CNN TÜRK ve Kanal D ortak yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen canlı yayında Türkiye ve dünya gündemine dair gelişmeleri değerlendirdi.
“Cumhurbaşkanı ile Özel” yayınında Ahmet Hakan, Buket Aydın ve Başak Şengül’ün sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan; ABD-İran gerginliği ve Orta Doğu’daki gelişmeler, Libya ile imzalanan Doğu Akdeniz mutabakatı ve Libya’ya asker gönderme tezkeresi, Suriye’deki son durum ve kurulması planlanan güvenli bölge, ABD ile ilişkiler, Türkiye’nin otomobili, Kanal İstanbul projesi ve ekonomideki gelişmeler başta olmak üzere gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.
“ABD-İRAN GERGİNLİĞİNİN AZALTILMASI İÇİN ÇOK CİDDİ GAYRET GÖSTERİYORUZ”
İran Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin ABD saldırısında öldürülmesine ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede şu anda çok ciddi sıkıntılar yaşadığının altını çizdi.
Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından herkesin “Bu nereye gider?” sorusunu sorduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu gerginliğin kontrol altında tutulması, azaltılması ve bunun yanında diplomasi usulüyle geride bırakılması için bugüne kadar biz Türkiye olarak çok ciddi gayretler gösterdik, hâlâ da gösteriyoruz. Bu konuyla ilgili olarak Batı ülkeleriyle yaptığımız görüşmeler var. İtidalli ve serin kanlı hareket edilmesi yönündeki telkinlerimizi her vesileyle dile getirdik ve buna da mecburuz. Çünkü işin bir yanında da biz varız” dedi.
Tüm gayretlere ve uluslararası girişimlere rağmen ABD-İran gerginliğinin arzu edilen çözüme kavuşturulmasının şu an için mümkün olamadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Krizin son dönemde özellikle Irak üzerinden tekrar tırmanmaya başladığını gördük. Yerin de Irak olarak seçilmiş olması manidar” ifadesini kullandı.
“BU GERİLİMİN KONTROL ALTINA ALINMASI LAZIM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’taki bazı Amerika hedeflerine yapılan saldırılarla başlayan gerginliğin, Kasım Süleymani’nin de öldürülmesiyle kritik bir aşamaya geldiğine dikkati çekerek Türkiye’nin bölgede her zaman dış müdahalelere karşı durduğunu, bu saldırıyı da bu bakış açısıyla değerlendirdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kasım Süleymani’nin Bağdat’ta öldürülmesinin Irak başta olmak üzere, bölgemizin huzur ve istikrarı üzerinde açısından yarattığı yakın riskleri de kaygıyla takip ediyoruz. Çünkü bu iş burada bitmeyecek. Bunun muhakkak bir takip eden süreci de olacak. Nitekim burada Hamaney’in yapmış olduğu açıklamayı bir kenara atamayız. Kimse de atmamalı. Bunun yanında Trump’ın, ’50 küsur noktayı tespit ettik, herhangi bir şeyin olması hâlinde biz bu 50 küsur noktaya gerekli olarak her türlü vuruşu yaparız.’ açıklaması var. Tüm tarafların zarar göreceği bir noktaya gelmeden bu gerilimin kontrol altına alınması lazım. Orta Doğu çok yoruldu” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE, SADECE BÖLGENİN İSTİKRAR ADASI DEĞİL, BÖLGEDEKİ İSTİKRARIN DA TEMİNATIDIR”
Başta İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani olmak üzere bazı ülke liderleriyle görüştüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İtidal, başka bir çözümümüz yok. Aynı şekilde Irak Cumhurbaşkanı ile yaptığım görüşme var. Yine aynı durum. Bunun yanında Batılı ülkelerle, örneğin Macron ile yaptığım görüşme var. Katar Devlet Başkanı Şeyh Temim ile yaptığım görüşme var. Aynı şekilde yanımdaki arkadaşlarımın muhataplarıyla yaptıkları görüşmeler var. Dışişleri Bakanım Rus Dışişleri Bakanıyla görüşme yaptı. Sekizinde Sayın Putin buraya geliyor. Burada bütün bu konuları, bölgesel ve aynı zamanda Türk Akım ile ilgili konuları enine boyuna masaya yatıracağız” diye konuştu.
Kasım Süleymani’nin kendisini ispat etmiş, İran’ın dinî lideri Hamaney tarafından da kendisine istisnai bir değer verilmiş bir kişi olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir noktada ABD’nin onu seçmiş olması özellikle bölgede ne yazık ki gerginliklerin artmasına vesile olmuştur. Şu anda bir ülkenin, bir devletin en üst kademesindeki bir komutanını tabii ki öldürmek herhâlde karşılıksız bırakılmaz diye düşünüyorum. Bundan dolayı da buradaki seçicilik bana göre isabetli olmamıştır diye düşünüyorum Bu bölgedeki gerginliği maalesef artıran bir adım olmuştur” yorumunda bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump ile son yaptığı görüşmeye değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir de enteresan yanı biz o akşam Trump ile bir görüşme yaptık, dört, beş saat sonra bu olay patlak verdi. Demek ki mesele planlanmıştı. Haberi alınca şok olduk. Ben özellikle kendisine (Trump) İran’la gerilimin tırmandırılmaması telkininde bulundum” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin sadece bölgenin istikrar adası değil, bölgedeki istikrarın da teminatı olduğuna vurgu yaparak şöyle devam etti: “Bu bilinçle davranıyoruz ve özellikle de sürekli diplomasiye dikkati çekiyoruz. Diplomasiyle buradaki süreci bizim çalıştırmamız lazım. Bu istikrar bozulduğu anda İran bundan zarar görür, Irak görür, Türkiye görür. Bu bölgede hepimiz bundan zarar görürüz. Zaten şu anda sen İran’a yaptırımlar uyguluyorsun. Uyguladığın bu yaptırımlar sebebiyle zaten böyle bir zarar söz konusu.”
“ÖDEMESİNİ YAPTIĞIMIZ F-35’LERİ ALAMIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda mesela bize yaptırım uygulamıyor diyebilir miyiz? İşte F-35’ler konusunda ‘Vermeyeceğim’ diyor. Burada Sayın Trump’ın direnmesi lazım. Var ama hâlâ 1 milyar 400 milyon dolar ödemesini yaptığımız F-35’lerimizi alamıyoruz. Yani bizim daha yapmamız gereken 1 milyar dolarlık bir ödeme var ama biz buna rağmen uçaklarımızı alamıyoruz. Peki, bunu uluslararası ilişkilerde veya ticarette nereye yerleştireceğiz? Bu doğru bir yaklaşım mı dürüst bir yaklaşım mı? Ama görüşmelerimizde de söylenen şey, ‘Biz Türkiye’yi seviyoruz. Bu düzelecek, bunların hepsi yoluna girer.’ Girer de bizim canımız çıktıktan sonra bu yoluna girse ne olur. Mesela bir S-400 olayı bahane edildi iş buralara getirildi. Bize Patriot verin, biz onu da alalım onu da alalım. Buna da olumlu bakılmıyor, buna da sıcak bakılmıyor. Böyle bir durum içerisinde biz şu anda bir denge politikası içerisinde Türkiye olarak süreci işletiyoruz” diye ekledi.
LİBYA İLE İMZALANAN MUTABAKAT
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya ile imzalanan mutabakata ilişkin soru üzerine de sürecin 2010 yılındaki Başbakanlığı dönemine dayandığını, bugün yapılan anlaşmanın daha geniş kapsamlısının adımlarının Kaddafi döneminde atıldığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi Libya sahili ile bizim sahil, bu sahiller birbirini görüyorsa siz burada kıta sahanlığı anlaşmasını yaparsınız. Uluslararası bir hak, deniz hukukuna uygun. En ufak bir sıkıntı burada söz konusu değil. Onun için de dikkat ederseniz çok fazla konuşamıyorlar” dedi.
Haritalar üzerinden Libya ile varılan anlaşmayı anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki taraf yönetimi ve halklarının anlaşmadan memnun olduğunu, Türkiye’nin anlaşma yapılan yerlerde yanına uluslararası şirketleri alarak çalışma yapabileceğini vurguladı.
NATO Zirvesi’nde görüştüğü Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ve heyetinin “Bu hukuka aykırıdır” iddiasında bulunduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer hukuka aykırıysa siz hukuka aykırı olmayan yollara başvurun. Oradan bu işi çözün” cevabını verdiğini söyledi.
Türkiye’nin Libya’nın meşru hükûmetiyle çalıştığını ve varılan anlaşmadan geri atmalarının mümkün olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem diplomasiyi öne çıkaracaklarını hem de iş birliğini teşvik edeceklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimsenin ne bizim ne de özellikle Libyalı kardeşlerimizin haklarına gasp edilmesine ve tek taraflı adımlar atmasına da Türkiye olarak izin vermeyeceğiz. Bu konuda kararlılığımız var” dedi.
Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin tezkereye destek verdiği için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ana muhalefet partisi Türk askerine lejyoner diyecek kadar alçalıyor. Bizim askerimiz bir defa oraya bir lejyoner sıfatıyla gitmiyor” ifadesini kullandı.
“Bütün güvenlik kurumlarımız arasında eğitim ve öğretim programlarının düzenlenmesi noktasında teknik bilgi ve tecrübe paylaşımı noktasında bizim askerimizin oradaki görevi koordinasyondur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, orada oluşturulacak harekât merkezinde bir korgeneral bulunacağını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda zaten peyderpey gidiyorlar. Şu anda yoğunlaşma. Şu anda muharip güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak. Bunlar bizim askerimizin içinden değil. Bu farklı ekiplerle o muharip güçler orada çalışacak. Ama işin koordinasyonunu bizim üst düzey askerlerimiz. Bunun içinde korgeneralimiz olmak üzere ve bunun yanında korgeneralimizle birlikte özellikle oradaki emir komuta zincirini elinde tutan gayet iyi yetişmiş ekiplerimiz olacak. Onlarla beraber bu süreci işletmiş olacağız” açıklamasında bulundu.
Anlaşmanın; meşru hükûmetin ayakta kalmasına ve oradan zaferle çıkmasına, kendi topraklarına ve varlıklarına sahip olmasına destek sağlayacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TSK unsurlarının Libya’daki olası mevcudiyetinin amacı, savaşmak veya savaştırmak değil. Bir taraftan da meşru hükûmete destek sağlayarak bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyecek insani trajedilere yol açacak gelişmeleri önlemektir. Hatta bir an önce de anayasayı hazırlamaktır” sözlerine yer verdi.
“SUUDİ ARABİSTAN LİBYA İLE İLGİLİ OLARAK ÇIKARTTIĞIMIZ TEZKEREDEN ÇOK RAHATSIZ”
Rusya’nın Libya’da darbeci hükûmetin çağrısı üzerine “Wagner” tabir edilen 2 bin 500 silahlı unsur bulundurduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte asıl lejyoner onlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 8 Ocak’taki Türkiye ziyaretinde konunun gündeme gelip gelmeyeceği sorusu üzerine de şunları söyledi: “Bunların hepsini konuşacağız. Wagner’in orada olmasından tutun, burada Mısır, Abu Dabi yönetimi, Suud… Çok ilginç bir şey; Suudi Arabistan bizim Libya ile ilgili olarak çıkarttığımız tezkereden çok rahatsız. Niye rahatsız oluyorsun? Sen kalkıyorsun hem darbeciyi destekliyorsun, darbeciyi desteklemene rağmen kimseden sana çıt yok… Türkiye’de şu anda 4 milyona yakın senin dindaşların, soydaşların var ve bunların çoğu Arap. Bunlar bizim topraklarımıza geliyor, bunlara yönelik en ufak bir destek de yok. Bunların hepsi Arap, orada da sesin çıkmıyor ama Türkiye’nin Libya’daki meşru yönetimin davetine icabet etmesi seni rahatsız ediyor. Kusura bakma. Biz burada Suudi Arabistan’ın bizi kınamasından rahatsız olmayız. Tam aksine biz onu kınıyoruz. Kınamasını da asla kale almıyoruz.”
ABD VE RUSYA İLE YAPILAN MUTABAKAT
İdlib’de veya Suriye’de Rusya ile olan mutabakat ve gayretlerinin çok daha farklı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile yapılan mutabakata İdlib’de sivil ölümüne izin vermeyeceklerini vurguladıklarını ancak Suriye rejiminin sivil katliamına devam ettiğini kaydetti.
Türkiye’nin bölgedeki 12 gözetleme kulesinin başarılı şekilde göreve devam ettiğini, Pazartesi’de bir heyetin Moskova’ya gönderildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi Sayın Putin’le biz tabii bunu konuşacağız, bunu görüşeceğiz. Temennim odur ki Sayın Putin’le yaptığımız bu görüşmede biz bu ateşkesi sağlayalım, artık burada bombalar sivillerin üzerine inmesin” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı’nın devam ettiğine işaret ederek ABD ve Rusya’nın yapılan mutabakatlara uymadığını, verdikleri sözleri tutup, bölgeyi terör örgütlerinden temizlemediğini yineledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Almanya Başbakanı Angela Merkel ile bir görüşme gerçekleştireceğini, büyük ihtimalle Irak ve İran konularını ele alacaklarını açıklayarak, şöyle devam etti: “Ama o önemli bir konu olarak da Berlin sürecini önümüze getirecek ve Berlin süreciyle de Libya’yı masaya yatıracağız. Çünkü liderler seviyesinde Berlin sürecini devam ettirmek istiyor. Tabii biz de Sayın Merkel’e şunu söyledik: Yani eğer hakikaten Sayın Putin falan geleceklerse ben de gelirim ama Sayın Putin gelmeyecekse o zaman bizim kendi özel temsilcilerimiz bugüne kadar nasıl geldiyse gene onlar gelsin. Yarın konuşacağız, duruma göre bakacağız. Libya tabii ama ortada daha bu Irak, İran olayı yoktu. Şimdi tabii o da var dolayısıyla bu da şimdi gündeme oturacak. Fakat bütün bunlarla beraber tabii bizim biliyorsunuz Dörtlü Zirvemiz vardı. Bu zirveye de o zaman Putin de katılmıştı. Şimdi katılacağını zannetmiyorum ama şimdi yeni bir aktör Boris Johnson (İngiltere Başbakanı). Londra’da konuştuktan sonra orada böyle bir mutabakat ortaya çıktı. ‘Tamam, o zaman İstanbul’da biz Dörtlü Zirve’yi yapalım.’ dediler. Şimdi Şubat ayı içerisinde Dörtlü Zirve’yi İstanbul’da yapacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ana kadar yapılan harekâtlar neticesinde 8 bin 200 kilometrekare alandan fazlasının terörden arındırıldığını vurgulayarak ABD ve Rusya’nın sözlerinde durmaları hâlinde Resulayn’dan Irak sınırına kadar olan bölgenin temizlenmiş olacağını ifade etti.
“TÜRKİYE’Yİ HEDEF TAHTASINA OTURTAN BEYHUDE YAPTIRIM YASALARINI REDDEDİYORUZ”
Bölgeden çıkan kalitesiz petrolden terör örgütü PKK’nın yan kuruluşları PYD/YPG’nin istifade ettiğini, rejime sattığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim de Sayın Putin’e söylediğim şey şu: Gelin Kamışlı petrolünden verin bize desteği, buranın petrolünü biz kaliteli hâle getirelim ve burayı biz güvenli bölgede yapacağımız konutlarda kullanalım. Rafine edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine “ABD ile ilişkilerde zor bir dönemden geçtiğimizi inkâr edemeyiz” ifadesini kullandı.
ABD Başkanı Trump ile bölgesel ve küresel meseleleri sık sık görüştüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aradığımız zaman ulaşmak benim için artık zor değil. Malumunuz Sayın Trump aleyhinde Kongre’de bir azil süreci yürütülüyor ve bu noktada Kongre üyeleri ülkemizle Amerika arasındaki bazı meseleleri suiistimal etmek suretiyle Sayın Trump’a da zarar vermek istiyorlar. Bu çerçevede Türkiye’yi hedef tahtasına oturtan beyhude yaptırım yasalarını tabii ki biz de reddediyoruz” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Kongresi’nde Türkiye aleyhine yaptırım girişimleri sürerse Türkiye’nin de gerekli cevabı vereceğini dile getirerek ABD’nin köklü müttefiklik ilişkilerine yakışır şekilde tavır ortaya koymasını beklediklerini ve umutlu olduğunu söyledi.
TÜRKİYE’NİN OTOMOBİLİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli otomobili nasıl değerlendirdiği sorusuna da “İlk arkadaşlar bu tasarımını getirdikleri zaman hakikaten bu tasarım bana ayrı bir heyecan vermişti” cevabını verdi.
Yerli otomobilin beş ayrı tasarımı olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda üç tasarımın ortaya çıktığını, otomobilin lacivert renginin çok şık olduğunu belirtti. Otomobilin fabrika yerinin teslim noktasında bulunduğunu, fabrikanın yeri bakımından ihracata yönelik bir konumda olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, otomobilin fiyatına ilişkin de, “Halkımızın inanıyorum ki cebini de rahatlıkla inşallah sıkıntıya sokmadan alabileceği otomobil noktasında olacak diye düşünüyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli otomobilin logosunun da lale olduğunu dile getirdi.
KANAL İSTANBUL PROJESİ
Kanal İstanbul’a ilişkin sorular üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, projelendirme çalışmalarının tamamlandığını, gönlündekinin yap-işlet-devret modeli ile projenin yapılması olduğunu ve daha önce yapılan Marmaray, Avrasya Tüneli ve Osmangazi Köprüsü gibi bu projenin de ihalesinin açıklanacağının altını çizdi.
Projeyi yapacak, yüklenecek firma bulunmaması hâlinde, millî bütçeden projenin yapılacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellemelere rağmen birçok şeyi yapmaya devam ettiklerini, bir ay içerisinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bulunan kütüphanenin de açılışını yapacaklarını, İstanbul’da da Rami Kışlası’nın olduğu yere kütüphane yapılacağını, Atatürk Kültür Merkezi inşasının hızla devam ettiğini, sözlerine ekledi.
İstanbul Boğazı’nda yaşanan sıkıntıların bir daha yaşanmaması için Kanal İstanbul’u hayata geçirmek istediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Ne için bizim boğazımızdan devasa 200 bin tonluk petrol gemileri geçsin? Efendim işle Montrö ile bu iş bağlantılıymış engelleyemezmişsiniz. Bakın arkadaşlarım bu konulara pek cesaret etmiyorlar ama ben cesaret ederek söylüyorum. Benim Asya ve Avrupa yakamı tehdit eden bir konuda biz gereği neyse, bunun gereğini yaparız. Çünkü biz Romen tankeriyle bir facia yaşadık. 7,5 ay o tanker orada yandı. Eğer biz bunlara engel olmazsak yarın daha büyük bir facianın bizim karşımıza gelmeyeceğini bize kim garanti edebilir. Burada bütün tedbirler alındığı için, Kanal İstanbul’da böyle bir sıkıntı söz konusu olmayacağı gibi Asya ve Avrupa Yakası’nda burada âdeta biz yeniden bir İstanbul’u, bir çevrecilik ve şehircilik projesi olarak inşa edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Boğazında yaşanan büyük gemi kazalarını anımsatarak, “Yeni inşa edeceğimiz yerde ise tedbirlerimizi biz bütün olumsuzluklara karşı alıyoruz. Derinlik yatay V şeklindedir. Bunun eni, uzunluğu… Mesela 45 kilometre uzunluğu var. Aynı şekilde 25 metre derinliği var” bilgisini paylaştı.
“KANAL İSTANBUL PROJESİYLE, BOĞAZ’DAKİ TARİHÎ DOKUNUN KORUNMASI VE GÜVENLİĞİ SAĞLANACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul’un seyir emniyetini ve Boğaz’daki trafik yükünün azaltılmasını sağlayacağını ifade ederek Boğaz’dan sadece hafif kuru yük gemilerin geçeceğini böylece Boğaz’daki tarihî dokunun korunması ve güvenliğinin sağlanacağını, can ve mal güvenliğinin sağlanmış olacağını kaydetti.
Kanal İstanbul’la ilgili Montrö Boğazlar Sözleşmesine ilişkin endişelerin dile getirilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bence ona hiç kafayı takmayın. Montrö sadece Boğaz’ı bağlar. Burası Montrö içinde olan bir şey değil. Montrö’nün tamamen dışında olan bir şey” değerlendirmesinde bulundu.
“Savaş gemileri Montrö kapsamında boğazlardan o sınırlamalar çerçevesinde geçemeye devam mı edecek?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onlara da bir çözüm buluruz. Gerekirse buradan da geçebilirler” cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul projesiyle ilgili çalışmaları Başbakanlığı döneminde bilim adamlarıyla yaptığını, 40’a yakın bilim adamıyla o dönem çalışmaları yürüttüğünü, Boğaziçi, İTÜ, ODTÜ ve Gazi üniversitelerinin de aralarında bulunduğu yedi üniversitenin yürüttüğü çalışmaları Ulaştırma ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verildiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem analizi, bitki ve hayvan habitatı ve arkeoloji değerlendirmelerinin de yapıldığının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul için 97 noktada çevresel ölçüm, 15 noktada gürültü ve titreşim ölçümü ile karada, denizde ve gölde bin 700 metre sondaj yapıldığını aktardı.
“2020’DE ENFLASYON DA FAİZ DE TEK HANELİ RAKAMA GELECEK”
Ekonomiye ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hatırlıyor musunuz? 2008 ekonomik krizi olduğu zaman ben bir çıkış yapmıştım. Demiştim ki: Bu kriz bizi teğet geçer. Şu anda parti kurma çalışması yapan bazı arkadaşlar var ya onlar da o zaman benim yanımda olanlar bana karşı çıkmışlardı. ‘Yok şöyledir, yok böyledir.’ Niye? Çünkü talimatı IMF’den alıyorlardı. İnandığımı ben de kararlı bir şekilde sürdürdüm. Böyle bir noktadaydılar. Zaten onlar faizciydi. Ben faizlerin devamlı düşürülmesini istiyordum. Niye? Ortada bir gerçek var. Yüzde 63 politika faiziyle Türkiye’yi devraldık. Yüzde 63’ten aldık ve faizi 4,6’ya kadar indirdik, bunu indirdiğimiz zaman enflasyon da 6,5-7’ye falan gelmişti. Çünkü benim alanım da ekonomi. İnancım şu; sebep netice ilişkisi. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir ve doğru orantılıdır. Faizi düşürdükçe, enflasyon da düşer. Ters orantılı değildir. Benim tezim hâlâ budur. Olay öyle domates, patates meselesi falan değil. Bunların hepsi hikâye. Onlar yan meseleler.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 yılı içerisinde faizi düşürdüklerini, enflasyonun da düşüşe geçtiğini ifade ederek, “2020’de tek haneli rakama faiz de enflasyon da gelecek. Bu neyi getirecek? Bu bir yatırımı getirecek. Ciddi manada yatırımlar artacak” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de yüzde 58 olan tüketici kredi faizlerinin 2019’da yüzde 16’ya kadar düştüğünü, 2020’de ise artık tek haneli rakama ineceğini söyledi.
Türk finans sektörünün öncü kurumlarının, bir kredi derecelendirme şirketinin yüzde 85,05 hissesini satın aldığının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun da yerli ve millî olmanın adımlarından bir tanesi olduğunu, yerel şirketlerin kredi derecelendirilmesi konusunda bundan sonra daha aktif görev alacaklarını ve kredi notu sayesinde kaynakların daha verimli şirketlere giderek ekonomide sağlıklı büyümenin sağlanacağını anlattı.
“VATANDAŞA DAHA İYİ BİR HİZMETİN GÖTÜRÜLMESİ İÇİN NE GEREKİRSE YAPMAK DURUMUNDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP’li belediye başkanlarıyla bir araya gelecek misiniz?” sorusuna da “Hiçbir mani yok. Vakit, saat geldiği anda tekrar bu arkadaşlarımızla, sadece CHP’li değil tüm büyükşehir belediye başkanlarıyla bir araya geliriz. Çünkü bu iş hizmet ve gönül siyasetidir. Bunu yapmamız lazım. Çünkü bu hizmetler ülkemiz, milletimiz, halkımız için. Vatandaşıma daha iyi bir hizmetin götürülmesi için ne gerekirse bunu yapmak durumundayız” cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle arasına mesafe koyan, şiddet ve provokasyondan uzak duran herkesle oturup, konuşabileceğini, istişare edebileceğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT 47. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne katıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda düzenlenen TRT 47. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına salondakileri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışından gelen misafir çocuklara Türkiye’de bulunmaları ve sevinçlere ortak oldukları için teşekkür etti.
Program öncesi İstanbul’da ve Marmara Bölgesi’nde depremlerin meydana geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kısa bir süre önce İstanbul’da ve Marmara Bölgemizde 6,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İstanbullu kardeşlerim başta olmak üzere depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyoruz. AFAD ve Sağlık Bakanlığımız başta olmak üzere devletimizin tüm birimleri şu an teyakkuz halinde. Arama-tarama çalışmalarımız hassasiyetle devam ediyor. Biz de süreci çok yakından takip ediyoruz. Buraya gelmeden önce bakan arkadaşlarımızın yanı sıra AFAD Başkanımız ve İstanbul Valimizden en güncel bilgileri aldım. Elhamdülillah, şimdilik sıkıntılı bir durum görünmüyor. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü musibetten, afetten, kazadan, beladan, muhafaza eylesin diyorum.”
Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm çocukların 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bayramı sizlere armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimizi, şehit ve gazilerimizi şükranla yâd ediyorum” ifadesini kullandı.
TRT’nin bir yandan sorumlu yayın ve habercilik anlayışıyla başarılarına her gün yenisini eklerken, diğer yandan böylesine güzel ve anlamlı etkinliklerle kalpleri buluşturmaya devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1979’dan bu yana her sene düzenlenen uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği, TRT’mizin yüz akı işlerinden bir diğerini teşkil ediyor” dedi.
“KARDEŞLİĞİ NE KADAR YÜCELTİRSENİZ, DÜNYAMIZ O DERECE YAŞANILIR HÂLE GELECEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 120 farklı ülkeden 130 binden fazla çocuğun Türkiye’deki bu etkinliklerde misafir edildiğini anımsatarak, şunları kaydetti:
“Şenliklerin 47’ncisini ‘Hayat çocuklar gülünce güzel’ temasıyla gerçekleştiriyoruz. 30 ülkeden 600 gül yüzlü evladımızı külliyemizde ağırlayarak onların coşkusuna, mutluluğuna, enerjisine biz de ortak oluyoruz. Bugün burada yaşadığınız sevincin hiç azalmamasını, hayatınız boyunca yüzünüzden tebessümlerin asla eksik olmamasını temenni ediyorum. İnançlarımız, dillerimiz ve kültürlerimiz farklı olsa da hepimiz büyük insanlık ailesinin fertleriyiz. Hepimiz Hazreti Adem ile Hazreti Havva’nın çocuklarıyız. Siz çocuklar, kardeşliği ne kadar yüceltirseniz, unutmayınız dünyamız o derece yaşanılır hâle gelecektir.
Kalplerinizdeki sevgiyle, yüreklerinizdeki umutla, birbirinize duyduğunuz o tertemiz güvenle barışı ve huzuru sizler tesis edeceksiniz. Kötülere ve kötülüklere rağmen bu dünyayı sizler güzelleştireceksiniz. Kısacası bizim uğruna bedeller ödeyerek çetin mücadeleler neticesinde belli bir aşamaya getirdiğimiz hayallerin geri kalanını gerçeğe sizler dönüştüreceksiniz. Sizlere güveniyoruz, sizlere inanıyoruz. Hayat yolculuğunuzda hepinize şimdiden başarılar diliyor, her birinizi o ışık saçan gözlerinizden öpüyorum.”
Organizasyonun düzenlenmesinde emeği geçen TRT ailesine de teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuklardan aileleri ve arkadaşlarına Türkiye’den kucak dolusu selam götürmelerini istedi.
“Çocuklar bu ülkenin temeli, yarının umududur. Onlara göstereceğimiz sevgi, geleceğe yapılmış en değerli yatırımdır.” 23 Nisan bayramınız kutlu olsun!
23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin açıldığı ve Türk Milletinin egemenliğini ilan ettiği tarihtir.
Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz’ Mustafa Kemal Atatürk.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1924’te 23 Nisan gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929 tarihinde Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiş ve bu tarihten itibaren 23 Nisan yurt sathında Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. Çocuklara armağan edilen tek evrensel bayram olma özelliği taşıyan 23 Nisan, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin onlara güveninin göstergesidir. Atatürk, dünya tarihinde çocuklara bayram armağan eden tek liderdir.
UNESCO’nun 1979 yılını “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilan etmesiyle, bu bayram dünya çocuklarıyla bir arada, büyük bir coşku ve heyecanla kutlanmaktadır. Dünya barışı adına, geleceğin büyükleri ve yöneticileri olan çocukların bu gün vesilesiyle bir araya gelmeleri, çocukça bir masumiyetle birbirleriyle kucaklaşmaları bizim için gurur kaynağı olmuştur.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, gelecek nesillere verdiği önemi şu sözleriyle ifade etmektedir; “Küçük hanımlar, Küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” Sözleriyle çocuklarımızın geleceğin umudu ve mimarı olduklarını belirtmiştir.
“Çocuklar bu ülkenin temeli, yarının umududur. Onlara göstereceğimiz sevgi, geleceğe yapılmış en değerli yatırımdır.” 23 Nisan bayramınız kutlu olsun!
“TÜRKSAT 6A ile Türkiye, kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A Hizmete Alma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz TÜRKSAT 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜRKSAT Gölbaşı Yerleşkesi’nde düzenlenen TÜRKSAT 6A Hizmete Alma Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A’nın, 9 Temmuz 2024’te uzaya fırlatıldığını, ilk test yayınının ise 17 Şubat’ta yapıldığını belirtti.
Tüm süreçlerin sorunsuz ve sıkıntısız bir şekilde tamamlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 6A’nın ülke ve millet için hayırlı olmasını diledi.
Tasarımından üretimine, nakliyesinden uzaya fırlatılmasına, yörüngeye oturtulmasından test aşamasına kadar projenin başarıyla ilerletilmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, projeye destek olan ve uzay sanayisine gönül vermiş tüm personeli tebrik etti.
En az 15 yıl hizmet verecek TÜRKSAT 6A ile birlikte TÜRKSAT’ın işlettiği haberleşme uydularının sayısının altıya, uzaydaki uyduların toplam mevcudunun da 10’a yükseldiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yer sabit özelliği taşıyan yeni haberleşme uydusunun televizyon yayıncılığı başta olmak üzere acil durum haberleşmesi hizmetlerini de geniş bir kapsama alanında sunacağını söyledi.
Kesintisiz televizyon yayıncılığı açısından kritik önem taşıyan TÜRKSAT 6A ile televizyon yayını yapılan uyduların artık yedeklenebileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzay iletişim ve haberleşme sektörleri için atılmış çok büyük bir adım olan TÜRKSAT 6A uydusunun ülke ve millet için hayır getirmesini temenni etti.
Özellikle haberleşme uyduları gibi teknolojilerin dışa bağımlı olmadan üretilmesinin millî güvenlik açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranıyla 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz TÜRKSAT 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi. Yeni haberleşme uydumuz, yerli ve millî teknoloji üretme hedefimiz doğrultusunda 20 yıla yayılan titiz, yoğun ve meşakkatli bir çalışmanın ürünüdür.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktaya gelmenin kolay olmadığını belirterek, hayata geçirilen teknoloji transfer programıyla 3A, 4A ve 4B uydularının üretiminde TÜRKSAT mühendislerinin de yer almasını sağladıklarını anımsattı.
Devamında 5A ve 5B uydularının yapımında 12 mühendisi tasarım, üretim ve test başlıkları süreçlerine doğrudan dâhil ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllara sâri bu çalışmalar ve tecrübelerle uzay teknolojileri alanında pek çok kritik eşiğin aşıldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece en yüksek yerlilik oranına sahip TÜRKSAT 6A uydusunu üretme imkân, yetenek ve tecrübesine sahip olunduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yapamayız’ diyenlere inat, ‘Biz yaparız, hatta daha iyisini yaparız’ dedik. Karamsarlık aşılayanlara, kendi ülkesinden, kendi milletinden umudunu kesenlere asla kulak asmadık. Yani yılmadan, yorulmadan, inanç, sabır ve azimle çalışarak bugünlere kadar hamdolsun alnımızın akıyla geldik. Bugünkü başarı, lafa her başladıklarında ‘Bizden bir şey olmaz’ diyerek gençlere umutsuzluk aşılayan eşik zihniyete indirilmiş ağır bir darbedir” diye konuştu.
Mühendislere ve Türkiye’nin uzaydaki varlığına güç katanlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 yıldır olduğu gibi önce hayalleri hedeflere sonra da hedefleri gerçeklere dönüştürmeye devam edeceklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve millî haberleşme uydusu ile TÜRKSAT’ın hizmet verdiği alanın, Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya’yı da kapsayacak şekilde daha da genişleyeceğini belirterek, “Uydularımızın dünya genelinde ulaştığı nüfus 3,5 milyardan 5 milyara yükselecek” ifadelerini kullandı.
Teknoloji transferi ve tecrübe kazanımı sayesinde Türkiye’nin artık uydu ve bileşenlerinin tasarım ve üretiminde önemli bir pazar payına sahip olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, devrim niteliğindeki bu projeyle, yerli ve millî bir haberleşme uydusu platformuna sahip olunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana paydaşların yanı sıra alt yüklenicilerle birlikte uydu üretim ekosistemi kurarak, birçok kurum ve kuruluşun uzay sanayisine katkı vermesini sağladıklarını kaydederek, şöyle konuştu: “Tüm aşamalarda aktif roller üstlenen onlarca mühendis ve personelimizle birlikte uydu ve uzay teknolojileri için insan kaynağı yetiştirmiş olduk. Proje paydaşlarının geliştirdiği ekipmanlarla uluslararası ölçekte rekabet edebilme düzeyine eriştik. İhracat kapasitemizi daha da güçlendirdik. SpaceX ile ortak çalışmalar yürütme yanında fırlatma süreci de TÜRKSAT tarafından yönetildi. Dünya nüfusunun yüzde 60’ından fazlasını yani 5 milyarlık bir nüfusu ihtiva eden kapsama alanıyla uzay çalışmaları ve uydu yayıncılığında parmakla gösterilen ülkeler arasına girdik.”
Elde edilen bu kazanım ve etkinliklerle millî uydu markası oluşturma ve millî uzay şirketi kurulması noktasında önemli bir fırsatın yakalandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelecekteki ay ve derin uzay görevleri, haberleşme uyduları ve takım uydu projelerinin hayata geçirilmesinde de yine bu birikimden istifade edeceğiz” dedi.
Çıtayı sürekli yukarıya çıkartarak hedeflere ulaşacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyadaki gelişmelere baktığımızda şu gerçeği hepimiz görmekteyiz, Türkiye’nin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmaktadır. Küresel sistemde hak ettiğimiz yere gelmeye çok yakınız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiç kimsenin bu fırsatı heba etmesine izin veremeyeceklerini vurgulayarak, daha önce dünyada benzer değişimler olurken, Türkiye’nin kendi iç çekişmeleriyle meşgul olduğunu anımsattı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler yaşanırken biz millet olarak enerjimizi gereksiz, faydasız, boş tartışmalarla harcadık. Türkiye’nin dışarıyla ilgilenmemesi için her şey yapıldı, her şey denendi. Mezhep, köken, görüş farklılıkları üzerinden bizi iç meselelerimizle meşgul ederek, Türkiye’yi küresel rekabette minder dışına itmeyi başardılar. Bizimle aynı ligde olan ülkeler, teknolojide birbirleriyle kıran kırana bir yarış içindeyken, hatırlayın bu ülkenin gündemi, başörtüsüydü, sakaldı, sarıktı, çarşaftı, irtica idi, yeşil sermayeydi. Kendilerine bir iç düşman ürettiler ve Türkiye’yi o iç düşmanla oyaladılar. Peki, sonuçta ne oldu? Türkiye kaybetti, millet kaybetti. Eller koşar adım ilerlerken, biz yıllarca yerimizde saydık. Rakiplerimizle aramızdaki mesafenin açılmasına engel olamadık. Ekonomide, demokraside, dış politikada, toplumsal barış ve huzurda çok ağır faturalar ödemek zorunda kaldık.”
“TÜRKİYE’NİN İSMİ, BÖLGESİNİN BİR KUTUP BAŞI OLARAK HER PLATFORMDA DAHA FAZLA ZİKREDİLİYOR”
Bugün de dünyanın büyük bir dönüşümün arifesinde olduğunu, gümrük tarifeleri restleşmeleri ile küresel ticaretin kurallarının kökten değiştiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut krizlerin çözülemediği gibi her gün yeni bir gerilime uyanıldığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası sistemin, Gazze’deki soykırımla birlikte itibarını iyice kaybettiğine işaret ederek, şunları kaydetti: “Batı dünyası ve kurumları eski etkinliğini tamamen yitirmiş durumda. Yapay zekâ teknolojilerinin nereye varacağını kimse kestiremiyor. Yani eski sistem hızla yıkılırken, yerine ne konacağını tam olarak kimse kestiremiyor. Türkiye’nin ismi, bölgesinin bir kutup başı olarak her platformda daha fazla zikrediliyor. Ama böylesi kritik bir dönemde bakıyorsunuz, ana muhalefet partisi eliyle Türkiye tekrar tartışmaların, eski kavgaların içine çekilmek isteniyor. Ülkemize geçmişte bedel ödetmiş bayat senaryolar yine bu çevrelerin figüranlığında tekrar tedavüle konulmaya çalışılıyor. Sokaklarımızın terörize edilmesinden, Türkiye’nin Batıya ve batılı medya kuruluşlarına pervasızca şikâyet edilmesine, üniversite ve lise gençliğinin kışkırtılmasından, boykot çağrılarıyla ülke ekonomisine zarar verilmesine kadar tüm tuşlara aynı anda basılıyor.
Son olarak gerilim ve istismar siyasetlerine Gazze soykırımını alet ettiler. 50 bin masum katledilirken, ‘bize ne Filistin’den’ diyerek tam 18 aydır sustukları, topraklarını savunan Filistinli direnişçilere ‘terörist’ iftirası attıkları bir insani trajediden siyasi rant sağlamaya çalıştılar. Şunu açık ve net söylemek isterim, oyuncular değişmiş olsa da oynanan oyunun aynı olduğunu biz biliyoruz. Milletimiz de ne yapılmaya çalışıldığının gayet farkında. Dolayısıyla ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, arzu ettikleri kaos ve kargaşa ortamını bir türlü oluşturamıyorlar. Hükûmet olarak biz de hizmet ve eser siyasetimizden kopmayarak onların tuzağına düşmüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Türkiye’nin en stratejik projelerinden biri olan Silvan Sulama Tüneli’nin kazılarına başlayarak neticeyi aldıklarını anımsattı.
“TARİHÎ BİR BAŞARI HİKÂYESİNE ŞAHİTLİK EDİYORUZ”
Yine geçen hafta İstanbul Havalimanı’nda eş zamanlı üçlü bağımsız pist dönemini başlattıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Amerika’dan sonra bu uygulamayı hayata geçiren ikinci ülke olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin “oraya uçak inmez” dediği havalimanına artık aynı anda üç uçağın inip kalktığına dikkati çekerek, “Bugün de hamdolsun TÜRKSAT 6A’yı devreye alıyoruz. Bundan 31 yıl önce TÜRKSAT 1B uydusu ile başlayan uzay maceramızı çok daha yüksek bir düzeye eriştirmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. İnançla, azimle, emekle her cümlesi bilgi, tecrübe ve alın teriyle yazılmış tarihî bir başarı hikâyesine hep birlikte şahitlik ediyoruz.”
Projede yer alan kurumlarla, mühendislerle, çalışanlarla ne kadar iftihar edilse az olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bütün bunlar, inşa edilmekte olan Türkiye Yüzyılı’nın müjdeleridir. Allah’ın izniyle çok daha iyi yerlerde olacağız. Gençlerimize güçlü, müreffeh ve itibarlı bir Türkiye teslim edeceğiz. Milletimizin desteğiyle çıktığımız bu yolda Rabbim hepimize yardımcı olsun. Bizi daha nice başarılara ulaştırsın diyorum. Bu vesileyle 15 Temmuz hain darbe girişiminde FETÖ’cü teröristler tarafından burada şehit edilen Ahmet Özsoy ve Ali Karslı kardeşlerime Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. İlk yerli ve millî haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A’nın bir kez daha ülkemiz ve milletimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Projede emeği, katkısı, alın teri ve fikir teri olan tüm kardeşlerimi kutluyorum.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.