Cumhurbaşkanı Erdoğan, ASELSAN Yeni Sistem Tanıtımları ve Tesis Açılışları Töreni’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin savunma ve havacılık ihracatının 248 milyon dolardan 3 milyar dolar seviyelerine çıktığını belirterek, “Dünyanın ilk 100 savunma şirketleri listesinde yedi firmayla temsil ediliyoruz. Sadece son beş yılda beş firmamız daha bu listeye girdi” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ASELSAN Gölbaşı yerleşkesinde düzenlenen Yeni Sistem Tanıtımları ve Tesis Açılışları Töreni’nde konuştu.
Sözlerine 14 Kasım 1975’te faaliyete geçen ASELSAN’ın 45’inci kuruluş yıl dönümünü kutlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuruluşundan bugüne ASELSAN’da görev yapan, projelerde yer alan, birikimi ve emeğiyle ülkenin savunma sanayine katkıda bulunan herkese teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1975’in Kıbrıs çıkarmasının hemen ertesi yılı olduğunu belirterek, Türkiye’nin, Cumhuriyet tarihindeki bu ilk sınır ötesi harekâtının ardından çok katı ve haksız bir ambargoya maruz kaldığını söyledi.
Bu durumun savunma sanayisindeki eksiklerin ve ihmallerin tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmasına vesile olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, harekâtın ardından ASELSAN’ın ve daha sonra diğer savunma sanayii kuruluşlarının faaliyete geçirilmesiyle, ülkenin yeni bir döneme adım attığını ifade etti.
“BUGÜN 700’E YAKIN PROJENİN HAYATA GEÇİRİLDİĞİ BİR SAVUNMA SANAYİNE KAVUŞTUK”
Buna karşın, aradan geçen uzun yıllar boyunca, savunma sanayiinde ihtiyacı karşılayacak şekilde, arzu edilen hızda ve seviyede gelişme sağlanamadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu nedenle hükûmete geldiklerinde öncelik verdikleri alanlardan birini de savunma sanayinin güçlendirilmesi olarak belirlediklerini kaydetti.
Geride kalan 18 yıl boyunca, savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye hedefi yolunda çalışmalarını durmaksızın sürdürdüklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rahmetli Özal tarafından kurulan Savunma Sanayi Başkanlığımızı, bu sürecin koordinasyonunu etkin şekilde yürütebilecek bir yapıya kavuşturduk. Bugün Türk savunma sanayii, vakıf şirketlerinden özel sektöre, alt yüklenicilerden KOBİ’lere, üniversitelerden araştırma merkezlerine, teknoparklardan kümelenmelere kadar geniş bir ekosisteme sahiptir. Böylece, 2002 yılında 62 savunma projesi yürütülürken, bugün 700’e yakın projenin hayata geçirildiği bir savunma sanayine kavuştuk. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu saldırılara karşı daha etkin mücadele için sadece son beş yılda 350 civarında yeni proje başlattık. Savunma sanayii projelerimizin bütçesini 5,5 milyar dolardan 60 milyar dolara yükselttik. Yine bu dönemde sektörde faaliyet gösteren firma sayımız 56’dan 1500’e ulaştı. Sektörün 1 milyar dolar olan cirosu da 11 milyar dolar rakamını yakaladı.”
“TÜRKİYE, KÜRESEL TEDARİKÇİLERİN ÇIKARDIĞI TÜM ZORLUKLARI KENDİ GÜCÜYLE AŞABİLEN BİR ÜLKE HÂLİNE GELMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin savunma ve havacılık ihracatının 248 milyon dolardan 3 milyar dolar seviyelerine çıktığını belirterek, “Dünyanın ilk 100 savunma şirketleri listesinde yedi firmayla temsil ediliyoruz. Sadece son beş yılda beş firmamız daha bu listeye girdi” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kendi ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra dost ve müttefik ülkelerin ihtiyaçlarını da karşılayan bir ülke hâline geldiğine dikkat çekerek, “Kendi savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer alıyoruz. İHA, SİHA ve TİHA üretiminde ise artık dünyanın ilk üç dört ülkesi içindeyiz. Bugün Türkiye, küresel tedarikçilerin çıkardığı tüm zorlukları ve uyguladığı gizli-açık ambargoları kendi gücüyle aşabilen bir ülke hâline gelmiştir” dedi.
Türkiye’nin sınırları içinde terörle mücadele operasyonlarını rahatça yapabildiğini, sınırları dışında da barış harekâtlarını istediği gibi yürütebildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bunları savunma sanayinde elde edilen ilerlemeye borçlu olduklarının altını çizdi.
“Geçmişin eksiklerini gidermekle ve bugünün hazırlıklarını yapmakla kalmıyor, geleceği de kucaklıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AR-GE yatırımlarını artırarak, yüksek teknoloji gerektiren sistemleri hayata geçirmeye devam ettiklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insansız hava araçları, insansız kara araçları üretildiğini, gemilerin savaş yönetim sistemlerinin geliştirildiğini, yapay zekâ sistemleri üzerinde çalışıldığını, elektromanyetik ve lazer silahlar tasarlandığını anlattı.
Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği destek nedeniyle İHA’ların bazılarında kullanılan kameraya Kanada tarafından ambargo uygulandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz ne yaptık? ASELSAN’da yerlisini ürettik, İHA’larımıza taktık, yolumuza devam ettik. Bununla kalmadık, aynı kameraların daha da iyisini yapmak için projemizi başlattık. İnşallah her alanda bu anlayışla hareket ederek, yerli ve millî savunma sanayimizi en üst seviyelere çıkartacağız” diye konuştu.
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın ardından kurulan ASELSAN’ın, bugün gelinen noktada, bir dünya şirketi olarak, çok geniş bir alanda faaliyetlerini sürdürdüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlar arasında, haberleşme, radar, elektronik harp, elektro-optik, güvenlik, silah ve füze savunma sistemleri, insansız-otonom araçlar, platformlar, mühimmatlar, yeni nesil yapay zekâ sistemleri, enerji, ulaştırma ve sağlık teknolojilerine kadar birçok başlık bulunduğunu söyledi.
“Küresel ölçekte birçok ilki başarmış patentli ürünler çıkararak ülkemizin ve mühendislerimizin gücünü ispatlayan ASELSAN, yeni başarılarıyla göğsümüzü kabartıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, rektörlük görevini yarıda bıraktırıp ASELSAN’da sorumluluk tevdi edildiğinde verdiği sözleri yerine getirdiği için ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Haluk Görgün’ü tebrik etti.
Gelinen noktada ASELSAN’ın, alt yüklenicileri ve paydaşlarıyla beraber envanterdeki ürünlerin seri üretimlerine devam ederken, güvenlik güçlerine yeni sistemler kazandırmayı da sürdürdüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca elindeki teknolojileri çoklu kullanıma açarak enerji, sağlık, ulaştırma gibi alanlarda da çözümler ürettiğini ifade etti.
“KARAKULAK YÜKSEK FREKANS KESTİRME VE DİNLEME SİSTEMİ KULLANIMA HAZIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün, bu yeni sistemlerden birisinin teslimini de gerçekleştiriyoruz. Elektronik harpte bize çok büyük güç katacak Karakulak Yüksek Frekans Kestirme ve Dinleme Sistemi artık kullanıma hazırdır” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması sırasında, ASELSAN tarafından geliştirilen ve bugün itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hizmetine giren bu sisteme ilişkin video gösterildi.
Hâlen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterinde bulunan KORKUT Alçak İrtifa Hava Savunma Silah Sistemi’nin yenilerini de bugün TSK’ya teslim edeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “KORKUT, alçak irtifa hava savunmasını, uçak ve helikopterlerin yanı sıra, havadan karaya füzeler, seyir füzeleri ve insansız hava araçları gibi hedeflere karşı da en etkili şekilde gerçekleştiriyor. Bu sistemde kullandığımız ATOM ismi verilen 35 milimetre Parçacıklı Mühimmat ile ülkemiz, dünyada az sayıda ülkenin sahip olduğu bir yeteneğe, millî olarak sahip hâle geldi” dedi.
KORKUT sistemini tanıtan video gösteriminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlik güçlerinin sahadaki ihtiyaçları doğrultusunda yeni nesil ürünlerin geliştirilmeye başlandığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirilen harekâtlarda düşman radarlarının tespit edilmesi ve köreltilmesinde KORAL Elektronik Harp Sistemi’nin büyük rol oynadığına vurgu yaparak, bu sistemin daha gelişmiş versiyonu “Yeni Nesil KORAL” projesinin de bugün başlatıldığını açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni sistemin, mevcut KORAL’a göre düşman unsurlarını algılama, karıştırma ve köreltme alanında daha üstün kabiliyetlere sahip olacağını söyledi.
KORAL’ın tanıtım filminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başlattığımız yeni proje ve teslimini yaptığımız sistemlerimizin projelendirmesi, geliştirilmesi ve üretimi için Savunma Sanayii Başkanlığımızı ve ASELSAN’ı bir kez daha tebrik ediyorum” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir müjde de ROKETSAN’dan vereceğini belirterek, şöyle devam etti: “Geçtiğimiz 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda, ROKETSAN’a gerçekleştirdiğimiz ziyarette, şanlı bayrağımızı daha da yukarılara taşıdığımızı ve artık Uzay Liginde olduğumuzu söylemiştik. Uzay’ın karanlığını, millî teknolojimiz ve mühendislik kabiliyetimizle, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda bir kez daha aydınlattığımızın müjdesini de buradan sizlerle paylaşmak istiyorum. Tamamen millî ve yerli mühendislik kabiliyetlerimizle yaptığımız Uydu Fırlatma testleri başarıyla tamamlandı. Bu testlerde 4 kere daha uzaya ulaştık. Cumhuriyet Bayramımızda yaşadığımız bu gururla 2023 vizyonumuz çerçevesinde önemli bir dönüm noktasını daha geride bıraktık. Bu gururu görüntüleriyle birlikte milletimizle paylaşmak istiyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sonda Roketi testinin görüntülerinin ardından, milletin karşısına her alanda yeni başarıların müjdeleriyle çıkmaya devam edeceklerini dile getirdi.
“TÜRKİYE’DE ÜRETİLEBİLEN ÜRÜNLERİN YURT DIŞINDAN TEDARİK EDİLMESİNE ASLA TAHAMMÜL EDEMEYİZ”
Sahada canları pahasına mücadele eden kahraman askerlere verecekleri en büyük desteğin savunma sanayini daha ileriye taşımak olacağının ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayinde daha planlı, daha sistematik ve orta-uzun vadeli hareket edilmesi gereken bir döneme girdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de üretilebilen ürünlerin yurt dışından tedarik edilmesine asla tahammülleri olmadığını belirterek, “Elimizdeki sınırlı kaynağı, kendi savunma sanayiimizi geliştirmek ve güçlendirmek için kullanmak birinci önceliğimizdir. Bu konuda vakıf şirketlerimizin yanı sıra, sektörümüzden de azami gayret bekliyorum. Dünyada savunma sanayii, diğer tüm teknolojilerin gelişmesinde lokomotif role sahiptir. Dolayısıyla bu alanda yapacağımız her yatırımın ülke kalkınmasına çok daha büyük katkıları olacağını unutmamalıyız” diye konuştu.
“SAVUNMA SANAYİNDE KURUMLARIMIZ ARASINDAKİ İŞ BİRLİĞİNİ DAHA DA GELİŞTİREREK, HEDEFLERE EN KISA SÜREDE ULAŞACAĞIZ”
Türkiye’nin cari açığını minimize etmede savunma sanayinin rolünün asla inkâr edilemeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayiindeki kritik teknolojilerin kazanımı için rollerin belirlenmesi, mevcut kabiliyetlerin doğru yönetilmesi, yatırımların planlanması ve kapasitenin etkin kullanımı gerekiyor. İnşallah, savunma sanayinde kurumlarımız arasındaki iş birliğini, uyumu, paylaşımı daha da geliştirerek, hedeflere en kısa sürede ulaşacağız. Cumhurbaşkanı olarak bundan sonra daha da büyüyen bir güçle savunma sektörüne her tür desteği vermeye devam edeceğiz” dedi.
Savunma sanayinde, insan yetenek profili, AR-GE merkezlerinin yetkinlik haritası ve şirketlerin kapasite yönetimi konularında çok daha güçlü bir koordinasyona ihtiyaç olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için Savunma Sanayi Başkanlığı ile bakanlıklar ve kurumların daha yakın bir çalışma içinde olmalarını istedi.
Savunma sanayinin gelişimine katkı sağlayan tüm kamu ve özel kuruluşlarının yakın ve samimi bir iş birliğinin AR-GE derinliği ve verimlilik bakımından önemli olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti: “İhtiyaç makamı, kullanıcılar ve üreticiler arasındaki bilgi akışının net bir şekilde sağlanması, savunma sanayiinin sürdürülebilir gelişimi için en başta gelen şartlardan biridir. Sadece teknolojinin değil yatırımların da doğru planlanması, mükerrer yatırımlardan kaçınılarak kaynak israfının önlenmesi şarttır. Bu çerçevede, Savunma Sanayi Başkanlığımızın koordinasyonu dışında yapılan alternatif alımlar mutlaka, eldeki imkânlara ve kabiliyetlere öncelik verilen bir değerlendirmeyle gerçekleştirilmelidir. Hayati öneme sahip kritik durumlar dışında, en ideali olmasa bile, kendimizin üretmesi veya geliştirmesi mümkün olan her şeyi içeride yapmalıyız. Her kurum, Savunma Sanayi Başkanlığımızın uzmanlığını bir kenara bırakıp, kendi ürün tedarikini kendisi yapmaya kalkarsa, mükerrerlik ve israf kaçınılmaz hâle gelir. Savunma Sanayi Başkanlığımızın da, hızlı ve etkin karar alma, tasarım ve üretim planlaması ile tedarik ve teslim yapma kabiliyetini geliştirmesinde fayda görüyorum.”
“SAVUNMA SANAYİMİZİN GÜCÜNE GÜÇ KATACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle teknoloji geliştirmeye yönelik faaliyetlere daha fazla kaynak aktarılması gerektiğinin altını çizerek, bu kapsamda, TÜBİTAK ve benzeri kurumların yaptığı çalışmaların daha etkin şekilde desteklenmesi gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfımızın savunma sanayimize yaptığı katkıya uygun şekilde yeniden yapılandırılması da düşünülebilir. Görüldüğü gibi, yapacak daha çok işimiz var. İnşallah tüm bu hususları planlı bir şekilde adım adım hayata geçirerek, savunma sanayimizin gücüne güç katacağız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teslimi gerçekleştirilen sistemlerin ve başlatılan yeni projelerin Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı olmasını dileyerek, projelerin her safhasında emeği geçenlere tekrar teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışı gerçekleştirilen ASELSAN Akyurt Güdüm ve İnsansız Sistemler Seri Üretim Tesisi, Akyurt Camii, İvedik Teknopark Tesisleri ve ASELSANNET yeni binasının da hayırlı olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, New York’ta bulunan Türkevi önünde vatandaşlar tarafından karşılandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu’na katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York şehrine ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, John F. Kennedy Uluslararası Havalimanı’nda Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Sedat Önal, Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan ile New York Başkonsolosu Reyhan Özgür tarafından karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da ABD’ye geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, New York’ta bulunan Türkevi önünde vatandaşlar tarafından karşılandı.
“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyareti öncesinde önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.
Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.
Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.
ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.
“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”
Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”
Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.
“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.
Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.
Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.
İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”
Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.
“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.
Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.
Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”
“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”
Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.
Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.
Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.
“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”
Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.
Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.
Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.
Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”
Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.
Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”
“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”
Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.