Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, “Tüm çalışma ve projelerimizi tamamlayan bir biçimde doğrudan sahaya inerek firma bazında işleyecek bir program olan 81 İlde İhracata İlk Adım Programımızı başlatıyoruz.” dedi.
Pekcan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen 81 İlde İhracata İlk Adım Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, başlattıkları bu programın çok özel olduğuna işaret ederek, Türkiye’nin ihracatını geliştirmek, artırmak, ülke sathına yaymak için bakanlık olarak yerele, temele indiklerini söyledi.
Programın adından da anlaşılacağı üzere 81 ilde henüz ihracat yapmamış ama ihracat potansiyeli olan firmalara ilk ihracatlarını yapmaları için ilk adımı atmalarında yanlarında olacaklarını ve onlarla birlikte çalışacaklarını ifade eden Bakan Pekcan, “Anadolu’nun tamamına, 81 ile yaygınlaşan niteliği ile bu programımız belki de ekonomi tarihinde uygulanmış en anlamlı ihracat seferberliği programı olacak. Bunu böyle değerlendiriyoruz ve bütün ülkeye ve ihracatımıza etki etmesini bekliyoruz. İhracatımızı tabana yaymak her zaman bakanlığımızın önceliklerinden biri olmuştur. İhracata ilk adımını atmaya hazırlanan firmalarımız kadar bizler de heyecanlı ve gururluyuz.” diye konuştu.
“Ekim ayında ihracatçı sayımız geçen seneye göre yüzde 5,8 artışla 43 bini aşmıştır” Pekcan, 2019 yılında sanayi sektöründe faaliyet gösteren 403 bin firmanın sadece yüzde 8,7’sinin ihracat yaptığını aktararak, sanayi sektörü gibi ekonominin kalbi olan bir sektörde ihracat yapan firma oranının düşük olmasının kendilerini detaylı çalışma yapmaya ittiğini dile getirdi.
Sanayi sektörü ihracatının yüzde 70’inin 250’den çok çalışana sahip büyük ölçekli firmalar tarafından yapıldığı ve 10 ve daha az çalışanı olan mikro işletmelerin sanayi ürünleri ihracatından yüzde 4 pay aldığını anlatan Bakan Pekcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Elbette ihracatı tabana yayma hedeflerimiz doğrultusunda 2018 yılından itibaren ihracatçı sayımızda ciddi artış kaydedilmekte. 2018 yılında ilk kez ihracatçı sayımız ithalatçı sayımızı geçmiştir. Ekim ayında ihracatçı sayımız geçen seneye göre yüzde 5,8 artışla 43 bini aşmıştır. Ülkemizin geniş nüfusunu ve büyük üretim kapasitesini de göz önünde bulundurarak, ihracatı mümkün olduğunca geniş bir tabana yayabilmek, ihracat potansiyeli olan tüm firmalarımızı ihracatçı yapabilmeyi amaçlıyoruz. Bugün tanıtımını yaptığımız bu büyük program ile ihracat tabanımızı genişletmek, ihracatçı olmayan firmalarımızı ihracatçı yapmak için yeni bir atılım gerçekleştiriyoruz. Firmalarımızın ilk ihracatlarını yapmalarını, bununla birlikte sürdürülebilirliği sağlamayı hedefliyoruz.”
Pekcan, bugüne kadar Bakanlık olarak gerçekleştirdikleri pek çok projenin doğrudan veya dolaylı olarak ihracatı tabana yayma hedefiyle uyumlu projeler olduğunu vurgulayarak, “Mart ayında Sanal Ticaret Akademimizi devreye aldık. Ticaret Akademimizde dış ticaret başta olmak üzere iç ticaret ve girişimcilik eğitimleri de verdik. Bu eğitimlerden bugüne kadar 22 binden fazla kullanıcı yararlandı.” dedi.
“Ticaret ve ihracatın yapılması artık Türkiye’de çok daha kolay hale geldi”
Bakan Pekcan, bakanlığın firmalara sunduğu ihracat desteklerini kullanıcı dostu ve özet bir şekilde sunan “kolaydestek.gov.tr”yi, hizmet sektöründe verdikleri destekleri de dahil ederek, devreye aldıklarını ve 350 binin üzerinde kullanıcıya ulaştıklarını kaydetti.
Bakanlığın desteklerini destek yönetim sistemi programı dahilinde dijital ortama aldıkları, artık bakanlığın ihracat devlet desteklerinden yararlanmak isteyen her kişiye evinden, ofisinden, bakanlığa uğramadan, online başvuru yapıp, süreci takip edip sonuçlandırabilecek durumda olduğunu belirten Pekcan, şunları kaydetti:
“Ağustos ayında ise ihracatçılarımıza yönelik Kolay İhracat Platformunu devreye almış bulunuyoruz. Bu projemizde de Akıllı İhracat Robotunu devreye aldık. Yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi geniş teknolojik imkanları da kullanarak alt yapısıyla bütün ihracatçılarımıza ürün ve sektör bazında pazar önerileri sunuyoruz. İkinci fazını da en kısa zamanda tamamlayıp o pazarlardaki ithalatçıları da sizlerle paylaşacağız. İhracata başlangıç aşamasından ihracatın tamamlanması sürecine kadar ihtiyacınız olan her türlü teknik bilgi, mevzuat bilgisi ve müşavirlerimizden aldığımız anlık saha bilgileri de Kolay İhracat Platformu’nda sizlerle paylaşıyoruz. Platform sadece 2 ayda 70 bine yakın kişi ve firmaya yol gösterdi.
Keza eticaret.gov.tr adresinden erişilebilen E-Ticaret Bilgi Platformunda yer alan eğitimlerden 42 bin kişi faydalandı. Export Akademi ve Kadın Girişimci Network programlarımız kapsamında ise bugüne kadar 4 bin 200’ün üzerinde girişimci ve girişimci adayına eğitim, mentorlük ve network desteği sağlandı. Tüm bunlar, dış ticaretimizle ilgili teknik farkındalık yaratmak ve bilinç düzeyini artırmaya yönelik faaliyetler oldu. Ülkemizde dijitalleşmenin ticaretin etkinleştirilmesinde pek çok projeyi de tamamladık. Bu projeler sayesinde ticaret ve ihracatın yapılması artık Türkiye’de çok daha kolay hale geldi.”
“81 İlde İhracata İlk Adım Programı’mızı başlatıyoruz”
Bakan Pekcan, firmalara sağladıkları 40’ın üzerinde dijital hizmetle bilgiyi sunma şeklinde ciddi bir atılım gerçekleştirdiklerini söyledi.
Devreye aldıkları bu projelerle ihracatçılara ve ihracat hedefi olan girişimcilere sundukları hizmetin kalitesine ve kapsamına ciddi şekilde ivme kazandırdıkları ifade eden Pekcan, şunları kaydetti:
“Bugün ise tüm bu çalışma ve projelerimizi tamamlayan bir biçimde doğrudan sahaya inerek firma bazında işleyecek bir program olan 81 İlde İhracata İlk Adım Programı’mızı başlatıyoruz. 81 İlde İhracata İlk Adım Programı’mız sayesinde tüm enerjimizle atılımı sahaya taşıyoruz. Firmalarımıza bilgiyi sunmanın ötesine geçerek üreticilerimizle yan yana, el birliğiyle onları ihracata hazırlayacağız. Bu projemiz firmaya özel olarak hazırlanacak. Firmaya özel danışmanlık hizmeti vereceğiz.
Her firmanın ihtiyacını tek tek ortaya koyarak sürekli bir etkileşim içerisinde ihracatçı olmalarını sağlayacağız. Her ilimizdeki paydaşlarımızla güçlü bir iş birliği içerisinde firmalarımıza özel çalışma planları oluşturduk. Firmalarımızla tek tek görüşerek ihtiyaçlarını tespit ediyor ve ihracat yapmalarının önündeki engelleri aşmalarına yardım edecek, onlara mentorluk yapacak en doğru kişileri belirliyoruz. Belirlenen rehberler, 6 ay boyunca aralıksız bir şekilde firmalarımız ile etkileşim halinde olacaklar ve firmalarımız ile ihracatın kapılarını birlikte açacaklar.”
“6 ay süre sonunda en iyi mentor ve firma ödülü vereceğiz”
Bakan Pekcan, program hazırlıkları kapsamında, bu işi başarıyla uygulayan kamu modellerine sahip ABD, İngiltere ve İrlanda başta olmak üzere ülke örneklerini de incelediklerini aktardı.
Genel olarak, bu programlarda bir mentor havuzu oluşturulması ve firmaların bu programlara başvurarak mentor seçimi yapması şeklinde ilerlediğini anlatan Pekcan, “Biz bütün bu ülke örneklerinin iyi uygulamalarını kendi projemizde harmanladık. Biz firmaların ihracatçı olarak başvurmalarını beklemiyoruz, biz firmalarımızı kapasite raporlarından, sosyal sigortalardan, üretim teknolojilerinden tespit ediyoruz. Çoğu firmamızın tespit edildiğinden haberi bile yok. Tek tek bu firmalarla görüşerek onları programa dahil edeceğiz.” diye konuştu.
Dünyada iyi örnekleri incelerken bu programların en beğendikleri yönlerini programa dahil ettiklerini belirten Pekcan, “Mesela, ABD’deki gibi bir mentore sınırlı sayıda firma vereceğiz, o firma ile mentorun daha sıkı çalışmasını sağlayacağız. İrlanda örneğinde olduğu gibi minimum mentorluk seansları süreleri var, biz de haftalık seans sürelerini tespit ettik. İngiltere örneğinde en iyi mentor ve firma eşleşmesini dikkate alıp, 6 ay süre sonunda en iyi mentor ve firma ödülü vereceğiz.” dedi.
Pekcan, Adana, Kahramanmaraş, Konya, Manisa ve Samsun’da pilot uygulamasına başladıkları 81 İlde İhracata İlk Adım programıyla Türkiye’nin yüksek katma değerli ihracatını artıracaklarını belirterek, “İhracatta tecrübeden daha güvenli bir kaynak yok. Yereldeki firmalarımızla birebir çalışarak, onların ihtiyaçlarını birebir çözümleyerek, onlara yetkinlik desteğinde bulunarak, ihracat ailemize Türkiye genelinde çeşitli sektörlerde yepyeni üyeler kazandırmış olacağız. İhracat ailemizi genişletmiş olacağız. Türkiye ihracatla büyümeye devam edecek.” dedi.
Pekcan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen 81 İlde İhracata İlk Adım tanıtım toplantısında, Ticaret Bakanlığı olarak pilot uygulamalarına başladıkları program hakkında bilgi verdi.
Bu önemli programı kamuoyuna ilk kez açıkladıklarını belirten Pekcan, projeyi uzun süredir olgunlaştırdıklarını, 6 aydır pandemi nedeniyle beklemede kaldıklarını söyledi.
Pekcan, “Şu anda 40 ilde gerçekleştirdiğimiz ve önümüzdeki dönemde de 81 ilimizde tamamlayacağımız çalışmalarla ihracat yapma potansiyeli olduğu halde gerçekleştiremeyen firmalarımızı tek tek tespit ettik. 40 ilde potansiyel ihracatçı olacak 7 bin 277 firmamızı tespit ettik. Bunlar ihracata uygun üretim yapıp üretim kapasitelerine sahip oldukları halde ihracat yapamayan firmalarımız…” diye konuştu.
“5 ilimizde 2 bin 773 firmamızın ihracat potansiyeli olduğunu tespit ettik”
Firmaların özelliklerini bütüncül yaklaşımla incelediklerini aktaran Pekcan, ardından firmalarla konuşarak ihtiyaçları analiz ettiklerini anlattı.
Bu kadar kapsamlı bir programı uygulamak için 5 pilot il belirlediklerini ifade eden Pekcan, “Adana, Kahramanmaraş, Konya, Manisa ve Samsun’dan başlıyoruz ama hedefimiz 81 ile bu programı taşımak. Bu 5 ilimizde kapasite raporuna haiz 6 bin 882 firmamız mevcut. Bunların içinden 2 bin 773 firmamızın ihracat potansiyeli olduğunu tespit ettik. Programı daha geniş bir kitleye yaymadan önce mümkün olan en iyi yapıya kavuşturmak amacıyla 5 ilde uygulamalarımızı sürdüreceğiz ve 5’inci ayın sonundaki değerlendirmelerimizle bu 40 ilde… Daha sonra şu anda biz 70 ilin çalışmasını da esasen hazırladık. Sonra 70, sonra da 81 ilde en başarılı program tasarımını ortaya koymuş olacağız.” diye konuştu.
Programın temellerini başarılı bir şekilde attıktan sonra paydaşlarla birlikte tüm Türkiye’yi kapsama alanına alacaklarını aktaran Pekcan, “40 ilimizde kapasite raporu olan 16 bin 570 firmamız mevcut ve bunların arasında 7 bin 277 firmanın ihracat yapma potansiyeli olduğu halde ihracat yapmadığını tespit ettik. Şu an itibarıyla çalışmanın ikinci aşamasında 70 il için potansiyel ihracatçı pozisyonunda olan 11 bin 444 firmamızı tespit ettik. Analizlerini de tamamlamış bulunuyoruz. 81 il için de analizlerimizi süratle tamamlayacağız.” dedi.
“Onların ihtiyaçlarına uygun yol haritalarını tespit etmiş olacağız”
Ruhsar Pekcan, firmaların üretim ve ihracat kapasitelerini gözlemlediklerini, 40 ilde üretim yapan firmaların üretimlerini teknolojik olarak 4 sınıfta gruplandırdıklarını bildirdi.
Yüksek teknolojili ürün üreten firmaların pilot uygulamada yer almasını sağlayacaklarını aktaran Pekcan, 81 İlde İhracata İlk Adım programının aşamalarına değinirken, şunları kaydetti:
“Programımızın veri kriterlerine uyan firma seçiminden başlayacağız. Sonrasında her firmayla birebir ihtiyaç analizleri yapacağız. Bu ihtiyaçlar doğrultusunda da firma ihtiyaçlarına uygun mentorları tespit edeceğiz. 6 ay sonunda programı değerlendirerek 81 ildeki firmalarımız için onların ihtiyaçlarına uygun yol haritalarını tespit etmiş olacağız.
Pilot uygulamaya dahil olacak firmalarımızı belirlerken, hangi kriterlerle bu tespiti yaptığımızı paylaşmak isterim. Tüm firmalarımızı temsil eden bir dağılıma sahip olması için ciddi bir çalışma yürüttük. Firmalarımızın çalışan sayısı, ürettikleri ürünlerin teknoloji sınıflaması, sektörleri, bulundukları il gibi kriterleri ortaya koyduk ve bu sayede 81 ile yayıldığında bu projemizi belirli bir sistematik halinde ilerletmiş olacağız.”
“Firmalarımızı mentorlarıyla eşleştirerek programa başlıyoruz”
Ticaret Bakanı Pekcan, programa dahil olacak firmaların seçimi tamamlandıktan sonra firmaların ihracat yapmasının önündeki engellerin belirleneceğini, geliştirmeye açık alanların tespit edileceğini ve firmanın programdan beklentisinin belirleneceğini, bu şekilde ihtiyaç analizi aşamasını tamamlayacaklarını anlattı.
İhtiyaç analizi çerçevesinde en doğru mentor-firma eşleşmesinin sağlanması için gerekli tüm çıktılara sahip olacaklarını belirten Pekcan, bu programı bugüne kadar yaptıkları çalışmalardan ayıran en önemli özelliğin, her firmaya tek tek dokunarak özel ihtiyaçlarını analiz etmek olduğunu söyledi.
Programda, bugüne kadar verdikleri genel ve kapsamlı eğitimlerin dışında artık her bir firmayla birebir çalışarak mesafe katedileceğini aktaran Pekcan, şöyle konuştu:
“Firmalarımızla yaptığımız birebir görüşmelerle firmalara uygun özel mentor havuzu oluşturuyoruz ve firmalarımızı mentorlarıyla eşleştirerek programa başlıyoruz. Mentorlarımızın gerekli bilgi, birikim ve tecrübeye sahip olduklarından emin olacağız ve günün sonunda programın başarısını etkileyen belki en önemli kriter, alanında uzman doğru kişilerle çalışarak onun uzmanlık alanında ihtiyaç hisseden firmamızı bir araya getirmek olacak. Program kapsamında mentorlarımız 6 ay boyunca her hafta en az 4 saat kesintisiz olarak firmamızla beraber çalışacak. Sürekli bir etkileşim halinde olacaklar ve engelleri tek tek aşacaklar. Bu görüşmelerin yüzde 50’sini yüz yüze, yüzde 50’sini de çevrim içi olarak planlıyoruz. Tabii pandemi koşulları elverdiği ölçüde… Ama projemizi daha da fazla geciktirmek istemiyoruz.”
Ruhsar Pekcan, aynı işletmenin birden fazla mentordan yararlanabileceğini, programın izlenebilirliğini sağlamak amacıyla mentor ve firmaların aylık olarak gelişmeleri raporlayacağını söyledi.
Programa katılan firmaların Ticaret Bakanlığı’nın sunduğu bütün fırsatlardan yararlanabileceğini ifade eden Pekcan, dünya genelindeki ticaret müşavirlerine de ulaşma imkanı bulacaklarını kaydetti.
Pekcan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Programa katılan firmalar Bakanlığımız uzmanlarından birebir destek alarak kendilerine özel hazırlanacak olan ‘kimlik yönlendirme kartlarıyla’ hedef ülkelere ilişkin bilgiler alabilecek. Bu ‘kimlik yönlendirme kartlarında’ firmalarımıza ürünleri için en doğru pazar paylaşımları yapılacak. Belki Kolay İhracat Platformu’nun 2. aşamasını da bu sene içinde tamamlayarak onlara müşteri listesi bile paylaşabiliyor olacağız.
Ayrıca, Bakanlığımızın dijital platformlarını en etkin şekilde kullanmaları için yol gösteriyor olacağız. Bunların yanı sıra pilot uygulamaya katılan firmalarımıza Eximbank tarafından da özel desteklerimiz olacak. Öncelikle bu projeye özel Eximbank’ta özel müşteri temsilciliği oluşturulacak. Kredi ve sigorta ürünlerine yönelik başvurularında bu proje kapsamındaki firmalarımıza öncelik tanıyacağız. Sigorta alıcı analiz ücretlerinden muafiyet tanıyacağız. Sigorta tazminat başvurularında önceliklendireceğiz, kur riski yönetimine yönelik Eximbank ürünlerinde öncelik tanıyacağız. Bu kolaylıkların bu firmalarımıza ihracata ilk adımda yol gösterici olacağına inanıyoruz.”
Ticaret Bakanı Pekcan, programın 5’inci ayında tüm deneyimlerini paylaşmak üzere tüm mentor ve firmaları bir araya getireceklerini, bu sayede programın güçlü ve zayıf yönlerini tespit edeceklerini bildirdi.
Programın sonunda firmaların ihracata başlayıp başlamadıkları, ihracat yaptıkları ülke, ihracat yaptıkları firma ve ürün sayısı incelenerek en başarılı firma ve mentor eşleşmesine ödül vereceklerini aktaran Pekcan, şöyle konuştu:
“81 İlde İhracata İlk Adım programı, ihracatta usta-çırak ilişkisini canlandıracak. İhracat tecrübeleri firmalarımız arasında yayılacak. Mentorlarımız, firmalarımıza ihracat yolculuklarında ışık tutacak ve inanıyoruz ki Anadolu’nun 81 ilinde bu potansiyeli olan firmalarımızın ihracat atakları diğer firmalarımızı da motive ediyor olacak. Onlar da bu portföyün içine girebiliyor olacaklar. Kapasitelerini bu yönde geliştireceklerine inanıyoruz. 5 ili kapsayan pilot uygulamayı bir an önce başarıyla bitirip 81 ilimizde yolumuza devam etmek hedefindeyiz.
İhracatta tecrübeden daha güvenli bir kaynak yok. Yereldeki firmalarımızla birebir çalışarak, onların ihtiyaçlarını birebir çözümleyerek, onlara yetkinlik desteğinde bulunarak ihracat ailemize Türkiye genelinde çeşitli sektörlerde yepyeni üyeler kazandırmış olacağız. İhracat ailemizi genişletmiş olacağız. Türkiye ihracatla büyümeye devam edecek. İhracatımızda yerli ve katma değerli ürün üretimini her geçen gün artırmak için çalışıyoruz. Aynı zamanda ihracatımızda orta ve yüksek teknoloji payını artırmak için de her geçen gün çalışıyoruz. İhracat ailemize yeni üyeler kazandırmak için bu hedeflerimiz doğrultusunda elimiz oldukça güçlenecek.”
Firmaların ufkunu açmak için yola çıkıldı
Ruhsar Pekcan, Ticaret Bakanlığı olarak 81 ilden henüz ihracat yapmamış firmaları keşfetmek, onların ufkunu açmak ve onlara ihracat yapmaları için ihtiyaç duydukları cesareti ve yönlendirmeyi yapmak amacıyla yola çıktıklarını belirterek, “Türkiye genelinde, Sayın Cumhurbaşkanımızın da ‘Ekonomi Seferberliği’nde bahsettiği gibi ‘İhracat Seferberliği’ni başlatıyoruz, hayırlı uğurlu olsun. 81 ile bu projemizi yaygınlaştırarak il ve ilçelerimizde yeşeren yeni üretim ve ihracat hikayelerini paylaşıyor olacağız. İhracat seferberliğinin ülkemize, milletimize ve iş dünyamıza hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdareciler Günü Programı’nda yaptığı konuşmada, “Bizim devlet tasavvurumuz hiçbir zaman maddeye dayalı bir anlayış üzerine inşa edilmedi. Tam aksine mana ve muhtevaya önem veren adalet ve vicdan üzerine bina edilen bir değerler silsilesinin tezahürü oldu. Merhum Aliya İzzetbegoviç, ‘İnsan şahsiyetini alçaltan, onu eşya ile bir tutan her şey gayri insanidir’ diyor. Bizim de devlet anlayışımızın öznesi insandır, insanlık onurudur” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen İdareciler Günü Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Fedakârca görev yapan mülki idare amirlerinin 10 Ocak İdareciler Günü’nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilere, vali yardımcılarına ve kaymakamlara bugüne kadarki hizmetleri için teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, görevi başında şehit olan veya vefat eden mülki idare amirlerine rahmet diledi.
Devletin, ortak hedefler etrafında kenetlenen milletlerin akıl ve iradesinin tecessüm ettiği bir teşkilat olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk devlet geleneğinin; binlerce yıllık bir aklın, birikimin, tecrübenin ürünü olduğunu belirtti.
“DEVLET TASAVVURUMUZ HİÇBİR ZAMAN MADDEYE DAYALI BİR ANLAYIŞ ÜZERİNE İNŞA EDİLMEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim devlet tasavvurumuz hiçbir zaman maddeye dayalı bir anlayış üzerine inşa edilmedi. Tam aksine mana ve muhtevaya önem veren, adalet ve vicdan üzerine bina edilen bir değerler silsilesinin tezahürü oldu” dedi.
Merhum Aliya İzzetbegoviç’in, “İnsan şahsiyetini alçaltan, onu eşya ile bir tutan her şey gayri insanidir” sözlerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim de devlet anlayışımızın öznesi insandır, insanlık onurudur. İşte bu yüzden insanlık ittifakı diyoruz. Bu yüzden mazlumların derdine derman olmaya çalışıyoruz. Bu yüzden ‘Türkiye, umudun adıdır.’ diyoruz. Mülki idaremiz işte bu geleneğin bir devamıdır. Orhun Yazıtları’nda geçen şu söz bu tasavvurumuzun güçlü bir yansımasıdır. ‘Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe Türk milleti ilini ve töresini koruyacaktır.’ Bu inançla yoğrulan Türk mülki idaresi halkın huzurunu, refahını ve güvenliğini tesis eden köklü bir müessesedir” diye konuştu.
Vilayetlerde Reis-i Cumhuru temsil eden valilik makamının ise devletin milletle bütünleştiği yegâne nokta olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin dininin adalet olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tarih boyunca adaleti esas alan bir devlet anlayışının bugünkü müntesipleri olarak şunu hiçbir zaman unutmayınız. Valilik milletin derdine derman olma makamıdır. Valilik devletin halka uzanan elidir. Vicdan ve merhamet mevkiidir. Bu düstur valilik makamının nüvesidir. Burada şunu da özellikle vurgulamak isterim. Sizler halkımızın gönlünde yer bulan onların talep ve ihtiyaçlarını merkeze taşıyan köprüler konumundasınız. Daima ulaşılabilir, çözüm odaklı ve samimi bir yaklaşım sergilemek valilik makamının temel ilkelerindendir. Unutmayınız ki milletin hayır duası devletin en güçlü hazinesidir. Allah korusun, milletin bedduasını alan ise ne bu dünyada ne de ahirette iflah olur. Bir diğer husus şudur, sadece günlük hesaplar peşinde koşmak bize yakışmaz. Devletimizin kurucu kodlarında buna hoş bakılmaz.”
Devlet geleneğinin geleceği inşa eden bir anlayış üzerine kurulu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı vizyonunun da işte bu geleneğin bir tezahürü olduğunu belirtti.
Binlerce yıllık kadim devlet anlayışının tıpkı askeriye gibi idarecilik ve teşkilatlanma alanında da dünyaya örnek olacak bir birikiminin taşıyıcısı olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hem merkezi yönetim anlayışı hem de mahallî idare teşkilatı bakımından önemli bir müktesebatın ve tecrübenin sahibi olduğunu söyledi.
Adil, müessir, müşfik, emin ve istikrarlı bir idare kabiliyetinin Türk milletinin adeta doğuştan gelen özelliği olduğunu ve tarihin bu gerçeğin sayısız örnekleriyle dolu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “İdare kabiliyetimiz teşkilatlanma boyutuyla sınırlı kalmamış, milletimize ve şehirlerimize de önemli değerler kazandırmıştır. Türkistanlı büyük mütefekkir Farabi, Medinetü’l Fazıla isimli eserinde şöyle diyor, ‘En üstün iyilik ve en büyük mükemmelliğe ilişkin ancak şehirde ulaşılabilir, şehirden daha eksik olan bir toplulukta ulaşılamaz.’ Eğer doğudan batıya, kuzeyden güneye, ülkemizin tamamında iyiliği, refahı, kalkınmayı, kardeşliği ve adaleti hâkim kılmak istiyorsak, işe önce şehirlerimizden başlamamız gerekiyor. Üstelik bu denli zengin bir medeniyete güçlü tarihi ve beşeri bağlarımızın olduğu bu kadar geniş bir gönül coğrafyasına sahip bir ülke olarak bu bizler için ihtiyaçtan öte bir zorunluluktur.”
Mülki idare amirlerine çok önemli görevler düştüğünün altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilerden öncelikli beklentilerinin devletin kendilerine olan emaneti, imkân ve kaynaklarını şehirlerin faydasına olacak biçimde kullanmaları olduğunu kaydetti.
Valilerden görev, yetki ve sorumluluk alanlarında bulunan işleri hızlı, etkin ve verimli bir şekilde ifa etmelerini beklediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yetim, öksüz ve kimsesizler başta olmak üzere devletin şefkatine ihtiyaç duyan tüm kesimlerin yanında olmanızı istiyoruz. Daha önce de farklı vesilelerle dile getirdim. Mülki idare amirliği sabah 8, akşam 6 arasında yapılacak bir görev değildir. Sizin vatandaşla hemhâl, hemdert ve hem dem olmanız da beklenir. Her birinizden makam odalarınıza sıkışıp kalmamanızı, gönlünüzü de kapılarınızı da telefonlarınızı da vatandaşlarımıza açık tutmanızı özellikle rica ediyorum. Hizmet ettiğiniz şehirlerde hak ve hukuku gözetmeniz, inancına, hayat tarzına, kökenine, mezhebine bakmadan vatandaşımıza eşit muamele etmeniz şüphesiz vazgeçilmez yaşam tarzımız olmalıdır.
Ne tek parti faşist zihniyetinin ne de hafızalarımızda derin yaralar açan 28 Şubat dönemi uygulamalarının günümüz Türkiye’sinde yeri yoktur. Baskının, ayrımcılığın, millete karşı efendilik taslamanın meşru sayıldığı günler artık geride kalmıştır. Allah’ın izniyle biz bu makamlarda bulunduğumuz müddetçe kimse o kötü günleri geri getiremeyecektir. Kerim devlet anlayışımızı hakkıyla tatbik eden personeline ve vatandaşlarımıza tepeden bakmayan, ilçe, köy ve mahalleleriyle şehrinin tamamını kucaklayan valiler, bizim görmek istediğimiz idarecilerdir.”
Bir anekdota dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hazreti Ali Efendimiz Mısır’a atadığı Vali Eşter en-Neha-i’ye yazdığı mektupta bakınız hangi nasihatlerde bulunuyor. ‘Bil ki ey malik, sen daha önceki yöneticilerin durumlarına baktığın gibi insanlar da senin durumuna bakacaktır. Halka karşı merhametli olmayı, sevgi ve iyilikte bulunmayı kendine şiar edin. Kesinlikle onların malını ganimet bilen yırtıcı bir canavar olma. O insanlar iki sınıftır. Birincisi dinde kardeşin, ikincisi ise yaratılışta senin eşindir. İnsanlara, yakınlarına, ailene ve insanlar arasında özel sevgi beslediğin kimselere karşı adaletli davran. Böyle yapmadığın takdirde zulmetmiş olursun. Allah’ın nimetini tahrif eden şeyler içinde zulümden daha güçlüsü yoktur. Kuşkusuz Allah, mazlumların ahını duyandır, zalimleri de gözleyendir. Sana en sevimli gelen şeyler şunlar olsun; Hak hususunda orta yolu tutmak, adaleti herkese yaymak ve halkın rızasını kazanmak. Şüphesiz ki çoğunluğun öfkesi azınlığın rızasıyla azınlığın öfkesi de çoğunluğun rızasıyla kaybolup gider.’ Kıymetli valilerimiz, çağları aşan hikmet dolu bu sözler, bizim pusulamız olduğu gibi işlerinizde size de rehberlik etmelidir. Bizim ve milletimizin idealindeki mülki idare amiri işte bu hasletlerle mücehhez yöneticilerdir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim ve gençlik projelerini hayata geçirerek, sosyal yardım faaliyetlerini aksatmayarak, teknolojiyi ve iletişim araçlarını etkin bir şekilde kullanarak şehirlere yeni ufuklar, yeni alanlar açmanın mülki idare amirlerinin görevi olduğunu hatırlattı.
Türkiye’nin deprem başta olmak üzere doğal afet riskiyle yaşayan bir ülke olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, en son 6 Şubat’ta asrın en büyük tabii afetlerinden biriyle yara alındığını, kriz ve afet yönetiminin ne kadar mühim olduğunu net biçimde gördüklerini söyledi.
Bir daha benzer durumlarla karşılaşmamak için hükümet olarak gereken her türlü tedbiri aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sürecin aynı zamanda hızlı karar alabilen, çok boyutlu düşünebilen, elini taşın altına koyabilen idarecilerin değerini de gösterdiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir adım atmadan önce merkezden talimat bekleyen, gönüllere, hanelere, kalplere giremeyen kimi yöneticiler maalesef devletimizin çabalarına da gölge düşürdü. Bu hakikati İbn-i Firuz, beş asır evvel şu cümlelerle dile getirmiştir, ‘Gerçekte işe yaramaz kötü memurların yaptıkları zarar, vücutta insana yaramayan gıdaya benzer. İnsan bu gıdadan azar azar yer ve midesinde zararlı bir karışım meydana gelir. Zamanla artan bu madde sinirlere, damarlara da tesir ederek insanı hasta eder. Kuvvetten düşen kişi doktora gitmeye mecbur kalır fakat doktor da buna çare bulamaz ve kişi bir türlü rahat yüzü göremez. Belki uzun süren bir ilaç ve tedavi sürecinden sonra kişi iyileşebilir.’ Buradan anlaşılmalıdır ki görevini doğru yapmayan memurların halka bir günde verdikleri zararı adaletli bir sultanın belki de uzun süren adaletli yönetimi bile gideremez. Sizin sorumluluğunuz işte bu derece önemli, kritik ve hassastır. Dolayısıyla illerimizde şahsımı temsilen görev yapan siz valilerimize çok hayati vazifeler düştüğünü bugün bir kez daha hatırlatmak istiyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, valilerden rehberlik, teftiş ve denetim faaliyetlerinin yerine getirilmesine dair genelgenin gereklerini yakından takip ve koordine etmesini de beklediğini söyledi.
Bölgede çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 910 kilometrelik sınırı olduğu Suriye’de meydana gelen hadiselerin ülkeyi her açıdan ilgilendirdiğini vurguladı.
Suriye’de 61 yıllık Baas diktatörlüğünün çökmesinin ve 13 yıl süren katliamın sona ermesiyle artık yeni bir döneme girildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sednaya Hapishanesi’nden yansıyan vahşet görüntüleri, Suriye’de yıllardır nasıl insanlık dışı bir zihniyetin hüküm sürdüğünü göstermiştir. Azgın ve zorba bir azınlığın mazlum çoğunluğa karşı uyguladığı baskının, kanlı ve çirkin yüzü ortaya çıkmıştır. Gün geçmiyor ki ülkenin bir şehrinden toplu mezar çıkmasın. Gün geçmiyor ki Baas rejiminin barbarlığına dair bir delil bulunmasın. Hemen her gün insanlık adına, insani değerler adına gerçekten utanç ve dehşet verici haberlerle karşılaşıyoruz. İnsani kayıpları bir tarafa bırakıyor sadece 13 yıllık katliam politikasının bu ülkeye verdiği zarar 500 milyar doları aşıyor. Suriye’yi ziyaret eden ekiplerimiz de sahadaki tablonun tahmin edilenden çok daha kötü olduğunu ifade ediyor.”
Suriye’nin yeniden inşası için fiziki altyapının, ekonomik ve sosyal düzenin kapsamlı bir şekilde ıslah edilmesi gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik kalkınma projeleri, sağlık ve eğitim altyapısının oluşturulması, tarım ve sanayinin canlandırılması gibi uzun vadeli stratejilerin bu sürecin olmazsa olmazları olduğunu söyledi.
“İNSANİ POLİTİKAMIZA ZARAR VERECEK YAKLAŞIMLAR İÇİNDE OLMAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin kendini toparlayabilmesi için Arap ve İslam âleminin destekleri yanında belli bir zamana da ihtiyaç duyduğunun dile getirerek, “Uluslararası toplumun bu sürece daha fazla katkı sağlaması mühimdir. Türkiye olarak, biz de tüm planlarımızı bu gerçekler ekseninde yapıyoruz. Ana muhalefet partisi genel başkanının, ‘Esed gitti, sığınmacılar da gitsin’ ifadesi vicdansızlıktan öte bir kara cehalet örneğidir. Biraz dış politika, biraz ekonomi, biraz savaş tarihi okuyan bir kişi açık söylüyorum, böyle bir cümle kurmaktan utanır, hicap duyar” ifadelerini kullandı.
Savaşın ve zulmün pençesinden kaçan Suriyeli mazlumlara 13 yıl boyunca kol kanat gerdiklerinin, şefkat ve merhametle kucak açtıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefetin, onları geldikleri yere kovmanın hep gayreti içerisinde olduğunu belirterek, “Biz ensarız, onlar muhacirdir’ dedik. Dolayısıyla ‘Bizim medeniyetimizde ensar olarak muhacirleri kovmak asla yer etmez’ dedik” ifadelerini kullandı.
Milletin asil karakterine uygun şekilde büyük bir alicenaplık göstererek, ensar şuuruyla Suriyeli muhacirlere destek olduğunu, insanlık tarihine altın harflerle geçen bir dayanışma seferberliğine hep birlikte imza attıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hatta bu uğurda şahsım, siyasi bedel ödemeyi dahi göze aldım. 14-28 Mayıs seçimleri döneminde karşımızdaki adayın ırkçı siyasetini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Tüm bunlara rağmen bize canlarını, namuslarını ve onurlarını emanet eden mazlumlara sırtımızı dönmedik. Kimsesizlerin kimsesi olan bu necip millete, ‘Boraltan Köprüsü faciası utancını bir kez daha yaşatmayacağız’ dedik ve hamdolsun yaşatmadık. Suriyeli kardeşlerimize 13 yıl boyunca nasıl samimi ev sahipliği yaptıysak bundan sonraki süreçte de aynı hassasiyetle hareket edeceğiz. Gönüllü, güvenli ve düzenli geri dönüşleri yine bize yakışan, tarihimize, inancımıza ve kültürümüze yakışan bir anlayışla yöneteceğiz.
“SURİYELİLERİN EVLERİNE HUZURLA DÖNEBİLMELERİ BİZİM İÇİN İNSANİ BİR GÖREV”
Muhalefet veya ırkçı çevreler ne derse desin, ekonomimize, ticaretimize, üretimimize ve 13 yıllık insani politikamıza zarar verecek yaklaşımlar içinde olmayacağız. Bir defa şunun bilinmesini isterim, Türkiye’nin en kritik seçimlerinde, siyasi geleceğimizi riske atma pahasına sergilediğimiz duruşa kimsenin leke bulaştırmasına müsaade etmeyiz. Sahadaki aksaklıklar, kasıtlar ve hatalar sebebiyle böyle bir durumun yaşanmasına da asla müsamahayla bakmayız. Bu meseleye dair yaklaşımımız açık söylüyorum, sıfır toleranstır. Her insan kendi vatanında kök salar ve elbette orada yaşamak ister.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyelilerin evlerine huzurla dönebilmelerinin kendileri için hem insani bir görev hem de bölgesel istikrar açısından stratejik bir öncelik olduğunu söyledi.
Gönüllü olarak yurtlarına dönmek isteyen Suriyelilere her türlü kolaylığı sağladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimseyi zorla göndermek gibi bir yanlışa da düşmeyeceklerinin altını çizdi.
Türkiye’ye katkı yapmak isteyen, ekonomik, sosyal ve kültürel olarak zenginlik katan Suriyelilerin elinden tutmaya devam edeceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte attıkları her adımın hem Suriyelilerin haklarını hem de milletin çıkarlarını koruma hedefine mahsus olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de artık yeni bir yönetimin olduğuna, Suriye’nin geleceğinin bu yönetimin ortaya koyacağı kurucu irade etrafında şekilleneceğine işaret etti.
Suriye ile ilişkilerin karşılıklı saygı ilkesi çerçevesinde sürdürüleceğini, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin sağlanmasında komşuluk hukuku bir gereği olarak üzerlerine düşen tüm sorumlulukları yerine getireceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin ilgili kurumlarıyla işbirliği içinde bu yeni sürecin başarıyla yönetilmesinde mülki idare amirlerine önemli vazifeler düştüğünü söyledi.
Özellikle sınır bölgelerindeki valilerden çok dikkatli olmalarını, süreci sahiplenmelerini ve adımlarını buna göre atmalarını beklediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gerek bizleri bu makamlara getiren milletimize hizmet, gerekse bu sürecin incelikle yürütülmesi noktasında hiçbir aksaklığın hiçbir nahoş durumun yaşanmaması için her birinizin özenli davranacağınıza inanıyorum. Ülkemizde ve bölgemizde terörün hiçbir çeşidine yer olmadığını her fırsatta vurguluyoruz. Bir süredir uyguladığımız ‘terörü kaynağında bertaraf etme’ stratejimizin meyvelerini içeride ve dışarıda toplamaya başladık. Şimdi bunu yeni araçlar ve yeni yöntemlerle devam ettiriyoruz. Amacımız ülkemizin sırtına vurulan 40 yıllık o kamburunu ilanihaye ortadan kaldırmaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye devrimi ile birlikte hem ülkemizin hem de bölgemizin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmıştır. Devletimizin uhdesinde bulunan her türlü vasıtayı her türlü imkânı kullanarak terörsüz Türkiye idealimizi inşallah gerçekleştireceğiz. Türkiye Yüzyılını kardeşliği kalkınmanın huzurun yüzyılı yapıncaya kadar sizlerle birlikte canla başla çalışacağız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vali Galip Demirel Sosyal Hizmet Ödülü’nü Ankara Vali Yardımcısı Elif Nur Bozkurt Tandoğan’a, Celalettin Tüfekçi Meslek Ödülü’nü Diyarbakır Eğil Kaymakamı Volkan Hülür’e, Şehit Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk Üstün Hizmet Ödülü’nü Hatay Vali Yardımcısı Cafer Ekinci’ye, Şehit Kaymakam Ersin Ateş Üstün Hizmet Ödülü’nü Kilis Vali Yardımcısı Hamza Özbilgi’ye, Vali Dr. Mehmet Vecdi Gönül Güvenlik Hizmet Ödülü’nü İstanbul Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu’na takdim etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyonda düşüş trendi 2025 senesinde daha da hızlanacak”
GENÇ GAZETECİLER ANKARA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verileri, enflasyonla mücadelede doğru yolda olduğumuzu tekrar teyit etmiştir. Enflasyonda düşüş trendi, inşallah, 2025 senesinde daha da hızlanacak. Bununla ilgili çok kapsamlı bir yol haritası oluşturduk” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bölgesel gelişmeler bağlamında sancılı ve sarsıntılı bir yılı geride bıraktık. Yeni beklentiler ve büyük umutlarla 2025 yılına ‘merhaba’ dedik. Yeni miladi yılın ülkemizdeki, bölgemizdeki ve dünyadaki tüm insanlar için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
“İLK GÜNDEN BERİ FİLİSTİN’DE KANIN VE KATLİAMIN DURMASI İÇİN TÜM YOLLARI DENİYORUZ”
Özellikle, tam 15 aydır tüm dünyanın gözleri önünde son asrın en barbar soykırımlarından birini yaşayan Gazzeli kardeşlerimiz için 2025 senesinin ateşkese, barışa, huzura ve feraha vesile olmasını diliyorum.
Türkiye olarak, ilk günden beri Filistin’de kanın ve katliamın durması için tüm yolları deniyoruz. Gazze halkının çektiği sıkıntıları hafifletebilmek adına Kızılay’ı, AFAD’ı, sivil toplumu ve hayırseverleriyle tam bir seferberlik ruhuyla çalışıyoruz. Uluslararası toplumun İsrail hükûmeti üzerindeki baskıyı arttırması için de diplomatik temaslarımızı yoğunlaştırdık.
Gazze’de barış umutlarını tekrar yeşertecek bir kapının aralanması için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Netice alıncaya kadar da buna devam edeceğiz. 1 Ocak sabahı ‘Bir Güneş Doğuyor’ sloganıyla bir araya gelen Türkiye’nin ve Türk milletinin Filistinli kardeşleriyle dayanışmasını ortaya koyan tüm vatandaşlarıma buradan hassaten teşekkür ediyorum.
“BAŞKENTİ DOĞU KUDÜS OLAN BAĞIMSIZ FİLİSTİN DEVLETİ MUTLAKA KURULACAKTIR”
Yaklaşık yarım milyon kardeşimiz Gazze’nin kimsesiz ve sahipsiz olmadığını İstanbul’dan tüm dünyaya bir kez daha haykırmış, şahsımızın ve milletimizin hissiyatına tercüman olmuşlardır. Tabii burada şunu da büyük bir taaccüple ifade etmek durumundayım. Ülkemiz ve milletimiz adına iftihar verici bu sivil toplum buluşmasından, bakıyorsunuz, birileri hemen rahatsız oluyor.
Galata Köprüsü’nde vücut bulan insanlık ittifakına tepki gösterenler, açık söyleyeyim, insanlıktan nasibini almamış vicdan fukaralarıdır. Çünkü kalbinde zerre miskal merhamet olan hiç kimse insanlık vicdanının ayağa kalktığı böyle bir gaddarlık karşısında tepkisiz kalamaz. Türkiye’nin mazlumlarla dayanışma içinde olması ancak zulüm ile abad olmaya çalışan zalimleri endişelendirir, tedirgin eder, rahatsız eder.
Biz şu ilahi müjdeye tüm kalbimizle inanıyor ve iman ediyoruz; Allah, sabredenlerle beraberdir. 61 yıllık Baas zulmünün ve 13 yıllık katliamların ardından Suriye’de nasıl inanç, iman ve sabır kazanmışsa inşallah, Filistin’de de hak yerini bulacak, adalet güneşi zulmün karanlığını delip geçecektir. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip Filistin devleti mutlaka kurulacaktır. Rabbim, içinde bulunduğumuz mübarek günler hürmetine mazlum Filistin halkının yar ve yardımcısı olsun diyorum.
1 Ocak tarihi itibarıyla müşerref olduğumuz mübarek üç ayların milletimizin yanı sıra İslam âlemi ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini, dünyanın dört bir yanında eziyet çeken müstazafların acılarının dinmesinin başlangıcı olmasını Rabbim’den niyaz ediyorum.
“ÜLKEYE VE MİLLETE UZUN VADELİ FAYDA SAĞLAYACAK KALICI KAZANIMLARA ODAKLANDIK”
İktidar sorumluluğunu üstlendiğimiz 2002 yılından beri bizim siyasetteki gayemiz hep insanımıza hizmet oldu. Eser ve hizmet siyaseti diyerek kavramsallaştırdığımız bu ilkemizden hiçbir zaman ödün vermedik. Sabun köpüğü misali gelip geçici başarılara değil, ülkeye ve millete uzun vadeli fayda sağlayacak kalıcı kazanımlara odaklandık.
Siyasette de, hükûmette de, devlet idaresinde de insan ve hizmet odaklı bir yönetim anlayışına sahibiz. 2024 yılını başta dış ticaret olmak üzere birçok alanda rekorlarla, büyük başarılar ve sevinçlerle kapattık. Bölgemizde ve dünyada nükseden tüm krizlere ve olumsuzluklara rağmen 2024 yılı mal ihracatımız 2023 yılına göre yüzde 2,5 oranında artışla 262 milyar dolara çıktı.
“2025 YILINDA MAL VE HİZMET İHRACATI HEDEFİMİZİ 390 MİLYAR DOLAR OLARAK BELİRLEDİK”
Bir diğer önemli veri olan ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 5,5 puan artarak yüzde 76,1’e ulaştı. 2002 yılında bu oran yalnızca yüzde 50 seviyesindeydi. Bir başka çarpıcı oran şudur. Yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı 92,4 milyar dolara yükselmiştir. Hizmet ihracatında 110 milyar dolarlık hedefimizi zaten yakalamıştık. Şimdi bununla yetinmiyoruz. Gelecek sene için çıtayı biraz daha yukarı çekiyoruz. 2025 yılında mal ve hizmet ihracatı hedefimizi 390 milyar dolar olarak belirledik. İnşallah bunun da üzerinde bir ihracat rakamıyla yılı kapatacağız. İhracatçılarımızla el ele, omuz omuza vereceğiz ve Türk ürünlerinin tanınmadığı, satılmadığı, girmediği hiçbir ülke bırakmayacağız.
Ülkemize her sene yeni rekorlar yaşatan tüm ihracatçılarımızı bugün bir kez daha tebrik ediyor, kendilerinden daha fazla çaba beklediğimi burada da vurgulamak istiyorum.
“ENFLASYON VE İSTİHDAMDA ÇOK İYİ BİR NOKTADAYIZ”
İhracat tarafında bu başarı hikâyelerini yazarken enflasyon ve istihdamda da hamdolsun çok iyi bir noktadayız. TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verileri, enflasyonla mücadelede doğru yolda olduğumuzu tekrar teyit etmiştir. Uyguladığımız politikalar sayesinde enflasyon aralıkta aylık bazda yüzde 1,03 olurken, yıllık bazda yüzde 44,38’e gerilemiştir.
Senelik enflasyon 2023 sonuna kıyasla 20 puan, 2024 Mayıs ayındaki zirve seviyesine göre 31 puan düşmüştür. Enflasyonda düşüş trendi, inşallah, 2025 senesinde daha da hızlanacak. Bununla ilgili çok kapsamlı bir yol haritası oluşturduk. Buna göre para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek. İkincisi, maliye politikası kanalı enflasyonla mücadeleye çok güçlü destek verecek.
Üçüncüsü, bütçe imkânları el verdikçe yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz. En son akaryakıt ÖTV’sinde bunu yaptık.
“BELLİ BAŞLI ALANLARDA FIRSATÇILIĞIN OLDUĞUNU MÜŞAHEDE EDİYORUZ”
Dördüncüsü, dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil, gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de destekleyeceğiz. Hayat pahalılığıyla ilgili milletimizin şikâyet konularının en başında, konut fiyatları ve kiralar geliyor. Bunda özellikle 6 Şubat depremleriyle beraber ortaya çıkan ilave konut talebinin şüphesiz etkisi var. Ancak belli başlı alanlarda sadece dönemsel etkilerle açıklanamayacak bir fırsatçılığın ve aşırı kâr hırsının olduğunu da müşahede ediyoruz.
2024 yılı içinde döviz kuru gibi mazeret olarak öne sürülen unsurlar stabil kaldığı hâlde bazı sektörlerde fahiş fiyatlamalar maalesef devam etti. Şöyle bir tabloya şahit oluyorsunuz. Enerji, yakıt, döviz kuru, işçilik maliyetlerinde oluşan farkla satılan ürünün veya sunulan hizmetin fiyatı arasındaki bağ kopma noktasına gelmiş.
İşçilik maliyetinde yaşanan artışla ürüne yansıyan fiyat farkı arasında da aynı şekilde kimi zaman uçurum oluşuyor. Mesela asgari ücretteki artış sebebiyle maliyet belki 2-3 birim artarken bu artış bahane edilerek fiyatlara 5 birim, 10 birim zam yapılabiliyor.
Bu fiyatlama davranışının ekonomik sebeplerden ziyade açgözlülükten, tamahkârlıktan ve vicdansızlıktan kaynaklandığı aşikârdır. Tabii ki işini düzgün yapan, helalinden kazanan, dürüst, ahlaklı, vicdanlı işletmelerimiz çoğunluktadır ve bunlar sözlerimizin muhatabı değildir. Biz de zaten bu kardeşlerimizi tenkit değil, ancak takdir ve taltif ederiz.
Partimizin Bursa İl Kongresi’nde yaptığımız çağrının gerisinde işte bu gerçekler vardır. Fırsatçılıkla mücadelede devlet elbette gerekeni yapmakla mükelleftir. Geçen yıl gerçekleştirilen denetimlerde tüketicileri mağdur eden, fahiş fiyat uygulayan ve piyasayı bozan 224 bin firmaya yaklaşık 5 milyar liralık idari para cezası kesilmiştir.
“VATANDAŞLARIMIZIN SAĞLIKLI VE GÜVENİLİR GIDAYA ERİŞİMİ İÇİN DE YOĞUN ÇABA HARCIYORUZ”
Sadece otomotiv, stokçuluk, emlak, bunun yanında kuyumculuk ve fahiş fiyat denetimlerinde bin 555 gerçek ve tüzel kişiye toplam 366 milyon liralık ceza uygulanmıştır. Bir diğer önemli konu olan vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişimi için de yoğun çaba harcıyoruz. Bu kapsamda 2024 yılında 1,3 milyon denetim yaptık, 1,4 milyar lira para cezası tatbik ettik. 610 dosyayla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunduk.
Milletin lokmasına göz dikenlere, sattığı ürüne hile-hurda karıştıranlara, etiket oyunlarıyla milletin cebine el atanlara asla tolerans göstermiyoruz. 2025 senesinde bu denetimlerimiz daha da artacak. Ne şirketlerimize haksızlık edeceğiz ne de gözünü para hırsı bürümüş fırsatçıların vatandaşın hakkına girmesine eyvallah diyeceğiz.
“85 MİLYONUN HAKKINI, HUKUKUNU, ÇIKARINI EN ÜST DÜZEYDE KORUYACAĞIZ”
Serbest piyasa ilkeleri çerçevesinde 85 milyonun tamamının hakkını, hukukunu, çıkarını en üst düzeyde koruyacağız. Şunun bir defa çok iyi anlaşılması lazım. Serbest piyasa kuralsızlık demek değildir. Serbest piyasa başıbozukluk demek asla değildir. Denetimlerimizin amacı serbest piyasaya müdahale değil, işleyişin daha sağlıklı bir zeminde yürütülmesini temin etmektir. Burada şu hususu da söylemek mecburiyetindeyim. Hayat pahalılığıyla mücadeleye vatandaşlarımızın da destek olması, katkı sunması sürecin başarısı açısından çok önemlidir. Bunun yolu da Bursa İl Kongre’mizde belirttiğim üzere fahiş fiyat uygulayanları boykot etmekten geçiyor. Bakınız pahalı ürün satanları dize getirecek en etkili yöntemlerden birisi, muhalefet rahatsız olsa da, hiç şüphesiz boykottur.
Vatandaş olarak fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz satın almama özgürlüğünüzü kullanmaktır. Bilinçli tüketici vasfımızı geliştirerek kaliteyi normal fiyatına çekmeyi başarabiliriz. Dünyaya baktığımızda geniş bir yelpazede bunun çok sayıda örneğiyle karşılaşıyoruz. Bu konuda devlet, millet ele ele vererek çok daha etkin sonuçlar alabiliriz. Nitekim uyguladığımız politikalar neticesinde enflasyonla mücadelede son 1,5 senede hakikaten önemli mesafe katettik. Enflasyon düştükçe işçimiz, memurumuz, emeklimiz, çiftçimiz, esnafımız dâhil 85 milyonun tamamının alım gücü de artacaktır. 2025 yılında hedefimiz bu meseleyi büyük ölçüde çözüme kavuşturmaktır.
“2025 YILINDA DA DEPREM BÖLGESİ EN ÖNEMLİ VE ÖNCELİKLİ GÜNDEMİMİZ OLMAYI SÜRDÜRECEK”
Geçen yıl kabinemizin ana gündemlerinden bir diğeri, deprem bölgemizin yeniden ayağa kaldırılmasıydı. Asrın felaketinin ardından bölgede asrın inşa seferberliğini başlattık. 2023 ve 2024 yılında bu amaçla günümüz fiyatlarıyla toplam 2,6 trilyon lira harcadık. Yani bugünkü kurla 75 milyar dolar tutarında bir harcama yaptık. 155 bininci yuvarımızın anahtarlarını Kahramanmaraş’ımızda hep birlikte afetzede kardeşlerimize teslim etmiştik. İnşallah yapımını tamamladığımız 201 bininci yeni yuva ve iş yerimizin anahtarlarını da yakında hak sahibi kardeşlerimize teslim edeceğiz.
Şunu büyük bir memnuniyetle belirtmek isterim. Bugün depremzedelerimizin, barınma başta olmak üzere, temel ihtiyaçlarını giderdiğimiz umut dolu bir tabloyla karşı karşıyayız. 2025 yılında da deprem bölgesi en önemli ve öncelikli gündemimiz olmayı sürdürecek. Aynı gayret ve azimle çalışarak kalan 252 bin konut ve iş yerimizi de 365 gün içerisinde tamamlayacağız. Böylece 2025 yılı içerisinde toplamda 453 bin yuva ve iş yerimizi afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. İnşallah yıl bitmeden deprem bölgesindeki 11 ilimizde tüm vatandaşlarımız huzurlu, güvenli, dayanıklı yuvalarına kavuşacak.
İş yerini açmayan hiçbir depremzede kardeşimiz kalmayacak. Şehirlerimizi süratle inşa ve ihya faaliyetlerimiz için 2025 yılı bütçesinden toplam 584 milyar lira kaynak ayırdık. ‘Erdoğan bu enkazın altında kalır’ diyerek milletin acılarına ne kadar duyarsız olduklarını gösteren müflis siyasetçileri, Allah’ın izniyle, 2025 yılında da mahcup edeceğiz.
Türkiye olarak, üç kıtanın kalbinde bulunan, stratejik önemi yüksek, küresel bilek güreşinin hiç eksik olmadığı bir coğrafyada yer alıyoruz. Böyle bir coğrafyada hayatta kalmanın birinci şartı caydırıcılıktır. Burada haklı olmak yetmez, hakkınızı korumak için aynı zamanda güçlü de olmak zorundasınız. Romantikler ve ülkemizdeki muhalefet anlamasa da bu coğrafyada masadaki gücünüz bileğinizin gücünden gelir. Bu topraklardaki bin yıllık tarihimiz boyunca bu hakikati defalarca tecrübe ettik, yaşadık ve gördük.
Sendelediğimiz her dönemde yanı başımızda ilk biten, âdeta kanımıza susamış hasımlarımız oldu. Hasta düştüğümüzde, döşümüzden bir parça et koparmak için kimlerin, hangi devletlerin sıraya girdiğini asla unutmadık ve unutmayacağız. Sevr Anlaşması, Allah korusun, zayıfladığımızda başımıza neler geleceğini gösteren bir ibret vesikası olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Millî Mücadele ile Sevr’i yırtıp atmakla kalmadık, aynı zamanda bu ülkeyi bir daha böyle bir travmayla karşı karşıya bırakmamak için yemin ettik.
“TEMEL HEDEFİMİZ MİLLETİMİZİN BİR DAHA ASLA BEKA SORUNU YAŞAMAMASIDIR”
2002’den bu yana, bizim de temel hedefimiz milletimizin bir daha asla beka sorunu yaşamamasıdır. İçeride ve dışarıda attığımız birçok adımın gerisinde yine bu vardır. Ecdadın hikmet dolu şu sözleri 22 yıldır bize rehberlik ediyor. ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh.’ Eğer barış ve kurtuluş istiyorsan savaşa her an hazır olacaksın. Savunma sanayi alanındaki yatırımlarımız savaşa hazırlanmak için değil, barışı, istiklali, istikbali, bağımsızlığı muhafaza ve müdafaa içindir.
Şu politikamızı her fırsatta vurguluyoruz. Türkiye dostları için bir güven ve emniyet kaynağıdır ama vatanımıza uzanan kirli elleri de, kimin olduğuna bakmadan, kıracak kudrete fazlasıyla sahiptir.
Bu anlayışla savunma sanayi hamlelerimizi sürekli ileriye taşıyoruz. Nereden nereye geldiğimizi bugün kısaca hatırlatmak isterim. 2002’de sadece 56 firma varken, bugün bu sayı 3 bin 500’ü geçti. Savunma projelerinin sayısı son 22 yılda 62’den, yüzde 80 yerlilik oranıyla, bin 132’ye yükseldi. Büyüklüğü de 100 milyar doları aştı. Sektörün cirosu 1,1 milyar dolardan, 2023’te 15,5 milyar dolara çıktı.
İHA-SİHA, elektronik harp ve savaş gemisi üretiminde dünyanın sayılı ülkeleri arasındayız. 2002 yılında 248 milyon dolar olan ihracatımız 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 29’luk artışla 7 milyar 154 milyon dolara ulaştı. 2024 hedefimiz olan 64,5 milyar doları yüzde 11 oranında aşarak yeni bir rekor kırdık. Geçen yıl uzay, hava, kara, deniz, elektronik harp ve ar-ge alanlarında birçok önemli projeyi hayata geçirdik.
“2025 YILINDA YENİLERİNİ EKLEYECEĞİZ”
Millî Muharip Uçak KAAN’ın ve Hürjet’in uçuş testlerine devam edilmiş, Gökbey Helikopteri ilk teslimatını gerçekleştirmiştir. Kızılelma İnsansız Savaş Uçağı prototip üretim ve testleri sürerken, Anka-3, Bayraktar TB3-TB2, Akıncı ve Aksungur İHA’ların kabulleri yapılmıştır. TB3-TCG Anadolu’ya destek ekipmanı kullanmadan iniş ve kalkış yapmıştır. Böylece kısa pistli bir gemiden iniş-kalkış yapabilen ilk SİHA olarak tarihe geçmiştir.
Deniz sistemlerinde Piri Reis Denizaltısı’nı hizmete aldık. Hızır Reis Denizaltısı deniz denemelerine başladı. Murat Reis’in donatım çalışmalarına devam ettik. TCG Derya İstanbul, Üsteğmen Arif Ekmekçi ve MARLİN İnsansız Deniz Aracı teslim edildi. Yerli ve millî olarak geliştirilen çelik kubbe projesine bismillah dedik. Siper Ürün-1 sistemi envantere girdi, hem 800 kilometre ve üzeri menzilli füze stokumuzu güçlendirmeyi hem de 2 bin kilometre ve üzeri menzilli füze geliştirme programımızı hızlandırmayı kararlaştırdık. Daha burada saymaya kalksak saatler sürecek nice savunma projesini geride bıraktığımız yıl devreye aldık, ilerlettik veya başlattık. 2025 yılında inşallah bunlara yenilerini ekleyeceğiz.
Geçtiğimiz hafta ana muhalefetin safsata diyerek burun kıvırdığı Mavi Vatan’da donanmamızın gücüne güç katacak projelerin startını verdik. MİLGEM projemiz ile ülkemizin ilk korvet ve firkateynlerini yüzde 100 yerli ve millî olarak tasarladık, inşa ettik. Envanterdeki 5 gemimize ilaveten hâlihazırda 7 MİLGEM firkateynimizin inşası devam ediyor.
Bu projelerimizden edindiğimiz birikimlerle TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribimizin ilk kaynağını İstanbul tersanesinde ve millî denizaltımızın ilk kaynağını ise Gölcük tersanesinde gerçekleştirdik. Millî uçak gemimizi TCG Anadolu’nun ağabeyi olarak görüyoruz. Tamamlandığında Türkiye’yi bir üst lige taşıyacak bu projelerin de hizmete girmesiyle çok kritik bir ihtiyacımızı daha gidermiş olacağız.
“85 MİLYON İÇİN ÇALIŞACAĞIZ, HİZMET ÜRETECEĞİZ”
Dosta güven aşılayan, düşmana korku salan bir Türkiye için savunma sanayi sektörümüzün tüm paydaşlarıyla birlikte çalışmalarımıza kararlıkla devam edeceğiz.
2024 yılına dair karnemizi 20 ana başlıkta ve 239 farklı infografikle 31 Aralık’ta sosyal medya hesabımızdan paylaştık. 2025 senesi boyunca da ‘aşkınan koşan yorulmaz’ şiarıyla gece gündüz demeden 85 milyon için çalışacağız, hizmet üreteceğiz.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİMİZE ULAŞMAK YAKIN GELECEKTEKİ EN ÖNEMLİ ÖNCELİKLERİMİZDEN BİRİDİR”
Terörsüz Türkiye hedefimize ulaşmak yakın gelecekteki en önemli önceliklerimizden biridir. Terörün ve şiddettin hüküm sürdüğü bir iklimde, demokrasini neşvünema bulması, gelişmesi, serpilmesi, kendi ayakları üzerinde durması mümkün değildir. Arkasına terörü ve teröristi alarak siyaset olmaz, olamaz, dünyanın hiçbir medeni ülkesi buna izin vermez. Terörün karanlık gölgesi ülkemiz siyasetinin üzerinden çekildikçe, inşallah, Türkiye daha sağlıklı, olgun ve özgürlükçü bir zemine kavuşacaktır.
Bir diğer husus ise şudur. Komşumuz Suriye’de gerçekleşen epik devrimle birlikte hem bu ülkede hem de bölgemizde artık yeni bir dönem başlamıştır. Yeni Suriye yönetiminin ülkenin toprak bütünlüğü ve birliği temelinde bir Suriye inşa etmeye çalıştığını, bunda da kararlı olduğunu görüyoruz. Bizim de samimi arzumuz, beklentimiz, politikamız bu yöndedir. Suriye’nin parçalanmasına, hangi kisveyle olursa olsun üniter yapısının bozulmasına rıza göstermeyiz. Bu konuda bir risk görürsek gerekli adımları süratle atarız.
“TÜRKİYE, GÜVENLİĞİNİ KORUMA NOKTASINDA NASIL TAVİZSİZ BİR İRADEYE SAHİP OLDUĞUNU PEK ÇOK KEZ GÖSTERMİŞTİR”
Suriye’deki ihtilafı ve DEAŞ tehdidini fırsata çevirip farklı hülyalar görenler son gelişmeler sonrasında bölgemizin kadim gerçekleriyle yüzleşmişlerdir. Bu gerçek bölgenin geleceğinde teröre yer olmadığıdır. Tercihini terörden ve şiddetten yana kullananlara bekleyen tek akıbet silahlarıyla birlikte toprağa gömülmektir. Açık söylüyorum, bunun önüne hiçbir güç geçemez.
Türkiye, bekasını ve güvenliğini koruma noktasında nasıl tavizsiz bir iradeye sahip olduğunu pek çok kez göstermiştir. İş o radde varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz. Allah’ın izniyle, bunu yapabilecek gücümüz, kapasitemiz ve kabiliyetimiz ziyadesiyle mevcuttur. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır.
Bilhassa sorumluluk mevkiinde olanlar, ne provokasyonlara gelmeli ne de milleti provoke edecek cümleler kurmalıdır. Terör baronları adına milleti tehdit edenlere pabuç bırakmayacağımızı burada özellikle ifade etmek istiyorum. Kimi il ve ilçelerimizde açtıkları hendeklerle kantonculuk peşinde koşanları nasıl o çukurlara gömdüysek, bugün de aynı niyeti taşıyanlar çıkarsa bunun bedelini onlara misliyle ödetiriz.
“BÖLÜCÜ ÖRGÜT VE SURİYE’DEKİ UZANTILARI İÇİN ÇEMBER DARALIYOR”
Bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için çember daralıyor. Dün ve önceki gün de söyledim, biz iktidar ve ittifak olarak terörsüz Türkiye hedefimizi, öyle veya böyle, ama mutlaka gerçekleştireceğiz. Bu konudaki hüsnüniyetimizi ve güçlü irademizi kamuoyumuzla paylaştık. Elbette bunu suhulet ve sükûnetle olmasını temenni ederiz. Ama bu yol tıkanır veya dinamitlenirse işte o zaman devletimizin kadife eldivene sarılı demir yumruğunu kullanmaktan da çekinmeyiz. Sonuçta kardeşliğin kazanacağına, birliğin, beraberliğin ve huzurun kazanacağına yürekten inanıyoruz.
“GÜÇLÜ TOPLUM ANCAK GÜÇLÜ AİLELERLE MÜMKÜNDÜR”
Bugünkü kabine toplantımızda Aile, Ticaret ve Ulaştırma Bakanlarımızın sunumlarını dinledik.
Güçlü toplum ancak güçlü ailelerle mümkündür ancak bu konuda ciddi meydan okumalarla karşı karşıyayız. Küresel şer odaklarının teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikaları herkesin malumudur. LGBT meselesi bugün ailenin varlığına yönelik en ciddi tehditlerin başında gelmektedir.
2023 yılında ülkemizdeki doğurganlık hızı 1,51 seviyesine gerilemiştir. Açıkça ifade etmek gerekirse, bu durum alarm vericidir. Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir. Her fırsatta yaptığımız en az 3 çocuk çağrısının ne kadar önemli olduğunu böylece tekrar görmüş oluyoruz.
Toplumun tüm kesimlerinde bir farkındalık oluşturmak amacıyla 2025 senesini ‘Aile Yılı’ ilan etmeyi kararlaştırdık. Yıl boyunca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız koordinasyonunda aile yapımızın korunması, güçlendirilmesi ve gelecek nesillere sağlam bir miras olarak aktarılması için kapsamlı çalışmalar yürüteceğiz.
“5G İHALEMİZİ 2025 SENESİ İÇİNDE YAPACAĞIZ”
Ulaştırma, hükûmetimizin en başarılı olduğu alanlardan biridir. Şimdi internet ve dijital altyapımız güçlendirecek yeni bir adım atıyoruz. Uçtan uça yerli ve millî 5G haberleşme şebekesi projemiz kapsamında 5G ihalemizi 2025 senesi içinde yapacağız. 2026 yılında da ilk sinyalimizi almayı hedefliyoruz.
Son olarak, 6-10 Ocak arası ülkemizde ‘Enerji Verimliliği Haftası’ olarak kutlanıyor. Bu hafta vesilesiyle her bir vatandaşımızdan enerjiyi daha tasarruflu ve verimli kullanmalarını istirham ediyorum.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.