Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Kıbrıs meselesinde önümüzdeki dönemde atılabilecek adımları ve Doğu Akdeniz’de son dönemde yaşanan gelişmeleri ele aldık. Türk tarafı Kıbrıs’ta, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümden yanadır. Bu yolda üzerine düşen adımları, iyi niyetli bir yaklaşımla ve sorumluluk bilinciyle atmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirdikleri baş başa ve heyetler arası görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ı, ilk resmî yurt dışı ziyaretinde Türkiye’de misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ı seçim zaferi dolayısıyla bir kez daha tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin Kıbrıs Türk halkının demokrasi kültürünü gözler önüne seren bir şeffaflık ve siyasi olgunluk ortamında gerçekleştiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile eşgüdüm içerisinde Kıbrıs Türkü’nün meşru haklarının savunulmasında daha da önemli mesafeler kat edeceklerine inandığını ifade etti.
“MÜZAKERELERİN BAŞARISIZ OLMASININ YEGÂNE NEDENİ, RUM TARAFININ UZLAŞMAZ ZİHNİYETİDİR”
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile kapsamlı ve verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıbrıs meselesinde önümüzdeki dönemde atılabilecek adımları ve Doğu Akdeniz’de son dönemde yaşanan gelişmeleri ele aldık. Türk tarafı Kıbrıs’ta, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümden yanadır. Bu yolda üzerine düşen adımları, iyi niyetli bir yaklaşımla ve sorumluluk bilinciyle atmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece Türk tarafının çaba göstermesinin çözüm için kâfi olmadığını dile getirerek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının eşit ortaklığı temelinde bir çözümü kabul etme niyetinin bulunmadığı aşikârdır. 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakerelerin her seferinde başarısız olmasının yegâne nedeni, Rum tarafının bu uzlaşmaz zihniyetidir, anlayışıdır. Rumlar 1963 yılında gasp ettikleri devleti Kıbrıs Türk halkıyla paylaşmak istemiyorlar. Yarım asrı geride bıraktığımız müzakere sürecinde artık mevcut parametrelerle bir neticeye varılamayacağının anlaşılması gerekiyor. Temmuz 2017’de Crans-Montana’daki görüşmelerin sona ermesinin ardından bu koşullar altında çözüm için federasyonun artık geçerli bir model olamayacağını, yeni fikirlere ihtiyaç duyulduğunu vurguladık. Aradan geçen sürede ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rum tarafının, Kıbrıs Türk halkını eşit ortak olarak görmediği için hidrokarbon gelirlerinin paylaşımına yönelik iş birliği çağrılarını da karşılıksız bıraktığına işaret ederek, “Rum tarafı, kendi yönetimleri altında adeta bir azınlık olarak görmek istedikleri Kıbrıs Türklerinin eşit haklarını gasp etmeyi sürdürüyor” diye konuştu.
“İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜN GERÇEKÇİ BİR YAKLAŞIMLA MASAYA GETİRİLMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ”
“İki halkın barış, refah ve güvenlik içerisinde yan yana yaşayabilecekleri çözümün temeli adadaki gerçeklere dayanmalıdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelinen noktada müzakereleri münhasıran federasyon seçeneği temelinde başlatmanın zaman kaybı olacağını kesinlikle düşünüyoruz. Dolayısıyla artık iki devletli çözümün de gerçekçi bir yaklaşımla masaya getirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’nin Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunması yönündeki iradesi bakidir” ifadelerini kullandı.
Bugünkü görüşmelerde Doğu Akdeniz’deki son gelişmeler, Maraş açılımı gibi diğer konularda da görüş alışverişinde bulunduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğu Akdeniz’de kendi kıta sahanlığımızdaki haklarımızı koruduğumuz gibi adanın ortak sahibi Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve menfaatlerini de savunuyoruz. Bu yöndeki kararlılığımızı bugüne kadar her aşamada dosta-düşmana gösterdik” açıklamasında bulundu.
Doğu Akdeniz’deki mevcut durumun müsebbibinin 2003 yılından bu yana uyarıları dinlemeyen, yapıcı önerileri dikkate almayan Rum-Yunan ikilisi olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu bölgede hidrokarbon kaynakları nedeniyle iştahı kabaran uluslararası enerji şirketleriyle arkalarındaki güçler de bu oyunun parçası olmakta beis görmemişlerdir. Ancak bu oyun artık bozulmuştur. En başından itibaren söylediğimiz gibi bölgede Türkiye’yi ve Kıbrıs Türk’ünü hesaba katmayan hiçbir girişimin başarı şansı yoktur ve olmayacaktır.”
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile iki ülke arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi için atılacak adımları da konuştuklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ekonomik, diplomatik ve sosyal yönden gelişmesi için her türlü çabayı göstermeyi sürdürecektir. Amacımız, Kıbrıs Türk halkının hayat standardını yükseltmek ve geleceğe daha büyük bir güvenle bakmasını sağlamaktır” dedi.
Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkına desteğinin, hukuki ve siyasi mülahazaların ötesinde gönül bağı ve kader birlikteliğinden kaynaklandığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıbrıs Türkü, Türkiye’yi her daim yanında bulacaktır. İnşallah tüm güçlükleri bugüne kadar olduğu gibi elbirliğiyle aşacak, daha da güzel günlere birlikte ilerleyeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
15 KASIM 2020 KKTC ZİYARETİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Kasım 2020 tarihinde KKTC’ye bir ziyareti olacağını açıklayarak, o gün törenlere katılacaklarını ve acil durum hastanesinin açılışın gerçekleştireceklerini bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabi bu vesileyle bir şeyi daha gündeme getirmekte fayda var. Herhalde Sayın Çavuşoğlu, kapalı Maraş’ta diyorum ki bir piknik yapabiliriz, mani bir şey var mı?” diye de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na sordu.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “Yok” cevabı üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O gün orada herhalde şöyle birlikte bir piknik yapmakta fayda var, biz buradan çünkü ekranlardan izliyoruz, bizzat yaşayalım istiyoruz. İnşallah onu da gerçekleştiririz. Kapılar açıldı, şimdi orada tabi yolları bu nokta da açmış olalım ki Kıbrıs’taki kardeşlerimiz onlar da bu işin bundan sonraki sürece yönelik atılacak adımları bizzat görmüş ve yaşamış olsunlar” şeklinde konuştu.
KKTC CUMHURBAŞKANI TATAR: “BEŞLİ KONFERANS ÖNERİSİ SON BİR ŞANSTIR”
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da gösterilen misafirperverlik için teşekkür ederek, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra anlamlı ve değerli resmî davetiniz üzere Ankara’da bulunmaktan, bir kez daha sizinle iki kardeş devletin ortak konularını ele almaktan son derece memnunum” dedi.
“Türkiye, bizim kardeş devletimiz olmasının yanı sıra anavatanımızdır. Köklerimiz buradan Kıbrıs’a gitmişlerdir” diyen KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin KKTC’deki varlığının tarihi sürecini anlattı.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, “Türkiye’nin ortaya koyduğu 5’li konferans önerisi bize göre Kıbrıs konusunun bir anlaşmayla neticeye bağlanması için bir son şanstır. Biz egemen eşitlik temelinde iki devletli çözümün görüşme masasına gelmesi ve bir anlaşmanın mümkün olup olmayacağının belirlenmesi açısından bu toplantının belirleyici olacağı görüşündeyiz” diye konuştu.
Hidrokarbonlar konusunun Kıbrıs Rum tarafı için bir samimiyet testi olduğunu dile getiren KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, “Denizdeki kaynaklar için bile bizimle uzlaşmaya yanaşmayan Rum tarafından bizimle anlaşma bekleyemeyiz. Sizlerin desteğiyle önümüzde dönemde daha fazla dış temas yapmak, tezlerimizi anlatmak, uluslararası alanda çok daha görünür olmak istiyoruz ve bunun Rum-Yunan ikilisinin oyunlarının bozulmasına etkili olacağı inancındayız” dedi.
Kapalı Maraş konusunda ilk adımın atıldığını, Maraş’ın bir hayalet kent olmaktan çıkartılarak ülke ekonomisine, turizme kazandırılacağını vurgulayan KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katkı ve direktifleriyle de son iki yılda iki ülke arasında mali boyutu 3,2 milyar Türk Lirasını bulan iki ayrı iktisadi ve mali iş birliği protokolü imzalandığını anımsattı.
Ortak basın toplantısının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte, konukları KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve eşi Sibel Tatar onuruna Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî akşam yemeği verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay’ın 157. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde konuştu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay’ın 157. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Adaletin tecellisi için uğraşan yargı mensuplarımızın, kimi zaman ailelerini ve çocuklarını da işin içine katarak hedef gösterilmesi, hele hele meydanlarda yuhalatılması yanlış olduğu kadar büyük bir sorumsuzluktur. Nezaket kuralları korunarak eleştiriler yapılabilir ama eleştiri bahanesiyle kimse yargı mercilerine parmak sallayamaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Konferans Salonu’nda düzenlenen, “Danıştay’ın 157. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni”ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, binlerce yıllık devlet geleneklerinin en önemli prensibinin “devlet ebed müddet” olarak tarif ettikleri devamlılık olduğunu söyledi.
Devlet anlayışının bu devamlılığının, iki ilke üzerine bina edildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bunlardan ilki eşref-i mahlukat olan insana atfedilen önemdir. Şeyh Edebali’nin ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözü işte bu hakikatin altını çizmektedir. İkincisi ise hiç şüphesiz, mülkün temeli olarak gördüğümüz adalettir. Çünkü bizim inancımızda varlık, adalet üzere yaratılmıştır. Bu yönüyle adalet, hikmeti ilahinin yeryüzünde tecelli etmesi, dirlik ve düzenin ancak bu ölçü ekseninde tesis edilmesidir. Adalet terazisindeki en küçük bir sapma, Allah muhafaza, tamiri de telafisi de mümkün olmayan yıkıcı sonuçları her zaman gebedir.”
“HUKUK DEVLETİNİN EN TEMEL İLKELERİNDEN BİRİ İDARENİN DENETİMİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her bir vatandaşın hak ve hukukunun korunup gözetilmesi, güçsüzün güçlüye asla ezdirilmemesinin son derece önemli olduğunu belirtti.
“Zor kapıdan girerse töre bacadan çıkar” sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Divanu Lugati’t-Türk’te yer alan bu söz, toplumdaki nizam ve intizamın, adalete duyulan güvenin, kıyamet kopsa dahi adaletin tecelli etmesinin ancak ve ancak hukuk devletiyle sağlanabileceğini ifade eder. Hukuk devletinin en temel ilkelerinden biri ise idarenin denetimi, yani idari eylem ve işlemlerin tamamının yargısal denetime açık olmasıdır. İşte, Danıştayımız tam 157 yıldır böylesine hayati bir görevi ifade etmektedir. İnceleme, danışma ve karar organı olarak idareyi yargı yoluyla denetlemekte, temyiz merci sıfatıyla kamu ile vatandaş arasındaki uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmaktadır. Diğer yüksek mahkemelerimiz gibi Anayasa ve kanunları uyulmasını, meri hukukun titizlikle uygulanmasını sağlamaktadır. Bu itibarla milletimiz adına karar verme sorumluluğunu yüksek bir vazife şuuruyla yerine getiren Danıştay Başkanlığımızın tüm mensuplarına bir kez daha teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin ancak adaletle hükmettiği takdirde devlet olabileceğini dile getirdi.
Devletin alameti farikasının adalet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Haksızlığa yol veren, mağduriyetleri gideremeyen, haklıya hakkını teslim edemeyen hiçbir otorite varlığını sürdüremez. Adalete olan inancın temelinden sarsıldığı bir ülkede ne yaparsanız yapın, huzuru, güveni, barışı, demokrasi ve istikrarı tesis edemezsiniz. Gerek adli gerekse idari yargıda görev yapan hâkim ve savcılarımız, milletimizin geleceği, huzuru ve esenliği adına çok önemli bir mesuliyeti yerine getirmektedir. İbn-i Haldun, ‘Basiret gözüyle bakan kimse adaletli ölçüyü bulur’ diyor. Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatleri doğrultusunda karar veren yargı mensuplarımızın bu bilinçle vazifelerini icra etmelerini bekliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan etkin, güçlü, hızlı ve erişilebilir bir adaletin hükûmetlerinin önceliklerinin en başında olduğunu, göreve geldikleri ilk günden beri hep bunun için çalıştıklarını vurguladı.
Yargı sisteminin güçlendirilmesi ve daha işlevsel bir zemine oturtulması için bugüne kadar pek çok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yasa ve anayasa değişikliklerini reform ve strateji belgeleriyle desteklediklerini dile getirdi.
Adalet hizmetlerinin vatandaşlara en üst seviyede sunulması için tüm imkânları seferber ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Vesayet dönemlerinin acı bir hatırası olarak yıllarca insanımızı bizar eden üstünlerin hukukunu milletimizin de desteğiyle geride bıraktık, yerine hukukun üstünlüğü ilkesini bu ülkede egemen kıldık. Geçmişte, adalet dairesinin merkezi bazılarına daha yakındı. Hamdolsun biz bunu herkese eşit mesafeye getirmeyi başardık. Darbeleri ayakta alkışlayan yargı yerine, 15 Temmuz ihaneti sonrası olduğu gibi milletin iradesine kasteden darbecilere hak ettikleri hükmü giydiren adil ve demokratik bir yargı rejimini kurduk. Yargının bağımsızlığına tarafsızlık ilkesini ekledik. Hak arama yollarını alabildiğine genişlettik, yeni kurumlar ihdas ettik.”
“YAPANIN YANINA KAR KALIYOR TÜRÜ ÖN KABULLERİN TOPLUMDA YERLEŞMESİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 23 yılda fiziki ve teknik altyapıdan temel hak ve özgürlüklere, temel kanun ve mevzuat değişikliklerinden ceza infaz sistemine, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden kurumsal değişikliklere, icra ve iflas sisteminden adli sicil işlemlerine, yargıda hedef sürelerden özlük haklarına çok geniş bir yelpazede adalet hizmetlerini günden güne geliştirdiklerini, iyileştirdiklerini ve tahkim ettiklerini belirtti.
Danıştayın üye sayılarını artırdıklarını, hâkim ihtiyacını karşıladıklarını ve yardımcı personel sorununu çözdüklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştayı 2012’de yeni hizmet binasına, 2023’te yeni sosyal tesisine kavuşturduklarını söyledi.
İdari yargıdaki mahkeme sayısını yüzde 60 oranında artırarak önemli bir eşiği daha geride bıraktıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de 146 olan idari yargıdaki faal ilk derece mahkemelerinin sayısını 233’e yükselttiklerini aktardı.
Hataları asgari seviyeye indirecek ve temyiz mahkemelerindeki yığılmayı önleyecek şekilde istinaf incelemesi yapmak üzere bölge idare mahkemelerini 9 bölgede faaliyete geçirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece Danıştayın iş yükünü önemli ölçüde azaltırken uyuşmazlıkların daha kısa sürede çözülmesini temin ettiklerini kaydetti.
“VATANDAŞLARIMIZIN HAK VE HUKUKUNUN KORUNMASI NOKTASINDA KARARLIYIZ”
İdari yargı teşkilatını güçlendirmek için daha pek çok yeniliği, değişikliği ve düzenlemeyi hayata geçirdiklerini, 23 Ocak’ta açıkladıkları 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi ile tüm çalışmaları bir adım daha öteye taşıdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Son dönemde milletimizi en fazla rahatsız eden cezasızlık algısının önüne geçecek kapsamlı düzenlemeleri kamuoyumuzla paylaştık. Şu konuda son derece kararlıyız. ‘Yapanın yanına kar kalıyor’ türü ön kabullerin her ne sebeple olursa olsun toplumda yerleşmesine müsaade etmeyeceğiz. Hukuka, nizama, kanunlara uyan vatandaşlarımızın hak ve hukukunun korunması noktasında kararlıyız. Bundan en küçük bir taviz vermeyeceğiz. Suç işleyenlerin, suçtan kibirlenenlerin, kendini yasadan, devletten üstün görenlerin tepelerine binmeye devam edeceğiz. Yine bu süreçte ortaya çıkan onca ihanetten sonra bile devlete, millete ve demokrasimize pusu kurmaktan vazgeçmeyen FETÖ ile mücadelemiz güçlenerek devam edecektir. ‘Su uyur ama FETÖ’nün sinsi hücreleri uyumaz’ gerçeği örgüte yapılan her operasyonla kendisini bir kez daha hatırlatıyor. FETÖ ile mücadelede yaşanacak herhangi bir zafiyetin Allah korusun ülkemize, özellikle de devletimize çok ağır bedelleri olacaktır.”
“YARGI MENSUPLARIMIZIN HEDEF GÖSTERİLMESİ, BÜYÜK BİR SORUMSUZLUKTUR”
Yargının, FETÖ’nün nasıl büyük bir tehdit, nasıl habis bir yapı olduğunu en iyi bilen devlet organlarından biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayalım ki tarih, ibret alınmazsa tekerrür eder. Yakın geçmişte yaşadığımız acıların ve ihanetlerin tekrarının önüne ancak akılla, dirayetle, tecrübeyle ve tarihten ibret alarak geçebiliriz. Diğer türlü milletimize, devletimize ve umudunu Türkiye’nin güçlenmesine bağlamış 100 milyonlarca mazluma karşı görevlerimizi ihmal etmiş oluruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda güvenlik ve istihbarat birimleri gibi yargının da gereken dikkat, teyakkuz ve hassasiyeti göstermeyi sürdüreceğine inandığının altını çizerek, şunları kaydetti: “Adaletin tecellisi için uğraşan yargı mensuplarımızın kimi zaman ailelerini ve çocuklarını da işin içine katarak hedef gösterilmesi, hele hele meydanlarda yuhalatılması yanlış olduğu kadar büyük bir sorumsuzluktur. Yargı mercilerinin baskı altına alınmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. İster siyasetçi ister gazeteci olsun halkın huzuruna herkes, Anayasa ve yasalar çerçevesinde hukukun sorunsuz işlemesine, suç varsa hesabının mutlaka sorulmasına yardımcı olmalıdır. Elbette nezaket kuralları korunarak eleştiriler yapılabilir ama eleştiri bahanesiyle kimse yargı mercilerine parmak sallayamaz.”
Bugüne kadar hükûmetin tasarrufları konusunda yargı organlarıyla aralarında ortaya çıkan görüş ayrılıklarında tavırlarının hep bu yönde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararlarını tenkit etseler dahi yargı mensuplarını ve organlarını daima ayrı bir yerde tuttuklarını, güncel tartışmalarla ilgili aynı özeni gösterdiklerini söyledi.
“TÜRKİYE YÜZYILI’NDA, TECRÜBESİNDEN EN FAZLA İSTİFADE EDECEĞİMİZ KURUMLARIMIZDAN BİRİ DANIŞTAYIMIZ OLACAKTIR”
Kamuoyunun gözünü ve kulağını çevirdiği herkesin aynı itinalı üslupla hareket etmesini ümit ve arzu ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İçinde bulunduğumuz 21. Asrı Türkiye Yüzyılı yapmak hedefiyle yürüttüğümüz çalışmalarda birikiminden, tecrübesinden, vizyonundan ve rehberliğinden en fazla istifade edeceğimiz kurumlarımızdan biri Danıştayımız olacaktır. Özellikle iç kalemizin güçlendirilmesine yönelik attığımız adımlarda devletimizin tüm birimleri gibi sizlerin de desteğine güvendiğimizi, sizlerin de yapıcı katkılarınızı beklediğimizi vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Danıştayın 157. Kuruluş yıl dönümünün ülke, millet, hukuk ve yargı camiası için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yüksek yargı kurumlarının başkanları ve davetliler katıldı.
Sevgisiyle yolumuzu aydınlatan Annelerimiz fedakârlığın, şefkatin ve merhametin en büyük timsalidir. Genç Gazeteciler
Başta aziz şehitlerimizin emanetleri olan annelerimiz olmak üzere evlatlarını vatanına, milletine ve insanlığa hizmet yolunda yetiştiren tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyoruz.
“Anneler toplumun vicdanıdır. Onların şefkati, duası ve fedakârlıkları hayatımıza anlam katar. Sevgi, merhamet ve mücadele duygularının kaynağı olan anneler, evlatlarına umut verir ve değer kazandırırlar. Sadece ailelerini değil, içinde yaşadıkları toplumu da şekillendirirler.
Dünyamızı şefkatiyle, sevgisiyle güzelleştiren annelerimiz. İyi ki varsınız.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.