Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Uluslararası İyilik Ödülleri” programına katıldı.
Törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışından programa teşrif eden misafirleri Türkiye’de ağırlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İki yıllık bir aranın ardından küresel iyilik neferleri olarak gördüğüm siz kardeşlerimle tekrar buluşmanın, tekrar hasret gidermenin bahtiyarlığını yaşıyorum. İyilik Ödülleri Töreni münasebetiyle bu güzel atmosferde kalplerimizi bir araya getiren Türkiye Diyanet Vakfı’na ve Diyanet teşkilatımızın saygıdeğer yöneticilerine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“İYİLİK SEFERBERLİĞİ YOLUNA GÜÇLENEREK DEVAM EDİYOR”
Türkiye Diyanet Vakfı’nın yarım asra yakındır yürüttüğü başarılı çalışmalarla Türkiye’de ve mazlum coğrafyalarda umudu, kardeşliği ve sevgiyi büyütmeyi sürdürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyayı iyilikle kuşatıp, yedi kıtaya bahar iklimini yaşatma arzusuyla yola çıkan vakfımız, Türkiye’nin ve Türk milletinin iyilik sancağını, yeryüzünün dört bir yanında iftiharla dalgalandırıyor. Hem Türkiye’deki müesseseleri hem de toplam 12 kardeş ülkedeki 27 eğitim kurumuyla geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin yetişmesine katkı sağlayan vakfımızı tebrik ediyorum” dedi.
“Halka hizmet Hakk’a hizmettir” düsturuyla hareket eden Türkiye Diyanet Vakfı’nın, en prestijli faaliyetlerinden birisinin de Uluslararası İyilik Ödülleri olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İyiliği yaymayı, iyiye ve iyiliğe olan farkındalığı artırmayı hedefleyen bu özel ödüllerin ülkemizde önemli bir ihtiyacı giderdiğini düşünüyorum. ‘Dünyayı iyilik değiştirecek’ şiarıyla çıktığımız iyilik seferberliği hamdolsun yoluna güçlenerek daha da serpilerek devam ediyor. Bu ödüller vesilesiyle yeryüzünün dört bir yanındaki iyi yürekler ve müşfik gönüller arasında her gün yeni köprüler kuruluyor. Mutmain bir kalp, gülen bir yüz, müteşekkir bir göz şöyle kalpten kopup gelen bir ‘Allah razı olsun.’ haricinde hiçbir karşılık beklemeden yapılan iyilikler geleceğe dair ümitlerimizi de yeşertiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İyilik Ödülleri’ne yönelik teveccühün yurt içinde ve yurt dışında artmasını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek program kapsamında hem Türkiye’den hem de dünyanın farklı köşelerinden iyilik hikayelerini birlikte izlediklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her biri ayrı takdiri hak eden bu örneklerin yaşanmış 500 hikâye arasından seçildiğini ifade ederek, “Biraz sonra ödüllerini bizzat kendilerine takdim edeceğimiz Siraj Wahhaj kardeşimizi, Gamze Özçelik hanımefendiyi, minberci Ali Önder hocamızı, Ahmet Aydemir kardeşimizi emekleri, gayretleri, fedakârlıkları ve samimiyetleri için tebrik ediyorum. Rabbim sizlerin yokluğunu ve eksikliğini bizlere hissettirmesin diyorum. Aynı şekilde kendisi aramızda bulunamasa da gönlünün bizimle olduğunu bildiğimiz Yusuf İslam’ı tebrik ediyoruz” diye konuştu.
“SALGIN, İNSANLIĞIN KADERİNİN ORTAK OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA HATIRLATMIŞTIR”
Türkçe’nin anıt şahsiyetlerinden Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’de “Kötülere haşmet, iyilere ise daima hürmet lazımdır” dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bin yıl önce dillendirilen hikmet dolu bu sözlerin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu bugün net bir şekilde anladıklarını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Özellikle koronavirüs salgını sürecinde yaşadıklarımız bizimle birlikte tüm insanlığa iyiliğin, diğerkâmlığın ve paylaşmanın önemini göstermiştir. Dünya genelinde şimdiye kadar 6 milyondan fazla kişinin hayatına mal olan salgın, insanlığın kaderinin ortak olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Yine bu salgın döneminde, küresel sistemdeki tıkanıklıkları, adaletsizlikleri ve çarpıklıkları görme fırsatı bulduk. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin dahi maske savaşına tutuştuğu, solunum cihazı kıtlığının çekildiği, yaşlı bakımevlerinin adeta morglara dönüştüğü durumlara şahit olduk. Temel sağlık hizmetlerine ulaşamadığı veya aşıya erişemediği için hayatını kaybeden, hastalanan, acı çeken insanların dramlarına şahitlik ettik. Afrika, Asya veya Latin Amerika’da yaşayan milyarlarca insanın sıkıntısı, dayanışma sergilenmesi hâlinde çözülebilecekken maalesef dertlere derman olacak hiçbir somut adım atılmadı. Başta dezavantajlı toplum kesimleri olmak üzere ihtiyaç sahibi insanlar adeta kaderlerine terk edildi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vahim tablo karşısında devlet olarak vatandaşlarının testten ilaca ve yataklı tedaviye kadar tüm gereksinimlerini karşıladıklarını, Batılı ülkelerin yaptığı gibi dünyanın geri kalanına sırtlarını dönmediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye’den talepte bulunan 160 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi ekipman ve kritik malzeme desteği sağladık. Salgının en çok vurduğu bölgelere yönelik yurt dışından temin ettiğimiz aşılarla beraber yerli aşımız TURKOVAC’ın da dağıtımına başladık. 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nde taahhüt ettiğimiz toplam 15 milyon doz aşıyı Afrikalı kardeşlerimize peyderpey ulaştırıyoruz. Ülkemizde misafir ettiğimiz sığınmacıları kendi vatandaşlarımızdan ayrı tutmadan istisnasız herkesin sağlık hizmetlerine erişimini temin ettik. Sınırımızın hemen ötesinde çok zor şartlarda hayata tutunma mücadelesi veren 5 milyon Suriyeli mazluma da yardım elimizi uzattık. Milletçe omuz omuza vererek insanların ilgisizlikten öldüğü, sağlık çalışanlarının maske dahi bulamadığı, yaşlı insanların huzurevlerinde çaresiz bırakıldığı sahnelerin hiçbirini ülkemizde yaşatmadık.”
VEFA SOSYAL DESTEK GRUPLARI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vefa Sosyal Destek Gruplarının milletin dayanışma ve diğerkâmlığının sembolü olarak çok kritik rol oynadıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, polisten askere, sağlıkçılardan din görevlilerine, eğitimcilerden sosyal hizmetler personeline, AFAD görevlilerinden bütün resmî ve sivil toplum kuruluşlarına kadar yüz binlerce insanın Vefa Sosyal Destek Gruplarında iki yıl boyunca gece gündüz demeden canla başla çalıştıklarını; ailelerinden, boş vakitlerinden, hatta kendi sağlıklarından fedakârlıkta bulunarak toplumun en kırılgan kesimlerine yardım ettiklerini belirtti.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” buyuran büyüklerin izinden giderek devletin “kerim” vasfının tüm dünyaya bir kez daha gösterildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de şükran borcumuzun bir nişanesi olarak bu seneki Vefa Ödüllerinin ilkini kendilerine takdim ediyoruz. Salgın boyunca, insanı insan yapan hasletleri diri tutan Vefa Sosyal Destek Grubundaki tüm kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Rabbim bizleri bir daha böyle sağlık musibetiyle yüz yüze bırakmasın diye dua ediyorum” ifadesini kullandı.
DİYARBAKIR ANNELERİ
“İyilere hürmet ve vefa nasıl önemliyse, kötülere ve zalimlere karşı haşmetli olmak da o derece hayati öneme sahiptir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin 40 yıla yakın bir süredir bölücü terörle mücadele eden, terörizmin acısını çok iyi bilen bir millet olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı isimler altında faaliyet gösteren ama hepsinin de amacı Türkiye’nin birliği, beraberliği, huzuru, refahı olan terör örgütlerinin saldırısı altında olunduğuna işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Uzun terörle mücadele dönemimizde, güvenlik güçlerimizden ve masum vatandaşlarımızdan binlerce şehit verdik. Çocukları, kundaktaki bebekleri, okula giden öğrencileri, daha ömrünün baharındaki öğretmenleri, kurban eti dağıtan 15 yaşındaki körpe delikanlıları, rızkının peşindeki garsonu, müşteri bekleyen esnafı, namaz kıldıran imamı katleden; Allah’ın adının anıldığı ibadethaneleri, Kur’an kurslarını, kütüphaneleri ateşe veren bir barbarlığa defalarca şahit olduk. Bölücü örgüt mensupları yaklaşık 40 yıldır tam bir gözü dönmüşlükle sadece yaktılar, sadece yıktılar; baskı, şiddet ve tehditle Kürt kardeşlerimizin hayatını zindana çevirdiler. Halkımızın kanından ve gözyaşından beslenen bu nebbaşlar, ilk günden itibaren en büyük yarayı Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abhaz’ıyla, anaların yüreklerinde açtılar. Analarından zorla kopardıkları gencecik çocukları ölüme gönderirken kendi çocuklarını Avrupa’nın başkentlerine tatile yolladılar. Kütüphanelerini yaktıkları, öğretmenlerini şehit ettikleri, okullarını ateşe verdikleri mazlum Kürt çocuklarını cehalete mahkûm ederken, kendi evlatlarına Avrupa’nın en iyi, en lüks, en pahalı okullarını layık gördüler.”
Diyarbakır annelerinin, 925 gün önce terör örgütüne karşı açtıkları isyan bayrağıyla bu ikiyüzlülüğe “edi bese” dediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir avuç cesur ana, on yıllardır benim Kürt kardeşlerimin sırtına kene gibi yapışan, kanını sülük gibi emen zalimlere artık yeter diyerek ihtar verdiler. Başlattıkları evlat nöbetiyle, Diyarbakır anneleri sadece korku duvarlarını parçalamakla kalmadılar, aynı zamanda siyasetçi görünümlü insan kaçakçılarının maskelerini de aşağı indirdiler” diye konuştu.
Diyarbakır annelerinin “Evlatlarımızı geri istiyoruz” haykırışının, teröre ve bölücü örgütün uzantılarına vurulmuş en ağır darbelerden biri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör örgütünün kirli, karanlık, korkak yüzü bir avuç kadının direnişiyle tarihte ilk defa bu derece ayan beyan ortaya çıkmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır annelerinin bu eylemleri sürecinde Türkiye’nin muhalefetiyle, medyasıyla, yazarı, sanatçısı, siyasetçisiyle kimin nerede durduğunu da görme fırsatı bulduğunu anımsatarak şöyle devam etti: “Kandil’deki kan tüccarlarının gönüllü avukatlığını yapanlar, üç günlük siyasi çıkarları için bölücü örgütün uzantılarıyla iş tutanlar, daha ilk günden itibaren Diyarbakır annelerini itibarsızlaştırmak için çok gayret sarf ettiler. Ağızlarını her açtıklarında bize kadın haklarından, insan yaşam hakkından, demokrasiden, özgürlüklerden dem vuranlar Diyarbakır’daki o yüreği yanık anaların masum eylemlerine bir kez olsun destek çıkmadılar. Bunu, Batı’nın George’una söylüyorum, Helga’sına söylüyorum. Hani sizin insan haklarımız? Niye sesiniz çıkmıyor? Eğer onlardan, o terör örgütü mensuplarından birileri olsaydı Diyarbakır’dan ayrılmazdınız. Ama ne yazık ki o terör örgütü mensuplarından olmayınca gelip kapılarını bile çalmadınız. Terör örgütüne ve siyasi uzantılarına tepki göstermek yerine ahlaksızca devleti suçlayanlar oldu. Diyarbakır’a gidip de ittifak ortaklarından ürktükleri için anaların kapısını çalmaktan korkan, acılarını paylaşmaktan çekinen, hatta bu cesur anneleri tehdit eden siyasetçi müsveddelerini de gördük. Kaldıkları otele davet ettiler, ayaklarına gitmediler, gidemediler.”
Yasin Börü’nün katillerini aklamak için seferber olanların, ciğerpareleri zorla dağa kaçırılan anneler için kıllarını dahi kıpırdatmadıklarını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Diyarbakır anneleri, dünya hak mücadelesi tarihine altın harflerle yazılan, onurlu duruşlarıyla işte tüm bu riyakârlıkları da ortaya koydular. Bu seneki ikinci Vefa Ödülü’nü, başlattıkları nöbetle evlatlarını terörün pençesinden kurtarmaya çalışan yiğit Diyarbakır annelerine veriyoruz. Cesaretleriyle, fedakârlıklarıyla, karşılıksız sevgileriyle yolumuzu aydınlatan Diyarbakır annelerini bir kez daha saygıyla selamlıyorum. Anaların sabrı, dirayeti ve duasıyla inşallah bu ülkeyi terör belasından muhakkak kurtaracağız.”
“MODERN DÜNYADA, İNSAN GİDEREK DAHA FAZLA YALNIZLAŞIYOR”
Modern dünyada, insanın giderek daha fazla yalnızlaştığını, daha fazla içine kapandığını, fıtratına daha fazla yabancılaştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatı kolaylaştırması gereken teknolojik araçların, sundukları sahte ve sanal mutluluklarla insanı gerçek hayattan daha çok kopardığını söyledi.
Sılayırahmin unutulduğu, büyüklere saygının geri plana itildiği, bireyin sadece kendi refahı, ikbali, çıkarı için çalıştığı bir girdaba sürüklenildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgın bize hem kul olarak acizliğimizi hem de hayatta maddiyat dışında, peşinde koşulması gereken daha yüce gayeler olduğunu hatırlatmıştır. Mesele, kulluğunun bilincine vararak insanı insan yapan kadim değerleri yeniden ihya edebilmektir. İçinde sürüklendiğimiz bu girdaptan ancak iyiliği büyüterek, merhameti yücelterek, yardımlaşmayı artırarak, iyiliğin kanatlarına daha sıkı tutunarak çıkabiliriz” dedi.
İyilik ve ihsanı sadece vicdan barometresi yükselince başvurulan bir davranıştan ziyade, hayatın merkezine oturtmak, sürekli kılmak, sürdürülebilir kılmak gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu başardığımızda hem vicdanımızın hem hayatımızın hem de dünyanın daha huzurlu bir yer hâline geldiğini göreceğimize inanıyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin çevresinde yaşanan trajedilerin, istiklal, istikbal, vatan ve devlet başta olmak üzere sahip olunanların kıymetinin çok daha iyi bilinmesi gerektiğine işaret ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Veren elin alan elden üstün olduğunu asla aklımızdan çıkartmadan, tüm mazlumlara, mağdurlara, gariplere kapımızı, gönlümüzü açık tutmayı sürdüreceğiz. Dün Irak’tan, Suriye’den, Afganistan’dan gelmişlerdi, bugün Ukrayna’dan geliyorlar, yarın nereden geleceklerini bilemeyiz. Ama bu ülke daima mazlumların sığınağı olmaya devam edecektir, bundan hiç endişeniz olmasın” diye konuştu.
Ana muhalefet partisi ve yanındakilerin, “Biz seçimi kazandığımızda, bu ülkedeki mültecileri ülkelerine göndereceğiz” dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Biz göndermeyeceğiz. Çünkü biz ensarın ne olduğunu, muhacirin ne olduğunu peygamberi bir metot olarak çok iyi biliriz. Sevgililer Sevgilisi unutmuyoruz, bir muhacirdi ama ensarla el ele kol kolaydı. Yeri geldi onlar ensar oldular. Muhacirlikten ensara gidiş, ondan sonra da kendilerinin ensar olması. Kalkıp da bu ülkedeki 5 milyon mülteciyi, eğer iktidar olurlarsa tekrar Suriye’ye, Afganistan’a göndereceklermiş. Biz göndermeyeceğiz. Biz ev sahipliğine devam edeceğiz. Bundan tedirgin değiliz. Sevgili milletime sesleniyorum, sıkıntılarınız olabilir, zaman zaman yük de olabilir, unutmayın bunun ecri çok büyüktür. Bu ecri, hiçbir zaman bir kenara koymayın. Biz her zaman düşmüşün yanında olduk. Bunlar nereden geliyor, kendilerini öldürmek isteyen katillerden kaçarak geliyorlar, ‘sığınılacak tek yer var’ diyorlar, Türkiye. Ve bize geliyorlar. Onun için de biz gönlümüzü açacağız ve şunu da unutmayacağız, Allah’ın yardımı her zaman bize yakın olmuştur ve o yardımla da biz her zaman güçlü olduk. Fetih, Rabbimin lütfuyla gelmiştir ve onunla da hamdolsun Türkiye birçok badireyi atlatmıştır.”
Dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye gelen gençlerin, burada eğitim öğretim aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Diyanet Vakfımızın el uzatışıyla da Türkiye gibi bir ülkede hem Türkçeyi öğreniyorlar hem tahsil ettikleri ilmin sahibi oluyorlar. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Adam ne diyor? Göndereceğim diyor. İşte farkımız bu” dedi.
Türk vatandaşları içerisinde de hiç kimseyi mahzun, boynu bükük, kalbi kırık bırakmayacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bizim medeniyetimiz, tarihimiz, kültürümüz, değerlerimiz bunu gerektiriyor. Başımıza gelen onca musibete rağmen hâlâ dimdik ayakta duruyor, hala hedeflerimize doğru yürüyor oluşumuzu işte bu hassasiyetimize borçlu olduğumuza inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“BUGÜNLERE AZİMLE, KARARLILIKLA GELDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart’ta dünyanın ilk üç içerisinde yer alan köprüsünü Çanakkale’de hizmete açacaklarını bildirerek şöyle konuştu: “O Çanakkale’de tarih bize neyi öğretti? Çanakkale Zaferi’ni biz orada yaşadık. Kime karşı? Tüm Haçlı dünyasına karşı. Kimler bu mücadeleyi verdi? Unutmayın kuzular, kuzucuklar. Onlar o mücadeleyi verdi. Üniversiteli kuzucuklar o zaman Çanakkale’de tüm Haçlı dünyasına karşı bu mücadeleyi verdi. O zaman zaferi öyle kazandılar. İşte şimdi biz orada dünyanın bir numaralı köprüsünü inşa ettik. 2,5 milyar avro ve bu köprünün 18 Mart Cuma günü açılışını yapıyoruz, tüm insanlığa bu köprümüzü hediye ediyoruz. Asya ile Avrupa’yı bağlıyoruz. Daha önceleri deniz dalgalı olunca feribotlar çalışmıyordu, geçiş mümkün olmuyordu. Ama şimdi altı dakikada bir taraftan bir tarafa geçme imkânını buluyoruz. Bununla dünyaya bir örnek teşkil ediyoruz. Yavuz Selim Köprüsü ile bunu yaptık, Avrasya ile denizin altından bunu yaptık. Hepsinden öte Marmaray ile bunu yaptık. Osman Gazi Köprüsü ile bunu yaptık. Şanlıurfa-Adıyaman arasında Nissibi Köprüsü ile aynı şekilde bunu yaptık. Dağları deldik ve bütün bu dağları delerek yürünemez, araçla gidilemez denilen yerleri hâllettik, bunları aştık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, havalimanı ve üniversite sayısına ilişkin açıklamalarda bulunarak, “26 havalimanımız varken, şimdi 56 havalimanımız var. Hepsinden öte 76 üniversitemiz varken şimdi 81 vilayetin tamamında 207 üniversiteye sahibiz” diye konuştu.
Artık üniversite olmayan il bulunmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hakkâri’deki, Muş’taki gencimiz üniversite tahsili için Ankara’ya veya İstanbul’a gelmeyecek. Biz üniversiteyi artık onun ayağına götürdük, artık hocalarımız, profesörlerimiz, doçentlerimiz oraya gidip, orada gençlerimize ilim imkânını veriyorlar. İşte siyaset anlayışımız bizim bu. Hemen hemen Türkiye’nin dört bir yanında, dünyanın dört bir yanından gelen gençlerimiz, oralarda ilim tahsil ediyorlar. Hamdolsun, bugünlere azimle, kararlılıkla geldik. Yeterli değil, daha çok şeyleri de inşallah başaracağız. Sizleri de biz dünyanın dört bir yanında adeta bizim misyon şeflerimiz, büyükelçilerimiz olarak görüyorum. Sizin ülkelerinize biz gittiğimizde inşallah sizler bize yardımcı olacaksınız. Bunu da beraber sizlerle başaracağız. Çünkü geçmişte bu noktada çok önemli hatıralarım var. Hiç unutamıyorum. Sudan’da uluslararası bir toplantıya katılıyorum. Rahmetli Erbakan hocamız beni görevlendirdi. O zaman partimizin İstanbul İl Başkanıyım. Bizim yurtlarımızda kalan Sudanlı bir gencimiz beni gördü, yanıma yaklaştı, ‘Tayyip abi, burada ne işin var?’ dedi. ‘Sen beni nereden tanıyorsun?’ dedim. ‘Ben, sizin Fetih yurdunuzda kaldım, okudum, şimdi döndüm’ dedi. ‘Sen, şimdi buradan ayrılma, benim konuşmam var, bana tercümanlık yapacaksın tamam mı?’ dedim ve o da ‘Ne demek Tayyip abi’ dedi. Ben konuşmayı yaptım, o da tercümeyi yapıyor. Konuşmamım çok çok güzel detayları vardı, onu da orada ben aslıyla ifade ettim. Sudanlı gencin tercümesi işi iyi götürdü. Son anda da o dünün adeta sloganik cümlesini ben söyleyince salon bir kalktı bir indi, bir kalktı bir indi. Mesele, damardan girmek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere seslenerek, “Ülkelerinize döndüğünüz zaman inanıyorum ki bizim oradaki elimiz, ayağımız, gören gözümüz olacaksınız. Sizlerle beraber de inşallah ülkelerinize çok daha büyük hizmetleri gerçekleştireceğiz” dedi.
İyilik hikâyeleriyle umut aşılayan herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbim, bizi iyilerin ve iyi insanların yoldaşlığından ayırmasın” temennisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda
Genç Gazeteciler Sırbistan Belgrad
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî ziyaret için bulunduğu Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic tarafından resmî törenle karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gelişinde Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic tarafından karşılandı. Törende, iki ülke millî marşları çalınırken 7 pare top atışı da yapıldı.
Tören kıtasını selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, tokalaşarak basın mensuplarına poz verdi ve heyetlerini birbirlerine takdim etti.
İki lider daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek ve Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Dördüncü Toplantısı’na başkanlık etmek üzere Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na geçti.
“Arnavutluk ile ticaret hacmimizi ilk aşamada 2 milyar dolar düzeyine çıkaracağız”
Genç Gazeteciler Arnavutluk Tiran
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Rama düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Ticaret ve yatırım alanlarındaki girişimlerimizi halklarımızın refahını artıracak adımlar olarak görüyoruz. Bu çerçevede, ticaret hacmimizi ilk aşamada 2 milyar dolar düzeyine çıkarmak için müşterek çabalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile baş başa görüşmesi ve Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi ikinci toplantısının ardından, ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi İkinci Toplantısı için geldikleri dost ve kardeş ülke Arnavutluk’ta bulunmanın bahtiyarlığını yaşadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bildiğiniz üzere geçtiğimiz sene, Arnavutluk’ta diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100’üncü yıl dönümünü idrak ettik. Tarihî bağlar ve kültürel yakınlıktan güç aldığımız Arnavutluk’la dostane ilişkilerimiz esasen bir asrın çok daha ötesine uzanıyor” ifadelerini kullandı.
Bu tarihî, beşeri ve kültürel temel üzerine 2021’de inşa edilen stratejik ortaklığı bugünkü istişarelerle daha da derinleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şubat 2023’te Ankara’da düzenlenen ilk konsey toplantısında belirlenen iş birliği alanları üzerinde ayrıntılı görüş alışverişinde bulunduklarını aktardı.
“GÖRÜŞMELERİMİZDE KARŞILIKLI YATIRIMLARIMIZI ÇEŞİTLENDİRME KONUSUNDA MUTABIK KALDIK”
İmzalanan ortak bildiri ile konseyin çeşitli alanlarda geliştirilmesi ve derinleştirilmesi yönündeki kararlılığı vurguladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tarım, yükseköğretim ile halkla ilişkiler ve iletişim alanlarında az önce imzaladığımız üç anlaşmayla iş birliğimizi ilerletme irademizi teyit etmiş olduk. Ticaret ve yatırım alanlarındaki girişimlerimizi, halklarımızın refahını artıracak adımlar olarak görüyoruz. Bu çerçevede, ticaret hacmimizi ilk aşamada 2 milyar dolar düzeyine çıkarmak için müşterek çabalarımızı sürdürüyoruz. Görüşmelerimizde karşılıklı yatırımlarımızı günümüz koşullarında avantaj sağlayacak yenilikçi sektörleri içerecek şekilde çeşitlendirme konusunda mutabık kaldık. Sağlık alanındaki güçlü iş birliğimizi de 2021’de rekor sürede inşa ettiğimiz Fier Dostluk Hastanesi’nin ortak işletmesiyle sürdüreceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Stratejik ortağımız ve NATO müttefikimiz Arnavutluk’un silahlı kuvvetlerinin askerî teçhizat ve eğitim alanlarındaki ihtiyaçlarının karşılanması noktasında da gereken desteği vereceğiz. Değerli dostum Başbakan Sayın Rama’yla FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ortak mücadele konusunu da ele aldık. İnşallah bugün aldığımız kararlar suretiyle terör örgütleriyle mücadelemize etkin şekilde devam edeceğiz. Sayın Başbakan ile küresel ve bölgesel meseleler hakkında da fikir teatisinde bulunduk. Arnavutluk’un gerek bölgemizde gerek uluslararası alanda barış ve istikrarın tesisine yönelik çabalarını takdirle takip ediyoruz. Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarındaki ve Lübnan’daki İsrail mezalimi görüşmemizin öncelikli gündem maddeleri arasında yer aldı.”
“GAZZE’DE BİR YILDIR DEVAM EDEN SOYKIRIM TÜM İNSANLIĞIN ORTAK UTANCIDIR”
Netanyahu hükûmetinin, bölgesel kapsamının ötesinde artık küresel düzeni tehdit eder hâle gelen saldırganlıkları hakkındaki görüşlerini de paylaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’de bir yıldır devam eden soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır. Bu nedenle acilen kalıcı ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması ve İsrail üzerinde gerekli baskının oluşturulması için uluslararası toplum olarak elimizden gelen gayreti göstermemiz gerekiyor. Bu konuda Arnavutluk’un da üzerine düşeni yerine getireceğine samimiyetle inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Arnavutluk Başbakanı Rama ile birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfının desteğiyle Türk halkının Arnavutluk’taki Müslüman kardeşlerine hediyesi olan Namazgâh Camii’nin açılışını gerçekleştireceklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, emeği geçenlere teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Balkanlar’ın en büyük camisi olan bu güzide eser, İslam’ın yüce değerleri olan barış ve birlik duygusunun yeşereceği bir ibadethane olacaktır” dedi.
Arnavutluk Başbakanı Rama başta olmak üzere tüm Arnavut halkına samimi misafirperverlikleri için tekrar teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değişik alanlarda, askerî, siyasi, ekonomik, ticari bütün bunların yanında turizme yönelik attığımız ve atacağımız adımlarla istişarelerimizin ve aldığımız kararların hayırlara vesile olmasını diliyorum” diye konuştu.
ARNAVUTLUK BAŞBAKANI RAMA: “GAZZE’DE YAŞANANLAR KÜRESEL ÇAPTA BİR TRAJEDİDİR”
Arnavutluk Başbakanı Rama da konuşmasında Tiran ziyareti için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkürlerini ve en içten şükranlarını dile getirerek, “Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyinin ikinci toplantısını gerçekleştirdiğimiz için gerçekten çok mutluyum. Burada sadece bu iş birliğinin stratejik karakterini daha da güçlendirme kararlılığını teyit etmekle kalmıyoruz, aynı zamanda yapılan anlaşmaların somut uygulamasını ve bu ilişkinin olağanüstü potansiyelini de değerlendirebiliyoruz” dedi.
İki ülke arasında savunma alanında iş birliğini değerlendiren Arnavutluk Başbakanı Rama, “Arnavutluk Cumhuriyeti’nin askerî sanayisinin güçlendirilmesinde yeni bir aşamanın teyit edilmesinden ve Türkiye’nin dünya çapında çok büyük bir noktaya ulaştığının herkesçe bilindiği bu ilişkinin askerî açıdan güçlendirilmesinde yeni bir aşamanın teyit edilmesinden kesinlikle çok memnunuz” diye konuştu.
Arnavutluk Başbakanı Rama, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarıyla ilgili “Gazze’de her gün yaşananlar küresel çapta bir trajedidir. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığı ve Filistin halkının kendi devletinde özgür yaşama hakkının inkâr edilemez olduğu konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’la aynı değerlere sahibiz” açıklamasında bulundu.
İKİ ÜLKE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Arnavutluk Başbakanı Rama huzurunda, ortak basın toplantısı öncesinde iki ülke arasında iş birliği, iletişim, eğitim ve tarım alanında dört anlaşma imzalandı.
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Kurulmasıyla Tesis Edilen Stratejik Ortaklığın Derinleştirilmesi Konusunda Ortak Bildiri’ye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Arnavutluk Başbakanı Rama imza attı.
Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı ile Arnavutluk Cumhuriyeti Tarım ve Kırsal Kalkınma Bakanlığı Arasında Devlet Destekli Tarım Sigortaları Alanında İşbirliği Konusunda Niyet Beyanı’nı da Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile Arnavutluk Tarım ve Kırsal Kalkınma Bakanı Anila Denaj imzaladı.
Türkiye ile Arnavutluk Arasında Halkla İlişkiler ve İletişim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı’nı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun ve Arnavutluk Cumhuriyeti Medya ve Enformasyon Ajansı Genel Müdürü Alteo Hysi imza altına aldı.
Arnavutluk Cumhuriyeti Eğitim ve Spor Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Arasında İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Arnavutluk’ta Akademik Şube ve Programlar Açmasına İlişkin Protokol ise Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ve Arnavutluk Cumhuriyeti Eğitim ve Spor Bakanı Ogerta Manastirliu tarafından imzalandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Tugaylar Sarayı’nda Arnavutluk Başbakanı Rama’nın onuruna verdiği yemeğe katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Rama ile görüştü
Genç Gazeteciler Arnavutluk Tiran
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk‘un başkenti Tiran’da resmî temasları kapsamında Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile bir araya geldi.
Başbakanlık Ofisi’ne gelişinde Arnavutluk Başbakanı Rama tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, fotoğraf çekiminin ardından Arnavutluk Başbakanı Rama ile baş başa görüşmeye geçti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.