Connect with us

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hem altyapı hem demokrasi bakımından ülkemizin 81 vilayetini eşit hâle getirdik”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batman’da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, ülke genelindeki bürokratik oligarşiyi kırdıkları gibi, terör örgütünün bölge insanları üzerinde kan ve zulümle kurduğu vesayeti de paramparça ettiklerini belirterek, “Hem altyapı hem demokrasi bakımından ülkemizin 81 vilayetini eşit hâle getirdik” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batman’da Avukat Sedat Özevin Caddesi üzerinde gerçekleştirilen toplu açılış törenine katılarak, bir konuşma yaptı.

Konuşmasına Batmanlıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun bir aradan sonra Batmanlılarla tekrar bir araya gelmenin mutluluğu içinde olduğunu söyledi.

Batmanlılarla yüz yüze buluşmaktan, sevgi dolu yüreklerinin sıcaklığını hissetmekten memnuniyet duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, sizi Allah için seviyoruz. Sizin de bizi aynı hissiyatla sevdiğinizi biliyoruz. Rabbim uhuvvetimizi ve muhabbetimizi daim eylesin” diye konuştu.

ILISU BARAJI VE HİDROELEKTRİK SANTRALİ

Batman’da ilk olarak dünya çapında bir proje olan Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali’nin açılışını yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dicle Nehri’ne takılan gerdanlıkların en büyüğü olan bu eserin, sulama tesisleriyle Batman ile Diyarbakır, Mardin, Siirt ve Şırnak topraklarına bereket dağıtacağını ifade etti.

Santralde üretilecek elektriğin Türkiye’nin enerji ihtiyacının karşılanmasına önemli katkı sağlayacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Batman’ı bu yatırımdan mahrum bırakmak için hem dışarıda hem içeride nice kirli ve karanlık kampanyalar yürütüldü. Hamdolsun bu engellerin hepsini de aşarak işte bugün Batman’ı bu hizmete kavuşturduk” ifadelerini kullandı.

Sadece Ilısu ile yetinmediklerini, yapımı tamamlanan kamu yatırımlarının ve organize sanayi bölgesindeki fabrikaların da resmi açılışlarını yapacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 432 derslikli 26 okulu, 400 öğrenci kapasiteli 2 pansiyonu, 2 spor salonunu ve 50 yataklı öğretmen evini de hizmete açacakları bilgisini verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta, eğitim araştırma hastanesi statüsündeki 440 yataklı yeni kadın doğum ve çocuk hastalıkları hastanesini, Sason Devlet Hastanesi’nin 50 yataklı ilave binasını, Kozluk’ta aile hekimliği, sağlıklı yaşam merkezi, aile sağlığı merkezi, 112 Acil İstasyonu, ağız ve diş sağlığı merkezinden oluşan sağlık külliyesini, Hasankeyf’te 25 yataklı hastaneyi, merkez Gercüş ve Beşiri’de çeşitli sağlık birimlerini resmen bugün hizmete açacaklarını dile getirdi.

“RAMAN DAĞI’NA 6 BİN DEKARLIK OSB”

“Biz sizin için varız. Batman’a kazandırdığımız 15 bin seyirci kapasiteli stadyumumuzun da aralarında bulunduğu spor yatırımlarının resmî açılışlarını buradan yapıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batman İl Halk Kütüphanesi ile çeşitli kurumların hizmet binalarının açılışlarını da buradan gerçekleştirdiklerini aktardı.

Bölgenin önemli gelir kaynaklarından olan fıstık üretimini yaygınlaştırmak için 12 bin hektarlık alanda yürütülen menengiç aşılaması çalışmaları ile çok sayıda tarım ve hayvancılık projesinin açılışını yaptıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yatırım ve üretimle büyüyen Türkiye fotoğrafının en güzel örneklerinden biri de Batman Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yapımı tamamlanarak hizmete giren 36 fabrikayı da bugün açıyoruz. Buradan resmi açılışlarını yaptığımız, yaklaşık 500 milyon liralık bir yatırımla hayata geçirilen bu fabrikalar sayesinde şehrimize 4 bin ilave istihdam sağlanmıştır. Hani işsizlik diyoruz ya… İşte bak, bununla birlikte işsizliğin belini kırıyoruz. Batman Organize Sanayi Bölgesi tamamen dolduğu için Raman Dağı tarafında 6 bin dekarlık alanda yeni bir organize sanayinin kuruluşuna da başladık. Huzur ve güven iklimine kavuşan Batman’ın hızlı yükselişini takdirle izliyor, gereken her türlü desteği veriyoruz. 20 yıl önce Batman’a geldiğimde nasıl bir Batman vardı ama bugün nasıl bir Batman var? 20 yıl öncesinin Batman’ı ile bugünkü Batman’ı şöyle yan yana getirdiğimizde o günleri yaşayan hanım kardeşlerim, beyefendiler nereden nereye. Daha da iyi olacak.”

“7 DÜVELE AYNI SİPERDE KARŞI KOYDUK”

Toplam yatırım bedeli 1 milyar lirayı geçen tüm bu kamu ve özel sektör projelerinin Batman’a hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanlıkları, kurumları, özel sektörü, mühendisinden işçisine yatırımların şehre kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik etti.

Batman’ın tıpkı çevresindeki Diyarbakır, Muş, Bitlis, Siirt, Mardin gibi yıllarca terör örgütünün zulmü altında acılar çektiğini, kayıplar verdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin demokrasi ve kalkınma tarihindeki sıkıntılara baktığımızda karşımıza hep tek parti döneminin millete ve milletin değerlerine düşman faşizminin ayak izleri çıkmaktadır. Hâlbuki hangi kökenden, hangi meşrepten olursa olsun bu topraklarda bin yıldır kardeşçe yaşayan insanlar olarak ‘dinü devlet, mülkü millet’ anlayışıyla vatanımıza yönelik her türlü saldırıya birlikte karşı koyduk” dedi.

“İlayi kelimetullah uğrunda gerektiğinde gözlerimizi kırpmadan, canlarımızı feda ederek, birbirimizin kollarında son nefesimizi verdik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sultan Alparslan Anadolu’yu fethederken aynı saflardaydık. Selahaddin Eyyübi Haçlılarla mücadele ederken ardından kol kola yürüdük. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethederken surlara birlikte tırmandık. Yavuz Sultan Selim Mısır’a yürürken çölde aynı kırbadan hep birlikte su içtik. Çanakkale’de üzerimize yüklenen 7 düvele aynı siperde karşı koyduk. Milli mücadeleyi birlikte zafere ulaştırdık. Fabrikalarda, inşaatlarda, tarlalarda yan yana çalıştık. Görüldüğü gibi biz bu toprakları hep kanımızla, hep alın terimizle birlikte yoğurarak vatan yaptık. Ne zaman ki ülkede ipler tek parti zihniyetinin eline geçti işte o vakit hep birlikte sıkıntı çekmeye başladık. Gücünü bu kadim toprakların insanlarının birliğinden, beraberliğinden, kardeşliğinden alan gönül zenginliğimizi ve refah kaynaklarımızı tek parti faşizmi yok etmeye çalıştı. Bu çabaların yol açtığı tahribat farklı tezahürlerle hepimizi etkiledi. Ülkenin başına bir felaket gibi çöken bu zihniyete karşı milletin safında yer alanlar çeşitli bahanelerle ve darbelerle susturuldu.”

“İNKÂR VE ASİMİLASYON POLİTİKALARI, BÖLGEDE HİÇBİR ZAMAN HUZURU VE GÜVENLİĞİ SAĞLAYAMADI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Başbakan Adnan Menderes’ten itibaren sandıkta kazanılan zaferlerin çoğunun darbe duvarlarına çarptığını söyledi.

Tek parti faşizminin yürüttüğü ret, inkâr ve asimilasyon politikalarının bölgede hiçbir zaman huzuru ve güvenliği sağlayamadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama şimdi karşıma bakıyorum, elhamdülillah, şu Batman’ın zenginliğine, coşkusuna, birliğine ve beraberliğine bak” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra alanlardakilerle “Tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Hep birlikte Allah’ın izniyle zafere yürüyeceğiz” dedi.

Bütün yanlış uygulamaların, bölgede terör örgütlerinin zemin bulmasına yol açan zehirli bir iklimin gelişmesine yol açtığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bölgede yaşanan sıkıntıları çözemeyenler, özellikle de 1980 sonrası baskıyla, tehditle, işkenceyle, hak ve hukuklarını hiçe saydıkları insanları yerlerinden ederek sorunu daha da büyüttüler. Bunun yanında uzunca bir süre bölge insanını sefalete, yokluğa, yoksulluğa mahkûm edecek ihmaller yaşandı. Hükümete geldiğimizde işte böyle bir Türkiye, işte böyle bir bölge fotoğrafıyla karşı karşıyaydık. Hemen kolları sıvadık. İlk iş olarak insanların zihin ve gönül dünyalarında baskıyla ve zulümle özdeşleşmiş olan olağanüstü hali biz kaldırdık. Ardından tarihimizin en büyük yatırım seferberliğini başlattık. Türkiye’nin 81 vilayetinin tamamını da aynı seviyede eğitim, sağlık, ulaşım, enerji, adalet, spor gibi, kamu altyapılarıyla donattık. Böylece köyünde, ilçesinde, ilinde, hayatını sürdüren vatandaşlarımızın temel hizmetlerden faydalanabilmek için İstanbul’a, Ankara’ya veya benzeri yerlere gitmek zorunda kalmasının önüne geçtik.”

“ÜNİVERSİTE SAYISINI 206’YA ÇIKARDIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batman’a üniversite açarak Batmanlı gençlerin kendi memleketlerinde eğitim almasını sağladıklarını söyledi.

İktidara geldiklerinde ülkede 76 üniversite olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama geldikten sonra bu üniversite sayısını nereye çıkardık? 206’ya çıkardık. 76 üniversite nere, 206 üniversite nere? İnsanlarımızı cehalete ve onun yol açtığı sefalete mahkûm eden zihniyetin en büyük kozunu elinden aldık. İşte Batman Üniversitesi bunlardan biridir” diye konuştu.

Son 19 yılda Batman’a yapılan yatırımlara da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yatırımların bedeli ne kadar biliyor musunuz? 16 milyar liralık yatırım yaptık. Şehrimize neler kazandırdığımızı şöyle özetin özeti mahiyetinde bir hatırlatayım. Eğitimde 4 bin 514 yeni derslik inşa ettik. Yükseköğrenim öğrencileri için 2 bin 374 kişi kapasiteli yurt binaları açtık. Bugün resmi açılışını yaptığımız 15 bin seyirci kapasiteli stadyumun da aralarında olduğu 39 spor tesisi yaptık. Sosyal yardımlarda, şehrimizdeki ihtiyaç sahipleri için toplam 4,2 milyar lira tutarında kaynak aktardık. Sağlıkta 8 hastaneden oluşan toplam 41 sağlık tesisinin yapımını süratle tamamladık ve hizmete açtık. Şehrimize şimdi ne yapıyoruz? 500 yataklı hastanemizin de ihale süreci başladı. TOKİ kanalıyla, Batman’da son 19 yılda 5 bin 392 konutu tamamladık, 960 konutun da yapımı devam ediyor.”

Batman’da 3 millet bahçesi projesi olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski stat yerine inşa ettikleri millet bahçesinin açılışını Dünya Çevre Günü’nde gerçekleştirdiklerini, Tarihi Hasankeyf Millet Bahçesi Projesi’nin de çalışmalarının devam ettiğini söyledi.

“BİZ ESER ÜRETİRİZ”

Tilmerç Mahallesi’ndeki millet bahçesinin proje çalışmalarının tamamladığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecek ay içerisinde ihalesinin yapılacağını bildirdi.

İktidara geldiklerinde Batman’da 13 kilometre bölünmüş yol olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki biz ne yaptık? Buna 149 kilometre ilave ederek bu yolun uzunluğunu 162 kilometreye çıkardık. Biz buyuz, biz hizmet ehliyiz, biz eser üretiriz. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri” diye konuştu.

Yapımı süren Batman-Hasankeyf yolunu gelecek yıl, Kozluk-Baykan-Van hududu yolunu ise 3 yıla kadar tamamlayacaklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Batman Havalimanı’nın terminal binasını yıllık 2 milyon yolcu seviyesine çıkardık. Batman’da 293 bin dekar zirai arazinin sulanmasına hizmet edecek ve yıllık 483 milyon kilovatsaat enerji üretimi olan Batman Barajı’nı tamamlayarak hizmete aldık. Zilek Su Kaynaklarını, Ilısu Barajı dışına alarak Batman şehir merkezinin 2050 yılına kadar olan içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılanmasında kullanılabilir duruma getirdik. Batman Çayı’nın ıslah çalışmalarında sonlara geliyoruz. Son 19 yılda Batmanlı çiftçilerimize toplam 1 milyar lira tutarında tarımsal destek verdik. Şehrimizi doğal gazla buluşturduk mu? İnşallah yakında Beşiri ve Kozdağ, 2 yıla kadar da Gercüş, Hasankeyf ve Sason’a doğal gaz arzı sağlamış olacağız.”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’e talimat veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu işi daha da hızlandırman lazım. Buraya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızı da getirdim, çünkü bu işlerin hızlanması gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bu yatırımları daha da artırarak devam ettirmekte kararlıyız” dedi.

“HAK VE ÖZGÜRLÜK ALANLARINI GENİŞLETTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgeyi ve şehri her alanda en gelişmiş altyapı yatırımlarıyla buluştururken vesayete karşı yürütülen mücadelede mesafe katettikçe milletin tüm fertleri gibi burada yaşayan vatandaşların da hak ve özgürlük alanlarının genişletildiğini vurguladı.

Batı’nın kendileri için “Sessiz devrim yaptı” dediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürtçe konuşmanın, türkü söylemenin, okumanın, yazmanın suç olmaktan çıkartılması başta olmak üzere asırlık tüm sorunları çözecek adımları attıklarına dikkati çekti.

Anayasa’dan kanunlara kadar tüm mevzuatı, uygulama ve anlayışları hak ve adalet temelli bir dönüşüme tabi tuttuklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülke genelindeki bürokratik oligarşiyi kırdığımız gibi terör örgütünün buradaki insanlarımız üzerinde kanla ve zulümle kurduğu vesayeti de paramparça ettik. Hem altyapı hem demokrasi bakımından ülkemizin 81 vilayetini de eşit hale getirdik. Yaptıklarımızın en yakın şahidi sizlersiniz” ifadelerini kullandı.

“BU ÖRGÜT EN ÇOK KÜRT KARDEŞLERİMİN KANINI DÖKTÜ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi büyüttükçe, milletin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini güçlendirdikçe birilerinin de bundan rahatsız olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna rağmen biz yolumuza devam ettik. ‘Çözüm Süreci’ diye akıllarda kalan son bir hamleyle Türkiye’yi terör örgütünün tasallutundan tamamen kurtaracak bir adım daha attık. Amacımız artık bu meseleyi ülkenin gündeminden ebediyen çıkartıp hep birlikte tüm enerjimizi ve vaktimizi asıl hedeflerimize yöneltmemizi sağlamaktı. Her türlü riski göze alarak, her türlü tenkidi göğüsleyerek başlattığımız bu samimi süreç, terör örgütünün silahı ve kan dökmeyi seçmesi sebebiyle sonuçsuz kaldı. Kısa süre önce bölücü örgütün elebaşıları tarafından yapılan itiraflar bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor. Bizzat terör örgütü yöneticileri, Avrupa’daki kimi çevreler başta olmak üzere, dışarıdan kendilerine çözümü reddetmeleri, çatışmayı yeniden başlatmaları konusunda yoğun baskılar yapıldığını söylüyor. Terör örgütü hiçbir gerekçesi kalmadığı halde ısrarla şiddeti seçen tavrıyla bu topraklarla, bu topraklarda yaşayan insanlarla aslında hiçbir bağının olmadığını ispatlamıştır. Parayı verenin dilediği gibi kullandığı, dilediği yere saldırttığı, dilediği şekilde yönlendirdiği bu örgüt, en çok benim Kürt kardeşlerimin kanını döktü, en büyük bedeli Kürt kardeşlerimize ödetti.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim dinimde Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, böyle bir ayrım var mı? Ama bu PKK’nın, HDP’nin, bunların dini imanı yok. Bunları iyi bilmemiz lazım. Biz sizi sadece ve sadece Allah için seviyoruz, ayrım asla istemiyoruz” şeklinde konuştu.

“BU AZGIN VE SAPKIN GÜRUHUN DEVRİ ARTIK SONA ERMEKTEDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de hareket alanı kalmayan terör örgütü PKK’nın şimdi de Kuzey Irak’ı ve Suriye’yi karıştırmaya çalıştığına dikkati çekerek, şunları söyledi: “Kuzey Irak’taki meşru yönetime bile saldıracak kadar gözü dönen bu azgın ve sapkın güruhun devri artık sona ermektedir. Bay Kemal çıktı, ne diyor? Eğer gelirse ne yapacakmış, Kandil’i yerle yeksan edecekmiş. Bay Kemal, sana bu millet bu devleti teslim eder mi? Bu HDP’ye, İYİ Parti’ye bu devlet teslim edilir mi? Biz biriz, beraberiz, hep birlikte inşallah Türkiye’yiz. İnşallah ne Türkiye’nin ne de bölgenin geleceğinde bu örgütün yeri yoktur, olmayacaktır.”

AK Parti teşkilatlarından, özellikle kadınlar ve gençlerden 2023’teki seçimlere kadar kapı kapı dolaşma, gayret gösterme sözünü alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimden zaferle çıkacaklarını vurguladı.

“TÜRKİYE, DİMDİK AYAKTA DURDUKÇA SİNSİ VE ALÇAK HESAPLARI OLANLARIN ÖFKESİ KABARIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Esasen ülkemizin son 8 yılında yaşadığı her badire, örgütü üzerimize salan, aynı kaynaklardan beslenen kin, nefret, husumet dalgalarının eseridir. Türkiye, uğradığı saldırılara karşın devleti ve milletiyle dimdik ayakta durdukça bölge üzerinde sinsi ve alçak hesapları olanların bize olan öfkesi kabarıyor” diye konuştu.

Bölgede ve dünyada yaşanan haksızlıklara, adaletsizliklere, zulümlere “One minute” dedikçe kurulan tuzakların sayısının da çapının da arttığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Biz yeminli Türkiye düşmanlarının ülkemizdeki piyonları olan PKK’lılara, FETÖ’cülere, sivil toplum mensubu veya diplomat görünümlü ajanlara, siyasetçi kılıklı etki elemanlarına posta koydukça daha da kuduruyorlar. Sen kimsin ya, 10 tane büyükelçi çıkmış bize akıl vermeye çalışıyor. Maalesef bunlara en büyük desteği de içimizdeki birileri veriyor. Soruyorum sizlere, bu ülkede CHP diye bir parti ve o partiyi yönetenlerin kendi kafalarına göre belirledikleri politikaları mı var? Bu ülkede HDP diye bir parti ve o partiyi yönetenlerin kendi iradeleriyle belirdikleri politikaları mı var? Madem öyle asıl şu soruya cevap bulmamız lazım, Kürt kardeşlerimize yapılan en büyük zulümlerin altında imzası olan partiyle, Kürt kardeşlerimizin ismini istismar eden bir partiyi acaba hangi güç bir araya getirmiş olabilir? Bu soruya verilen samimi ve dürüst cevap, Türkiye’nin son 8 yılında yaşadıklarının sebebini de ortaya koyacaktır. Bu cevabı biz biliyoruz, sizler de biliyorsunuz. Bu senaryoyu yazıp sahneye koyanlar da zaten kendilerini gizleme gereği duymuyor. Öyleyse bize düşen görev, tıpkı bin yıldır olduğu gibi bugün de tek yürek ve tek bilek olarak, kardeşliğimizi güçlendirerek oynanan bu kirli oyunu bozmaktır.”

“BİRLİĞİMİZE, BERABERLİĞİMİZE, KARDEŞLİĞİMİZE ÇOK SIKI SARILACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi ve bölge insanımızı PKK’nın silahlı tasallutundan kurtardık, inşallah bu örgütün kuklası olan HDP’nin siyasi tasallutundan da kurtaracağız. Çevremizde kurulan kanlı tezgahın gerisindeki hain niyetleri artık daha iyi görüyoruz. Biliyoruz, geçmişte Irak’ta, yakın zamanda Afganistan’da, halen Suriye’de yaşanan yıkımlar devletimizin bütünlüğünün ve gücünün, milletimizin birliğinin ve ferasetinin ne kadar önemli olduğunu hepimize tekrar tekrar hatırlatmaktadır” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Allah’ın yardımı, milletin desteği, mazlumların duasıyla Türkiye’nin 2023 imtihanını da başarıyla geride bırakarak dosta güven, düşmana korku vermeyi sürdüreceğini vurgulayarak, “Bir daha bu ülkeyi yoksulluğun, terörün, zulmün pençesine bırakmamak, milletimizin boynunu eğdirmemek için birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize çok sıkı sarılacağız” ifadesini kullandı.

Batman’ın da bu kutlu mücadelenin en ön safında yer alacağına yürekten inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün açılışı yapılan eser ve hizmetlerin şehre hayırlı olması temennisinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 36 fabrika ve şehir stadyumu ile yapımı tamamlanan diğer projelerin açılış kurdelesini kesti.

Kurdele kesimine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Batman Valisi Hulusi Şahin ve çocuklar da eşlik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra Batman Valiliğini ziyaret etti.

Dünya

“Türkiye’yi bölgesel ve küresel bir ağırlık merkezi hâline getirmek için her imkânı değerlendiriyoruz”

Genç gazeteciler Ankara

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yurt Dışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye’yi bölgesel ve küresel bir ağırlık merkezi hâline getirmek için her imkânı değerlendiriyoruz. Uluslararası sistemde çeşitlenen ve artan bölgesel bloklar karşısında her yapı ve aktörle fırsat pencerelerini açık tutmaya çalışıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından düzenlenen Yurt Dışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödül Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Ödül alan firmaları ve temsilcilerini tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, firmalarla birlikte işçisinden mühendisine, yöneticisine kadar emeği geçenleri kutladı.

Türkiye’nin en güçlü olduğu alanların başında müteahhitlik sektörünün geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhitlik listesinde ülkemiz 43 firmayla temsil ediliyor. Yine dünyanın en büyük 225 teknik müşavirleri listesinde 8 firmamız bulunuyor. Firma sayısı itibarıyla Çin Halk Cumhuriyeti’nden sonra 2. sıradayız. Gelir sıralamasına göre ise ilk 8 ülkeden biriyiz” ifadesini kullandı.

Bu sene proje gelirlerinden Türk firmalarının aldığı payda kısmi bir düşüş olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu düşüşün gelecek yıllarda süratle telafi edileceğine inandığını belirtti.

“TÜRK ŞİRKETLERİNİN YAKALADIKLARI İVMEYİ KORUMASINI ÇOK KIYMETLİ BULUYORUZ”

Türkiye’yi büyüklüğüne, uluslararası konumuna ve saygınlığına yaraşır çizgide temsil eden müteahhitler ve müşavirlik firmalarıyla iftihar ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sektörün dünyadaki başarısı, Türk ekonomisi ve insan kaynağının uluslararası alanda ne denli güçlü olduğunu gösteriyor. Bu başarının, mevcut ekonomik konjonktürde gelmesi daha da anlamlıdır. Koronavirüs salgınıyla beraber global ekonomide bozulan dengelerin hâlen yerli yerine oturmadığını görüyoruz. Son 70 yılın zirvelerini gören enflasyonun sorun olmaktan çıkmasının biraz daha zaman alacağı anlaşılıyor. Kuzeyimizdeki savaşın olumsuz etkilerini henüz aşamadan İsrail’in Gazze’ye saldırıları sebebiyle artan gerilim, ciddi bir endişe kaynağı olmayı sürdürüyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afrika’dan Asya’ya dünyanın farklı coğrafyalarında hemen her gün yeni bir krizle, yeni bir siyasi istikrarsızlıkla veya çatışmayla karşılaşıyoruz. Tüm bunların ülkeleri korumacılığa ve yeni yatırımlar noktasında aşırı ihtiyatlı davranmaya ittiğinin farkındayız. Avrupa’nın da aralarında olduğu birçok gelişmiş ekonomi, büyüme beklentilerini düşürmekte, büyüme oranlarını aşağı doğru revize etmektedir. Karşılaştıkları tüm bu zorluklara rağmen Türk şirketlerinin yakaladıkları ivmeyi korumasını çok kıymetli buluyoruz. Sizlerin şahsında tüm şirketlerimize, tüm girişimcilerimize, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum” diye ekledi.

“RAKAMLAR, ÜLKEMİZİN BU ALANDAKİ BAŞARISINI AÇIKÇA ORTAYA KOYMAKTADIR”

Türk ekonomisinin lokomotif sektörlerinden olan inşaat sektörünün, ülkedeki ideolojik çevrelerin haksız eleştirilerine maruz kaldığını ve kalmaya devam ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tenkit sınırlarını aşan, neredeyse düşmanlık derecesine varan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bakınız bugüne kadar inşaat sektörünün gelişmesine, büyümesine yönelik her adımımız ‘israf’ yaftası vurularak itibarsızlaştırılmaya çalışıldı” dedi.

Müteahhitlik firmalarının özellikle yurt dışında yazdığı başarı hikâyesinin ısrarla görmezden gelindiğine ve yok sayıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Havalimanlarından otoyollara, hükûmet binalarından prestij projelerine kadar her alanda yapılan devasa işlerle ilgili tek bir takdir cümlesi kurulmadı. Oysa biraz ekonomi bilseler, biraz dünyayı tanısalar inşaat sektörünün ne derece kritik bir konuma sahip olduğunu anlayabilirler” değerlendirmesinde bulundu.

İnşaat alanındaki her hamlenin 250’den fazla alt sektörü etkilediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece ülkemizde 6 milyon insan doğrudan ve dolaylı olarak bu sektörden geçimini sağlıyor. Firmalarımızın yurt dışında aldığı işler hem ülkemize döviz kazandırmakta hem de Türkiye’nin marka değerini yükseltmektedir. Rakamlar, ülkemizin bu alandaki başarısını açıkça ortaya koymaktadır. Türk inşaat sektörü, yurt dışı faaliyetlerine 1972 yılında başladı. Aradan geçen 52 yıllık sürede firmalarımız 137 ülkede, 515 milyar dolar değerinde 12 bin 277 proje üstlendi. 2005 yılında toplam üstlenilen proje bedelinde ilk defa 10 milyar doları aştık. 2012, 2013 ve 2021 yıllarında 32 milyar dolarlık proje tutarlarıyla bu alanda rekor kırdık.”

“ÖNÜMÜZDE HÂLEN KEŞFEDİLMEYİ BEKLEYEN ÇOK BÜYÜK BİR POTANSİYEL VAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “2023 yılında ise Rusya-Ukrayna çatması gibi tüm dünyayı etkileyen sorunlara rağmen yıllık proje büyüklüğü, 28 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2000’li yılların başında ortalama proje bedeli 21 milyon dolar iken 2023 yılında bu rakam 65 milyon dolara ulaştı. Yani her alanda, her başlıkta çok ciddi ilerlemeler kaydettik. Yılmadan, yorulmadan, engellere aldırmadan çalışarak bugünlere geldik. İnşallah bunları çok daha yukarılara taşıyacağız. Sektörün geleceğiyle ilgili tahminler bu noktada umutlarımızı artırıyor. En büyük 250 müteahhitlik firmasının toplam uluslararası gelirleri 2002 yılında 106,5 milyar dolar seviyesindeydi. 2023 yılında bu tutar 430 milyar dolar sınırına geldi. 2030’larda bunun 750 milyar dolara çıkması bekleniyor. Önümüzde hâlen keşfedilmeyi bekleyen çok büyük bir potansiyel var.”

Her yıl büyüyen bu pastadan Türk şirketlerinin de hak ettikleri payı alacağına inandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunun bilinmesini isterim, sizlerin başarısı ülkemizin başarısıdır. Yurt dışındaki başarılarınızla sadece ekonomimize değil ülkemizin dünya üzerindeki itibarına da büyük katkılar sağlıyorsunuz. Biz de hükûmet olarak her ihtiyacınızda, her meselenizde sizin yanınızda olmaya gayret gösteriyoruz. İş adamlarımızın, müteahhitlerimizin, girişimcilerimizin meselelerini, yaptığımız görüşmelerde sık sık dile getiriyor ve çözüm arıyoruz. İnşallah bundan sonra da sizin yanınızda olmaya devam edeceğiz” dedi.

“EKONOMİDEN DIŞ POLİTİKAYA GENİŞ BİR YELPAZEDE DEVRİM NİTELİĞİNDE ADIMLAR ATTIK”

Müteahhitlik firmalarının bu başarılarının aslında Türkiye’nin itibarını, gücünü, vizyonunu, dış politikadaki başarısını net biçimde ortaya koyduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Son 22 yılda ekonomiden dış politikaya geniş bir yelpazede devrim niteliğinde adımlar attık, atıyoruz. Rahmetli Menderes’in başlattığı, merhum Özal’ın bir üst aşamaya taşıdığı dış politika ufkunu daha da ilerletmenin gayretindeyiz. Burada öncelikle şu tespiti yapmamız gerekiyor, Türk dış politikası uzun yıllar içe dönük, tabiri caizse idareimaslahatçı bir karaktere sahipti. ‘Risk almayalım, kimseyi ürkütmeyelim, belli aktörlerle aman karşı karşıya gelmeyelim’. Bu anlayış kendi yakın coğrafyasını ilgilendiren meselelerde dahi Türkiye’yi uzun yıllar tribünlere mahkûm etti. Bu içe kapanıklığın faturasını ekonomi, dış ticaret ve yatırımlar başta olmak üzere birçok başlıkta ödedik. Hâlen de ödüyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’den itibaren dış politikada köklü bir paradigma değişikliğine gidildiğini, tarih, kültür ve medeniyet birikimine hak edilen ağırlığı vermeye çalıştıklarını söyledi.

Komşularla ilişkilerin farklı mekanizmalarla güçlendirildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk Devletleri Teşkilatı vasıtasıyla kardeşlerimizle iş birliğimizi perçinledik. Pek çok bölgesel ve uluslararası kuruluşla ortaklıklar tesis ettik. Afrika Açılımı’ndan Latin Amerika Açılımı’na ve Yeniden Asya Girişimi’ne kadar daha önce sınırlı varlık gösterdiğimiz bölgelerle yeni köprüler kurduk. Tüm bu açılımların meyvelerini hamdolsun her alanda topladık” diye konuştu.

“MİLLÎ GELİRİMİZ TARİHİMİZDE İLK KEZ 1,1 TRİLYON DOLARI AŞTI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatı 7 kat artışla 256 milyar dolara çıkardıklarına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nereden nereye? Öyle ki bugün Türk ürünlerinin girmediği neredeyse hiçbir ülke kalmadı. Turizmde göreve geldiğimizde 13 milyon turist sayısından 56,7 milyon turist rakamına ulaştık. Son 20 yılda ekonomimiz ortalama yüzde 5,4 büyüdü. Millî gelirimiz tarihimizde ilk kez 1,1 trilyon doları aştı. Artık trilyonu konuşuyoruz. Neredeydik, bakın şimdi neredeyiz? Uluslararası yatırımlarda 270 milyar dolar sınırına yaklaştık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde biraz önce de ifade ettim, göz kamaştıran bir başarı yakaladık. Her kıtayla, hemen her ülkeyle ekonomik ilişkilerimizde katbekat artış yaşandı. Dış misyonlarımızın sayısını da buna göre yükselttik. Bugün 261 yurt dışı temsilcilikle dünyanın en geniş 3. ağına sahip ülkesiyiz. Buna benzer başarı örneklerini daha da çoğaltabiliriz” dedi.

“TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKADA KENDİNE YENİ ROTALAR KEŞFETMESİ TAKDİR EDİLECEK BİR ÇABADIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış politikada tüm bu açılımları yaparken, çok sık eleştirilere maruz kaldıklarını, hiçbir temeli olmayan eksen kayması tartışmasının da bunlardan biri olduğunu söyledi.

“‘Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor’ iftirası bunlardan biriydi. ‘Avrupa’yla köprüleri atıyoruz’ paranoyası bunlardan biriydi” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha bunun gibi nice haksız, tamamen safsatadan ibaret olan, çoğu niyet okumasından öte hiçbir anlam ifade etmeyen bir sürü iddiayla uğraştıklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 yıllık mücadele ve başarılarla dolu sürecin sonunda artık şu gerçeği çok net biçimde görebildiklerini ifade ederek, şöyle konuştu: “2024 Türkiye’sini 30-40 yıl öncesinin kalıplarına mahkûm etmek ülkemize yapılacak çok büyük haksızlıktır. Dünya değişirken ekonomide, üretimde, teknolojide, yeni güç merkezleri ortaya çıkarken biz de kendimizi buna adapte etmek mecburiyetindeyiz. Türkiye’nin dış politikada kendine yeni rotalar keşfetmesi tenkit edilecek değil, takdir edilecek, övgüyle karşılanacak bir çabadır. ‘Türkiye’nin Afrika’da, Latin Amerika’da, Asya’da ne işi var’ demek küresel siyaseti doğru bir şekilde okuyamamaktır. Dış politikamızı, bölgesel ve küresel meselelerdeki tutumumuzu anlamamakta ısrar edenler, hatta anlayıp da inatla çarpıtanlar olduğunun farkındayız. Biz bunlara asla ve asla kulak asmıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi bölgesel ve küresel ağırlık merkezi hâline getirmek için her imkânı değerlendirdiklerini, uluslararası sistemde çeşitlenen ve artan bölgesel bloklar karşısında her yapı ve aktörle fırsat pencerelerini açık tutmaya çalıştıklarını kaydetti.

“İŞ BİRLİĞİMİZİ TÜM ÜLKELERLE, TÜM AKTÖRLERLE GELİŞTİRMEYİ ARZU EDİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanghay İşbirliği Teşkilatı, BRICS ve ASEAN ile diyalog zeminini genişletme iradesinin arkasında bu yaklaşımın olduğunu belirterek, “Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinin ve en büyük 5 ekonomisinden 3’ünün bulunduğu Asya Pasifik ve Hint Okyanusu coğrafyasıyla iş birliğimizi güçlendirmemizden daha doğal hiçbir şey olamaz” dedi.

Bayatlamış eksen tartışmalarının kendi nazarlarında geçerliliği bulunmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ekseninin de rotasının da üyesi, parçası, mensubu bulunduğu ittifakların da belli olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Her zaman söylüyorum. Türkiye olarak yüzümüz elbette Batı’ya dönüktür. Ancak bu Doğu’ya sırtımızı döneceğimiz, Doğu’yu ihmal edeceğimiz, Doğu ile ilişkilerimizi geliştirmeyeceğimiz anlamına kesinlikle gelmez. Siyah beyaz bir dünyada, 2 bloktan birinin tercih edilmek zorunda olduğu bir dünyada artık yaşamıyoruz. Kazan kazan temelinde, dengeli, karşılıklı saygıyı esas alan bir yaklaşımla iş birliğimizi tüm ülkelerle, tüm aktörlerle geliştirmeyi arzu ediyoruz. Son 22 yılda bunu yaptık ve yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde olduğu gibi çok önemli başarılar elde ettik. İnşallah bundan sonra da korkularla değil öz güven içinde hareket etmeyi sürdüreceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ekonomide, demokraside, küresel siyasette, hak ve özgürlüklerde hedeflerine ulaşabilmesi için yeni anayasa ihtiyacını sık sık dile getirdiklerini söyledi.

“ANAYASANIN İLK 4 MADDESİYLE İLGİLİ BİZİM AÇIMIZDAN HERHANGİ BİR TARTIŞMA YOKTUR”

“Siviller eliyle yapılmış, tamamen sivil iradenin ürünü bir anayasa 15 Temmuz gecesi göğsünü tanklara siper eden kahraman milletimize karşı borcumuzdur” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe mahsulü mevcut Anayasa’nın yapılan tüm değişikliklere rağmen Türk demokrasisine yakışmadığını herkesin çok iyi bildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak milleti yeni, sivil ve kuşatıcı bir anayasa ile buluşturma iradelerini farklı vesilelerle çok net biçimde ortaya koyduklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Yeni anayasadan neyi murat ettiğimizi, kırmızı çizgilerimizin neler olduğunu da şüpheye mahal bırakmayacak şekilde defalarca izah ettik. Demokratik siyasette, düşüncenin ifade edilmesine elbette engel olunamaz. Şiddeti teşvik etmediği, terörü övmediği, hakarete varmadığı sürece katılmasak ve doğru bulmasak dahi farklı fikirlere müsamahayla yaklaşmak zorundayız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar siyasette, bu çizgiyi daima korumaya gayret ettiklerini, ancak maksimalist söylemlerin anayasa tartışmalarına katkı sunmak yerine ket vuracağını düşündüklerini belirterek, şunları kaydetti: “Tekrar altını çizerek söylüyorum. Anayasanın ilk 4 maddesiyle ilgili bizim açımızdan herhangi bir tartışma yoktur. Özellikle Cumhur İttifakı’nın böyle bir sıkıntısı, böyle bir derdi de yoktur. Partimizin bu konudaki duruşu, tutumu, yaklaşımı gayet açıktır. Biz mümkün olan en geniş toplumsal mutabakatla yeni anayasa sürecini yönetmek ve başarıyla neticelendirmek arzusundayız. Biz milletimizi darbe anayasasından bir an önce kurtarmak, Türkiye’nin önünü açmak istiyoruz. Siyaset kurumunun da yeni anayasa sürecine yapıcı ve mutedil bir anayasa anlayışıyla yaklaşması gerektiğine inanıyoruz.”

Genç Gazeteciler ANKARA

HABER BURADA

Dünya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1. Dönem Hâkim ve Savcı Yardımcıları Eğitimi Açılış Töreni’nde konuştu

“Adalete dair hemen her başlıkta çok kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Adalet Akademisi 1. Dönem Hâkim ve Savcı Yardımcıları Eğitim Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Adalete dair hemen her başlıkta çok kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz. İyi tesis edilmiş, nesnel, bağımsız ve tarafsız işleyen bir yargı, ekonomik gelişme ve kalkınmanın da güvencesidir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Türkiye Adalet Akademisi 1. Dönem Hâkim ve Savcı Yardımcıları Eğitim Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, yargı faaliyetlerinin gücünü ve itibarını hukukçunun ehliyetinden, adalete bağlılık gibi üstün ahlaki değerlerinden aldığını vurguladı.

Bu hakikat temelinde, güven veren adalet için etkin eğitim anlayışıyla Adalet Akademisi’nin yenilendiğini, güçlendirildiğini, imkânlarının genişletildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı sisteminin belkemiğini oluşturan hâkim ve savcıların en iyi şekilde yetişmeleri ve görevlerini layıkıyla yapabilmeleri için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesinin, bu inançla sürdürülen bir fikri takibin ve arayışın ürünü olduğuna dikkati çekerek, ülkede hukuk öğrenimi görmüş önemli sayıda insanın, hukuk eğitimi veren önemli sayı ve çeşitlilikte kurumların, fakültelerin bulunduğunu kaydetti.

Son 22 yılda avukat, noter, hukuk eğitimi görmüş personel, hâkim ve savcı sayılarında kayda değer bir artış sağlandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “2002 yılında 9 bin civarında olan hâkim savcı sayımız neredeyse 3 kata yakın bir artışla bugün 25 bine yaklaştı. Hiç şüphesiz bu sayısal büyümeye kalitenin de eşlik etmesi, niceliğin nitelikle desteklenmesi önemlidir. Bu bakımdan adaletin tecellisine nezaret edenlerin eğitimi, yetiştirilmesi ayrı ve başlı başına mühim bir meseledir. Hukukta belli ölçüde kurumsallaşmış, artık gelenekselleşmiş bir eğitimden, bu eğitimin bir metodolojisinden söz edebiliriz. Ancak bu eğitimin iyi bir hâkim, iyi bir savcı veya iyi bir avukat olarak temayüz etmesinin garantisi olmadığını yine hepimiz biliriz.”

“MESLEKİ BİLGİ, BECERİ VE YETERLİLİK FAKÜLTE EĞİTİMİNİ AŞAN BİR ÇABAYI GEREKTİRİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şu ayrımı çok iyi yapmamız şarttır. Hukuk fakülteleri ideal ve mevzu hukuku öğretir. Mesleki bilgi, beceri ve yeterlilik ise fakülte eğitimini aşan bir çabayı gerektirir. Mesleki olgunluk ve yeterlilik bizzat o mesleği icra ederek gelişen melekelerdir. Bilgiyi, hikmet ve irfanla buluşturan değerlerdir. Fakat değerler ile bilgi arasında bağ kurmayı sağlayan köprü ise tecrübedir. Hazreti Mevlana’ya atfedilen bir sözde bu ayrım şöyle anlatılıyor: ‘Gençlerin aynada göremediklerini yaşlılar bir tuğla parçasında okurlar.’”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilgiye erişmenin çok kolay olduğunu, cep telefonu veya bilgisayardan istenilen bilgiye süratle ulaşıldığını ama tecrübe ve bilgeliğin, insanı malumat yığını arasında yolunu kaybetmekten koruyan bir rehber olma vasfını hâlen koruduğunu belirtti.

“SİZLERİN VE SİZDEN SONRA GELECEKLERİN MESLEĞE EN İYİ ŞEKİLDE HAZIRLANMASINI AMAÇLIYORUZ”

Hâkim ve savcı yardımcılığı mekanizmasıyla bu dengeyi tutturmaya, bilgiyle tecrübeyi harmanlamaya çalıştıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni yetiştirme modelimizle sizlerin ve sizden sonra geleceklerin mesleğe en iyi şekilde hazırlanmasını amaçlıyoruz. Buna göre adaylıkta süre 2 yılken yardımcılıkta süreyi 3 yıla çıkardık. Akademideki eğitim süresini 7 aydan 10 aya yükselttik. Böylece yardımcıların 300 saat daha fazla eğitim almalarını sağlayacağız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yardımcıların sınav ve değerlendirme süreçlerini de yoğunlaştırdıklarını, araştırma, analitik düşünme, muhakeme ve yazım kabiliyetinin geliştirilmesi amacıyla da hâkim ve savcı yardımcılarına tez hazırlama yükümlülüğü getirdiklerini kaydetti.

Yardımcıların böylece 10 ay sürecek akademi eğitimleri ve usta çırak ilişkisi içerisinde 26 ay sürecek eğitici hâkim ve savcı yanındaki eğitimleriyle birlikte 3 yıllık yoğun, teorik ve pratik yönü güçlü, dolu dolu bir eğitimden geçeceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk hukukunun başucu kitaplarından Mecelle’de hâkimin tanımı çok veciz bir şekilde şöyle yapılmaktadır. Yürürlüğe girişinden 150 yıl sonra bile güncel arayışlara ilham kaynağı olan bu tanıma göre ‘Hâkim; hâkim, fehim, müstakim, emin, mekin ve metindir.’ Günümüz Türkçesiyle ifade edecek olursak, hâkimin bilge, feraset sahibi, dosdoğru, güvenilir, saygın ve zorluklar karşısında yılmayan metin bir karaktere sahip olması beklenir. Bu değer ve meziyetler bir ölçüde bilgi ve eğitimle ancak hepsinden daha ziyade tecrübeyle kazanılır” ifadesini kullandı.

Usta çırak ilişkisi içinde geçecek iki yıllık süre sonunda hâkim ve savcı yardımcılarının kürsü görevlerine tam manasıyla hazır hâle geleceklerine inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta eğitimlerine başlayan bin 76 hâkim ve savcı yardımcısını tebrik etti, başarılar diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sistemin fikri hazırlığından hayata geçirilmesine kadar tüm safhalarda emeği ve katkısı olan bakanları, milletvekillerini, uzmanları tebrik etti.

“ÇOK ÇETİN MÜCADELELER YÜRÜTTÜK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, adalete dair her başlıkta çok kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Toplum hâlinde bir arada yaşamanın şartlarından birisinin de bu birlikteliğin hukukunu oluşturmak, uygulamak ve gözetmek olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak insanın olduğu her yerde çatışma ve çelişkiler de kaçınılmazdır. Arzu edilmese dahi suç işlenir, hukuki ihtilaflar baş gösterir. Hukuk devleti bu ihtilaf ve çatışmalara hızlı, doğru ve kesin cevaplar vermeyi gerektirir. Adil ve etkili işleyen bir yargı sistemi, bunun kurumsal çerçevesidir. İyi tesis edilmiş bağımsız, nesnel ve tarafsız işleyen bir yargı, bu sistemin varlığı ekonomik gelişme ve kalkınmanın da güvencesidir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, adalet ve kalkınma kavramlarını birbirine bağlayarak çıktıkları siyaset yolculuğunda, bağımsız, tarafsız, adil ve etkili bir adalet sisteminin kökleşmesi için büyük emek verdiklerini söyledi.

Reform iradesini hep bu istikamette canlı tutuklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Hükûmet konaklarının bir katına sıkışmış adliyeler vardı. Bu, tarih oldu. Modern adliye binalarıyla adaletin çehresini değiştirdik. Dijital dönüşümle hizmete hız ve kolaylık getirdik. Çağın ve ihtiyaçların gerisinde kalan mevzuatı yeniledik. Artan bütçe payıyla daha kaliteli hizmet için imkân sağladık. Yeni mahkemeler kurarak milletimizin adalete erişimini güçlendirdik. Arabuluculuk ve uyuşmazlık yöntemlerinin kapsamını genişlettik. Tüm bunlarla birlikte güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir adalet sistemini tesis etmek için çok çetin mücadeleler yürüttük. Adalet hizmetlerinde fark oluşturan bütün bu yatırım ve hizmetlere rağmen başından beri insan dedik. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ dedik. Bu gün de ‘önce insan’ diyoruz, ‘her şey insan içindir’ diyoruz.”

“KENDİMİZE YENİ HEDEFLER BELİRLEYEREK YOLA DEVAM EDECEĞİZ”

Adaletin konusunun da sermayesinin de insan olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer yatırımlar ne kadar anlamlı olursa olsun adalet hizmetlerinin kalitesinde sağladıkları iyileşmeyi en büyük eserleri olarak gördüklerinin, bunu daha da geliştireceklerinin altını çizdi.

“Toplumdan yükselen taleplere, beklentilere ve serzenişlere göre yeni adımlar atacak, kendimize yeni hedefler belirleyerek yola devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, adliyenin kapısını adaletin kapısı hâline getirmenin sürekli çalışmayı, toplumu takip etmeyi ve reform iradesini diri tutmayı gerektirdiğini söyledi.

“İHTİYATI ELDEN BIRAKMADAN MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”

Hak ve adalet sancağını yere düşürmeden taşımanın, mücadele etmenin, kendini yenilemeyi gerektirdiğini, kendilerinin de bunun derdinde olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Geçmişte yargı araçsallaştırılarak bu millete çok büyük acılar yaşatıldı. 1960’dan beri bu ülkede yargı, üzülerek söylüyorum sivil siyaseti sınırlamanın, siyasete istikamet çizmenin yani vesayetin bir vasıtası olarak kullanıldı. Darbe dönemlerinde katledilen demokrasimizle özellikle adalet, adalete duyulan güven oldu. Yassıada mahkemelerinin, 12 Eylül mahkemelerinin verdiği kararların utancı, yıllarca adalet sistemimizin peşini bırakmadı. 28 Şubat döneminde işlenen hukuk cinayetleri, yıllar boyunca milletin vicdanını kanatmaya devam etti. Vesayetçilerin milleti hizaya sokmak için kullandığı bir sopaya dönüşen yargı kurumu görüntüsü, Türk demokrasisinde çok derin yaralar açtı.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Önce 17-25 Aralık emniyet yargı girişiminde, ardından 15 Temmuz ihanetinde FETÖ’cü militanların pervasızlıklarını çok iyi hatırlıyoruz. Karar alırken hukuk ve vicdanları yerine, bağlı oldukları örgüte veya vesayet odaklarına bakanların bu ülkeye verdiği zararın faturasını hâlen ödüyoruz. Ülkemizi ve milletimizi bir daha böyle sınamalarla karşı karşıya bırakmamakta kararlıyız. Devletimizi vesayet aparatlarından ve FETÖ artıklarından ne kadar temizlemiş olursak olalım dikkati ve ihtiyatı elden bırakmadan mücadeleyi sürdüreceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sevgili genç kardeşlerim bugün hayalini kurduğumuz çok değerli bir mesleğin sizler giriş kapısındasınız, hâkim, savcı yardımcılığı döneminin sonunda inşallah her biriniz hak ettiğiniz o cübbeyi giyerek kürsüdeki yerinizi alacaksınız. Çıktığınız bu zorlu yolculukta hepinize üstün muvaffakiyetler diliyorum” dedi.

“AZIĞINIZ BİLGİ, REHBERİNİZ AKIL VE VİCDAN, MENZİLİNİZ ADALET OLSUN”

“Azığınız bilgi, rehberiniz akıl ve vicdan, menziliniz adalet olsun” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yarın kürsüdeki yerlerinizi aldığınızda büyük veya küçük, önemli veya önemsiz pek çok davaya bakacaksınız. Konusu, içeriği, mahiyeti ne olursa olsun, önünüze gelen her olayda, her davada, her dosyada, bir insan hayatına dokunacağınızı hatırda tutmalısınız” diye konuştu.

Hiç kimsenin sebepsiz yere başkalarıyla nizalı duruma düşmek istemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ancak bir niza çıkmış ve zorunlu biçimde mahkemenin kapısı çalınmışsa, herkes saygın bir muamele görmek ve hakkına erişeceğinden emin olmak ister. Şunu lütfen unutmayınız, ihtilafların adilane biçimde çözülmesi, tarafların meşru çıkarının korunmasıyla kalmaz, toplum düzeninde de kırılan bir parçayı onarır, yerli yerine koyar.”

Adaletin tesisinde dava sahiplerinin tatminini aşan çok daha büyük bir sosyal faydanın olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin bilgi ve tanıklığına giren bir haksızlığın giderilmesinde, geniş toplum kesimlerinin merak ve ilgisinin doğal karşılanması gerektiğini söyledi.

“TOPLUM VİCDANINI TESKİN ETMEYEN KARARLAR, SOSYAL BARIŞ VE HUZURUN İNŞASINA DA KATKI SUNAMAZ”

“İlamların üzerinde, mahkemelerimizin Türk milleti adına karar verdiği yazıyorsa, davalarda toplumsal hassasiyetlerin gözetilmesi gayet tabiidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Toplum vicdanını teskin etmeyen kararlar, sosyal barış ve huzurun inşasına da katkı sunamazlar. Geçmişte bunun sayısız örneğini gördük. Bugün de zaman zaman görüyoruz. Toplumda cezasızlık algısına hizmet eden bazı kötü örneklerle maalesef karşılaşabiliyoruz. Bunların oranını en aza indirmek için yürütme ve yasama olarak üzerimize ne düşüyorsa yapmanın gayretindeyiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu çok net vurgulamak isterim, suç işleyenin, milletin malına, mülküne, namusuna ve canına kastedenin yeri sokaklar değildir, son raddeye kadar cezasını çekeceği hapishanelerdir. Şayet burada bir sıkıntı, eksik varsa gidermek boynumuzun borcudur. Tabii bunu söylerken vicdan tartısında hiçbir ağırlığı olmayan art niyetli kampanyaları, reyting ve etkileşim uğruna köpürtülen gösterileri ayrı tutuyorum” diye ekledi.

“SOSYAL MEDYA MECRALARI, GİDEREK BÜYÜK BİR OPERASYON AYGITINA DÖNÜŞMEYE BAŞLADI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbir kuralın, değerin, ahlaki sınırın olmadığı sosyal medya mecraları, giderek büyük bir operasyon aygıtına dönüşmeye başladı” ifadesini kullandı.

Etkileşim odaklı yeni medya düzeninin en büyük kurbanının adaletin temel ilkeleri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sanal âlemde karşılıklı mevzilenmiş infaz mangaları, her gün hedef tahtasına konacak bir şahıs, olay ve kurum mutlaka buluyor. Masumiyet karinesinin ihlal edilmesinden hoyratça yapılan aşırı genellemelere, hâkim ve savcılarımızın hedef gösterilmesinden itibar suikastlarına varıncaya kadar hukuk adına pek çok hukuksuzluğa imza atılıyor. Sadece adalet kurumuna değil toplumun iç barışına da zarar veren bu furyanın hep birlikte önüne geçmemiz gerektiği kanaatindeyim.”

“YÜRÜYEN SORUŞTURMANIN SELAMETİNİ KORUMAK, GÖZETMEK HERKESİN MESULİYETİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, adalet ve vicdan ölçüsünün başka hiçbir duygunun esiri olmaması için hızlı bir süreç yönetiminin faydalı olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: “Toplumun ilgisine mazhar olan her olayda haber ve bilgi alma hakkına elbette saygı duyuyoruz ancak toplumun merakını gideren yayınlar yaparken yürüyen soruşturmanın selametini de korumak, gözetmek herkesin mesuliyetidir. Ceza soruşturmalarında gizlilik kuralının gayesi hakikati örtmek değil maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını engelleyecek müdahalelerin önüne geçmektir. Milletimizin gündemini meşgul eden ve 85 milyon olarak hepimizin yüreğini yakan son hadiselere bu zaviyeden bakılmasında yarar görüyoruz.”

“ADALETİN TECELLİSİNE DESTEK VERMELİYİZ”

“İnsanlık olarak, toplum olarak nereye gidiyoruz?” sorusunun çok sık sorulduğu bugünlerde daha soğukkanlı olunması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Adaletin tecellisine destek vermeliyiz. Masum çocukların naaşı üzerinden milletin inanç değerleriyle, toplumun temeli olan aile kurumuyla, dinî müesseselerle siyasi ve ideolojik hesap görülmesine müsaade etmemeliyiz. Adaletin reyting ve etkileşim avcılığına kurban edilmesine göz yummamalıyız. Bu konuda herkesin, başta medyamız olmak üzere, tüm sorumluluk sahiplerinin azami hassasiyet göstermesi gerektiğine inanıyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütünün katlettiği binlerce bebek, çocuk ve genç için bugüne kadar seslerini çıkarmayanların riyakârlıklarını ibretle takip ettiklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Daha düne kadar bölücü canilerin terör eylemlerini aklama yarışına girenler, bugün vahşi bir cinayet üzerinden millete vicdan, ahlak, insanlık dersi vermeye kalkıyor. Katledilen çocuklar arasında bile ayrım yapacak kadar istismar siyasetine bulaşanları milletimizin takdirine havale ediyoruz. Milletimiz, derin irfanıyla kimin nerede durduğunu görmekte, kimin ne yapmaya çalıştığını gayet iyi bilmektedir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâkim ve savcı yardımcılarına eğitimlerinde başarılar diledi.

Genç Gazeteciler ANKARA

HABER BURADA

Dünya

“Yükseköğrenim imkânını ülkemizin en ücra köşesine kadar taşıdık”

Genç Gazeteciler İSTANBUL

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Üniversitesi olmayan şehir bırakmayacağız dedik ve bırakmadık. Yükseköğrenim imkânını ülkemizin en ücra köşesine kadar taşıdık. Profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi sayımızı da buna göre artırdık” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi 1. ve 2. Etap Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni’ne katıldı.

Açılış töreninde yer almaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün şahsen ayrı bir heyecan içerisindeyim. Projesinden temel atmasına kadar, yapım sürecinin her aşamasını bizzat takip ettiğim Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’ni açmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. Mensubu olmaktan daima iftihar ettiğim Marmara Üniversitesi’nin benim hayatımda çok müstesna bir yeri var. Bundan 43 yıl önce 1981 yılında şimdiki ismiyle üniversitemizin iktisadi ve idari bilimler fakültesinden mezun oldum. Siyasi hayatınız boyunca şahsıma tevcih edilen 60’ı aşkın fahri doktor unvanlarından en anlamlısını 2013 yılında üniversitemden aldım” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversitenin akademik yıl açılışlarına pek çok kez katıldığını, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak, mezun olduğu üniversitenin her meselesiyle yakından ilgilenerek vefa borcunu ödemeye gayret ettiğini vurguladı.

Bugünkü açılış töreniyle tüm çabaların adeta taçlandırılmış olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin en köklü, en seçkin yükseköğrenim kurumlarından biri olan Marmara Üniversitesi’nin öğrencisi ve mezunu olmaktan gurur duyuyorum. Bu güzide çatı altında aldığımız eğitim hayatımızın her safhasında bize yol gösterdi. Burada kurulan dostluklar ve arkadaşlıkların yeri daima farklı oldu. İnşallah bundan sonra da Marmaralı olmaktan gurur duyacağım” diye konuştu.

“EĞİTİM VE BİLİM ALANINDAKİ HEDEFLERİMİZE BİRAZ DAHA YAKLAŞIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üzerinde emeği olan hocalardan vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve uzun ömürler dileyerek bu sene 141. kuruluş yıl dönümünü kutlayan üniversiteye daha nice başarılarla dolu seneler temennisinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kurt’un yaptıkları konuşmada üniversiteye ilişkin detaylara değindiğini anımsatarak şöyle devam etti: “Burası daha önce dün 44. yılını geride bıraktığımız 12 Eylül askerî darbesine başkanlık eden zatın ismini taşıyan bir askerî kışlaydı. Bu araziyi aldık. Her bakımdan parmakla gösterilecek bir eğitim öğretim külliyesi yapılması amacıyla Marmara Üniversitesine tahsis ettik. Bundan beş yıl önce 29 Kasım 2019 tarihinde külliyemizin temellerini bizzat attık. Marmara Denizi’ne hâkim 2,5 hektarlık bir alan üzerinde konumlanan külliye projemizin 95 bin metrekare inşaat alanına sahip ilk etabını 2021 yılında tamamladık. İkinci etapta ise 167 bin metrekare inşaat alanına sahip yeni fakülteler ve sosyal tesisler bulunuyor. Bugün hem birinci hem ikinci etabın resmî açılışını gerçekleştiriyoruz. Külliyenin bu iki etabında altyapı ve çevre düzenlemeleriyle birlikte Mühendislik ve Teknoloji Fakülteleri, Atatürk Eğitim Fakültesi, Finansal Bilimler Fakültesi, İşletme Fakültesi, İktisat Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi ayrıca hangarlar, yemekhane, öğrenci merkezi, ısı ve trafo merkezleriyle diğer müştemilat yer alıyor. Toplamda 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirdiğimiz bu muhteşem külliyemizle Türkiye’nin eğitim ve bilim alanındaki hedeflerimize biraz daha yaklaşıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, külliyenin şu an kullanımda olan sağlık yerleşkesinde, aralarında yemekhane, kütüphane, çalışma, seminer salonları ile engelliler için diş hastanesinin de olduğu çeşitli inşa faaliyetlerinin sürdüğünü, bunları da süratle bitirerek hizmete açacaklarını ifade etti.

Külliyenin, sadece bulunduğu bölgenin değil, tüm İstanbul’un çehresini değiştireceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, külliyenin inşasında emeği ve alın teri bulunan işçisinden mühendisine herkese teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi’nin, uluslararası sıralamalarda Türkiye’yi temsil eden ilk 10 üniversite arasında yer aldığını belirterek “141 yıllık köklü tarihinde Türkiye’ye nice siyasetçi, bürokrat, iş insanı, bilim adamı, hoca, gazeteci, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı kazandıran Marmara Üniversitemizin her daim yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Üniversitelerin yurt dışına açılmasını çok değerli bulduğunu dille getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üniversitemizde 136 ülkeden 3 bin 500’den fazla uluslararası öğrencinin tam zamanlı olarak okumasından memnuniyet duyuyorum. Üniversite yönetimini, bu konudaki gayretleri dolayısıyla tebrik ediyorum. Yurt dışı ziyaretlerimizde Türkiye’de eğitim görmüş, akıcı Türkçe konuşan, kendisini milletimizin fahri elçisi olarak gören bakanlarla iş insanlarıyla akademisyenlerle siyasetçilerle çok sık karşılaşıyoruz. Türkiye mezunları, ülkemizden ayrıldıktan sonra da ülkemiz ekonomisine, turizmine, ülkemizin kültür diplomasisine katkı vermeye devam ediyor” şeklinde konuştu.

“TAM ANLAMIYLA BİR NEFRET DALGASI OLUŞTURULMAK İSTENİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada 7 milyonu aşkın uluslararası öğrenci olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, Avustralya gibi devletler her yıl yabancı öğrencilerden milyarlarca dolar para kazanıyor. Yani ortada bilime, araştırmaya, fikri sermayeye yapılan katkılar yanında ekonomik olarak da çok büyük bir kaynaktan bahsediyoruz. Biz de her yıl binlerce öğrenciyi yurt dışına eğitim için gönderiyoruz. Türkiye’de ise dünyanın 198 farklı ülkesinden yaklaşık 340 bin öğrenci var. Bu öğrencilerin yüzde 95’i kendi imkânlarıyla okuyor yani masraflarının tamamını kendi ceplerinden karşılıyor. Misafir öğrencilerin Türk ekonomisine yıllık katkısı 3 milyar dolar civarında. 2010’ların başında bu rakam yaklaşık 200 milyon dolar seviyesindeydi. Ülkemiz açısından bu tablo eleştirilecek değil, tam aksine alkışlanacak, övünülecek bir durumdur. Hükûmet olarak nitelikli, öğrenmeye, araştırmaya hevesli, ülkemizi tanımak, Türk kültürünü ve dilini öğrenmek isteyen başarılı öğrencilerin Türk üniversitelerinde okumasını teşvik ediyoruz. Ancak son yıllarda kökü dışarıda mahfiller tarafından körüklenen ırkçı faşizm ülkemizin bu gayretlerine sekte vurmaya başladı. Siyasette, medyada ve sosyal medyada bu mesele sürekli kaşınıyor. Gönül coğrafyamızdan gelen öğrencilere, turistlere, yatırımcılara karşı tam anlamıyla bir nefret dalgası oluşturulmak isteniyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14-28 Mayıs seçimlerinde karşısındaki adayın üç beş oy uğruna ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının adeta bayraktarlığını üstlendiğini dile getirerek şöyle konuştu: “Bırakın sosyal demokrasiyi, temel insani değerlerle bile bağdaşması mümkün olmayan faşizan bir dil kullandı. Muhalefet adayının nefret siyaseti karşısında yanındaki yöresindekiler arasında bir vicdan sahibi de çıkıp tek bir cümle kuramadı. İki hafta boyunca köpürtülen nefret siyasetini sessizce seyrettiler. Bir defa şunun bilinmesini isterim. Ülkemizin bin bir emekle inşa ettiği yumuşak gücüne zarar veren bu ırkçı nefretin, masum olmadığı açıktır. Türkiye’de ırkçılık adı altında çok açık bir Türk düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı, topyekûn Türkiye düşmanlığı yapılmaktadır. Bunların bir kısmı özellikle öne çıkan bazı şaibeli isimler apaçık bir ihanet içinde Türk düşmanlarının değirmenine su taşımaktadır. Allah’ın izniyle gençlerimizin bu tuzağa düşmesine fırsat vermeyeceğiz.”

“ÜNİVERSİTELERİMİZİ ESİR ALAN İDEOLOJİK KAVGALARLA MÜCADELE ETTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke ve millet olarak hiçbir zaman insanların derisinin rengine, yaşadığı yere, konuştuğu dile göre ayırt edilmediğini vurgulayarak “Biz asırlar boyunca üç kıta yedi iklimde hükümranlık kurmasına rağmen tarihinde sömürgecilik ayıbı olmayan bir devletiz, böyle bir milletiz. Hiç kimse bu beyaz sayfaya leke bulaştıramaz” diye konuştu.

Türkiye’nin marka eğitim kurumlarından biri olarak vurguladığı Marmara Üniversitesinin, uluslararası kimliğini güçlendirerek sürdüreceğine inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi’ndeki öğrencilik yıllarının ülkenin sancılı, belki de en kaotik yıllarına denk geldiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönemde Türkiye’nin sokaklarında kargaşa, siyasetinde ise istikrarsızlık hâkim olduğunu belirterek “Her yedi sekiz ayda bir hükümetin değiştiği, göreve gelen iktidarların muktedir olamadığı, vatandaşın sorunlarına çözüm üretemediği sıkıntılı günlerdi. O karanlık günlerin ceremesini milletimizle birlikte en çok üniversitelerimiz çekti. Öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz çekti. Sadece ekonomik zorluklarla değil, üniversitelerimizi esir alan ideolojik kavgalarla da mücadele ettik” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir takım kirli ellerin bu ülkenin pırıl pırıl çocuklarını henüz hayatlarının bağrındayken birbirine düşman ettiğini söyledi.

Sağ, sol, Alevi, Sünni, Kürt, Türk diyerek gençlerin heyecanlarını istismar ederek ailelerine çok büyük acılar yaşattıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin istikbali olan yüzlerce üniversite öğrencisinin hayatını kaybettiğini, gençlerin üniversiteleri esir alan kör şiddetin kurbanı olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün hatırladıkça yürekleri yakan nice dramatik olay yaşadıklarını belirterek “Burada şu gerçeği açık açık söylemek durumundayım. Hem 27 Mayıs öncesinde hem de 12 Eylül darbesi öncesinde emellerine ulaşmak için hep gençleri kullandılar. Türk ekonomisini çökertmek için gençleri kullandılar. Siyasete müdahale etmek için gençleri kullandılar. Darbeye uygun ortam hazırlamak için bu milletin evlatlarını kullandılar” diye konuştu.

Toplumun kesimleri arasında duvarlar örmek için gençlerin kullanıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tüm bunların bedelini milletçe hepimiz ödedik. Ekonomide kalkınma yolculuğumuzun sık sık kesintiye uğramasıyla ödedik. Demokraside vesayetin gölgesinden çıkamayarak ödedik. Hak ve özgürlüklerde, yasaklara mahkûm edilerek ödedik. Güvenlikte, terör örgütlerine istismar imkânı verilmesiyle ödedik. Toplumsal barışta uzun yıllar kapanmayan kutuplaşmalarla ödedik. Millî birlikte ezeli ve ebedi kardeşliğimizin zayıflatılmasıyla ödedik. Geriye doğru baktığımızda şunu çok net görebiliyoruz. Gençlerimizi birbirine kışkırtan ve kırdıranlar aslında aynı odaklardı. Türkiye kendi iç sorunlarıyla uğraşmaktan dış dünyadaki gelişmeleri takip edemedi. Aşağı yukarı aynı ekonomik yapıya sahip olduğumuz ülkeler koşar adım giderken biz yıllarca yerimizde saydık hatta onlardan geriye düştük.”

“OLİGARŞİNİN MİLLÎ İRADEYİ GASP ETMESİNE İZİN VERMEDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de aziz milletin teveccühüyle göreve geldiklerinde, Türkiye’nin bir daha böyle bir tuzağa düşmemesi için daima çok dikkatli olduklarını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim yaşadıklarımızı gençlerimiz yaşamasın, bizim çektiğimiz sıkıntılarla çocuklarımız karşılaşmasın diye çok çetin mücadeleler yürüttük. Cumhuriyet mitinglerinden, Gezi olaylarına kadar ülkemizin birliğini, dirliğini, demokrasisini hedef alan her türlü girişimin karşısında durduk. Ne esnafın malını, mülkünü yağmalayan Vandalların ne kundaktaki bebekleri katleden bölücü canilerin ne namuslarına emanet edilen silahları, o silahların asıl sahibi olan millete çevrilen FETÖ’cü hainlerin ne de kendini milletten üstün gören bürokratik oligarşinin millî iradeyi gasp etmesine, milleti aşağılamasına, milleti tehdit etmesine izin vermedik.”

Her zaman soğukkanlı olduklarını, sağduyulu davrandıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyasette nezaketi bir an olsun elden bırakmadık ama milletin emaneti ve iradesi tehdit altında olduğunda hiç tereddüt etmeden tüm gücümüzle buna karşı çıktık. Bizim öfkemiz de sevgimiz de hep milletimiz için oldu” ifadelerini kullandı.

“GEZİ OLAYLARININ MALİYETİ 1,4 MİLYAR DOLARDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeri gelmişken bir hususu tekrar ifade etmek istediğini dile getirerek “Birkaç tane ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan Gezi olaylarının Türkiye’ye doğrudan maliyeti, 1,4 milyar dolardır. Dolaylı etkilerini de hesaba dâhil ettiğimizde bu rakam ürkütücü seviyelere ulaşıyor” dedi.

Türk ekonomisinin en parlak dönemini yaşadığı günlerde alevlendirilen bu olaylarla ülkeye karşı büyük bir komplo kurulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tarih bilen, ekonomi bilen, küresel siyaseti doğru okuyabilen herkes Gezi olaylarının birilerinin iddia ettiği gibi gençlerin heyecanına verilemeyecek kadar çok katmanlı bir senaryonun parçası olduğunu anlayacaktır. Kimse kusura bakmasın ama biz, bu gerçeklere gözlerimizi kapatamayız. Milleti ve millî iradeyi hedef alan bir kalkışmayı meşru bir demokratik eylem olarak göremeyiz. Gezi olaylarıyla ilgili tarih hükmünü vermiş, millet hükmünü vermiştir. Hepsinden öte bağımsız Türk mahkemeleri hükmünü vermiştir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle sürdürdü: “Şimdi bakıyorsunuz birileri çıkıyor sapla samanı karıştırarak bu meseleyi tekrar gündeme getirmeye çalışıyor. Türkiye’ye milyarca dolar faturası olan böyle bir kalkışma üzerinden kendilerince bir özür bahsi açıyorlar. Onlara şunu söylemek isterim. Evet, 11 sene sonra da olsa çok geç de olsa bu hadiseyle ilgili samimi nedamet cümlelerine ihtiyaç vardır. Gezi olayları sebebiyle çıkıp özür dilemesi gereken birileri varsa bunlar tabii ki demokrasiyi ve millî iradeyi savunanlar değildir. Tam tersine, bu hadisede asıl özeleştiri vermesi gerekenler, haftalarca sokakları ateşe, kaosa, gerileme, kargaşaya boğanlardır. Milletin otobüslerini yakıp yıkanlardır. Çıkıp özür dilemesi gerekenler, Atatürk Kültür Merkezi’nin duvarlarını hakaret pankartlarıyla kirletenlerdir. Çıkıp özür dilemesi gerekenler polise saldıranlar, belediye otobüslerini ateşe verenler, esnafın camını çerçevesini indirenlerdir. Çıkıp özür dilemesi gerekenler, faizlerin tarihimizin en düşük seviyesine indiği IMF’e borcumuzun kapandığı başarılarla dolu bir dönemde Türk ekonomisine milyarlarca dolarlık fatura çıkartanlardır.”

“ÜLKEMİZİ HAK ETTİĞİ YERE TAŞIMAK İÇİN ÇABALARIMIZI ARTIRACAĞIZ”

“Bakınız, biz siyasetçiyiz. Milletin emanetini taşıyan, 85 milyonun mesuliyetini taşıyan insanlarız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin hakkını, hukukunu savunmak, saldırılar karşısında milletin özellikle iradesinin namusunu korumak bizim asli görevimizdir. Hangi partiye oy verirse versin, vatandaşlarımızı oy tercihlerinden dolayı suçlamaz, iradesini asla sorgulayamaz. Yarım asrı bulan siyasi hayatımız boyunca biz bunu yaptık, inşallah bundan sonra da bu şekilde hareket etmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.

Türkiye Yüzyılı’nı bilimin, teknolojinin ve refahın yüzyılı hâline getirmek için gece gündüz çalıştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 22 yılda bu hedef doğrultusunda çok önemli adımlar attıklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de 76 üniversite varken, bugün bu sayısının 208’e yükseldiğini belirterek sanatçı İbrahim Tatlıses’in “Şanlıurfa’da Oxford vardı da gitmedik mi?” sözünü anımsattı.

Şu anda 81 vilayetin 81’inde de üniversite olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üniversitesi olmayan ilimiz yok. Söz verdik, üniversitesi olmayan şehir bırakmayacağız dedik ve bırakmadık. Yükseköğrenim imkânını ülkemizin en ücra köşesine kadar taşıdık. Profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi sayımızı da buna göre artırdık. Sadece belli şehirlerde değil, tüm coğrafi bölgelerimizde güçlü, dinamik, üretken bir araştırma geliştirme ve girişimcilik ekosistemi inşa ettik. Önümüzdeki dönemde çok daha fazlasını yapacağız. Bilimde, sanayide, eğitimde, yükseköğretimde, ülkemizi hak ettiği yere taşımak için çabalarımızı artıracağız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’nin ülkeye, millete, üniversiteye hayırlı olmasını dileyerek üniversite yönetimine, hocalarına ve öğrencilerine başarı temenni etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış törenin ardından beraberindeki heyetle birlikte yapımı tamamlanan binalarda incelemelerde bulundu.

Genç Gazeteciler İSTANBUL

HABER BURADA

DÜNYA

seers cmp badge