamızın her yerinden milyonlarca insan Anadolu’ya geldi. Çerkezlerden Boşnaklara, Tatarlardan Türkmenlere, Gürcülerden Araplara farklı kökenlere sahip kardeşlerimiz Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kendilerine yeni bir hayat kurdular.
Öyle ki Cumhuriyetin ilk yıllarındaki nüfusumuzun neredeyse yarısı sınırlarımız dışından gelen insanlardan oluşuyordu. Cumhuriyet dönemi boyunca da Balkanlardan Kafkaslara kadar her yerde başı dara düşen kardeşlerimize kapılarımız açık oldu. Çeşitli tarihlerde eski Yugoslavya topraklarından Bulgaristan’dan, Romanya’dan, Doğu Türkistan’dan, İran’dan, Orta Asya’dan, Afganistan’dan, Bosna’dan, Kosova’dan milyonlarca aile ülkemize sığındı. Bunlardan bir kısmı daha sonra başka yerlere gitmişse de çok büyük bir bölümü ülkemizde kaldı.
“BİZ MUHACİR KÜLTÜRÜNÜN NE OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİRİZ”
Şimdi Bay Kemal ne diyor? Biz bunların hepsini tekrar Suriye’ye süreceğiz, geldikleri yere göndereceğiz. Bunları yapamayacaksın, bunları yapmaya hiçbirinizin de gücü yetmez. Zira biz ensar kültürüyle yetişmişiz, biz muhacir kültürünün ne olduğunu çok iyi biliriz. Biz sizler gibi evet, bu toprakları hudayinabit bulmadık. Ve bu topraklarda verilen mücadelenin ne olduğunu gayet iyi biliriz. Şu anda 3 milyon 700 bin Suriyeli bizim kardeşimdir ve biz bu kardeşlerimize sahip çıktık, sahip çıkıyoruz ve sahip çıkacağız Bay Kemal. Senin ortakların varsın PKK terör örgütünün mensupları olsun, sen onlarla beraber Ankara’dan İstanbul’a yine yürümeye devam et. Ama biz bu kardeşlerimizle ensar kültürü, muhacir kültürü içerisinde yolumuza devam edeceğiz, asla taviz de vermeyeceğiz. Çünkü biz şuna inanıyoruz: Ancak inananlar kardeştir ve kardeşliğimizi koruyacağız.
Mesela Körfez Savaşı başladığında Irak’tan ülkemize gelen 1 milyon kişinin tamamına yakını savaşın ardından evlerine geri döndü. Suriye’deki iç karışıklıklar ardından yaklaşık 4 milyon kişi ülkemize geldi.
“SURİYE’NİN İSTİKRARA KAVUŞMASI İÇİN HER TÜRLÜ GAYRETİ GÖSTERİYORUZ”
İşte şimdi Suriye’nin kuzeyinde briket evleri yapıyoruz. İnşallah bunların inşası devam ediyor. Mümkün olduğunca fazla yapmaya da gayret edeceğiz. Çatışmaların hâlen devam ettiği, terör örgütlerinin saldırılarını sürdürdüğü, siyasi birliğin ve toprak bütünlüğünün henüz sağlanamadığı Suriye’nin istikrara kavuşması için her türlü gayreti gösteriyoruz. Bugüne kadar ülkemize gelen Suriyelilerden 500 bini sınırlarımıza bitişik bölgelerde güvenli hâle getirdiğimiz yerlere dönüş yaptı. Uluslararası yardım kuruluşlarının desteğiyle 4 milyon kişinin de İdlib başta olmak üzere bulundukları yerlerde kalmalarını sağlıyoruz. Buna rağmen İdlib’teki gerilimin ve diğer bölgelerdeki güvensiz ortamın sürmesi ülkemizdeki Suriyeli sayısının belirgin şekilde azalmasının önüne geçti.
Antalya’da 2015 yılında yapılan G-20 Zirvesine katılan liderlere Suriyeli sığınmacılar için bu ülkenin topraklarında süratle 1 milyon kişinin iskânını sağlayacak şehirler inşa edilmesi teklifinde bulmuştuk. Maalesef özellikle de Batı ülkeleri sığınmacıları kendi sınırlarından uzak tutmak için yaptıkları harcamanın çok azıyla hayata geçirilebilecek bu projeye gereken desteği vermediler. Türkiye bu yükün büyük bir bölümünü hem kendi sınırları içinde hem de Suriye topraklarında üstlenmek durumunda kaldı.
Geçtiğimiz yıl sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle Suriye topraklarında gerçekten çok zor şartlarda yaşayan insanlar için 100 bin briket ev yapma projesini başlattık. Bu proje kapsamında 57 bin briket evi tamamladık, 20 biniyle ilgili çalışmalar sürüyor, kalan 23 bin evi de en kısa sürede yapacağız. Bu sayıyı daha da artırmamız mümkün olabilir. Şimdi 2015 yılındaki asıl projemizi hayata geçirecek yeni bir adım daha atıyoruz. Uluslararası yardım kuruluşlarının finansmanıyla Suriye topraklarında 13 ayrı yerde okuluyla, hastanesiyle, sanayisiyle, tarımıyla gereken tüm altyapıya sahip 200 bin konut inşa edilmesini inşallah sağlıyoruz.
Amacımız hâlen ülkemizde yaşayan 1 milyon Suriyelinin tüm insani şartlara sahip bu şehirlere geri dönüşünü temin etmektir. Kurumlarımızın yaptığı çalışmalar bu geri dönüş için 1 milyondan çok daha fazla sığınmacının gönüllü olduğunu göstermektedir. Böylece tüm dünyanın adeta sırtını döndüğü, görmezden geldiği, vicdanını kapattığı bir trajedinin çözümünde önemli bir merhaleyi daha Türkiye’nin öncülüğünde tamamlamayı hedefliyoruz. İnşallah çalışmalar ilerledikçe bu sürecin ayrıntılarıyla ilgili bilgileri kamuoyuyla paylaşacağız. Rabbim kimseyi vatansız, yurtsuz, evsiz bırakmasın. Canıyla, malıyla, onuruyla sınamasın diyoruz.
Aziz milletim, kimse ülkesini, evini, işini, ailesini, bağlarını sebepsiz yere terk edip bir bilinmeze doğru yola çıkmaz. Böyle bir mecburiyet ile karşı karşıya kalanlara biz kucağımıza açtık. Bizim insani, vicdani ve tarihî görevimizdir. Hamdolsun bu ahlaki vazifeyi hakkıyla yerine getirmiş olarak dünyanın karşısına huzuru kalple çıkıyoruz.
Bilindiği gibi Suriye’deki çatışmalar rejimin sivillere yönelik vahşi saldırıları yanında, Batı ülkelerinin muhalifleri teşviki ve desteklemesi ile başladı. Şayet bu destek sürdürülmüş olsaydı ülke kısa bir süre içinde yeniden güvenli ve istikrarlı hâle gelebilirdi. Ancak bir süre sonra Batı ülkeleri desteklerini Suriye halkı yerine, bu ülkede üstlenmiş terör örgütlerine yönlendirdi, tırlarca terör örgütüne silah, mühimmat, araç-gereç gönderdiler, bunları hep birlikte yaşadık.
“SURİYE İÇİNDE İNSANLARIN HUZURLA YAŞAYABİLECEKLERİ GÜVENLİ ALANLAR OLUŞTURDUK”
Suriye topraklarını kana ve ateşe bulayan bu strateji değişikliğinin ardından bölge proje ürünü envaı çeşit terör örgütünün cirit attığı, Türkiye için de ciddi tehditler içeren bir bataklık hâline dönüştü. Fırat Kalkanı ile Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtlarıyla süren bütün bu operasyonlarımızın en başta gelen sebebi budur.
Suriye’de rejimin zulmüne karşı çıkmanın yanı sıra, PKK’sından DEAŞ’ına kadar tüm terör örgütleriyle en etkin mücadeleyi Türkiye yürütmüştür, yürütmektedir. Harekâtlarımız sayesinde hem sınırlarımızı saldırılara korunaklı hâle getirdik, hem de Suriye içinde insanların huzurla yaşayabilecekleri güvenli alanlar oluşturduk.
Ülkemiz içindeki Suriyeli sığınmacılar ile diğer statülerde yaşayan yabancıları da yakından takip ediyoruz. Hangi ülkeden gelirse gelsin tüm yabancıların oturma ve çalışma düzenlerini belirli kurallara bağladık. Kurallara uymayanları da derhal geldikleri yerlere gönderiyoruz, bu şekilde sınır dışı edilen Suriyeli sayısı 20 bini bulmuştur, diğer ülke vatandaşlarından sınır dışı edilenlerin sayısı da 21 bin kişiyi geçmiştir.
Afganistan başta olmak üzere istikrarsızlığın ve çatışmaların yaşandığı her yerde benzer tablolar ortaya çıkmaktadır.
Değerli basın mensupları; yıllardır geri kalmışlığın, açlığın, sefaletin pençesinde kıvranan yerlerden de diğer gelişmiş ülkeler gibi bize yönelik bir insan akışı mevcuttur. Nitekim çeşitli yollarla sınırlarımıza giren ve ülkelerine geri gönderdiğimiz düzensiz göçmen sayısı 2016 yılından bugüne kadar 320 bini aşmıştır.
Türkiye topraklarına yönelen düzensiz göçmenlerin önemli bir bölümünün hedefi, buradan Avrupa’ya geçmektir. Ukrayna krizi öncesi son 7 yılda Avrupa Birliği ülkelerine ulaşan çoğu Suriye ve Irak kökenli sığınmacı sayısı 1 milyon olarak ifade ediliyordu Özellikle savaşın başlamasıyla Ukrayna’dan komşu ülkelere ve oradan da bir kısmı Avrupa topraklarına geçen kişi sayısı 4 milyonu aştı. Ülkemize gelen Ukraynalı sayısı da 100 bine yaklaştı. Görüldüğü gibi sığınmacı sorunu sadece bize mahsus, bizim ülkemize mahsus değildir, tüm dünyanın meselesidir. Bu akına en çok muhatap olan devlet olmamıza rağmen krizi insani duyarlılıklara halel getirmeden yönetmeyi başarabilen ender ülkelerin başında geliyoruz.
Sığınmacı düşmanlığı üzerinden kendilerine siyasi pozisyon sağlamaya çalışanların önce bu gerçekleri görmeleri gerekiyor. Daha önemlisi, bu politikanın en ön saflarında yer alanların dedelerinin de canlarını ve onurlarını kurtarmak için Anadolu topraklarına sığınanlar arasında yer aldığını asla unutmamaları şarttır. Dün onların dedelerini nasıl bağrımıza başmışsak, bugün de çaresizlik içinde bize sığınanlara aynı şekilde davranıyoruz. Bu aziz millete tek parti CHP’sinin yaşattığı Boraltan Köprüsü faciasının utancını bir daha biz tekrarlatmayacağız. Mazlumları katillere teslim etmedik, etmeyeceğiz.
Suriyelilere veya diğer ülkelerden gelen yabancılara kendi vatandaşlarımızdan farklı hiçbir imkân sağlanmamakta, ekstra hiçbir kaynak tahsis edilmemektedir. Fitnecilerin, yalan yanlış çarpıtma üzerine kurulu nefret kampanyaları hiçbir zaman vatandaşımızın kalbini bulandırmasın, kafasını karıştırmasın. Gönüllü dönüşler için gereken imkânları sağladıkça, ülkemizdeki Suriyeli sayısının makul düzeylere gerileyeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Aynı yaklaşım diğer yerlerden ülkemize gelen yabancılar için de geçerlidir.
Bu ülkeye katkı sağlayan, bu milletin inancına, diline, kültürüne saygı duyarak topraklarımızda hayatını sürdüren hiç kimseyle sorunumuz, sıkıntımız yoktur, olmayacaktır. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri boyunca bin yıldır bu topraklarda birlikte yaşama kültürü hâkimdir. Bu kadim kültür ülkemizde asla Batıdaki gibi bir ırkçılık ve yabancı düşmanlığı haslığının kök salmasına izin vermez. Türkiye’yi böyle bir çarpıklık üzerinden karıştırmak isteyenlerin kimin değirmenine su taşıdığı izaha gerek olmayacak kadar açıktır.
“YÜKSEK ENFLASYON VE HAYAT PAHALILIĞI KONULARINI ÜLKEMİZİN GÜNDEMİNDEN ÇIKARTAMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Biz, 2023 hedeflerimizden, 2053 vizyonumuzdan asla şaşmadan yolumuza devam edeceğiz. Küresel ekonomideki dalgalanmaların durulmasına paralel şekilde yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı konularını da ülkemizin gündeminden çıkartamaya devam edeceğiz.
Sözlerime son vermeden önce, gençlerimize de bir çağrıda bulunmak istiyorum. Gençlik ve Spor Bakanlığımızın düzenlediği gençlik kamplarının başvuruları bugün itibarıyla başladı. Daha önce 12-22 yaş aralığını kapsayan bu kamplardan yararlanma sınırını gençlerimizden gelen talepler doğrultusunda 25 yaşa yükselttik. Bu yıl yaklaşık 200 bin gencimiz bu kamplarda ağırlanarak kendilerine spordan kültür faaliyetlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede hizmetler verilecek. Tüm geçlerimizi Temmuz ayına kadar sürecek gençlik kampları başvurularına katılmaya özellikle davet ediyorum.
Ayrıca, Cumartesi günü Rize-Artvin Havalimanı’nın açılışını yapacağız. Dünyada 5 tane deniz üzerine kurulu havalimanı vardır, bunların 2’si bizdedir. Birisi Ordu-Giresun Havalimanı’dır, ikincisi de Rize-Artvin Havalimanı olacaktır. Ekranları başında bizi izleyen tüm milletimi inşallah bu açılış törenine davet ediyorum. Bu açılış töreninde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşim de bizimle beraber olacak ve birlikte bu açılışı gerçekleştireceğiz.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu duygularla bir kez daha hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ile ortak basın toplantısında konuştu
GENÇ GAZETECİLER ENDONEZYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Gazze huzura ermeden, Filistinliler huzura kavuşmadan bölgedeki diğer ülkelerin de istikrara kavuşması mümkün değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî temaslarda bulunmak üzere ziyaret ettiği Endonezya’nın Bogor şehrinde, Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto ile baş başa, heyetler arası görüşmeleri ve anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Endonezya’yı G20 Liderler Zirvesi vesilesiyle 2022’de ziyaret ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin 1’inci Toplantısı vesilesiyle ülkede bulunduğunu belirtti.
“ENDONEZYA’YLA TARİHÎ VE BEŞERÎ BAĞLARIMIZ BUNDAN 400 YIL ÖNCESİNE KADAR UZANIYOR”
Subianto ve Endonezya makamlarına samimi misafirperverlikleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sene diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 75’inci yıl dönümünü idrak ediyoruz. Ancak, Endonezya’yla tarihî ve beşerî bağlarımız bundan 400 yıl öncesine kadar uzanıyor. İşte bu güçlü yakınlıktan ilham alan ilişkilerimizi, 2011’de ilan ettiğimiz Stratejik Ortaklığımızla taçlandırmıştık. Bugünkü konsey toplantımızla münasebetlerimizi daha da kurumsallaştırmış olduk” dedi.
Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ile görüşmelerinde ve heyetler arası istişarelerde, iki ülke ilişkilerini kapsamlı şekilde ele aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayrıca, Filistin ve Suriye başta olmak üzere güncel bölgesel ve küresel meseleler hakkında fikir teatisinde bulunduk” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede enerji, tarım, ticaret, savunma sanayisi, iletişim, eğitim gibi çeşitli alanlarda 13 mutabakat metni imzalandığını ifade etti.
“EKONOMİK İLİŞKİLERİMİZİN ÇEŞİTLENDİRİLMESİNE ÖNEM VERİYORUZ”
İki ülke ilişkilerinin geleceğine yön veren kapsamlı bir ortak bildiriyi Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ile kabul ettiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Savunma sanayiinde mevcut projeleri ve ilave iş birliği imkânlarını gözden geçirdik. Görüşmelerimizde ticaretimizin 10 milyar dolar seviyesine yükseltilmesine ve dengeli hâle getirilmesine yönelik yapabileceğimiz çalışmaları ele aldık. Ekonomik ilişkilerimizin sağlık, inşaat, enerji, gıda ve helal ürünler alanlarında çeşitlendirilmesine önem veriyoruz. Bilhassa, Endonezya’nın yeni başkenti Nusantara’nın inşa sürecinde, dünya çapında başarılı projelere imza atmış inşaat firmalarımızın yer almasını arzu ediyoruz.”
İki turizm ülkesi olan Türkiye ve Endonezya arasındaki beşerî temasların sıklaştırılmasının önemine de değindiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bayrak taşıyıcı hava yollarımızın sefer sayılarının artırılması gereğine vurgu yaptık. Geçtiğimiz yıl Endonezya’dan ülkemizi 203 bin, ülkemizden Endonezya’yı ise yaklaşık 50 bin turist ziyaret etti. Bu rakamlar sevindirici olmakla birlikte potansiyelimizin altındadır” ifadelerini kullandı.
Endonezyalı gençlerin Türkiye burslarına artan ilgisini memnuniyetle müşahede ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizde eğitim almış yaklaşık 5 bin Endonezyalı kardeşimizin her birini kültür elçileri olarak görüyoruz. Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı ve TİKA bu alanlardaki iş birliğimize katkıda bulunmaya devam edecektir” dedi.
ASEAN ve üyeleriyle münasebetleri geliştirmekte kararlı olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ASEAN Sekretaryasına ev sahipliği yapan Endonezya’nın, Türkiye’nin ASEAN’la iş birliğinin güçlenmesinde vereceği desteğe güvendiklerini ifade etti.
Görüşmelerinde ayrıca, Birleşmiş Milletler, G20, MIKTA, D-8 ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi çok taraflı platformlardaki münasebetleri artırma hususunda mutabık kaldıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Endonezya’nın Filistin meselesindeki duruşunu takdirle karşılıyoruz. Önümüzdeki dönemde Gazze’nin yeniden inşasında ve Filistin davasının savunulmasında Endonezya ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Altını çizerek tekrar ifade etmek istiyorum, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, egemen, toprak bütünlüğünü haiz bir Filistin Devleti’nin kurulması daha fazla geciktirilemez. Bunu aşındıracak her türlü adım, her türlü teklif ve proje bizim nazarımızda gayrimeşrudur, daha fazla çatışma, daha fazla kan ve istikrarsızlık demektir. Gazze huzura ermeden, Filistinliler huzura kavuşmadan bölgedeki diğer ülkelerin de istikrara kavuşması mümkün değildir. İsrail’in 15 ay süren saldırıları neticesinde oluşan zararın toplamı 100 milyar dolara yaklaşıyor. Şunu unutmayalım, hukukta prensip, zararın müsebbibinden tahsil edilmesidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, istişarelerinin ve aldıkları kararların hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
ENDONEZYA CUMHURBAŞKANI SUBİANTO: “ENDONEZYA VE TÜRKİYE ARASINDA ORTAKLIĞI GÜÇLENDİRME KONUSUNDA KARARLIYIZ”
Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto da konuşmasında, “Endonezya ve Türkiye’nin yüzyıllardır ilişkileri var ve Osmanlı’dan beri bağımız çok güçlü şekilde devam ediyor” diyerek Türkiye-Endonezya Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı’nın düzenlendiğini hatırlattı.
“Endonezya ve Türkiye arasında ortaklığı güçlendirme konusunda kararlıyız” ifadesini kullanan Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, iki ülke halkının refahı ve düzenleri için birçok konunun ele alındığını söyledi.
İki ülkenin ticaret ve ekonomi sektöründe belirlenen hedefe ulaşmak için kararlı olduğunu belirten Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, Türkiye ve Endonezya’nın dengeli bir ilişkiye sahip olduğunu söyleyerek, “Endonezya ve Türkiye arasında savunma sanayisi iş birliği çabalarına daha çok destek vermek istiyoruz” diye konuştu.
Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, Filistin konusunda da iş birliğinin devam edeceğini ve iki devletli çözümün desteklendiğini vurguladı.
İKİ ÜLKE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto huzurunda, iki ülke arasında ortak anlaşmalar imzalandı.
Bu kapsamda, iki ülke arasındaki “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Endonezya Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliği Anlaşması”nı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Endonezya Dışişleri Bakanı Sugiono imzaladı.
“Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Endonezya Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Enerji ve Doğal Kaynaklar Alanında Mutabakat Zaptı”, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile Endonezya Enerji ve Maden Kaynakları Bakanı Bahlil Lahadalia tarafından imza altına alındı.
“Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Endonezya Hükûmeti Arasında Yatırımların Teşviki ve Kolaylaştırılmasına Dair Niyet Mektubu”na, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Endonezya Yatırım ve Ham Madde İşleme Bakanı Rosan Perkasa Roeslani imza attı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır ile Endonezya Sanayi Bakanı Agus Gumiwang Kartasasmita, “Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Endonezya Cumhuriyeti Endonezya Sanayi Bakanlığı Arasında Sanayi İşbirliği Ortak Komitesi Kurulmasına Dair Mutabakat Zaptı”nı imzaladı.
“Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Endonezya Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Tarımsal İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptı”, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile Endonezya Tarım Bakanı Andi Amran Sulaiman tarafından imza altına alındı.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve Endonezya Ticaret Bakanı Budi Santoso, “Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı ile Endonezya Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı Arasında Ticaret Alanında İşbirliğinin Geliştirilmesine İlişkin Mutabakat Zaptı”na imza attı.
“Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Öğretim Kurulu ile Endonezya Cumhuriyeti Yüksek Öğretim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yüksek Öğretim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ve Endonezya Yüksek Öğretim, Bilim ve Teknoloji Bakanı Satryo Soemantri Brodjonegoro tarafından imzalandı.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Endonezya Din İşleri Bakanı Nasaruddin Umar, “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı ile Endonezya Cumhuriyeti Din İşleri Bakanlığı Arasında Din Hizmetleri ve Din Eğitimi Alanlarında İşbirliği Mutabakat Zaptı”nı imzaladı.
“Türkiye Cumhuriyeti Savunma Sanayii Başkanlığı ile Endonezya Savunma Bakanlığı Arasında Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşması”na, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ve Endonezya Savunma Bakanı Sjafrie Shamsuddin imza attı.
BAYKAR Genel Müdürü Haluk Bayraktar ile Republikorp Kurucusu Norman Joesoef arasında “Bayraktar TB3 ve Bayraktar AKINCI İhracatına Yönelik Ortak Üretim Anlaşması” imzalandı.
Ayrıca “Anadolu Ajansı (AA) ve Endonezya Haber Ajansı (ANTARA) Arasında İşbirliği Anlaşması”nı, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz ile ANTARA Başkanı Akhmad Munir imzaladı.
“Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) ile Endonezya Cumhuriyeti Kamu Hizmeti Yayıncılığı Radyosu (LPP RRI) Arasında Radyo Alanında Mutabakat Zaptı”, TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ile LPP RRI Yönetim Kurulu Başkanı I Hendrasmo tarafından imza altına alındı.
TRT Genel Müdürü Sobacı ve Endonezya Kamusal Televizyon Ağı (TVRI) Yönetim Kurulu Başkanı Iman Brotoseno, “Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) İle Endonezya Kamusal Televizyon Ağı (tvrı) Arasında İşbirliği Protokolü”ne imza attı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto’ya, Türkiye’nin yerli elektrikli otomobili Togg’u hediye etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto’ya “Pamukkale beyazı” renginde Türkiye’nin yerli elektrikli otomobili Togg armağan etti. İki lider, Togg’un önünde fotoğraf çektirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto tarafından Bogor Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda onuruna verilen resmî öğle yemeğine iştirak etti.
Yemekte yaptığı konuşmada, sıcak ve nazik ev sahipliği için Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto’ya teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ile bu yıl çeşitli vesilelerle birçok kez bir araya geldiklerini, gerek ikili gerekse dünyayı ilgilendiren birçok konuda iki dost ve kardeş olarak görüş alışverişlerinde bulunduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “G20 Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere son olarak 2022’nin kasım ayında ziyaret ettiğim Endonezya’nın her defasında gelişip, büyüdüğünü görmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum” ifadelerini kullandı.
ANTALYA DİPLOMASI FORUMU’NA DAVET Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya’nın, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto liderliğinde 10 yıl içinde dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına gireceğine inandığını vurgulayarak, “Az önce Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyimizin ilk toplantısını tamamlamış bulunuyoruz. İnşallah sizleri de 11-13 Nisan’da düzenleyeceğimiz 4. Antalya Diploması Forumu’na bekliyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk sanayisinin ulaştığı seviyeyi temsil eden yerli elektrikli otomobil Togg’u Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto’ya hediye etmesine ilişkin de, “Togg’u ülkelerimiz arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarının nişanesi olarak kabul etmeniz bizleri sevindirecektir. Rabb’im aramızdaki dayanışmayı ve muhabbeti daim eylesin diyorum, 1 Mart’ta kavuşacağımız özellikle Ramazan-ı Şerifinizi şimdiden tebrik ediyorum” dedi.
Emine Erdoğan, Endonezya’da Yunus Emre Enstitüsünü ziyaret etti
GENÇ GAZETECİLER ENDONEZYA
Resmî temaslarda bulunmak üzere Endonezya’nın başkenti Cakarta’da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a eşlik eden eşi Emine Erdoğan, Yunus Emre Enstitüsüne (YEE) ziyarette bulundu.
Emine Erdoğan’ı enstitüye gelişinde, YEE Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Aliy ve YEE Endonezya Müdürü Cemal Şahin ile ellerinde Türk ve Endonezya bayrakları taşıyan çok sayıda öğrenci karşıladı.
Öğrencilerle yakından ilgilenen Emine Erdoğan, enstitüyü gezerek, Aliy ve Şahin’den yürütülen çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Emine Erdoğan, 1567-1920 yıllarına ait Osmanlı-Endonezya ilişkilerini gözler önüne seren Arşiv Belgeleri Sergisi’ni gezdi.
Sergideki belgeler arasında, “Endonezyalı Müslümanların hac yaparken masrafların azaltılması noktasında Osmanlı’dan yardım istemesine ilişkin yazı”, “Osmanlı’nın, İngilizlerin Uzak Doğu Asya’ya yönelik kirli planlarını bozması ve buna mukabil Endonezya’dan teşekkür mektubu”, “Açe’de bulunan Müslüman topluluğuna yönelik Hollandalıların zulümlerine karşı Osmanlı’nın yardımları neticesinde gösterilen başarıya ilişkin rapor”, “Cava bölgesinin bütünüyle düşmanlardan kurtarılması noktasında Osmanlı’nın yardımları ve rolü noktasında Cava Padişahı Şerif Ali tarafından Sultan Abdülhamit’e gönderilen teşekkür mektubu” yer aldı.
Serginin ardından Türkçe dersinin verildiği sınıfları ve kütüphaneyi ziyaret eden Emine Erdoğan, Endonezyalı öğrencilerle sohbet etti. “Türkiye’deki Hayalim” konusunun işlendiği derste öğrenciler, Türkiye’ye dair hayallerini kaleme aldıkları metinleri okudu. Öğrencilerden biri, daha önce iki kez gittiği Türkiye’nin çok sayıda tarihî güzelliklere sahip olduğunu belirterek, Türkiye’den doktora derecesi almak istediğini ve Türk yemeklerini çok özlediğini söyledi. Emine Erdoğan, enstitüde eğitim gören öğrencilerin Türkiye’ye dair çizdikleri resimleri de inceledi, öğrencilerle yaptıkları resimlere ve Türkiye’ye ilişkin sohbet etti.
“TÜRKİYE VE ENDONEZYA KARDEŞLİĞİ, BUGÜNKÜ GİBİ NİCE YILLAR BOYU SÜRSÜN”
Emine Erdoğan, YEE’yi ziyaretine ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı: “Resmî ziyaretimiz kapsamında Endonezya’nın başkenti Cakarta’da Yunus Emre Enstitüsünü ziyaret ettim. Bu yıl Türkiye ve Endonezya arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 75. yılını kutlarken, aslında 16. yüzyıldan günümüze uzanan bir dostluğun mirasına tanıklık ediyoruz. Bu mirası geleceğe taşıyan en önemli köprülerden biri olan Yunus Emre Enstitüsünde Türkçe eğitimi alan gençlerle buluşmaktan mutluluk duydum. Öğrenme heyecanları ve Türkiye’ye duydukları sevgi, halklarımız arasındaki güçlü bağın en güzel yansıması. Osmanlı-Endonezya İlişkileri Arşiv Belgeleri Sergisi’nde ise iki ülkenin köklü dostluğunun ne denli kuvvetli olduğunu hatırlatan belgeleri inceledim. Dilerim ki Türkiye ve Endonezya kardeşliği, bugünkü gibi yıllar boyu sürsün.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Bogor Cumhurbaşkanlığı Sarayında
GENÇ GAZETECİLER ENDONEZYA
Resmî ziyaretini gerçekleştirmek üzere Endonezya’da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto ile Bogor Cumhurbaşkanlığı Sarayında bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya’nın Bogor şehrinde Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto tarafından resmî törenle karşılandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makam aracını, Bogor Cumhurbaşkanlığı Sarayı girişinde karşılayan süvariler, bina girişine kadar araca eşlik etti. Endonezyalı çocuklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı makam aracından indiğinde Türk ve Endonezya bayraklarıyla selamladı.
Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto’nun tören alanındaki yerlerini almasının ardından, askerî bando iki ülkenin millî marşlarını çaldı ve top atışı yapıldı.
Bogor Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki karşılama töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, heyetlerini birbirlerine takdim etti, bina girişinde Türkiye ve Endonezya bayrakları önünde tokalaşarak basın mensuplarına poz verdi.
Bogor Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda şeref defterini de imzalayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ile baş başa görüşmeye geçti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.