Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD merkezli şirketlerin üst düzey yöneticileriyle gerçekleştirdiği toplantıda yaptığı konuşmada, “Üç kıtanın kalbi konumundaki Türkiye’yi sizlerin de destekleriyle küresel bir üretim ve teknoloji üssü hâline getireceğimize inanıyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD merkezli şirketlerin üst düzey yöneticileriyle çevrimiçi toplantıda bir araya geldi.
Şirket yöneticilerine hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin potansiyeline inanan, Türkiye’nin aydınlık geleceğine güvenen tüm müteşebbislere şükranlarını sundu.
Toplantının ve yapılacak istişarelerin hayırlara vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha çok şirket temsilcilerinin görüş ve kanaatlerini öğrenmek, ortak yatırım fırsatlarını değerlendirmek arzusunda olduğunu dile getirdi.
Küresel ekonominin Koronavirüs salgını kaynaklı gelişmelerden dolayı son asrın en sancılı dönemini yaşadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, geride kalan 1,5 yılın hem şirketler hem de devletler açısından pek çok sınamayı beraberinde getirdiğini anımsattı.
“SALGIN DÖNEMİNDE BİRÇOK ÜLKEDE YAŞANAN SIKINTILAR, TEDARİK ZİNCİRİNDEKİ AKSAKLIKLAR TÜRKİYE’DE YAŞANMADI”
Dünya ekonomilerinin birkaç istisna dışında çok ciddi daralmalar yaşadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilhassa havacılık, turizm, hizmetler sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin salgına karşı alınan kısıtlamalardan olumsuz etkilendiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dönemde güçlü sağlık altyapısının ve sağlık hizmetlerine yapılan yatırımların değerinin görüldüğünü ifade ederek, “Salgın döneminde birçok ülkede yaşanan sıkıntıların, tedarik zincirindeki aksaklıkların ve güvenlik zafiyetlerinin hiçbiri Türkiye’de yaşanmadı. Kamu-özel ortaklığıyla hayata geçirdiğimiz şehir hastaneleri ve rekor sürede hizmete aldığımız 1008’er yataklı iki acil durum hastanesi özellikle salgın döneminde kritik rol üstlendiler” dedi.
Salgına karşı en etkili yöntem olan aşı konusunda Türkiye’nin 29 milyon doza yaklaştığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle Haziran ayında yoğun bir aşılama kampanyası yürüterek ülkemiz genelinde normalleşmeyi temin etmeyi hedefliyoruz” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin salgın döneminde sadece sağlıkta değil yatırım, istihdam, üretim, lojistik, kamu güvenliği, sosyal destekler alanında da pozitif yönde ayrıştığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu dönemde hem kamu hem de özel sektör yatırımlarını sürdürdüğünü anlattı.
“YÜZDE 1,8’LİK ORANLA ÇİN’İN ARDINDAN G-20 İÇERİSİNDE EN YÜKSEK BÜYÜMEYİ KAYDEDEN ÜLKE OLDUK”
Salgın döneminde Türkiye’nin önünde yeni fırsat pencerelerinin açılmasını sağladıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asya merkezli üretim ağına alternatif arayışlarında sanayisi, üretim kapasitesi, rekabetçi fiyatları, nitelikli iş gücü, coğrafi konumu, güçlü altyapısı ile Türkiye’nin adı daha fazla ön plana çıkmaya başladı. Salgın döneminde birçok firmamız daha önce hiç varlık göstermediği ya da kısıtlı pazar payının olduğu ülke ve bölgelere açılma imkânı buldu” diye konuştu.
“Özel sektörümüzün gayreti, devletimizin verdiği destekler ve dinamik salgın tedbirleri sayesinde ekonomimiz 2020 yılını büyümeyle kapattı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri paylaştı: “Yüzde 1,8’lik oranla Çin’in ardından G-20 içerisinde en yüksek büyümeyi kaydeden ülke oldu. Yine bu dönemde G-20’de sanayi üretimi en çok artan devletler arasında yer aldık. Geleneksel ihracat pazarlarımızdaki ciddi ekonomik küçülmeye ve dış talep daralmasına rağmen 170 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaştık. Aynı dönemde Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ticaret hacmi yüzde 4 artışla 21 milyar doları aştı. Dünyada salgının olumsuz etkileri azalıp ekonomide taşlar yerine oturdukça Türkiye’nin yakaladığı ivmenin hızı da artıyor. 2020’yi suhuletle atlatmamız, 2021 senesine güçlü bir başlangıç yapmamızı sağladı. 2021 yılının Ocak-Nisan döneminde ihracatımız geçen seneye göre yüzde 33,1 artışla 68 milyar 752 milyon dolara çıktı. Bu iyimser tablonun oluşmasında ülkelerimiz arasındaki dış ticaret artışının da katkısı olduğunu görüyoruz. 2021 yılının ilk 4 ayında ihracatımız önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 45 artarak 4 milyar 272 milyon doları buldu. Önümüzdeki hafta 2021 yılının ilk çeyrek büyüme rakamlarını göreceğiz, öncü veriler ilk çeyrekte de çok güçlü bir büyüme oranını yakalayacağımıza işaret ediyor. Sanayi üretimimiz 2021 yılı birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 12,3 arttı. Salgının yol açtığı belirsizliklere rağmen Türkiye’ye olan yatırım talebinde de ciddi bir artış gözlemliyoruz. Uluslararası doğrudan yatırımların yüzde 42 azaldığı 2020 yılında, Türkiye yaklaşık 8 milyar dolar doğrudan yatırım çekmeyi başardı. Amerika’nın Türkiye’deki toplam doğrudan yatırımları 13 milyar dolara, Türk firmalarının Amerika’daki yatırımları ise 7,2 milyar dolara ulaştı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve Türk ekonomisine güvenen tüm Amerikalı firmalara teşekkür ederek, “Üç kıtanın kalbi konumundaki Türkiye’yi sizlerin de destekleriyle küresel bir üretim ve teknoloji üssü hâline getireceğimize inanıyorum” ifadesini kullandı.
“100 MİLYAR DOLARLIK TİCARET HACMİ HEDEFİMİZE ULAŞMAK İÇİN ORTAK ÇIKARLARA VE DEĞERLERE DAYANAN BİR YAKLAŞIMA İHTİYAÇ DUYUYORUZ”
Türkiye’nin ABD ile uzun yıllara sâri köklü, çok boyutlu müttefiklik ilişkisini önemsediklerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, zaman zaman yaşanan fikir ayrılıklarına rağmen iki ülkenin ortaklığı ve müttefiklik ilişkisinin her türlü badirenin üstesinden gelmeyi başardığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile Suriye’den Libya’ya, terörle mücadeleden enerjiye, ticaretten yatırımlara kadar geniş bir yelpazede ciddi iş birliği potansiyeli bulunduğuna işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Ülkelerimiz arasındaki mevcut mekanizmaları işleterek hızla mesafe almak istiyoruz. Ekonomik Ortaklık Konseyi, Ekonomik ve Ticari Stratejik İşbirliği Çerçevesi, Ticaret ve Yatırım Çerçeve Anlaşması Konseyi gibi bu tür mekanizmaları devreye almamız gerekiyor. 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefimize ulaşmak için samimi, saygılı, ortak çıkarlara ve değerlere dayanan bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyoruz. Çelik ve alüminyum sektöründeki ilave tarifeler Türkiye’nin genelleştirilmiş tercihler sistemi dışında bırakılması, Türkiye menşeili ihraç ürünlerine yönelik anti damping önlemleri gibi adımlar bize yakışmıyor. Bu konularda Amerika’dan daha yapıcı hareket etmesini bekliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden’in 1915 olayları hakkındaki açıklamasını anımsatarak, “Yaptığı açıklama ilişkilerimize ilave yük getirse de, Sayın Biden’la NATO Zirvesi’nde gerçekleştireceğimiz görüşmenin yeni dönemin habercisi olacağına inanıyorum” dedi.
Türkiye olarak hem ticarette hem de yatırımlarda gereken adımları atmakta kararlı olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomik ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesinde yeni Amerikan yönetiminin de bizimle aynı iradeye sahip olduğunu görmekten memnuniyet duyuyoruz” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdiye kadar karşılaşılan haksızlıklara rağmen siyasetin yatırım ve ticari ilişkilere zarar vermemesi için azami hassasiyet gösterdiklerine dikkati çekerek, “Ülkemize yatırım yapan, istihdam oluşturan, ekonomik kalkınmamıza katkı sağlayan uluslararası şirketlere daima destek olduk. Kısa dönemli kazançlar uğruna serbest piyasa ekonomisinin ve kurallara dayalı uluslararası ticaretin aşındırıldığı salgın döneminde dahi ticarette korumacı politikalara asla başvurmadık. Özellikle yabancı sermaye düşmanlığı, yabancı karşıtlığı, antisemitizm, ırkçılık gibi çarpık zihniyetlerin toplumumuzda zemin bulmasına hiçbir zaman fırsat vermedik, vermeyiz” diye konuştu.
“19 YILDIR REFORM GÜNDEMİMİZDEN ASLA KOPMADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ilgili bakanlıkları ve Yatırım Ofisi aracılığıyla yatırım camiasıyla iletişim kanallarını açık tuttuğuna işaret ederek, “Bunun yanında son 19 yıldır reform gündemimizden asla kopmadık. Şimdiye kadar karşılaştığımız sorunların üzerine nasıl çözüm odaklı gitmişsek bugün de aynısını yapıyoruz. Değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre ekonomide, özgürlüklerde, hukuk ve adalette reform çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz” sözlerine yer verdi.
İnsan Hakları Eylem Planı ve Ekonomik Reform Paketi’nin kısa süre önce kamuoyunun takdirine sunulduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023’e giden süreçte Türkiye’yi darbe anayasasından kurtararak yeni sivil bir anayasaya kavuşturma niyetlerini de ilan ettiklerini vurguladı.
“ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLARDAN ÜLKEMİZİN ALDIĞI PAYI YÜZDE 50 ORANINDA ARTIRMAK İSTİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dönemde Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Strateji Belgesi’ni hazırladıklarını ve böylece Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu katma değerli yatırımları tanımladıklarını söyledi.
Bu yatırımları çekebilmek için kurumların üzerine düşen sorumlulukları belirlediklerini ve yakında bu belgeyi de kamuoyu ve uluslararası yatırımcılarla paylaşacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Uluslararası doğrudan yatırımlardan ülkemizin yıllık aldığı payı orta vadede yüzde 50 oranında artırmak istiyoruz. Bu amaçla teşvik sistemimizi sadeleştirerek yatırımcıların teşviklerden daha kolay yararlanmasını sağlayacağız. Yatırımları miktar olarak artırırken ülkemizin teknolojik dönüşümünü hızlandıracak, istihdam oluşturacak ve cari dengemize pozitif katkı sağlayacak projelere özel önem veriyoruz. Bilgi ve iletişim teknolojileri, enerji ve lojistik başta olmak üzere belli alanlarda uluslararası yatırımcıları çekmeye devam edeceğiz. Ticaret Bakanlığımız, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Dijital Dönüşüm Ofislerimiz ve diğer kurumlarımız yeni yatırım projelerinizde sizlere gereken her türlü desteği vermeye hazırdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcı şirket yöneticilerine teşekkürlerini yineleyerek, şirket temsilcilerinin soru ve değerlendirmelerini almak istediğini kaydetti.
İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren hep peşinde olduğumuz hayalleri birer birer gerçekleştiriyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstikbalin Yüzyılı Tanıtım Programı’nda yaptığı konuşmada, “Bugün projelerimizin yeni bir safhasıyla milletimizin karşısındayız, yarın inşallah çok daha yenilerini göreceğiz. Milletimizin asırlardır peşinde koştuğu, Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren de hep peşinde olduğumuz hayalleri birer birer gerçekleştiriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Kahramankazan Merkez Yerleşkesi’nde düzenlenen “İstikbalin Yüzyılı Tanıtım Programı”na katılarak, bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kürsüye gelmesinin ardından Hürjet ve Millî Muharebe Uçağının (MMU) pilotlarına bağlanarak hareket etme talimatını verdi. Hürjet ve MMU, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı üzerine taksi yaptı.
Hürjet’in sahne önüne gelmesinin ardından gövdesinde Kaan yazılı MMU da sahne önünde belirlenen noktada taksisini tamamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kaan ve Hürjet’in motor kapatmasının ardından, “Şu anda Hürjet karşımızda ve Kaan’ımız, o da karşımızda. Her ikisini karşımda görünce Yahya Kemal’in şu mısraları aklıma geldi. ‘Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi/ Senin uğrunda ölen ordu, budur ya Rabbi/Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın/Galib et, çünkü bu son ordusudur İslam’ın.’ Ülkemize hayırlı olsun, milletimize hayırlı olsun diyorum” dedi.
“KARADA, DENİZDE VE DENİZ ALTINDA, HAVADA, UZAYDA, HER ALANDA VARIZ”
Kürsüye gelen Hürjet Test Pilotu Ercan Çelik ve MMU Kaan’ın Test Pilotu Gökhan Bayramoğlu’nun kasklarını ve peçlerini takdim ettikleri Cumhurbaşkanı Erdoğan da pilotlara plaket verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra yaptığı konuşmada, Suriye’nin Tel Abyad ilçesinde patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit olan Ankara Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memuru Özgür Barçın ve Emniyet Genel Müdürlüğünde görevli polis memuru Resul Barutçu’ya Allah’tan rahmet diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şanlı direnişiyle kahraman unvanı alan Kazan’daki bu program vesilesiyle 15 Temmuz şehitlerini de rahmetle, şükranla, minnetle yâd etti.
Bugün savunma ve havacılık alanındaki tarihi günlerden birinin daha yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete bugünkü gururu yaşatan TUSAŞ çalışanlarının nezdinde bütün işçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutladı.
Son aylarda savunma sanayisinde art arda milleti sevince boğan müjdeler verdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunların arasında TCG Anadolu gemimizin donanmamıza katılması var. İmece uydumuzun başarıyla uzaya fırlatılması var. Altay tankımızın test için Silahlı Kuvvetlerimize teslim edilmesi var. Gökbey helikopterimizin yerli motorla uçması var. İlk defa bir insansız deniz aracımızdan torpido atılması var. Hamdolsun artık karada, denizde ve deniz altında, havada, uzayda, her alanda varız. Bugün projelerimizin yeni bir safhasıyla milletimizin karşısındayız. Yarın inşallah çok daha yenilerini göreceğiz” diye konuştu.
Milletin asırlardır peşinde koştuğu, Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren de hep peşinde olduğu hayalleri birer birer gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazi Mustafa Kemal, 1925’te Türk Tayyare Cemiyeti’nin açılışında şunları söylüyor. ‘İstikbal göklerdedir. Çünkü göklerini koruyamayan milletler yarınlardan asla emin olamazlar.’ Aslında Gazi’nin işaret ettiği çalışmalara Vecihi Hürkuşlar, Selahattin Reşit Alanlar, Nuri Demirağlar, Nuri Killigiller teşebbüs etmişti. Ama bu vizyoner ve cesur girişimcilerimiz hem içeriden hem dışarıdan engellendiler. Esasen rahmetli hocamız Necmettin Erbakan’a her ağır sanayi hamlesi deyişinde yapılan hücumlar da aynı habis zihniyetin ürünüydü. Maalesef bu ülkenin daha pek çok pırıl pırıl beyninin aynı yöndeki çabaları, sinsi yöntemlerle sabote edildi.”
“SAVUNMA SANAYİMİZE KATKI VEREN HERKESE TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında yaşanılanların, ülkenin kendi savunma sanayisini kurmasının tercihten öte bir mecburiyet olduğunu herkese gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna rağmen gereken adımların gerektiği şekilde atılmasının önüne geçildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Rahmetli Özal’ın özel önem vermesiyle savunma ve havacılıkta bazı kıpırdamalar yaşanmışsa da sonrasında gelen koalisyonlar döneminde bunlar da akamete uğratıldı. Ülke yönetimini devraldığımızda önceliklerimizin başına, savunma sanayisinin geliştirilmesini koyduğumuzda biz de pek çok görünür görünmez engelle karşılaştık. Buna rağmen yılmadık, durmadık, hedeflerimizden bir an olsun ayrılmadık. Kamu kurumlarımızla, özel sektörümüzle, üniversitelerimizde dayanışma içinde adım adım ilerleyerek bugünlere geldik. O zaman yerli neydi? Yüzde 20. Bu yerli olan savunma sanayisini ne yaptık? Yüzde 80’e çıkardık. Cumhuriyetimizin ilk 80 yılı boyunca kimi iktidarların beceriksizliği, kimilerinin gayri millîliği sebebiyle ilerleyemeyen, engellenen ve hatta açıkça dinamitlenen istikbali hamdolsun milletimiz bugün yaşıyor. Gazi Mustafa Kemal’in, ‘İstikbal göklerdedir’ diyerek işaret ettiği istikbalin sembolü olan neticelere bugün ulaştık. Onun için bugün ‘istikbal’ diyoruz. Osmanlı’dan devraldığımız kurumlardan bugüne savunma sanayimizin inşası ve gelişmesi konusunda katkı veren herkese teşekkür ediyorum.”
Son 20 yılda birikimleri, azimleri, çalışkanlıkları, kabiliyetleri ve dirayetleriyle Türkiye’nin savunma sanayinde hızla üst sıralara çıkmasında emeği olanlara teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer bugün Türkiye Yüzyılı’nı konuşuyorsak bunda hem güvenliğimizin sigortası hem teknolojik ilerlemenin lokomotifi olan savunma sanayinde elde ettiğimiz başarıların çok büyük payı var” diye konuştu.
Türkiye’nin dostlarına güven, düşmanlarına korku veren savunma gücünün, siyasi, ekonomik ve diplomatik atılımların en önemli zemini olmaya devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Milletimizin canına kasteden DEAŞ’ından PKK/PYD/YPG’sine kadar eli kanlı terör örgütlerinin hiçbirine nefes aldırmıyoruz, aldırmayacağız. Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde aldırdık mı? Aldırmadık, aldırmayacağız ama ne yazık ki birileri, başta bay bay Kemal olmak üzere Kandil’den görüşmeler yapıyorlar. Yazıklar olsun. Kandil bunları destekleyecek, Kandil’in desteği ile beraber bu ülkede cumhurbaşkanı olacak. Benim milletim Kandil’den aldığı destekle cumhurbaşkanı olana bu ülkeyi teslim etmez.”
“ATTIĞINIZ HER ADIMDA DEVLETİMİZİN TÜM İMKÂNLARIYLA YANINIZDAYIZ”
Hemen her hafta, bir terör elebaşının Türkiye sınırları içinde veya ötesinde etkisiz hâle getirildiğinin haberini aldıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü örgütün elebaşlarına yönelik başarılı operasyonların uzun süredir devam ettiğine dikkati çekti.
DEAŞ’ın sözde lideri Ebu Hüseyin El Hüseyni El Kureyşi kod adlı teröristin etkisiz hâle getirildiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Önümüzdeki dönemde de istihbarat teşkilatımızla, silahlı kuvvetlerimizle, polisimiz, jandarmamız, güvenlik korucularımızla terör örgütlerinin inlerini başlarına geçirmeyi sürdüreceğiz. Bunun için sizlerden daha çok çalışmanızı, daha çok tasarım ve üretim gerçekleştirmenizi, daha çok alanda ülkemizi söz, etki ve kazanç sahibi yapmanızı istiyorum. Attığınız her adımda, döktüğünüz her damla terde, geliştirdiğiniz her üründe devletimizin tüm imkânlarıyla sizlerin yanındayız. İnşallah Türkiye Yüzyılı’nı da birlikte inşa edeceğiz. Kazan’dan yükselen bu ışık, dalga dalga tüm Türkiye’yi, tüm bölgemizi, tüm dünyayı kuşatarak Türkiye Yüzyılı yürüyüşümüzde bize yol gösterecektir, rehberlik edecektir.”
Milletin 20 yıldır hayalden gerçeğe dönüşen sayısız projeye, sayısız politikaya, sayısız kazanıma şahit olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların başında hiç şüphesiz savunma sanayindeki, özellikle de havacılıktaki başarıların geldiğini vurguladı.
“MİLLÎ MUHARİP UÇAĞIMIZI HANGARDAN ÇIKARDIK VE PİST BAŞI YAPTIRDIK”
Türk havacılığında kritik bazı projelerle, geçen günlerde önemli kilometre taşlarını geride bıraktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hava Kuvvetlerimizin ana savaş gücü olacak Millî Muharip Uçağımızı hangardan çıkardık ve pist başı yaptırdık. Ülkemizin ilk insanlı, süpersonik jet uçağı olan Hürjet’imizin ilk uçuşunu gerçekleştirdik. Nasıl buldunuz, beğendiniz mi? Eyvallah… Bu millet yapar, inandı mı yapar. Atak Taarruz Helikopteri’mizin abisi diyebileceğimiz ağır sınıf taarruz helikopterimiz Atak-2’yi ilk kez havalandırdık.” dedi.
Dünyanın ilk uçan insansız savaş uçağı Kızılelma’dan sonra Anka-3 Muharip İnsansız Savaş Uçağı’nın da ilk yürüyüşünü yaptığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, iftihar verici gelişmeleri taçlandıracak yeni adımlar atacaklarını, bunlardan birinin de “Kaan” ismini verdikleri Millî Muharip Uçak olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Rabbime bize bu günleri gösterdiği için hamd ediyorum. İsim babası da Devlet Bey’dir. Tabii şimdi bunlar birilerini çok rahatsız edecek. TCG Anadolu’ya, Altay’a, İmece’ye, diğer projelerimize neler dediler biliyorsunuz. Bunlara da herhâlde ‘maket’ diyeceklerdir. Dikkat ederseniz ülkemizin savunma sanayinde elde ettiği her başarıdan bunlar, bir de suyun öte tarafındakiler rahatsız oluyor. Hiç kusura bakmasınlar, biz bunları da suyun öteki tarafındakileri de rahatsız etmeyi sürdüreceğiz. Biz Türkiye’yiz, biz Türk milletiyiz. Bizi gerçeklikten kopmakla itham edenleri, umutlarını bağladıkları hayallerden uyandırmaya tek başına Kaan ve Hürjet bile yeter. Bugün buradaki coşku, gurur birilerini tedirgin ediyorsa ne mutlu bize, demek ki doğru yoldayız. Öyleyse ‘Durmak yok, yola devam’ diyerek daha fazlasını yapmak için daha çok çalışacağız.”
“TÜRKİYE ARTIK YENİ BİR DEVRİN EŞİĞİNDEDİR”
İster sulhta ister harpte olsun kahraman ordunun arkasındaki en büyük gücün, millet ve onun alın terinin mahsulü olan savunma sanayi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uzunca bir süredir, bu gücün sanayi tarafından mahrum bırakılan Türkiye artık yeni bir devrin eşiğindedir. Millî silahlarımız, millî uçaklarımız, İHA’larımız, SİHA’larımız, Akıncılarımız, Kızılelmalarımız, millî gemilerimiz, millî uydularımız, millî tankımız, tüfeğimiz daha niceleri için çok çalıştık ve başardık. Daha çok çalışmaya, daha da büyük başarılar kazanmaya devam edeceğiz.” dedi.
İlk uçuşunu bugün yapan, motorlarını çalıştıran uçakların, İHA’ların, helikopterlerin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunları yapan yürekli mühendisleri, gözü pek pilotları, çalışkan işçileri, gecesini gündüzüne katan savunma sanayi neferleriyle millet adına gurur duyduğunu dile getirdi.
Kahramankazan’ın bu sürecin tüm safhalarını yaşamış bir yer olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İlçemizle de gurur duyuyoruz. Burada çalışan mühendislerimizden, işçilerimizden, yıllarca şu serzenişi duyduk; ‘Geçmiş on yıllarda yabancıların uçaklarını, helikopterlerini satın alırken, burada onların çizimlerini öğretirken, hep iç geçirirdik, hep biz daha iyisini yapamaz mıyız, bizim neyimiz eksik?’ diye söylenip dururduk. Biz hükûmete geldiğimizde mühendislerimizin, işçilerimizin, kahraman askerlerimizin bu serzenişlerine kulak verdik, ‘Artık yeter.’ dedik. ‘Bizim kendi mühendisimiz tasarlayacak, kendi işçimiz üretecek, kendi pilotumuz uçuracak’ dedik. Bu iradeyi ortaya koyarak diğer alanlarla birlikte havacılıkta da az zamanda çok yol aldık. Vakıf ve özel sektörden ana yüklenicilerimiz bu platformları hayata geçirirken yüzlerce yüklenicimiz ve KOBİ’miz de alt sistemleri, millî olarak geliştirerek ve üreterek sistemdeki yerini alıyor. Üniversitelerimizin araştırma geliştirme çalışmalarına verdiği desteği de biliyoruz. Hamdolsun verilen emeklerin hepsinin de karşılığını aldık, alıyoruz.”
Akıncı’dan Aksungur’a, Bayraktar TB2’den Anka’ya her çeşidinden SİHA’nın dünyanın dört bir yanına ihraç edildiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, birçok ülke ile ortak havacılık projeleri yürüttüklerini, Pakistan’dan Endonezya’ya, Batılı ülkelerden birçok mühendisin de TUSAŞ’ta görev aldığını, savunma sanayisi ürünlerini onlarla beraber tasarlayıp, beraber ürettiklerini anlattı.
Daha gidecek çok yol olduğunu, gelecek yıllarda orduyu bu uçaklarla, İHA’larla, helikopterlerle donatarak dosta güven, düşmana korku salmaya devam edeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye güçlendikçe bölgede ve dünyada barışın, adaletin, hakkaniyetin kökleşeceğini, bunun için başlatılan hiçbir işi yarım bırakmamaları gerektiğini vurguladı.
“HÜRJET, GEREKTİĞİNDE HARP SAHASINA DA GİDEBİLECEK”
Geçmişte pek çok projenin başına gelenlerin bu ürünlerin başına gelmesine izin vermeyeceklerini, çünkü çok emek verip fedakârlık yaptıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüzlerce mühendis, pilot, teknisyenin gecesini gündüzüne katıp bu gururu yaşattıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlk jet motorlu süpersonik savaş uçağımız Hürjet, kahraman pilotlarımızı yetiştirecek ve gerektiğinde silahla donatıp harp sahasına da gidebilecek. Bu özelliğiyle Hürjet, kendi silahlarımız ve kendi radarlarımızla donatılarak kısmen F-16’larımızın yerine de geçebilecek. Çok yakında Hürjet’imiz Hava Kuvvetlerimiz envanterine katılacak. Ayrıca Akrotim Gösteri Uçaklarımız da Hürjet filosundan oluşacak. Hürjet’i inşallah TCG Anadolu gemimize de konuşlandıracağız” diye konuştu.
Millî Muharip Uçak Kaan’ın da çok yakında uçacağını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öyle bir uçak düşünün ki harp ortamında radarlara görünmeden düşmanın inine girecek. Silah yuvasını açıp füzesini, bombasını, düşmanın üzerine bırakacak. Sonra da geldiği gibi sessizce üssüne geri dönecek. Üstelik bu uçağı ülkemizin kendi mühendisleri yapacak, ülkemizin kendi pilotları uçuracak. Kaan, işte bu uçağın adıdır. Ana görev sistemlerinin tamamı yerli ve millî olacak. Kaan kendi silahlarımızla, kendi radarımızla, kendi haberleşme, uçuş kontrol ve görev bilgisayarlarımızla donatılacak. Bu tablo karşısında duygulanmamak mümkün mü?” ifadelerini kullandı.
Kaan’ı birkaç yıl içinde tüm testlerini tamamlayarak, üstün performansıyla Hava Kuvvetlerine teslim edeceklerini duyuran Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada bu tipte beşinci nesil savaş uçağı üreten beş ülkeden biri olacaklarını dile getirdi.
“KIZILELMA VE ANKA-3, KAAN İLE KOL UÇUŞU YAPACAK”
Başka insansız savaş uçaklarının da bulunduğunu, Bayraktar Kızılelma’nın dünyanın ilk insansız savaş uçağı olarak havalandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Aynı şekilde çok önemli görevler üstlenecek Anka-3, muharip insansız savaş uçağımızla inşallah önümüzdeki günlerde ilk uçuşunu yapacak. Kızılelma ve Anka-3, Kaan ile otonom şekilde kol uçuşu yapacaklar. Hepsi de yerli mühimmatlarımızla görev icra edecekler. Böylece silahlı insansız hava aracı standartlarını dünya çapında en üst düzeye çıkarmış olacağız. Dost ve müttefik ülkeler için de üretimine başladığımız Hürkuş, şimdiden uluslararası bir platforma dönüştü. Yakında Nijer ve Çad’a ilk ürünleri veriyoruz. Millî helikopterimiz Gökbey’den de mutlu haberler alıyoruz. Gökbey, artık kendi mühendislerimizin tasarladığı türbinli motorla uçuyor. Biliyorsunuz 10 ton ağırlığındaki Atak-2 helikopterimizle dünyada bu sınıfta helikopter üretebilen üç ülkeden biri hâline geldik. Burada ardı ardına sıraladığımız savunma sanayi projelerini dünyada yapabilen o kadar az ülke var ki, yaşadığımız tarihi dönüşümün çok iyi farkında olmalıyız. Türkiye olarak nereden nereye geldiğimizi ve nereye gittiğimizi görmeden, siyasetten ekonomiye, güvenlikten enerjiye, pek çok başlıkta maruz kaldığımız sinsi saldırıların sebebini anlamalıyız. Yıllarca bize uçak, helikopter, motor satanlar, bunlara artık kendimizin tasarlaması, üretmesi, ihraç etmesi karşısında elbette sessizce beklemeyecek. Çünkü biliyorlar ki yakında biz bu ürünlerimizi onlara da satacağız.”
“HAVA ARAÇLARININ MODERNİZASYONU KONUSUNDA ÇOK İLERİ KABİLİYETLERE SAHİBİZ”
Hâlihazırda birçok ülkenin uçakları, helikopterleri için parça ürettiklerini, sistem geliştirdiklerini, yazılım yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Hava Yollarının kullandığı uçakların birçok parçasında da Türkiye’nin imzasının bulunduğunu, hava araçlarına modernizasyon yapabilme konusunda çok ileri kabiliyetlere sahip olduklarını aktardı.
Silahlı kuvvetlerinin radar uçaklarını keşif ve gözetleme uçaklarını, F-16’ların elektronik sistemlerini yerli ve millî sistemlerle donattıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, uydu alanında da benzer adımlar attıklarını bildirdi.
TUSAŞ’taki uzay sistemleri entegrasyon ve test merkezinin dünyanın en seçkin uydu geliştirme merkezleri arasına girdiğini, Göktürk uydularını burada kendilerinin ürettiklerini ve geliştirildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sırada yeni TÜRKSAT uydusuyla diğer yeni nesil uyduların yer aldığını anlattı.
“Savunma sanayii asla sadece savunma sanayii değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayii demek elbette öncelikle kendi ordumuzun ihtiyaçlarını karşılayabileceğimiz tasarım ve üretim altyapısını kurmak demektir. Ama bunun ötesinde savunma sanayii, ülkemizin yüksek teknoloji alanında dünyada söz sahibi olmasını sağlayacak eko sistemin lokomotifidir. Asırlık hayalleri gerçekleştirmenin gururuyla bir kez daha bugün istikbal diyorum” değerlendirmesinde bulundu.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN KAAN’I İMZALADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Hürjet uçağının yanına geçti. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdim etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Hürjet’in önünde pilotlarla, TUSAŞ çalışanlarıyla ve protokol üyeleriyle hatıra fotoğrafı çektirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Muharip Uçak Kaan’ın yanına giderek burada da pilotlarla görüştü ve fotoğraf çektirdi.
Kaan’ın gövdesine 1 Mayıs 2023 tarihini atıp imzalayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra kokpitine geçti. Kaan’ın kokpitinde uçak hakkında bilgi alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilere de el sallayarak poz verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süre oturduğu Kaan’ın kokpitinde kanopiyi de kapatarak pilot selamı verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandan ayrılmadan TUSAŞ çalışanlarıyla da aile fotoğrafı çektirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Silivri, Avrupa’daki en büyük yer altı depolama tesisi haline geldi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Silivri Yer Altı Doğal Gaz Depolama Tesisi Kapasite Artış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Kısa ve orta vadede küresel enerji krizinin Avrupa’da yol açtığı sıkıntıların, uzun vadede kalkınma hedeflerimizi yavaşlatacak sorunların, ülkemizde yaşanmaması için her türlü tedbiri almayı sürdüreceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Silivri Yer Altı Doğal Gaz Depolama Tesisi Kapasite Artış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
“SİLİVRİ AVRUPA’DAKİ EN BÜYÜK YER ALTI GAZ DEPOLAMA TESİSİ HÂLİNE GELMİŞTİR”
Törendeki konuşmasına tesisin açılışı yapılan yeni fazıyla 4,6 milyar metreküpe ulaşan toplam kapasitesinin ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Açılışla birlikte Silivri Avrupa’daki en büyük yer altı gaz depolama tesisi hâline gelmiştir. Bilindiği gibi Silivri’deki bu tesisi biz kurmuş, ilk fazını da 2007 yılında hizmete almıştık. Son genişletme çalışmaları, denizden 3 kilometre açıktaki platformlar vasıtasıyla 18 kuyuda, 31 bin metre deniz sondajı yapılarak gerçekleştirildi. Bu faaliyetler, Karadeniz’deki sondaj işlemleri seviyesinde bir yoğunlukla yürütülmüştür. Tüm bu çalışmalarda kullanılan malzemeler tamamen yerli ve millî olarak üretilmiş, böylece ülkemizin gaz depolama alanındaki teknoloji birikimine de katkı sağlanmıştır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisi’nin günlük 45 milyon metreküp enjeksiyon ve 75 milyon metreküp geri dönüşüm kapasitesine sahip olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yani tesisimiz, ülkemizin en yoğun tüketim döneminde dahi talebin dörtte birini tek başına karşılayabilecektir. Ankara Tuz Gölü’ndeki kapasite genişletme çalışmaları tamamlandığında, orada da benzer orana ulaşacağız” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bu yılki toplam doğal gaz tüketiminin 53,5 milyar metreküp olacağı göz önüne alındığında, Silivri’de ulaşılan 4,6 milyar metreküplük ve Tuz Gölü’nde hedeflenen 5,4 milyar metreküplük kapasitesinin öneminin daha iyi anlaşılacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tesisin yeni fazının hizmete girmesinde emeği geçen bakanlığı, kurumları ve yüklenici firmaları tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeyi doğal gaz keşfi ve işletmesi yanında depolaması alanında da en güvenli seviyeye getirene kadar yatırımlara devam edeceklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısa ve orta vadede küresel enerji krizinin Avrupa’da yol açtığı sıkıntıların, uzun vadede kalkınma hedeflerini yavaşlatacak sorunların ülkede yaşanmaması için her türlü tedbiri almayı sürdüreceklerini vurguladı.
“ÜLKEMİZİ EN ÜST LİGE ÇIKARTACAĞIMIZ YENİ BİR DÖNEME GİRİYORUZ”
Türkiye Yüzyılı ile millete gelecek vizyonu sunduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ülkemizi her alanda dünya ile rekabet edebilir seviyeye getirme hedeflerimizi kamuoyuyla paylaştık. Bu büyük atılımı, geçtiğimiz 20 yılda çalışıp didinerek, günbegün üzerine koyarak sahip olduğumuz eser ve hizmet altyapısı üzerinde gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bir başka deyişle, 20 yıla sığdırdığımız asırlık işlere harcadığımız emeklerimizin meyvelerini toplamaya başlayarak, ülkemizi en üst lige çıkartacağımız yeni bir döneme giriyoruz. Hükûmete geldiğimizde kısır hesapların, çekişmelerin, kavgaların, krizlerin içinde sıkışıp kalan bir Türkiye vardı. Sahip olduğumuz stratejik, beşeri ve tabii potansiyeli, bu sancılı tablo içinde adeta heba ediyorduk. Türkiye’nin istikametini güven ve istikrar iklimine döndürerek ülkemizi önce bu girdaptan kurtardık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her dönemde olduğu gibi bugün de birilerinin ısrarla önemsizleştirmeye çalıştığı dev yatırımlarla ekonomiyi sürekli büyüttüklerini söyledi.
Yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı destekleyerek, cari fazla yoluyla bu büyümeyi 85 milyonun tamamının hayatına yansıttıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde maruz kaldıkları siyasi, sosyal ve ekonomik saldırılara karşı verdikleri mücadeleyi, ekonomi programını daha güçlü ve kararlı hâle getirerek tahkim ettiklerini söyledi.
“TÜRKİYE, KENDİ VATANDAŞLARINA VE SANAYİSİNE SUNDUĞU ENERJİ HİZMETİYLE DÜNYANIN 17. BÜYÜK ARZINA SAHİP ÜLKESİDİR”
Kalkınmanın temel unsurlarının başında yer alan enerjinin, altyapı projelerinin hep öncelikli başlığı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bugün Türkiye, kendi vatandaşlarına ve sanayisine sunduğu enerji hizmetiyle dünyanın 17. büyük arzına sahip ülkesidir. Yaklaşık dörtte birini konutta, dörtte birini sanayide, dörtte birine yakınını enerji sektörünün kendisinde, beşte birini de ulaştırmada kullandığımız 160 milyon ton eşdeğer petrol enerji arzımız var. Bunun 2021’de 51 milyar dolara yaklaşan maddi değeri, bu yıl 81 milyar dolara ulaşacak. Yerli ve yenilenebilir kurulu gücümüzü yüzde 65 seviyesine getirmemize rağmen, enerjide hâlâ ciddi bir dışa bağımlılığımız söz konusudur. Ancak özellikle doğal gazda, hem konutların hem sanayinin hem elektrik üretim tesislerinin ihtiyacını karşılamadan ülkemizi arzu ettiğimiz kalkınma seviyesine çıkarabilmemiz mümkün değildir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Devlet Başkanları Üçlü Zirvesi’ne katılmak üzere Türkmenistan’a gittiğini hatırlatarak, “Şimdi Türkmenistan’dan ülkemize gerek doğal gaz gerekse enerji naklini gerçekleştirmek üzere görüşmelerimizi yapmıştık. Üçlü bir zirve yaptık, Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan olarak başarılı bir zirveden sonra aramızda kararlılığımızı ortaya koyduk” değerlendirmesini yaptı.
Hükûmete geldiklerinde sadece 5 ildeki 57 yerleşim yerinde kullanılan doğal gazı, bugün 81 ildeki 703 yerleşim yerine yaygınlaştırdıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece nüfusun yüzde 85’ine yakınını doğal gaza kavuşturduklarını söyledi.
“YENİ KEŞİFLERİN MÜJDESİNİ MİLLETİMİZLE PAYLAŞMAK İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın en geniş sondaj filosunu kurarak yürüttükleri çalışmalar sayesinde Karadeniz’de 540 milyar metreküplük ülkenin en büyük doğal gaz rezervi keşfini yaptıklarını anımsatarak, “Bu doğal gazı millî şebekemize aktarmak için hummalı bir inşaat faaliyeti yürütüyoruz. Aynı zamanda, yeni keşiflerin müjdesini milletimizle paylaşmak için de gece gündüz çalışıyoruz. Benzer bir gelişme petrol keşfi ve üretimi alanında da yaşanıyor. Hem yeni sondajlar yapıyor hem eski kuyuları tekrar kontrol ederek üretime kazandırıyoruz. İnşallah en kısa sürede günlük petrol üretimimizi 100 bin varile çıkartacak ardından daha büyük keşifler ve üretimler için yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu gelişmelerin bir diğer sonucunun da Türkiye’nin, sahip olduğu 7 doğal gaz boru hattı, ikisi yüzer 4 LNG tesisi, 15 giriş noktası ve diğer avantajlarıyla dünyanın önde gelen enerji ticaret merkezlerinden biri hâline dönüşmesi olduğunu belirterek şunları anlattı: “Türk Akım Projesi’yle Bulgaristan, Yunanistan, Kuzey Makedonya, Romanya, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Macaristan’a gaz akışı sağlıyoruz. TANAP Projesi üzerinden de bugün Avrupa’ya 18,5 milyar metreküp gaz sevkiyatı yaptık. LNG yatırımlarımız ve gaz depolama tesislerimiz, ülkemizin arz güvenliğini temin yanında enerji ticaretimize de olumlu etkileri olan gelişmelerdir. Saros’taki LNG tesisimizi hizmete açtığımızda bu alanda çok daha güçlü bir konuma geleceğiz. Amacımız, ülkemizi en kısa sürede doğal gaz referans fiyatının oluştuğu küresel bir merkez hâline dönüştürmektir. Bu konuda değerli dostum Sayın Putin’le önemli görüşmelerimiz oldu. Adımlarımızı attık, atıyoruz. Ve böylece özellikle Trakya doğal gazda, enerjide bir hub haline gelecektir. Bununla ilgili çalışmalarımızı bölgemizdeki enerji ortaklarımızla birlikte yürütüyoruz. Hâlen toplamda 20 milyar dolarlık bir yatırımın sürdüğü Nükleer Güç Enerjisi’ni de bu tabloya eklediğimizde artık enerji alanında bambaşka bir seviyeye yükseleceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Orta Asya ve Akdeniz’deki yeni gelişmelerin ardından Türkiye’nin bu özelliğinin daha da pekişeceğinin altını çizerek, “Türkiye’nin, Libya ile yaptığı anlaşmanın yol açtığı rahatsızlıkların gerisinde, enerji alanındaki her yatırımın yarım asırlık, bir asırlık derinliğe sahip olması yatıyor. Siyasi ve diplomatik ilişki ağımızı, ortak ekonomik çıkarlar temelinde genişleterek, diğer alanlarla birlikte enerjide de yeni kazanımlar elde etmek için yoğun çaba harcıyoruz. Stratejilerimizi ve adımlarımızı, bu alana yapılan her yatırımın ve elde edilen her kazanımın, nesiller boyu devam edecek etkilerini hesaba katarak belirliyoruz. Hiç şüphesiz bu noktaya, milletimizden aldığımız güçlü destekle ülkemizin atılımlarını engelleme çabalarını aşa aşa geldik” ifadelerini kullandı.
“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE HEDEFLERİMİZE DAHA KARARLI VE GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE YÜRÜYECEĞİZ”
Her projelerini sabote etmek için sergilenen gayretlerin gerisindeki hesapları ve araçları gayet iyi bildiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevrecilik gibi bahanelerle önlerine döşenen mayınların, hangi lobilerin desteğiyle kotarıldığının farkında olduklarını ifade etti.
Hâlâ aşamadıkları birtakım sıkıntıların da olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama geldiğimiz seviye bizi, 2023 hedeflerimize yaklaştırmakla kalmayıp Türkiye vizyonu için ihtiyacımız olan imkâna kavuşturmaya da yetmiştir. İnşallah önümüzdeki dönemde hedeflerimize daha kararlı ve güçlü bir şekilde yürüyeceğiz. Enerji vizyonumuzu, 2053 yılında birincil kaynaklarda dışa bağımlılığımızı yüzde 71’den yüzde 13’e indirecek şekilde belirledik. Hedeflerimizi buna göre oluşturuyor, yatırımlarımızı buna göre planlıyoruz. İklim değişikliğine karşı mücadele çalışmaları başta olmak üzere küresel uzlaşmaların tamamı da bu vizyonun içinde yer almaktadır. Türkiye’yi yeni projelerle yeni yatırımlarla yeni heyecanlarla yeni sevinçlerle buluşturarak dünyanın en büyük 10 ülkesi arasındaki hak ettiğimiz yere adım adım ilerleyeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün bizimle uğraşanlar bugün iş birliği için kapımıza geliyor. Bugün hâlâ bizimle uğraşmayı sürdürenlerin de yarın dostluğumuza ihtiyaç duyacaklarından eminiz. Biz, kimsenin eksiğine fazlasına bakmadan, ilhamını medeniyetimizden ve tarihimizden aldığımız ilkeli, hakkaniyetli, adaletli, merhametli duruşumuzu hep koruyacağız. Tüm hesapların üstündeki hesaba inanıyoruz. Milletimizi Türkiye Yüzyılı’na hazırlamaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışını yaptıkları Silivri Yer Altı Doğal Gaz Depolama Tesisi Kapasite Artırım Fazı’nın hayırlı olmasını dileyerek emeği geçenleri tebrik etti.
Ticaret Bakanı Dr.Mehmet Muş, Haziran Ayı Dış Ticaret Rakamlarını Açıkladı
Bakan Muş, “Haziran ayında ihracatımız, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 18,5 artışla 23,4 milyar dolar olmuştur.” dedi.
Bakan Muş, Erzurum’da Doğu Anadolu İhracatçılar Birliğinin (DAİB) yeni hizmet binası açılışında, haziran ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı.
Türkiye’nin ihracatta 2021 yılında yakaladığı başarıyı 2022 yılının ilk 6 ayında da devam ettirdiğini belirten Muş, şöyle konuştu:
“Geride bıraktığımız haziran ayında ihracatımız, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 18,5 artışla 23,4 milyar dolar olmuştur. Memnuniyetle belirtmek isterim ki bu rakam, tüm zamanların en yüksek aylık ihracat rakamıdır. Böylelikle 2022 yılının ilk 6 ayının tamamında, en yüksek aylık ihracat değerine ulaştık ve altıda altı yaptık. Yılın ilk 6 ayında ülkemiz toplamda 126 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiştir.”
Haziran ayı ithalatının ise 31,6 milyar dolar olarak gerçekleştiğini bildiren Muş, “Enerji kalemi 8,1 milyar dolarlık payla bu ay da ithalatımızda önemli bir yer tutmuştur.” ifadesini kullandı.
Küresel ekonomide uzun bir süredir salgın süreciyle başlayan ve halen devam eden küresel tedarik zincirlerindeki bozulmalar ile arz-talep dengesizliklerinin neden olduğu sorunlarla mücadele ettiklerini dile getiren Muş, Ukrayna’daki savaşın gerek enerji gerekse tarım ürünleri fiyatlarında ciddi artışlara neden olduğunu, piyasalardaki dalgalanmaları daha da artırdığını söyledi.
Tüm bunların neticesinde, birçok gelişmiş ülkede rekor düzeye ulaşan enflasyonun, insanlık için başat bir sorun haline geldiğini aktaran Muş, “Nitekim ABD ve İngiltere’de son 40 yılın zirvesine yerleşen enflasyon, Avro Bölgesi’nde de çift hanelere ulaşarak rekorlar kırmaktadır.” ifadesini kullandı.
“Tersine bir küreselleşme dönemine girdiğimizin sinyallerini alıyoruz”
Buna karşın, son haftalarda açıklanan veriler ve enflasyonla mücadele için duyurulan politikaların, gelinen noktada küresel ekonomide bir yavaşlama olması ihtimalinin güçlendiğini gösterdiğine işaret eden Muş, şöyle konuştu:
“Nitekim Dünya Bankası, geçtiğimiz ay yayımladığı ‘Küresel Ekonomik Beklentiler’ raporunda 1970’lerde yaşanan stagflasyon durumu ile günümüzde yaşanan gelişmeler arasında bazı benzerlikler kurmuştur. Bu doğrultuda, birçok uluslararası kuruluşun küresel büyüme tahminlerini düşürdüğüne şahit olmaktayız. OECD, küresel büyüme tahminini yüzde 3’e çekerken, Dünya Bankası da beklentisini yüzde 2,9 olarak güncellemiştir. Bu atmosferde, artan korumacı politikalar ve küresel değer zincirlerinde yaşanan değişimler ile tersine bir küreselleşme dönemine girdiğimizin sinyallerini alıyoruz.”
Bakan Muş, küresel sorunların çözümü için her zamankinden daha çok dayanışma ve iş birliğine ihtiyaçlarının olduğunu belirterek, Birleşmiş Milletler’in gıda fiyatlarındaki artışın, iklim değişikliği nedeniyle özellikle Afrika’da yaşanan kuraklık ile birleşerek 2023’te bir gıda krizine dönüşebileceği konusunda uyarılarda bulunduğunu hatırlattı.
Hükümet olarak, küresel çapta giderek büyüyen sorunları yakından takip ederek gerekli adımları hızla attıklarını dile getiren Muş, lojistik operasyonların zorlaştığı bir dönemde iş insanlarıyla sürekli istişare ederek önlerindeki engelleri tek tek kaldırmak için yoğun mesai harcadıklarını aktardı.
Sermaye kontrolü iddialarına yanıt
Bu kapsamda, ticari diplomasi faaliyetlerini yoğun bir şekilde yürüterek transit geçiş belgelerinden yeni hatların açılması ve limanların kullanılmasına kadar birçok konuda kapsamlı müzakereler gerçekleştirdiklerini bildiren Muş, şöyle devam etti:
“Şunu net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Ekonomimize güvenen, yatırım yapan, üreten, ihraç eden herkese sonuna kadar destek olmaya ve sahip çıkmaya devam edeceğiz. Özellikle son günlerde bazı çevreler tarafından sermaye kontrolüne ilişkin iddiaların maksatlı şekilde ortaya atıldığını üzülerek görmekteyiz. Bunlar itibar edilmemesi gereken iddialardır, bunların tamamı lafügüzaftır. Türkiye, kurallı serbest piyasa sisteminin etkin bir şekilde işlediği gelişmiş bir ekonomidir ve serbest piyasa sisteminden asla taviz vermemiştir ve vermeyecektir.”
Türkiye’de yerli ve yabancı sermayenin, güven içerisinde yatırım yapabilecek bir ekonomik iklimin içerisinde olduğunu ve kurallı serbest piyasa konusundaki bu kararlı tutumundan asla vazgeçmeyeceğini vurgulayan Muş, şunları kaydetti:
“Nitekim küresel ekonominin tökezlediği böylesi bir ortamda Türkiye ekonomisi, 2021 yılında yüzde 11 gibi bir oranla yakaladığı büyüme ivmesini, 2022’nin ilk çeyreğinde de devam ettirmiş ve yüzde 7,3 oranında büyümüştür. Söz konusu 15 aylık dönemde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla artışımızın neredeyse yarısı, net ihracatımızdan kaynaklanmıştır. Bir diğer ifadeyle, ülkemizin yerli ve milli değerleri, yani iktisadi bağımsızlık mücadelemizin sivil neferleri olan ihracatçılarımız, Türkiye ekonomisinin lokomotifi olmaya devam etmiştir. Öte yandan büyümenin öncü göstergelerinden olan Sanayi Üretim Endeksimiz yıllık yüzde 10,8 artarak ekonomideki üretim ivmesinin devam ettiğini göstermiştir.”
İthalattaki artış içerisinde enerji fiyatlarının etkisi üzerine detay vereceğini bildiren Muş, “Enerji ithalatımız, 2022 ocak-haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 155 artarak 47,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Toplam ithalat artışımızın yaklaşık yüzde 57’si enerji ithalatından kaynaklanmıştır.” ifadelerini kullandı.
Muş, ithalat artışında enerji başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki yükselişin etkisinin açıkça görüldüğüne dikkati çekerek şöyle konuştu:
“Nitekim 2022 ocak-mayıs döneminde küresel enerji fiyatları, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 83 artış göstermiştir. Küresel emtia fiyatlarındaki artışa paralel olarak en son açıklanan verilere göre 2022 Ocak-Nisan döneminde ülkemiz ithalat birim değer endeksi, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 38 artış göstermiştir. Ancak ithalat endeksimiz sadece yüzde 1,8 ile sınırlı bir artış göstermiştir. Diğer taraftan, enerji ithalat birim değer endeksi aynı dönemde yüzde 190 artış gösterirken enerji ithalat miktar endeksi ise yüzde 5,3 azalış göstermiştir. Aslında miktarsal olarak azalış varken rakamsal olarak ciddi bir artışla karşı karşıyayız. Yani Türkiye ithalat miktarını artırmamıştır. Artan, ithal enerjinin fiyatıdır. Bugün karşı karşıya olduğumuz enerji kaynaklı dış ticaret açığı da tüm dünyada artan enerji fiyatlarının bir sonucudur.”
“Uluslararası ticaretin önündeki engelleri kaldırmak için çalışmalar yapıyoruz”
Bakan Muş, aynı dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranının, yine enerji hariç yüzde 93,4 düzeyinde gerçekleştiğini belirterek, 246,2 milyar dolara ulaşan 12 aylık ihracatla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2022 yılı sonu için işaret ettiği 250 milyar dolar ihracat hedefine emin adımlarla ilerlediklerini dile getirdi.
Martta faaliyetlerine başlayan İhracatı Geliştirme AŞ’nin bugüne kadar 3,4 milyar liranın üzerine kefalet verdiğine işaret eden Muş, “Ticaretimizin daha üst seviyelere ulaşması kapsamında yürüttüğümüz çalışmalardan bir diğeri de uluslararası ticaretin önündeki engelleri kaldıran ticaret anlaşmalarıdır. Bu kapsamda, İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri arasındaki Tercihli Ticaret Düzenlemesi’nin, Resmi Gazete’de yayımlanarak dün itibarıyla yürürlüğe konmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu düzenleme ile anlaşmaya ilişkin yükümlülüklerini tamamlayan 12 ülke arasında, belli ürünlerde karşılıklı gümrük vergisi ve ek mali yükümlülükler, daha düşük oranlarda uygulanacaktır.” diye konuştu.
Haziranda ticari diplomasi faaliyetlerini hızlandırdıklarını aktaran Muş, şöyle devam etti:
“Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tarafından düzenlenen 12. Bakanlar Konferansı’na iştirak ederek DTÖ’nün kapsayıcı reform sürecinin başlatılması konusu başta olmak üzere ülkemizin tutumunu net biçimde ortaya koyduk. Cenevre programımız kapsamında ayrıca ABD, Çekya ve Lübnanlı muhataplarımızla ikili görüşmelerde bulunduk. Gaziantep’te düzenlenen ‘2. Türk-Arap İş Zirvesi’ne katılarak Türkiye ile Arap ülkeleri arasında ticari ve ekonomik ilişkilerin daha da güçlendirilmesi konusunda iş dünyalarımız için yol gösterici çalışmalarda bulunduk. Yine ‘D-8 Yatırım Forumu’na katılarak İslam dünyasının hızla gelişen 8 ekonomisinin ticaret ve yatırımlara ilişkin potansiyelini önümüzdeki dönemde daha verimli değerlendirmesi gerektiği çağrısında bulunduk.”
Muş, yakın coğrafyayla ticari ilişkileri geliştirmek ve var olan sorunları ortadan kaldırmak için ay içerisinde Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistanlı muhatapları ile ikili görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyledi.
“Gümrük vergilerimizde gerektiği takdirde bazı düzenlenmelere başvurduk”
Bir yandan yakın coğrafya ile ticaret potansiyelini en verimli şekilde değerlendirmek için çalışmalarına devam ettiklerini, diğer yandan hizmet ihracatını geliştirmeye yönelik de önemli adımlar attıklarını vurgulayan Muş, şunları kaydetti:
“Bunun yanı sıra ihracatımıza yeni pazarlar kazandırmak ve dünya ticaretindeki konumumuzu güçlendirmek için çeşitli girişimlerde bulunuyor ve çağın ihtiyaçlarına uygun strateji ve destek mekanizmalarını hayata geçiriyoruz. Bu manada 6 Haziran’da düzenlenen Sağlık Hizmeti İhracatı Zirvesi ile Yeni Desteklerimiz ve ‘Heal in Türkiye’ portalının tanıtımını gerçekleştirdik. Öte yandan, 6 Temmuz’da İstanbul’da lansmanını gerçekleştireceğimiz Uzak Ülkeler Stratejisi ile kapsamlı analizler sonucunda belirlenen uzak ülkelere ihracatımızı dört kat artırmayı hedefliyoruz. Ayrıca, ülkemiz üreticilerini haksız rekabetten korumak ve ekonomik kalkınmamızı sağlıklı temellere oturtmak amacıyla, ticaret politikası araçlarımızı etkin bir şekilde kullanmaktayız. Bu anlamda, yerli üretimimizi desteklemek amacıyla gümrük vergilerimizde gerektiği takdirde bazı düzenlenmelere başvurduğumuzu da belirtmek isterim.”
Muş, teknoloji ve sürdürülebilirlik trendlerine erkenden uyum sağlayan, yatırım kararlarını bu yönde alarak verimlilik artışına giden aktörlerin, küresel ekonomideki payının arttığını anlattı.
“Mevcut büyüme ortamını sürdürülebilir kılacağımıza eminim”
Bu yılda da ihracatın ekonomik büyümenin ana unsuru olacağına inandığını söyleyen Muş, “Sanayimizde son yıllarda gösterdiğimiz atılımları devam ettireceğimize, ihracatın ve yatırımların itici bir güç olduğu mevcut büyüme ortamını sürdürülebilir kılacağımıza eminim. Şunu herkes iyi bilmeli ki ülkemizin İstiklal ve Milli Mücadele ruhu 103 yıl önce nasılsa, bugün de aynı şekilde mevcudiyetini korumaktadır. Bu noktada, büyük özveri ve gayret ile çalışmalarını sürdüren tüm ihracatçılarımıza şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.
Muş, Bakanlık ile sıkı iş birliği içerisinde çalışan Türkiye İhracatçılar Meclisi’nde gerçekleşen seçimler sonucunda göreve gelen TİM Başkanı Mustafa Gültepe’yi ve yeni yönetim kurulunu tebrik etti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.