Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel felaketinin yaşandığı Giresun Dereli’de vatandaşlara hitabında, dikey yapılaşma ve dere yatağına ev yapma gibi konularda devletin kararlı olmasının yetmediğini, vatandaşın da bu çalışmalara destek vermesi gerektiğini belirterek, “Devlet ve millet olarak el ele verip, bundan sonra, dünyanın kadim işleyişine uygun şekilde şehirlerimizi geliştireceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 22 Ağustos’ta sel felaketi yaşanan Giresun Dereli’de incelemelerde bulundu ve vatandaşlara hitap etti.
“AFETİN İLK BAŞLADIĞI ANDAN İTİBAREN KURUMLARIMIZ ÇALIŞMALARDA YERLERİNİ ALMIŞLARDIR”
Giresun’un 22 Ağustos günü büyük bir yağış felaketine maruz kaldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmiş olsun dileklerini iletti. Afette hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet felaketin ilk anından itibaren tüm kurumları ve imkânlarıyla vatandaşının yanına, yardımına koşmuştur” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun felaket gününden beri ekibiyle çalışmaları koordine ettiğini, Çevre ve Şehircilik, Tarım ve Orman ile Ulaştırma ve Altyapı başta olmak üzere tüm ilgili bakanların kendi görev alanlarıyla ilgili her hususu yakından takip ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, afetin ilk anından itibaren çeşitli kurumların 1264 araç ve 3 bin 672 personel ile çalışmalarda yerini aldığını aktardı.
Arama kurtarma ve afet kaldırma çalışmaları için 36 ilden ekiplerin Giresun’da görev yaptığını, sivil toplum kuruluşlarının da imkânları ve personeliyle çalışmalara iştirak ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekiplerin mahsur kalan 172 vatandaşı kurtardığını söyledi.
“EN SON KAYBIMIZI DA BULANA KADAR ÇALIŞMALAR SÜRECEK”
Felakette şu ana kadar asker ve sivil 10 vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaralanan 47 vatandaşın tamamının taburcu edildiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlen beş insanımız kayıp. En son kaybımızı da bulana kadar çalışmalar sürecektir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yol, su elektrik gibi temel alt yapı hizmetleri birkaç istisna dışında bölge halkının istifadesine sunulmuştur. Kapanan 118 köy yolunun tamamına ulaşım sağlanmıştır. Hâlen 434 iş makinesiyle temizlik ve rüsubat kaldırma çalışmaları devam ediyor. Toplamda 101 bin metreküpün üzerinde rüsubat kaldırılmıştır. Bu rakam 920 bin metreküpe kadar çıkabilecektir. Sadece Dereli’de 80 bin metreküp rüsubat temizliği yapılmıştır. Afet bölgesinde 43 bina yıkılmış, 94 bina acil yıkılacak şekilde ağır hasar görmüş, 64 bina ağır hasar ve 492 hafif hasar almıştır” bilgilerini paylaştı.
“AFAD ve çeşitli bakanlıklarımız, yürütülen çalışmalar için Giresun’a 73,5 milyon lira ödenek göndermiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dün gece imzaladığım bir kararla tek seferde 20 milyon liralık kaynağı AFAD’a aktardık. İlçe kaymakamlıklarımıza ve belediye başkanlıklarımıza 13 milyon lira kaynak tahsis ettik. Hazine ve Maliye Bakanlığımız, afetten zarar gören yerlerde mücbir durum ilan etmiş, beyannameleri ve ödemeleri ertelemiştir. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nin çiftçilere, Halk Bankası’nın esnaflara kullandırdığı Hazine destekli kredilerin ödemeleri de ötelenmiştir. Sel felaketine maruz kalan esnaflarımıza, burası esnaflarımız için çok önemli, tüm esnaflarımıza yapılan çalışmayla 50 bin liraya kadar olan zararlarının tamamı bu rakamı aşanların da 50 bin liralık kısmı Tez-Koop aracılığıyla hibe olarak verilecektir. Yani bu ne demektir, Tez-Koop bu parayı esnaf kardeşlerimin hesabına yatırıyor ve esnaf kardeşlerimiz de bütün ihtiyaçlarını vesaire bununla karşılama imkânını bulacak. Bunun ödemesi yok.”
Ekonomik ve sosyal hayatın süratle normale dönmesi için afetten zarar gören KOBİ’ler için 100 bin liraya kadar faizsiz kredi desteğinin ayrıca devreye sokulduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Belediyelerin İlbank’a olan borçlarının ödemeleri altı ay süreyle tehir edilmiştir. Afetten zarar gören tüm belediyeler altyapı çalışmaları için İlbank tarafından 25 milyon lira hibe desteği sağlanmıştır. Üreticilerimize verilecek tarımsal destekleme ödemeleri erkene alınarak 8 milyon lira ödeme yapılmıştır. Toprak Mahsulleri Ofisi fındık alım tarihini bir hafta öne çekmiş ve alım noktası sayısını artırmıştır. Üreticilerimizin ödemeleri aynı hafta içerisinde yapılmaktadır. Balık yetiştiricilerimize 8 bin kırmızı benekli alabalık hibe olarak dağıtılmıştır. Biliyorsunuz bugün aynı zamanda balıkçılık sezonunun açılışı var. Bunu da Giresun’dan yapacağız inşallah. ORKÖY destekleri kapsamında toplam 5 milyon liralık hibe verilecektir. 2020 sonuna kadar Giresun iline özel hayvanlara yapılacak aşılarda bedel alınmayacaktır.”
Afet kapsamında bölgede 55 bin dekar mera ve yaylanın ıslahının gerçekleştirileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konut, iş yeri ve diğer hasarlar için 6,5 milyon lira nakdi yardım yapıldığını söyledi. Dereli ve Doğankent ilçelerine iki sahra sağlık çadırı kurulduğunu, sağlık hizmetlerinin aksatılmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, afet sonrasında 14 ekip ve 17 personelle vatandaşlara psikososyal destek de sunulduğunu ifade etti. Dereli ve Doğankent ilçelerinde yapılacak konutlara ilişkin de bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TOKİ’nin Dereli’de yapacağı 142 konutun inşası için çalışmalara hemen başlanmıştır. Aynı şekilde Doğankent’te de 120 konut yapılacaktır. Köylerimizde de 250 köy konutu inşa edilecektir. Altında ahırı olacak, üstünde de konutu olacak, bunlar da gerçekten çok güzel konutlar” diye konuştu.
“Giresun’da bir daha böyle bir afet yaşanmaması için toplam keşif bedeli 1 milyar 290 milyon lirayı bulan proje hayata geçirilecektir” müjdesini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk etapta 120 milyon liralık bütçe ile bent yapımı, ıslah, beton duvar ve kanal inşası, kargir duvar ve taş tahkimat inşası ile köprü yapımının gerçekleştirileceğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Harşit Çayı inşasında vadisindeki tüm kum, çakıl ocakları kapatılacak, derelere yapılacak müdahaleler mutlak kontrol altına alınacaktır. Aksu Deresi, Yağlıdere, Gelivera Deresi ve Harşit Çayı Vadisi’nde Dünya Bankası kredisiyle entegre havza projesi hazırlanacak ve uygulanacaktır. Görüldüğü gibi yaraları sarmak, afetin izlerini ortadan kaldırmak, ilçelerimizi ekonomik ve sosyal olarak yeniden canlandırmak için her türlü tedbiri aldık, yatırımları planladık, çalışmalara başladık. Rabb’imiz dünyayı bir düzen üzere kurmuştur. Bu düzende tabiatın hakkı vardır. Tabii insanın hakkı vardır, diğer canlıların da hakkı vardır. Tabiatın hakkına riayet etmediğinizde bunun sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalırsınız. İnsan hakkına riayet etmediğiniz de bunun vebaliyle de karşı karşıya kalırsınız. Diğer canlıların haklarına riayet etmediğinizde benzer sonuçlarla karşı karşıya kalırsınız. Maalesef insanoğlu dünyadaki diğer varlıkların ve canlıların haklarına riayet etme konusunda giderek daha hoyrat, daha ihmalkâr, daha cüretkâr davranır hâle gelmiştir. Hâlbuki bu dünya hepimize yetecek kadar büyük, Rabb’imizin ihsanı hepimize yetecek kadar sonsuzdur.”
Tabiattaki dere yataklarının istisnai de olsa büyük yağışlar olduğunda kolayca akıp gidebilsin diye var olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz tutup bu dere yataklarını evlerle, iş yerleri ile sair yapılarla işgal edersek gün geldiğinde sel gelir bunları da alıp götürür. Aynı şekilde yaylalar, hayvanlar rahatça otlasın, insanlar güzelliklerinden ve imkânlarından istifade etsin diye vardır. Biz bu yayları betona boğarsak gün gelir hep birlikte bunun pişmanlığını da yaşarız. Elbette şu gerçeği kimse inkâr edemez, ülkemizde imar ve şehirleşme çalışmaları en başından itibaren sorunlu ve sıkıntılı şekilde yürümüştür” değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul başta olmak üzere tüm kadim şehirlerin etrafının önce plansız, altyapısız kontrolsüz yapılarla dolduğunu sonra buraların ıslah edilmeye çalışıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki olması gereken tam tersidir. Önce plan yapılması, sonra buna göre altyapı kurulması, ardından da yerleşim yerlerinin inşa edilmesi gerekiyordu. İlk düğme yanlış iliklendiğinde sonrakileri düzeltmek ya hiç mümkün olmuyor ya da çok büyük bedel istiyor” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE, SON 20 YILDA PLANLI VE ALTYAPI ÖNCELİKLİ BİR ŞEHİRLEŞME ANLAYIŞIYLA BULUŞABİLDİ”
Depremlerin yapılan işin yanlışlığını acı bir şekilde gösterdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye ancak son 20 yılda planlı ve altyapı öncelikli bir şehirleşme anlayışıyla buluşabilmiştir. Giresun’da yaşanan sel felaketinden aldığımız dersler, önümüzdeki dönemde yapılacak çalışmalarda inşallah bize ışık tutacaktır. Ancak bu konuda sadece devletin kararlı olması yetmiyor. Milletimizin de devlete gerektiğinde kendi menfaatinden vazgeçme pahasına destek vermesi gerekiyor. Dere yatağına bina yapma baskısından bunalan belediye başkanı eninde sonunda pes eder. Belediye başkanı, bu konuda kararlı davranırken vatandaşımızın da anlayış göstermesi şarttır. Hele hele bu tür yerlerde dikey yapılaşma intiharla eşdeğer bir yanlıştır. Şimdi TOKİ olarak konutlar yapacağız, dükkânlar yapacağız ama bu dükkânları konutlarla beraber çok yüksek yapmayacağız. Zemin artı üç, bilemedin dört yapacağız. Niye? Fazla yapmak istemiyoruz. Allah göstermesin bir depremde vesaire ortaya çıkacak olan bir bela ile karşı karşıya kalmak istemiyoruz.”
“Dere yataklarını ıslah edeceğiz, oralardan da tehdit almak istemiyoruz. Yıkımsa yıkım, inşa ise inşa, ihya ise ihya yapacağız. Ama bizim derdimiz, benim Derelili kardeşim, benim Doğankentli, Yağlıdereli kardeşim hepsi gerçekten modern konut, dükkân ve mağazalarda yerini bulsun” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, altyapı çalışmalarının da en güzel şekilde gerçekleştirileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Altyapı ile inşallah burada birkaç köprüyü de yıkıp buralarda gayet güzel kemer köprü inşa edeceğiz ve bu köprülerle de işi sağlama alacağız. Coğrafyanın zorluğu, arazinin kıtlığı, nüfusun artışı elbette inkâr edilemez bir gerçektir. Şimdi mesela bize burada rezerv alan lazım ama Dereli’de böyle rezerv alan bulmak zor. Niye? Bakıyorsunuz, şöyle dik yamaçlar. Ancak olsa olsa oralarda belki konut inşa etme şansımız olabilir ama devasa bir projelendirmeye gitmek zor. Tabiatın kuralları çok daha büyük ve aşılmaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor. İnşallah devlet ve millet olarak elele verip bundan sonra dünyanın kadim işleyişine uygun bir şekilde şehirlerimizi geliştireceğiz.”
“BAKANLIKLAR VE KURUMLAR SORUMLULUK ALANLARINDA YÜRÜTTÜKLERİ ÇALIŞMALARI SÜRATLE NETİCELENDİRECEKLER”
Bakanlıkların ve kurumların her birinin kendi sorumluluk alanlarında yürüttükleri çalışmaları süratle neticelendireceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, her bir çalışmanın bizzat takipçisi olacaklarının altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afetten aldığımız derslere uygun şekilde ilçelerimizi ve köylerimizi tamamen ayağa kaldırana kadar tek bir anımızı boşa geçirmeyeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Esnafımıza, işletmelerimize, çiftçimize, orman köylümüze bol kazançlı, bereketli işler temenni ediyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla” diyerek sözlerini tamamladı.
DOĞANKENT’TE İNCELEMELER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Giresun’daki programı çerçevesinde incelemelerde bulunmak üzere geldiği Doğankent’te belediye binasından vatandaşlara hitap etti. Büyük bir sel felaketinden sonra bölgede olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün temenni ve arzularının Giresun’un ilçelerini tekrar aslına dönüştürmenin gayreti olduğuna değindi. Bu kapsamda Dereli’de ilk toplantıyı yaptıklarını, vatandaşların coşkusunu ve heyecanını gördüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun mutluluğunu yaşadığını dile getirdi.
Şu an tek dertlerinin süratle yıkılan yerleri yeniden ihya etmek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) aracılığı ile gerçekten ihtiyacı olup müracaatı yapan esnafa 50’şer bin lira hibe verileceğini söyledi.
DOĞANKENT’E DOĞAL GAZ MÜJDESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyareti sırasında Doğankent’te doğal gazın bulunmadığının kendisine iletildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Arkadaşlarımız, Sayın Başkan kendileri de söylediler. Ben bu bölgenin doğal gazını işletecek, yapacak olan firmaya biraz önce telefonla talimatı verdim. Dedim ki ‘Hem Dereli’yi hem Doğankent’i süratle programa alacaksın, buraların da hemen altyapısı üstyapısı ile beraber doğal gazını temin edeceksin. ‘O da ‘BOTAŞ’tan temin edilirse ben de buradaki üzerime düşeni yaparım’ dedi. Ben de BOTAŞ’a gerekli talimatı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanım zaten yanımda, inşallah gerekli talimatı helikopterde vereceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyareti sırasında kendisine Doğankent’te yaşayan vatandaşların hastane için Tirebolu’dan istifade ettiği bilgisinin de verildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Bu konuyla ilgili de Ankara’ya döner dönmez Sağlık Bakanıma da talimatı verip buraya bir ‘gün hastanesi’ inşallah böyle bir hastaneyi de buraya süratle kazandıralım, yapalım istiyorum. Döner dönmez talimatını verip buraya ‘gün hastanesini’ inşa edip hemen doktorunu hemşirelerini buraya tayin etmek suretiyle hizmete açalım.”
Giresun’da TOKİ’nin yapacağı işlerin olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “TOKİ’nin yapacağı işlerde de merkezde heyelan riski altındaki konutlarımızın yerine 120 konut inşa edeceğiz, Çevre Şehircilik Bakanımız yanımızda. Süratle bunun adımlarını atacak ve 55 dükkânı yine TOKİ kanalıyla yapacağız. Bunların altyapı eksikliklerini gidermiş vaziyetteyiz. Süratle dükkânları da bitirip sahiplerine teslim edeceğiz. Az önce de söyledim müracaatları hâlinde de 50’şer bin lira kendilerine vereceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte köyleri de unutmadıklarının altını çizerek, “Dereli’deki konuşmayı dinlemediniz. Köylerle ilgili müjdeyi zaten orada verdim. Hemen girişte ahır yapıyoruz, ahırın üzerine de konutu yapıyoruz. Orada da gerçekten çok farklı bir proje uygulamak sureti ile ninelerimizin, analarımızın yaşadığı koşullarda inşallah o güzel konutları yapıp size teslim edeceğiz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Giresun’un Tirebolu ilçesinde, selde kaybolan jandarma personeli ile vatandaşları arama kurtarma çalışmalarının sürdürüldüğü Harşit Çayı’ndaki faaliyetler hakkında bilgi aldı ve yakınlarını kaybeden aileler ile görüştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir. Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sözlerimin hemen başında bu sabah Isparta Keçiborlu’da eğitim uçuşu esnasında kaza kırıma uğrayan askeri helikopterimizde şehit olan altı kahramanımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin ailelerine, sevenlerine, silah arkadaşlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
“TÜRKİYE, ÖZ GÜVENLİ, KARARLI VE SABIRLI BİR ŞEKİLDE HEDEFLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEKTEDİR”
Türkiye Yüzyılı’nı içeride ve dışarıda attığımız adımlarla günbegün gerçeğe dönüştürüyoruz. Üstat Necip Fazıl’ın kabinemizin misyonunu da belirleyen şu önemli sözlerini kendimize rehber kıldık: ‘Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım.’ Biz de hem bugün halkımızın hem de yarın ruz-i mahşerde Hakk’ın huzuruna görevini layıkıyla yerine getirmiş, geride hayır dualarla anılan eserler bırakmış olarak çıkmanın derdindeyiz, bunun peşindeyiz. İnsanımızın şöyle içinden gelerek söylediği bir, Allah ondan razı olsun, cümlesi bizim için en büyük payedir, şereftir, gurur ve mutluluk kaynağıdır.
Bugüne kadar halka hizmet Hakk’a hizmettir düsturuyla ülkemize ve milletimize aşkla hizmet ettik. Şimdi de diplomatik temaslarla, iyi hesaplanan stratejik hamlelerle açılışını yaptığımız proje, yatırım, hizmet ve eserlerle Türkiye’yi her alanda yüceltmenin gayretindeyiz.
Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim: Türkiye, ayağına ve iradesine vurulan zincirleri tek tek parçalamaktadır. Türkiye, öz güvenli, kararlı ve sabırlı bir şekilde hedeflerini gerçekleştirmektedir. Türkiye, güçlü demokrasisiyle, büyüyen ekonomisiyle, köklü kurumlarıyla dünya meselelerinin seyrini değiştiren barışçı ve aktif politikalarıyla tarihe yön vermekte, hem kendi tarihini ve hem de insanlık tarihini yeniden yazmaktadır. Allah’a binlerce kez hamdolsun ki bugün dünden daha güçlüyüz, bugün dünden daha özgürüz, bugün dünden daha itibarlıyız, bugün dünden daha öz güvenliyiz.
İnşallah, yarın her alanda çok daha iyi yerlerde olacağız. Milletimizi sığ sulara hapsetmek isteyen vizyonsuzluklara inat umuda tutunmaya, umudu büyütme devam edeceğiz. Siyasi hayatımızın hiçbir döneminde milletimize hayal kırıklığı yaşatmadık. Bundan sonra da aziz milletimize mahcup olmayacak, milletimizi sükûtu hayale biiznillah uğratmayacağız. Son 22 yıldır olduğu gibi Türkiye’yi başarıdan başarıya koşturacak, Türkiye’ye yeni rekorları, yeni sevinçleri, yeni heyecanları yaşatacağız.
Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bir gerçeği tekrar vurgulamak durumundayım: 85 milyon olarak biz muazzam ve muhteşem bir aileyiz. Hepimiz daha mutlu, daha müreffeh, daha kudretli bir Türkiye hayal ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz her hedefi daha büyük hedeflerin mihenk taşı, başlangıç noktası olarak görüyoruz. Tamamladığımız, hizmete verdiğimiz, şehirlerimize kazandırdığımız her eser yeni hizmetler, yeni projeler için azmimizi kamçılıyor, heyecanımız artırıyor. Kalbimizdeki vatan ve millet aşkı gökte bir şimal yıldızı gibi parlıyor, yeniden büyük ve güçlü Türkiye davamızda yolumuzu aydınlatıyor.
Allah’ın izniyle bu millet her engeli aşacak, her saldırıyı savuşturacak güce ziyadesiyle sahiptir. Kardeşliğimize sıkıca sarıldığımız, istikrar ve güven ortamını koruduğumuz, iç cephemizi tıpkı aşılmaz bir kale gibi sağlım tuttuğumuz müddetçe çok daha güzel günler göreceğimizden asla şüphe duymuyoruz. Ülkemizin istikrarlı yürüyüşünü rayından çıkarmak, ilerleyişini kesmek veya yavaşlatmak isteyenlere de millet olarak fırsat vermeyeceğimize inanıyorum.
Son kabine toplantımızdan bu yana iç siyasette ve dış politikada yoğun bir gündemle çalışmalarımızı sürdürdük. Diyanet İşleri Başkanlığımızın her beş yılda bir düzenlediği Din Şûralarının 7’ncisinde hocalarımızla ve kanaat önderlerimizle bir araya geldik. ‘Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri’ başlığıyla gerçekleştirilen şûranın küresel kültürün teşvik ettiği yapay din tehdidiyle mücadelede bir uyanışa vesile olmasını ümit ediyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülleri’ni takdim ettiğimiz üstat ve ustalarımızı bu vesileyle tekrar tebrik ediyorum.
28 Kasım’da Umman’dan ülkemize devlet başkanı seviyesinde ilk resmî ziyareti gerçekleştiren Umman Sultan Heysem bin Tarık’ı Türkiye’de misafir etmekten özellikle bahtiyar olduğumu söyleyebilirim. Bu tarihî ziyareti farklı alanlarda imzaladığımız 10 anlaşmayla taçlandırdık. Umman’ın krizlerin çözümünde üstlendiği yapıcı rolü takdir ediyor, inşallah bundan sonra Ummanlı kardeşlerimizle daha yakın çalışmayı umuyoruz.
Aynı zamanda Filistin halkıyla dayanışma günü olan 29 Kasım’da artık kendi alanında bir marka hâline gelen TRT World Forum’unun 8’incisine iştirak ettik.
‘Küresel Ticaret Burada’ temasıyla tertiplenen 20. MÜSİAD EXPO Fuarı ise 88 ülkeden iş adamlarını, tüccarları, girişimcileri ülkemizde bir araya getirdi. 1990 yılından bu yana Türkiye’nin ekonomide, ticarette ve demokraside şaha kalkması için emek veren MÜSİAD camiasını bir kez daha kutluyorum.
“DEPREM BÖLGEMİZİ ESKİSİNDEN DAHA DAYANAKLI BİR ŞEKİLDE AYAĞA KALDIRACAĞIZ”
30 Kasım Cumartesi günü Kahramanmaraş’taydık. Maraş’ta hem partimizin il kongresini yaptık hem de deprem konutlarının kura ve anahtar teslim törenini icra ettik. Tören alanından canlı bağlantıyla Hatay’ımızda 5 bin 900, Malatya’mızda 2 bin 313, Adıyaman’ımızda 6 bin 912, Gaziantep’imizde 257, Diyarbakır’ımızda 674, Adana’mızda 668, Şanlıurfa’mızda 2 bin 929, Elazığ’ımızda bin 407, Kahramanmaraş’ımızda 3 bin 499 olmak üzere toplamda 24 bin 559 yuvamızı daha hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. 2024 sonuna kadar 11 ilimizde toplam 201 bin 688 bağımsız bölümü afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz.
Bir depremzedenin elinden tutmak yerine, kimi zaman hakaret ederek, kimi zaman afaki sözler vererek bu sürece köstek olanları tarih affetmeyecektir. ‘Erdoğan bu enkazın altında kalır’ diyerek tüm umudunu milletin sıkıntılarının çoğalmasına bağlayan kifayetsizleri hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyoruz. Son depremzede hak sahibi kardeşimiz de güvenli yuvasına kavuşana kadar bize durmak, dinlenmek, soluklanmak yok. İnşallah devlet millet birlikteliğiyle yaralarımızı saracak, deprem bölgemizi eskisinden daha dayanaklı bir şekilde ayağa kaldıracağız.
2 Aralık Pazartesi günü Karadağ Cumhurbaşkanı değerli dostum Jakov Milatoviç’i ülkemizde ağırladık. Partimiz tarafından düzenlenen Engelsiz Türkiye Programı’nda engel tanımayan kardeşlerimizle bir araya geldik. Hükûmetlerimizin engeli vatandaşlarımızın hayata katılımı noktasında gösterdiği samimi çabalar herkesin malumudur. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı dâhil, kamudan özel sektöre, spordan çeşitli sosyal haklara kadar geniş bir yelpazede engellerimizin yanında olduk. İnşallah bundan sonra da aynı anlayışla yolumuza devam edeceğiz.
3 Aralık tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzce yapımı tamamlanan 564 tesis, proje ve hizmeti resmen devreye aldık. Toplam yatırım bedeli 98 milyar lira olan bu tesislerin ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
Bu sene Japonya ile diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100’üncü Yıl dönümünü kutluyoruz. Bu anlamlı yıl dönümü münasebetiyle Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ve refikasını ülkemizde misafir ettik. 6 Şubat deprem felaketinin ardından Japon hükûmeti ve halkının milletimizle sergilediği dayanışmayı her zaman şükranla yâd ediyoruz.
7 Aralık Cumartesi günü Gaziantepli kardeşlerimizin misafiriydik. Millî Mücadele’mizin meşale şehirlerinden olan Antep, bugün de üretim ve ticaret başta olmak üzere pek çok alanda âdeta destan yazıyor. Gaziantep halkının Suriyeli mazlumlara sahip çıkması zaten her türlü takdirin üzerindedir. Gaziantep’te ilk önce 5 bin 113 konutun anahtar ve tapu teslim törenini yaptık. Ardından partimizin 8’inci Olağan İl Kongresi’ni her zamanki gibi yine büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik. Türkiye’nin ikinci büyük kütüphanesi olan Şahinbey Millet Kütüphanesini açarak gençlerimizle hasbihal ettik. Bu vesileyle 2024-2025 akademik yılında üniversite öğrencilerine verilen burs ve kredi tutarında yüzde 50 oranında artışa gittiğimizin müjdesini paylaştık. Buna göre ön lisans ve lisans için 2 bin lira olan rakamı 3 bin liraya, yüksek lisansta 4 bin lira olan miktarı 6 bin liraya, doktora öğrencilerimiz 6 bin lira olan tutarı 9 bin liraya çıkardık. Yeni burs miktarlarının üniversite öğrencilerimize ve ailelerine hayırlı olmasını temenni ediyorum.
“SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN KORUNMASINI SAVUNDUK”
Bölgemiz ancak demokrasi ve bir dönüm noktası ifadesiyle tarif ve tahlil edilecek evsafta kritik gelişmelere sahne oluyor. Komşumuz Suriye’de 13 yıldır devam eden iç savaş dün itibarıyla artık yeni bir boyut kazandı. Halep, Hama, Humus ve son olarak Şam, asıl sahiplerinin kontrolüne geçerken; 61 yıldır kanla, zulümle, baskıyla ve zorbalıkla ayakta kalan Baas diktatörlüğü de tamamen çöktü. Verilen sözlere rağmen yıllardır bölücü örgütün işgali altında bulunan Tel Rıfat ve Münbiç’in teröristlerden arındırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Tabii eski rejimin, çekilirken dahi kimi şehirleri bölücü terör örgütünün Suriye uzantısına bırakması, aralarındaki kirli ittifakı bir kez daha teyit etmiştir.
Ülkemizdeki ana muhalefetin son ana kadar umudunu kesmediği Esed rejimi, bu süreç boyunca ‘Türkiye karşıtı’ tutumunu bir an olsun terk etmemiştir. Suriye ihtilafını diyalog yoluyla çözme çağrılarımız eski rejim tarafından küstahça reddedilmiş, ülkemizin uzattığı elin değeri bilinmemiş, manası anlaşılmamıştır. Esed, arkasında 1 milyona yakın insanın katledildiği, 12 milyon insanın göç etmek zorunda kaldığı, birçok şehri enkaza dönmüş bir Suriye bırakarak kaçmıştır. ‘Zulüm ile abad olunamayacağı’ hakikati, Suriye’de bir kez daha tecelli etmiştir.
Şunu milletimizin ve uluslararası kamuoyunun bilmesini isterim: Türkiye, Suriye ihtilafının başından beri komşuluk hukukunun ve büyük devlet olmanın icaplarını harfiyen yerine getirmiştir. Barıştan, özgürlükten, diyalogdan, adaletten, Suriye’nin bir an önce huzura kavuşmasından yana olduk. Devrik rejimin hasmane tutumuna rağmen her şart altında Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunmasını savunduk. Elbette haksızlığa, hukuksuzluğa, baskıya, zulme karşı sesimizi yükseltmekten, tepkimizi ortaya koymaktan hiçbir zaman çekinmedik, ama bunu açık bir düşmanlığa, kör bir husumete de dönüştürmedik. Suriye’deki hadiselerin 13 yıllık serencamını bilen herkes, Türkiye’nin adil bir barış için verdiği hasbi mücadelenin en yakın şahididir.
“KALBİMİZİN BİR YARISI GAZİANTEP, HATAY İSE DİĞER YARISI HALEP’TİR, ŞAM’DIR”
Şunu da en başından beri tekrar tekrar ifade ediyoruz: Suriye ile ilgili hassasiyetimiz hiçbir zaman menfaat eksenli olmamıştır. Biz bu konuya hep vicdan penceresinden baktık, hep merhamet nazarından yaklaştık, insani mülahazalarla hareket ettik. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz. Tekrar söylüyorum; Suriye halkı, bizim kardeşimizdir. Tüm kesimleriyle, tüm inanç gruplarıyla can dostumuzdur. Bir uçtan diğer uca Suriye’yi karış karış süsleyen türbeler, köprüler, çeşmeler, hanlar, camiler bizim ezelden ebede uzanan kardeşliğimizin nişaneleridir.
Evet, sınırlar ülkeleri fiziken birbirinden ayırabilir, ama kalplere hangi güç sınır çizebilir? Asırlardır birlikte yaşadığımız aramızdaki sınır uzunluğu 910 kilometre, 910 kilometrelik sınırı paylaştığımız komşularımıza sırtımızı dönmemizi bizden kim bekleyebilir? Kalbimizin bir yarısı Antep’se, Hatay’sa, Şanlıurfa’ysa; diğer yarısı Afrin’dir, Halep’tir, Hama’dır, Humus’tur, Şam’dır.
“TÜRKİYE, ZOR BİR DÖNEMDE ZOR BİR İMTİHANI ALNININ AKIYLA VERMEYİ BAŞARMIŞTIR”
Tarihin ve coğrafyanın bize hatırlattığı bu gerçekleri son 13 yıldır ülke ve millet olarak bizzat yaşadık, bilfiil tecrübe ettik. Komşumuzun evinde yangın çıktığında ilk koştuğu yer biz olduk. Devrik rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan Suriyeli kardeşlerimiz canlarını kurtarmak için ilk önce bizim kapımızı çaldı. Az değil, 4,5 milyon Suriyeli bizim evimizde misafir oldu. Bir dönem nüfusu 3 milyon 700 bine ulaşan, ancak şimdi sayıları 2,9 milyona düşen Suriyeli muhacirlere 13 yıl boyunca biz ensarlık yaptık. Bunu da açık söylüyorum: yüksünerek, şikâyet ederek değil, inancımızın ve komşuluk hukukumuzun gereği olarak memnuniyetle yerine getirdik.
Biz muhalefetle bu konuda ne kavgalar verdik. Onlar ‘İktidar olur olmaz sizi kovacağız.’ derken biz tam aksine biz ensarız, onlar muhacirdir demek suretiyle onları evimizde misafir etmenin erdemine ulaştık. Yüzyıllardır mazlumların eman bulduğu bu ülke Allah’a hamdolsun, Suriyeli mazlumlara da güvenli, korunaklı, müşfik bir liman oldu. Bu emsalsiz misafirperverlik insanlık tarihine altın harflerle yazılacaktır. Türkiye, zor bir dönemde zor bir imtihanı alnının akıyla vermeyi başarmıştır. Türk milleti kara günlerinde Suriyeli mazlumlara kucak açmasının izzetini bir şeref payesi olarak ebediyen taşıyacaktır.
“SURİYE İSTİKRARA KAVUŞTUKÇA GÖNÜLLÜ, GÜVENLİ, ONURLU VE DÜZENLİ GERİ DÖNÜŞLER DE ARTACAKTIR”
Bugün bir kez daha muhalefetin kışkırtmalarına aldırmadan, mazluma kol kanat geren necip milletimin her bir ferdine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakı’nda birlikte yol yürüdüğümüz ortaklarımıza bu süreçte sergiledikleri merhametli duruş için aynı şekilde şükranlarımı sunuyorum. Fakat oy hesabıyla nefret söylemlerine başvuran ırkçı lümpenleri, vatanını kaybetmiş yetim ve öksüzlere kin kusan vicdan fukaralarını, sırf Meclis’te üç, beş koltuk kapabilmek uğuruna faşizmin en pespaye biçimine haftalarca sessiz kalanları ise önce Allah’a, sonra haklarına girdikleri Suriyeli mazlumlara ve elbette mahşeri vicdana havale ediyorum.
Suriye’de zalim Esed rejimiyle beraber ülkemizde mülteci düşmanlığını körükleyen necis zihniyette kaybetmiştir. Burada şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Suriye’yi etkisi altına alan kuvvetli değişim rüzgârının başta muhacirler olmak üzere tüm Suriye halkı için hayırlı sonuçlara vesile olacağına inanıyorum. Suriye istikrara kavuştukça inşallah gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşler de artacaktır.
Suriyeli kardeşlerimizin 13 yıldır süren vatan hasreti, inancım ve duam odur ki, artık yavaş yavaş son bulacaktır. Bunun şimdiden emarelerini görmeye başladık. Yığılmalarını önlemek ve trafiği kolaylaştırmak amacıyla Yayladağı Hudut Kapısı’nı da geçişlere açıyoruz. Muhacirlerin gönüllü geri dönüş sürecini de yine tarihimize, kültürümüze ve 13 yıllık müstesna ev sahipliğimize yaraşır şekilde yöneteceğiz. Hiç kimsenin bu insani sürece leke bulaştırmasına müsaade etmeyeceğiz. Suriye kriziyle ilgili politikası dün itibarıyla iflas eden ana muhalefet kendilerini hesaba çekmek, hatalarıyla yüzleşmek yerine çok çirkin, ırkçı bir dille Suriyeli mazlumlar üzerinden yeni istismar alanları oluşturmaya çalışıyor. Ana muhalefetin eski ve yeni yönetimine devrik Şam rejiminin yasını tutmaktan süratle vazgeçip, Suriye halkının sevincine ortak olmalarını tavsiye ediyorum. Kendilerini hapsettikleri cam fanustan çıksınlar, dünyada ve bölgede olanlara kulak kabartsınlar. Bir kez olsun hadiseleri Ankara merkezli okumayı denesinler, yoksa partilerini trajik komik duruma düşürmeye devam ederler.
“TÜRKİYE’NİN BAŞKA BİR ÜLKENİN TOPRAĞINDA VE EGEMENLİĞİNDE GÖZÜ YOKTUR”
Dün itibarıyla artık Suriye’de karanlık bir dönem kapanmış, aydınlık bir dönem başlamıştır. Türkiye binlerce yıllık tecrübe sonucunda billurlaşan devlet aklıyla hadiseleri okumakta, Suriye’deki duruma çok geniş bir perspektiften bakmaktadır. Bugün bazı parametreleri bir kez daha ifade etmek durumundayım: Türkiye’nin başka bir ülkenin toprağında ve egemenliğinde gözü yoktur. Sınır ötesi harekâtlarımızın yegâne amacı vatanımızı ve vatandaşlarımızı terör saldırılarından korumaktır.
Ne PKK ve Suriye’deki uzantıları ne DEAŞ ülkemizin muhatabı değildir, bilakis muarızıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün mutlaka ama mutlaka korunması gerekiyor. Suriye tüm etnik, dinî, mezhebi kimlikleriyle Suriyelilerindir. Suriye’nin bugününe de, geleceğine de karar verecek olan Suriye halkıdır. Komşuları ve kardeşleri olarak bize düşen Suriye halkının ülkelerini yeniden toparlama, yeniden ayağa kaldırma, yeniden mamur etme çabalarına güçlü bir şekilde destek olmaktır. Tekrar söylüyorum: Arap, Türkmen, Kürt, Sünni, Alevi, Nusayri, Hıristiyan fark etmeksizin Suriyelilerin tamamının sulh içinde yaşadığı bir Suriye, Türkiye’nin en büyük özlemi, hayali ve hedefidir. Şurası da kesinlikle unutulmamalıdır: İstikrara kavuşmuş bir Suriye hem kendi vatandaşları hem de bölgedeki diğer ülkeler için güven kaynağı olacaktır.
“TÜRKİYE SINIRLARININ ÖTESİNDE YENİ TERÖR ÇIBANBAŞLARININ ORTAYA ÇIKMASINA GÖZ YUMMAYACAKTIR”
Komşu ülkelerin güvenliği yine Suriye’nin güven içinde, istikrar içinde olmasından geçiyor. Öte yandan bölücü örgütün Suriye uzantısının kargaşayı fırsata çevirmeye dönük aşırı heveskâr tutumunu da dikkatle takip ediyoruz. Kendi akıllarınca farklı hesap yapanlara şunu hatırlatmak istiyorum: Çok önemli, atalarımız güzel söylemiş, çakal ne kadar hile bilirse, kurtta o kadar yol bilir. Türkiye sınırlarının ötesinde yeni terör çıbanbaşlarının ortaya çıkmasına göz yummayacaktır. 13 yıldır her türlü zulme maruz kalan Suriyeli kardeşlerimize yeni acılar, yeni sıkıntılar, yeni dramlar yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.
Buradan kardeş Suriye halkına da seslenmek istiyorum: Aziz Suriyeli kardeşlerim; Türkiye ve Türk milleti dün olduğu gibi bugün de, yarın da yanınızdadır. Siz tüm imkânsızlıklara rağmen kanınızla, canınızla, dişiniz, tırnağınızla destan yazdınız. Zulme ve zalime asla boyun eğmediniz. En zor zamanlarda dahi yeise kapılmadınız. İlk günden itibaren hep ‘Allah büyüktür’ dediniz; ‘O Rahman ve Rahim olandır’ dediniz; ‘O âlemlerin Rabbi’dir’ dediniz; yalnız O’na güvendiniz, yalnız O’ndan yardım dilediniz. Düştüğünüz yerden çok daha güçlü bir şekilde tekrar ayağa kalktınız. Böylece nesilden nesile gururla aktarılacak muhteşem bir kahramanlık hikâyesine imza attınız.
Kardeşlerim; unutmayın men sabera zafera, ‘yenilgi yenilgi büyüyen’ bu şanlı zaferin asıl sahibi sizlersiniz. Sizleri ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum, zaferiniz hayırlı mübarek olsun diyorum. Hürriyet ve adalet mücadelenizde sizi nasıl yalnız bırakmadıysak inşallah, kalkınma mücadelenizde de tüm imkânlarımızla sizi destekleyeceğiz. Gönül gönüle verecek, zorlukların, sıkıntıların üstesinden birlikte geleceğiz. Suriye’nin kalıcı barışa, istikrara ve güvenliğe kavuşması için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim. Hama katliamından beri Suriye’nin özgürlüğü yolunda can veren şehitleri bugün bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.
Suriye’nin esaretten kurtulan şehirlerinde sevinç gözyaşları döken, dua eden, şükür secdesine kapanan, yıllar sonra evlerine, yuvalarına, ailelerine, sevdiklerine kavuşmanın mutluluğunu yaşayan tüm kardeşlerime selam ediyorum.
“EĞİTİMİN ALTYAPISINA YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN EĞİTİMİN KALİTESİNE OLUMLU YANSIDIĞINI GÖRÜYORUZ”
Bugünkü kabine toplantımızda Suriye’deki güncel gelişmelerin yanı sıra, enerjiden eğitime ve sağlığa çeşitli konuları da ele aldık. Eğitimin altyapısına 22 yıldır yaptığımız devasa yatırımların eğitimin kalitesine de olumlu yansıdığını görüyoruz. Uluslararası İzleme Araştırmalarında matematik ve fen bilimlerinde dördüncü ve sekizinci sınıf öğrencilerinde ülkemizin grafiği sürekli yükseliyor. 2023 yılının oranları bunu bir kez daha ortaya koymuştur. Yani eğitim modelimiz özellikle süratle gelişiyor ve bu iyileşme inşallah hızlanacaktır.
“SAĞLIKLI TÜRKİYE YÜZYILI PROGRAMI’NI HAYATA GEÇİRİYORUZ”
Koronavirüs döneminde güçlü sağlık altyapımızın önemini tecrübe etmiştik, şimdi bu alanda yeni bir adım daha atıyoruz. Koruyan, geliştiren ve üreten sağlık modeliyle Sağlıklı Türkiye Yüzyılı Programı’nı hayata geçiriyoruz. Üçlü sarmak modelimiz ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığımız TÜSEB öncülüğünde üniversitelerimizi ve özel sektörümüzü buluşturuyoruz. Kritik ilaç, aşı, kit ve tıbbi cihaz ürünlerimizi belirledik. Üreten sağlık modelimiz ülkemizin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına katkı sunacak marka ve katma değer oluşturacak bir süreci geliştirecektir. Yeni modelimizin şimdiden hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Yarından itibaren asgari ücret tespit komisyonu görüşmelere başlıyor. Hem çalışmalarımızın beklentilerini gözetecek hem de ülkemiz ekonomisine taşınması ağır bir yük getirmeyecek bir anlayışla sürecin yürütüleceğine özellikle inanıyorum. Açık artırma usulüyle asgari ücret açıklayan muhalefeti de ülke ve millet hayrına bir iş yapacaklarsa SGK’ya olan birikmiş borçlarını ödemeye onları davet ediyorum.
Bir diğer güzel haberimiz; Tip 1 Diyabet hastalığıyla mücadelede eden evlatlarımız ve ailelerine yöneliktir. Daha önce bilindiği gibi diyabet hastalarımızın glikoz takibi için gerekli cihazlar geri ödeme kapsamındaydı. Buna ilave olarak artık 18 yaş altındaki Tip 1 Diyabet hastası evlatlarımız için sensörlü cilt altı glikoz izlem cihazlarını, Sosyal Güvenlik Kurumumuz tarafından geri ödeme kapsamına alıyoruz. Acil şifa dileklerimle, evlatlarımıza ve ailelerine hayırlı olsun diyorum.”
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya geldi
Genç Gazeteciler Ankara
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Japonya-Türkiye ilişkilerinin 100. yılı dolayısıyla resmî ziyaret için Türkiye’de bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito’nun eşi Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya geldi.
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ziyaret etti.
Lider eşleri önce İstanbul’un fethedilişinin 571. yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmet’i anmak için açılan “Fatih Sultan Mehmet” sergisini gezdi.
Burada Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Dönemi, Padişahlık Dönemleri, İlim Hayatı ve O Dönemde Yaşayan Âlimler, İstanbul’un Fethi ve Askerî Hayatı, Siyasi Hayatı ile Fatih Döneminde Mutfak, Şair Fatih: Avni, Vakıf Eserleri ve Ölümü bölümleri hakkında bilgi alan Akishino sergide sunulan Fatih Sultan Mehmet’in kaftan, kılıç, zırh gömlek gibi kişisel eşyaları ve o dönemin tarihine ışık tutacak çok sayıda esere hayranlığını dile getirdi.
Emine Erdoğan ve Akishino, sergi ziyaretinin ardından, Cihannüma Salonu’na geçerek hatıra fotoğrafı çektirdi. Lider eşleri, daha sonra, 600 Japonca eserin bulunduğu Japon Kitaplığı bölümüne geçtiler.
Emine Erdoğan, burada bulunan kitapları inceleyen konuğuna, Mevlana’nın “Mesnevi” eserinin Japonca baskısını ve serginin içeriğini de anlatan “Fatih Sultan Mehmet” kataloğu ile İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye” kitabını hediye etti.
ÇOCUKLARDAN KÜRESEL ISINMA SUNUMU
Daha sonra Nasreddin Hoca Kütüphanesi’ne geçen Emine Erdoğan ve Akishino’yu çocuklar sevgiyle karşıladı. Burada çocukların yaptığı resimleri inceleyen lider eşlerine, bir anaokulu çocuğu kendi yaptığı üzerinde lale motifi olan tabağı hediye etti.
Anaokulu çağındaki bir başka çocuk ise Emine Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensesi Akishino’ya küresel ısınma ile ilgili bir sunum yaptı.
“TEMENNİMİZ İŞ BİRLİĞİNİN DAHA DA İLERİYE TAŞINMASI”
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile gerçekleştirdikleri programa ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıl dönümü kapsamında ülkemizi ziyaret eden Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya gelmekten memnuniyet duydum.
Ülkemizin kültür hazinesine ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ve Japonya kitaplığı bölümünü ziyaret ettik. Farklı medeniyetlerin birikimlerini aynı çatı altında buluşturan kütüphanemizde muhafaza edilen özel ve nadir eserleri tanıtma fırsatı bulduk.
Fatih Sultan Mehmet Sergisi’ni gezerek tarihimizin büyük liderlerinden birinin vizyonunu, sanata ve bilgiye olan bağlılığını yakından inceledik. Japonya Kitaplığı, iki ülkenin ortak mirasına ışık tutan ve dostluk bağlarını güçlendiren bir sembol niteliğinde. Temennimiz bu anlamlı ziyaretin ülkelerimiz arasındaki iş birliğini daha da ileriye taşımasıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile görüştü
Türkiye’ye Hoş Geldiniz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelişinde giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino, Türkiye ve Japonya bayrakları önünde tokalaşarak poz verdi.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino heyetleri eşliğinde görüşmeye geçti.
Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Japonya Veliaht Prensi Akishino’ya, Osmanlı Generali Pertev Paşa’nın İmparator Mutsuhito tarafından ödüllendirildiğini gösteren belge hediye edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, resmî ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Japonya Veliaht Prensi Akishino ve Prenses Kiko ile aile fotoğrafı da çektirdi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.