Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize Salarha Tüneli Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Rize’mizin hem şehir içi trafiğini rahatlatacak, hem dağın ardı ile önü arasında ulaşımı kısa sürede temin edecek yaklaşık 3 kilometre uzunluğundaki Salarha Tüneli’nin ülkemize ve sizlere hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rize Salarha Tüneli Açılış ve Çarşı Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi Temel Atma Töreni’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Rize’nin hem şehir içi trafiğini rahatlatacak, hem dağın ardı ile önü arasında ulaşımı kısa sürede temin edecek yaklaşık 3 kilometre uzunluğundaki Salarha Tüneli’nin hayırlı olmasını diledi.
“RİZE-ARTVİN HAVALİMANI’NIN AÇILMASIYLA, BÖLGEDEKİ İNSAN VE YÜK TRAFİĞİ ÇOK DAHA FAZLALAŞACAKTIR”
Doğu Karadeniz’in giderek gelişen ticareti, turizmi, sanayisi ile üniversitenin artan cazibesinin, bölgedeki trafiği yoğunlaştırdığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ovit Tüneli’nin ardından dün hizmete açtığımız İyidere-İkizdere yolu ile Hurmalık tünelleri, bölgenin hem Kafkasya’ya, hem güneye olan trafiğini daha da artıracaktır. İyidere lojistik limanı ve deniz üzerinde inşa ettiğimiz Rize-Artvin Havalimanı’nın açılmasıyla, bu bölgedeki insan ve yük trafiği çok daha fazlalaşacaktır. Salarha Tüneli’yle, işte bu trafiğin önemli bir bölümünü şehir içinden çıkartıp çevreyolu üzerinden doğrudan arka tarafa veriyoruz” şeklinde konuştu.
Vadi ile kıyıyı birleştiren bu tünelin, Rize’nin 70 yıllık hayali olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tünel sayesinde, önceden 14 kilometreyi bulan ve neredeyse yarım saat süren dağın ardı ile önü arasındaki ulaşım, artık 4,5 kilometre civarına ve 5 dakikaya inecektir. Artık hemşerilerimiz bu yolda hızlı, güvenli, konforlu ve ekonomik bir şekilde seyahat edebilecek, transit yolcularımız da vakit ve yakıt kaybetmeden hedeflerine doğru ilerleyebilecektir. Bu tünelin şehrimize kazandırılmasında emeği geçen bakanlığımızı, kurumlarımızı, yüklenici firmayı, mühendisinden işçisine herkesi tebrik ediyorum” dedi.
KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ
Rize için büyük öneme sahip bir başka projenin de temel atma törenini yaptıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Merkez Çarşı Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi’yle, bu bölgede 1950’li yıllarda deniz dolgusuyla elde edilen alanları baştan sona yeniliyoruz. Genelde ticari alan olarak kullanılan bu bölge, aradan geçen 70 yılın ardından artık hem yorgun, hem de ihtiyaçlara cevap veremez hâle gelmişti. Geliştirdiğimiz projeyle, bölgede bulunan 118 dükkânı, 184 ofisi ve 60 konutu yıkarak, yerine Rize’mize yakışır yepyeni işyerleri ve ticaret merkezi inşa ediyoruz. Yatırım bedeli 308 milyon lira olan bu proje kapsamında şehrimize 404 ofis, 133 işyeri, 455 araçlık bir otopark kazandıracağız. Projemiz tamamlandığında bölge, eskiden olduğu gibi Rize’mizin gözde ticaret alanı olmayı sürdürecektir. Kentsel Dönüşüm Projemizin şimdiden şehrimize ve hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza, TOKİ’ye, projenin inşasını üstlenen yüklenici firmalara, Rize’ye böyle bir eser kazandıracakları için teşekkür ediyorum.”
“VATANDAŞLARIMIZIN ZARARLARINI KARŞILIYOR, YIKILAN YERLERİ DE SÜRATLE YENİDEN İNŞA EDİYORUZ”
Deprem, sel ve toprak kaymasının, bulunduğu iklim ve coğrafi yapısı sebebiyle adeta ülkenin kaderi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afetlerin ardından hemen enkaz kaldırma ve hasar tespiti çalışmalarını hızla tamamlıyor, vatandaşlarımızın zararlarını karşılıyor, yıkılan yerleri de süratle yeniden inşa ediyoruz” dedi.
Sel ve toprak kaymasının çok yaşandığı Karadeniz’de yakın zamanda Rize’nin de bu tür afetlerle karşılaştığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Antalya ve Muğla gibi orman yangınlarının, Kastamonu ve Sinop gibi sellerin ciddi tahribata, can ve mal kaybına yol açtığı yerlerde de yaraları sarıyoruz. İnşallah yakında bu bölgelere tekrar gelip çalışmaları yerinde göreceğim” ifadesini kullandı.
Ülkenin 81 vilayetinin her birinin canlarından bir parça olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Açılış ve üniversite programımızı da vesile ederek bu programa Rize’den başladık. Son dönemdeki yaşanan afetleri özellikle de müteakiben Rize’mizin ilçe ve köylerindeki hasar tespit çalışmalarını da tamamlayarak hemen kolları sıvadık. Bu kapsamda 378 afet konut, 10 dükkân ve 4 çay alım evini inşa ediyoruz. Daha önceki projelerle inşa edeceğimiz konut sayısı 548’i bulmaktadır. Karadeniz’in tamamıyla birlikte Rize’mizin en önemli sorunu olan çarpık yapılaşmanın önünü kesmek için de çok önemli adımlar attık. Deniz dolgu alanlarından başlayarak riskli alanları yıkarak yeniden inşa ediyoruz. Bugün temelini attığımız proje bunlardan sadece biridir. İnşallah devamı gelecek.”
Ayrıca turizm sektörü için Rize’nin cazibesini artırmak amacıyla çeşitli yatırımlar yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski sanayi alanlarını başka alanlara taşıyarak görüntü ve gürültü kirliliğine son vereceklerini bildirdi.
“TOKİ VASITASIYLA BUGÜNE KADAR RİZE’DE 2 BİN 797 KONUT TAMAMLADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konut ve ticari alan inşası için yer bulmanın zor olduğu Rize’de ÇAYKUR Sanayi Hal bölgesindeki 18 hektarlık alanda 1252 konut ve 360 ticari birim inşa edileceğini, yakında ihaleye çıkılacağını da kaydetti.
Tünelin açılmasıyla artık şehrin Salarha tarafına doğru büyüyebileceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Nitekim Salarha’da inşası süren 465 konut ve 12 dükkânı önümüzdeki bahar aylarında vatandaşlarımıza teslim etmeyi planlıyoruz. Hemşin ve Güneysu’da da konut projelerimiz hızla ilerliyor. TOKİ’nin Türkiye’nin genelinde yürüttüğü konut kampanyalarından Rize’mizin ilçelerine düşen paylarla ilgili çalışmalar da sürüyor. Bu konutların Rize’nin geleneksel mimarisi ve tabiatıyla uyumlu olmasına özellikle önem veriyoruz. TOKİ vasıtasıyla bugüne kadar Rize’de 2 bin 797 konut tamamladık. 2 bin 59 konutun yapımına devam ediyoruz. Millet Bahçeleri projemizi Rize’de 3 ayrı alanda uyguluyoruz. Rize merkeze 392 bin metrekarelik, Güneysu’ya 42 bin metrekarelik, İyidere’ye 15 bin metrekarelik millet bahçeleri kazandırıyoruz.”
Şehrin en önemli sembollerinden Ayder’de yenileme ve koruma projeleri uygulandığını da anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaylanın 21 bin 614 metrekarelik alanı kesin korunacak hassas bölge olarak tescillendi” ifadesini kullandı.
Ayder’in atık su, yağmur suyu, elektrik hatları, aydınlatma sistemleri ve tüm yollarının yenilendiğini, bunların önemli kısmının tamamlandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Atalarımız, dedelerimiz, babalarımız bize cennet gibi bir Rize bıraktı. Biz de evlatlarımıza, torunlarımıza, sonraki nesillere çok daha güzel, çok daha estetik, çok daha hayat kalitesi yüksek bir Rize bırakmakta kararlıyız. Kardeşlerim, sevgili gençler, çağın ihtiyaçları, insanımızın talepleri ve tabiatın güzellikleri arasındaki dengeyi en hassas şekilde kurarak inşallah bunu başaracağız” diye konuştu.
“ESER VE HİZMET SİYASETİYLE HAYALLERİMİZİ GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Küresel iklim değişikliğinin Karadeniz Bölgesi gibi yerlerin önemini daha da artırdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için hem toprağımıza hem yeşilimize hem suyumuza hem denizimize ve hem de insanımıza sahip çıkacağız. Geçmişte şahit olduğumuz rant hırsına, cehalete, bencilliğe dayalı hoyratlıkların buralarda tekrar yaşanmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Unutmayınız başka Rize yok, başka Karadeniz yok, başka Türkiye de yok” dedi.
Bunun için eldeki güzellik, imkân ve potansiyellerin kıymetinin çok iyi bilinmesi mecburiyeti bulunduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Rize’nin bir evladı olarak sahip bulunduğum imkânları bunun için sonuna kadar kullanmayı hem ülkeme hem milletime hem insanlığa karşı boynumun borcu görüyorum. Tüm milletimizle birlikte geçtiğimiz 19 yılda olduğu gibi 2023’e kadar geçecek süreçte ve sonrasında da eser ve hizmet siyasetiyle hayallerimizi gerçeğe dönüştürmeyi sürdüreceğiz. Türkiye’de bir kesim var, ağızlarını her açtıklarında ‘19 yılda siz yaptınız ki?’ diye soruyor. Bu soruyu kimlerin sorduğunu biliyorsunuz değil mi? Böyle bir soruyu ancak ne kendisi ne anne babası ne de evlatları bu ülkede yaşamamış olan birisi sorabilir. Çünkü Türkiye’nin son 19 yılda nereden nereye geldiğinin şahidi bizatihi bu milletin ta kendisidir. Şu Karadeniz’de Samsun’dan Artvin’e kadar hatta gümrük kapısına kadar neler yaptığımızı hepimiz biliyoruz değil mi? Hepsini koy bir kenara Rize’ye neler yaptığımızı biliyoruz değil mi? İşte bak bugün de yine ne yapıyoruz? Bir taraftan dün Hurmalık’taki o tünellerin açılışını yaptık. Bugün de Salarha Tüneli’nin açılışını yapıyoruz. Var mıydı bizim böyle tünellerimiz? Viyadüklerimiz var mıydı? Buyurun şimdi bunları açıyoruz. Onun için ben bu Bay Kemal’e ve CHP’nin tabanına sesleniyorum, gelin de Rize’yi görün. Dikili bir ağacınız yok, ağacınız. Yaşı 30-35’in altında olanlar belki eski Türkiye’yi tam olarak hatırlayamayabilir. Ama en azından büyüklerinden dinlemiştir. ‘Bu ülkeye 19 yılda ne yaptınız?’ diyenlerin içlerindeki fitneyi, fesadı, kötü niyeti elbette biliyoruz.”
“19 YILDA TOPLAM 431 MİLYAR LİRA TUTARINDA SOSYAL YARDIM YAPTIK”
Ülkeye kazandırdıkları eser ve hizmetleri paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde derslik sayısını 343 binden 601 binin üzerine çıkardıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün 20 bin öğretmen atama törenini yaptıklarını hatırlatarak son atamalarla birlikte 713 bin yeni öğretmeni göreve başlattıklarını ifade etti.
Üniversite sayısını 76’dan 207’ye, personel sayısını 70 binden 181 bine ve üniversite öğrenci sayısını 1,5 milyondan 8 milyona yükselttiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hastane yatak sayısını da 164 binden 255 binin üzerine, nitelikli yatak sayısını ise 19 binden 164 bine çıkardıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hizmete aldıkları 17 şehir hastanesiyle sağlıktaki hizmet kalitesini artırdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlik merkezi sayısını 9’dan 376’ya, spor tesisi sayısını da 1575’ten 3 bin 915’e çıkardıklarını kaydetti.
Yükseköğrenim yurtlarındaki yatak kapasitesini 182 binden 717 bine, burs ve kredi tutarını ise lisans öğrencileri için aylık 45 liradan 650 liraya yükselttiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu rakamları yüksek lisans öğrencileri için 90 liradan 1300 liraya, doktora öğrencileri için de 135 liradan 1950 liraya kendilerinin yükselttiğini dile getirdi. Son 19 yılda toplam 431 milyar lira tutarında sosyal yardım yaptıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Adalette 9 bin 349 olan hâkim savcı sayısı 21 bin 904’ü buldu. Mahkeme sayısı adli yargıda yüzde 84, idari yargıda yüzde 38 arttı. İçişlerinde mülki idare teşkilatımızı, belediyelerimizi ve muhtarlıklarımızı güçlendirdik. Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarını İçişleri Bakanlığına bağlayarak bütünlüğü ve koordinasyonu sağladık. Milli savunmada sınır güvenliğimizi, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı ve Pençe Harekâtları ile tahkim ederek güneyimizi kuşatmayı hedefleyen terör koridorunu yıktık attık. Ulaştırmada 6 bin 101 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafemizi 28 bin 284 kilometreye, 1714 kilometreden devraldığımız otoyol uzunluğumuzu 3 bin 532 kilometreye çıkardık. Karayolu tünel sayımız 83’ten 447 adede, karayolu tünel uzunluğumuz 50 kilometreden 617 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuz 311 kilometreden 710 kilometreye ulaştı.”
Demiryollarında toplam 1213 kilometre uzunluğundu hızlı tren ağı inşa ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 bin 590 kilometre uzunluğundaki mevcut demiryollarını ise neredeyse tümüyle yenilediklerini söyledi.
Hava yollarında 26 olan havalimanı sayısını 56’ya çıkardıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi Rize’nin Artvin’le birlikte havalimanını da yapıyor muyuz? İnşallah yılsonuna kadar havalimanımız da bitecek” dedi.
“SON 19 YILDA ÇİFTÇİLERİMİZE TOPLAM 165 MİLYAR LİRA TUTARINDA TARIMSAL DESTEK VERDİK”
Son 19 yılda denizcilikte tersane sayısını 37’den 84’e, yat bağlama kapasitesini de 8 bin 500’den 18 bin 545’e yükselttiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “İletişim teknolojilerinde 2002 yılında sadece 3 bin olan geniş bant abone sayısı bugün 84 milyona, elektronik devlet kullanıcı sayısı ise 56 milyona ulaştı. Çevre ve şehircilikte 79 ilde 61 milyon metrekarelik alanda 369 adet millet bahçesi projesini hayata geçirmek için kolları sıvadık. TOKİ eliyle ülkemize toplam 1 milyon 100 bin konut ürettik ve 2 milyon 500 bin konutun dönüşümünü tamamladık. Tarımda 2002 yılında 37 milyar lirayı bile bulmayan tarımsal gayri safi yurtiçi hasılamız, geçtiğimiz yıl 333 milyar lirayı geçti. Son 19 yılda çiftçilerimize toplam 165 milyar lira tutarında tarımsal destek verdik. Orman varlığımızı 2002 yılındaki 21 milyon hektar seviyesinden aldık, 23 milyon hektara çıkardık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dışişlerinde 2002 yılında 163 olan dış temsilcilik sayısını 252’ye ulaştırarak Türkiye’yi dünyanın 5’inci büyük temsil ağına sahip ülke konumuna getirdiklerine dikkati çekerek, savunma sanayisinde de 2002 yılında 62 olan savunma alanındaki proje sayısının bugün itibarıyla 750’yi geçtiğini kaydetti.
Organize sanayi bölgesi sayısını 192’den 325’e yükselttiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “22 endüstri bölgesi ve 79 teknopark kurduk. Enerjide toplam kurulu gücümüzü 31 bin 846 megavattan 98 bin 162 megavata yükselttik. Karadeniz’de Tuna-1 kuyusunda 405 milyar metreküp, Amasra-1 kuyusunda da 135 milyar metreküp olmak üzere toplam 540 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfettik. Kültür ve turizmde dünya mirası listesinde olan varlık ve alanlarımızın sayısını 9’dan 19’a, kültür merkezi sayımızı 42’den 120’ye çıkardık. Vakıflar Genel Müdürlüğümüz vasıtasıyla restore edilen eser sayımız 46’dan 5 bin 548’e yükseldi” ifadelerini kullandı.
“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE ÇOK DAHA FAZLA ESERİ MİLLETİMİZİN HİZMETİNE SUNACAĞIZ”
Ne kadar özetlemeye çalışsa da son 19 yılda Türkiye’ye anlatması saatlere, günlere sığmayacak eser ve hizmetler kazandırdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Eskilerin dediği gibi insan ölür kalır eseri, eşek ölür kalır semeri. Biz hep eserlerimizle konuştuk, inşallah hep eserlerimizle anılacağız. Önümüzdeki dönemde çok daha fazla eseri milletimizin hizmetine sunmaya çalışmaya devam edeceğiz. Cumhur İttifakı olarak Allah’ın izniyle birlik ve beraberlik içerisinde 2023 seçimlerine hazırlanıyor muyuz? Bir ve beraber miyiz? Bölünmeye asla fırsat vermeyeceğiz. Hep beraber bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız. Unutmayın, tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan, hep birlikte Türkiye. Ardı ardına yaşanan nice siyasi, sosyal, ekonomik saldırı dalgasının ardından salgın ve tabii afetlerle adeta büyük imtihanlar geçirdik. Bunca musibetin teki bile başka bir ülkede yaşansa veya geçmişte bizim başımıza gelseydi emin olun, ortaya çıkacak krizin altından bunlar kalkamazdı ama Allah’ın lütfuyla biz kalktık. Şimdi bütün bu felaketleri bir an önce inşallah temizleyerek yolumuza devam edeceğiz. Bu millet, büyük bir millettir. Rize’nin uşakları, Allah’ın izniyle bu muhaliflere, bu ana muhalefete, bu terör örgütünün artıklarına pabucu bırakmaz. Hamdolsun, girdiğimiz her mücadeleyi kazandık. Bundan sonrasında da kazanacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Rize merkezindeki Kentsel Dönüşüm Projesi’nin bulunduğu bölgeye canlı bağlanarak temel atma törenini gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış sırasında yanına çocukları da aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “86 milyonun emaneti emin ve ehil ellerde güvendedir. Türkiye Yüzyılı’nın inşasına Allah’ın izniyle kimse mani olamayacaktır. Bugüne kadar nice badirenin üstesinden nasıl alnımızın akıyla geldiysek, bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden de ülkemizi inşallah uzakta tutacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Kurban Bayramı sonrasında sizlerle beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum. Yakın çevremizdeki tüm sıkıntılara, çatışmalara, zulümlere rağmen millet olarak Kurban Bayramı’nı barış, huzur ve güvenlik içinde geride bıraktık. Bu vesileyle bir kez daha aziz milletimizin ve İslam âleminin Kurban Bayramı’nı canıgönülden tebrik ediyorum. Rabbimden bizleri layıkı veçhiyle idrak edeceğimiz bayramlara kavuşturmasını niyaz ediyorum.
Kurbanlarını keserek yaptıkları hayır ve hasenatla bayramın bereketini aileleri, komşuları ve dostlarıyla paylaşarak 81 vilayetimizle birlikte Afrika’dan Asya’ya gönül coğrafyamızın en ücra köşelerine kadar milletimizin yardım elini uzatarak bu mübarek günleri ihya eden tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun diyorum.
Hac farizasını yerine getirerek ülkemize dönmeye başlayan vatandaşlarımızın haclarının mebrur ve makbul olmasını Cenabı Allah’tan tüm kalbimle niyaz ediyorum.
Yine bu vesileyle Gazze ve Batı Şeria başta olmak üzere Filistin topraklarında, İsrail’in alçakça saldırıları altında türlü imkânsızlıklar içinde Kurban Bayramı’nı idrak etmeye çalışan Filistinli kardeşlerimize de muhabbetlerimi iletiyorum.
Devletimizin ilgili kurumlarının yanı sıra vakıf, dernek ve hayırseverlerimizi de bu bayramda Filistin halkını yalnız bırakmadıkları için tebrik ediyorum.
İçimizdeki kimi gafillere rağmen milletimiz kendine yakışır şekilde hamdolsun bu bayramda da mazlumları unutmamış, paylaşmanın bereketine ve dayanışmanın gücüne inanarak kardeşlik görevini layıkıyla ifa etmenin gayretinde olmuştur. Bayram boyunca vatandaşlarımızın emniyeti ve huzuru için fedakârca görev yapan güvenlik kuvvetlerimize de buradan tebriklerimi sunuyorum.
Trafik kazaları sebebiyle hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa, yakınlarını kaybedenlere de sabrı cemil diliyorum.
Bu sene can kayıplarının önüne geçmek için gerçekten yoğun çaba harcadık. Jandarma ve emniyet birimlerimiz gece gündüz demeden sahadaydı. Milyonlarca vatandaşımızın güvenli, konforlu, sorunsuz bir şekilde seyahatlerini gerçekleştirmeleri için kelimenin tam anlamıyla seferber oldular.
“ULAŞTIRMA ALTYAPIMIZIN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA GÖRMÜŞ OLDUK”
Hava ve demir yollarında artan talebi karşılamak için de gerekli tedbirler alındı. Bakınız burada bazı çarpıcı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum.
4-9 Haziran 2025 tarihleri arasında otoyollarımızdan 16,3 milyon araç geçişi yapıldı, yani ülkemizdeki toplam araç sayısının yarısından fazlası yollardaydı. Yüksek hızlı tren, ana hat ve bölgesel trenler ile kent içi raylı sistemleri ise toplam 2 milyon 783 bin kişi kullandı. Havalimanlarımızda 3,9 milyon yolcuyu uğurladık. Proje aşamasından açılışına kadar çok sayıda haksız eleştirinin muhatabı olan İstanbul Havalimanı’nda bir milyon 152 bin yolcuya hizmet verdik. Esenboğa Havalimanı ise aynı dönemde 189 bin 470 yolcu kullandı. Antalya, Muğla Milas, Bodrum ve Dalaman ile Aydın Adnan Menderes havalimanlarımızda farklı günlerde yolcu rekorları kırıldı. Ulaştırma altyapımızın geliştirilmesi için yaptığımız devasa yatırımların önemini bu süreçte bir kez daha görmüş olduk. Bu alandaki yatırım zincirimize yeni halkalar etmeyi sürdürüyoruz.
Ankara-Kırıkkale-Çorum, Samsun Hızlı Demir Yolu Projesi’nde Delici Çorum etabının temelini iki gün önce attık. Saatte 200 kilometre hıza uygun şekilde planlanan hattımız tamamlandığında, Ankara-Kırıkkale-Çorum arasında kesintisiz hızlı tren bağlantısı sağlanacak. Çorum-Ankara arası 1 saat 15 dakikaya inecek. 173 kilometrelik Çorum-Merzifon-Samsun kesimlerinin de bitmesiyle Ankara-Samsun arası seyahat süresi 2,5 saat olacak. Yılda 12 milyon yolcu ve 14 milyon ton yük taşınacak bu hat ile inşallah Samsun Limanı ile Mersin Limanı’nı birleştireceğiz. İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerindeki yük trafiğini hafifletecek, Türkiye’yi küresel ticaretin lojistik merkezi hâline getireceğiz. Beş istasyon, sekiz tünel, 26 köprü ve viyadük ile 16 üst geçitten oluşan hattı, Allah nasip ederse 2029 yılında devreye almayı planlıyoruz. Mahallî İdareler Seçimleri döneminde muhalefetin çeşitli spekülasyonlarına konu olan hattımızın şehirlerimize şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Savunma sanayiine verdiğimiz emeğin de karşılığını yavaş yavaş görüyoruz. 2 sene önce tanıtımını yaptığımızda birilerinin kalorifer peteğine benziyor diyerek akıllarınca dalga geçtiği millî muharip uçağımız KAAN projesinde çok önemli bir sözleşmeye imza attık. Indo Defence 2025 Fuarı’nda ilk etapta 48 adet KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik mutabakata varıldı. Toplam tutarı yaklaşık 15 milyar doları bulan bu tarihî anlaşmanın da ülkemiz savunma sanayiimiz ve Endonezyalı kardeşlerimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
“BÖLGEMİZDE BİR SÜREDİR ÇOK CİDDİ GERİLİMLER, ÇATIŞMALAR, SAVAŞLAR YAŞANIYOR”
Bölgemizde bir süredir çok ciddi gerilimler, çatışmalar, savaşlar yaşanıyor. Rusya-Ukrayna Savaşı her iki tarafı da yıpratan ağır sonuçlarıyla sürüyor. Pakistan-Hindistan arasındaki gerilim çatışma boyutuyla çok uzun sürmese de tarafların sahip oldukları güç sebebiyle potansiyel tehlike vasfını koruyor. İsrail’in Gazze’de tüm dünyanın gözleri önünde işlediği soykırım ile Lübnan ve Suriye’de gerçekleştirdiği pervasız eylemler hepimizin yüreğini kanatıyor. Aynı İsrail şimdi de komşumuz İran’a karşı bir saldırı başlattı. İran’ın nükleer tesislerini hedef alma bahanesiyle girişilen saldırın aslında çok kapsamlı ve sinsi amaçları olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.
“ÇATIŞMALARI DURDURMAK İÇİN YOĞUN BİR DİPLOMASİ TRAFİĞİ YÜRÜTÜYORUZ”
Biz en başından beri İran’ın nükleer programıyla ilgili tartışmaların müzakere masasında yürütülmesi gerektiğini savunduk, bugün de aynı noktadayız. Cuma gününden beri gerek şahsen biz gerek Dışişleri Bakanımız çatışmaları durdurmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Şimdiye kadar, ABD Başkanı Sayın Trump, İran Cumhurbaşkanı Sayın Pezeşkiyan, Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin, Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Sisi, Ürdün Kralı Sayın İkinci Abdullah, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Sayın Muhammed bin Selman, Pakistan Başkanı Sayın Şerif, Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Şara, Umman Sultanı Sayın Heysem bin Tarık, Kuveyt Emiri Sayın Şeyh Mişel el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Irak Başkanı Sayın Sudani’nin de aralarında olduğu birçok liderle görüşmem oldu. Bu görüşmelerde İsrail’in artık haydutluğa varan saldırganlığının tüm bölgemiz için oluşturduğu tehdit ve tehlikelere dikkat çektik. Sorunun çözümünün diplomasi ve diyalogla mümkün olduğunu ifade ettik. Türkiye olarak kolaylaştırıcılık dâhil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu tüm muhataplarımıza açık açık aktardık.
“BU KADİM COĞRAFYADA HİÇBİR ÜLKE KENDİ SINIRLARINDAN İBARET DEĞİLDİR”
Bir defa şunun bilinmesi çok çok önemlidir: Masada çözülebilecek meseleleri silahla, yıkımla, kanla, kaosla, sivil-asker ayrımı yapmadan önüne gelen her şeyi bombalamayla hâlletmeye çalışmanın ileride nelere yol açacağını kimse tahmin edemez. Tarih bu tür şımarıklıkların beklenmedik sonuçlarını ortaya koyan örneklerle doludur. Her ne kadar millî şairimiz Mehmet Akif, ‘Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?’ demiş olsa da biz ibret alınması temennimizi ısrarla dile getirmeye devam edeceğiz. Batı’nın sınırsız desteğiyle İran’a saldıran, Gazze’yi yerle bir eden, bölgedeki her ülkeye kabadayılık taslayan İsrail, aslında ne yaptığının farkında değil. Belki ileride yaptığı hatanın farkına varacak ama korkarız o vakit iş işten çoktan geçmiş olacak. Unutulmamalıdır ki, bu kadim coğrafyada hiçbir ülke kendi sınırlarından ve yönetiminden ibaret değildir. Binlerce yıllık derin ilişkiler sebebiyle bölgedeki her hadise tüm toplumları yakından ilgilendirir, etkiler, orta ve uzun vadeli sonuçlar doğurur.
Nitekim Filistin halkına ve topraklarına saldırmak sadece oradaki birkaç milyon insanla sınırlı bir hadise değildir. Yine İran topraklarına ve halkına saldırmakta sadece İran devletini ilgilendiren bir vaka da değildir. Aynı tespitleri Pakistan ve Afganistan coğrafyası ile Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Afrika Bölgesi için de yapabiliriz. Hele hele Türkiye mevzu bahis olduğunda kıtaları aşan bir etki gücünden söz etmek mümkündür. Bölgemizde bu hakikatler gözetilmeden atılan her adım ileride yaşanacak başka felaketlere davetiye çıkartır. Bu felaketler de genellikle zalimlerin bertaraf olmasıyla sonuçlanır. Dolayısıyla, İsrail yaptığı her zulümle, döktüğü her kanla, işlediği her insanlık suçuyla adım adım kendi varlığını ve toplumunun geleceğini riske etmektedir. Çünkü zulümle abat olunmaz. Zulmün sonu derin bir pişmanlıktır.
Biz Türkiye ve Türk milleti olarak medeniyet mirasımızın bize vaaz ettiği ahlak, vicdan, adalet, hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde önce kendi vatandaşımızı, onunla birlikte dost ve kardeş toplumları, en nihayetinde de tüm insanlığı kucaklamak için samimi bir gayret içerisindeyiz. Bu gayretimizi kimi zaman yaptığımız yardımlarla, kimi zaman diplomatik desteklerimizle, kimi zaman ticari ve teknolojik ortaklıklarımıza, kimi zaman da sosyal ve kültürel kaynaşmalarımızla somutlaştırıyoruz. Yakın zamanda Balkanlar’da, Karabağ’da, Libya’da, Suriye’de bu yaklaşımın neticelerini hep birlikte takip ettik. İnşallah bundan sonra da sadece kendi içimizde birliği, beraberliği, kardeşliği yüceltmekle kalmayacak, aynı iklimin bölgemizde de hâkim olmasını sağlayacak girişimlerimize devam edeceğiz.
“İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI KONUSUNDA DÜNYANIN ÖNDE GELEN ÜLKELERİ ARASINA GİRDİK”
Bölgemizde yaşanan krizlerin bize verdiği bir diğer önemli mesajı devletimizle, milletimizle, her kesimden insanımızla çok iyi görmemiz gerekiyor. Şayet siyasi, sosyal, ekonomik, askerî olarak güçlü değilseniz, kendinize yeterli değilseniz caydırıcılık seviyesine ulaşamamışsanız işiniz çok zor. Her an kendin sizden daha güçlü gören birisi tepenize yumruğu indirebilir, sizi boyunduruğu altına alabilir, haraca bağlayabilir, zelil bir duruma düşürebilir. Millet olarak biz böyle bir utançla yaşamaktansa, ölmeyi tercih edecek karaktere sahibiz. Daha önce de söyledim, toprağın üstünde onursuzca yaşamaktansa, toprağın altında şereflice yatmayı yeğleriz. Bu irademizi mücadelelerle dolu tarihimizde defalarca ortaya koyduk. Elbette bu duruma düşmemek, kimilerinin yaptığı gibi öyle lafla, edebiyatla, mangalda kül bırakmayan afaki söylemlerle olmuyor. Bunun için çalışacaksınız, geliştireceksiniz, üreteceksiniz, ter dökeceksiniz, rüştünüzü tüm dünyaya ispat edeceksiniz.
İktidara geldiğimizde ülkemizde savunma sanayii adına, hadi hiçbir şey yoktu demeyelim, ama gerçek anlamda dişe dokunur, sözünü ettiğimiz caydırıcılık gücünün altını dolduracak kayda değer bir birikim yoktu. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın ardından başlatılan iyi niyetli girişimler montaj sanayi diyebileceğimiz seviyenin ötesine geçememişti. Yenilikçilik adına ise ortada hiçbir çaba, hiçbir faaliyet yoktu. Hemen kolları sıvadık, acil ihtiyaçlar dışındaki hazır alım siparişlerini iptal ettik. Bu kaynağı üzerine ilaveler de yaparak büyüttük ve savunma sanayiimizin emrine verdik. Tabii ki 23 yılda bu noktaya ulaşmak öyle kolay olmadı. Dışarıdan gelen engellemeleri zaten normal karşılıyoruz. Ama içeride birilerinin yapılan her işi kötüleyerek bürokraside, akademide, medyada olmadık engeller çıkartarak sabote etmeye kalkışmalarını asla unutmadık, unutmayacağız.
Aynı zihniyet bugün de fırsatını bulduğu her konuda ve her an sabotajlarına devam ediyor. Bunlar bedenen bu ülkenin vatandaşı ama ruhlarını emperyalistlerin emrine vermiş mankurtlardır. Her ne yaptıysak bizden gözüküp oklarını bize fırlatan bu emperyalist uşaklarına rağmen yaptık. Geldiğimiz noktada bilhassa insansız hava araçları konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdik. Zırhlı kara araçları konusunda âdeta küresel bir markaya dönüştük. Kendi insanlı ve insansız uçaklarımızı, kendi füzelerimizi, kendi radarlarımızı, kendi deniz araçlarımızı, kendi haberleşme sistemlerimizi geliştiriyor, üretiyoruz.
“TÜRKİYE SAFRALARINDAN KURTULDUKÇA HER ALANDA GELECEĞİNE UMUTLA BAKMAKTADIR”
Şunu büyük bir gururla ve gönül huzuruyla ifade etmek isterim: En zoru artık atık olarak geride kalmıştık. Bir ürünü tasarımı, yazılımı, donanımı ve diğer unsurlarıyla üretim aşamasına getirmenin ne demek olduğunu en iyi biz biliriz. Şimdi envanterimize giren bu ürünlerin caydırıcılığımızı destekleyecek şekilde ve miktarda imal etme safhasına geldik. Millî savaş uçağımız KAAN bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Aynı şekilde orta ve uzun menzilli füze stoklarımızı son gelişmeler ışığında caydırıcılık düzeyine getirecek üretim planlamalarını yapıyoruz. İnşallah, çok uzun olmayan bir süreçte hiç ama hiç kimsenin bize efelenmeyi dahi göze alamayacağı bir savunma kapasitesine erişmiş olacağız. Bunun şartı ise siyasi istikrarı korumaktan, ekonomimizi güçlü tutmaktan, sosyal barışı tahkim etmekten, diplomatik ilişkilerimizi geliştirmekten geçiyor.
‘Zahmet olmadan rahmet olmaz’ derler. Devlet ve millet olarak bazı sıkıntıları çekecek, bazı fedakârlıkları yapacağız ki hedeflerimize ulaşabilelim. Böyle bir vizyonu olmayan sadece karanlık ilişkilerin ve kaynakların mahsulü şişirmelerle ülkenin başına tebelleş edilmeye çalışılan zihniyete ve siyasetçi tiplerine karşı yürütülen mücadelenin de bu perspektiften okunmasında fayda görüyorum. Türkiye safralarından kurtuldukça her alanda geleceğine umutla bakmaktadır. Şundan kimsenin şüphesi olmasın: İktidarımız ve ittifakımız bölgemizin içinde bulunduğu bu sancılı dönemde Türkiye’nin istiklal ve istikbalinin temelidir ve teminatıdır. 86 milyonun emaneti emin ve ehil ellerde güvendedir. Türkiye Yüzyılı’nın inşasına Allah’ın izniyle kimse mani olamayacaktır.
“TÜRKİYE, TÜM HADİSELERİ DEVLET AKLIYLA OKUMAKTA VE SOĞUKKANLI BİR ŞEKİLDE DEĞERLENDİRMEKTEDİR”
Bugüne kadar nice badirenin üstesinden nasıl anlımızın akıyla geldiysek, bölgemizdeki krizlerin menfi etkilerinden de ülkemizi inşallah uzakta tutacağız. Ülkemizin politik ve sosyal kutuplaşma yoluyla sokak ve gerilim siyasetiyle, içi boş hamasi söylemlere zaafa uğratılması bu ülkede kimsenin hayrına değildir. İktidarı zaafa düşürmek için ülkenin zaafa düşmesine bile eyvallah diyenler, tarih önünde de, mahşeri vicdanda da bunun hesabını veremezler. Muhalefetin tribünleri oynama uğruna Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlangıcında yaptıkları yanlışa tekrar düşmemelerini arzu ediyoruz. Gün, özellikle sorumlu siyaset yapma günüdür.
Türkiye, tüm hadiseleri devlet aklıyla ve köklü tecrübesiyle okumakta, sağduyulu ve soğukkanlı bir şekilde değerlendirmekte, 86 milyonun tamamının güvenliği ve huzuru için gerekli adımları atmaktadır. Birileri gibi ateşe benzin dökmenin değil, daha fazla büyümeden bir an önce yangını söndürmenin derdindeyiz. Amacımız, bölgemizde sulhu sükûnun hâkim olması, istikrar ve güven ortamının çok güçlü biçimde tesis ve tahkim edilmesidir. Gelişmeleri günlük siyasete polemik malzemesi yapmanın, bölgesel istikrarın tesisi ve ülke güvenliği için verilen mücadele de ortadayken, haksız ve mesnetsiz suçlamalarda bulunanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz.
“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK İHTİYACI, BİRLİK VE KARDEŞLİK SİYASETİDİR”
Şu hususa herkesin dikkat etmesi gerektiğine inanıyorum: Biz, millet olarak tarih boyunca metanetimizi, asaletimizi, uhuvvetimizi, dayanışmamızı muhafaza ederek önümüze konulan engelleri teker teker aştık. Bekamıza yönelik saldırıları bu şekilde püskürttük. Üzerimizde oynanan oyunları bu şekilde bozduk. Karanlık tünellerden yine bu şekilde aydınlığa çıktık. Bugün de Türkiye’nin en büyük ihtiyacı, birlik ve kardeşlik siyasetidir. Birbirimize inanarak, birbirimize güvenerek, 86 milyon kalp kalbe vererek güzel yarınlara inşallah, hep beraber varacağız. Türkiye’yi bölgesinde ve dünyada müessir bir güce dönüştürme hedefimizde hiçbir sapma olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyorum. Bugün dünden daha iyiyiz, daha güçlüyüz, daha ileri bir konumdayız, inşallah yarın bugünden de güçlü olacağız. Allah’ın yardımı, aziz milletimizin duasıyla durmadan, duraksamadan çalışmaya, ülkemizi, milletimizi kalkındıracak hizmetlere imza atmaya devam edeceğiz.
Nitekim bölgemizde yaşanan tüm krizlere rağmen milletimizin dertlerine derman olmanın gayretindeyiz. Deprem bölgemizin yeniden inşa ve ihyası gündemimizin ilk sırasındaki yerini korumaktadır. Şimdiye kadar 201 bin konutun anahtarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. İnşallah perşembe günü Kahramanmaraş’ta 250 bininci afet konutunun da anahtarlarını depremzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.
Bu düşüncelerle sözlerime son verirken kabine toplantımızın ve alınan kararların hayırlara vesile olmasını diliyorum.”
Hayatımıza kattığınız güç, güven ve sevgi için tüm babalarımıza minnettarız. Babalar Günü’nüz kutlu olsun. Genç Gazeteciler
‘Başta şehit ve gazilerimizin babaları olmak üzere tüm babalarımızın Babalar Günü kutlu olsun” Yaşamımızın her anında varlıklarıyla bizlere güç veren babalarımız; sevgi ve fedakârlık sembolü olarak, annelerimizle birlikte en değerli varlıklarımız olup güçlü bir aile yapısının temelini oluşturmaktadırlar
Gelecek nesillerin yetiştirilmesinde, bilinçli, kültürlü, öz değerlerine sahip, sağlıklı bir toplum yapısının oluşturulmasında ve aile kurumunun yaşatılmasında hiç şüphesiz ki büyük rolü olan babalarımızdan alacağımız dersler, hayat boyu bize rehberlik edecektir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir Hadis-i Şerifinde, “Babanın çocuğuna duası, Peygamber’in ümmetine olan duası gibidir.” buyurarak, ailelerinin mutluluğunu, kendileri için en büyük mutluluk olarak gören babalarımızın duasının ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir. Bizler de bu Hadis-i Şerifin bilincinde evlatlar olarak, babalarımıza gereken sevgi ve saygıyı göstermeli, sağlıklarında hayır dualarını almak için gayret göstermeli, babalarımızın sadece bugün değil her zaman gönüllerini hoş tutmalı, onlara saygı, sevgi ve vefamızı en güzel şekilde göstermeliyiz.
Bu önemli günün, babalarımızın rızasını ve hayır duasını alabilmek için bir vesile olması temennisiyle; başta şehit ve gazilerimizin babaları olmak üzere tüm babalarımızın Babalar Günü’nü kutluyor, vefat etmiş olanlara Yüce Allah’tan rahmet diliyoruz
Endonezya, Türkiye’den 48 adet KAAN savaş uçağı alıyor
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), uluslararası alanda stratejik bir başarıya imza attı. Endonezya’da düzenlenen INDO Defence 2025 fuarında Türkiye tarafından millî imkanlarla tasarlanan, geliştirilen ve üretilen Millî Muharip Uçak KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik anlaşma sağlandı. Anlaşma kapsamında, 48 adet KAAN 5. Nesil Savaş Uçağı Endonezya’ya teslim edilecek.
11 Haziran tarihinde Jakarta’da gerçekleştirilen imza törenine Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Endonezya Savunma Bakanı Sjafrie Sjamsoeddin, TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, Milli Savunma Bakan Yardımcısı ve TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanvekili Şuay Alpay ve TUSAŞ Genel Müdürü Dr. Mehmet Demiroğlu katıldı.
Atılan imzalar kapsamında 48 adetlik Millî Muharip Uçak KAAN’ın teslimatı 120 ay içerisinde gerçekleşecek. Teslim edilecek KAAN uçaklarında ise millî imkanlarla üretilecek motor yer alacak.
Bu anlaşma, sadece Millî Muharip Uçak KAAN’ın teslimatını değil; Endonezya’ya havacılık alanında teknoloji transferini de kapsayacak. Türkiye ve Endonezya gerçekleştireceği stratejik iş birliğiyle bilgi paylaşımını ve yerel kabiliyetlerin geliştirilmesini de hedefleyecek. Öte yandan anlaşmayla birlikte KAAN’ın üretiminde Endonezya’nın sahip olduğu yerel kabiliyetlerden yararlanılacak.
KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik ilk duyuruyu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Erdoğan, “Yerli ve millî savunma sanayimizin kaydettiği gelişimi ve ulaştığı noktayı gözler önüne seren bu anlaşmanın Türkiye ve Endonezya için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Anlaşmanın huzurunda imzalandığı kıymetli mevkidaşım, Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto’ya selam ve teşekkürlerimi iletiyorum. Savunma Sanayii Başkanlığımız ve TUSAŞ başta olmak üzere KAAN’ın üretiminde ve Türkiye tarihinin bu rekor ihracat sözleşmesinin imzalanmasında emeği geçen tüm kuruluşlarımızı tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.
KAAN: Türkiye’nin 5. Nesil Savaş Uçağı
KAAN, Türk mühendisliğinin geldiği en üst noktayı temsil eden, 5. nesil çok rollü savaş uçağıdır. Yüksek manevra kabiliyeti, düşük radar görünürlüğü (stealth), yapay zekâ destekli aviyonikleri ve ağ destekli harp yetenekleriyle dikkat çekmektedir. Hava-hava ve hava-yer görevlerinde üstün başarı sağlaması hedeflenen KAAN, aynı zamanda Türkiye’nin savunma alanındaki tam bağımsızlık vizyonunun simgesidir. İlk uçuşunu 21 Şubat 2024 tarihinde başarıyla gerçekleştiren KAAN, bu tarihi adımıyla Türk havacılığı açısından yeni bir dönemi başlatmıştır. 6 Mayıs 2024’te ise KAAN gök vatan ile ikinci kez bir araya gelmiştir.
Millî Muharip Uçak KAAN projesinin ilerleyen aşamalarında ise uçağa millî motorun entegrasyonu ile KAAN’ın tamamen millî hâle getirilmesi ve ihracat potansiyelinin daha da arttırılması hedeflenmektedir.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.