Connect with us

Dünya

“Almanya ile bölgesel konularda yakın iş birliği içerisinde çalışmayı önemsiyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Almanya ile bölgesel konularda yakın iş birliği içerisinde çalışmayı önemsiyoruz. Bölgemizdeki son gelişmeler, Türkiye’nin başta güvenlik ve enerji olmak üzere birçok alanda anahtar role sahip olduğunu ispatlamıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Olaf Scholz ile baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.

Konuşmasında, Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz’un Türkiye’ye ilk resmî ziyaretini gerçekleştirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendisine ve heyetine bir kez de sizlerin huzurunda hoş geldiniz diyorum. Son derece dinamik ve güçlü olan Türk-Alman ilişkilerinin boyutları ve yoğunluğu emsalsizdir. Sayın Şansölye ile yakın diyalog ve iş birliğimizi sürdürmekte kararlıyız” diye ekledi.

Görüşmelerde ikili ilişkilerin yanı sıra ağırlıklı olarak Ukrayna ve Rusya bağlamındaki gelişmeleri ele aldıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “NATO müttefiki iki ülke olarak müşterek görüş ve endişelere sahip olduğumuzu teyit ettik. Bir yandan Avrupa güvenliğine yönelik zaruri önlemleri alırken, diğer yandan çözüme yönelik diplomatik çabaların hızlandırılması gerektiği hususunda mutabık kaldık” açıklamasında bulundu.

Türkiye’nin tarafları bir araya getirme ve diyaloğun tesisi noktasında önemli ilerlemeler kaydedilmesine yardımcı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gayretlerimiz sonucu Rus ve Ukrayna Dışişleri Bakanları Dışişleri Bakanımın da katılımıyla Antalya’da bir araya geldi. Savaşın devam ettiği bir ortamda bu toplantının düzenlenmesi bile diplomasinin hanesine kaydedilmiş önemli bir başarıdır. Kalıcı ateşkesin tesisi konusundaki çabalarımızı yılmadan sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

“İKİLİ TİCARET HACMİMİZİ 50 MİLYAR DOLARA TAŞIMAKTA KARARLIYIZ”

“Bugün yaptığımız görüşmelerde, gündemimizdeki ikili ve diğer birçok meseleyi de değerlendirdik” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İçinden geçtiğimiz bu çalkantılı dönemde Almanya’yla mevcut yüksek düzeyli istişare mekanizmalarımızın canlandırılması gerektiğine inanıyorum. Ve Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızda da şimdi sıra Almanya’da, inşallah dışişleri bakanlarımız birbirleriyle görüşmek suretiyle en yakın zamanda Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızı Türkiye’de gerçekleştireceğiz. G-20 üyesi ülkeler olarak ekonomik ortaklığımızı yeni küresel düzende daha da ileri taşımamız ortak menfaatimizedir. Almanya, Türkiye’nin ihracatta ilk ve ithalatta ikinci sıradaki ortağıdır. 2020 yılında 38 milyar dolar civarında gerçekleşen ikili ticaret hacmimiz, 2021 yılında 41 milyar doları aşmış vaziyette. Bu rakamı en kısa sürede 50 milyar dolara taşımakta kararlıyız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İş birliğimizin yenilenebilir enerji, iklim değişikliğiyle mücadele, yeşil dönüşüm, yapay zekâ ve dijitalleşme gibi yeni alanlarda da yoğunlaşmasının bu hedefe ulaşmamıza yardımcı olacağına inanıyorum. İlişkilerimizin önemli bir veçhesini de insani boyut teşkil ediyor. Turizmde bu sene salgın öncesi dönemin rakamlarının yakalanmasına çalışıyoruz. Malum bizim turizmdeki etkin iki ülkemiz; bir Rusya, iki Almanya idi. Ve Almanya ile olan bu turizmdeki münasebetlerimizi yine aynı kararlılıkla devam ettireceğimize inanıyorum. Almanya’daki 3 milyonluk Türk toplumunu, ülkelerimizi birbirine daha da yakınlaştıran ortak bir zenginlik olarak görüyoruz. Geçen sene Ekim ayında Türkiye-Almanya İşgücü Anlaşması’nın 60. yıl dönümünü idrak ettik. Bu yıl dönümü Almanya’nın kalkınmasına, çok kültürlü ve müreffeh bir ülke hâline gelmesine önemli katkı sunan Türklerin emeklerinin bir kez daha takdir edilmesi bakımından güzel bir fırsat teşkil etti. Kovid-19 salgınıyla mücadelede Özlem Türeci ve Uğur Şahin hem Almanya’nın hem Türkiye’nin gururu oldular.14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle kendilerini bir kez daha tebrik ediyorum. Bundan sonra da Avrupalı Türkleri her alanda teşvik etmeyi sürdüreceğiz.”

“Almanya ile bölgesel konularda yakın iş birliği içerisinde çalışmayı önemsiyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bölgemizdeki son gelişmeler, Türkiye’nin başta güvenlik ve enerji olmak üzere birçok alanda anahtar role sahip olduğunu ispatlamıştır. Almanya’nın, Avrupa Birliği içinde lider konumdaki ülkelerden biri olduğu tartışmasızdır, şüphesizdir. Türkiye-AB ilişkilerinin ilerletilmesinde Alman dostlarımızın yapıcı tutum ve desteğinin devam edeceğine inanıyorum.”

Özellikle eğitim-öğretim alanında İstanbul’daki Türk Alman Üniversitesinin çok önemli, ciddi bir sıçrama tahtası olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu da Sayın Şansölye ile özellikle görüştük. O da Türk-Alman Üniversitesinde bir ilahiyat fakültesi kurulması ama aynı şekilde Türk-Alman Üniversitesinin Almanya ayağının da tensip edecekleri eyalet veya şehir orada hemen süratle onun adımının da atılmasını ben kendilerine de teklif ettim. Zaten sözleşmenin altyapısında, içeriğinde de bu var. Mevcut ve bu adımı da atmak suretiyle bir an önce Almanya ayağında da bir Türk Alman Üniversitesini kurmamız, oradaki özellikle ilahiyat konusunda da bir açığın giderilmesinde çok fayda sağlayacaktır. Ve bu konuyla ilgili olarak da Sayın Şansölye bunu da inceleyecekler ve adımı buna göre atacağız. Ve ben, özel temsilciler noktasında da iki arkadaşımızı görevlendirdim. Daha önce yine görevli olan İbrahim Kalın Bey görevine devam edecek ama İbrahim Kalın Bey ile bir de Çağatay Bey de milletvekilimiz yine bu çalışmayı yürütecekler. Aynı şekilde Sayın Şansölye de görevlendireceği iki kişiyle bu adımları atmış olacağız.”

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz’un açıklamalarının ardından da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Şansölye’nin samimi, gönlünü açmak suretiyle yaptığı değerlendirmeleri her iki ülke açısından da önemli buluyorum. Bu bakımdan yaptığımız görüşme hakikaten çok samimi bir hava içerisinde geçti. Bundan sonraki süreçte de özellikle Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı öncesinde tabii ilgili bakan arkadaşlarımızın yapacakları çalışmalar, bizim özel temsilcilerimizin muhataplarıyla yapacağı görüşmelerle bir ön hazırlık yapılacak ve Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı’na da inanıyorum ki çok daha farklı bir şekilde gitme imkânını bulacağız” ifadelerini kullandı.

“İKİ NATO ÜLKESİ OLARAK BİRLİKTE NELER YAPABİLİRİZ BUNUN DEĞERLENDİRMESİNİ YAPTIK”

Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz, askerî iş birliğinden bahsettiniz, Şansölye, NATO partnerlerinin birlik olması gerektiğini söyledi. Siz Rusya’dan hâlâ silah alacak mısınız? Bunun dışında Batı’nın yaptırımlarına katılacak mısınız?” şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi: “Askerî derken NATO’daki iş birliği ne demektir? NATO’daki iş birliği aynı zamanda askerî dayanışmanın teşekkül ettiği bir kurumdur NATO. Burada ağır silahlardan tutunuz da uçaklara varıncaya kadar her şeyi NATO’da ne yaparsınız? Kullanırsınız. Biz şu anda NATO’da Almanya’yla iki ortağız, iki önemli NATO ülkesiyiz. Dolayısıyla herhalde bunu aramızda değerlendirmek hele hele bu süreçte büyük önem arz etmektedir. İki NATO ülkesi olarak birlikte neler yapabiliriz, ne gibi eksiklerimizi yine aynı şekilde gideririz, bunun değerlendirmesini yaptık.”

Türkiye’nin Rusya’dan aldığı silahlara ilişkin ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar tabii aldığımız silah veya silahlar var, şu andaki şartlar içerisinde gelecek ne gösterir onu şu anda konuşmak herhalde erken olur ama şartlar ne getirir, ne götürür bunu görmemiz lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Sayın Zelenskiy ile de Sayın Putin ile de dostluğumuzu aynen korumak durumundayız. Ancak şunu da söyleyeyim; yaptırımlara gelince, Birleşmiş Milletler kuralları içerisinde ne gerekiyorsa biz şu ana kadar onu yaptık ve NATO üyesi ülkelerin yapmadıklarını biz Rusya’ya rağmen Ukrayna’ya yaptık, o desteğimizi sürdürdük. İnsani yardımlarımızı da yine aynı şekilde şu anda 50’yi aşkın tırı biz Ukrayna’ya gönderdik, göndermeye de devam ediyoruz.” diye konuştu.

ALMANYA FEDERAL CUMHURİYETİ ŞANSÖLYESİ SCHOLZ: “TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİMİZDEKİ BÜYÜK POTANSİYELİ DAHA İYİ DEĞERLENDİRMEK İSTİYORUZ”

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz da konuşmasında, Türkiye-AB ilişkilerine dair, “Türkiye ve AB iş birliği içindeler. Gelecek için bazı planlarımız var. Örneğin üst düzey diyalog formatlarını yürürlüğe sokacağız. Gümrük Birliği konusunda da müzakerelerimiz sürecek” dedi.

Türkiye ve AB’nin, göç ve mülteciler konusundaki iş birliğinin de çok önemli olduğunu kaydeden Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, “Şu anda Ukrayna konusunda görüyoruz ki bu konular bitmiyor ve şiddet yaşandığı sürece maalesef hâlâ insanlar göç edecek, güvenli yerler arayacak” diye konuştu.

Görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Türkiye ile Almanya arasında ekonomik iş birliğini de ele aldıklarını belirten Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, şöyle devam etti: “Ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine Sayın Cumhurbaşkanı da değindi. Somut olarak görüşme formatları üzerinde karara vardık. İki tarafın da yararına olacaktır bu. Sadece Almanya ile Türkiye arasında değil, aynı zamanda AB ile Türkiye arasında elbette enerji alanında iş birliği çok önemli.”

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, ikili ilişkilerin iyi olduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde ilişkilerinin geliştirilmesi konusunu ele aldıklarını ifade ederek, “İlişkilerimizdeki büyük potansiyeli daha iyi değerlendirmek istiyoruz. Benim hükûmetim bunun sorumluluğunu üstlenmiş durumdadır” dedi.

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin önce ateşkes, daha sonra barışa ulaşmak için adım attıklarını belirterek süreçte varılacak anlaşmanın Ukrayna’nın kabul edebileceği bir anlaşma olması gerektiğinin altını çizdi.

“Müzakereyi biz yapmayacağız” diyen Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, “Biz konuşurken Ukrayna’ya yardım etmek için konuşuyoruz. Fakat Ukrayna kendisi için neyin doğru olduğuna karar vermeli” dedi.

Ukrayna’ya atılan her füzeyle Rusya’nın, uluslararası toplumun birliğinden ayrıldığının göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulayan Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, “Rus Devlet Başkanı’na çağrıda bulunuyoruz. Artık durun diyoruz. Ve sadece diplomatik bir çözüm olabilir diyoruz” diye konuştu.

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, Almanya ve Türkiye’nin, kendisini savunmasını için Ukrayna’ya destek verdiğini hatırlatarak, “Özellikle Montrö Anlaşması uyarınca Boğazlar’ın savaş gemilerine kapatılmasının önemli bir katkı olduğunu düşünüyoruz. Bunun için teşekkür borçluyuz” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’da yaşanan gelişmeleri üzüntüyle karşıladıklarını belirten Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, “Sayın Cumhurbaşkanı ve ben, bu saldırı konusundaki endişelerimiz konusunda hemfikiriz. Ve en kısa zamanda bir ateşkese ulaşılması konusunda da bunun gerekliliği konusunda da güvenli siviller için güvenli koridorların sağlanması gerekir ki, tehlikeli bölgelerden çıkabilsinler” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptıkları görüşmenin iki taraf arasında gerçekten iyi bir iş birliği ve ilişki olduğunun göstergesi olduğuna işaret eden Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, mevcut durumda savaş yaşanan bir dönemde bir araya geleceklerini kimsenin düşünemeyeceğini söyledi.

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile taraflarla yaptıkları görüşmeler hakkında bilgi alışverişinde bulunduklarını aktararak, “Fransız Cumhurbaşkanı’yla olsun Sayın Zelenskiy ile olsun görüşmelerimiz oldu. Bu görüşmelerin sürdürülmesi için elimizden geleni yapmalıyız. Fakat artık sonuçların elde edilmesi ve silahların susması da en önemlisi” diye konuştu.

Ukrayna’yla Rusya arasındaki görüşmelerin son derece önemli olduğuna dikkati çeken Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, “Türk müttefiklerimizin de diplomatik bir çözüme katkıda bulunmak istemelerini çok olumlu karşılıyoruz. Türkiye’de de iki ülkenin (Rusya ve Ukrayna) dışişleri bakanları arasında görüşmelerin yapılması çok yararlı olmuştur” dedi.

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, Ukrayna’dan kaçan milyonlarca insana destek olmak istediklerini belirterek, “Aynı zamanda biz destek olmaya çalışıyoruz. Şu anda 1,7 milyon mülteci, Polonya’ya geldi, Almanya’ya 100 binden fazla geldi. Ukrayna’dan çok sayıda üçüncü ülke vatandaşı da kaçıyor. Bu sorumluluk hepimiz de hepimiz bu konuda destek olmalıyız” ifadesini kullandı.

Ukrayna’da yaşananların uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiğine işaret eden Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, şöyle devam etti: “En kısa zamanda silahların susması gerekiyor. Bizim için önemli olan husus; Ukrayna’nın egemenliğinde toprak bütünlüğünün sağlanması, korunmasıdır. NATO nezdinde iş birliği içinde olmamız son derece önemli. Şu anda değişmiş bir güvenlik durumuyla karşı karşıyayız. Biz, NATO’nun doğu sınırındaki ülkelerde güçlerinin yoğunlaştırılacağı yönünde bilgi verdik. Burada hava polisi uygulaması da Almanya tarafından yürürlüğe konulacak.”

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, hukukun şiddetle ihlal edilmesinin kendilerinin de güçlü olması gerektiğini gözler önüne serdiğini vurgulayarak, “Bu nedenle federal ordumuz için 100 milyar avroluk bir ilave fon konusunda karar verdik ve böylece güvenliğimizi birlikte sağlamamız gerekiyor” dedi.

Almanya olarak bundan sonra elektriği yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamak istediklerini belirten Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, rüzgâr enerjisinin de içinde olduğu farklı kaynakları devreye sokmak istediklerini belirtti.

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, “Bu konuda başka ülkelerle de uzun vadeli iş birliği istiyoruz. Özellikle hidrojen konusunda ithalat yapmak durumundayız. Rusya’ya bağımlı olmamak için kaynakları farklı ülkelerden de sağlamalıyız. Böylece kendi kararlarımızı bağımsız verebiliriz” diye konuştu. Bölgesel iş birliklerinin artık çok daha fazla önem kazandığını belirten Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, Türkiye’nin İsrail ve Yunanistan ile geliştirdiği ilişkileri memnuniyetle karşıladığını kaydetti.

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, Almanya’da çok fazla Türk kökenli insanın yaşadığına dikkat çekerek, “Onlar artık bizim toplumumuzun önemli bir unsurudur. Federal hükûmette ve mecliste çok fazla Türk kökenli temsilcilerimiz, vekillerimiz var. Onların Alman politikalarına yaptıkları katkılardan çok mutluyum” dedi.

Almanya’nın, Türkiye’nin Rusya’ya yönelik tarafsız kalıp kalmaması konusundaki tutumuna ilişkin Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, “Türkiye, bu saldırıya, savaşa karşı olduğunu açıkça ifade etti. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini savundu, sadece insani yardım değil silah da gönderdi. Bu konuları tartıştığımızda bunları göz önünde bulundurmalıyız” ifadesini kullandı.

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, AB ve ABD’nin Rusya’ya karşı aldığı yaptırım kararlarının beklediğinden çok daha dramatik sonuçlar getirdiğini belirterek, “Yaptırımların sonuçları, Rusya’da her yerde hissediliyor artık. Bunu tabii ki ilk önce ateşkese ulaşmak için, daha sonra barışa ulaşmak için yapıyoruz. Ulaşılacak bir anlaşma, Ukrayna’nın kabul edebileceği bir anlaşma olmalı” değerlendirmesinde bulundu. Ukrayna’nın bir millet olduğu gerçeğinin açıkça kabul edilmesi gerektiğini vurgulayan Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, “Hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar vatanlarını savunuyorlar” dedi.

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, Almanya’nın eski Şansölyesi Angela Merkel’in insan hakları konusunu görmezden geldiği eleştirilerine ilişkin “Sayın Merkel’e bence haksızlık ediyorsunuz. İnsan hakları söz konusu olduğunda hiçbir zaman gözünü kapatmamıştır, onu savunmalıyım” görüşünü dile getirdi.

Merkel döneminde, AB’nin Türkiye ile mülteciler konusunda anlaşmasının hiçbir zaman unutulmaması gerektiğinin altını çizen Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, şunları kaydetti: “Milyonlarca mülteci, Türkiye’ye sığındı. İmzaladığımız mülteci anlaşması, Türkiye’ye bu görevleri yerine getirmesinde destek olmayı söz konusu ediyor. Bu anlaşma, mültecilerin yararına imzalanmıştır. Sayın Merkel de bunu hep bu şekilde gördü. Bizim gerçek görevimiz, sadece ülkelerimize mülteciler geldiğinde değil onlara dünyanın her yerinde mülteci sorunu olduğunda sorumluluğu üstlenmek, sadece komşularımız da değil Afrika’da da bu tür olaylar yaşanıyor. ‘Bize gelmedikleri sürece bu sorun bizi ilgilendirmiyor’ diyemeyiz. Bu nedenle Türkiye ile olan sözleşme gibi bu tür sözleşmelere ihtiyacımız var.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Deutsche Welle (DW) kanalına lisans verilmesi konusunu da görüştüğünü aktaran Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, “(Deutsche Welle) Onların bağımsız bir şekilde yayın yapmamalarını istiyoruz. Bizim amacımız bunu sağlamak” dedi.

Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, Almanya’nın NATO müttefiki Türkiye’ye bazı askerî malzemelerin satışına getirdiği kısıtlamalara ilişkin soruya, “NATO’da çok yakın bir iş birliği hâlindeyiz” cevabını verdi. Bu iş birliğinin gittikçe önem kazandığını vurgulayan Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, şöyle devam etti: “Örneğin ileri güç konusunda NATO’nun batı cephesindeki güçlerimizi geliştirmek istiyoruz ve bunları daha da geliştireceğiz. Federal Ordu içinde NATO bütçesine 50 milyar avroluk bir katkı sağlıyoruz ve bütçemizde ek bir fon da ayırdık. Almanya’da keskin bir savunma ihracatı politikamız var. Bu kurallarımız son derece keskindir. Yasayla tespit edilen bir çerçeve içinde hareket etmek durumundayız.”

Almanya’nın NATO eliyle Ukrayna’ya silah yardımını engellediği yönündeki eleştiriler hakkındaki soru üzerine Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz, “Müttefiklerimiz ve Almanya olarak Ukrayna’nın kendini savunması için maddi açıdan da destek olduk. 2014’ten bu yana Ukrayna’ya mali yardım yaptık savunma konusunda. Bunu gelecekte de sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Savunma silahları gibi silahlarla destekte bulunduk” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak basın toplantısının ardından Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Scholz onuruna akşam yemeği verdi.

Dünya

Ali Bülent Daloğlu : Bilirkişilik yalan söyleyerek yapılan bir iş kolu değildir

TÜRK MİLLETİNİ VE DEVLETİNİ NASIL SOYUYORLAR YAZI DİZİSİ ÇOK YAKINDA

Marka Patent çeteleri vatandaşı soymak için her türlü kumpası kuruyor ve durmuyorlar

Fettullah gülen cemati ve kiripto fetocuların durmuyor Türkiye devleti ve milletinin düşmanları durmuyorlar

HABER BURADA

Dünya

Dev yatırımlar | Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi’nin açılışını gerçekleştirdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balıkesir’de Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi açılışına katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin stratejik ürünleri arasında yer alan bor madeninin katma değerini, “cevherden mücevhere” anlayışıyla 300 kat artıracak tesisin açılışı vesilesiyle bir arada olunduğunu belirterek, “Yatırım bedeli 80 milyon doları bulan Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi, bu alanda ülkemizin ilk, dünyanın da sayılı işletmelerinden biri olacaktır” diye konuştu.

Bor karbürün, sıcaklık ve mekanik dayanıklılığı itibarıyla birçok farklı endüstriyel uygulamalarda aranan ve tercih edilen bir ürün olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bor karbürün özellikle zırh, aşınmaya dayanıklı mekanik parça üretimi, nükleer tesislerde nötron tutucu gibi uygulama alanlarıyla savunma sanayisinin vazgeçilmezi olduğuna dikkati çekti.

“DÜNYA PAZARLARINDA PAY SAHİBİ OLMAMIZA KATKI SAĞLAYACAK YATIRIMLARIN TAMAMINI DESTEKLİYORUZ”

Uçaklardan taktik araçlara, personel yeleklerinden korunaklı levhalara kadar pek çok yerde bu ürünü görmenin mümkün olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bandırma tesisimizde yapılacak yıllık 1000 ton üretim, kullanıldığı alanlarda da 150 kattan 2 bin kata kadar varan değer artışları sağlamaktadır. Bir başka ifadeyle bu tesis sayesinde Türkiye, sadece sahip olduğu bor madeninin katma değerini yükseltmekle kalmıyor aynı zamanda ülkemiz, dünyanın en sert üçüncü malzemesinin üretiminde ve satışında önemli bir oyuncu hâline geliyor” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü açılışın öneminin, tesisin yatırım ve üretim rakamlarının ötesinde Türkiye’ye sağladığı stratejik katkıyla ilgili olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti: “Geçmişte bu tür ürünlerin stratejik önemi dikkate alınmayıp sadece fiyat unsurlarıyla dışarıdan tedariki yoluna gidildiği için kriz dönemlerinde ciddi sıkıntılar yaşadık. Savunma sanayimizin ihtiyaçları başta olmak üzere kritik her üründe maruz kaldığımız gizli açık ambargoların ülkemize yaşattığı vakit ve hamle kayıplarını gayet iyi biliyorsunuz. Bunun için artık her alanda önce kendi ihtiyaçlarımızı karşılayacak, onunla birlikte dünya pazarlarında pay sahibi olmamıza katkı sağlayacak yatırımların tamamını destekliyoruz. Sadece Eti Maden bünyesinde yürütülen çalışmalar bile başlı başına birer başarı hikâyesidir. Bor karbür yanında sıvı karbürden lityum üretimi konusunda da yakında somut adımlar atılacaktır. Aynı şekilde temeli atılan, çeliğin dayanıklılığını artırma başta olmak üzere pek çok alanda kullanılan ferrobor tesisimiz de bu sene içinde hizmete girecektir.”

Nadir toprak elementleri konusunda iyi bir rezerve sahip olunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eskişehir’de keşfettiğimiz 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervimizi yıllık 1200 ton cevher işleyecek bir tesisle kazanca dönüştüreceğiz. Ham maddeyle başlayıp nihai ürününe kadar uzanacak bir sistemle ülkemizin tüm değerlerini harekete geçirmekte kararlıyız” sözlerini sarf etti.

“ÜLKEMİZİ DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ ARASINA ÇIKARMA HEDEFİMİZE SIKI SIKIYA BAĞLIYIZ”

Diğer alanlarda da benzeri güzel gelişmeler yaşandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada küresel tedarikleri belirli yerlere terk edip sadece fikri mülkiyet haklarının kazancıyla yetinme devrinin geride kaldığını ifade etti.

Amerika’sından Avrupa’sına kadar yüksek istişare ve işletme maliyetleri sebebiyle üretimi angarya görerek uzak coğrafyalara taşıyan her yerde ciddi bir paradigma değişikliğinin başladığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Türkiye, hem gelişmiş ülke pazarlarına yakınlığı hem lojistik avantajları hem yetişmiş insan gücü ve ham madde potansiyeliyle küresel üretim merkezlerindeki değişimde avantajlı bir yerde duruyor. Geçtiğimiz 20 yılda eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma, spordan sosyal güvenliğe kadar her alanda ülkemize kazandırdığımız güçlü altyapı, bu avantajın temelini oluşturuyor. Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına çıkarma hedefimize sıkı sıkıya bağlıyız. Ne küresel sağlık ve güvenlik krizleri ne yaşadığımız tabii afetler ne de önümüze çıkartılan diğer engeller bizi bu hedeften uzaklaştırabilir.”

Son yıllarda milletçe zorlu sınamalardan geçildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kovid-19 salgını sebebiyle iki yıl sıkıntı çektik. Tam bu badireyi aşmışken kendimizi faiz, kur, enflasyon şer üçgenine sıkıştırılarak taviz vermeye zorlandığımız bir başka mücadelenin içinde bulduk. Bu sıkıntının da üstesinden gelirken asrın felaketi 6 Şubat depremlerinin yıkıntıları arasında kaldık. Aşırı yağışların sebep olduğu seller deprem bölgemize felaket üstüne felaket yaşattı. Depremlerde ve sellerde yitirdiğimiz canların acıları yüreklerimizi yakıyor. Rabbim, hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize rahmetiyle, merhametiyle muamele eylesin.

Biz, bugüne kadar önüne çıkan hiçbir tehdide, maruz kaldığı hiçbir saldırıya, yaşadığı hiçbir zorluğa teslim olmamış, hepsine karşı da inançla ve cesaretle direnmiş bir milletiz. Bugün de öyle yapıyoruz. Bir yandan depremin enkazını kaldırıyor, diğer yandan geçici barınma alanlarını özellikle kuruyor, öte yandan kalıcı konutların inşasına başlıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanların yaralarını sararken umutlarını güçlendirdiklerini, hayata bağlanmalarını temine çalıştıklarını ifade etti.

Sanayicisiyle, esnafıyla, işletmecisiyle, çiftçisiyle deprem bölgesindeki üreticileri destekleyerek istihdamı canlandırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaşanan sarsıntıların yol açtığı huzursuzluk yüzünden başka yerlere giden insanlarımız, yavaş yavaş şehirlerine dönüyor. Milletçe yürek yüreğe, kol kola vererek Allah’ın izniyle bu felaketin izlerini de sileceğiz” diye konuştu.

“BAŞARANA KADAR BİZE DURMAK, DİNLENMEK, BAŞKA YÖNE BAKMAK HARAMDIR”

Deprem bölgelerinde vatandaşlardan bir yıl izin istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bize bir yıl müsaade edin, inşallah biz bir yıl içerisinde kalıcı konutları da bitireceğiz. Çadır kentten konteyner kentlere ve bu konteyner kentlerle birlikte bir taraftan da dikkat ederseniz prefabrik kentler yapıyoruz. Üç ayrı çeşit… Derdimiz ne? Derdimiz vatandaşlarımızı açıkta bırakmayalım. Dolaştığımız bu deprem kentlerinde elhamdülillah vatandaşlarımın şu ifadeleri sorumluluğumuzu artırıyor: ‘Baba bizi bunlara bırakma.’ Mümkün mü? Biz bunların ne yapacağını zaten gayet iyi biliyoruz. Bunlara benim vatandaşım, benim insanım bırakılabilir mi ya? Bunların derdi başka. Biz can derdindeyiz, onlar mal derdinde. Onun için de sağ olsun bütün bakan arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım, valilerim, bütün STK’lerimiz, hepsi şu deprem bölgelerinde her gün sabahtan akşama 7/24 çalıştılar, çalışıyorlar. Bizler de Cumhur İttifakı olarak gerek şahsım, gerekse Devlet Bey, birlikte bölgeyi dolaştık, dolaşıyoruz, dolaşacağız. Konutlarıyla, iş yerleriyle, altyapısıyla, üstyapısıyla, yeni, güvenli, huzurlu yerleşim yerleri kurarak, şehirlerimizin tarihî ve kültürel zenginliklerini ihya ederek Türkiye Yüzyılı’na doğru yürümeyi sürdüreceğiz.

İşte bunlar, onlarla uğraşırken bakın biz neyle uğraşıyoruz. Biz de işte bor madeniyle alakalı, onun çeşitlendirilmesinde bor karbürü, bugün bu tesisi, bu dev tesisi açıyoruz. Aramızdaki fark bu. Bütün bunları başarana kadar bize durmak, dinlenmek, başka yöne bakmak haramdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bir kısmında yaşanan sıkıntının çözümü için ülkenin tamamının yatırımıyla, istihdamıyla, üretimiyle ayakta kalması, güçlü olmasının şart olduğunu vurgulayarak, bunun için deprem bölgesindeki şehirleri ayağa kaldırırken ülkeyi hedeflerine yaklaştıracak diğer projeleri de ihmal etmediklerini söyledi.

Milletin 60 yıllık hayali Türkiye’nin otomobilinin bunlardan biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen günlerde Togg’un ön siparişlerinin alınmaya başlandığını, çok kısa sürede de rekor talep oranına ulaşıldığını belirterek, “Ay sonundan itibaren teslimatları peyderpey gerçekleştireceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bor karbür üretim tesisinin de bir başka proje olduğunu ifade ederek, “Buradan elde ettiğimiz tecrübeyle Kütahya Emet’te 5 bin ton üretim kapasiteli yeni bir bor karbür tesisi daha kuracağız. Durmak yok, yola devam” diye konuştu.

Karadeniz’de keşfettikleri gazı milletin hizmetine sunma çabasında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Projedeki personelimizin depremzedelerimizin yardımına koşması sebebiyle yaşanan birkaç haftalık gecikmeye rağmen Karadeniz gazını yakında millî sisteme bağlıyoruz. Doğal gaz boru hatlarımızı geliştirme, doğal gaz depolama tesislerimiz bunlardan biridir. Ülkemizi taşıması, ticareti ve üretimiyle bir doğal gaz merkezi yapma yolunda hızla ilerliyoruz. Önümüzdeki aylarda ilk ünitesini devreye alacağımız Akkuyu Nükleer Güç Santralimiz bunlardan biridir. Tüm üniteleri devreye girdiğinde bu nükleer santral, ülkemizin kesintisiz ve dengeli elektrik üretiminde önemli bir role sahip olacaktır. Ana muhalefet, yanındakilerle beraber Akkuyu Nükleer Santrali’ni gezmek istiyor. Arkadaşlara ‘Buyurun gezdirin’ diyorum. Gidiyorlar, geziyorlar, ‘Muhteşem bir eser’ diyorlar. Dönüp geldikten sonra da ‘Yaptırmayacağız.’ diyorlar. Ya bu ne mantıktır? Bu ne kafadır? Bu ne anlayıştır? Dünya, enerjide ‘Yeşil enerjiye nasıl ulaşacağız?’ diye bunun mücadelesini verirken biz yeşil enerji noktasında özellikle gerek doğal gaz gerekse Akkuyu Nükleer Enerji, bütün bunlarla yeşil enerji noktasında adımlar atıyoruz. Bunlar ise ‘Hayır yaptırmayacağız.’ diyorlar. Ben milletime şikâyet ediyorum. Sevgili halkım, sevgili vatandaşım, işte bu ana muhalefet ve yanındakiler, bu ülkede yarın inanın eğer elektrikler bir zamanlar bunların iktidarlarında nasıl kesiliyorsa, nasıl enerjiye hep muhtaç kalmışsak gene bu noktaya düşeriz. Bunlara bu fırsatı ben inanıyorum ki 14 Mayıs’ta benim vatandaşım vermeyecek.

İşte buyurun. Dünyanın en yüksek barajlarından Yusufeli, bunlardan biridir. Yusufeli Barajı bir yeşil enerjidir, bir hidroelektrik santraldir ama bütün bunlarla beraber aynı zamanda bu baraj, sulamada da istenildiği şekilde kullanılacak bir imkândır.”

“YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZI GELİŞTİRME ÇABALARIMIZ ARTARAK DEVAM EDİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin su kaynaklarının önemli bir kısmını son 20 yılda devreye alarak bu alandaki potansiyeli hakkıyla kullanabilir hâle geldiklerini vurguladı.

Güneş ve rüzgâr enerjisinde çok iyi bir yerde bulunulduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “GES, RES, bütün bunlarla beraber dünyada artık parmakla gösterilen bir ülke konumundayız. Yenilenebilir enerji kaynaklarımızı hızla geliştirme çabalarımız artarak devam ediyor. Bu konuda kat ettiğimiz mesafenin en güzel örneği, ülkemizin yenilenebilir enerjide dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeye hazırlanmasıdır” diye konuştu.

Savunma sanayisinde yakalanan ivmenin bunlardan biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık Türkiye, dünyanın önde gelen savunma sanayi tedarikçileri arasına girdi” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde savunma sanayisinde yerli ve millî potansiyelin yüzde 20 olduğunu belirterek, şunları dile getirdi: “Şimdi yüzde 80, nereden nereye. İnşallah yakında hep birlikte şahitlik edeceğimiz yeni gelişmeler, yeni müjdelerle bu konumumuzu daha da pekiştireceğiz. Bu örnekleri üretimin her alanına teşmil etmek mümkündür. Hiçbir kaybın, hiçbir tuzağın bizi yolumuzdan alıkoymasına izin vermeden devletiyle, milletiyle, dostlarımızla tek yürek, tek bilek olarak yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Başkaları ne yaparsa yapsın. Hangi siyasi hesaplar peşinde koşarsa koşsun, biz Hakk’ın rızası için, halkın rızası için halkımıza aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz. İnançla, sabırla, dirayetle çalışarak milletimize ne söz verdiysek Allah’ın izniyle hepsini Cumhur İttifakı olarak tek tek hayata geçireceğiz. Türkiye Yüzyılı Vizyonumuzla aramıza hiç kimsenin, hiçbir engelin, hiçbir siyaset mühendisliği projesinin girmesine müsaade etmeyeceğiz. Rabbim, yar ve yardımcımız olsun. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diye dua ediyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu duygularla Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi’nin şehre, ülkeye ve sektöre hayırlı olmasını diledi, emeği geçenleri tebrik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, tören alanına gelişinde Eti Maden Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Keleşer, tesis ve ürünlerle ilgili bilgi verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Bor Karbür Üretim Tesisi’nde bulunan Eti Maden Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Keleşer ve beraberindekilere canlı bağlanarak üretimi başlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tesisin ülke ve millete hayırlı olmasını dileyerek, “Bundan sonra dünyada bir numara olarak yarışa devam” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi açılışını protokol üyeleriyle gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eti Maden Genel Müdürlüğü’nün Balıkesir’deki Sosyal Tesislerinde, kente gelen depremzedelerle beraber yemek yedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan depremzede çocuklarla sohbet etti.

HABER BURADA

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaşadığımız nice badireyi birliğimizden, beraberliğimizden aldığımız güçle aştık”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Seddülbahir Kalesi ve Gelibolu–Eceabat Devlet Yolu Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Bir asır önce burada yedi düvele karşı kalplerimizi birleştirmiş, bedenlerimizi set yapmıştık. Yaşadığımız nice badireyi yine aynı şekilde birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden aldığımız güçle aştık. Deprem ve sel afetlerinin şehirlerimizde ve yüreklerimizde açtığı yaraların üstesinden de yine devlet ve millet olarak yekvücut geleceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çanakkale’de Seddülbahir Kalesi ve Gelibolu–Eceabat Devlet Yolu Açılış Töreni’ne katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, törendeki konuşmasında, tarihin şanlı sayfalarından biri olan 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü vesilesiyle bin yıllık vatanın istiklali uğrunda canlarını feda eden tüm şehitleri rahmetle yâd ettiğini söyledi.

Ülkenin son dönemde yaşadığı deprem ve sel afetlerinde hayatını kaybeden, her birinin şehit mertebesinde olduğuna yürekten inandığı vatandaşlara da Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir asır önce burada yedi düvele karşı kalplerimizi birleştirmiş, bedenlerimizi set yapmıştık. Yaşadığımız nice badireyi yine aynı şekilde birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden aldığımız güçle aştık. Deprem ve sel afetlerinin şehirlerimizde ve yüreklerimizde açtığı yaraların üstesinden de yine devlet ve millet olarak yekvücut geleceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ölenleri ebedî âleme yolcu ettiklerini dile getirerek, şimdi bir yandan enkazları kaldırdıklarını, bir yandan geçici barınma merkezlerinin hazırlıklarını sürdürdüklerini, bir yandan da kalıcı konutların inşasına başladıklarını kaydetti.

“İHTİYACIMIZ OLAN TEK ŞEY İSTİKRAR VE GÜVEN İKLİMİNE SIKI SIKIYA SAHİP ÇIKMAKTIR”

Bir yıl içinde şehirleri yeniden ayağa kaldırmış, depremzede vatandaşları yuvalarına kavuşturmuş olacaklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Tüm bunlarla beraber ülkemizi her türlü afete, tehdide karşı daha güçlü şekilde hazırlayacak çalışmaları da yürütüyoruz. Türkiye’yi, milletimizin her bir ferdini güvenli, huzurlu, müreffeh bir geleceğe kavuşturma yolundaki mücadelesinden alıkoyacak engelleri ve bahaneleri birer birer ortadan kaldırıyoruz. Dünyanın yaşadığı krizlerin önümüze çıkardığı fırsatları değerlendirebilmemiz için ihtiyacımız olan tek şey istikrar ve güven iklimine sıkı sıkıya sahip çıkmaktır. Bunu başarırsak Allah’ın izniyle hedeflerimize ulaşmamızı kimse engelleyemez.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 108 yıl önce “Çanakkale geçilmez” diyerek dünyanın en büyük ordularına göğüslerini siper eden kahramanların aziz hatıralarının yüreklerde tüm canlılığıyla yaşadığını söyledi.

“VERDİĞİMİZ TÜM MÜCADELELERDE ÇANAKKALE KAHRAMANLARINI ÖRNEK ALDIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece Türk tarihini değil, dünya tarihini de değiştiren bu zaferin, milletin en zor şartlarda bile neler yapabileceğinin ispatı olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devrin en büyük deniz ve kara gücünü oluşturan ordularına karşı Nusret Mayın Gemisiyle denizde, Anadolu’nun dört bir yanından gelerek Çanakkale’de saf tutmuş Mehmetçikle karada destan yazdık. Bu mücadelenin dünyada pek az eşi benzeri vardır. Rahmetli Mehmet Akif kalemiyle değil âdeta kalbiyle yazdığı o eşsiz şiirinde bu savaşı; ‘Şu boğaz harbi nedir? Var mı dünyada eşi?/En kesif orduların yükleniyor dördü beşi’ diye anlatıyor. Hiç şüphesiz bu aynı zamanda en büyük insan kaybını yaşadığımız savaşımızdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine Mehmet Akif Ersoy’un “Yaralanmış, tertemiz alnından uzanmış yatıyor/Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor” dizelerinde tarif ettiği bu kayıpların hüznünün hâlâ yüreklerde olduğunu ifade ederek, şunları dile getirdi: “Çanakkale Zaferi milletimize önce millî mücadelemizi verme ve başarıya ulaştırma, ardından bu topraklardaki son devletimiz, Cumhuriyetimizi kurma şevkini aşılamıştır. Ülke ve millet olarak bize son dönemde karşılaştığımız sınamaların üstesinden gelme cesaretini ve azmini veren saiklerin başında da Çanakkale Zaferi geliyor. Terörden sokak olaylarına, vesayet girişiminden darbe teşebbüslerine milletimizin iradesini gasbetmeye yönelik saldırılar karşısında verdiğimiz tüm mücadelelerde Çanakkale kahramanlarını örnek aldık. Bugün de ekonomiden doğal afetlere, tüm bunlara yaşadığımız her sıkıntıda Çanakkale ruhunu hatırlıyor, oradan aldığımız feyzle mücadelemizi yürütüyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı vizyonunu üzerine inşa ettikleri temelin en sağlam taşlarından birinin de Çanakkale’de yedi düvele karşı kazandıkları zafer olduğunu söyledi.

“ECDADA SAYGIMIZIN GEREĞİNİ YERİNE GETİRİYORUZ”

Şu anda bir açık hava müzesinde, Seddülbahir’de olduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve küratör ile ekibine teşekkür ettiğini, dünyada bu tür açık hava müzelerinin nadirattan olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “10 yaşından 100 yaşına kâh ordu olduk kâh tek başına canlar verdik. Her taşına dünya şahit. Yılmadık, yılmayacağız” diyerek, bugün 108 yıl sonra bir kez daha şehitlerin aziz hatıralarını yâd etmek, istiklale ve istikbale olan bağlılıklarını haykırmak için Çanakkale’de olduklarının altını çizdi.

Tarihe saygı duymanın ve hatıraları yaşatmanın, bunların sembolleri olan eserlere sahip çıkmayı gerektirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de Çanakkale Zaferi’ni kazandığımız yerlerdeki şehitliklerimizi ayağa kaldırarak, emanetleri koruyarak, kültürel mirası ihya ederek, ecdada saygımızın gereğini yerine getiriyoruz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki çalışmaları daha derli toplu yürütmek için 2014’te Gelibolu Tarihî Alan Başkanlığını kurduklarını anımsatarak, Çanakkale’de gerçekleştirdikleri çalışmalardan şöyle bahsetti: “Faaliyete geçen Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi, çok sayıda restorasyon projesi, çevre düzenlemesi, kurulan müzeler ve verilen pek çok hizmet sayesinde bölgeyi ecdadın hatırasına yakışır bir görünüme kavuşturduk. Seddülbahir Kalesi restorasyonu da bu çalışmalardan biridir. Valide Turhan Sultan tarafından 3,5 asır önce Boğaz’ın girişinde inşa ettirilen Seddülbahir Kalesi ve karşısındaki Kumkale, Çanakkale Savaşı’nda da önemli rol oynamıştır. Düşmanın ilk saldırdığı ve en son ayrıldığı yer olan bu kalenin açık hava müzesi olarak ziyarete açılmasını fevkalade isabetli görüyorum.”

“ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ BÖLGE İÇİN BİR DESTANDIR”

Geçmişini bilmeyenin geleceği kuramayacağı gerçeğinden hareketle çocukların ve gençlerin Çanakkale Zaferi’ni kazandıkları yerleri mutlaka görmeleri, buradaki manevi havayı teneffüs etmeleri gerektiğine inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalenin restorasyonunda emeği geçenleri kutlayarak teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale’de sadece tarihin emaneti olan eserlere sahip çıkmakla kalmadıklarını, bunun yanında bugün açılışının birinci yılına erişilen 1915 Çanakkale Köprüsü ve Otoyolu başta olmak üzere pek çok eserle şehri ve bölgeyi geleceğe hazırladıklarını anlattı.

Çanakkale Köprüsü’nün öneminden bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sadece şu Çanakkale Köprüsü bölge için bir destandır. Eğer geçmişi hatırlarsak şu Boğaz’ın her iki tarafına zaman olurdu geçemezdik, zaman olurdu 24 saati bulurdu. O sıkıntıları yaşadık, bunları iyi biliriz. Yine burada, Çanakkale şehitlerini anmaya geldiğimiz zaman arabalılarla vesaire geçebilene aşk olsun. Geçerdik, geçemezdik… Öyle günler yaşadık. Ama şimdi artık köprümüzle bunların hepsi ortadan kalktı. Tasarımı ve mühendisliğiyle abide bir eser olarak ülkemize kazandırdığımız 1915 Çanakkale Köprümüzle Marmara Bölgemizi çepeçevre saran otoyol ağını birleştirdik. Daha önce saatler süren yolculuğu 6 dakikaya indirdiğimiz bu köprümüzü 1 yılda 2 milyona yakın araç kullandı. Böylece, ülkemizin en yoğun insan ve yük hareketliliğine sahip bölgesine asırlar boyunca hizmet edecek bir soluk borusu kazandırdık. Marmara Denizi’nin iki yakasını, İstanbul Boğazı’ndaki üç köprü ve bir tünel yanında Çanakkale Boğazı’ndaki bir köprüyle birleştirerek, bölgede oluşturduğumuz potansiyelin somut sonuçlarını şimdiden alıyoruz.”

“TÜRKİYE’Yİ GELİŞTİRECEK, HEDEFLERİNE YAKLAŞTIRACAK OLAN BU YATIRIMLARDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dar bir alana sıkışan ekonomik, ticari ve turistik hareketliliğin geniş bir sahaya yayılmaya, ülkenin tamamına katma değer kazandırmaya, millete iş ve istihdam olarak yansımaya başladığını belirterek, Gelibolu-Eceabat Bölünmüş Yol Projesi’nin bölgenin ulaşım altyapısı standartlarını daha da yükselteceğini kaydetti.

Çanakkale’nin Avrupa yakasında tarihî yarımadaya ulaşımı kolaylaştıracak 47,5 kilometrelik bu projenin tamamlanan 32 kilometresini bugün hizmete açtıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yolla beraber biri 2 bin 560 metrelik, biri 644 metrelik, biri bin 355 metrelik, biri 792 metrelik olmak üzere toplamda 5 bin 351 metre uzunluğunda 4 tünelin de açılışını bugün yapıyoruz. Havsa’dan Çanakkale’ye uzanan güzergâhın önemli bir parçası olan bu yol, ulaşımı 45 dakikadan 25 dakikaya düşürerek, tarihî alana giden ziyaretçilere büyük kolaylık sağlayacaktır. Projenin inşasında, bölgenin tarihî, arkeolojik ve tabii dokusunun korunmasına özel hassasiyet gösterilmiştir. Bu yol sayesinde ülkemiz vakitten ve akaryakıttan yılda 161 milyon lira tasarruf edecek. Ayrıca karbon emisyonunda 4 bin 500 tona yakın azaltım sağlayacaktır. Hep söylediğim gibi Türkiye’yi geliştirecek, büyütecek, hedeflerine yaklaştıracak olan işte bu yatırımlardır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 20 yılda ülkeye kazandırdıkları eserlerin her birini Cumhuriyet’in yeni asrı için hazırladıkları Türkiye Yüzyılı vizyonuna giden yapı taşları olarak gördüklerini dile getirerek, “Şimdi bu altyapı üzerinde daha büyük hedefler, daha büyük zaferler için ileri atılmanın eşiğindeyiz. Ecdadın emanetine işte böyle sahip çıkılır. Ecdadın aziz hatırası işte böyle yaşatılır. Ecdada işte böyle layık olunur” ifadelerini kullandı.

Gelibolu-Eceabat yolunun ülkeye, bölgeye, şehre, şehitliklere gelecek ziyaretçilere hayırlı olmasını dileyerek, yapımında emeği geçenleri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çanakkale Zaferi’mizin 108. yıl dönümünde tüm şehitlerimize ve gazilerimize, onlarla birlikte depremlerde ve sellerde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Rabb’im ülkemizi her türlü düşmandan, her türlü afetten, her türlü kaza ve beladan muhafaza eylesin diyorum” diye konuştu.

TAHIL KORİDORU ANLAŞMASI UZATILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine son vermeden önce Birleşmiş Milletler ile birlikte geçen temmuz ayında imzalanmasını sağladıkları Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’yla ilgili bir gelişmeyi dünya kamuoyuyla paylaşmak istediğini belirterek, şunları söyledi: “Rusya ve Ukrayna’nın esir takaslarıyla birlikte savaştan sonraki en önemli uzlaşma konusu olan Tahıl Koridoru Anlaşması’nın süresi bugün itibarıyla bitiyordu. Her iki tarafla da yaptığımız görüşmeler sonunda 19 Mart’ta bitecek olan anlaşma süresinin uzatılmasını sağladık. Bugüne kadar 800’den fazla gemiyle 25 milyon ton tahılın dünya piyasalarına sevkini sağlayan bu anlaşma, küresel gıda tedarikinin istikrarı bakımından hayati öneme sahiptir. Anlaşmanın bir kez daha uzatılması konusunda gayretlerini esirgemeyen Rusya ve Ukrayna tarafları ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne teşekkür ediyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, otobüsle geldiği Seddülbahir Kalesi girişinde kendisini bekleyen vatandaşları selamladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, otobüsü durdurarak vatandaşlarla hatıra fotoğrafı çektirdi, çocuklara hediye dağıttı. Dışarıda kalan vatandaşları da tören alanına davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kadını da törene götürmek için otobüse aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından Gelibolu-Eceabat Devlet Yolu açılışının yapıldığı alana canlı bağlantı gerçekleştirildi. Burada bulunan Karayolları Genel Müdürü Abdülkadir Uraloğlu ile konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteği üzerine yol güzergâhının videosu gösterildi.

İki gidiş, iki geliş şeklinde olan yol güzergâhının 32,5 kilometre olduğunu, bu güzergahın yolu yarı yarıya kısalttığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, projenin yeşil bir proje olduğuna dikkati çekerek, katılımcılara, “Nasıl, beğendiniz mi?” diye sordu. Katılımcılar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a alkışlarla karşılık verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla alanda bulunan katılımcılar kurdele kesmek suretiyle yolun açılışını gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra protokol ile Seddülbahir Kalesi’nin açılış kurdelesini kesti. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, açılışta dua etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki makas ve kurdelelerin katılımcılarda kalmasını istedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun da konuşma yaptığı programa, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler de katıldı.

HABER BURADA

DÜNYA