Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeşilköy Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Sayıları 11’i bulan şehir hastanelerimiz hem inşa ve işletme yöntemi hem de hizmet kalitesiyle küresel düzeyde bir model hâline gelmiştir. Aynı şekilde salgın döneminde iki ayı bulmadan inşasını tamamlayıp hizmete sunduğumuz acil durum hastanelerinin örnek alınacak bir model olduğuna inanıyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeşilköy Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’nin açılış törenine katıldı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hastanenin İstanbul’a, Türkiye’ye ve millete hayırlı olmasını dileyerek, Sağlık Bakanlığı ile Rönesans firmasını bu güzel hizmeti Türkiye’ye kazandırdıkları için tebrik etti.
“TÜRKİYE, GÜÇLÜ SAĞLIK ALTYAPISIYLA SALGIN SÜRECİNDE DİKKATLERİ ÜZERİNDE TOPLAMIŞ BİR ÜLKE”
Prof. Dr. Murat Dilmener başta olmak üzere Koronavirüs salgınında hayatını kaybeden sağlıkçıları saygıyla yâd ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Murat Dilmener Hocamız, iyi bir doktor, kendi alanında iyi bir uzman olmanın yanında insanlara hizmet etmeyi hayat gayesi hâline getirmiş gerçek bir gönül adamıydı. Hocamız kendisine gelen her hastayı inancına, kökenine, meşrebine, statüsüne bakmaksızın bir eşrefi mahlûkat, yani yaratılmışların en şereflisi olarak görüp tüm imkânları ve samimiyetiyle kucaklamış birisiydi. Son nefesine kadar bu hizmetlerini sürdüren hocamızın ismi, elbette gönüllerde hep yaşayacaktır” dedi.
Türkiye’nin sahip olduğu güçlü sağlık altyapısı ve genel sağlık sigortası sistemiyle salgın sürecinde dikkatleri üzerinde toplamış bir ülke olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, uygulanan genel sağlık sigortası sistemine gıptayla bakıldığını, son 18 yılda da mevcutların çok büyük bir bölümü baştan aşağı yenilenen, cihazlarla teçhiz edilen bir sağlık altyapısına sahip olunduğunu anlattı.
“TAMAMLAYIP HİZMETE SUNDUĞUMUZ ACİL DURUM HASTANELERİ ÖRNEK ALINACAK BİR MODEL”
“Doktorundan hemşiresine ve destek personeline kadar 1 milyon 100 bini bulan sağlık ordumuzla milletimizin hizmetindeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sayıları 11’i bulan şehir hastanelerimiz hem inşa ve işletme yöntemi, hem de hizmet kalitesiyle küresel düzeyde bir model hâline gelmiştir. Aynı şekilde salgın döneminde iki ayı bulmadan inşasını tamamlayıp hizmete sunduğumuz acil durum hastanelerinin örnek alınacak bir model olduğuna inanıyorum. Dünyada pek çok ülkenin geçici sahra ve prefabrik hastaneler kurarak çözmeye çalıştığı sorunu, biz çok daha kısa sürede kalıcı hastane inşa ederek aşmayı başardık. Tabii bu hastanelerimizin başka özelliği de var, o da nedir? Feriha Öz Hastanesi askerî havaalanının hemen bir ucunda yapılmış, dolayısıyla herhangi bir hasta buraya uçakla gelip hemen şöyle adeta yaya mesafede hastaneye ulaşacağı bir yer. Burası, bizim Yeşilköy Havalimanı’mız. Burada da yine aynı şekilde yurt dışından bir hasta geliyorsa uçakla gelip hemen bir yaya mesafede hastaneye gelecek, tedavisini olacak ve tedaviden sonra da yine uçakla buradan nereye gidecekse, uluslararasıysa uluslararası, ulusal ise ulusal olarak hemen ulaşabileceği menziline ulaşacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni açılan hastanelerle oluşturulan kapasiteye ihtiyaç kalmadan salgının yayılma hızının kırıldığını, ihtiyaç olması hâlinde de bu hastanelerin 10 binlerce, 100 binlerce canın kurtarılmasına hizmet edeceğini dile getirerek, “Gerektiğinde tamamı yoğun bakım için de kullanılabilecek 1008 yatağıyla bu sağlık kurumları ülkemizin yüz akı olacaklardır. 1008 burası, 1008 Sancaktepe’deki Feriha Öz. Bu hastaneler yurt dışından ülkemize teşhis ve tedavi için gelecek kişilere hizmet verecek” diye konuştu.
Türkiye’nin sağlık alanında çekim merkezi hâline geldiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık turizminde çok ciddi bir sıçrama yaptıklarını vurguladı.
“TÜRKİYE’NİN İHTİYACI KAVGA DEĞİL ESER SİYASETİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’u gurur verici sağlık yatırımlarıyla donattıklarını kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Geçmişte ülkemizin hazine değerindeki yıllarının nasıl boş tartışmalarla, kavgalarla, darbelerle, ataletle geçirildiğini bu süreçte ortaya çıkan neticeyle daha iyi gördük. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal’in, rahmetli Menderes’in, merhum Özal’ın ülkemize yaptığı hizmetlerin kıymeti bu süreçte çok daha iyi ortaya çıktı. Buna karşılık tek parti faşizminin sadece milletimizin değerlerine değil kalkınmasına, büyümesine vurduğu darbelerin ağır maliyetini de müşahede ettik. Koalisyonlu yılların Türkiye’yi nasıl dibe ittiğinin en çarpıcı ispatı, son 18 yılda elde ettiğimiz kazanımlardır. Türkiye’nin ihtiyacı kavga değil eser siyasetidir. Milletimizin beklentisi polemik değil inşa siyasetidir. Bizden sonraki nesillere bırakacağımız en büyük miras; işte bu doğrultuda gerçekleştireceğimiz zihniyet devrimidir. Tek numaraları ülkemizin ortak değerlerinin istismarı olanların devri artık kapanıyor. Laf yerine eserlerin yarıştırıldığı yepyeni bir Türkiye için milletimizle gönül içine veya gönül gönle el ele çalışmayı, mücadele etmeyi sürdüreceğiz. 15 Temmuz gecesi yaşadıklarımız göstermiştir ki bu ülkede artık hiç kimse millî iradeyi zorla alaşağı edemez, milletin vermediği hiçbir gücü kullanamaz. Demokraside ve ekonomide milletimize beklediği hizmetleri sunamayanların vesayet oyunlarıyla iktidar devşirdiği dönemler geride kalmıştır. Her kim Türkiye’de demokrasiyi, özgürlükleri, adaleti, güvenliği, dış politikayı, kültürü, sanatı daha ileri seviyeye götüreceğine milleti ikna ederse ülke ona teslim edilir.”
“DEMOKRASİDEN VE KALKINMADAN BAŞKA ALTERNATİF YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her kim ülkeyi daha ileriye taşıyacağının güvenini verirse, milletin ona yöneldiğini, o kişiye destek verdiğini dile getirerek, “Her kim daha çok yatırım, daha çok üretim, daha çok istihdam, daha çok iş, daha çok aş, daha yüksek hayat standardı sağlayacağı konusunda halkın desteğini alırsa ülkeyi o yönetir. Bunun dışındaki yöntemlerin, zorlamaların, iç ve dış ayak oyunlarının tamamı da millî irade duvarına çarpıp dağılmaya mahkûmdur. Türkiye’nin önünde özellikle demokrasiden ve kalkınmadan başka bir alternatif yoktur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın döneminde yavaşlayan ekonomik faaliyetlerin tüm ülkelerle birlikte Türkiye’de de olumsuz etkileri olduğuna değinerek, şöyle devam etti: “Ancak Türkiye bu tür zorlu dönemlere aşina, hatta bir anlamda şerbetli bir ülkedir. Mesela ilk çeyrekte Amerika yüzde 4,8, Çin yüzde 6,8, Fransa 5,8 daraldı. Türkiye ise ilk çeyrekte sağladığı yüzde 4,5 oranındaki büyümeyle bu tablodan ayrıştı. Dünya ekonomisinin önde gelen tüm ülkeleri salgın döneminde yaşadık kayıpları nasıl telafi edebileceklerini henüz bilmiyorlar. Ülkemiz için ikinci çeyrek bir parça sıkıntılı gözükse de sonrası aydınlıktır. Gelişmeler ve işaretler salgın sonrası yeniden yapılanacak küresel ekonomide ülkemizin çok avantajlı bir konuma oturacağını gösteriyor. Üretimi tek merkezde toplamanın riskini gören tüm ülkeler ve kurumlar yeni arayışlara girerken, alternatiflerin ilk başında Türkiye geliyor.”
“HER ALANDA ÖNCE HIZLI TOPARLANMA VE ARDINDAN ÇOK DAHA HIZLI ATILIM İÇİNE GİRECEĞİZ”
Salgının kontrol altına alınmasına paralel şekilde başlatılan normalleşme adımlarının yeniden yapılanma sürecinin gerisinde kalınmamasını temin edeceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eskisinden daha çok çalışarak, daha çok üreterek, daha çok dünyaya açılarak bu fırsatı değerlendirme kararındayız. Bu konuda 83 milyon vatandaşımızın her birine büyük sorumluluk düşüyor. Üç kavram çok önemli, maske, mesafe, temizlik, bu hassasiyetlere tavizsiz bir şekilde riayet ederek salgının yeniden hortlamasının önüne kesinlikle geçmemiz şart” ifadelerini kullandı. Sanayiden tarıma, ticaretten turizme kadar her alanda önce hızlı bir toparlanma ve ardından çok daha hızlı bir atılım içine girileceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nitekim yarından itibaren bu adımı atıyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaşmak için seferberlik ruhuyla hep birlikte bu sürece destek vermeliyiz, milletimize güveniyoruz, ülkemize güveniyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda açılışı yapılan Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’nin İstanbul’a, Türkiye’ye ve tüm insanlığa hayırlı olması temennilerini yineleyerek, hastanenin yapımında emeği geçenleri tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva, hastaneye ismi verilen Prof. Dr. Murat Dilmener’in kızı Fulya Gençoğlu ile birlikte, açılış kurdelesini kesti ve hastanede incelemelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT 47. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne katıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda düzenlenen TRT 47. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına salondakileri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışından gelen misafir çocuklara Türkiye’de bulunmaları ve sevinçlere ortak oldukları için teşekkür etti.
Program öncesi İstanbul’da ve Marmara Bölgesi’nde depremlerin meydana geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kısa bir süre önce İstanbul’da ve Marmara Bölgemizde 6,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İstanbullu kardeşlerim başta olmak üzere depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyoruz. AFAD ve Sağlık Bakanlığımız başta olmak üzere devletimizin tüm birimleri şu an teyakkuz halinde. Arama-tarama çalışmalarımız hassasiyetle devam ediyor. Biz de süreci çok yakından takip ediyoruz. Buraya gelmeden önce bakan arkadaşlarımızın yanı sıra AFAD Başkanımız ve İstanbul Valimizden en güncel bilgileri aldım. Elhamdülillah, şimdilik sıkıntılı bir durum görünmüyor. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü musibetten, afetten, kazadan, beladan, muhafaza eylesin diyorum.”
Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm çocukların 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bayramı sizlere armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimizi, şehit ve gazilerimizi şükranla yâd ediyorum” ifadesini kullandı.
TRT’nin bir yandan sorumlu yayın ve habercilik anlayışıyla başarılarına her gün yenisini eklerken, diğer yandan böylesine güzel ve anlamlı etkinliklerle kalpleri buluşturmaya devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1979’dan bu yana her sene düzenlenen uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği, TRT’mizin yüz akı işlerinden bir diğerini teşkil ediyor” dedi.
“KARDEŞLİĞİ NE KADAR YÜCELTİRSENİZ, DÜNYAMIZ O DERECE YAŞANILIR HÂLE GELECEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 120 farklı ülkeden 130 binden fazla çocuğun Türkiye’deki bu etkinliklerde misafir edildiğini anımsatarak, şunları kaydetti:
“Şenliklerin 47’ncisini ‘Hayat çocuklar gülünce güzel’ temasıyla gerçekleştiriyoruz. 30 ülkeden 600 gül yüzlü evladımızı külliyemizde ağırlayarak onların coşkusuna, mutluluğuna, enerjisine biz de ortak oluyoruz. Bugün burada yaşadığınız sevincin hiç azalmamasını, hayatınız boyunca yüzünüzden tebessümlerin asla eksik olmamasını temenni ediyorum. İnançlarımız, dillerimiz ve kültürlerimiz farklı olsa da hepimiz büyük insanlık ailesinin fertleriyiz. Hepimiz Hazreti Adem ile Hazreti Havva’nın çocuklarıyız. Siz çocuklar, kardeşliği ne kadar yüceltirseniz, unutmayınız dünyamız o derece yaşanılır hâle gelecektir.
Kalplerinizdeki sevgiyle, yüreklerinizdeki umutla, birbirinize duyduğunuz o tertemiz güvenle barışı ve huzuru sizler tesis edeceksiniz. Kötülere ve kötülüklere rağmen bu dünyayı sizler güzelleştireceksiniz. Kısacası bizim uğruna bedeller ödeyerek çetin mücadeleler neticesinde belli bir aşamaya getirdiğimiz hayallerin geri kalanını gerçeğe sizler dönüştüreceksiniz. Sizlere güveniyoruz, sizlere inanıyoruz. Hayat yolculuğunuzda hepinize şimdiden başarılar diliyor, her birinizi o ışık saçan gözlerinizden öpüyorum.”
Organizasyonun düzenlenmesinde emeği geçen TRT ailesine de teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuklardan aileleri ve arkadaşlarına Türkiye’den kucak dolusu selam götürmelerini istedi.
“Çocuklar bu ülkenin temeli, yarının umududur. Onlara göstereceğimiz sevgi, geleceğe yapılmış en değerli yatırımdır.” 23 Nisan bayramınız kutlu olsun!
23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin açıldığı ve Türk Milletinin egemenliğini ilan ettiği tarihtir.
Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz’ Mustafa Kemal Atatürk.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1924’te 23 Nisan gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929 tarihinde Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiş ve bu tarihten itibaren 23 Nisan yurt sathında Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. Çocuklara armağan edilen tek evrensel bayram olma özelliği taşıyan 23 Nisan, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin onlara güveninin göstergesidir. Atatürk, dünya tarihinde çocuklara bayram armağan eden tek liderdir.
UNESCO’nun 1979 yılını “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilan etmesiyle, bu bayram dünya çocuklarıyla bir arada, büyük bir coşku ve heyecanla kutlanmaktadır. Dünya barışı adına, geleceğin büyükleri ve yöneticileri olan çocukların bu gün vesilesiyle bir araya gelmeleri, çocukça bir masumiyetle birbirleriyle kucaklaşmaları bizim için gurur kaynağı olmuştur.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, gelecek nesillere verdiği önemi şu sözleriyle ifade etmektedir; “Küçük hanımlar, Küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” Sözleriyle çocuklarımızın geleceğin umudu ve mimarı olduklarını belirtmiştir.
“Çocuklar bu ülkenin temeli, yarının umududur. Onlara göstereceğimiz sevgi, geleceğe yapılmış en değerli yatırımdır.” 23 Nisan bayramınız kutlu olsun!
“TÜRKSAT 6A ile Türkiye, kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A Hizmete Alma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz TÜRKSAT 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜRKSAT Gölbaşı Yerleşkesi’nde düzenlenen TÜRKSAT 6A Hizmete Alma Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A’nın, 9 Temmuz 2024’te uzaya fırlatıldığını, ilk test yayınının ise 17 Şubat’ta yapıldığını belirtti.
Tüm süreçlerin sorunsuz ve sıkıntısız bir şekilde tamamlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A’nın ülke ve millet için hayırlı olmasını diledi.
Tasarımından üretimine, nakliyesinden uzaya fırlatılmasına, yörüngeye oturtulmasından test aşamasına kadar projenin başarıyla ilerletilmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, projeye destek olan ve uzay sanayisine gönül vermiş tüm personeli tebrik etti.
En az 15 yıl hizmet verecek TÜRKSAT 6A ile birlikte TÜRKSAT’ın işlettiği haberleşme uydularının sayısının altıya, uzaydaki uyduların toplam mevcudunun da 10’a yükseldiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yer sabit özelliği taşıyan yeni haberleşme uydusunun televizyon yayıncılığı başta olmak üzere acil durum haberleşmesi hizmetlerini de geniş bir kapsama alanında sunacağını söyledi.
Kesintisiz televizyon yayıncılığı açısından kritik önem taşıyan TÜRKSAT 6A ile televizyon yayını yapılan uyduların artık yedeklenebileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzay iletişim ve haberleşme sektörleri için atılmış çok büyük bir adım olan TÜRKSAT 6A uydusunun ülke ve millet için hayır getirmesini temenni etti.
Özellikle haberleşme uyduları gibi teknolojilerin dışa bağımlı olmadan üretilmesinin millî güvenlik açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz TÜRKSAT 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi. Yeni haberleşme uydumuz, yerli ve millî teknoloji üretme hedefimiz doğrultusunda 20 yıla yayılan titiz, yoğun ve meşakkatli bir çalışmanın ürünüdür.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktaya gelmenin kolay olmadığını belirterek, hayata geçirilen teknoloji transfer programıyla 3A, 4A ve 4B uydularının üretiminde TÜRKSAT mühendislerinin de yer almasını sağladıklarını anımsattı.
Devamında 5A ve 5B uydularının yapımında 12 mühendisi tasarım, üretim ve test başlıkları süreçlerine doğrudan dâhil ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllara sâri bu çalışmalar ve tecrübelerle uzay teknolojileri alanında pek çok kritik eşiğin aşıldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece en yüksek yerlilik oranına sahip TÜRKSAT 6A uydusunu üretme imkân, yetenek ve tecrübesine sahip olunduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yapamayız’ diyenlere inat, ‘Biz yaparız, hatta daha iyisini yaparız’ dedik. Karamsarlık aşılayanlara, kendi ülkesinden, kendi milletinden umudunu kesenlere asla kulak asmadık. Yani yılmadan, yorulmadan, inanç, sabır ve azimle çalışarak bugünlere kadar hamdolsun alnımızın akıyla geldik. Bugünkü başarı, lafa her başladıklarında ‘Bizden bir şey olmaz’ diyerek gençlere umutsuzluk aşılayan eşik zihniyete indirilmiş ağır bir darbedir” diye konuştu.
Mühendislere ve Türkiye’nin uzaydaki varlığına güç katanlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 yıldır olduğu gibi önce hayalleri hedeflere sonra da hedefleri gerçeklere dönüştürmeye devam edeceklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve millî haberleşme uydusu ile TÜRKSAT’ın hizmet verdiği alanın, Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya’yı da kapsayacak şekilde daha da genişleyeceğini belirterek, “Uydularımızın dünya genelinde ulaştığı nüfus 3,5 milyardan 5 milyara yükselecek” ifadelerini kullandı.
Teknoloji transferi ve tecrübe kazanımı sayesinde Türkiye’nin artık uydu ve bileşenlerinin tasarım ve üretiminde önemli bir pazar payına sahip olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, devrim niteliğindeki bu projeyle, yerli ve millî bir haberleşme uydusu platformuna sahip olunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana paydaşların yanı sıra alt yüklenicilerle birlikte uydu üretim ekosistemi kurarak, birçok kurum ve kuruluşun uzay sanayisine katkı vermesini sağladıklarını kaydederek, şöyle konuştu: “Tüm aşamalarda aktif roller üstlenen onlarca mühendis ve personelimizle birlikte uydu ve uzay teknolojileri için insan kaynağı yetiştirmiş olduk. Proje paydaşlarının geliştirdiği ekipmanlarla uluslararası ölçekte rekabet edebilme düzeyine eriştik. İhracat kapasitemizi daha da güçlendirdik. SpaceX ile ortak çalışmalar yürütme yanında fırlatma süreci de TÜRKSAT tarafından yönetildi. Dünya nüfusunun yüzde 60’ından fazlasını yani 5 milyarlık bir nüfusu ihtiva eden kapsama alanıyla uzay çalışmaları ve uydu yayıncılığında parmakla gösterilen ülkeler arasına girdik.”
Elde edilen bu kazanım ve etkinliklerle millî uydu markası oluşturma ve millî uzay şirketi kurulması noktasında önemli bir fırsatın yakalandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelecekteki ay ve derin uzay görevleri, haberleşme uyduları ve takım uydu projelerinin hayata geçirilmesinde de yine bu birikimden istifade edeceğiz” dedi.
Çıtayı sürekli yukarıya çıkartarak hedeflere ulaşacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyadaki gelişmelere baktığımızda şu gerçeği hepimiz görmekteyiz, Türkiye’nin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmaktadır. Küresel sistemde hak ettiğimiz yere gelmeye çok yakınız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiç kimsenin bu fırsatı heba etmesine izin veremeyeceklerini vurgulayarak, daha önce dünyada benzer değişimler olurken, Türkiye’nin kendi iç çekişmeleriyle meşgul olduğunu anımsattı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler yaşanırken biz millet olarak enerjimizi gereksiz, faydasız, boş tartışmalarla harcadık. Türkiye’nin dışarıyla ilgilenmemesi için her şey yapıldı, her şey denendi. Mezhep, köken, görüş farklılıkları üzerinden bizi iç meselelerimizle meşgul ederek, Türkiye’yi küresel rekabette minder dışına itmeyi başardılar. Bizimle aynı ligde olan ülkeler, teknolojide birbirleriyle kıran kırana bir yarış içindeyken, hatırlayın bu ülkenin gündemi, başörtüsüydü, sakaldı, sarıktı, çarşaftı, irtica idi, yeşil sermayeydi. Kendilerine bir iç düşman ürettiler ve Türkiye’yi o iç düşmanla oyaladılar. Peki, sonuçta ne oldu? Türkiye kaybetti, millet kaybetti. Eller koşar adım ilerlerken, biz yıllarca yerimizde saydık. Rakiplerimizle aramızdaki mesafenin açılmasına engel olamadık. Ekonomide, demokraside, dış politikada, toplumsal barış ve huzurda çok ağır faturalar ödemek zorunda kaldık.”
“TÜRKİYE’NİN İSMİ, BÖLGESİNİN BİR KUTUP BAŞI OLARAK HER PLATFORMDA DAHA FAZLA ZİKREDİLİYOR”
Bugün de dünyanın büyük bir dönüşümün arifesinde olduğunu, gümrük tarifeleri restleşmeleri ile küresel ticaretin kurallarının kökten değiştiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut krizlerin çözülemediği gibi her gün yeni bir gerilime uyanıldığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası sistemin, Gazze’deki soykırımla birlikte itibarını iyice kaybettiğine işaret ederek, şunları kaydetti: “Batı dünyası ve kurumları eski etkinliğini tamamen yitirmiş durumda. Yapay zekâ teknolojilerinin nereye varacağını kimse kestiremiyor. Yani eski sistem hızla yıkılırken, yerine ne konacağını tam olarak kimse kestiremiyor. Türkiye’nin ismi, bölgesinin bir kutup başı olarak her platformda daha fazla zikrediliyor. Ama böylesi kritik bir dönemde bakıyorsunuz, ana muhalefet partisi eliyle Türkiye tekrar tartışmaların, eski kavgaların içine çekilmek isteniyor. Ülkemize geçmişte bedel ödetmiş bayat senaryolar yine bu çevrelerin figüranlığında tekrar tedavüle konulmaya çalışılıyor. Sokaklarımızın terörize edilmesinden, Türkiye’nin Batıya ve batılı medya kuruluşlarına pervasızca şikâyet edilmesine, üniversite ve lise gençliğinin kışkırtılmasından, boykot çağrılarıyla ülke ekonomisine zarar verilmesine kadar tüm tuşlara aynı anda basılıyor.
Son olarak gerilim ve istismar siyasetlerine Gazze soykırımını alet ettiler. 50 bin masum katledilirken, ‘bize ne Filistin’den’ diyerek tam 18 aydır sustukları, topraklarını savunan Filistinli direnişçilere ‘terörist’ iftirası attıkları bir insani trajediden siyasi rant sağlamaya çalıştılar. Şunu açık ve net söylemek isterim, oyuncular değişmiş olsa da oynanan oyunun aynı olduğunu biz biliyoruz. Milletimiz de ne yapılmaya çalışıldığının gayet farkında. Dolayısıyla ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, arzu ettikleri kaos ve kargaşa ortamını bir türlü oluşturamıyorlar. Hükûmet olarak biz de hizmet ve eser siyasetimizden kopmayarak onların tuzağına düşmüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Türkiye’nin en stratejik projelerinden biri olan Silvan Sulama Tüneli’nin kazılarına başlayarak neticeyi aldıklarını anımsattı.
“TARİHÎ BİR BAŞARI HİKÂYESİNE ŞAHİTLİK EDİYORUZ”
Yine geçen hafta İstanbul Havalimanı’nda eş zamanlı üçlü bağımsız pist dönemini başlattıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Amerika’dan sonra bu uygulamayı hayata geçiren ikinci ülke olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin “oraya uçak inmez” dediği havalimanına artık aynı anda üç uçağın inip kalktığına dikkati çekerek, “Bugün de hamdolsun TÜRKSAT 6A’yı devreye alıyoruz. Bundan 31 yıl önce TÜRKSAT 1B uydusu ile başlayan uzay maceramızı çok daha yüksek bir düzeye eriştirmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. İnançla, azimle, emekle her cümlesi bilgi, tecrübe ve alın teriyle yazılmış tarihî bir başarı hikâyesine hep birlikte şahitlik ediyoruz.”
Projede yer alan kurumlarla, mühendislerle, çalışanlarla ne kadar iftihar edilse az olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bütün bunlar, inşa edilmekte olan Türkiye Yüzyılı’nın müjdeleridir. Allah’ın izniyle çok daha iyi yerlerde olacağız. Gençlerimize güçlü, müreffeh ve itibarlı bir Türkiye teslim edeceğiz. Milletimizin desteğiyle çıktığımız bu yolda Rabbim hepimize yardımcı olsun. Bizi daha nice başarılara ulaştırsın diyorum. Bu vesileyle 15 Temmuz hain darbe girişiminde FETÖ’cü teröristler tarafından burada şehit edilen Ahmet Özsoy ve Ali Karslı kardeşlerime Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. İlk yerli ve millî haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A’nın bir kez daha ülkemiz ve milletimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Projede emeği, katkısı, alın teri ve fikir teri olan tüm kardeşlerimi kutluyorum.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.