Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Savunma Üniversitesi Deniz ve Hava Harp Okulu diploma töreninde yaptığı konuşmada, “Büyük ve güçlü Türkiye’yi, hak ve özgürlüklerden ekonomiye kadar her alanda kökleştirecek adımları kararlılıkla atarak, aydınlık geleceğimize doğru adım adım ilerliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millî Savunma Üniversitesi (MSÜ) Deniz ve Hava Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt’ten bugüne kadar bu toprakların vatan kılınması için mücadele eden, gerektiğinde canını ortaya koyan, Sultan Alparslan’dan Osman Gazi’ye, Fatih’ten Gazi Mustafa Kemal’e kadar tüm kahramanları rahmet ve şükranla yâd etti.
“BU MİLLETİN İSTİKLALİNE VE İSTİKBALİNE EL UZATMAK KİMSENİN HADDİNE DEĞİLDİR”
Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nda ifade ettiği mesajın bugün de yollarını aydınlattığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın. Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Yurdumuza alçakları uğratmamak için gerektiğinde gövdesini siper edecek kahramanlar silsilesine Deniz ve Hava Harp Okullarımızdan mezun olan sizler de katılıyorsunuz. Dün Kara Harp Okulu’muzun diploma töreninde ifade ettiğim gibi. Ordusu işgal edilmeyen, devşirilmeyen, çökertilmeyen bir ülkenin toprakları da işgal edilemez. Hamdolsun bizim karasıyla, deniziyle, havasıyla tüm unsurlarıyla yüreği Allah, vatan ve millet sevgisiyle dolu bir ordumuz var. Bu mübarek orduyu yozlaştırmak, tarihi misyonundan uzaklaştırmak, içten içe çürütmek için çok uğraşıldı. Çok oyunlar sergilendi. Hâlbuki şairin ifadesiyle söyleyecek olursak ‘Ecdadımızın heybeti maruf-u cihandır. Fıtrat değişir sanma bu kan, o kandır.’ İşte bugün burada karşımda ecdadından tevarüs ettiği değerlerle yeniden dünyayı kendine hayran bırakan başarılara imza atan o kanın temsilcilerini görüyorum. Sınırlarımızda, denizlerimizde ve semalarımızda sizlerin sesi, nefesi yüreği hâkim olduğu müddetçe Allah’ın izniyle bu millete yan gözle bakmak hele hele istiklaline ve istikbaline el uzatmak kimsenin haddine değildir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, denizcilere ve havacılara hitap ederek, “Denizciler! Geçtiğimiz günlerde 950. yıl dönümüne ulaştığımız Malazgirt Zaferi’nin hemen ardından Çaka Bey’le başlayan denizlerdeki hâkimiyetimizi güçlendirmemize sizler de katkıda bulunacaksınız. Havacılar! Dünyanın ilk askeri havacılık teşkilatlarından olan ve 1911’den beri semalarımızı koruyan hava kuvvetlerimizin artık çok geniş bir alana yayılan faaliyetlerine sizler destek vereceksiniz. Millî Savunma Üniversitemizin yeni yapısı ve kadrosuyla faaliyete geçmesinin ardından, 4 yıllık eğitimlerini tamamlayarak mezun olan teğmenlerimizle Türk Silahlı Kuvvetlerimiz artık daha güçlüdür, daha kabiliyetlidir ve daha özgüvenlidir” şeklinde konuştu.
“ORDUMUZU DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ”
Kara Harp Okulu’ndan mezun olan 903 Türk ve misafir teğmenin ardından, bugün de Deniz Harp Okulu’ndan mezun olan 298 ve Hava Harp Okulu’ndan mezun olan 251 teğmeni tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, teğmenlere görev yerlerinde, misafirlere ülkelerinde başarılar diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Savunma Üniversitesi’nin yöneticileri ve hocalarına da 5 yıl gibi kısa bir sürede harp okullarını, astsubay, meslek yüksekokullarını, enstitüleri daha güçlü şekilde yeniden ayağa kaldırdıkları için teşekkür ederek, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eğitim modelindeki değişimi de içeren yeni vizyonuyla artık başarılarıyla küresel düzeyde takdirle takip edilen bir konuma ulaştığını söyledi.
Her alanda reformları kararlılıkla sürdürerek savunma sanayisinin yelpazesini ve derinliğini artırarak 2230 yıllık dünyanın en eski geleneğine sahip orduyu daha da güçlendireceklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her milleti tarih sahnesinde öne çıkartan bir özelliği vardır. Bizim milletimiz de her dönemde teşkilatçılığı ve askeri kabiliyetleriyle hep öne çıkmıştır. Bu sayede binlerce yıldır ayakta kalmayı, kurduğumuz devletler vasıtasıyla kendimizi ve dostlarımızı güvende tutmayı başardık. Doğu ve Batı medeniyetlerinin tamamıyla kurduğumuz temaslar sayesinde sürekli kendimizi geliştirdik ve insanlığa da hizmet ettik” diye konuştu.
“ÜLKEMİZ, MAZLUMLARIN VE MAĞDURLARIN UMUDU HÂLİNE GELDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu’daki 1000 yıllık varlık boyunca da hep bu istikamette yüründüğünü dile getirerek, şunları kaydetti: “Asırlar boyunca adaletle, hakkaniyetle, vicdanla, ahlakla yönettiğimiz topraklarda hep huzur hâkim oldu. Bu coğrafyalar gözünü para ve kan bürümüş emperyalist güçlerin eline geçtiğinden beri ise aynı topraklarda acı, zulüm ve sömürü hiç eksilmedi. Millî mücadelemizi zaferle neticelendirip Cumhuriyetimizi kurduğumuzda uzunca bir süre kendi meselelerimizle uğraşmak mecburiyetinde kaldık. Belki de özellikle bırakıldık. Ülkemiz demokrasi ve kalkınmada kat ettiği mesafeyle yeniden güçlenmeye başladığında kendisiyle birlikte tüm mazlumların ve mağdurların umudu hâline geldi. PKK’dan FETÖ’ye kadar Türkiye’nin önüne sıra sıra dizilen nice tuzakları birer birer aşarak yeniden asli gündemimize odaklandık. Büyük ve güçlü Türkiye’yi hak ve özgürlüklerden ekonomiye kadar her alanda kökleştirecek adımları kararlılıkla atarak aydınlık geleceğimize doğru adım adım ilerliyoruz. Tabii bu sürecin en kritik safhalarından biri de egemenliğimizin en önemli unsuru olan askeri gücümüzü her alanda çağın gereklerine ve hatta ötesine taşıyacak altyapıyı kurmuş olmamızdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eskiler ‘Kem aletle kemalat olmaz” derler. Biz de bu sözü ‘Başkalarının ihsanıyla güçlü savunma sanayi kurulamaz.’ diyerek, tefsir ederek kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye karar verdik. Artık İHA’larımız var mı? Artık SİHA’larımız var mı? Artık Akıncılarımız var mı? Hepsi var. Artık kapılarda dilenci değiliz, tam aksine şimdi herkes bizden talep ediyor ve işte Azerbaycan’da SİHA’larımızla vardık. Libya’da SİHA’larımızla vardık. Bundan sonra da yine kimsenin kapısında dilenci olmayacağız, çünkü bütün bunların hepsi bizde var” ifadelerini kullandı.
Ne zaman ki bu iradeyi deklare ettiklerinde, işte o anda savunma sanayi konusunda eşi benzeri görülmemiş bir ambargoyla karşılaşıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha yeni Başbakan olduğunda Amerika’dan İHA istemeye gittiğini, gittiklerinde kendilerine burun kıvrıldığını dile getirdi.
“İHA’MIZI DA YAPTIK SİHA’MIZI DA YAPTIK VE SONUNDA AKINCI’YI DA YAPTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dedik ki ‘Biz NATO’da beraber değil miyiz? Beraberiz. Bakın biz terörle mücadele ediyoruz. Terörle mücadele ederken siz bizlere destek vermeyecek misiniz?’ Ve o zaman oğul Bush hemen Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ı çağırdı ve bize şöyle iki günlüğüne dönüşümlü şekilde İHA’ları verdi. İHA’lar biliyorsunuz sadece koordinat tespitine yarayan uçaklardı ama bize İHA değil, SİHA lazımdı. Yani silahlı olan insansız hava aracı lazımdı. Ama sağ olsun bunlar bizim önümüzü açtı ve artık biz İHA’mızı da yaptık SİHA’mızı da yaptık ve sonunda Akıncı’yı da yaptık. Bunlar bize yetmez devam ediyoruz şimdi Hürkuş’umuzu da yapacağız” şeklinde konuştu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en basitinden en yüksek teknolojiye sahip olanına kadar neredeyse A’dan Z’ye her ürünün tedarikinde nasıl zorlanıldığını gayet iyi bildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bulduğumuz alternatif tedarik kanallarının kısa sürede nasıl kapatıldığını, verilen sözlerin nasıl tutulmadığını, imzalanan sözleşmelerin uyduruk sebeplerle nasıl yerine getirilmediğini asla unutmayacağız. Biz bunu Kıbrıs’ta yaşadık ve Kıbrıs’ta bize bunlar telsiz bile vermediler ve ama biz ASELSAN’la telsizimizi de yapar hâle geldik. Kötü komşular bizi ev sahibi yaptı. Ellerinden gelse tanklarımızı yürüyemez, gemilerimizi limandan kalkamaz, uçaklarımızı havalanamaz hâle getireceklerdi. Şimdi bunların hepsini sahiplendik ve yürütür hâle getirdik” diye konuştu.
“KENDİ GÜCÜMÜZE VE İMKÂNLARIMIZA DAHA ÇOK YÜKLENDİK”
Savunma Sanayi Başkanlığı’nın koordinasyonunda gerek vakıf şirketlerinin, gerek özel sektörün gayretleriyle bu sıkıntıları en acillerinden başlayarak birer birer aştıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bize parasıyla verilmeyen ürünlerin gözlerimizin önünde terör örgütlerine, eli kanlı rejimlere, zahirde düşman diye tanımlanan gruplara nasıl bilabedel aktarıldığına biz şahit olduk. NATO’da beraberiz ama terör örgütlerine bilabedel tırlarla yüklü evet mühimmat, araç gereç gönderiyorlar. Hatta yaptığımız operasyonlarda bunların bir kısmını da ele geçirip kendi envanterimize kaydettik. Böylece envanterimiz daha da güçlendi. Ülkemize meşru yollardan verilmeyen nice silahların teröristlerin cirit attığı bölgelerdeki kara borsa silah pazarlarında alelade bir mal gibi satıldığını da tespit ettik. Tespit ettik de ne oldu? Onları ele geçirdik. Tüm bunlar bize meselenin bu silahların teknolojisi veya kâğıt üzerinde önümüze konan bahaneler olmadığını, meselenin doğrudan Türkiye olduğunu, Türk milleti olduğunu tekrar tekrar gösterdi. Biz de bir yandan diplomasi kanallarını açık tutarak bu süreçleri takip etmeyi sürdürürken, diğer yandan kendi gücümüze ve imkânlarımıza daha çok yüklendik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazar günü Çorlu’da dünyada sadece 3 ülkenin üretebildiği taarruzi insansız hava aracı olan Akıncı’nın teslimat töreninde olduklarını hatırlatarak, üretilen silahlı insansız hava araçlarının terörle mücadelenin yanı sıra Suriye’den Karabağ’a kadar nice çatışma alanında gösterdiği başarıların dünyanın dilinde olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin tankından topuna, füzesinden radarına, bombasından tüfeğine kadar nice savunma sanayi ürününde dünyadaki muadillerinden çok daha iyisini üretebilen bir ülke hâline geldiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hâlihazırda geliştirilme aşamasında olan projelerimizi inşallah ülkemizin istikrar ve güven iklimine sahip çıkarak önümüzdeki 3-5 yıl içinde neticelendirdiğimizde artık bu alanda en üst sıralara yerleşmiş olacağız. Bilhassa 7-8 yıldır sürekli ülkemizin huzuruna, milletimizin birliğine ve beraberliğine, devletimizin gücüne ve itibarına saldırılmasının sebebi Türkiye’yi bu son düzlükte tekrar oyun dışına itme hesabıdır. Bugüne kadar vesayetinden, darbesine kadar her yolu denediler ama netice alamadılar. İnşallah bundan sonra da başaramayacaklar. Çünkü milletimiz yaşadığı sayısız tecrübenin ardından oynanan oyunu, kendi önüne allanıp pullanarak getirilen projelerin gerisindeki sinsi niyeti gördü, görüyor.”
“NİHAİ MESAJI İNŞALLAH 2023’TE VERECEĞİZ”
Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023’ün sembol hâline geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını kimsenin engelleyemeyeceğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi gerisindeki binlerce yıllık devlet geleneğine bakmadan sınırları cetvelle çizilmiş suni ülkelerle, zayıf toplumlarla, ipleri kendi ellerindeki yönetimlerle karıştıranlar için artık acı gerçeklerle yüzleşme vakti gelmiştir. Malazgirt’i anlamayana, Çanakkale’yi ve İstiklal Harbi’ni bile anlamayanlara, 15 Temmuz’u anlamayanlara nihai mesajı inşallah 2023’te vereceğiz. Türkiye, 100 yıllık değil, 600 yıl artı 100 yıllık, 1000 yıl artı 100 yıllık, 2 bin artı 100 yıllık bir devlettir. Cumhurbaşkanlığı forsunda temsil edilen o bayraklar herhalde moda fuarından çıkmadı. Oradaki her bir yıldızın temsil ettiği bayrağın bir geçmişi, bir tarihi, bir hikâyesi, bir anlamı var. İşte bunun için aslını, neslini, tarihini, medeniyetini bilen gençler yetiştirerek maziden atiye, sağlam köprüler kurmanın gayretindeyiz” diye konuştu.
Bugün mezun olan teğmenlerin her birinin bu köprünün birer tuğlası olarak hayata başlayacaklarına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “2 gün önce Ankara’da ay yıldız formatında devasa millî savunmamızın, silahlı kuvvetlerimizin dev karargâhının temelini attık. İnşallah 19 Mayıs 2023’te açılışını yapacağız. Nereden nereye? Bu duygularla bir kez daha Deniz ve Hava Harp Okullarımızdan mezun olan Türk ve misafir öğrencilerimizi tebrik ediyorum. Millî Savunma Üniversitemizin yönetimine ve hocalarına tekrar teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay’ın 157. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde konuştu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay’ın 157. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Adaletin tecellisi için uğraşan yargı mensuplarımızın, kimi zaman ailelerini ve çocuklarını da işin içine katarak hedef gösterilmesi, hele hele meydanlarda yuhalatılması yanlış olduğu kadar büyük bir sorumsuzluktur. Nezaket kuralları korunarak eleştiriler yapılabilir ama eleştiri bahanesiyle kimse yargı mercilerine parmak sallayamaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Konferans Salonu’nda düzenlenen, “Danıştay’ın 157. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni”ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, binlerce yıllık devlet geleneklerinin en önemli prensibinin “devlet ebed müddet” olarak tarif ettikleri devamlılık olduğunu söyledi.
Devlet anlayışının bu devamlılığının, iki ilke üzerine bina edildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bunlardan ilki eşref-i mahlukat olan insana atfedilen önemdir. Şeyh Edebali’nin ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözü işte bu hakikatin altını çizmektedir. İkincisi ise hiç şüphesiz, mülkün temeli olarak gördüğümüz adalettir. Çünkü bizim inancımızda varlık, adalet üzere yaratılmıştır. Bu yönüyle adalet, hikmeti ilahinin yeryüzünde tecelli etmesi, dirlik ve düzenin ancak bu ölçü ekseninde tesis edilmesidir. Adalet terazisindeki en küçük bir sapma, Allah muhafaza, tamiri de telafisi de mümkün olmayan yıkıcı sonuçları her zaman gebedir.”
“HUKUK DEVLETİNİN EN TEMEL İLKELERİNDEN BİRİ İDARENİN DENETİMİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her bir vatandaşın hak ve hukukunun korunup gözetilmesi, güçsüzün güçlüye asla ezdirilmemesinin son derece önemli olduğunu belirtti.
“Zor kapıdan girerse töre bacadan çıkar” sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Divanu Lugati’t-Türk’te yer alan bu söz, toplumdaki nizam ve intizamın, adalete duyulan güvenin, kıyamet kopsa dahi adaletin tecelli etmesinin ancak ve ancak hukuk devletiyle sağlanabileceğini ifade eder. Hukuk devletinin en temel ilkelerinden biri ise idarenin denetimi, yani idari eylem ve işlemlerin tamamının yargısal denetime açık olmasıdır. İşte, Danıştayımız tam 157 yıldır böylesine hayati bir görevi ifade etmektedir. İnceleme, danışma ve karar organı olarak idareyi yargı yoluyla denetlemekte, temyiz merci sıfatıyla kamu ile vatandaş arasındaki uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmaktadır. Diğer yüksek mahkemelerimiz gibi Anayasa ve kanunları uyulmasını, meri hukukun titizlikle uygulanmasını sağlamaktadır. Bu itibarla milletimiz adına karar verme sorumluluğunu yüksek bir vazife şuuruyla yerine getiren Danıştay Başkanlığımızın tüm mensuplarına bir kez daha teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin ancak adaletle hükmettiği takdirde devlet olabileceğini dile getirdi.
Devletin alameti farikasının adalet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Haksızlığa yol veren, mağduriyetleri gideremeyen, haklıya hakkını teslim edemeyen hiçbir otorite varlığını sürdüremez. Adalete olan inancın temelinden sarsıldığı bir ülkede ne yaparsanız yapın, huzuru, güveni, barışı, demokrasi ve istikrarı tesis edemezsiniz. Gerek adli gerekse idari yargıda görev yapan hâkim ve savcılarımız, milletimizin geleceği, huzuru ve esenliği adına çok önemli bir mesuliyeti yerine getirmektedir. İbn-i Haldun, ‘Basiret gözüyle bakan kimse adaletli ölçüyü bulur’ diyor. Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatleri doğrultusunda karar veren yargı mensuplarımızın bu bilinçle vazifelerini icra etmelerini bekliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan etkin, güçlü, hızlı ve erişilebilir bir adaletin hükûmetlerinin önceliklerinin en başında olduğunu, göreve geldikleri ilk günden beri hep bunun için çalıştıklarını vurguladı.
Yargı sisteminin güçlendirilmesi ve daha işlevsel bir zemine oturtulması için bugüne kadar pek çok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yasa ve anayasa değişikliklerini reform ve strateji belgeleriyle desteklediklerini dile getirdi.
Adalet hizmetlerinin vatandaşlara en üst seviyede sunulması için tüm imkânları seferber ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Vesayet dönemlerinin acı bir hatırası olarak yıllarca insanımızı bizar eden üstünlerin hukukunu milletimizin de desteğiyle geride bıraktık, yerine hukukun üstünlüğü ilkesini bu ülkede egemen kıldık. Geçmişte, adalet dairesinin merkezi bazılarına daha yakındı. Hamdolsun biz bunu herkese eşit mesafeye getirmeyi başardık. Darbeleri ayakta alkışlayan yargı yerine, 15 Temmuz ihaneti sonrası olduğu gibi milletin iradesine kasteden darbecilere hak ettikleri hükmü giydiren adil ve demokratik bir yargı rejimini kurduk. Yargının bağımsızlığına tarafsızlık ilkesini ekledik. Hak arama yollarını alabildiğine genişlettik, yeni kurumlar ihdas ettik.”
“YAPANIN YANINA KAR KALIYOR TÜRÜ ÖN KABULLERİN TOPLUMDA YERLEŞMESİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 23 yılda fiziki ve teknik altyapıdan temel hak ve özgürlüklere, temel kanun ve mevzuat değişikliklerinden ceza infaz sistemine, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden kurumsal değişikliklere, icra ve iflas sisteminden adli sicil işlemlerine, yargıda hedef sürelerden özlük haklarına çok geniş bir yelpazede adalet hizmetlerini günden güne geliştirdiklerini, iyileştirdiklerini ve tahkim ettiklerini belirtti.
Danıştayın üye sayılarını artırdıklarını, hâkim ihtiyacını karşıladıklarını ve yardımcı personel sorununu çözdüklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştayı 2012’de yeni hizmet binasına, 2023’te yeni sosyal tesisine kavuşturduklarını söyledi.
İdari yargıdaki mahkeme sayısını yüzde 60 oranında artırarak önemli bir eşiği daha geride bıraktıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de 146 olan idari yargıdaki faal ilk derece mahkemelerinin sayısını 233’e yükselttiklerini aktardı.
Hataları asgari seviyeye indirecek ve temyiz mahkemelerindeki yığılmayı önleyecek şekilde istinaf incelemesi yapmak üzere bölge idare mahkemelerini 9 bölgede faaliyete geçirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece Danıştayın iş yükünü önemli ölçüde azaltırken uyuşmazlıkların daha kısa sürede çözülmesini temin ettiklerini kaydetti.
“VATANDAŞLARIMIZIN HAK VE HUKUKUNUN KORUNMASI NOKTASINDA KARARLIYIZ”
İdari yargı teşkilatını güçlendirmek için daha pek çok yeniliği, değişikliği ve düzenlemeyi hayata geçirdiklerini, 23 Ocak’ta açıkladıkları 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi ile tüm çalışmaları bir adım daha öteye taşıdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Son dönemde milletimizi en fazla rahatsız eden cezasızlık algısının önüne geçecek kapsamlı düzenlemeleri kamuoyumuzla paylaştık. Şu konuda son derece kararlıyız. ‘Yapanın yanına kar kalıyor’ türü ön kabullerin her ne sebeple olursa olsun toplumda yerleşmesine müsaade etmeyeceğiz. Hukuka, nizama, kanunlara uyan vatandaşlarımızın hak ve hukukunun korunması noktasında kararlıyız. Bundan en küçük bir taviz vermeyeceğiz. Suç işleyenlerin, suçtan kibirlenenlerin, kendini yasadan, devletten üstün görenlerin tepelerine binmeye devam edeceğiz. Yine bu süreçte ortaya çıkan onca ihanetten sonra bile devlete, millete ve demokrasimize pusu kurmaktan vazgeçmeyen FETÖ ile mücadelemiz güçlenerek devam edecektir. ‘Su uyur ama FETÖ’nün sinsi hücreleri uyumaz’ gerçeği örgüte yapılan her operasyonla kendisini bir kez daha hatırlatıyor. FETÖ ile mücadelede yaşanacak herhangi bir zafiyetin Allah korusun ülkemize, özellikle de devletimize çok ağır bedelleri olacaktır.”
“YARGI MENSUPLARIMIZIN HEDEF GÖSTERİLMESİ, BÜYÜK BİR SORUMSUZLUKTUR”
Yargının, FETÖ’nün nasıl büyük bir tehdit, nasıl habis bir yapı olduğunu en iyi bilen devlet organlarından biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayalım ki tarih, ibret alınmazsa tekerrür eder. Yakın geçmişte yaşadığımız acıların ve ihanetlerin tekrarının önüne ancak akılla, dirayetle, tecrübeyle ve tarihten ibret alarak geçebiliriz. Diğer türlü milletimize, devletimize ve umudunu Türkiye’nin güçlenmesine bağlamış 100 milyonlarca mazluma karşı görevlerimizi ihmal etmiş oluruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda güvenlik ve istihbarat birimleri gibi yargının da gereken dikkat, teyakkuz ve hassasiyeti göstermeyi sürdüreceğine inandığının altını çizerek, şunları kaydetti: “Adaletin tecellisi için uğraşan yargı mensuplarımızın kimi zaman ailelerini ve çocuklarını da işin içine katarak hedef gösterilmesi, hele hele meydanlarda yuhalatılması yanlış olduğu kadar büyük bir sorumsuzluktur. Yargı mercilerinin baskı altına alınmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. İster siyasetçi ister gazeteci olsun halkın huzuruna herkes, Anayasa ve yasalar çerçevesinde hukukun sorunsuz işlemesine, suç varsa hesabının mutlaka sorulmasına yardımcı olmalıdır. Elbette nezaket kuralları korunarak eleştiriler yapılabilir ama eleştiri bahanesiyle kimse yargı mercilerine parmak sallayamaz.”
Bugüne kadar hükûmetin tasarrufları konusunda yargı organlarıyla aralarında ortaya çıkan görüş ayrılıklarında tavırlarının hep bu yönde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararlarını tenkit etseler dahi yargı mensuplarını ve organlarını daima ayrı bir yerde tuttuklarını, güncel tartışmalarla ilgili aynı özeni gösterdiklerini söyledi.
“TÜRKİYE YÜZYILI’NDA, TECRÜBESİNDEN EN FAZLA İSTİFADE EDECEĞİMİZ KURUMLARIMIZDAN BİRİ DANIŞTAYIMIZ OLACAKTIR”
Kamuoyunun gözünü ve kulağını çevirdiği herkesin aynı itinalı üslupla hareket etmesini ümit ve arzu ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İçinde bulunduğumuz 21. Asrı Türkiye Yüzyılı yapmak hedefiyle yürüttüğümüz çalışmalarda birikiminden, tecrübesinden, vizyonundan ve rehberliğinden en fazla istifade edeceğimiz kurumlarımızdan biri Danıştayımız olacaktır. Özellikle iç kalemizin güçlendirilmesine yönelik attığımız adımlarda devletimizin tüm birimleri gibi sizlerin de desteğine güvendiğimizi, sizlerin de yapıcı katkılarınızı beklediğimizi vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Danıştayın 157. Kuruluş yıl dönümünün ülke, millet, hukuk ve yargı camiası için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yüksek yargı kurumlarının başkanları ve davetliler katıldı.
Sevgisiyle yolumuzu aydınlatan Annelerimiz fedakârlığın, şefkatin ve merhametin en büyük timsalidir. Genç Gazeteciler
Başta aziz şehitlerimizin emanetleri olan annelerimiz olmak üzere evlatlarını vatanına, milletine ve insanlığa hizmet yolunda yetiştiren tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyoruz.
“Anneler toplumun vicdanıdır. Onların şefkati, duası ve fedakârlıkları hayatımıza anlam katar. Sevgi, merhamet ve mücadele duygularının kaynağı olan anneler, evlatlarına umut verir ve değer kazandırırlar. Sadece ailelerini değil, içinde yaşadıkları toplumu da şekillendirirler.
Dünyamızı şefkatiyle, sevgisiyle güzelleştiren annelerimiz. İyi ki varsınız.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.