Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde yaptığı konuşmada, “Kıbrıs Davası büyük bir davadır. Bu dava; tarihiyle büyük, vicdanıyla büyük, mücadelesiyle büyük, 1974’te yazdığı kahramanlık destanıyla büyük bir milletin davasıdır. Kıbrıs Davası’nın sahibi, yavru vatanı ile ana vatanı ile büyük Türk Milleti’nin tamamıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın davetine icabetle, KKTC’ye gerçekleştirdiği resmî ziyaret kapsamında Cumhuriyet Meclisi’ne hitap etti.
Konuşmasına, “Sizleri Türkiye’deki kardeşleriniz adına en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle, selamlıyorum” ifadesiyle başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünün kendileri için çok anlamlı olduğunu söyledi.
“Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 47’nci yıl dönümünde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunmanın, Kıbrıs Türk halkının millî iradesinin temsilcisi Cumhuriyet Meclisi’nin çatısı altında sizlerle bir araya gelmenin bahtiyarlığı içindeyim. Bizlere bu imkânı sağlayan Sayın Meclis Başkanı’nın şahsında Cumhuriyet Meclisi’nin değerli üyelerine teşekkür ediyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün burada sadece ortak bir heyecanı, milletimizin ortak bir gururunu paylaşmıyoruz, bugün aynı zamanda Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki, gücünü şehitlerimizin mübarek kanlarından alan ebedi ve ezeli kardeşliğimizi tüm dünyaya isteseler de istemeseler de bir kez daha ilan ediyoruz” ifadesini kullandı.
“CUMHURİYET MECLİSİ, KIBRIS DAVASI’NA GÜÇ KATMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün ve yarın gerçekleştirecekleri programlarla Kıbrıs Türk halkının bayram sevincine ortak olacaklarını, Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 47’nci yıl dönümü gururunu birlikte yaşayacaklarını, KKTC’ye kazandırılan eserlerin toplu açılışını yapacaklarını söyledi.
Ziyaret vesilesiyle iki ülke için son derece önemli bazı müjdeleri kamuoyu ve dünya ile paylaşma fırsatı bulacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu eser, yatırım ve müjdelerin hayırlı olmasını diledi.
Cumhuriyet Meclisi’nin Kıbrıs Türkü’nün azmini, iradesini ve hürriyet tutkusunu ifade eden bir kurum olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu Meclis şimdiye kadar sergilediği dayanışmayla Kıbrıs Türk halkına cesaret vermiş, umut aşılmıştır. Kıbrıs Türkü karşılaştığı onca zorluğa rağmen Türkiye’nin güçlü desteği, Meclis üyelerinin de gayretiyle haklı davasına inancını asla kaybetmemiştir. Cumhuriyet Meclisi, Kıbrıs Türk halkının hak ve özgürlük mücadelesinin sözcülüğünü üstlenerek Kıbrıs Davası’na güç katmıştır. Kuruluşundan bugüne Kıbrıs Davası’nı savunan, Kıbrıs Türkü’nün hakkına, hukukuna sahip çıkan, Kıbrıslı kardeşlerimizin emanetini heba etmeyen tüm Meclis üyelerine buradan bir kez daha şükranlarımı ifade ediyorum. Cumhuriyet Meclisi’nde Kıbrıs Türk halkının temsilcisi olarak görev yapmış ancak şimdi aramızda olmayan milletvekillerine Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.”
“KIBRIS DAVASI BÜYÜK BİR DAVADIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “milletten aldığı emanetin hakkını veren tüm milletvekillerine” başarılar dileyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kıbrıs Davası nasıl bugünlere sizlerin omuzlarında gelmişse, gelecekte de sizlerin omuzlarında yükselmeye devam edecektir. Merhum Necip Fazıl’dan ilhamla söyleyecek olursak; bu dava hor, bu dava öksüz değildir. Bu dava garip, bu dava sahipsiz değildir. Kıbrıs davası büyük bir davadır, bu dava tarihiyle büyük, vicdanıyla büyük, mücadelesiyle büyük, 1974’te yazdığı kahramanlık destanıyla büyük bir milletin davasıdır. Kıbrıs Davası’nın sahibi yavru vatanıyla, ana vatanıyla büyük Türk Milleti’nin tamamıdır. Bu davanın sahibi şehitlerimizdir, gazilerimizdir, vatanları için ölümü öldüren yiğit mücahitlerdir. Bu davanın sahibi, daha ömürlerinin baharında bu toprakları kanlarıyla sulayan kınalı kuzulardır.
Bu dava için sadece 1974 Barış Harekâtı’nda ülkemizin dört bir köşesinden subayı, astsubayı, eriyle tam 498 Mehmet’imizi şehit verdik. Kıbrıs Türk halkı 70’i mücahit toplam 270 evladını kara toprağın bağrına yolcu etti. Bu mücadelede kimi sivil, kimi asker, kimi çocuk, kadın, genç, ihtiyar tam 1672 Kıbrıs Türkü kardeşimiz bizden kopartıldı. Türkiye nasıl dünyanın en büyük şehitliği ise, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de özellikle söylüyorum her karışında bir kahraman yatan şehitler yurdudur. Şayet bugün bizler burada özgürce nefes alabiliyor, evlatlarımızı güvenle büyütebiliyor, geleceğe umutla bakabiliyorsak bunda en büyük pay bu toprakları bir şehitler yurdu yapan işte bu kahramanlara aittir.”
Türkiye ve Kıbrıs Türkleri olarak bugünlere birilerinin ihsanıyla, lütfuyla değil, bedel ödeyerek, gencecik evlatların fedakârlıklarıyla gelindiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu topraklarda elde ettiğimiz her başarıyı çetin mücadelelerin sonucunda adeta söke söke kazandık. Son yarım asırda maruz bırakıldığımız onca ihanete, çifte standarda, saldırıya rağmen mücadele azmimizi bir an olsun kaybetmedik. Haksızlık karşısında sessiz kalanlardan olmadık, zulüm karşısında boyun bükenlerden olmadık, hukuksuzluklara eyvallah edenlerden olmadık. Hakk’a inandık, halka yaslandık, başkalarına değil, kendi bileğimizin gücüne güvendik. Sırtlarını dayadıkları güçlere güvenerek Kıbrıs Türkü’nü yok edeceklerini sananlar karşılarında Kıbrıs Türk halkının çelikten iradesini buldular. Kıbrıslı kardeşlerimizi kolay bir lokma olarak görenler Mehmetçiğin ve mücahitlerimizin destansı mücadeleleri karşısında hezimete uğradılar.”
Ada’ya 1974 yılında huzur ve barış getiren Mehmetçik ve mücahitleri rahmetle, saygıyla, minnetle yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıbrıs Türkü’nün hürriyet mücadelesinin lideri Doktor Fazıl Küçük ve kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş başta olmak üzere Kıbrıs Türk halkının kıyamına katkı sunan herkese Allah’tan rahmet diliyorum. Bugüne kadar nasıl onların uğruna ömürlerini ve canlarını atadıkları kutlu değerlere sahip çıkmışsak inşallah bundan sonra da emanetlerini namusumuz bilip koruyacak, yücelteceğiz” ifadelerini kullandı.
Geçmişi unutmadan bugünler için verilen zorlu mücadeleleri, dökülen şehit kanlarını akıldan çıkarmadan hep birlikte istikbale yürüyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için öncelikle Kıbrıs davasının sancaktarlığını yapan tüm kurumların insicamını ve dayanışmasını güçlü tutmasının çok önemli olduğunu vurguladı.
“KIBRIS’IN GELECEĞİ İÇİN BERABER YÜRÜYECEĞİZ”
İstiklal şairi Mehmet Akif’in, bu gerçeğe bir asır önce dikkati çektiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Merhum Mehmet Akif, ‘İttihat yaşatır, yükseltir, tefrika yakar, öldürür’ diyor. Bir başka şiirinde ise Akif, bu hakikati dizelere şöyle dökmüştür, ‘Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.’ Evet, toplu vuran yüreklerin, tankla, uçakla, bombayla, silahla sinmeyeceğinin son dönemdeki en büyük şahidi Kıbrıs Türk halkıdır. Aynı şekilde Kıbrıs davasını içeriden çökertmek için yapılan hamleler de yine Kıbrıs Türkü’nün basireti, feraseti, dayanışmasıyla boşa çıkmıştır.
Başarımızın anahtarı dün olduğu gibi bugünde vahdettir, muhabbettir, saflarımızı daha da sıklaştırmaktır. Birlik ve beraberliğimizi hedef alan belli çevrelerin kardeşlik gölümüze fitne mayası çalmasına müsaade etmeyeceğiz. Bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Kıbrıs’ın geleceği için beraber yürüyeceğiz. Kimi gafillerin zehirli ayrılık oklarını Kıbrıs Türk halkının kalbine saplamasına fırsat vermeyeceğiz.”
Meclis çatısı altında halkın iradesini temsil eden tüm siyasetçilerin sorumluluk duygusuyla hareket etmesiyle bu oyunun bozulması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yoksa ne şehitlerimizin ne de evlatlarımızın yüzüne bakabiliriz. Farklı siyasi görüşler, farklı yaklaşımlar olabilir, bu demokrasinin zenginliğini yansıtır ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığı ve birliği her türlü siyasi mülahazanın üzerindedir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet Meclisi’nin bu anlayış temelinde hızlı ve etkili bir yasama faaliyeti ile ekonomiyi canlandırmaya, mali yapıyı güçlendirmeye ve hayata geçirilmesi gereken reformları bir an önce sonuçlandırmaya yönelik adımları kararlılıkla atacağına inandığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaptığınız her çalışmada yanınızda olacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Her ne kadar bizlerin burada sergilediği birlik, beraberlik, kardeşlik iklimi Amerika’da birilerini rahatsız etmiş olsa da biz bu yolda kararlılıkla yürüyeceğiz. Artık sıkıntı olmayacak, artık çok daha iyi günler var önümüzde derken öbür tarafta Amerika’da birileriyle ortak mahfiller oluşturmak suretiyle yeniden ortalığı karıştırmaya çalışanları yakından takip ediyoruz ve bunların kimler olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Yarınki konuşmamda bunlara da değineceğim.
“ADA’DA KİMİN İŞGALCİ OLDUĞUNU GAYET İYİ BİLİYORUZ”
Kıbrıs meselesine yıllardır sadece belli bir lobinin zaviyesinden bakanları, Ada’daki hakikatleri görmeye, hakka ve hakkaniyete uygun tavır almaya davet ediyoruz. Ada’da kimin işgalci olduğunu, kimin işgalci zihniyeti temsil ettiğini gayet iyi biliyoruz. EOKA terör örgütü eliyle komşusu Türklerin ırzına, canına, malına kast etmekten çekinmeyen Rumlar, Kıbrıs Türkleri’ni hiçbir zaman eşit ortakları olarak görmemiştir.”
Rumların zulmü karşısında ana vatan ve garantör Türkiye’nin Kıbrıs Türkleri’ni yalnız bırakmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “47 yıl önce bugün kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen Barış Harekâtı, Kıbrıs Türkü’nün varlığını ve güvenliğini teminat altına almıştır. Bu harekât Kıbrıs’taki kardeşlerimizin yalnız olmadığını, tarih sahnesinden silinemeyeceğini, meşru haklarından vazgeçmeyeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir” dedi.
Girne kıyılarında yakılan meşalenin o günden itibaren Kıbrıs Türk halkının yolunu aydınlattığını, yarınlara huzur-u kalple bakmasını sağladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu tarihten beri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile iş birliği içinde çözüm eksenli bir siyaset yürüttüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki karşımızdaki böyle bir şey düşünüyor veya böyle bir adım atıyor mu? Böyle bir ifade onlardan sadır oluyor mu? Türk tarafının tüm iyi niyetli ve yapıcı gayretlerine rağmen 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakereler Rum tarafının iktidarı ve refahı Ada’nın eşit sahipleri Kıbrıs Türkleri ile paylaşmayı reddetmesi nedeniyle bir sonuca ulaşamadı” ifadelerini kullandı.
Bu müzakerelerde konuşulmadık hiçbir konunun kalmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: Rum tarafının kendisini Ada’nın tek sahibi Kıbrıs Türkleri’ni ise azınlık olarak görmeye devam eden boş hayalleri çözümsüzlüğü getirdi. 1963’te Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkan, 2004’te Annan Planı’nı reddeden, 2017’de Crans-Montana’da masadan kalkan zihniyet hiç değişmedi, aynı zihniyet. Tarih ve bu süreçte acı şekilde edindiğimiz tecrübeler Rum tarafının ortaklık devleti kurmak gibi bir niyetinin olmadığını açık ve net biçimde herkese öğretmiştir.
“SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ÇÖZÜM ANCAK ADA’NIN GERÇEKLERİNİ ESAS ALAN BİR YAKLAŞIMLA MÜMKÜN OLABİLİR”
Bürgenstock’ta kimin ne olduğunu gördük ve orada Annan Planı’nın uygulanma adımları atıldığı zaman işte Verheugen, Avrupa Birliği adına oradaydı. O da orada olmasına rağmen yaptığımız görüşmelerde Avrupa Birliği yine dürüst davranmadı, yine doğru hareket etmedi ve verilen söze rağmen Güney Kıbrıs’ta yapılan referandumda ne çıktığını biliyorsunuz. Kuzeyde ne çıktığını da biliyorsunuz. Kuzey sözünde durdu. Öyle bir sözünde durdu ki referandumda Kuzey yüzde 65 ‘evet’ dedi, onlar tam aksine ‘hayır’ dedi. Türk sözünde durur ama Rum sözünde durmaz. O zaman da durmadı ve Annan, onlarla bu mücadeleyi de sürdüremedi. Bu zihniyet şimdi de aslında özünde kendilerinin de kabul etmediği Birleşmiş Milletler parametrelerinin ardına saklanmaktadır. Yıllardır reddettikleri federasyon modelini savunuyor görüntüsü vermeye çalışarak samimiyetsiz tutumlarını sürdürüyorlar. Artık bizim bunlara inanmamız bir 50 yılda kaybetmemiz mümkün değil.”
Adil, kalıcı, sürdürülebilir bir çözümün ancak Ada’nın gerçeklerini esas alan bir yaklaşımla mümkün olabileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ada’da iki ayrı devlet iki ayrı halk vardır. Uluslararası toplum da bu gerçeği er ya da geç kabul edecektir. Bu anlayışla öncelikle Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesine, ardından da Ada’daki iki devletin çözüm müzakereleri yürütmesine yönelik Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar tarafından Cenevre’de sunulan öneriye desteğimiz tamdır, taviz vermeyiz, veremeyiz. Bu, Kıbrıs Türkü’nün beka, istiklal ve istikbal mücadelesidir.” ifadelerini kullandı.
“KIBRIS TÜRKÜ’NÜN ÖNÜNDE KURULMAYA ÇALIŞILAN TUZAKLARI HEP BİRLİKTE BOZACAĞIZ”
Cumhuriyet Meclisi’nin de eylem ve söylem birliğiyle haklı Kıbrıs davasını uluslararası topluma izah etme gayreti içerisinde olacağına güvendiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah Kıbrıs Türkü’nün önünde kurulmaya çalışılan tuzakları hep birlikte bozacağız, aydınlık geleceğimizi de birlikte inşa edeceğiz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rum tarafının Doğu Akdeniz’de de Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarını yok sayma çabasını ısrarla sürdürdüğünü, hidrokarbon kaynaklarının idaresi ve hakkaniyetle paylaşımı konusunda KKTC’nin tüm önerilerini ellerinin tersiyle ittiğini belirtti.
Doğu Akdeniz’deki iş birliği alanlarını ele almak üzere Avrupa Birliği’ne tüm tarafların katılabileceği bölgesel konferans düzenlenmesini önerdiklerini, bu yapıcı tekliflerine henüz cevap alamadıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun bile kimin diyalogdan yana olduğunu gösterdiğini söyledi.
“KKTC CUMHURBAŞKANLIĞI’NIN KÜLLİYESİYLE İLGİLİ PROJE ÇALIŞMALARI BİTTİ VE İNŞASINA YAKINDA BAŞLIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Doğu Akdeniz’de kendi hak ve çıkarlarımızı koruduğumuz gibi Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarını da korumaya devam edeceğiz. Şunu bir kez daha tüm dünyaya ilan etmek istiyorum, bizim kimsenin toprağında, hakkında gözümüz yoktur. Niyetimiz gerginlik değil, suni şekilde meydana getirilen bu sorunları hakla, hukukla, hakkaniyetli paylaşımla çözüme kavuşturmaktır. Rum tarafının Kıbrıs Türkü’nün haklarını yok sayarak atacağı her adımın karşısında olduğumuzun ve olacağımızın da altını çizmek istiyorum. Sizlerin de desteğiyle tam bir dayanışma ve eşgüdüm hâlinde hak ve hukukumuzu kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz.”
Birkaç gündür gündemde olan müjdeyi vereceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın ne doğru dürüst bir Cumhurbaşkanlığı binası veya külliyesi var veyahut da ne doğru dürüst bir parlamento binası var. İşte parlamento binamız burası. Biz bunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yakıştırmıyoruz. Aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki bina, malum İngilizlere ait bir gecekondu, onu da yakıştıramıyoruz.
Cumhurbaşkanlığının bu külliyesiyle ilgili adımın proje çalışmaları bitti ve inşasına da inşallah yakında başlıyoruz. Nerede başlıyoruz? Belki onu merak ediyorsunuzdur. Metehan bölgesinde. Silahlı kuvvetlerimizle de görüşerek orada bir 500 dönüm araziyi bu iş için tahsis ettik ve bu 500 dönüm arazi içinde hem bu külliyeleri yapacağız bütün bunlarla beraber, gerçekten şöyle muhteşem bir millet bahçesini de orada yapalım, gerçekleştirelim. Tabii bunu söylerken özellikle gönlümden, yüreğimden de şu geçiyor. Devlet olmanın işte ifadesi budur. Bunu inşallah bu projeyi hayata geçirmek suretiyle nasıl bir Kuzey Kıbrıs Türkleri’ne ait bir devlet varmış, bunu birilerinin görmesi lazım.”
Mimarın güzel bir çalışmayla projeyi ortaya çıkardığını, üç ayrı projenin hayata geçirdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, projeyi kendisinin de takip ettiğini, bu projeyle beraber işin inşaatına girileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fazla zamanımız yok. Bir an önce şuralardan kurtulalım diyorum. Cumhurbaşkanlığı makamının olduğu yerden de kurtulalım diyorum. Her şeyiyle muhteşem, ihtişamlı bir parlamento binamız olsun. Parlamento binasında milletvekillerimizin kendilerine özgü çalışma mekânları olsun. Bütün bunlarla beraber konferans salonu vesaire… Bütün bunlarla dünyaya bu noktada kendisini görkemli şekilde gösterdiği bir külliyeye kavuşalım. KKTC’nin ilan edildiği bu tarihi binanın da müze hâline getirilerek yeni nesillere bırakılmasının isabetli olacağını düşünüyorum” diye konuştu.
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nı ve Kurban Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, millî dava uğruna canlarını veren şehitleri rahmetle, gazileri saygıyla yâd etti.
Katar Emiri Şeyh Temim Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde
Türkiye’ye hoş geldiniz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 10. Toplantısı için Türkiye’ye gelen Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Katar Emiri Şeyh Temim, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Katar Emiri Şeyh Temim, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Katar bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim baş başa görüşmelerinin ardından, Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Onuncu Toplantısı’na başkanlık etti.
TÜRKİYE İLE KATAR ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Toplantı sonrası iki ülke arasında yapılacak anlaşmaların imza törenine geçildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim huzurunda imzalanan sekiz anlaşma şöyle:
” – Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında İnsani Yardım Alanında İşbirliği Anlaşması
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında Belgeler ve Arşivler Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında Medya ve İletişim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında Gençlik ve Spor Alanlarında (2025-2026) Yıllarına Ait Uygulama Programı
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında Uluslararası Karayolu Yolcu ve Eşya Taşımacılığı Alanında İşbirliği Anlaşması
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Katar Devleti Hükûmeti Arasında Ticaretin Kolaylaştırılmasına İlişkin Niyet Beyanı
Savunma Bakanlıkları Arasında Teknik İşbirliği Anlaşması
Savunma Bakanlıkları Arasında Askeri İşbirliği Anlaşması.”
Törende ayrıca Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani “Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Onuncu Toplantısı” bildirisini imza altına aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 86. yılı nedeniyle Anıtkabir’de düzenlenen anma törenine katıldı.
Anıtkabir’deki tören, devlet erkânının Aslanlı Yol’da yürüyüşü ile başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki heyet, Anıtkabir’de saat 09.05’te Atatürk’ün mozolesine çelenk koyarak saygı duruşunda bulundu.
İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Misak-ı Millî Kulesi’ne geçerek Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı ve şunları yazdı:
“Aziz Atatürk,
Ebedi aleme irtihalinizin 86. yıl dönümünde Zat-ı Âlinizi, bir kez daha rahmetle yâd ediyoruz.
Şahsınızın ve şehitlerimizin emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni her alanda yüceltmek, güçlendirmek, etrafındaki krizlere rağmen istikrar ve güven içinde büyütmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Yeniden büyük Türkiye hedefiyle ve Türkiye Yüzyılı vizyonuyla 85 milyon tek yürek, tek bilek olarak şanlı mazimizden daha aydınlık bir atiye uzanan kutlu yolculuğumuzu emin adımlarla sürdürüyoruz.
Vatan topraklarının her karışında barışın, huzurun, adaletin, kalkınmanın ve kardeşliğin egemen olduğu bir Türkiye’yi inşa edene kadar durmadan, dinlenmeden yürüyeceğiz.
“Türkiye’nin AB katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur”
Genç Gazeteciler Macaristan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Avrupa Siyasi Topluluğu Beşinci Zirvesi Genel Oturumu’nda hitap etti.
Misafirperverliği ve nazik daveti için Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün burada Avrupa’nın yüzleştiği çok boyutlu güvenlik sınamalarını ele almak üzere toplanmış bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Güvenlik sınamalarının yalnızca askerî tehditler, terörist saldırılar ve hibrit savaş taktiklerinden ibaret olmaktan çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji arzından siber saldırılara, göç hareketlerinden salgınlara, uluslararası hukukun sistematik ihlallerinden savaşlara kadar geniş bir yelpazeye yayılan meydan okumaların herkesi etkilediğini bildirdi.
“UKRAYNA’DAKİ SAVAŞIN YOL AÇTIĞI OLUMSUZLUKLAR HER GEÇEN GÜN DAHA DA DERİNLEŞİYOR”
“Huzurumuza, istikrarımıza ve refahımıza kasteden tehditlerin önemli bir kısmı tek başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz boyutlara varmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Siyasi Topluluğu’nu, kıtamıza yönelik ortak tehditleri samimi bir ortamda ele aldığımız bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, civar bölgelerle yakın kültürel bağları, güçlü ordusu, köklü devlet tecrübesi, ilkeli dış politikası ve yetişmiş insan kaynağıyla bir istikrar adası vazifesi görmeye devam edecektir. Avrupa coğrafyasında maalesef savaşın üçüncü yılını geride bırakıyoruz. Ukrayna’daki savaşın yol açtığı olumsuzluklar her geçen gün daha da derinleşiyor. Savaşın uzaması diplomasiye giderek daha az alan bırakıyor. Biz, en başından beri her iki tarafın da masada olduğu bir müzakere sürecini ve devamında kalıcı, adil bir barışa ulaşılmasını savunduk.”
“GAZZE’DE BİR YILDIR SÜREN SOYKIRIM İNSANLIĞIN ORTAK UTANCIDIR”
Geçen hafta Kazan’da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşmeden önce de Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha’yı Ankara’da kabul ettiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki görüşmede de diplomasiye alan açılması yönündeki mesajlarını bir kez daha taraflara ilettiğini, barışın tesisi için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını ve çözüme yönelik çabalara desteklerinin süreceğini ifade ettiklerini bildirdi.
Diğer yandan, yol açtığı yıkım ve sivil zayiat bakımından Ukrayna’daki savaştan çok daha büyük bir insanlık trajedisinin Orta Doğu’da yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazze’de bir yıldır süren soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır. Buna son dönemde Batı Şeria ve Lübnan’a gerçekleştirilen gayriahlaki ve gayrihukuki saldırılar da eklenmiştir. Şunu vicdan sahibi herkes görüyor, kabul ve ikrar ediyor, 50 bine yaklaşan can kaybı dikkate alındığında ateşkesin ivedilikle sağlanması, kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardımın bölgeye ulaşması için İsrail’e her boyutta baskı yapılması elzemdir. İsrail’in saldırganlığına kayıtsız şartsız destek verenler, işlenen suçların da ortağı hâline geldiklerini bilmelidirler.”
“FİLİSTİN’İ HENÜZ TANIMAYAN TÜM ÜLKELERE BUNU YAPMALARI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e silah ve mühimmat transferinin durdurulmasını sağlamaya yönelik Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattıklarını, 50’yi aşkın ülke ve uluslararası kuruluşun imzasını taşıyan mektubu BM Genel Sekreteri’ne, BM Güvenlik Konseyi Kasım Ayı Dönem Başkanı Birleşik Krallık’a ve BM Genel Kurul Başkanı’na ilettiklerini belirtti.
Bir diğer önemli hususun da Filistin’in devlet olarak tanınması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İrlanda, Norveç, İspanya ve Slovenya’nın bu yönde attıkları adımları takdirle karşılıyor, kendilerini ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu tanıma kararlarının, bölgede barış isteyen Avrupalı devletler için de bir emsal teşkil ettiğine inanıyorum. Küresel adalete ve barışa katkı vermeleri için Filistin’i henüz tanımayan tüm ülkelere bunu yapmaları çağrısında bulunuyorum” ifadesini kullandı.
“PKK TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELEDE AVRUPALI ORTAKLARIMIZDAN SOMUT İŞ BİRLİĞİ GÖRMEK İSTİYORUZ”
Terörizme karşı iş birliği ve dayanışma hâlinde, terör örgütleri arasında fark gözetmeksizin mücadelenin herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “PKK terör örgütüyle mücadelede Avrupalı ortaklarımızdan somut iş birliği görmek istiyoruz. FETÖ’nün etkin varlık gösterdiği Avrupa ülkelerinden adli ve idari iş birliği taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz. DEAŞ, ülkemizin de önemli katkılarıyla Suriye ve Irak’ta toprak hâkimiyetini kaybetmiş olsa da küresel ölçekte güvenliği tehdit ediyor. Örgütün odağının kaymaya başladığı Batı Afrika ve Orta Asya’daki yabancı terörist savaşçı hareketliliğinin dikkatle takip edilmesini ve bu alanda iş birliğini önemsiyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Avrupa-Atlantik bölgesinde barış, refah ve istikrar için bugüne kadar en çok katkı veren ülkeler arasında yer aldığına işaret ederek, “NATO’nun en önde gelen müttefiklerinden biri olarak, Asya-Pasifik’ten Kuzey Afrika’ya uzanan geniş coğrafyadaki ortaklarımızla istişareleri ve iş birliğimizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
“AB’nin savunma alanındaki gayretlerine Türkiye’nin tam olarak dâhil edilmesi Avrupa’nın barış ve güvenliği için olmazsa olmazdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Avrupa Savunma Ajansına ve Avrupa Daimi Yapılandırılmış İşbirliği kapsamındaki projelere katılımımızın gecikmeksizin önünün açılmasını bekliyoruz. Avrupa’yı ve ötesini etkileyen geniş çaplı sorunlara çözüm bulunabilmesi için Türkiye’nin desteği şarttır. Avrupa’da nefret, İslam karşıtlığı ve ırkçılık, sosyal uyumu ve istikrarı zedeliyor. Müslümanlar başta olmak üzere göçmenlere karşı artan ötekileştirme, ırkçılığın yeni bir yüzü olarak karşımıza çıkıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının yalnızca Müslümanları ve göçmenleri değil, toplumun tamamının huzur ve güvenliğini tehdit eden bir temel insan hakları sorunu olduğu artık kabullenilmelidir. Küresel dengelerin yeniden kurulduğu böylesine belirsiz bir dönemde, hemen her alanda yeni ve etkin politikalar geliştirmemiz elzemdir. Daha derin iş birliği tesis etmemizin önündeki siyasi engellerin, ön yargılı birtakım tutumların artık geride bırakılması gerekiyor. Aksi takdirde, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu fikri ve ekonomik dönüşümleri yakalaması mümkün olamayacaktır.”
“AB İLE İLİŞKİLERİMİZİN SAĞLIKLI BİR ZEMİNDE İLERLETİLMESİ İÇİN DİYALOG VE İŞ BİRLİĞİNE HAZIRIZ”
Bu vesileyle Avrupa kıtasının güvenlik ve istikrarı için AB’nin genişleme politikasının önemine de dikkati çekmek istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakkaniyetli bir genişleme politikasının Birliğin en önemli jeopolitik aracı olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur. Mevcut jeopolitik konjonktürde üyelik perspektifimizin güçlendirilmesinin, hem Avrupa’nın hem yakın coğrafyamızın yararına olacağı açıktır. Türkiye olarak, AB ile ilişkilerimizin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi için diyalog ve iş birliğine hazırız” dedi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.